5 Ekim 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. ŞU’ARÂ (121-140)(116-E)



D sayfasından devam.

121-) İnne fiy zâlike le ayeten ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn;

Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders vardır... Ne var ki onların ekseriyeti iman edenler değillerdir! (A.Hulusi)

121 - Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var. (Elmalı)


İnne fiy zâlike le ayeh kuşkusuz bu Nuh kıssasında da alınacak bir ders vardır.

Hakikatin sesini kaba kuvvetle boğmaya çalışanlar eninde sonunda kendi felaketlerini hazırlamış olurlar.Belki vereceği en büyük derslerden biri budur bu kıssanın.

ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn fakat insanların çoğu yine de inanmayacaktır.


122-) Ve inne Rabbeke le "HU"vel 'Aziyzur Rahıym;

Kesinlikle Rabbindir "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir. (A.Hulusi)

122 - Öyle iken ekserîsi mümin olmadı ve şüphesiz ki rabbin, o öyle azîz, öyle rahîm. (Elmalı)


Ve inne Rabbeke le "HU"vel 'Aziyzur Rahıym ne ki senin rabbin sınırsız rahmet sahibi olan O yüceler yücesidir.


123-) Kezzebet Âdünil murseliyn;

Ad (Hud a.s.'ın halkı) da Rasûlleri yalanladı. (A.Hulusi)

123 - Âd, gönderilen Resulleri tekzip etti. (Elmalı)


Kezzebet Âdünil murseliyn Âd kavmi de elçilerini yalanladı. Âd kavmi daha önce de ilgili surelerde geçmişti değerli dostlar Güney Arabistan da Umman ile Hadramed arasında yer alan ve bugün Ahkaf diye bilinen çöl, kum tepelerinden oluşan bir bölge. O dönemde yüksek bir medeniyet geliştirmiş uygarlık geliştirmişti. Ki bu uygarlığın kalıntıları, belki de bu belanın kalıntıları olan bir çok buluntu, bulgu; Bu yüz yılın 2. yarısında özellikle havadan çekilen bir takım fotoğraflar sayesinde 12 mt. Kumun altından böyle bir kent, uygarlık kalıntısı şu anda çıkarılmış durumda. Yani Âd kavmi gerçekten gelişmiş bir uygarlığı temsil ediyordu ve onlara Hud peygamber gönderilmişti.


124-) İz kale lehüm ehuhüm Hudün ela tettekun;

Hani kardeşleri Hud onlara dedi ki: "Korkup sakınmaz mısınız (korunun; takva elde edin!)?" (A.Hulusi)

124 - O vakit ki kardeşleri Hûd onlara demişti: siz Allah dan korkmaz mısınız? (Elmalı)


İz kale lehüm ehuhüm Hudün ela tettekun hani bir zamanlar soydaşları Hud şöyle demişti. Hala sorumluluğunuzun bilincine varmayacak mısınız, hala Allah’tan korkmayacak mısınız, hala haddinizi bilmeyecek misiniz.


125-) İnniy leküm Rasûlün emiyn;

"Şüphesiz ki ben sizin için güvenilir bir Rasûlüm." (A.Hulusi)

125 - Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş bir Resulüm' emînim. (Elmalı)


İnniy leküm Rasûlün emiyn hem bakın ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.


126-) Fettekullâhe ve etıy'un;

"O hâlde Allâh'tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin." (A.Hulusi)

126 - Gelin Allah dan korkun ve bana itaat edin. (Elmalı)


Fettekullâhe ve etıy'un şu halde Allah’a karşı sorumlu davranın ve bana uyun.

Evet, aslında ayetler, tekrar tekrar gelip geçiyor ama bize söyledikleri 50 kez geçse, 50 kez farklı şeyler söylüyorlar. Bakınız, aklıma gelen şey şu oldu ayeti okurken. Daha önce de okumuştuk oysa ki. Takva Allah için, ama ittiba peygamber için. Bakınız, burada Allah’a karşı sorumlu olun, bana uyun diyor. Allah’a sorumluluğunuzu bilin bana uyun.

Neden?Uymak izlemektir. İz bırakanlar izlenir. Allah iz bırakmaz, peygamber iz bırakır. Çünkü yolda yürüyenler iz bırakırlar. Yolda yürümek için bir varlığı, bir cesedi, bir çift ayağı olması lazım ve sizin gibi insan olması lazım ki iz bıraksın. Siz de insan olduğunuz için o izi takip edebilesiniz. İşte burada Fettekullâhe ve etıy'un Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun bana uyun denilmesi bundan.

Hemen şu meşhur ayet geliyor aklımıza;

Kul in küntüm tuhıbbûnAllâhe fettebi'ûniy yuhbibkümullâh.. (A.İmran/31) de ki eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin. Allah’ı seviyorsanız bana uyun. Bana uyun ki, yani beni izleyin ki Allah’ta sizi sevsin. Bu ayeti hatırlattı bana.


127-) Ve ma es'elüküm aleyhi min ecr* in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn;

"Bunun üzerine sizden bir karşılık istemiyorum... Çalışmamın karşılığı sadece Rabb-ül âlemîn'e aittir." (A.Hulusi)

127 - Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum. benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aittir. (Elmalı)


Ve ma es'elüküm aleyhi min ecr Ben bu davet karşılığında sizden hiçbir ücret talep etmiyorum. in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn benim ecrim, benim ücretimi takdir etmek sadece Allah’a kalmıştır. Tabii rabbimiz peygamberlerin peygamber atandıktan sonra, peygamber seçildikten sonraki maişetleri konusunda ilahi bir garanti veriyordu. Resulallah’a da bu garanti verilmişti. Resulallah daha önce geçimini ticaretle sağlarken, peygamber seçildikten sonra rabbimizde: Senden rızık istemiyoruz ..nahnu nerzukuhum.. (İsra/31) biz seni rızıklandıracağız, biz seni doyuracağız. Yani artık gözünü sağa sola uzatma. Ve lâ temuddenya ayneyk  Yani acaba geçinir miyim neyle geçineceğim, nasıl geçineceğim diye telaş etme, seni biz doyuracağız. Garantisini vermişti.


128-) Etebnune Bi külli riy'ın ayeten ta'besûn;

"Siz her tepeye köşkler inşa edip, oyalanıyor musunuz?" (A.Hulusi)

128 - Siz her tepeye bir alâmet bina eder eğlenir misiniz? (Elmalı)


Etebnune Bi külli riy'ın ayeten ta'besûn siz abesle iştigal ederek her bir tepede bir anıt, bir yontu mu inşa ediyorsunuz.

Abesle iştigal ta’besun, yani amaç dışı iş. Tepelere inşa ediyordu, nerede bir yüksek tepe görseler bir anıt dikiyorlardı, bir heykel dikiyorlardı oraya bu kavim, Âd kavmi, bu azgın kavim.

İlginçtir değil mi yer yüzünün en büyük mabedi, en kutsal mabedi Kâbe bulunduğu yerin en çukur yerine inşa edilmişti. O insanın Allah’a teşekkür etmek isteyen insanın teşekküründen aciz olduğunun bir ifadesiydi, işte İbrahim’i bir ifade. Çünkü azgındılar, çünkü şımarıktılar.


129-) Ve tettehızûne mesani'a lealleküm tahlüdun;

"Sonsuz yaşayacakmış gibi kale benzeri evler mi yaptırıyorsunuz?" (A.Hulusi)

129 -  Bir takım masnuat da ediniyorsunuz ki sanki muhalled kalacaksınız. (Elmalı)


Ve tettehızûne mesani'a lealleküm tahlüdun görkemli binalar kondurarak sürekli yaşayacağınızı mı umuyorsunuz. Mesani’a, aslına üretim mahalleri, bugün fabrikalara da masna’a denir. Üretim mahalleri. Demek ki iş yerleri var. Onca geçmiş bir zamanda kurulmuş bir uygarlık olmasına rağmen ciddi, görkemli binalar, işyerlerinden söz ediyor ayet. Yani ebedileşme isteği.

Şeytanın tuzağıydı değil mi? İnsanoğlunun atası Adem’i öyle aldatmıştı. en teküna melekeyni ev teküna minel halidiyn. (A’raf/20) iki melek olmak istemez misiniz, ya da ebedileşmek istemez misiniz demişti. Her küstah uygarlık ağzını açtığında bin yıldan açar. Hiç aşağı başlamaz. Ama hep te sıfırlarda yanılırlar nedense. Onun için belki ona bir atıf var. Her küstah uygarlığın böyle sonsuz yaşamak, 1000 yıldan aşağı yaşamamak gibi bir saplantısına ilahi bir atıf bu.


130-) Ve izâ betaştüm betaştüm cebbariyn;

"Gücünüze dayanarak hakları ortadan kaldırıp, ele geçirdiğinize sahip oluyorsunuz!" (A.Hulusi)

130 - Hem tuttuğunuz vakit merhametsiz, cebbarcasına tutuyorsunuz. (Elmalı)


Ve izâ betaştüm betaştüm cebbariyn fırsatını yakaladığınız her zaman hukuka tecavüz edip zorbalık mı yapacaksınız. Betaşa; el attı, enseledi manasına gelir ama insan için kullanıldığında hep olumsuz kullanılır. Cebbar, zorba, hak hukuk gözetmeyen anlamına gelir. Burada insan hak ve hukukuna tecavüz etmeleri dile getiriliyor bu uygarlığın. Âd uygarlığı, tamam gelişmiş, görkemli. Fakat insanı geçmiş. İnsan yok. Zulüm uygarlığı. Gelişmişliğini zulmüne borçlu. İnsanların sırtından gelişmiş. Yani insana yatırım yapmamışlar. İnsanın sırtından başka şeylere yatırım yapmışlar ve rabbimiz insana yönelik tüm hak ve hukuk tecavüzlerinin sonuçta bir uygarlığı batırdığını aslında burada örnek gösteriyor.

Önceki 128-129. ayetler kendi hadlerini tecavüz ettiğine; bu 130. ayet ise başkalarının hak ve hukukunu tecavüz ettiklerinin bir işareti.


131-) Fettekullâhe ve etıy'un;

"Artık Allâh'tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin." (A.Hulusi)

131 - Artık Allah dan korkun ve bana itaat edin. (Elmalı)


Fettekullâhe ve etıy'un haydi artık Allah’a karşı sorumlu davranın ve bana uyun, beni izleyin diyor Hud peygamber.


132-) Vettekulleziy emeddeküm Bima ta'lemun;

"Bildiğiniz nimetlerle size yardım edenden korunun." (A.Hulusi)

132 - O Allah dan korkun ki size o bildiğiniz şeylere imdat buyurdu. (Elmalı)


Vettekulleziy emeddeküm Bima ta'lemun aklınıza gelebilecek her türlü nimeti size lütfeden zata karşı saygılı olun.


133-) Emeddeküm Bi en'amin ve beniyn;

"En'am (kurban edilebilir hayvanlar) ve oğullar verdi." (A.Hulusi)

133 - En'am, oğullar. (Elmalı)


Emeddeküm Bi en'amin ve beniyn size sürüler ve çocuklar lütfeden,


134-) Ve cennatin ve 'uyun;

"Bahçeler, pınarlar..." (A.Hulusi)

134 - Cennet gibi bağlar, bahçeler, memba’lar ile size imdat buyurmakta. (Elmalı)


Ve cennatin ve 'uyun dahası, has bahçeler ve pınarlar lütfeden zata karşı sorumluluğunuzu bilin.


135-) İnniy ehafü aleyküm azâbe yevmin azıym;

"Doğrusu, çok büyük bir sürecin azabı üzerinizdedir (diye) korkuyorum." (A.Hulusi)

135 - Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum. (Elmalı)


İnniy ehafü aleyküm azâbe yevmin azıym bakın, ben korkunç bir günün sizin üzerinize çökecek azabından endişe ediyorum.


136-) Kalu sevaün aleyna eveazte em lem tekün minel va'ızıyn;

Dediler ki: "İster öğüt ver ister verme; bize birdir!" (A.Hulusi)

136 - Sen, dediler: ha vaaz etmişin ha vaaz edenlerden olmamışın bizce müsavidir. (Elmalı)


Kalu sevaün aleyna eveazte em lem tekün minel va'ızıyn onlar; sen dediler bize öğüt versen de, bize öğüt vermesen de bizim için fark eden hiçbir şey olmaz.


137-) İn hazâ illâ hulukul evveliyn;

"Bu eskilerin uydurmasıdır!" (A.Hulusi)

137 - Bu sırf eskilerin âdeti. (Elmalı)


İn hazâ illâ hulukul evveliyn neden miş? Çünkü bu önden giden atalarımızın yolundan başkası değil. Yani atalarımızın ahlak sistemi bu. Biz ne yapalım. Böyle bulduk, böyle götüreceğiz dediler. Niye? Çünkü sahip oldukları nimeti Allah’tan değil atalarından bildiler. Bir önceki ayetlerin nimete atıf olduğunu hatırlayın. Bu nimetlerin gerçek sahibini görmeyince atalarının yolunu da kutsadılar. Çünkü nimet onlardan geldiğine göre onların yolu da iyi olmalı. Böyle bir fasit akıl yürüttüler. Evet, yanlış ahlak haline gelmişti onu savundular.


138-) Ve ma nahnu Bi muazzebiyn;

"Biz azaba da çarpılmayacağız!" (A.Hulusi)

138 - Biz ta'zib olunmayız. (Elmalı)


Ve ma nahnu Bi muazzebiyn dolayısıyla bizim bu yüzden azaba uğramamız da mümkün değildir dediler. Gerçekten mümkin değildir şeklindeki çevirim nefki’n haberi “b” ile geldiği içindir ki, Arap dilinde bu kuraldır. Yani onlar bunun imkanı yoktur diye düşünüyorlardı.


139-) Fekezzebuhu feehleknahüm* inne fiy zâlike le ayeten, ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn;

Böylece Onu yalanladılar, biz de onları helâk ettik! Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders vardır! Onların ekseriyeti de iman eden değillerdir. (A.Hulusi)

139 - Diye onu tekzip ettiler de kendilerini helâk ediverdik. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mümin olmadı. (Elmalı)


Fekezzebuhu feehleknahüm neticede işte onu böyle yalanladılar. Feehleknahüm. Bunun üzerine biz de onları helâk ettik. inne fiy zâlike le ayeh elbet bu Hud kıssasında da alınacak bir ders mutlaka vardır. ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır. Yani bu ibare şöyle de anlaşılır; İsterse onların çoğu bu kıssalarda anlatılan ilahi yasaya inanmasınlar, yine de Allah’ın yasası işleyecektir. Yani ne demeye getiriyor, ne demek istiyor sorusuna cevap olarak bu da anlaşılmalıdır. Allah’ın yasası yine de işleyecektir.

Özellikle Âd kavminin, yani Hud peygamberin azgın kavminin bugünkü batı uygarlığı ile özdeşleştiğini, yani aynı çizgide yürüdüğüne dikkatinizi çekmek isterim.


140-) Ve inne Rabbeke le"HU"vel 'Aziyzur Rahıym;

Kesinlikle senin Rabbin'dir "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir. (A.Hulusi)

140 - Ve şüphesiz ki rabbin o, öyle azîz öyle rahîm. (Elmalı)


Ve inne Rabbeke le"HU"vel 'Aziyzur Rahıym ne ki senin rabbin sınırsız rahmet sahibi O yüceler yücesidir. Yani rabbim sınırsız rahmet sahibidir. İnsanlığa merhametlidir. Fakat aynı zamanda el aziyzdir. Yüceler yücesidir. Yani O’nun izzetine insanlık inkar etse hiçbir halel gelmez. Fakat insan kendine eder. Ederse Allah’a etmez. İnsanlığın iyiliğini isteyen rabbim insanlığa olan vahyini, sırf insan mutlu olsun, kendi elleri ile başına iş açmasın diye göndermiştir.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

        Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.


116. videonun sonu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder