2 Mayıs 2013 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. ZÜMER (61 - 67) (146- D)



C sayfasından devam

61-) Ve yüneccillahulleziynettekav Bi mefazetihim lâ yemessühümüs sûü ve lâ hüm yahzenun;

Allâh korunanları, açığa çıkardıkları başarılarla kurtuluşa erdirir! Onlara kötülük dokunmaz ve onlar mahzun da olmazlar. (A. Hulusi)

61 - Korunan muttakileri ise Allah muratlarınca necata çıkarır, onlara fenalık dokunmaz ve onlar değildir mahzun olacaklar. (Elmalı)


Ve yüneccillahulleziynettekav Bi mefazetihim Allah sorumluluklarını yerine getirenleri bu alanda ki başarıları sebebiyle kurtaracak. lâ yemessühümüs sûü ve lâ hüm yahzenun kötülük ve hüzün de onların semtine asla uğramayacaktır.

..ve lâ yünebbiuke mislü Habiyr. (Fâtır/14) diyordu ya Kur’an her şeyden haberdar olanın verdiği haber gibi bir haberi sana kim verebilir. Bu ayetler sadece Allah’ın bize vereceği haberdir. Başka hiç kimse bu dünyadan, yani görmediğimiz bu büyük dünyadan bize doğru haber taşıyamaz.


62-) Allâhu haliku külli şey'in ve HUve alâ külli şey'in Vekiyl;

Allâh her şeyin Hâlıkı'dır... "HÛ" her şey üzerine Vekiyl'dir. (A. Hulusi)

62 - Allah her şeyin halikıdır, her şey üzerine vekil de o. (Elmalı)


Allâhu haliku külli şey'in ve HUve alâ külli şey'in Vekiyl Allah her şeyi yaratandır ve O her şeyin üzerinde ki tek otoritedir. O’ndan bağımsız bir varlık alanı yok ki. Suç işlemeyi aklına koyanlar hukuksuz bir dünya talep ederler. Ahireti inkarın ve küfrün psikanalizi budur işte. Eğer siz ömrünüzün hesabını vermek istemiyorsanız, Allah’sız bir dünya tasavvur edersiniz. Dolayısıyla da Allah’a ait olmayan bir alan tasavvuru gibi bir küfre saparsınız. Tabii Allah’a ait olmayan bir alan olmadığı içinde her kafir kendi kendisini aldatandır.


63-) LeHU mekaliydüs Semavati vel Ard* velleziyne keferu Bi âyâtillâhi ülaike hümül hasirun;

Semâların ve arzın anahtarları O'nundur! Allâh'ın işaretlerindeki varlığını, inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir! (A. Hulusi)

63 - Bütün Göklerin ve Yerin kilitleri onundur, Allahın âyetlerine küfrederler işte onlar kendilerine yazık edenlerdir. (Elmalı)


LeHU mekaliydüs Semavati vel Ard göklerin ve yerin anahtarları O’na aittir. velleziyne keferu Bi âyâtillâhi ülaike hümül hasirun ve Allah’ın ayetlerini ısrarla inkar edenlere gelince, asıl kaybedenler işte onlardır.


64-) Kul efeğayrAllâhi te'mürûnniy a'budü eyyühel cahilun;

De ki: "Bana Allâh'ın gayrına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz, ey cahiller!" (A. Hulusi)

64 - De ki: böyle iken şimdi o Allahın gayrisine mı kulluk etmemi emrediyorsunuz bana? Ey cahiller! (Elmalı)


Kul efeğayrAllâhi te'mürûnniy a'budü eyyühel cahilun de ki ey cahiller yani ey kendini bilmezler, ey haddini bilmezler güruhu Allah’tan başkasına kulluk etmeyi mi öneriyorsunuz? Yani zımnen şu söyleniyor; Bana kula kul olmamı mı öneriyorsunuz, teklif ediyorsunuz. Kula ya da nefsine kul olanların,kula kul olmayı yasaklayan İslam’a düşmanlıkları anlaşılabilir bir şey. Aslında Allah’a vahye, Kur’an a, İslam’a düşman olanların düşmanlığının altını kazıyın oradan ya kulları kendisine kul etme arzusu, ya da kula kul olma gerçeği çıkar. Yani bu ikisi de tabii ki sapıklığın temelidir.

Kulu kendisine kul etmek, ya da kula kul olmak. Allah’â kul olmayanların mecburen gireceği iki yoldur. Daha çok ikisine birden girerler. Kulları kendisine kul edenler daha başka efendilerin, hiç olmazsa nefislerinin kulu olurlar.


65-) Ve lekad uhıye ileyke ve ilelleziyne min kablik* lein eşrekte leyahbetanne amelüke ve letekûnenne minel hasiriyn;

Yemin ederim ki, sana ve senden öncekilere de şu vahyolundu: "Kesinlikle, eğer şirk koşarsan, mutlaka yaptıkların boşa gidecek; muhakkak hüsrana uğrayanlardan olacaksın!" (A. Hulusi)

65 - Celâlim hakkı için sana da vahyolundu şu, senden evvelkilere de: «yemin ederim ki eğer şirk koşarsan çalışman bütün boşuna gider ve mutlak kendine yazık eden hasirlerden olursun. (Elmalı)


Ve lekad uhıye ileyke ve ilelleziyne min kablik doğrusu sana ve senden öncekilere insanoğluna iletilmek üzere şöyle vahy edilmişti lein eşrekte leyahbetanne amelüke ve letekûnenne minel hasiriyn ey insan eğer Allah’a ait sıfatları, yalnız Allah’a ait vasıfları başkalarına yakıştırırsan kesinlikle yapıp ettiklerin boşa gidecek, üstelik büsbütün kaybeden sen olacaksın.

Her tür şirk bu ayetin kapsamına girer. Küçüğü ya da büyüğü. Yani insanı nesneleştiren şirkin tamamıyla insanın aleyhine olduğu, Allah’ın değil insanın zarar gördüğü dile getiriliyor. Şirk nesnesini ise özneleştirir. Şirk Allah’a ait bir niteliği Allah’tan başka bir varlığa yakıştırmak. Yani mükemmelliği Allah’tan başka birine yakıştırmak.

Bu nedir? Her şirk, şirk koşanı nesne yapar. Çünkü şirk koştuğu onun öznesi olmuştur. Bu da insanın kendi eli ile iç enerjisini tüketmesi, iç enerjisini yok etmesi anlamına gelir.  Düşünsenize bir taşa Allah’a ait bir niteliği yakıştırın, siz taşın kulu haline geliyorsunuz. Taş sizin özneniz. Artık pasif sizsiniz, aktif o. O sizi yönlendirmeye başlıyor.

Bunun anlamı ne? Bunun açık anlamı şu; sen kendini öz ellerine beş paralık ediyorsun. Sen kendini taştan daha adileştiriyorsun, senin kendini böyle kıymaya hakkın var mı? Allah’ın eşref olarak, en şerefli olarak yarattığı bir varlık olan sen insan, nasıl kendini kendi ellerinle böyle soysuzlaştırırsın. Bunun cezası olmasın mı. Bunun zararı kime? İşte budur.


66-) Belillâhe fa'bud ve kün mineşşakiriyn;

Hayır, sadece Allâh'a kulluk et ve şükredenlerden ol (kul olma nimeti ne demektir bunu değerlendir)! (A. Hulusi)

66 - Hayır, onun için yalnız Allaha kulluk et ve şükredenlerden ol. (Elmalı)


Belillâhe fa'bud ve kün mineşşakiriyn Asla böyle yapma, sen yalnız Allah’a kulluk et ve O’na şükredenlerden ol ey İnsan.


 67-) Ve ma kaderullahe hakka kadrihi vel Ardu cemiy'an kabdatühu yevmel kıyameti vesSemavatü matviyyatün Bi yemiyniHİ, subhaneHU ve te'âla amma yüşrikûn;

Allâh'ı hakkıyla değerlendiremediler! Kıyamet sürecinde arz bütünüyle O'nun kabzasındadır (avucunun içindedir); semâlar O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir... O, onların şirk koştuklarından münezzehtir, Âli'dir. (A. Hulusi)

67 – Allah’ı hakkıyla takdir edemediler, halbuki bütün Arz Kıyamet günü onun bir kabzası Göklerde yemînine dürülmüşlerdir, çok münezzeh ve çok yüksektir o sübhan onların şirkinden. (Elmalı)


Ve ma kaderullahe hakka kadrih nitekim onlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Ne müthiş bir ifade, Allah’ı hakkıyla takdir etmek. vel Ardu cemiy'an kabdatühu yevmel kıyameti vesSemavatü matviyyatün Bi yemiyniH Evet, bütün yer yüzü kıyamet günü onun için bir avuçluk bir şeydir. Gökler ise O’nun kudret eli ile dürülmüştür. subhaneHU ve te'âla amma yüşrikûn Yüceler yücesi olan O, onların şirk koştukları her şeyin ötesinde aşkın ve mutlak bir varlıktır.

Evet, bu ayet ne diyor? Allah’ı hakkıyla takdir edememek ne demek ve hemen arkasından gelen gökler ve bütün yer yüzü kıyamet günü O’nun elinde bir avuçluk bir şey. Yani bir avuçluk. Gökler ise O’nun kudret eli ile dürülmüş. Bu ne demek? Onu hakkıyla takdir etmenin hemen arkasından böyle bir ibarenin gelmesi gerçekten manidar.

Allah’ı hakkıyla takdir etmek, insanın kendi aczini bilmesidir. İnsan Allah karşısında aczi yetini bilirse, Allah’ın büyüklüğünü ancak öyle takdir eder. Yoksa mutlak varlığın, sonsuz bir varlığı, sonlu insan zihni kavrayamaz. Bu eşyanın tabiatına aykırı. Mutlak sonsuzu, sonlu kavrayamayacağına, özü itibarıyla, zatı itibarıyla idrak edemeyeceğine göre insanın Allah’ı bilmesi, kendisini bilmesi ile mümkün. Yani kendi sınırlılığını bilen Allah’ın sınırsızlığını bilir.

Onun için “Men arefe nefsehû fakad arefe Rabbeh” dünyanın en kadim hikmetlerinden biridir. Kendini bilen rabbini bilir. Kendi haddini bilen rabbinin sonsuzluğunu bilir. Kendi küçüklüğünü bilen, rabbinin büyüklüğünü bilir. Kendi aczi yetini bilen, rabbinin kerem ve lûtfunu bilir. Tabii bu insan – Allah ilişkisinde ki boyut. Bir de insan – eşya ilişkisinde ki boyut var ki kendini bilmek değerini bilmektir. Kıymetini bilmektir. Eğer insan Allah karşısında ki küçüklüğünü bilirse O’na kul olur, eşyaya kul olmayacağı için de eşya karşısında ki değerini bilir, yüceliğini bilir, yüksekliğini bilir, şeref ve onurunu bilir, kula kul olmaz.

Bu ayet mecaza ya da hakikate atıfla yapılan tüm yorumların ötesinde. Yani onların hepsini bir tarafa çıkalım yaratıcı kudretin azamet ve heybeti, yaratılmışların ise acz ve yetersizliğinin en mükemmel, en edebi ifadesidir. Öyle diyor ya şair.;
Büyüksün ilahi büyüksün büyük.
Büyüklük yanında kalır çok küçük.
Haydar bey.

Büyüklük adına ne söylesek acaba Allah için. Kelimelerin tükendiği yerdir O Ziya paşanın dediği gibi;

İdraki meali bu küçük akla gerekmez,
Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.
Ziya paşa

Yani akıl terazisi bu ağırlığı kaldırmaz diyor. Onun için Allah’ın zatını insan idrak edemez. Ancak O’nu sıfatlarıyla algılayabilir. Yarattıklarıyla algılayabilir. Bütün bir alemi O’na işaret bilir ayet bilir öyle algılayabilir.

        Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
146. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder