31 Ekim 2013 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. HADİYD (11 - 15)(171-D)



C sayfasından devam

11-) Men zelleziy yukridullahe kardan hasenen feyuda'ıfehu lehu ve lehu ecrun keriym;

Kim ki, Allâh'a karz-ı hasen (güzel bir ödünç) versin de, Allâh da onu, katlayarak ona artırsın! Onun için cömert bir ecir de vardır. (A. Hulusi)

11 - Hani kim? o Allaha bir karzı hasen takdim edecek kimse ki Allah onu ona katlayıversin, hem onun için çok hoş bir ecir de var. (Elmalı)


Men zelleziy yukridullahe kardan hasenen Allah’a kim güzel bir borç verir? Evet öyle soruyor ayeti kerime kimdir Allah’a güzel bir borç verecek olan. feyuda'ıfehu lehu onun kendisine kat kat fazlasıyla geri dönmesini kim ister. Yani Allah’a güzel bir borç versin de, o borç kendisine kat kat fazlasıyla geri dönsün. ve lehu ecrun keriym ve işte böylelerini muhteşem bir ödül beklemektedir.

Allah’a güzel bir borç vermek; Hemen insanın aklına şu geliyor değil mi Haşa ya rabbi senin bir şeye ihtiyacın mı var, sen kendi kendine yeten, her şeye yetendir. Sen ganiysin, sen müsteansın. Ben yetmeyenim dolayısıyla insandan Allah niye borç ister. Aslında infak bu mecazla anlatılıyor. Yani Allah için birine bir şey vermek, Allah için servetini bir başkasıyla paylaşmak, Allah için birinin ihtiyacını gidermek Allah’a borç vermek gibidir demeye getiriyor ayet. Çünkü güvenirseniz verirsiniz değil mi.

İnsan kime kredi açar? Kime kredi açılır? Güvenilene kredi açılır. Geri, ödeyeceğine inanırsanız borç verirsiniz. Aslında verdiğiniz borçtan yola çıkarak ona güvendiğinizi ispat edersiniz. Geri ödemeyecek olana borç vermezsiniz. Allah’a güvenin ispatı böyle olur. Eğer Allah size kat kat fazlasıyla ödeyeceğine iman etmişseniz, bu imanınızı ifade etmenin yolu infaktır. Bunu söylüyor ayet. Allah’a imanınızın içinde güven varsa infak edersiniz diyor. İnfak ederseniz bu Allah’a güvendiğinizin delaleti olur, işareti olur.


12-) Yevme teralmu'miniyne velmu'minati yes'a nuruhüm beyne eydiyhim ve Bieymanihim buşrakümülyevme cennatun tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha* zâlike huvelfevzul 'azıym;

O gün iman eden erkekleri ve iman eden kadınları, nûrları önlerinde ve sağlarında koşarlarken görürsün... "Bu süreçte sizin müjdeniz, içinde sonsuz yaşamak üzere, altlarından nehirler akan cennetlerdir! İşte bu çok büyük kurtuluşun ta kendisidir!" (denilir). (A. Hulusi)

12 - O gün ki göreceksin o mü'minleri ve mümineleri, önlerinde ve sağlarında nûrları koşuyor, müjde size diye bugün o Cennetler ki Altlarından ırmaklar akıyor, içlerinde muhalled kalacaksınız, işte fevzî azîm odur. (Elmalı)


Yevme teralmu'miniyne velmu'minati yes'a nuruhüm beyne eydiyhim ve Bieymanihim bütün mü’min erkekleri ve bütün mü’min kadınları. Önlerini ve sağ taraflarını aydınlatan nûrlarıyla hızla ilerlerken gördüğün gün onlara; buşrakümülyevm bugün size müjde var denilecek. Aslında orada eliptik bir ifade olduğu için denilecek bile denilmemiş. “gıyl” bile denilmemiş. Bugün size müjdeler olsun.

Şu yalan dünyanın yalan starları var değil mi? sahte starlar. İnsanlar bazen ellerini onlara değebilmek için cahil insanlar, cahil kitleler birbirini eziyorlar değil mi? Ahiretin de starları olacak. Ahiretin de yıldızları. Ama onlar gerçek yıldız olacaklar. İşte onlar ışık saçacaklar. Ahiret ehlinin, mahşer ehlinin içinde ışık saçarak ilerleyecekler. Koşarcasına cennete yürüyecekler.

Burada ahiretten bir sahne açıldı gözümüzün önüne ve lâ yünebbiuke mislü Habiyr. (Fatır/14) her şeyden haberdar olanın verdiği haber gibi bir haberi kim verebilir diyor. Kim verebilir bize ahiretten bir haberi. Hangi muhabir, hangi medya verebilir. Ahiretten haberi ancak Allah verir.

cennatun tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha o müjde neymiş? Tabanından ırmakların çağladığı ve içinde ebedi kalınacak olan cennetler. zâlike huvelfevzul 'azıym işte budur büyük başarı, büyük getiri, büyük kazanç.

Kariyer planlaması yapan dostlar, Kariyer planlaması nasıl yapılır Allah’tan öğrenelim. Başarı ne demektir, başarısızlık ne. Kâr nedir zarar ne. Rabbimizin tarifi farklı, bizim tarifler ona uymuyor. Onun için burada kariyer planlaması yapanlara dahi bir kılavuzluk yapılıyor, başarının tarifi yapılıyor. Büyük başarı budur. Onun için Solon doğru söylüyor. Ölmeden kimseyi mutlu diye adlandırma. Büyüyünce ne olacaksın diye soran büyüklere sormalı, ölünce ne olmayı düşünüyorsunuz. Herkes aynaya bakarak bu soruyu kendine sormalı. Ey nefsim ölünce ne olmayı düşünüyorsun.


13-) Yevme yekulül münafikune velmünafikatu lilleziyne amenûnzuruna naktebis min nurikum kıylerci'u veraekum feltemisu nûra* feduribe beynehüm Bisurin lehu bab* batınuhu fiyhirrahmetu ve zahiruhu min kıbelihil 'azâb;

O gün ikiyüzlü (münafık) erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere: "Bizi bekleyin ki nûrunuzdan yararlanalım" der! "Geriye dönün de bir nûr araştırın" denildi. Derken aralarına kapısı olan bir sur (geçilmez perde) çekilir ki, onun bâtını (iç âlemi) içinde rahmet vardır, onun zâhiri azap tarafındandır. (A. Hulusi)

13 - O gün ki o münafıklar ve münafıkalar o iman edenlere şöyle diyecek: Bize bakınız nurunuzdan iktibas edelim, denilecek ki dönün gerinize de bir nûr araştırın, derken aralarına bir sur çekilmiştir, bir kapısı vardır: İçi: rahmet onda, dışı ise o cihetten azâb, (Elmalı)


Yevme yekulül münafikune velmünafikatu lilleziyne amenû işte o gün münafık erkekler ve münafık kadınlar iman edenlere diyecekler ki ûnzuruna naktebis min nurikum kıylerci'u veraekum feltemisu nûra bize bakın da, ışığınızdan biz de yararlanalım, bir pay alalım. Işığınızdan istifade edelim diyecekler.

İlginç değil mi? İnfak ile ilgili bir pasajın göbeğine, ortasına münafıklarla ilgili, nifak ile ilgili bir ayetin ne işi var. Evet, hemen söyleyelim; Formül. Kafiri müminden iman ayırır, münafığı mü’minden infak ayırır Müminle münafık arasında ki ayrımın gerekçesi infaktır. Mü’minle kafir arasında ki ayrım imandır. Mü’minle münafık arasında ki ayrım infaktır. Neden derseniz, çünkü Allah’a güvenmeyen infak etmez.

İnfakla nifak arasında ki kelime benzerliği dikkatinizi çekmiştir, aslında aynı köktendir. İnfak adeta dünyadan verince ahi,rette sizin adınıza bir hesaba geçtiği için köstebek yuvasına verilen isimden türetilmiştir. İki deliği olan görünmez bir menfez. Metroya da enfak denir Arapça da onun için. Yani yer altından bir menfez var, bir metro var, bir tünel var; Bir ucundan veriyorsunuz öbür ucunda birikip sizi bekliyor. Yani gideceksiniz ve sizi bekleyen o servet sizin için birikim olacak, tasarruf olacak.

Peki nifak, münafıklık anlamına gelen nifak niye aynı kökten? İki deliği var. Nereden çıkacağı belli olmaz, nereden gireceği belli olmaz. İki yüzlü onun için. Münafık; iki yüzlülük, iki yüzlü, nifakta iki yüzlülük anlamına geliyor. Peki bu ikisi arasında ki fark; Münafığın tek dünyası olduğu için çift yüzü vardır. Ama iki dünyalı olanlar infak ederler. Öbür dünyada geri alacağına iman etmeyen infak eder mi? Onun için münafığın tek dünyası vardır iki yüzü vardır. Mü’minin ise iki dünyası vardır, tek yüzü vardır. Mü’min imanını ve Allah’a güvenini infakla ispat eder. İşte mü’minle münafık arasında ki fark bu yüzden infaktır.

kıylerci'u veraekum feltemisu Nûran onlara denilecek ki dönün. Kimlere? Münafıklara denilecek. Dönün ardınıza, ardınıza bakın, yani onlardan medet ummayın. Dönün ardınıza, eğer ışık arayacaksanız arkanızda arayın. Bu ne demek? Bu şu demek; Hayattayken yaptığınız salih amellerin ışığını arayın. Varsa yaşıyorken yaptıklarınızı, dünya hayatında yaptıklarınızı arayın. Arkanıza dönün derken, arkanızda bıraktığınız hayata, dünya hayatına dönün. Orada varsa ışık size orada yardımcı olacak. Onun için adeta infak bugünden yarın insanların karanlık içinden çıkmak için enerji biriktirmesine, aydınlığı saplayacak enerji biriktirmesinin bir vesilesi olarak ifade ediliyor.

feduribe beynehüm Bisurin lehu bab derken onlarla mü’minler arasına kapısı olan bir sur çekilecek. Dikkat buyurun lütfen. Münafıklarla mü’minler arasına kapısı olan bir sur çekilecek. Sur da ki kapı ne işe yarıyor? Bu günahkarlar eğer içlerinde zerre kadar iman varsa bir gün günahları kadar yanıp daha sonra Allah resulünün yorumladığı gibi cennete girecekler mi sorusunun cevabını veriyor. Kalbinde hardal tanesi kadar iman olan günahı kadar yandıktan sonra cennete girecek diyen haberleri işte bu ayet doğruluyor. O haberler aslında bu gibi ayetlerin bir yorumu.

İçinde kapı olan bir duvar, bir sur. Bu kapı ne işe yarayacak? Cehenneme giren bir daha çıkabilir mi sorusunun cevabı olduğunu düşünmeliyiz bu ayeti. Cehennem darut terbiye mi, yoksa darül karar mı. Yani terbiye mekanı mı, yoksa karar mekanımı o sorunun da cevabı aslında burada. İşte bu kapı açılmayacak olsaydı oraya konulmazdı. Demek ki Allah Resulünden gelen  yüreğinde hardal tanesi kadar iman olan yanıp, pırıl pırıl, tabir caizse temizlendikten ve ayıklandıktan, cevheri cürufundan ayrıştıktan sonra cevheriyle cennete girecek. Aslında cennet kirlilerin yeri değil, temizlerin yeri. Cennet güzelliğin merkezi. Cennet mutlak güzelliğin üretildiği merkez. Onun için cennete kirli girilmez tabii ki. İşte bu ayet aynı zamanda bir müjdeyi de veriyor bize.

batınuhu fiyhirrahmetu ve zahiruhu min kıbelihil 'azâb onun iç tarafında rahmet bulunacak dış tarafında ise azab bulunacak.


14-) Yunadunehüm elem nekün me'aküm* kalu bela ve lakinneküm fetentum enfüseküm ve terabbastüm vertebtüm ve ğarretkümül'emaniyyu hattâ câe emrullahi ve ğarreküm Billâhil ğarur;

(İkiyüzlüler) onlara (iman edenlere): "Sizinle beraber değil miydik?" diye seslenirler. "Evet ama siz, Allâh'ın emri (ölüm) gelesiye kadarki süreçte, nefslerinizi fitneye düşürdünüz (imanı yaşamadınız), gözetleyip durdunuz, şüphe ettiniz, kuruntular da sizi aldattı ve o çok aldatıcı da (bilincinizdeki şartlanmışlık fikirleri) Allâh'la (siz O'ndan var oldunuz ne yapsanız bir şey olmaz size, kuruntusuyla) sizi aldattı!" (A. Hulusi)

14 - Onlara şöyle bağrışırlar: Bizler sizinle beraber değil miydik? Evet, derler: Ve lâkin sizler kendilerinize fitne yaptınız, gözettiniz, işkillendiniz, o kuruntular sizi aldattı, tâ Allahın emri gelinciye kadar, hem sizi Allaha mağrurlandırdı o aldatıcı mağrur. (Elmalı)


Yunadunehüm elem nekün me'aküm Münafıklar seslenecekler; Sizinle birlikte değil miydik biz dünyada. Hani öyle diyorlar ya bakara suresinde biz de sizdeniz diyorlar, biz de sizinleyiz. Onun için münafıklık yaparak yüzlerine mü’min maskesi takarak biz de sizdeniz dediklerini hatırlatacaklar. Sizinle değil miydik diyecekler.

kalu bela ve lakinneküm fetentum enfüseküm onlara diyecekler ki mü’minler; Evet aksine bizimle değildiniz ve lakinneküm; yani bizimle birlikteyseniz de siz kendi, kendinizi tuzağa düşürdünüz. Yani münafıklık yapmakla sureta bizimleydiniz, fakat yüreğiniz bizden farklıydı. Dışınız bizimle görünüyordu, içini ise kafirlerle. Onun için kendi kendinizi tuzağa düşürdünüz. Veya bura da belki de tam inkar etmiş değil, ikircikli. Müzebzebiyne beyne zâlike, lâ ila haülai ve lâ ila haüla'. (Nisa/143) yani müzebzipler, zıplayanlar, zıpır zıpır zıplayanlar. Ne oraya ait diyor Kur’an, ne de oraya ait. Bir orada görünür, bir orada görünür. Yani çıkarı nerede görünürse orada olur. Bakarsınız çıkarı oradaysa Müslüman’dır, çıkarı öbür taraftaysa değildir. İşte böyle bir tipi çiziyor.

Bencillik, ben idrakine manidir. İnsanın kendi kendisini aldatması, en kötü aldatma biçimidir. Başkası sizi aldatırsa bu katlanılabilir bir şeydir. O onun problemidir. Ama siz, sizi aldatırsanız bunu nasıl fark edersiniz. İşte aldanmanın en ağırı, aldanmanın en kötüsü kişinin kendisini aldatmasıdır ve bu da ahirette ortaya çıkar.

ve terabbastüm böylece güya kendinizi gözettiniz. Yani kendinizi gözettiğinizi, kendi menfaatinizi desteklediğinizi düşündünüz ama, aslında nifak menfaat değil mazarrattır. Nifak aslında büsbütün kaybetmektir. Siz küçük çıkar için büyük faydayı feda ettiniz. Siz dünya da ki küçücük çıkarlarınız için ebedi hayatınızı feda ettiniz.

vertebtüm ve ğarretkümül'emaniyyu hattâ câe emrullah kuşkuya kapıldınız, Allah’ın emri gelinceye kadar malum kuruntularla avundunuz durdunuz. ve ğarreküm Billâhil ğarur dahası o kafa, bu akıl sizi Allah ile aldatarak gurura sürükledi. Allah hakkında da yanlış düşündünüz. Yani içinizi görmez sandınız. Maskenize bakar sandınız, insanları aldattığınız gibi Allah’ı da aldatacağınızı düşündünüz. Allah’ın; yüreklerin özünü görmeyeceğini düşündünüz. İçinizin çok boyutlu filmini çekmeyeceğini düşündünüz. Ama aldandınız. Allah ile aldatmaya kalktınız, Allah’ı aldatmaya kalktınız, en büyük aldanışı siz yaşadınız.


15-) Felyevme lâ yu'hazu minküm fidyetun ve lâ minelleziyne keferu me'vakümünnar* hiye mevlaküm* ve bi'sel masıyr;

Bugün artık ne sizden (münafıklar) ve ne de hakikat bilgisini inkâr edenlerden bir kurtuluş bedeli alınır! Sığınağınız Nâr'dır. O (Nâr) sizin mevlânızdır... Ne kötü dönüş yeridir o! (A. Hulusi)

15 - Artık bugün ne sizden, ne de o küfredenlerden fidye kabul edilmez, sığınacağınız yer ateştir, layığınız odur, ona gidiş de ne fenadır! (Elmalı)


Felyevme lâ yu'hazu minküm fidyetun ve lâ minelleziyne keferu artık bugün ne sizden, ne de küfürde ısrar edenlerden fidye alınmaz, kurtuluş akçesi istenmez, alınmaz. me'vakümünnar* hiye mevlaküm sizin varıp duracağınız yer ateştir. O ne kötü bir dosttur sizin için. Yani can dostunuz ateş olacak, can dostunuz cehennem olacak. Allah’ı dost edinmediniz, Mevla edinmediniz ateş sizin mevlânız olacak. ve bi'sel masıyr o ne kötü varış yeridir.

Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
        171. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder