C sayfasından devam
61-) Ve yüneccillahulleziynettekav Bi
mefazetihim lâ yemessühümüs sûü ve lâ hüm yahzenun;
Allâh
korunanları, açığa çıkardıkları başarılarla kurtuluşa erdirir! Onlara kötülük
dokunmaz ve onlar mahzun da olmazlar. (A. Hulusi)
61 - Korunan
muttakileri ise Allah muratlarınca necata çıkarır, onlara fenalık dokunmaz ve
onlar değildir mahzun olacaklar. (Elmalı)
Ve yüneccillahulleziynettekav Bi mefazetihim
Allah sorumluluklarını yerine getirenleri bu alanda ki başarıları sebebiyle
kurtaracak. lâ
yemessühümüs sûü ve lâ hüm yahzenun kötülük ve hüzün de onların
semtine asla uğramayacaktır.
..ve lâ yünebbiuke
mislü Habiyr. (Fâtır/14) diyordu ya
Kur’an her şeyden haberdar olanın verdiği haber gibi bir haberi sana kim
verebilir. Bu ayetler sadece Allah’ın bize vereceği haberdir. Başka hiç kimse
bu dünyadan, yani görmediğimiz bu büyük dünyadan bize doğru haber taşıyamaz.
62-) Allâhu haliku külli şey'in ve HUve alâ
külli şey'in Vekiyl;
Allâh
her şeyin Hâlıkı'dır... "HÛ" her şey üzerine Vekiyl'dir. (A. Hulusi)
62 - Allah
her şeyin halikıdır, her şey üzerine vekil de o. (Elmalı)
Allâhu haliku külli şey'in ve HUve alâ külli
şey'in Vekiyl Allah her şeyi yaratandır ve O her şeyin üzerinde ki
tek otoritedir. O’ndan bağımsız bir varlık alanı yok ki. Suç işlemeyi aklına
koyanlar hukuksuz bir dünya talep ederler. Ahireti inkarın ve küfrün
psikanalizi budur işte. Eğer siz ömrünüzün hesabını vermek istemiyorsanız,
Allah’sız bir dünya tasavvur edersiniz. Dolayısıyla da Allah’a ait olmayan bir
alan tasavvuru gibi bir küfre saparsınız. Tabii Allah’a ait olmayan bir alan
olmadığı içinde her kafir kendi kendisini aldatandır.
63-) LeHU mekaliydüs Semavati vel Ard*
velleziyne keferu Bi âyâtillâhi ülaike hümül hasirun;
Semâların
ve arzın anahtarları O'nundur! Allâh'ın işaretlerindeki varlığını, inkâr
edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir! (A. Hulusi)
63 - Bütün
Göklerin ve Yerin kilitleri onundur, Allahın âyetlerine küfrederler işte onlar
kendilerine yazık edenlerdir. (Elmalı)
LeHU mekaliydüs Semavati vel Ard
göklerin ve yerin anahtarları O’na aittir. velleziyne keferu Bi âyâtillâhi ülaike hümül hasirun
ve Allah’ın ayetlerini ısrarla inkar edenlere gelince, asıl kaybedenler işte
onlardır.
64-) Kul efeğayrAllâhi te'mürûnniy a'budü
eyyühel cahilun;
De ki:
"Bana Allâh'ın gayrına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz, ey cahiller!"
(A. Hulusi)
64 - De
ki: böyle iken şimdi o Allahın gayrisine mı kulluk etmemi emrediyorsunuz bana?
Ey cahiller! (Elmalı)
Kul efeğayrAllâhi te'mürûnniy a'budü eyyühel
cahilun de ki ey cahiller yani ey kendini bilmezler, ey haddini
bilmezler güruhu Allah’tan başkasına kulluk etmeyi mi öneriyorsunuz? Yani
zımnen şu söyleniyor; Bana kula kul olmamı mı öneriyorsunuz, teklif
ediyorsunuz. Kula ya da nefsine kul olanların,kula kul olmayı yasaklayan
İslam’a düşmanlıkları anlaşılabilir bir şey. Aslında Allah’a vahye, Kur’an a,
İslam’a düşman olanların düşmanlığının altını kazıyın oradan ya kulları
kendisine kul etme arzusu, ya da kula kul olma gerçeği çıkar. Yani bu ikisi de
tabii ki sapıklığın temelidir.
Kulu kendisine kul etmek, ya da
kula kul olmak. Allah’â kul olmayanların mecburen gireceği iki yoldur. Daha çok
ikisine birden girerler. Kulları kendisine kul edenler daha başka efendilerin,
hiç olmazsa nefislerinin kulu olurlar.
65-) Ve lekad uhıye ileyke ve ilelleziyne min
kablik* lein eşrekte leyahbetanne amelüke ve letekûnenne minel hasiriyn;
Yemin
ederim ki, sana ve senden öncekilere de şu vahyolundu: "Kesinlikle, eğer
şirk koşarsan, mutlaka yaptıkların boşa gidecek; muhakkak hüsrana uğrayanlardan
olacaksın!" (A. Hulusi)
65 - Celâlim
hakkı için sana da vahyolundu şu, senden evvelkilere de: «yemin ederim ki eğer
şirk koşarsan çalışman bütün boşuna gider ve mutlak kendine yazık eden
hasirlerden olursun. (Elmalı)
Ve lekad uhıye ileyke ve ilelleziyne min kablik
doğrusu sana ve senden öncekilere insanoğluna iletilmek üzere şöyle vahy
edilmişti lein
eşrekte leyahbetanne amelüke ve letekûnenne minel hasiriyn ey insan
eğer Allah’a ait sıfatları, yalnız Allah’a ait vasıfları başkalarına
yakıştırırsan kesinlikle yapıp ettiklerin boşa gidecek, üstelik büsbütün
kaybeden sen olacaksın.
Her tür şirk bu ayetin kapsamına
girer. Küçüğü ya da büyüğü. Yani insanı nesneleştiren şirkin tamamıyla insanın
aleyhine olduğu, Allah’ın değil insanın zarar gördüğü dile getiriliyor. Şirk
nesnesini ise özneleştirir. Şirk Allah’a ait bir niteliği Allah’tan başka bir
varlığa yakıştırmak. Yani mükemmelliği Allah’tan başka birine yakıştırmak.
Bu nedir? Her şirk, şirk koşanı
nesne yapar. Çünkü şirk koştuğu onun öznesi olmuştur. Bu da insanın kendi eli
ile iç enerjisini tüketmesi, iç enerjisini yok etmesi anlamına gelir. Düşünsenize bir taşa Allah’a ait bir niteliği
yakıştırın, siz taşın kulu haline geliyorsunuz. Taş sizin özneniz. Artık pasif
sizsiniz, aktif o. O sizi yönlendirmeye başlıyor.
Bunun anlamı ne? Bunun açık
anlamı şu; sen kendini öz ellerine beş paralık ediyorsun. Sen kendini taştan
daha adileştiriyorsun, senin kendini böyle kıymaya hakkın var mı? Allah’ın
eşref olarak, en şerefli olarak yarattığı bir varlık olan sen insan, nasıl
kendini kendi ellerinle böyle soysuzlaştırırsın. Bunun cezası olmasın mı. Bunun
zararı kime? İşte budur.
66-) Belillâhe fa'bud ve kün mineşşakiriyn;
Hayır,
sadece Allâh'a kulluk et ve şükredenlerden ol (kul
olma nimeti ne demektir bunu değerlendir)! (A.
Hulusi)
66 - Hayır,
onun için yalnız Allaha kulluk et ve şükredenlerden ol. (Elmalı)
Belillâhe fa'bud ve kün mineşşakiriyn
Asla böyle yapma, sen yalnız Allah’a kulluk et ve O’na şükredenlerden ol ey
İnsan.
67-) Ve ma kaderullahe hakka kadrihi vel Ardu cemiy'an
kabdatühu yevmel kıyameti vesSemavatü matviyyatün Bi yemiyniHİ, subhaneHU ve
te'âla amma yüşrikûn;
Allâh'ı
hakkıyla değerlendiremediler! Kıyamet sürecinde arz bütünüyle O'nun
kabzasındadır (avucunun içindedir); semâlar O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir... O, onların
şirk koştuklarından münezzehtir, Âli'dir. (A. Hulusi)
67 – Allah’ı
hakkıyla takdir edemediler, halbuki bütün Arz Kıyamet günü onun bir kabzası
Göklerde yemînine dürülmüşlerdir, çok münezzeh ve çok yüksektir o sübhan
onların şirkinden. (Elmalı)
Ve ma kaderullahe hakka kadrih
nitekim onlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Ne müthiş bir ifade, Allah’ı
hakkıyla takdir etmek. vel Ardu cemiy'an kabdatühu yevmel kıyameti vesSemavatü
matviyyatün Bi yemiyniH Evet, bütün yer yüzü kıyamet günü onun için
bir avuçluk bir şeydir. Gökler ise O’nun kudret eli ile dürülmüştür. subhaneHU ve
te'âla amma yüşrikûn Yüceler yücesi olan O, onların şirk koştukları
her şeyin ötesinde aşkın ve mutlak bir varlıktır.
Evet, bu ayet ne diyor? Allah’ı
hakkıyla takdir edememek ne demek ve hemen arkasından gelen gökler ve bütün yer
yüzü kıyamet günü O’nun elinde bir avuçluk bir şey. Yani bir avuçluk. Gökler
ise O’nun kudret eli ile dürülmüş. Bu ne demek? Onu hakkıyla takdir etmenin
hemen arkasından böyle bir ibarenin gelmesi gerçekten manidar.
Allah’ı hakkıyla takdir etmek,
insanın kendi aczini bilmesidir. İnsan Allah karşısında aczi yetini bilirse,
Allah’ın büyüklüğünü ancak öyle takdir eder. Yoksa mutlak varlığın, sonsuz bir
varlığı, sonlu insan zihni kavrayamaz. Bu eşyanın tabiatına aykırı. Mutlak
sonsuzu, sonlu kavrayamayacağına, özü itibarıyla, zatı itibarıyla idrak
edemeyeceğine göre insanın Allah’ı bilmesi, kendisini bilmesi ile mümkün. Yani
kendi sınırlılığını bilen Allah’ın sınırsızlığını bilir.
Onun için “Men arefe nefsehû fakad arefe Rabbeh” dünyanın en kadim
hikmetlerinden biridir. Kendini bilen rabbini bilir. Kendi haddini bilen
rabbinin sonsuzluğunu bilir. Kendi küçüklüğünü bilen, rabbinin büyüklüğünü
bilir. Kendi aczi yetini bilen, rabbinin kerem ve lûtfunu bilir. Tabii bu insan
– Allah ilişkisinde ki boyut. Bir de insan – eşya ilişkisinde ki boyut var ki
kendini bilmek değerini bilmektir. Kıymetini bilmektir. Eğer insan Allah
karşısında ki küçüklüğünü bilirse O’na kul olur, eşyaya kul olmayacağı için de
eşya karşısında ki değerini bilir, yüceliğini bilir, yüksekliğini bilir, şeref
ve onurunu bilir, kula kul olmaz.
Bu ayet mecaza ya da hakikate
atıfla yapılan tüm yorumların ötesinde. Yani onların hepsini bir tarafa çıkalım
yaratıcı kudretin azamet ve heybeti, yaratılmışların ise acz ve yetersizliğinin
en mükemmel, en edebi ifadesidir. Öyle diyor ya şair.;
Büyüksün ilahi büyüksün büyük.
Büyüklük yanında kalır çok küçük.
Haydar bey.
Büyüklük adına ne söylesek acaba
Allah için. Kelimelerin tükendiği yerdir O Ziya paşanın dediği gibi;
İdraki meali bu küçük akla
gerekmez,
Zira bu terazi o kadar sıkleti
çekmez.
Ziya paşa
Yani akıl terazisi bu ağırlığı kaldırmaz diyor. Onun için
Allah’ın zatını insan idrak edemez. Ancak O’nu sıfatlarıyla algılayabilir.
Yarattıklarıyla algılayabilir. Bütün bir alemi O’na işaret bilir ayet bilir
öyle algılayabilir.
Devam ediyor E
sayfasına geçiniz.
146. videoyu toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder