D sayfasından devam
72-) Feizâ sevveytühu ve nefahtü fiyhi min
ruhıy feka'u lehu sacidiyn;
"Onu
tesviye edip (beynini oluşturup), o yapının içinden Ruhum'dan (Esmâ mânâlarımdan)
nefhettiğimde (açığa çıkardığımda {nefh yani üflemek, içten dışa şeklinde olur daima. A.H.}) Ona secdeye kapanın (hükümranlığını - tasarrufunu kabul edin)!" (A.Hulusi)
72 - Onu
tesviye ettim de ruhumdan ona nefheyledim mi derhal ona secdeye kapanın. (Elmalı)
Feizâ sevveytühu ve nefahtü fiyhi min ruhıy
feka'u lehu sacidiyn izleyin ne zamanki onu şekillendirir de
kendisine ruhumdan üflersem derhal yere kapanıp onun hizmetine amade olun.
Tabii topraktandır da bu toprak
hep var, fakat Allah bir kez müdahale ile yarattığı bu insan bu toprak hep var
olmasına rağmen tekrar tekrar neden tekrarlamıyor. Yani neden insan insandan
doğuyor. İlk olan bir kez daha neden olmuyor. İşte o ilk olanı Ancak Allah ile
açıklarsınız dercesine, Allah ile nasıl açıklayacağımızın açılımını yapıyor bu
yeni ayet ve diyor ki; Ne zaman onu şekillendirmeyi tamamlar da kendisine
ruhumdan üflersem, derhal yere kapanıp onun hizmetine amade olun.
“F” takıbiye içindir feka'u daki f. Yani adeta insanın değerinin ve
anlamının, Allah’ın ona yüklediği değerle temsil edildiğini söylüyor. Yani
rahmani nefesle oluştuğunu söylüyor. Bu Allah’tan bir cüzün insana verilmiş
olması anlamına gelmiyor. Siz bir ateşe üflediğiniz zaman sizden ateşe bir şey
geçmez. Fakat bu Allah’ın müdahalesiyle insanın yaratıldığı anlamına geliyor.
Bu nefes iradeyi, aklı, nutku, konuşmayı, basireti, kalbi, sevgiyi temsil
ediyor. Tesniye ise maddi insanı temsil ediyor. Ruhta manevi insanı temsil
ediyor. Dolayısıyla insan maddi ve manevi alemin oluştuğu, birleştiği bir
varlık olarak sunuluyor.
[Ek bilgi; HZ.
ADEM İLE İLK İNSAN OLAN ADEM AYNI DEĞİL
Bugünkü insan türü olan Homo
sapiens sapiens’in ilk ferdi olan ilk insan Adem’in yaratılışı, Doğum tarihi
MÖ:3761 veya 3100 olarak belirlenen peygamber Adem’den çok çok öncelere
gitmektedir. Homo sapiens sapiens tarih sahnesine ilk defa 100.000 veya 200.000
yıl önce doğu Afrika, Ortadoğu ve Asya da çıkmıştır. Daha sonra bazı kolları
buralardan sıra ile Batı Afrikaya (100.000 – 50.000 yıl önce) Orta ve doğu
Avrupaya, (50.000 – 40.000 yıl önce) daha sonra batı Avrupa, güney ve orta
Amerika ile Okyanusya’ya (40.000 – 35.000) yıl önce ve son olarak Kuzey
Amerika’ya (20.000 – 15.000 yıl önce) göç etmişler, veya orada
yaratılmışlardır.
Tekrar etmek gerekirse İlk
insan Adem’in ve ilk ademoğullarının dünyada ki biyolojik yaratılışları
en azından 100.000 seneden fazladır. O zaman MÖ.3.761 veya 3.100 yılında
yaratılmış olan peygamber Adem, ilk insan Adem olamaz. İlk insan ve ilk
peygamber, Adem ile Peygamber Adem bu iki insan arasında geçen zaman diliminde
dünyanın çeşitli yerlerindeki başka kavimlere de pek çok peygamberler
gönderilmiş olması gerekir.
*********************************************************
Eldeki mevcut bilgiler dini
taassuptan arındırılarak akıl ve mantığın süzgecinden geçirildiğinde iki farklı
Adem'den söz edildiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu bölümde peygamber Adem
hakkında görüşlerimizi ortaya koymaya çalışacağız.
Peygamber Adem'in doğumunu
zaman ve mekan koordinatlarına yerleştirdiğimizde onun MÖ.3.100 - 3.000 yıllarında
Sümer ülkesinde yaşamış bir Sümerli olduğu anlaşılır. Krallar listesinde
isminin yer alması Kutsal kitaplarda ve inanç sisteminde peygamber olarak
bilinmesi, onun Sümer ülkesinde hem siyasi, hem dini bir lider olduğunu ortaya
koyar.
MÖ. 3.100 - 2.900 yılları
Mezopotamya'da Ubaid ve Uruk dönemlerinden sonraya rastlayan ve Jemdet Nasr
denilen yeni ve parlak bir dönemin hüküm sürdüğü bir dönemdir. Yazının ve okuma
yazmanın gelişmeye başlaması da bu dönemde olmuştur.
(Prof. Dr. Mümin Köksoy- Yer bilimlerinin
katkısıyla NUH TUFANI VE SÜMERLERİN KÖKENİ s/42 * s/188-189)
"İNSANSI"LAR ve
"İNSAN"LAR
O devirde yeryüzünde bir
tekâmül sürecinden geçerek bugünkü "insan"a son derece benzeyen;
fakat zihnî fonksiyonlar yönünden düşünce, muhakeme gibi insanî vasıflardan
yoksun; "homo-saphien" olarak adlandırılan, insan bedeninde
hayvanlığı yaşayan topluluklar vardı... Ki biz bunlara "insansı"
demekteyiz...
Bunlar, kişisel menfaatleri
için birbirlerine her türlü zararı verebiliyorlar; kan döküp, fesat çıkarıyorlardı!
Yaşamları yalnızca hayvansal düzeyde olup, yeme-içme, çiftleşme, olabildiğince
her şeye sahip olma gibi son derece sınırlı bir şekilde devam ediyordu.
Elbette o zaman yeryüzünde en
bilinçli varlıklar olan "CİN"ler
de bunlar üzerinde istedikleri gibi tasarrufta bulunabiliyorlardı...
Melekler de kendi kapasiteleri
ve gördükleri örnekler kadarıyla, "Halife" olacak "insan"ı,
o an'a kadar yaşam süregelmekte olan "insansı"lar gibi
değerlendirerek; yeryüzünde kan dökücü, fesat çıkarıcı bir varlık
zannetmişlerdi!
Oysa, "Âdem" ismiyle
işaret edilen "şekillenmiş çamur" yani "hücresel beden"
sahibi varlığa, yani "insansı"ya, belli bir kıvama -sevveytu-
geldikten sonra Allâh, "ruhundan üfle"miş; böylece o, bir
"mutasyon" geçirmişti! Bundan sonra da "insansı"lar
arasında ilk "insan" olmuştu Hz. Âdem!...... Devamı
için.. ]
73-) Fesecedel Melaiketü küllühüm ecme'un;
O
Meleklerin hepsi, toptan secde ettiler. (A.Hulusi)
73 - Onun
üzerine Melâikenin hepsi toptan secde ettiler. (Elmalı)
Fesecedel Melaiketü küllühüm ecme'un
bunun üzerine bütün melekler yere kapandılar.
74-) İlla ibliys* istekbere ve kâne minel kâfiriyn;
İblis
müstesna; (bilincine dayanarak) benlik tasladı ve hakikat bilgisini inkâr edenlerden (karşısındakinin hakikatini göremeyenlerden) oldu. (A.Hulusi)
74 - Yalnız
İblîs kibirlenmek istedi ve kâfirlerden oldu. (Elmalı)
İlla ibliys İblis hariç. istekbere ve kâne
minel kâfiriyn o büyüklük tasladı ve hakkı inkar edenlerden oldu.
İblis; umutsuz vaka anlamına
gelir. Yani müblisiyn umutsuzlar manasına kullanılır Kur’an da da. Umutsuzluk
insanı iblisleştirir. Burada bu söyleniyor. Küfür; Burada ki küfür nankörlük
anlamına gelir ki Taberi’de bunu tercih etmiş. İblis Allah’ın varlığını inkar
etmedi. Hemen aşağıda 80. ayette Allah’ın izzeti üzerine yemin edecek. Ama
nankörlük etti. Demek ki Allah’ın varlığını inkar edenler iblisten daha da
fazla iblisleşen insan türüne giriyor.
75-) Kale ya ibliysü ma meneake en tescüde lima
halaktü Bi yedeyye, estekberte em künte minel âliyn;
Buyurdu:
"Ey İblis (ikileme düşen)! İki Elim (ilim ve kudret) ile yarattığıma secde etmene ne mâni oldu? Benliğin mi
engel oldu, yoksa Alûn'dan (Âdem'e secdesi söz
konusu olmayan yüce kuvvelerden {meleklerden}) mi olduğunu
sandın?" (A.Hulusi)
75 - Ey
İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani' oldu sana?
Kibirlenmek mi istedin? Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun? (Elmalı)
Kale ya ibliysü ma meneake en tescüde lima
halaktü Bi yedeyy Allah; ey iblis dedi ellerimle yarattığım beşerin
önünde seni yere kapanmaktan, onun emrine amade olmaktan alıkoyan şey nedir? Bi
yedeyye; iki elimle manasına gelir literal olarak lafzen fakat burada simgesel
bir anlamı var bunun; insanın şeref ve itibarına bir atıftır bu. İnsan Allah’ın
şah eseridir. Yani başka şeyleri vesile kılarak değil, insanın insan vasfı olan
ruhu bizzat ben müdahale ettim. Yani insanı insan kılan şey, insanı hayvandan
ayıran şey can değil ruhtur. Dolayısıyla orada ilahi müdahale gerçekleşmiştir.
Onu söylüyor asıl.
estekberte em künte minel âliyn başta bir hemze
istifhamiyye var dil kaidelerince e estekberte idi aslında. Başkasına boyun
eğmeyecek kadar kibirli misin? Yoksa kendini herkesten üstün görenlerden misin.
Veyahut ta herkesin üzerinde bir makama sahip olanlardan mısın. Ki İbn. Arabi
böyle bir mana vermiş el ‘aliyn’e. Adem’e secde etmekle emr olunan melekler yer
yüzü melekleriydi diyen başka otoriteler de var Razi gibi. Yani El ‘aliym de
denilen yüce göğün melekleri Adem’e secde ile
emr olunan melekler değildi. Yani bu emrin dışındaydılar.
Dolayısıyla İblis’e sen onların
içinde değildin, onlara ait değil, yere aitsin. Peki niye kendini onlardan sayıyorsun
manasına da alan yorumcular olmuş. Burada ki secdeyi biz bununla da birlikte
düşündüğümüzde; eşyanın içinde ki güçlerin, eşyanın içinde ki ilahi emri alan
alıcı gücün insan oğlunun emrine verilmesi. Yani sen insanoğlunun emrine,
hizmetine amade ol denilmesi anlamına bir simge olduğunu, sembol olduğunu da
söyleyebiliriz.
76-) Kale ene hayrun minh* halakteniy min narin
ve halaktehu min tıyn;
(İblis) dedi ki: "Ben
daha hayırlıyım ondan; beni ateşten (radyasyon
- yakan dalgalar {aynı nâr = ateş kelimesi
cehennemde yakan olarak da kullanılmakta. A.H.}) halk ettin, onu tıynden (hücresel
bedenli - maddeden) halk ettin" dedi.
(A.Hulusi)
76 - Dedi
ki ben ondan hayırlıyım beni bir ateşten yarattın, onu ise bir çamurdan
yarattın. (Elmalı)
Kale ene hayrun minhum İblis dedi ki
ben ondan üstünüm halakteniy min narin ve halaktehu min tıyn zira beni ateşten
yarattın, onu ise çamurdan yarattın. Burada ilkel materyalizm görüyoruz. Yine
ilkel bir ırkçılık görüyoruz. İlk ırkçı şeytan. Çünkü dahli olmadığı bir şeyle övünüyor.
Şöyle br akıl yürütüyor ben ateşten yaratıldım o topraktan. Ateş topraktan
üstündür o zaman ben ondan üstünüm. Oysa yaratılışında kendisinin müdahalesi
yoktu ki. Kişi kendisinin müdahalesi olmayan bir şeyle övünüyorsa ahmakça bir
şey bu. Bir şeyle övünecekseniz kendi ellerinizle müdahil olduğunuz, yani hak
ettiğiniz, çaba göstererek kazandığınız bir şeyle övünün. Onun içinde Kur’an;
inne ekremeküm ındAllahi etkaküm. (Hucurat/13)
sizin en üstününüz Allah’a karşı sorumluluğunuzun en çok bilincinde olandır
buyrulur.
77-) Kale fahruc minha feinneke raciym;
(Allâh) buyurdu: "Çık
oradan; çünkü sen racîmsin (hakikatinden uzak
düşmüşsün)!" (A.Hulusi)
77 - Buyurdu
ki: hemen çık oradan çünkü artık sen matrut (racîm) sin. (Elmalı)
Kale fahruc minha feinneke raciym
Allah, öyleyse çık git bu yüce makamdan dedi. Çık git, in. Yani buradaki çık;
makamdan çıkış, çünkü sen aşağılandın.
[Ek bilgi; “Şu ayet-i celileden
anlaşıldığı veçhile evvelce şeytan ubudiyet noktasında devam etmişken hasedi ve
kibri sebebiyle emr-i İlâhiye ret ve itiraz tarikiyle muhalefet ettiğinden
güzel suratı çirkin bir surata 'tebeddülle cismi nûrânîsi zulmânîye inkılap
etmiştir. Çünkü; ibadetle hasıl olan nuraniyetin ma'siyetle zulümâta tahavvül
edeceği şüphesizdir.
İşte şu esasa binaendir ki
biraz zaman ibadetle meşgul olan insan yoldan çıkarak salâh-ı halini fesada
değişince güzel simasının çirkin bir simaya tebeddül ettiği her zaman görülmektedir.
Binaenaleyh itibar; hatimeyedir.
Şu halde insan için lâzım
olan Cenabı Hak'tan tevfik istemek ve hüsn-ü hatime tamaen-niyatımda
bulunmaktır. Zira; her işte hüsn-ü hatime olmazsa emeklerin boşa gideceği
şüphesizdir.” (Konyalı Mehmet Vehbi/ Büyük Kur’an tefsiri)]
78-) Ve inne aleyke la'netİY ila yevmid diyn;
"Muhakkak
ki, hüküm sürecine kadar lânetim (benden
uzaklık) senin üstündedir!" (A.Hulusi)
78 - Ve
her halde üzerindedir lânetim ceza gününe kadar. (Elmalı)
Ve inne aleyke la'netİY ila yevmid diyn
ve unutma ki hesap gününe kadar lanetim senin üzerine olacaktır.
79-) Kale Rabbi feenzırniy ila yevmi yüb'asûn;
(İblis) dedi ki:
"Rabbim! (İnsanların ölümle) bâ's olacakları zamana kadar bana mühlet ver (kuvvelerimi kullanabileyim onlara karşı)." (A.Hulusi)
79 - Dedi:
ya rab! o halde ba's olunacakları güne kadar beni geri bırak. (Elmalı)
Kale Rabbi feenzırniy ila yevmi yüb'asûn
İblis; Rabbim dedi, madem öyle bana tekrar diriliş gününe kadar süre tanı.
80-) Kale feinneke minel munzariyn;
(Allâh) buyurdu:
"Muhakkak ki sen süre tanınanlardansın!" (A.Hulusi)
80 - Haydi
buyurdu: geri bırakılanlardansın. (Elmalı)
Kale feinneke minel munzariyn Allah
dedi ki; Peki sen artık süre tanınanlardan birisin.
81-) İla yevmil vaktil ma'lum;
"Bilinen
sürece kadar!" (A.Hulusi)
81 - Malûm
vakit gününe kadar. (Elmalı)
İla yevmil vaktil ma'lum tabii ki
sadece bilinen zaman dolup günü gelinceye kadar.
82-) Kale feBi ızzetiKE le uğviyennehüm
ecme'ıyn;
(İblis) dedi ki:
"İzzetine (karşı konulmaz gücüne) yemin ederim ki, onların hepsini şaşırtıp (kendilerini beden kabul ettirerek, bedenin zevkleri peşinde
koşturarak; hakikatlerini oluşturan ruhun konusundan) saptıracağım." (A.Hulusi)
82 - Öyle
ise dedi: izzetine kasem ederim ki ben onların hepsini mutlak iğva eder
sapıtırım. (Elmalı)
Kale feBi ızzetiKE le uğviyennehüm ecme'ıyn
İblis bunun üzerine dede ki; Senin izzetine yemin olsun ki onların tümünü
yoldan çıkaracağım.
83-) İlla 'ıbadeKE minhümül muhlesıyn;
"Ancak
onlardan ihlâsa erdirilmiş (hakikatlerini
yaşattığın) kulların müstesna."
(A.Hulusi)
83 - Ancak
içlerinden ihlâs ile seçilmiş has kulların müstesnâ. (Elmalı)
İlla 'ıbadeKE minhümül muhlesıyn
bunun tek istisnası onlar arasında ki imanını saf tutma çabasını desteklediğin
kulların olacak. Vehimle, vesveseyle ayartacağım. Güçlü iradeliler hariç.
84-) Kale fel Hakku, vel Hakka ekul;
(Allâh) buyurdu:
"Hakk'ı söyledin (ihlâslı kullarım
konusunda); ben de gerçeği bildireyim:"
(A.Hulusi)
84 - Buyurdu
ki o doğru ve ben hep doğruyu söylerim. (Elmalı)
Kale fel Hakku, vel Hakka ekul Allah
şöyle buyurdu; İşte gerçek budur ve ben de bu gerçeği söylüyorum.
85-) Leemle enne cehenneme minke ve mimmen
tebiake minhüm ecme'ıyn;
"Andolsun
ki cehennemi senden (olanlarla) ve onlardan sana tâbi olanlarla toptan
dolduracağım." (A.Hulusi)
85 - Celâlim
hakkı için Cehennemi mutlak dolduracağım senden ve onların sana tabi'
olanlarından topunuzdan tıka basa. (Elmalı)
Leemle enne cehenneme minke ve mimmen tebiake
minhüm ecme'ıyn and olsun ki cehennemi senin gibilerle ve sana
uyanların tümüyle dolduracağım.
86-) Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin ve ma
ene minel mütekellifiyn;
De ki:
"Bildirdiklerim için sizden karşılık istemiyorum ve ben size asılsız
iddialarla da gelmedim." (A.Hulusi)
86 - De
ki: bir ecir istemiyorum sizden ona karşı ve ben o tekellüfçülerden değilim. (Elmalı)
Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin ve ma ene
minel mütekellifiyn ey peygamber sende de ki; ben bu mesajı
iletmemden dolayı sizden hiçbir karşılık istemiyorum. Ben kendisine zorla
sorumluluk altına sokan biri de değilim. Yani tekellüf sahibi de değilim.
87-) İn huve illâ zikrun lil alemiyn;
"O,
âlemler (insanlar) için bir hatırlatmadan başka değildir." (A.Hulusi)
87 - O
sırf bir zikir, bir öğüttür bütün âlemîn için. (Elmalı)
İn huve illâ zikrun lil alemiyn ne
ki bu vahiy bütün alemler için sadece bir uyarıdır.
88-) Ve leta'lemunne nebeehu ba'de hıyn;
"Onun
ne olduğunu bir süre sonra (ölüm anında) elbette anlayacaksınız!"(A.Hulusi)
88 - Ve
her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz(Elmalı)
Ve leta'lemunne nebeehu ba'de hıyn
ama O’nun verdiği haberin gerçek olduğunu bir zaman sonra nasıl olsa mutlaka
öğreneceksiniz. Fakat iş işten geçmiş olacak. Hani ve late hıyne menas diyordu ya girişte, biz vahyin hakikatine iş
işten geçmeden pazarlıksız iman eden kimselerden kılmasını rabbimizden niyaz
ediyoruz. Ölünce ne olacaksın sorusunu kendimize soruyor, iblis gibi umutsuz
bir vaka olmak yerine Adem gibi hatada ısrar etmeyip adam olacağız demek
istiyoruz.
“Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil
alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan
Allah’a hamd’adır.
143. videonun sonu.
143. videoyu toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder