B sayfasından devam
85-)
Vec'alniy min veraseti cennetin na'ıym;
"Beni
nimetler cennetinin vârislerinden kıl!" (A.Hulusi)
085 - Ve
beni naıym cennetinin varislerinden eyle. (Elmalı)
Vec'alniy
min veraseti cennetin na'ıym ve beni ölümsüz nimetlerle dolu cennetin
varislerinden kıl.
86-)
Vağfir liebiy innehu kâne mineddâlliyn;
"Babamı
mağfiret et! Muhakkak ki o, doğru inançtan sapanlardandı!" (A.Hulusi)
086 - Babama
da mağfiret buyur, çünkü o yanlış gidenlerden idi. (Elmalı
Vağfir
liebiy innehu kâne mineddâlliyn ve babamı da affet, bağışla. Çünkü o
oldum olası yolunu şaşıranlardan biri olmuştur.
Hz. İbrahim’in babasına duası
Tevbe/114. ayetinden hatırlayacağımız gibi bir vaat üzerine idi. Senin için
dua edeceğim diye vaat etmişti. Onun
üzerineydi. Fakat babası Allah düşmanı olarak öldükten sonra, ki bu benim
yorumum.- ısrarından artık vaz geçti.
87-)
Ve lâ tuhziniy yevme yüb'asûn;
"Bâ's
sürecinde beni rezil - rüsva etme!" (A.Hulusi)
087 - Ve
utandırma beni ba's olunacakları gün. (Elmalı)
Ve lâ
tuhziniy yevme yüb'asûn ve beni herkesin diriltilip kaldırılacağı o
gün mahcup etme.
Bu mahcubiyetten kasıt ne
olabilir, Hz. İbrahim’in bu duasından; Bir üstteki ayetle anlasak babamın
yüzünden beni mahcup etme şeklinde anlayabiliriz. Yani babamdan dolayı utanırım
şeklinde anlayabiliriz. Veyahut ta bağımsız anlarsak; Ya rabbi beni sadece
hakkı temsil eden değil, hakkı yanlış bir biçimde ileten biri olarak beni
mahcup etme. Onun için bana hakikati doğru iletecek bir yetenek ver. Ver ki
yarın mahcup olmayayım huzurunda.
Peygamberlerin böyle bir endişesi
hep olmuştur. Bu endişe alemlere rahmet Hz. Muhammed S.A. de de görülüyordu.
Onun için son hutbelerinde anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor ve en sonunda
diyordu ki; Tebliğ ettim mi. “Elâ hel belağ.” Ey insanlar tebliğ ettim mi.
Onlar şahit olduk, biz şahidiz ki sen görevini yaptın, tebliğ ettin ya
Resulallah diye haykırdığında gözlerini yukarıya dikiyor ve diyordu ki;
“Rabbena feşhed.” Rabbim şahit ol. Onun için peygamberlerde bu endişe hep
olmuştur. Olmuştur çünkü;
Felenes'elennelleziyne ürsile ileyhim velenes'elennel
murseliyn. (A’raf/6) kendilerine peygamber gönderilen toplumlardan
mutlaka hesap soracağız. Dönüp onlara gönderilen peygamberlerden de hesap
soracağız. Diyordu Kur’an. Onun için bu endişe gayet tabii bir endişe idi
peygamberler için.
88-)
Yevme lâ yenfe'u malun ve lâ benun;
"O
süreçte zenginlik de fayda vermez, oğullar da (fayda vermez)." (A.Hulusi)
088 - O gün ki ne
mal fayda verir ne oğulları. (Elmalı)
Yevme
lâ yenfe'u malun ve lâ benun o gün ne malın mülkün bir yararı olur
ne de evladın.
89-)
İlla men etAllâhe Bi kalbin seliym;
"Sadece,
Allâh'a kalb-i selîm (şuurunda hakikat açığa
çıkmış olan) ile gelmiş kimse müstesna!" (A.Hulusi)
089 - Ancak
Allaha selim bir kalp ile varan başka. (Elmalı)
İlla
men etAllâhe Bi kalbin seliym ancak seliym bir kalple Allah’ın
huzuruna çıkanlar müstesnadır.
Seliym bir kalp, sahih bir manevi
hayat diye anlayabiliriz biz bunu. Doğru bir manevi hayat. Allah’ın huzuruna
doğru bir manevi hayatla çıkanlar ancak kurtuluşa ulaşırlar. Çünkü o gün Yer
yüzünde övünç vesilesi olan hiçbir şeyin yararı olmayacak. Ne mal, ne servet,
ne makam, ne şöhret ve ne diğer şeyler. Sadece doğru bir manevi hayat. O doğru
bir manevi hayatı kalp temsil ediyor. Kan pompası olan kalp değil buradaki
kalp. Ruhun merkezi, imanın makamı olan kalp.
90-)
Ve üzlifetil cennetü lil müttekıyn;
Korunmuşlara
cennet (yaşantısı) yaklaştırılmıştır. (A.Hulusi)
090 - Hem
muttakiler için cennet yaklaştırılmış. (Elmalı)
Ve
üzlifetil cennetü lil müttekıyn zira o gün cennet sorumlu ve
bilinçli davrananlara yaklaştırılacaktır. Muttakilere, yani sorumluluğunun
bilincinde olanlara. Sorumlu ve bilinçli davrananlara yaklaştırılacak. Fakat;
91-)
Ve bürrizetil cahıymü li ğaviyn;
Hakikatten
sapanlar içinse; cehennem önlerine getirilmiştir! (A.Hulusi)
091 - Azgınlar
için de Cehennem hortlatılmıştır. (Elmalı)
Ve
bürrizetil cahıymü li ğaviyn sorumsuz ve bilinçsizce davrananlar
içinde cehennem kışkırtılacaktır. Burada ki el ğaviyn; el muttakinin tam
karşıtıdır. Zıddı. Sorumsuzca davrananlar, bilinçsizce davrananlar.
92-)
Ve kıyle lehüm eyne ma küntüm ta'budun;
Onlara:
"Nerede tapındığınız şeyler?" denildi. (A.Hulusi)
092- Ve
bunlara hani nerede o Allahın gayriden taptıklarınız? (Elmalı)
Ve
kıyle lehüm eyne ma küntüm ta'budun …
93-)
Min dunillâh* hel yensuruneküm ev yentasırun;
"Allâh
dûnunda tapındıklarınız... Size yardım ediyorlar mı? Yahut kendilerine bir
yardımları dokunur mu?" (A.Hulusi)
093 - Nasıl
size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı? Denilmekte. (Elmalı)
eyne
ma küntüm ta'budune(93) Min dunillâh
o ibareyi de katalım ki mana tamam olsun. Ve onlara sorulacaktır nereye
kayboldular tapınıp durduğunuz o Allah’tan gayri varlıklar, şimdi neredeler?
Çünkü onlardan bir şeyler bekliyorlardı. Onlar gelecek ve Allah katında bize
destek olacaklar diyorlardı. Peki neredeler? Onlar kendilerini kurtaramamışken
başkalarını nasıl kurtaracaklar peki?
hel
yensuruneküm ev yentasırun bari size, ondan da geçtik kendilerine
olsun bir yararı dokunacak mı? Yani o sizin bize fayda sağlayacaklar, bizi
kurtaracaklar dediğiniz her kimse onlar kendilerine olsun bir yarar
sağlayacaklar mı?
94-)
Fekübkibu fiyha hüm vel ğavun;
Onlar (taptıklarınız) ve
hakikatinden sapıp putlara tapanlar, onun içinde (cehennemde) tepetaklak
yüzüstü yere çarpılmıştır! (A.Hulusi)
094 - Ve
arkasından hep onlar o Cehennemin içine fırlatılmaktadır. (Elmalı)
Fekübkibu
fiyha hüm vel ğavun neticede hem onlar, hem de sorumsuz ve
bilinçsizce onlara umut bağlayanlar cehennemde üst üste istif edilecekler. Kübkibu;
aslında üst üste dizmek, bir şeyi istif etmek anlamlarına gelir.
Burada hemen şu ayeti
hatırlıyoruz değil mi? ..ve
kuduhenNâsu velhıcâre..(Bakara/24)
Cehennem tanımlanırken yakıtı insanlar ve taşlar olan bir ateş. Yakıtı insan
olan bir ateş. Yani insan sadece yanan değil, aynı zamanda yakıt olan,
başkalarını da yakan bir unsur olarak tanımlanıyor.
95-)
Ve cünudü ibliyse ecme'un;
İblis'in
orduları da toptan (oraya atılmıştır). (A.Hulusi)
095 - Ve
bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle
demektedirler. (Elmalı)
Ve
cünudü ibliyse ecme'un iblisin bütün askerleri de. Görüyorsunuz
cehenneme girecek olanlar iblisin askerleri olarak nitelendiriliyor. Yani
firavunun askerleri, aslında iblisin askerleri. Firavunun kendisi komutan
olduğunu düşünüyor. Fakat küfrün komutanı düşünen herkes iyi bilsin ki aslında
askerdir. Onun komutanı iblistir. Yani kendisi iblisin askeridir ve tüm yamuk
adamlar, tüm yanlış adamlar, tüm inkarcı adamlar eğer komut verdiğini
düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Onlar şeytanın komutunu alan, şeytanın erleridir.
Diyor burada.
96-)
Kalu ve hüm fiyha yahtesımun;
Onlar
orada tartışarak dediler ki: (A.Hulusi)
096 -
Onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler. (Elmalı)
Kalu
ve hüm fiyha yahtesımun onlar orada birbirleri ile atışırken şöyle
derler.
Bu cehennemliklerin bir birleri
ile atışmalarına ilişkin bir çok sahne var Kur’an ın bir çok suresinde onu
kastediyor, ona bir atıf bu. Şöyle derler:
97-) TAllâhi
in künna lefiy dalalin mubiy;
"TAllâhi,
kesinlikle apaçık bir sapkınlık içinde imişiz!" (A.Hulusi)
097 - Tallahi
biz doğrusu açık bir dalâl içinde imişiz. (Elmalı)
TAllâhi
in künna lefiy dalalin mubiy hayret vallahi. Vallahi ile Tallahi
arasında arasındaki fark budur aslında. Tallahi; eğer yemin “t” si kullanılırsa
burada bir hayrete işaret eder. Bir şaşkınlığa işaret eder. Onun içinde hayret
vallahi diye çevirmeyi daha uygun buldum. Ki zaten hitabın ilerisinden de böyle
bir hayret duyduklarını anlıyoruz. Her ne kadar apaçık bir sapıklığın ortasına
düşen biz isek de;
98-)
İz nüsevviyküm Bi Rabbil alemiyn;
"Hani
sizi Rabb-ül âlemîn ile eşit kılmıştık." (A.Hulusi)
098 - Çünkü
sizi rabbülâlemîn seviyesinde tutuyorduk. (Elmalı)
İz
nüsevviyküm Bi Rabbil alemiyn o zaman sizi alemlerin rabbi ile bir
tutuyorduk. Yani tamam sapıtan bizdik ama, sizin yüzünüzden sapıttık, çünkü
sizi alemleri rabbiyle bir tuttuk. Yani yine de kendilerini 1. sorumlu olarak
göstermemek için demagoji yapıyorlar. Yani tamam biz suçluyuz ama bizi suçlu
duruma düşüren de sizsiniz diyorlar. Bizim bu hale gelmemize siz sebep oldunuz.
99-)
Ve ma edallena illel mücrimun;
"Bizi
ancak o suçlular (hakikati inkâr edenler) saptırdı." (A.Hulusi)
099 - Ve
bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı. (Elmalı)
Ve ma
edallena illel mücrimun ne ki bizi saptıran yalnızca günahı hayat
tarzı haline getiren şu kimselerdi. Yani biz suçluyuz tamam ama, asıl suçlu
şunlar. Çünkü burada ki mücrimun’u; günahı hayat tarzı haline getirenler diye
çevirdim. Çünkü “lâm”ı tarifle gelmesi bir yana, bir suçun, suç niteliğinin
insana isim olması için onun günahı içselleştirmesi, günahı hayat tarzı haline
getirmesi lazım.
100-)
Femalena min şafi'ıyn;
"Şefaatçimiz
de yok." (A.Hulusi)
100 - Bak
şimdi bizim için ne şefaatçiler var. (Elmalı)
Femalena
min şafi'ıyn…
101-)
Ve lâ sadiykın hamiym;
"Güveneceğimiz
bir dostumuz da yok." (A.Hulusi)
101 - Ne
de yakın bir sadîk. (Elmalı)
Femalena
min şafi'ıyne (101) Ve lâ
sadiykın hamiym iki ayeti bir manalandıralım; Gel gör ki şimdi bize
arka çıkan ne bir kimse var, ne de yürekten bir dost.
Daha önce işlediğimiz
Furkan/27-28 ayetlerini hatırlatırım burada. Tam da işte orada dünyada bana
dost olacak denilenlerin orada birden kaybolması ve hiçbir yardımının
olmamasının bu ayetlerde en güzel ifadesini bulduğunu görüyoruz.
[Ek
bilgi; Furkan/27 - Hem o gün ki zalim ellerini
ısıracak eyvah diyecek keşke Peygamberin maiyetinde bir yol tutaydım. (Elmalı)
Furkan/28 - Eyvah keşke falanı dost tutmayaydım. (Elmalı)]
102-)
Felev enne lena kerreten fenekûne minel mu'miniyn;
"Keşke
geri dönebilsek de (hakikate) iman etmenin getirisini elde etsek." (A.Hulusi)
102 - Bari
bizim için geriye bir dönmek olsa idi de müminlerden olsa idik. (Elmalı)
Felev
enne lena kerreten fenekûne minel mu'miniyn keşke bizim için bir kez
daha dönüş olsaydı da biz de inananlardan biri olsaydık. Yani dünyaya bir kez
daha döndürülseydik te inansaydık.
Peki doğru mu söylüyorlar? Kur’an
ın başka surelerinde bunların doğru söylemediğini Allah biliyor ve naklediyor.
Eğer onlar yeryüzüne bir kez daha döndürülseydi yine aynısını yapacaktılar.
Razi; Neden cehennem hayatı
ebedidir sorusuna şu cevabı verir. Eğer kafirler ebedi yaşasalardı ebedi bir
hayat verseydi, ebediyen küfürlerinden dönmeyeceğini Allah bildiği için diye
cevaplar.
Devam ediyor D sayfasına geçiniz.
116. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/09/28/islamoglu-tef-ders-suara-060-140116-2/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder