D
sayfasından devam
41-) Sümme yüczahul cezael evfa;
Sonra
ona tastamam (yaptıklarının) sonuçları yaşatılacaktır! (A. Hulusi)
41 -
Sonra ona en değerli mükâfat verilecek. (Elmalı)
Sümme yüczahul cezael evfa sonunda o
yaptıklarına karşılık eksiksiz ödüllendirilecektir.
42-) Ve enne ila Rabbikel münteha;
Muhakkak
ki gidişin sonu rabbinedir! (A. Hulusi)
42 -
Ve elbette nihayet rabbine gidilecek. (Elmalı)
Ve enne ila Rabbikel münteha en
nihayet var oluşun son en son sınırı rabbine ait bir bilgidir. Başta O vardı,
en sonra da yine O kalacaktır.
Küllü men
'aleyha fan,
Ve yebka vechu Rabbike ZülCelâli vel'İkrâm.
(Rahman/26-27) her şey fanidir, fani olacaktır, geriye kalan sadece Celal ve
ikram sahibi rabbinin zatıdır.
43-) Ve ennehu HUve adhake ve ebkâ;
Muhakkak
ki "HÛ"dur, güldüren de ağlatan da! (A. Hulusi)
43 -
Hakikat odur güldüren ağlatan. (Elmalı)
Ve ennehu HUve adhake ve ebkâ ve
elbet ağlatan da O’dur güldüren de O. Yani insan psikolojisi Allah’ın
müdahalesine açıktır. Afak ve enfüs Allah’ın müdahalesine açıktır. O enfüste
de, yani iç dünyanızda da müdahil olandır. Allah iç dünyanızı da boş vermez.
Onun için ne ağlamanızı, ne gülmenizi Allah’tan bağımsız anlamlandırmaya
kalkmayın. Ağlattıysa bir hikmeti vardır, güldürdüyse arkasında ne var ona
bakın.
44-) Ve ennehu HUve emate ve ahyâ;
Muhakkak
ki "HÛ"dur, ölümü tattıran da (ilimle) dirilten (bâ's eden) de! (A. Hulusi
44 -
Hakikat odur öldüren, dirilten. (Elmalı))
Ve ennehu HUve emate ve ahyâ dahası
O elbet öldürendir ve diriltendir. Öldüren de O’dur, dirilten de O’dur. Allah
hayatın her iki yüzüne de müdahildir. Hayat anlamını ölümle bulur. Ölüm ötesi
olmasaydı ölüm öncesi hiçbir anlama sahip olmazdı. Onun için hayatı ve ölümü
yarattı. Yarattı ki insan azmasın, yaptıklarının hesabını versin, iradesinin
bedelini ödesin diye.
45-) Ve ennehu halekaz zevceyniz zekere vel
ünsâ;
Muhakkak
ki "HÛ", iki cinsi erkek ve dişi yaratan. (A. Hulusi)
45 -
Hakikat odur erkeği dişiyi iki eş yaratan. (Elmalı)
Ve ennehu halekaz zevceyniz zekere vel ünsâ
işte geldi, yine erkek ve dişi çiftleri yaratan da kesinlikle O’dur. Mahlukatın
zıt kutupluluğuna bir delalettir bu ayet. Çift kutuplulardan birinde yer alan
mahluktur, yaratılmıştır, Ona, yaratana ait bir sıfat verilemez. Onun içinde
melekler de yaratılmıştır. Siz eğer görünmez varlıklara tapmaya kalkarsanız,
onlara tanrı sıfatı vermeye kalkarsanız mahluka halık sıfatı vermeye
kalkarsınız ki hem onlara dişilik erkeklik atfedersiniz, hem de onlara tanrı
sıfatı verirsiniz sizinki nasıl bir çelişki diyor. Zımnen.
46-) Min nutfetin izâ tümna;
Sperm
olarak atıldığında (Rahime)! (A. Hulusi)
46 -
Bir nutfeden ekildiği zaman. (Elmalı)
Min nutfetin izâ tümna rahme atıldığı
zaman bir meni damlasından.
47-) Ve enne aleyhin neş'etel uhra;
Muhakkak
ki neş'e-i uhrâ (ikinci yaşam) O'nadır! (A. Hulusi)
47 -
Şüphesiz ona aittir neş'eti uhrâ da. (Elmalı)
Ve enne aleyhin neş'etel uhra ve
elbet öteki hayatı yaratmak ta O’na düşer. Bir önceki ayetle birlikte almalı.
45 ile 46. ayeti. Ve ennehu halekaz zevceyniz zekere vel ünsâ (45) Min
nutfetin izâ tümna (46) erkek ve dişi çiftleri yaratan da kesinlikle O’dur,
rahme atıldığı zaman bir meni damlasından yaratan O’dur manasına.
Ve enne aleyhin neş'etel uhra ve
elbet öteki hayatı yaratmakta yine O’na düşer.
48-) Ve ennehu HUve ağnâ ve aknâ;
Muhakkak
ki "HÛ"dur, ganî eden de fakir kılan da. (A. Hulusi)
48 -
Hakikat zengin eden, sermaye veren o. (Elmalı)
Ve ennehu HUve ağnâ ve aknâ yine
elbet zengin eden de O’dur, Mal mülk veren de diye çevirmişler ama akna
kelimesi zıddı işaret etmesi gerekir. Ağna zengin eden, akna fakir eden gibi
bir anlama sahip olması lazım. Fakat bu kelimenin kökeninde bu anlam var mı?
Mekais sahibi bu kelimenin kökeninde ki bu anlamı kanâl diye göstermiş. Yani
bizde kanal manasına gelen el kanâl. Suyu sınırlayarak, kontrol ederek bir yere
sokmak. Burada da aslında zengin eden ve sınırlandıran, sınırlı veren, kısarak
veren anlamına gelse gerektir ki Şevkâni de bu anlama dikkat çekmiş isabetli
olarak.
Aslında bu Kur’an da ki yebsütur
rizka limen
yeşau ve yakdir. (Şûra/12) rızkı genişletir ve sınırlandırır.
Ama Kur’an ın hiçbir yerinde rızkı keser yok. Yok çünkü Allah’ın rızkı kesmesi
demek varlığını yok etmesi demek. Var olmak bile rızıktır. Onun için Fakir
Allah’ın rızkını kestiği kimse değil sınırlandırdığı kimsedir. Nefes bir
rızıktır, her nefes. Yaşadığı her an bir rızıktır. Çalışan beyni bir rızıktır,
atan kalbi bir rızıktır, var oluşu bir rızıktır. Onun için Allah rızkını
kestiğini yok eder, yok olur.
49-) Ve ennehu HUve Rabbuş şı'ra;
Muhakkak
ki "HÛ"dur, Rabbüş Şi'ra (Sirius
yıldızının Rabbi)! (A. Hulusi)
49 -
Ve hakikat Şi'ranın rabbi o. (Elmalı)
Ve ennehu HUve Rabbuş şı'ra ve şira
yıldızının rabbi de kesinlikle O’dur. Neden Şİra yıldızının rabbi O’dur? Şans
ve uğur kaynağı olarak bilirlerdi cahiliye Arapları şira yıldızını. Bahtımız
karardı ya da açıldı dediklerinde bu yıldıza bakarak böyle bir fal açarlardı.
Bu sirius yıldızı olarak niteleniyor. Yaratılanı değil yaratana kulluk edin
mesajı bu mesaj. Yani siz parmağın gösterdiği yere bakacağınız yere parmağa
bakıyorsunuz. Parmak ayı gösterirken aya bakarlar parmağa değil. Yani sizi
Allah, mahlukatın starı yaptı insanoğlunu, siz ise göğün starına tapıyorsunuz.
Bu nasıl iş, bu nasıl nankörlük. Yani yıldızların da starı sizsiniz. Çünkü o
sizin için yaratıldı. Fakat siz tuttunuz sizin için yaratılana tapmaya
başladınız. İnsanoğlu böyle Allah’a sırt dönerse yapmayacağı ahmaklık yoktur.
[Ek bilgi; Ayetlerde söz edilen
ve adına and edilen yıldız Sirius Yıldızıdır. Sirius galaksimizdeki,
dünyamızdan en parlak görünen yıldızdır.
Tabii ki, koca galakside çok
daha parlak yıldızlar vardır fakat bizim bulunduğumuz konumdan en parlak
görünen yıldız odur. Sirius, eski mitlere ve inançlara göre, Dünya'ya gelen
eski Tanrıların kendi dünyalarının bulunduğu noktanın, bu boyuttaki
izdüşümlerinden birinin koordinatlarındadır.
Tabii, antik tanrılar sadece
Sirius'tan veya bir başka yıldızdan gelmediler ya da eğer geldilerse onlar
tanrıydılar da denemez. Sadece Sirius madde ötesi boyuttaki yıldızın
izdüşümündedir diyoruz.
Bu yüzden de dünyada değişik
zamanlarda, değişik yerlerde Sirius'u çok ciddiye alan bir çok kült
kurulmuştur. Eski Mısırlılar için de Sirius çok önemli bir yıldızdı. Hatta
Keops Piramitinin, kral odasındaki üst çıkış koridorunun direk olarak Sirius'u
gözlemleyecek açıda yapıldığı söylenir. (Ata
Nirun-Bülent Kısa)]
50-) Ve enneHU ehleke 'Adenil ula;
Muhakkak
ki "HÛ"dur, önceki Ad'ı helâk eden. (A. Hulusi)
50 -
Ve fil'vakı' o helâk etti evvelki Âdı. (Elmalı)
Ve enneHU ehleke 'Adenil ula ve
elbet O helak etmiştir kadiym Ad kavmini.
51-) Ve Semude fema ebka;
Semud'u
da... (Öyle ki)
geriye (onlardan kimse) bırakmadı! (A. Hulusi)
51 -
Ve Semûd’u da hiç bırakmadı. (Elmalı)
Ve Semude fema ebka ve Semud’u da
helak etmiştir. Geriye onlardan hiçbir şey kalmamıştır. Ad ve Semud birlikte
gelir farkında mısınız neden? Çünkü Ad uygarlığı çöle yapmıştı, muhteşem bir
irem bağları, irem uygarlığı, fakat helak oldu. gitti geriye kalan bakiyesi bu
sefer kayalara yaptılar medaini salihe. Çöle yaptık yıkıldı, kayalara yaparsak
yıkılmaz. Yani ahlaklarında ve davranışlarında ve sapık inançlarında aramadılar
da kusuru yapı malzemesinde aradılar. Orada da helak oldular.
52-) Ve kavme Nuhın min kabl* innehüm kânu hüm
azleme ve etğa;
Daha
önce de Nuh kavmini... Muhakkak ki onlar, evet onlar daha zâlim ve nefsanî
yaşamda daha beterdiler. (A. Hulusi)
52 -
Daha evvel de Nuh’un kavmini, çünkü bunlar pek zâlim, pek azgındılar. (Elmalı)
Ve kavme Nuhın min kabl tıpkı daha
önceki Nuh kavmi gibi innehüm kânu hüm azleme ve etğa çünkü onlar
zulümde ve azgınlıkta ileri gitmişlerdi.
53-) Vel mü'tefikete ehva;
Mü'tefikat'ı
(helâk olmuş şehirleri; Sodom ve Gomore'yi) yerin dibine batırdı! (A. Hulusi)
53 -
Mü'tefikeyi de Haviyeye attı. (Elmalı)
Vel mü'tefikete ehva tıpkı altı
üstüne getirilen diğer toplumlar gibi.
54-) Feğaşşâha ma ğaşşâ;
Böylece
bürüdü onları, bürüdükleriyle (suçlarının
karşılığı olarak)! (A. Hulusi)
54 -
Sardırttı da onlara o sardırdığını. (Elmalı)
Feğaşşâha ma ğaşşâ derken kuşatan
şey onları çepeçevre kuşattı ve tarihe gömdü.
55-) Fe Bi eyyi alai Rabbike tetemara;
Şimdi Rabbinin
nimetlerinin hangisinden kuşku duyarsın! (A. Hulusi)
55 -
Şimdi rabbinin hangi eltafına şekkedersin? (Elmalı)
Fe Bi eyyi alai Rabbike tetemara şu
halde ey insan rabbinin hangi nimetinden dolayı hesaba çekileceğinden şüphe
edersin, kuşku duyarsın.Yani Sümme le tüs'elünne yevmeizin 'anin na'ıym.
(Tekasür/8) verilen her nimetten o gün hesaba çekileceksiniz
56-) Hazâ neziyrun minen nüzüril ula;
İşte bu
da önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır! (A. Hulusi)
56 -
Bu işte o evvelki inzarlardan bir inzar. (Elmalı)
Hazâ neziyrun minen nüzüril ula işte
bu önceki uyarıların nevinden, cinsinden bir uyarıdır.
57-) Ezifetil azifetü;
O
yaklaşan (ölüm)
yaklaştı! (A. Hulusi)
57 -
Yaklaştı yaklaşıcı. (Elmalı)
Ezifetil azifetü dehşet anı
yaklaştıkça yaklaşıyor. Bu son saat ama Isfahani bunu insanın ölümü olarak
açıklıyor, mümkindir.
58-) Leyse leha min dûnillâhi kaşifetün;
Onu
Allâh dûnunda (ölüm sıkıntısını) açacak biri yoktur. (A. Hulusi)
58 -
Yoktur ona Allah dan başka açıcı. (Elmalı)
Leyse leha min dûnillâhi kaşifetün
Allah’tan başka kimse onun perdesini aralayamaz o dehşet anının.
59-) Efemin hazel hadiysi ta'cebun;
Şimdi
siz bu olayı (ölümle başlayan ölümsüz hayatı) acayip mi buluyorsunuz? (A. Hulusi)
59 -
Şimdi siz bu kelâma mı teaccüb ediyorsunuz. (Elmalı)
Efemin hazel hadiysi ta'cebun ne
yani siz bu kaçınılmaz olayın haberini tuhaf mı karşılıyorsunuz, garibinize mi
gitti, tuhafınıza mı gitti.
60-) Ve tadhakûne ve lâ tebkûn;
Gülüyorsunuz, ağlamıyorsunuz! (A. Hulusi)
60 -
ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? (Elmalı)
Ve tadhakûne ve lâ tebkûn ve dahi
ağlanacak halinize gülüyorsunuz ha? Ağlamak yerine gülüyorsunuz ağlanacak
halinize.
61-) Ve entum samidun;
Siz
keyfinize bakıp oyalanıyorsunuz! (A. Hulusi)
61 -
Siz mi kafa tutuyorsunuz hey gafiller? (Elmalı)
Ve entum samidun üstelik bir de kafa
tutuyorsunuz ha?
62-) Fescudu Lillâhi va'budu;
Secde
edin (Esmâ'sıyla hakikatiniz olan) Allâh'a (indîndeki
"yok"luğunuzu fark edin) ve
kulluğunuza devam edin. (62. âyet secde âyetidir.)
(A. Hulusi)
62 -
Haydi secdeye kapanın ve kulluk edin. (Elmalı)
Fescudu Lillâhi va'budu artık
bırakın bu tafra satmaları, bırakın bu yamuk tavırları da Allah’ın buyruğuna
teslim olun, O’nun önünde yerlere kapanın ve yalnızca O’na kulluk edin.
Ya rab, İman ile yaşat, iman ile
öldür, cennet ile ebediyen yüzümüzü güldür, rızanı buldur, sana karşı kafa
tutan küstahlardan etme bizi. Amin..!
Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil
alemiyn
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan
Allah’a hamd’adır.
167. videonun sonu.
167. videoyu
toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder