D sayfasından devam
22-)
Femekese ğayre be'ıydin fekale ehattü Bi ma lem tuhıt Bihi ve ci'tüke min
Sebein Bi nebein yakıyn;
Çok
geçmeden (Hüdhüd)
geldi ve dedi ki: "Senin bilgin dışındaki bir şeyi gördüm ve sana Saba'dan
kesin bir haber ile geldim." (A.Hulusi)
22 - Derken
bekledi çok geçmeden geldi, ben, dedi: senin ihata etmediğin bir şey ihata
eyledim ve sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim. (Elmalı)
Femekese
ğayre be'ıydin derken beklemesi çok uzun sürmedi. fekale ehattü Bi ma lem tuhıt Bihi ve ci'tüke min Sebein Bi
nebein yakıyn Hüd hüd çıkageldi ve dedi ki; Ben senin henüz
bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den doğru ve kesin bir haber getirdim dedi. Yani hüd hüd ki çavuş
kuşu diyorlar tür olarak bazı müfessirler bu cinsiyetinin, türünün ne olduğu
doğrusu çok fazla önemli de değil. M.Ö. 1000 yıllarında güney Arabistan da
hüküm sürmüş olan çok gelişmiş bir uygarlık Sebe ayette bahsedilen. Yemen den Umman
a kadar o bölgede baharat yolu diye de bilinen yolun tüm gelirini elde ederek
yükselmiş bir medeniyet.
Mağrip başkenti. Kalıntıları
günümüze kadar gelmiş olan bu medeniyetin geldiği yüksek seviyeyi, özellikle
sulama konusunda geldiği seviyeyi gerçekten yer yüzünde o dönemin başka hiçbir
uygarlıkta göremiyoruz. Dillere destan bir su medeniyeti, Sebe medeniyeti. İşte
ondan haber getirdiğini söylüyor hüd hüd.
[Ek bilgi: Hüthüt Kuşu Nedir,
Özellikleri,
Hüdhüd. Hudhud, çavuş kuşu, Scansores (tırmanıcılar) sınıfına mensup
olup, başında dikkate şâyân bir sorgucu vardır. Tabiat ve itiyatları
hakkında pek çok şey söylenmiştir ki, burada bunların ancak bir kısmını
zikredebiliriz.
Ana ve babasına karşı gösterdiği
hürmet ve riâyet bilhassa belirtilmektedir. Umayya b. Ebi 'l-Şalt'ta;
hüdhüd’ün ölen anasını kefeleyerek cesedini, bir istirahatgâh buluncaya kadar,
sırtında ve başında taşıdığını anlatan bir hikâye vardır. Sırtının kahve rengi
oluşu da bundanmış. Başındaki sorgucun bu hareketine ödül olarak kendisine
verildiği anlatılır,
Eşi ölünce, hüd hüd yeni
bir eş aramaz. Ebeveyni yaşlanınca, onların yiyeceklerini temin eder. Yürürken
sorgucunun sallanışına göre, Arapçada muhtelif künyeleri vardır; mesela.
Aba'ibâd, Abu'l-sacâda gibi. Yuvasını gübre içine yaptığı için, pek fena kokar.
Tüyleri, yüreği v.b. muhtelif şekillerde kullanılır. Hz. Muhammed’in hüd
hüd’ün öldürülmesini men ettiği söylenir; Bâzılarına göre, eti
haramdır, bâzılarına göre, değildir.
Daha sonraki müellifler,
istisnasız olarak, bütün hikâyeyi aşağıdaki şekilde anlatırlar: hüd-hüd
toprağın altında bulunan suyu görebilmek kudretine sahip imiş; bu sebepten
Süleyman Mekke'ye seferi esnasında hüd hüd’ü su bulmak üzere kullanmakta imiş.
Fakat bir defasında,
Süleyman'ın bu vazifede kullandığı Yafûr veya Yağfür ismindeki hüd hüd’ü,
yolculuk esnasında suya doğru uçarak, Belkıs’ın bahçesine varır ve orada Ufayr
isminde başka bir hüd hüd ile tanışır. Bu hüd hüd kendisine Saba melikesi
hakkında bir çok şeyler anlatır.
Bu esnâda Süleyman ordusu için
(bîr başka rivayete nazaran, abdest almak için), beyhude yere su arar bütün
kuşları bir araya toplattırmak üzere, akbabayı (nasr) gönderir, fakat hüd hüd
gelmez. Kartal (ukâb) hüdhüdü çağırmak üzere gönderilir. Hüd hüd zâten dönmek
üzere bulunduğundan, kartal tarafından Süleyman'ın huzuruna getirilir. Süleyman
kendisine sertçe söz söyler; fakat Belkıs’a dâir söylediklerini dinledikten
sonra, bir mektup vererek, kuşu Sebe'lilere gönderir….
23-)
İnniy vecedtümraeten temlikühüm ve utiyet min külli şey'in ve leha arşun azıym;
"Doğrusu
ben, onlara (Sabalılar'a) hükümdarlık eden, kendisine her şeyden verilmiş ve
hükümranlık tahtı olan bir kadın buldum." (A.Hulusi)
23 - Çünkü
ben bir kadın buldum, onlara meliklik ediyor, kendisine her şeyden verilmiş,
azametli bir tahtı da var. (Elmalı)
İnniy
vecedtümraeten temlikühüm evet ben orada bir kadın buldum ki o ora
halkına yöneticilik yapıyordu, kraliçelik yapıyordu.
Daha önce neden Süleyman güldü
soruma bana göre karıncanın kraliçelik yapmasına gülmüştür dememin sebebi de
buydu. Kraliçe karıncaya gülen ey Sultan Süleyman dişiden kraliçe olmaz
sanmakla bilginin sınırlı olduğu ortaya çıktı. Yani sen de her şeyi
bilmiyorsun. Ne kadar bilgili ve bilge olursan ol kuşlardan bile öğreneceğin
bir şey var. Ahlaki öğüt ve dersi bu. Hepimiz için tabii. Ey insanoğlu ne kadar
bilge olursan ol kuştan bile alacağın ders vardır. Onun için mutlaka eşyaya bir
şey alabilir miyim gözü ile bak. Okunacak bir kitap gözü ile bak. Asa Musa’ya,
yıldız, ay güneş İbrahim’e, hastalık Eyyub’e nasıl öğüt verdiyse kuşta
Süleyman’a kılavuzluk etti ve öğüt verdi.
ve
utiyet min külli şey'in ve leha arşun azıym ona bir iktidara gerekli
olan her şeyden verilmişti diyor, Hüd hüd devam ediyor. Her şeyden verilmişti.
Üstelik onun pek muhteşem bir tahtı da vardı. Hüd hüd konuşuyor hala Gelişmiş
bir uygarlık ve iktidarı vardı. Taht burada mecazen uygarlığın ve iktidarın
büyüklüğüne işaret eder.
24-)
Vecedtüha ve kavmeha yescüdune liş Şemsi min dûnillâhi ve zeyyene
lehümüşşeytanu a'malehüm fesaddehüm anissebiyli fehüm lâ yehtedun;
"Onu
ve kavmini, Allâh dûnundaki Güneş'e tapınırlarken buldum... Şeytan kendilerine
yaptıklarını süslü - doğru - güzel göstermiş de onları (doğru) yoldan alıkoymuş! Bu
yüzden onlar hakikat yolunu bulamazlar." (A.Hulusi)
24 - Onu
ve kavmini buldum ki Allaha değil, Güneşe secde ediyorlar, Şeytan onlara
amellerini yaldızlamış, bu suretle kendilerini yoldan sapıtmış da doğru
gidemiyorlar. (Elmalı)
Vecedtüha
ve kavmeha yescüdune liş Şemsi min dûnillâh ne ki onu ve kavmini
Allah’ı bırakıp ta güneşe tapar buldum. Evet, yani iktidara sahip olmak
Allah’ın sizi desteklemesinin göstergesi değildir. Bir güç ve iktidara gelmiş
olan birileri; Eğer Allah bizi desteklemeseydi şu gücü elimizde bulundurmazdık
demesinler. Çünkü güç ve iktidar Allah’ın onları desteklemesinin, ya da onların
hakta olduğunun delili değildir. Burada ahlaki olarak buna bir atıf var.
ve
zeyyene lehümüşşeytanu a'malehüm fesaddehüm anissebiyli fehüm lâ yehtedun
öyle anlaşılıyor ki şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve onlar da
yoldan sapmışlar ve bir daha da doğru yolu bulamamışlar.
Evet, iktidar servet ve gücün
ayartıcı albenisine dikkat etmemizi istiyor bu ayetler. Hüd hüd’ün dilinden
öyle anlaşılıyor ki yoldan sapmışlar. Niye sapmışlar yoldan? Çünkü şeytan
onlara yaptıklarını güzel göstermiş. Hani süslenme var ya, güzel gösterilme.
Aslında dikkat buyurun surenin ilk ayetlerinde güzel gösterme Allah’a atfen
gelmişti.
Burada şeytana atfen süslenme,
güzel gösterilme geliyor. Neden? Orada Allah süslemişti. Aslında Allah eşyayı
süsler fakat güzel gösteren şeytandır. Tabii şeytana güzel gösterme müsaadesini
veren Allah olduğu için fiilin yaratıcısı olarak Allah’a atfında herhangi bir
beis yok. Bu manada şeytana bu izni verende Allah idi.
Neden verdi? İnsanın alının bir
değeri olsun, aklıyla eşyanın kabuğu ile içini ayırt etsin. Kabuğunda kalmasın
bakışı, onu geçsin ve özünü görsün. Günah caziptir, günahın getirdiği anlı
lezzete aldanmasın. İlerde getireceği büyük kaybı görsün. İşte günahın
getirdiği anlık lezzet süstür. Onun süslenmesi. Fakat ilerde getireceği büyük
aldanış ise onun içidir, özüdür, cevheridir. Yani bu manada burada hüdhüd’ün
yaptığı yorum aynı zamanda iktidar ve servetin ayartıcı albenisine dikkat
çekmektir. İktidar, güç, servet, şöhret, güzellik ve buna benzer her şey haddi
zatında çift tarafı keskin bir bıçak gibidir. Dikkat etmezseniz sizi de
vurabilir. Bir ameliyat bıçağı bir insanın hayatını kurtarabildiği gibi
bistüri, aynı zamanda bir cinayetin de
aleti olabilir. İşte bunun gibi.
25-)
Ella yescüdu Lillâhilleziy yuhricül hab'e fiys Semavati vel Ardı ve ya'lemü ma
tuhfune ve ma tu'linun;
"Semâlarda
ve arzda gizli ne varsa ortaya çıkaran; gizlediğinizi ve açığa çıkardığınızı
bilen Allâh'a secde etmemeleri için (vehimleri
onları kandırmıştı)." (25. âyet secde âyetidir.)
(A.Hulusi)
25 - Allâha
secde etmemeleri için o Allaha ki Göklerde ve Yerde gizliyi çıkarır ve neyi
saklıyorlar, neyi açıklıyorlarsa bilir. (Elmalı)
Ella
yescüdu Lillâh Allah’a secde etmemeleri ha! Sanki bir soru edatı
varmış gibi okuyabiliriz tabii. Hatta Ella ibaresi ela diye de
okunmuş, yine meşhur bir kıratta. Allah’a secde etmeleri gerekmez miydi
anlamına gelir Ela diye okursak istifham edatıyla okursak. Ama en
mastarıyye edatıyla birlikte okursak o zaman Allah’a secde etmemeleri ha? Yani
bu nasıl olacak devamını da okuyalım.
elleziy
yuhricül hab'e fiys Semavati vel Ard O Allah’ki göklerde ve yerde
gizli saklı ne varsa ortaya çıkarır. ve ya'lemü ma
tuhfune ve ma tu'linun dahası; gizlediklerinizi de açığa
vurduklarınızı da iyi bilir.
25 ve 26. ayetlerin içeriği
Allah’a da Hüd hüd’e de atfen dile getirilebilir. Yani Allah’a da atfedilebilir
bu ayetlerin içeriği, Hüd hüdün sözü olarak ta anlaşılabilir.
26-)
Allâhu lâ ilâhe illâ HUve Rabbul 'Arşil 'Azıym;
"Allâh;
tanrı yok, sadece "HÛ"; Rabbidir Aziym Arş'ın!" (A.Hulusi)
26 - Allah,
başka ilâh yok ancak o, o azîm Arşın sahibi o. (Elmalı)
Allâhu
lâ ilâhe illâ HUve Rabbul 'Arşil 'Azıym o muhteşem ve mutlak
hükümranlık makamının rabbi olan Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.
Evet, neden böyle getirdi? Burada
tabii anahtar kelime el arş, ama “el arş” Yukarda ki arşil di, yani
belirsiz. Arşıl aziym. Burada ki ise “el arşıl aziym.” Mutlak
taht, yani mutlak ve gerçek iktidar yalnızca Allah’a aittir. Diğerleri
imtihandır geçicidir yıkılır. Belkıs’ınki de, Süleyman’ınki de, Davud’un ki de
tüm sultanların ve tüm güçlerin iktidarı da geçicidir. Kalıcı olan tek iktidar
mutlak olan Allah’ın iktidarıdır. O halde mutlak olan iktidara karşı isyan
edipte geçici olan iktidara kanmayın. Geçici olan iktidara aldanıp ta, mutlak
olan iktidara sırt dönmeyin. Ahlaki öğüt bu ayetlerde budur elbet.
27-)
Kale senenzuru esadakte em künte minel kâzibiyn;
(Süleyman) dedi ki:
"Bakalım, anlattığın doğru mu, yoksa yalancılardan mısın?" (A.Hulusi)
27 - Bakalım,
dedi: sadık mısın yoksa yalancılardan mı oldun? (Elmalı)
Kale
senenzuru esadakte em künte minel kâzibiyn Süleyman; doğrumu
söylüyorsun, yoksa yalancının teki misin göreceğiz dedi ve ekledi;
28-)
İzheb Bi kitabiy hazâ feelkıh ileyhim sümme tevelle anhüm fenzur ma zâ
yerci'un;
"Şu
mektubumu götür onlara bırak! Sonra bir kenara çekil de bak bakalım, hangi
anlayışta olacaklar?" (A.Hulusi)
28 - Şu
mektubumu götür bırak onlara, sonra dön kendilerinden de bak ne neticeye
varacaklar. (Elmalı)
İzheb
Bi kitabiy hazâ feelkıh ileyhim bu mektubumu al onlara ulaştır. sümme tevelle anhüm fenzur ma zâ yerci'un sonra
onlardan uzaklaşıp bir köşeye çekil de bak bakalım nasıl bir sonuca varacaklar,
ne diyecekler, ne yapacaklar.
29-)
Kalet ya eyyühel meleü inniy ulkıye ileyye kitabün keriym;
(Saba Melikesi) dedi ki:
"Ey önde gelenlerim! Bana önemli ve değerli bir mektup iletildi."
(A.Hulusi)
29 - Kadın,
ey ayan dedi: bana bir mektup bırakıldı, bana çok mühim ve şayanı terkim. (Elmalı)
Kalet
ya eyyühel meleü inniy ulkıye ileyye kitabün keriym (Sebe kraliçesi
mektubu alınca, bunlar metin dışı bir ara açıklama;) size ey ileri gelenler
dedi. Elime çok önemli bir mektup geçti, çok değerli, keriym aynı zamanda
değerli manasına da gelir. Çok önemli bir mektup geçti.
30-)
İnnehu min Süleymane ve innehu Bismillâhir Rahmânir Rahıym;
"Mektup,
Süleyman'dandır; muhakkak ki o(nun başlangıcı) Bismillâhir Rahmânir Rahıym'dir." (A.Hulusi)
30 - Süleyman’dan
ve, o Rahmân, rahîm Allahın ismiyle. (Elmalı)
İnnehu
min Süleymane ve innehu Bismillâhir Rahmânir Rahıym Kur’an da metin
içinde geçen tek besmele budur. Evet o Süleyman’dan gelen bir mektup ve o şöyle
başlıyor; Rahman, rahim Allah adına.
Evet değerli dostlar Hz. Süleyman
peygamber vasıtasıyla yazılan mektupta besmele yer alıyor. Bu şu anlama geliyor
ki; Besmele tüm vahiylerin açıkça ilk şifresidir. Sadece son vahyin değil, tüm
vahiylerin şifresidir. Çünkü Hz. Nuh’un da gemiyi yüzdürmeye başlarken besmele
çektiğini biliyoruz, evet. Dolayısıyla, tabii ki oradaki besmele tam bu şekilde
yer almadığı için ilk tam besmele Kur’an metni içerisinde buradakidir tek olarak.
31-)
Ella ta'lu aleyye ve'tuniy müslimiyn;
"Bana
karşı büyüklük taslamayın ve teslim olmuşlar olarak bana gelin!" (diyor mektupta). (A.Hulusi)
31 - Şöyle
ki: bana karşı baş kaldırmayın ve Müslüman olarak gelin bana! (Elmalı)
Ella
ta'lu aleyye ve'tuniy müslimiyn bana karşı büyüklük taslamayın ve
bana Müslümanlar olarak gelin. Devam ediyor mesaj tabii. Yani bu mesaj Allah’a
atfen de okunabilir çünkü Allah adına yazılmış bir mektup. Besmeleyi gördük.
Onun devamında ki mesaj Süleyman’a atfet okunursa; Bana karşı çıkmayın ve bana
teslim olun anlamına gelir. Yine bu durumda dahi peygamber olarak bu mesajı
göndermiştir.
Ama Allah’a atfen okunması daha
doğru olur gibime geliyor besmeleden sonrasının. O zaman; Allah’a karşı
büyüklük taslamayın ve Allah’a teslim olun çağrısı çıkar. Zaten burada da
görüldüğü gibi ve'tuniy müslimiyn bana
Müslümanlar olarak gelin. Yani teslim olmuş kişiler olarak. Buradaki İslam
sadece bir peygamberin dini değil, İslam tüm peygamberlere gelen vahyin
getirdiği ortak öğreti olduğunu bir kez daha görüyoruz ve bu meyanda İslam’ın;
İnsanlığın ortak değerleri olduğunu ve tüm peygamberlerin İslam’ın peygamberi,
tüm vahiylerin İslam’ın vahyi, tüm şeriatların da İslam öğretisine mensup birer
şeriat olduğunu görüyoruz.
Bu manada Hz. Süleyman peygamber
çerçevesinde, onun adı bağlamında insanlığa verilen, Kur’an ın muhataplarına
verilen ahlaki öğütlerin zirvesinde yer alan bir iktidara düşen öncelikle
tevhid ve adalettir ilkesini açıkça görüyoruz.
“Ve
ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
118. videonun sonu.
118. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/10/12/islamoglu-tef-ders-neml-001-031118/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder