D sayfasından devam.
121-)
İnne fiy zâlike le ayeten ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn;
Muhakkak
ki bu olayda bir mucize - ders vardır... Ne var ki onların ekseriyeti iman
edenler değillerdir! (A.Hulusi)
121 - Şüphesiz
bunda mutlak bir âyet var. (Elmalı)
İnne
fiy zâlike le ayeh kuşkusuz bu Nuh kıssasında da alınacak bir ders
vardır.
Hakikatin sesini kaba kuvvetle
boğmaya çalışanlar eninde sonunda kendi felaketlerini hazırlamış olurlar.Belki
vereceği en büyük derslerden biri budur bu kıssanın.
ve ma
kâne ekseruhüm mu'miniyn fakat insanların çoğu yine de
inanmayacaktır.
122-)
Ve inne Rabbeke le "HU"vel 'Aziyzur Rahıym;
Kesinlikle
Rabbindir "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir. (A.Hulusi)
122 -
Öyle iken ekserîsi mümin olmadı ve şüphesiz ki rabbin, o öyle azîz, öyle rahîm.
(Elmalı)
Ve
inne Rabbeke le "HU"vel 'Aziyzur Rahıym ne ki senin rabbin
sınırsız rahmet sahibi olan O yüceler yücesidir.
123-)
Kezzebet Âdünil murseliyn;
Ad (Hud a.s.'ın halkı) da Rasûlleri
yalanladı. (A.Hulusi)
123 - Âd,
gönderilen Resulleri tekzip etti. (Elmalı)
Kezzebet
Âdünil murseliyn Âd kavmi de elçilerini yalanladı. Âd kavmi daha
önce de ilgili surelerde geçmişti değerli dostlar Güney Arabistan da Umman ile
Hadramed arasında yer alan ve bugün Ahkaf diye bilinen çöl, kum tepelerinden
oluşan bir bölge. O dönemde yüksek bir medeniyet geliştirmiş uygarlık
geliştirmişti. Ki bu uygarlığın kalıntıları, belki de bu belanın kalıntıları
olan bir çok buluntu, bulgu; Bu yüz yılın 2. yarısında özellikle havadan
çekilen bir takım fotoğraflar sayesinde 12 mt. Kumun altından böyle bir kent,
uygarlık kalıntısı şu anda çıkarılmış durumda. Yani Âd kavmi gerçekten gelişmiş
bir uygarlığı temsil ediyordu ve onlara Hud peygamber gönderilmişti.
124-)
İz kale lehüm ehuhüm Hudün ela tettekun;
Hani
kardeşleri Hud onlara dedi ki: "Korkup sakınmaz mısınız (korunun; takva elde edin!)?"
(A.Hulusi)
124 - O
vakit ki kardeşleri Hûd onlara demişti: siz Allah dan korkmaz mısınız? (Elmalı)
İz
kale lehüm ehuhüm Hudün ela tettekun hani bir zamanlar soydaşları
Hud şöyle demişti. Hala sorumluluğunuzun bilincine varmayacak mısınız, hala
Allah’tan korkmayacak mısınız, hala haddinizi bilmeyecek misiniz.
125-)
İnniy leküm Rasûlün emiyn;
"Şüphesiz
ki ben sizin için güvenilir bir Rasûlüm." (A.Hulusi)
125 - Haberiniz
olsun ki ben size gönderilmiş bir Resulüm' emînim. (Elmalı)
İnniy
leküm Rasûlün emiyn hem bakın ben size gönderilmiş güvenilir bir
elçiyim.
126-)
Fettekullâhe ve etıy'un;
"O
hâlde Allâh'tan (kesinlikle yaptıklarınızın
sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana
itaat edin." (A.Hulusi)
126 - Gelin
Allah dan korkun ve bana itaat edin. (Elmalı)
Fettekullâhe
ve etıy'un şu halde Allah’a karşı sorumlu davranın ve bana uyun.
Evet, aslında ayetler, tekrar tekrar
gelip geçiyor ama bize söyledikleri 50 kez geçse, 50 kez farklı şeyler
söylüyorlar. Bakınız, aklıma gelen şey şu oldu ayeti okurken. Daha önce de
okumuştuk oysa ki. Takva Allah için, ama ittiba peygamber için. Bakınız, burada
Allah’a karşı sorumlu olun, bana uyun diyor. Allah’a sorumluluğunuzu bilin bana
uyun.
Neden?Uymak izlemektir. İz
bırakanlar izlenir. Allah iz bırakmaz, peygamber iz bırakır. Çünkü yolda
yürüyenler iz bırakırlar. Yolda yürümek için bir varlığı, bir cesedi, bir çift
ayağı olması lazım ve sizin gibi insan olması lazım ki iz bıraksın. Siz de
insan olduğunuz için o izi takip edebilesiniz. İşte burada Fettekullâhe ve etıy'un Allah’a karşı
sorumluluğunuzun bilincinde olun bana uyun denilmesi bundan.
Hemen şu meşhur ayet geliyor
aklımıza;
Kul in küntüm tuhıbbûnAllâhe fettebi'ûniy
yuhbibkümullâh.. (A.İmran/31) de ki eğer Allah’ı seviyorsanız
bana uyun ki Allah da sizi sevsin. Allah’ı seviyorsanız bana uyun. Bana uyun
ki, yani beni izleyin ki Allah’ta sizi sevsin. Bu ayeti hatırlattı bana.
127-)
Ve ma es'elüküm aleyhi min ecr* in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn;
"Bunun
üzerine sizden bir karşılık istemiyorum... Çalışmamın karşılığı sadece Rabb-ül
âlemîn'e aittir." (A.Hulusi)
127 - Buna
karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum. benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aittir.
(Elmalı)
Ve ma
es'elüküm aleyhi min ecr Ben bu davet karşılığında sizden hiçbir
ücret talep etmiyorum. in ecriye illâ alâ Rabbil
alemiyn benim ecrim, benim ücretimi takdir etmek sadece Allah’a
kalmıştır. Tabii rabbimiz peygamberlerin peygamber atandıktan sonra, peygamber
seçildikten sonraki maişetleri konusunda ilahi bir garanti veriyordu.
Resulallah’a da bu garanti verilmişti. Resulallah daha önce geçimini ticaretle
sağlarken, peygamber seçildikten sonra rabbimizde: Senden rızık istemiyoruz ..nahnu nerzukuhum.. (İsra/31) biz seni
rızıklandıracağız, biz seni doyuracağız. Yani artık gözünü sağa sola uzatma. Ve
lâ temuddenya ayneyk Yani acaba
geçinir miyim neyle geçineceğim, nasıl geçineceğim diye telaş etme, seni biz
doyuracağız. Garantisini vermişti.
128-)
Etebnune Bi külli riy'ın ayeten ta'besûn;
"Siz
her tepeye köşkler inşa edip, oyalanıyor musunuz?" (A.Hulusi)
128 - Siz
her tepeye bir alâmet bina eder eğlenir misiniz? (Elmalı)
Etebnune
Bi külli riy'ın ayeten ta'besûn siz abesle iştigal ederek her bir
tepede bir anıt, bir yontu mu inşa ediyorsunuz.
Abesle iştigal ta’besun, yani
amaç dışı iş. Tepelere inşa ediyordu, nerede bir yüksek tepe görseler bir anıt
dikiyorlardı, bir heykel dikiyorlardı oraya bu kavim, Âd kavmi, bu azgın kavim.
İlginçtir değil mi yer yüzünün en
büyük mabedi, en kutsal mabedi Kâbe bulunduğu yerin en çukur yerine inşa
edilmişti. O insanın Allah’a teşekkür etmek isteyen insanın teşekküründen aciz
olduğunun bir ifadesiydi, işte İbrahim’i bir ifade. Çünkü azgındılar, çünkü
şımarıktılar.
129-)
Ve tettehızûne mesani'a lealleküm tahlüdun;
"Sonsuz
yaşayacakmış gibi kale benzeri evler mi yaptırıyorsunuz?" (A.Hulusi)
129
- Bir takım masnuat da ediniyorsunuz ki
sanki muhalled kalacaksınız. (Elmalı)
Ve
tettehızûne mesani'a lealleküm tahlüdun görkemli binalar kondurarak
sürekli yaşayacağınızı mı umuyorsunuz. Mesani’a, aslına üretim mahalleri, bugün
fabrikalara da masna’a denir. Üretim mahalleri. Demek ki iş yerleri var. Onca
geçmiş bir zamanda kurulmuş bir uygarlık olmasına rağmen ciddi, görkemli
binalar, işyerlerinden söz ediyor ayet. Yani ebedileşme isteği.
Şeytanın tuzağıydı değil mi?
İnsanoğlunun atası Adem’i öyle aldatmıştı. en teküna melekeyni ev teküna
minel halidiyn. (A’raf/20) iki melek olmak istemez misiniz, ya
da ebedileşmek istemez misiniz demişti. Her küstah uygarlık ağzını açtığında
bin yıldan açar. Hiç aşağı başlamaz. Ama hep te sıfırlarda yanılırlar nedense.
Onun için belki ona bir atıf var. Her küstah uygarlığın böyle sonsuz yaşamak, 1000
yıldan aşağı yaşamamak gibi bir saplantısına ilahi bir atıf bu.
130-)
Ve izâ betaştüm betaştüm cebbariyn;
"Gücünüze
dayanarak hakları ortadan kaldırıp, ele geçirdiğinize sahip oluyorsunuz!" (A.Hulusi)
130 - Hem
tuttuğunuz vakit merhametsiz, cebbarcasına tutuyorsunuz. (Elmalı)
Ve izâ
betaştüm betaştüm cebbariyn fırsatını yakaladığınız her zaman hukuka
tecavüz edip zorbalık mı yapacaksınız. Betaşa; el attı, enseledi manasına gelir
ama insan için kullanıldığında hep olumsuz kullanılır. Cebbar, zorba, hak hukuk
gözetmeyen anlamına gelir. Burada insan hak ve hukukuna tecavüz etmeleri dile
getiriliyor bu uygarlığın. Âd uygarlığı, tamam gelişmiş, görkemli. Fakat insanı
geçmiş. İnsan yok. Zulüm uygarlığı. Gelişmişliğini zulmüne borçlu. İnsanların
sırtından gelişmiş. Yani insana yatırım yapmamışlar. İnsanın sırtından başka
şeylere yatırım yapmışlar ve rabbimiz insana yönelik tüm hak ve hukuk
tecavüzlerinin sonuçta bir uygarlığı batırdığını aslında burada örnek
gösteriyor.
Önceki 128-129. ayetler kendi
hadlerini tecavüz ettiğine; bu 130. ayet ise başkalarının hak ve hukukunu
tecavüz ettiklerinin bir işareti.
131-)
Fettekullâhe ve etıy'un;
"Artık
Allâh'tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu
yaşatacağı için) korunun ve bana itaat
edin." (A.Hulusi)
131 - Artık
Allah dan korkun ve bana itaat edin. (Elmalı)
Fettekullâhe
ve etıy'un haydi artık Allah’a karşı sorumlu davranın ve bana uyun,
beni izleyin diyor Hud peygamber.
132-)
Vettekulleziy emeddeküm Bima ta'lemun;
"Bildiğiniz
nimetlerle size yardım edenden korunun." (A.Hulusi)
132 - O
Allah dan korkun ki size o bildiğiniz şeylere imdat buyurdu. (Elmalı)
Vettekulleziy
emeddeküm Bima ta'lemun aklınıza gelebilecek her türlü nimeti size
lütfeden zata karşı saygılı olun.
133-)
Emeddeküm Bi en'amin ve beniyn;
"En'am
(kurban edilebilir hayvanlar) ve oğullar verdi." (A.Hulusi)
133 - En'am,
oğullar. (Elmalı)
Emeddeküm
Bi en'amin ve beniyn size sürüler ve çocuklar lütfeden,
134-)
Ve cennatin ve 'uyun;
"Bahçeler,
pınarlar..." (A.Hulusi)
134 - Cennet
gibi bağlar, bahçeler, memba’lar ile size imdat buyurmakta. (Elmalı)
Ve
cennatin ve 'uyun dahası, has bahçeler ve pınarlar lütfeden zata
karşı sorumluluğunuzu bilin.
135-)
İnniy ehafü aleyküm azâbe yevmin azıym;
"Doğrusu,
çok büyük bir sürecin azabı üzerinizdedir (diye) korkuyorum." (A.Hulusi)
135 - Cidden
ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum. (Elmalı)
İnniy
ehafü aleyküm azâbe yevmin azıym bakın, ben korkunç bir günün sizin
üzerinize çökecek azabından endişe ediyorum.
136-)
Kalu sevaün aleyna eveazte em lem tekün minel va'ızıyn;
Dediler
ki: "İster öğüt ver ister verme; bize birdir!" (A.Hulusi)
136 - Sen,
dediler: ha vaaz etmişin ha vaaz edenlerden olmamışın bizce müsavidir. (Elmalı)
Kalu
sevaün aleyna eveazte em lem tekün minel va'ızıyn onlar; sen dediler
bize öğüt versen de, bize öğüt vermesen de bizim için fark eden hiçbir şey
olmaz.
137-)
İn hazâ illâ hulukul evveliyn;
"Bu
eskilerin uydurmasıdır!" (A.Hulusi)
137 - Bu
sırf eskilerin âdeti. (Elmalı)
İn
hazâ illâ hulukul evveliyn neden miş? Çünkü bu önden giden
atalarımızın yolundan başkası değil. Yani atalarımızın ahlak sistemi bu. Biz ne
yapalım. Böyle bulduk, böyle götüreceğiz dediler. Niye? Çünkü sahip oldukları
nimeti Allah’tan değil atalarından bildiler. Bir önceki ayetlerin nimete atıf
olduğunu hatırlayın. Bu nimetlerin gerçek sahibini görmeyince atalarının yolunu
da kutsadılar. Çünkü nimet onlardan geldiğine göre onların yolu da iyi olmalı.
Böyle bir fasit akıl yürüttüler. Evet, yanlış ahlak haline gelmişti onu
savundular.
138-)
Ve ma nahnu Bi muazzebiyn;
"Biz
azaba da çarpılmayacağız!" (A.Hulusi)
138 - Biz
ta'zib olunmayız. (Elmalı)
Ve ma
nahnu Bi muazzebiyn dolayısıyla bizim bu yüzden azaba uğramamız da
mümkün değildir dediler. Gerçekten mümkin değildir şeklindeki çevirim nefki’n
haberi “b” ile geldiği içindir ki, Arap dilinde bu kuraldır. Yani onlar bunun
imkanı yoktur diye düşünüyorlardı.
139-)
Fekezzebuhu feehleknahüm* inne fiy zâlike le ayeten, ve ma kâne ekseruhüm
mu'miniyn;
Böylece
Onu yalanladılar, biz de onları helâk ettik! Muhakkak ki bu olayda bir mucize -
ders vardır! Onların ekseriyeti de iman eden değillerdir. (A.Hulusi)
139 - Diye
onu tekzip ettiler de kendilerini helâk ediverdik. Şüphesiz bunda mutlak bir
âyet var, öyle iken ekserîsi mümin olmadı. (Elmalı)
Fekezzebuhu
feehleknahüm neticede işte onu böyle yalanladılar. Feehleknahüm.
Bunun üzerine biz de onları helâk ettik. inne fiy
zâlike le ayeh elbet bu Hud kıssasında da alınacak bir ders mutlaka
vardır. ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn fakat
insanların çoğu yine de inanmayacaklardır. Yani bu ibare şöyle de anlaşılır;
İsterse onların çoğu bu kıssalarda anlatılan ilahi yasaya inanmasınlar, yine de
Allah’ın yasası işleyecektir. Yani ne demeye getiriyor, ne demek istiyor
sorusuna cevap olarak bu da anlaşılmalıdır. Allah’ın yasası yine de
işleyecektir.
Özellikle Âd kavminin, yani Hud
peygamberin azgın kavminin bugünkü batı uygarlığı ile özdeşleştiğini, yani aynı
çizgide yürüdüğüne dikkatinizi çekmek isterim.
140-)
Ve inne Rabbeke le"HU"vel 'Aziyzur Rahıym;
Kesinlikle
senin Rabbin'dir "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir. (A.Hulusi)
140 - Ve
şüphesiz ki rabbin o, öyle azîz öyle rahîm. (Elmalı)
Ve
inne Rabbeke le"HU"vel 'Aziyzur Rahıym ne ki senin rabbin
sınırsız rahmet sahibi O yüceler yücesidir. Yani rabbim sınırsız rahmet
sahibidir. İnsanlığa merhametlidir. Fakat aynı zamanda el aziyzdir. Yüceler
yücesidir. Yani O’nun izzetine insanlık inkar etse hiçbir halel gelmez. Fakat
insan kendine eder. Ederse Allah’a etmez. İnsanlığın iyiliğini isteyen rabbim
insanlığa olan vahyini, sırf insan mutlu olsun, kendi elleri ile başına iş
açmasın diye göndermiştir.
“Ve
ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
116. videonun sonu.
116. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/09/28/islamoglu-tef-ders-suara-060-140116-2/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder