26 Ekim 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. NEML (048-058)(119-E)



D sayfasından devam

48-) Ve kâne fiyl mediyneti tis'atü rehtın yüfsidune fiyl Ardı ve lâ yuslihun;

O şehirde, ortalıkta bozgunculuk yapan ve düzene uymayan dokuz kişilik bir çete vardı. (A.Hulusi)

48 - Şehirde dokuz çete vardı, hep Arzda fesat yaparlar, salâha yaramazlardı. (Elmalı)


Ve kâne fiyl mediyneti tis'atü rehtın vakıa, malum kentte dokuz elebaşı vardı. Çete başı da diyebiliriz biz bunlara. Aslında raht değerli dostlar birden dokuza kadar Arap dilinde gruplar için kullanılır. Kişi içinde kullanılır. 9 kişi de diyebiliriz buna bu bağlamda daha uygun düşüyor. Ama çete başı dersek konunun ruhuna daha uygun bir çeviri olur.

yüfsidune fiyl Ardı ve lâ yuslihun bunlar düzeltmedikleri gibi bozgunculuktan geri durmuyorlardı, yani ortalığı karıştırıyorlardı, terör estiriyorlardı.


49-) Kalu tekasemu Billâhi le nübeyyitennehu ve ehlehu sümme lenekulenne li veliyyihi ma şehidna mehlike ehlihi ve inna lesadikun;

"Billâhi" diye yeminleşerek dediler ki: "Ona ve ailesine gece baskın yapalım (öldürelim), sonra da Onun velîsine: Biz Onun ve ailesinin öldürülmesinden habersiziz; kesinlikle doğruyu söylüyoruz" deriz. (A.Hulusi)

49 - Allaha yeminleşerek kavl ettiler, and olsun ona ve ehline bir gece baskını yapalım, sonra da velisine: yemîn edelim biz onun helâkine şahit olmadık diyelim, şüphesiz sözümüz sözdür, sadığızdır dediler. (Elmalı)


Kalu tekasemu Billâh Allah adına yemin ederek dediler ki; le nübeyyitennehu ve ehleh ona ve yakınlarına geceleyin baskın yapıp işlerini bitirelim. Gece baskını yapalım, suikast planlıyorlar. sümme lenekulenne li veliyyihi ma şehidna mehlike ehlihi ve inna lesadikun ardından da kanını dava edecek olanlara biz onun ailesinin ortadan kaldırılmasına asla karışmadık, çünkü biz kesinlikle özü, sözü doğru olanlarız diyelim dediler. Evet, böyle bir plan yaptılar.

Aslında buradan yola çıkarak ilk muhataba bir uyarıda seziliyor. Nedir o; İlk muhatap olan Resulallah’a; dikkat et bu Mekke’nin çeteleri de sana tıpkı Semud’un çetelerinin Salih’e yaptıklarını yapabilirler. Böyle bir uyarı. Veya gelecekte olacak olan bir şey haber veriliyor. Ve tabii hem haber veriyor, hem de arkadan garanti belgesini veriyor. Nedir o;


50-) Ve mekeru mekren ve mekerna mekren ve hüm lâ yeş'urun;

Onlar bir tuzak kurdular, biz de farkında olmadıkları bir tuzağı onlara kurduk. (A.Hulusi)

50 - Böyle bir mekir kurdular, halbuki haberleri yok biz de bir mekir kurmuştuk.(Elmalı)


Ve mekeru mekren ve mekerna mekren ve hüm lâ yeş'urun derken onlar bir tuzak kurdular biz de bir tuzak kurduk. Onlar bir tuzak kurdular daha doğrusu biz de onlar farkına varmadan tuzaklarını bozarak karşı bir tuzak kurduk. Yani tuzaklarını başlarına geçirdik. Allah’ın tuzak kurması böyle anlaşılmalı. Zaten hep başkalarının kurduğu tuzağın ardından ifade edilir bu. Bu da şudur; Onların kurduğu tuzağı başlarına geçirdik. Bozacak bir tuzak bu.

Resulallah’a verilen bir garanti bu tabii ki tüm muhataplara verilen. Eğer Allah yolunda size karşı bir tuzak kurulmuşsa unutmayın ki o tuzağı boşa çıkaracak olan Rabbinizin garantisidir aynı zamanda. Evet, düşünecekler, tuzak kuracaklar, tertip yapacaklar, fakat başaramayacaklar. Yani bunu düşünecekler ama başaramayacaklar. Bu garanti işte.


51-) Fenzur keyfe kâne akıbetü mekrihim enna demmernahüm ve kavmehüm ecme'ıyn;

Onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu bir bak! Onları da, onların toplumlarını da toptan yerle bir ettik! (A.Hulusi)

51 - Şimdi bak! mekirlerinin akıbeti nasıl oldu? Kendileri ve kavimlerini toptan tedmir ediverdik. (Elmalı)


Fenzur keyfe kâne akıbetü mekrihim dön de bir bak bakalım onların tuzaklarının akıbeti ne olmuş. enna demmernahüm ve kavmehüm ecme'ıyn elbette ki biz onları ve toplumlarını topyekun yerle bir ettik.


52-) Fetilke buyutühüm haviyeten Bima zalemu* inne fiy zâlike leayeten likavmin ya'lemun;

İşte zulümleri yüzünden yıkılıp harap olmuş evleri... Muhakkak ki bu olayda anlayışlı topluluk için bir işaret - ders vardır. (A.Hulusi)

52 - Daha: evleri çökmüş zulümleri yüzünden bomboş, şüphe yok bunda ilim şanından olan bir kavim için ibret alacak bir âyet var. (Elmalı)


Fetilke buyutühüm haviyeten Bima zalemu bak, işte onların mekanları. Yani ne demek istiyor? Aslında işte bunların mekanları derken unutmayalım tüm Mekke’liler buraları iyi biliyorlardı çünkü kervan yolu üzerinde bulunuyordu. Şam’a, Suriye ye, Filistin’e, Akdenize getirip götürdükleri, alıp sattıkları tüm malları Medaiyn-i Salih üzerinden, Semud kavminin yaşadığı bu yerden gelip gidiyorlardı, götürüyorlardı, taşıyorlardı. Gelip giderken de bu beldeleri görüyorlardı. Orada kadiym bir uygarlığın, muhteşem bir uygarlığın yaşamış olduğunu ve sonuçta, akıbette o uygarlığın yok olup gidip geriye ıssız kalıntılar bıraktığını görüyorlardı. Onun için buradaki atıf ona.

Bak diyor işte onların mekanları. İşledikleri zulümler yüzünden ıssız ve viran kalmış haviyeten Bima zalemu zulümleri yüzünden ıssız ve viran kalmış Haviye; hem yıkılmak düşmek, hem de boşalmak anlamına geldiği için ıssız ve viran anlamını oradan çıkarıyoruz.

inne fiy zâlike leayeten likavmin ya'lemun elbet bunda işin bilincinde olan bir toplum için alınacak bir ders mutlaka ama mutlaka vardır.

Sebe teslim oldu ve kurtuldu. Semud isyan etti ve helak oldu. İşte alınacak ders bu. Önceki kıssayı hatırlayın, bu kıssayı hatırlayın. Öncekiler teslim oldular kurtuldular bunlar isyan ettiler helak oldular. Tercihinizi ona göre yapın demeye getiriyor vahiy.


53-) Ve enceynelleziyne amenû ve kânu yettekun;

İman edenleri ve korunmakta olanları kurtardık. (A.Hulusi)

53 - Halbuki iman edip korunur olanları necata çıkardık. (Elmalı)


Ve enceynelleziyne amenû ve kânu yettekun yine iman edip sorumluluk bilinciyle hareket eden kimseleri kurtarmış olmamızda da, ki söylenmiyor o üç noktada ne var, bir ders vardır. Burada aslında sorumluluğunu yerine getiren müminlerin akıbette mutlaka kurtulacaklarını ve onların peygamberle birlikte olacaklarına bir gönderme var. Yani peygamberi ayırmıyor sadece kurtuluşta. Peygamberle birlikte olanlar peygamberle birlikte kurtuluyorlar.

Bu sadece dünyaya yönelik bir anlayış değil, ahirete yönelikte anlaşılmalı. Eğer siz sorumluluk bilincinizi yaşadığınız çağda, yaşadığınız zamanda tam yerine getiriyor ve peygamberin mirasını yıkmadan devirmeden götürebiliyorsanız, ihanet etmiyorsanız sonuçta akıbette yeriniz peygamberlerin yanı olacaktır. Buna da bir ima içerse gerektir.


54-) Ve Lutan iz kale li kavmihi ete'tunel fahışete ve entüm tubsırun;

Lût... Hani kavmine dedi ki: "Siz bile bile o hayâsızlığı uyguluyorsunuz!" (A.Hulusi)

54 – Lût’a da risalet verdik, o vakit ki kavmine demişti: siz gözünüz göre göre o fuhşu yapacaksınız ha? (Elmalı)


Ve Lutan ve Lût’u da kurtarmıştık. Yeni bir kıssaya girdi sure. Lût peygamber biliyorsunuz bugünkü Lût gölünün güney ucunda bulunan, ama bugün artık bulunmayan çünkü helâk olduğu için 60 metre suyun altına gömülmüş olan o verimli, yeşil vadide bulunan 6 kente gönderilmiş bir peygamber. Bu kentlerin başında da Sodom geliyor. Gomore geliyor ve daha başka şehirlerde var orada. Bu vadiye gönderilmişti bu peygamber. Lût peygamber bildiğiniz gibi Hz. İbrahim’in de yakınıydı, yeğeniydi.

Bu kıssa Kur’an da yine Salih kıssası gibi bir çok surede anlatılır. A’raf, Şuârâ suresinde anlatılır diğer bir çok surede anlatılır.

 iz kale li kavmihi ete'tunel fahışete ve entüm tubsırun hani o bir zamanlar kavmine şöyle demişti; Siz fıtrattan sapma olduğunu göre göre, ki burada ve entüm tubsırun göre göre buyruluyor, ama biz bunun neyi gördüklerini düşündüğümüzde, fıtrattan sapma, yani bir sapıklık olduğunu göre göre, bu tür bir fuhşu işlemeyi sürdürecek misiniz. Demişti.


55-) Einneküm lete'tuner ricale şehveten min duninnisa'* bel entüm kavmün techelun;

"Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklerle mi yatıyorsunuz? Hayır, siz cahillik yapan bir kavimsiniz." (A.Hulusi)

55 - Sahih siz kadınları bırakıp şehvet için mutlak erkeklere mi gideceksiniz? Doğrusu siz ne yaptığınızı bilmez bir kavimsiniz. (Elmalı)


Einneküm lete'tuner ricale şehveten min duninnisa' şimdi siz kadınları bırakıp ta şehvetle erkeklere yöneliyorsunuz öyle mi? bel entüm kavmün techelun Yoo..! siz aslında onun getireceği sonucu bilmiyorsunuz. Yani siz bilmiyorsunuz diye bitiyor ayet. Fakat ilginçtir 54. ayette ve entüm tubsırun diye bitiyordu ayet. Yani göre göre işliyorsunuz, bile bile işliyorsunuz. 55. Ayet ise entüm kavmün techelun diye bitiyor. Siz bilmiyorsunuz, yani cahillik yapan bir toplumsunuz..!

Şimdi hem göre göre işleyecekler, hem de bilmeyecekler. Peki o zaman nasıl anlamalıyız? Doğru anlama şu; Siz yaptığınızın ahlaksızlık olduğunu pekala biliyorsunuz. Bunun fıtrata uygun olmadığını pekala biliyorsunuz. Fakat bilmediğiniz, görmezden geldiğiniz şey, böyle bir ahlaksızlık nasıl bir felaket getirir. İşte bunu göz ardı ediyorsunuz.


56-) Fema kâne cevabe kavmihi illâ en kalu ahricu ale Lutın min karyetiküm* innehüm ünasün yetetahherun;

Halkının cevabı: "Lût Ailesi'ni şehirden sürün! Onlar temiz yaşayan insanlar" oldu. (A.Hulusi)

56 - Buna kavminin cevabı sade şu olmuştu: çıkarın şu Lût ailesini memleketinizden, çünkü onlar çok temizlik taslar kimseler, demişlerdi. (Elmalı)


Fema kâne cevabe kavmihi illâ en kalu ahricu ale Lutın min karyetiküm* innehüm ünasün yetetahherun Peki Lût peygamberin bu uyarısı karşısında o azgın ve sapkın kavmin tepkisi ne oldu? Yani biz yanlıştayız, bunun yanlış olduğunu da biliyoruz, vaz geçelim mi dediler. Aslında vazgeçselerdi tevbe etmiş olacaklardı. Fakat öyle demediler. Bakınız her çağda aslında azgınların ve sapkınların örneğini gösterdiği bir şeyi yaptılar.

Buna karşılık kavminin cevabı Lût ve yakınlarını ülkenizden çıkarın. Belli ki bunlar pek temiz, pek pirupak insanlarmış demekten başka bir şey olmadı. Yani bir de alay ediyorlar, dalga geçiyorlar..! Temizlermiş, diyorlar. Aslında ahlaksızlar, ahlaktan rahatsız olurlar. Haramdan beslenenler helalden rahatsız olurlar. İffetsizler iffetlilerden rahatsız olurlar. Kötüler iyilerden rahatsız olurlar. Tahammül edemezler. Çünkü iyileri her görüşte kötülüklerini hatırlarlar. Çünkü onlar aynadır. Aynaya bakarlar kendilerini görürler.

Eğer iyilerden arındırılırsa toplum, aslında toplumun kötülükte eşitlenmiş olacağını düşünerek vicdanlarının böylece kendilerini rahatsız etmeyeceği sonucuna varırlar. Çünkü unutmayınız en kötü olanın içinde bile vicdanın bir sesi vardır. Kötülüğü işler, kötünün kötü olduğunu da bilir. Çünkü ona bildirir o fıtratı. Fakat onun içindir ki kötülükten vazgeçmek istemeyenler iyilerden vazgeçmek isterler. Kötülükten vazgeçmek istemeyenler iyileri feda etmeye kalkarlar. Toplumu iyilerden arındırarak kötülükte eşitlemeye çalışırlar. İşte Lût kavminin de tavrı bu oldu.

Bugün bu tavrı görüyorsunuz, görüyoruz. Etrafınıza bakınız aslında hiçte yabancı, garip bir tavır değil. Sizden rahatsız olurlar. Rahatsız olmaları aslında iyiyi görünce kötüyü hatırlamalarındandır. Aslında iyi olmaya niyetli olmadıklarının bir göstergesidir. Sizi yok etseler vicdanları kendilerini rahatsız etmeyecektir. Öyle zannederler. Onun içinde sizi yok etmek için size savaş açarlar.


57-) Feenceynahu ve ehlehu illemraeteh* kaddernaha minel ğabiriyn;

Biz de Onu ve ehlini kurtardık, karısı müstesna... Onu, geride kalıp helâk olanlardan (olmasını) takdir ettik. (A.Hulusi)

57 - Bunun üzerine onu ve ehlini necâta çıkardık ancak karısını kalanlardan takdir etmiştik. (Elmalı)


Feenceynahu ve ehlehu illemraeteh* kaddernaha minel ğabiriyn derken biz onu ve yakınlarını kurtardık. Ancak karısının geride kalanlar arasında yer almasını kararlaştırdık.

Evet. Burada Feenceynahu ve ehlehu buyruluyor. Onu ve yakınlarını. Ehl; Kan bağı ile sınırlı bir çerçevesi yok bu kelimenin. Yani kan bağı ile sınırlı değil. Onun içinde Nuh’un oğlu için Kur’an da ..leyse min ehlik. (Hûd/46) o senin ehlinden değildir buyrulur. Oysa ki oğlu, oğlu ama inancından olmadığı için ehlinden de değil.

Burada çok özel bir inanç ailesi tanımı yapılır. Aile demektir ehl. Fakat aileniz iman ile sınırlanmalı. İman ailenizin sınırlarını belirlemeli. Bu anlamda Kur’an ın getirdiği bu yepyeni aile tanımına Resulallah’ın katkısı şu olmuştu; Selmanu minna min ehli beyti. Selman bizdendir, ehli beytimdendir. Oysaki Selman atadan dededen anadan, Araplarla hiç ilişkisi olmayan bir kavimden di. Yani İran’lıydı, Fars’tı. Yabancı bir toplumdan çıkmış gelmişti. Ama Resulallah’a amcasından daha yakındı. Onun için aileden saydı Resulallah onu. Çünkü ailenin kapsamını iman belirliyordu. Kan bağı, din bağı ile sınırlanmıştı. O nedenle de burada ki ehli de o bağlamda anlamak lazım.

Niçin Hz. Lût’un karısının istisna tutulduğu döndürülüp döndürülüp söylenir tekrarlanır? Çünkü yakınlık kan bağı, hısımlık tek başına belirleyici değildir. Yani eğer bir peygamberin hidayet dağıtmak elinde olsaydı önce eşine verirdi. Onun için her insan kendi sorumluluğunu kendisi yerine getirecek, kendi yönelişini kendisi tespit edecek, tercihiyle bulacaktır hakikati. Peygamberler sadece yol gösterirler. Eğer hidayeti kaşık kaşık içirmek mümkün olsaydı bundan bir tasta öz çocuklarına Nuh gibi, Öz eşlerine Lût gibi, öz babalarına İbrahim gibi içirirlerdi. Ama bunu yapamadılar. Onun içindir ki sevgili efendimiz bu gerçeği öz kızı Fatıma’ya; “Kızım fatıma nefsini Allah’ın elinden satın al, babam peygamber deme, vallahi yarın senin içinde bir şey yapamam.” Diye uyarıyordu.


58-) Ve emtarna aleyhim metaren, fesae metarul münzeriyn;

Ve onların üzerine bir yağmur da yağdırdık ki! Uyarılanların yağmuru ne kötüdür! (A.Hulusi)

58 - Ve onların üzerlerine öyle bir yağmur yağdırmıştık ki ne kötüdür o münzerîn yağmuru? (Elmalı)


Ve emtarna aleyhim metaren nihayet bela sağanağını üzerlerine boca ettik fesae metarul münzeriyn gör ki uyarılan fakat uslanmayan kimselerin maruz kaldığı sağanak, bela sağanağı ne berbat bir beladır.

Rabbim her türlü bela sağanağından bizleri muhafaza kılsın. Ama hepsinden önce de vahye sırt dönmek, peygamberin yüce çağrısına koşmamak ve Allah ile arayı bozmak ve ilişkiyi kesmek gibi manevi belanın en büyüğü olan belalardan bizleri korusun.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.

119. videonun sonu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder