12 Nisan 2013 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. SÂD (72 - 88) (143-E)



D sayfasından devam

72-) Feizâ sevveytühu ve nefahtü fiyhi min ruhıy feka'u lehu sacidiyn;

"Onu tesviye edip (beynini oluşturup), o yapının içinden Ruhum'dan (Esmâ mânâlarımdan) nefhettiğimde (açığa çıkardığımda {nefh yani üflemek, içten dışa şeklinde olur daima. A.H.}) Ona secdeye kapanın (hükümranlığını - tasarrufunu kabul edin)!" (A.Hulusi)

72 - Onu tesviye ettim de ruhumdan ona nefheyledim mi derhal ona secdeye kapanın. (Elmalı)


Feizâ sevveytühu ve nefahtü fiyhi min ruhıy feka'u lehu sacidiyn izleyin ne zamanki onu şekillendirir de kendisine ruhumdan üflersem derhal yere kapanıp onun hizmetine amade olun.

Tabii topraktandır da bu toprak hep var, fakat Allah bir kez müdahale ile yarattığı bu insan bu toprak hep var olmasına rağmen tekrar tekrar neden tekrarlamıyor. Yani neden insan insandan doğuyor. İlk olan bir kez daha neden olmuyor. İşte o ilk olanı Ancak Allah ile açıklarsınız dercesine, Allah ile nasıl açıklayacağımızın açılımını yapıyor bu yeni ayet ve diyor ki; Ne zaman onu şekillendirmeyi tamamlar da kendisine ruhumdan üflersem, derhal yere kapanıp onun hizmetine amade olun.

F” takıbiye içindir feka'u daki f. Yani adeta insanın değerinin ve anlamının, Allah’ın ona yüklediği değerle temsil edildiğini söylüyor. Yani rahmani nefesle oluştuğunu söylüyor. Bu Allah’tan bir cüzün insana verilmiş olması anlamına gelmiyor. Siz bir ateşe üflediğiniz zaman sizden ateşe bir şey geçmez. Fakat bu Allah’ın müdahalesiyle insanın yaratıldığı anlamına geliyor. Bu nefes iradeyi, aklı, nutku, konuşmayı, basireti, kalbi, sevgiyi temsil ediyor. Tesniye ise maddi insanı temsil ediyor. Ruhta manevi insanı temsil ediyor. Dolayısıyla insan maddi ve manevi alemin oluştuğu, birleştiği bir varlık olarak sunuluyor.


Bugünkü insan türü olan Homo sapiens sapiens’in ilk ferdi olan ilk insan Adem’in yaratılışı, Doğum tarihi MÖ:3761 veya 3100 olarak belirlenen peygamber Adem’den çok çok öncelere gitmektedir. Homo sapiens sapiens tarih sahnesine ilk defa 100.000 veya 200.000 yıl önce doğu Afrika, Ortadoğu ve Asya da çıkmıştır. Daha sonra bazı kolları buralardan sıra ile Batı Afrikaya (100.000 – 50.000 yıl önce) Orta ve doğu Avrupaya, (50.000 – 40.000 yıl önce) daha sonra batı Avrupa, güney ve orta Amerika ile Okyanusya’ya (40.000 – 35.000) yıl önce ve son olarak Kuzey Amerika’ya (20.000 – 15.000 yıl önce) göç etmişler, veya orada yaratılmışlardır.

Tekrar etmek gerekirse İlk insan Adem’in ve ilk ademoğullarının dünyada ki  biyolojik yaratılışları en azından 100.000 seneden fazladır. O zaman MÖ.3.761 veya 3.100 yılında yaratılmış olan peygamber Adem, ilk insan Adem olamaz. İlk insan ve ilk peygamber, Adem ile Peygamber Adem bu iki insan arasında geçen zaman diliminde dünyanın çeşitli yerlerindeki başka kavimlere de pek çok peygamberler gönderilmiş olması gerekir.

 *********************************************************

Eldeki mevcut bilgiler dini taassuptan arındırılarak akıl ve mantığın süzgecinden geçirildiğinde iki farklı Adem'den söz edildiği açıkça anlaşılmaktadır.  Bu bölümde peygamber Adem hakkında görüşlerimizi ortaya koymaya çalışacağız.

Peygamber Adem'in doğumunu zaman ve mekan koordinatlarına yerleştirdiğimizde onun MÖ.3.100 - 3.000 yıllarında Sümer ülkesinde yaşamış bir Sümerli olduğu anlaşılır. Krallar listesinde isminin yer alması Kutsal kitaplarda ve inanç sisteminde peygamber olarak bilinmesi, onun Sümer ülkesinde hem siyasi, hem dini bir lider olduğunu ortaya koyar.

MÖ. 3.100 - 2.900 yılları Mezopotamya'da Ubaid ve Uruk dönemlerinden sonraya rastlayan ve Jemdet Nasr denilen yeni ve parlak bir dönemin hüküm sürdüğü bir dönemdir. Yazının ve okuma yazmanın gelişmeye başlaması da bu dönemde olmuştur. 

(Prof. Dr. Mümin Köksoy- Yer bilimlerinin katkısıyla NUH TUFANI VE SÜMERLERİN KÖKENİ s/42 * s/188-189)


"İNSANSI"LAR ve "İNSAN"LAR

O devirde yeryüzünde bir tekâmül sürecinden geçerek bugünkü "insan"a son derece benzeyen; fakat zihnî fonksiyonlar yönünden düşünce, muhakeme gibi insanî vasıflardan yoksun; "homo-saphien" olarak adlandırılan, insan bedeninde hayvanlığı yaşayan topluluklar vardı... Ki biz bunlara "insansı" demekteyiz...

Bunlar, kişisel menfaatleri için birbirlerine her türlü zararı verebiliyorlar; kan döküp, fesat çıkarıyorlardı! Yaşamları yalnızca hayvansal düzeyde olup, yeme-içme, çiftleşme, olabildiğince her şeye sahip olma gibi son derece sınırlı bir şekilde devam ediyordu.

Elbette o zaman yeryüzünde en bilinçli varlıklar olan "CİN"ler de bunlar üzerinde istedikleri gibi tasarrufta bulunabiliyorlardı...

Melekler de kendi kapasiteleri ve gördükleri örnekler kadarıyla, "Halife" olacak "insan"ı, o an'a kadar yaşam süregelmekte olan "insansı"lar gibi değerlendirerek; yeryüzünde kan dökücü, fesat çıkarıcı bir varlık zannetmişlerdi!

Oysa, "Âdem" ismiyle işaret edilen "şekillenmiş çamur" yani "hücresel beden" sahibi varlığa, yani "insansı"ya, belli bir kıvama -sevveytu- geldikten sonra Allâh, "ruhundan üfle"miş; böylece o, bir "mutasyon" geçirmişti! Bundan sonra da "insansı"lar arasında ilk "insan" olmuştu Hz. Âdem!...... Devamı için.. ]


73-) Fesecedel Melaiketü küllühüm ecme'un;

O Meleklerin hepsi, toptan secde ettiler. (A.Hulusi)

73 - Onun üzerine Melâikenin hepsi toptan secde ettiler. (Elmalı)


Fesecedel Melaiketü küllühüm ecme'un bunun üzerine bütün melekler yere kapandılar.


74-) İlla ibliys* istekbere ve kâne minel kâfiriyn;

İblis müstesna; (bilincine dayanarak) benlik tasladı ve hakikat bilgisini inkâr edenlerden (karşısındakinin hakikatini göremeyenlerden) oldu. (A.Hulusi)

74 - Yalnız İblîs kibirlenmek istedi ve kâfirlerden oldu. (Elmalı)


İlla ibliys İblis hariç. istekbere ve kâne minel kâfiriyn o büyüklük tasladı ve hakkı inkar edenlerden oldu.

İblis; umutsuz vaka anlamına gelir. Yani müblisiyn umutsuzlar manasına kullanılır Kur’an da da. Umutsuzluk insanı iblisleştirir. Burada bu söyleniyor. Küfür; Burada ki küfür nankörlük anlamına gelir ki Taberi’de bunu tercih etmiş. İblis Allah’ın varlığını inkar etmedi. Hemen aşağıda 80. ayette Allah’ın izzeti üzerine yemin edecek. Ama nankörlük etti. Demek ki Allah’ın varlığını inkar edenler iblisten daha da fazla iblisleşen insan türüne giriyor.


75-) Kale ya ibliysü ma meneake en tescüde lima halaktü Bi yedeyye, estekberte em künte minel âliyn;

Buyurdu: "Ey İblis (ikileme düşen)! İki Elim (ilim ve kudret) ile yarattığıma secde etmene ne mâni oldu? Benliğin mi engel oldu, yoksa Alûn'dan (Âdem'e secdesi söz konusu olmayan yüce kuvvelerden {meleklerden}) mi olduğunu sandın?" (A.Hulusi)

75 - Ey İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani' oldu sana? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun? (Elmalı)


Kale ya ibliysü ma meneake en tescüde lima halaktü Bi yedeyy Allah; ey iblis dedi ellerimle yarattığım beşerin önünde seni yere kapanmaktan, onun emrine amade olmaktan alıkoyan şey nedir? Bi yedeyye; iki elimle manasına gelir literal olarak lafzen fakat burada simgesel bir anlamı var bunun; insanın şeref ve itibarına bir atıftır bu. İnsan Allah’ın şah eseridir. Yani başka şeyleri vesile kılarak değil, insanın insan vasfı olan ruhu bizzat ben müdahale ettim. Yani insanı insan kılan şey, insanı hayvandan ayıran şey can değil ruhtur. Dolayısıyla orada ilahi müdahale gerçekleşmiştir. Onu söylüyor asıl.

 estekberte em künte minel âliyn başta bir hemze istifhamiyye var dil kaidelerince e estekberte idi aslında. Başkasına boyun eğmeyecek kadar kibirli misin? Yoksa kendini herkesten üstün görenlerden misin. Veyahut ta herkesin üzerinde bir makama sahip olanlardan mısın. Ki İbn. Arabi böyle bir mana vermiş el ‘aliyn’e. Adem’e secde etmekle emr olunan melekler yer yüzü melekleriydi diyen başka otoriteler de var Razi gibi. Yani El ‘aliym de denilen yüce göğün melekleri Adem’e secde ile  emr olunan melekler değildi. Yani bu emrin dışındaydılar.

Dolayısıyla İblis’e sen onların içinde değildin, onlara ait değil, yere aitsin. Peki niye kendini onlardan sayıyorsun manasına da alan yorumcular olmuş. Burada ki secdeyi biz bununla da birlikte düşündüğümüzde; eşyanın içinde ki güçlerin, eşyanın içinde ki ilahi emri alan alıcı gücün insan oğlunun emrine verilmesi. Yani sen insanoğlunun emrine, hizmetine amade ol denilmesi anlamına bir simge olduğunu, sembol olduğunu da söyleyebiliriz.


76-) Kale ene hayrun minh* halakteniy min narin ve halaktehu min tıyn;

(İblis) dedi ki: "Ben daha hayırlıyım ondan; beni ateşten (radyasyon - yakan dalgalar {aynı nâr = ateş kelimesi cehennemde yakan olarak da kullanılmakta. A.H.}) halk ettin, onu tıynden (hücresel bedenli - maddeden) halk ettin" dedi. (A.Hulusi)

76 - Dedi ki ben ondan hayırlıyım beni bir ateşten yarattın, onu ise bir çamurdan yarattın. (Elmalı)


Kale ene hayrun minhum İblis dedi ki ben ondan üstünüm halakteniy min narin ve halaktehu min tıyn zira beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın. Burada ilkel materyalizm görüyoruz. Yine ilkel bir ırkçılık görüyoruz. İlk ırkçı şeytan. Çünkü dahli olmadığı bir şeyle övünüyor. Şöyle br akıl yürütüyor ben ateşten yaratıldım o topraktan. Ateş topraktan üstündür o zaman ben ondan üstünüm. Oysa yaratılışında kendisinin müdahalesi yoktu ki. Kişi kendisinin müdahalesi olmayan bir şeyle övünüyorsa ahmakça bir şey bu. Bir şeyle övünecekseniz kendi ellerinizle müdahil olduğunuz, yani hak ettiğiniz, çaba göstererek kazandığınız bir şeyle övünün. Onun içinde Kur’an;

inne ekremeküm ındAllahi etkaküm. (Hucurat/13) sizin en üstününüz Allah’a karşı sorumluluğunuzun en çok bilincinde olandır buyrulur.


77-) Kale fahruc minha feinneke raciym;

(Allâh) buyurdu: "Çık oradan; çünkü sen racîmsin (hakikatinden uzak düşmüşsün)!" (A.Hulusi)

77 - Buyurdu ki: hemen çık oradan çünkü artık sen matrut (racîm) sin. (Elmalı)


Kale fahruc minha feinneke raciym Allah, öyleyse çık git bu yüce makamdan dedi. Çık git, in. Yani buradaki çık; makamdan çıkış, çünkü sen aşağılandın.

[Ek bilgi; “Şu ayet-i celileden anlaşıldığı veçhile evvelce şeytan ubudiyet noktasında devam etmişken hasedi ve kibri sebebiyle emr-i İlâhiye ret ve itiraz tarikiyle muhalefet ettiğinden güzel suratı çirkin bir surata 'tebeddülle cismi nûrânîsi zulmânîye inkılap etmiştir. Çün­kü; ibadetle hasıl olan nuraniyetin ma'siyetle zulümâta tahavvül edeceği şüphesizdir.

İşte şu esasa binaendir ki biraz zaman ibadetle meşgul olan insan yoldan çıkarak salâh-ı halini fesada değişince güzel simasının çirkin bir simaya tebeddül ettiği her zaman görül­mektedir. Binaenaleyh itibar; hatimeyedir.

Şu halde insan için lâ­zım olan Cenabı Hak'tan tevfik istemek ve hüsn-ü hatime tamaen-niyatımda bulunmaktır. Zira; her işte hüsn-ü hatime olmazsa emek­lerin boşa gideceği şüphesizdir.” (Konyalı Mehmet Vehbi/ Büyük Kur’an tefsiri)]


78-) Ve inne aleyke la'netİY ila yevmid diyn;

"Muhakkak ki, hüküm sürecine kadar lânetim (benden uzaklık) senin üstündedir!" (A.Hulusi)

78 - Ve her halde üzerindedir lânetim ceza gününe kadar. (Elmalı)


Ve inne aleyke la'netİY ila yevmid diyn ve unutma ki hesap gününe kadar lanetim senin üzerine olacaktır.


79-) Kale Rabbi feenzırniy ila yevmi yüb'asûn;

(İblis) dedi ki: "Rabbim! (İnsanların ölümle) bâ's olacakları zamana kadar bana mühlet ver (kuvvelerimi kullanabileyim onlara karşı)." (A.Hulusi)

79 - Dedi: ya rab! o halde ba's olunacakları güne kadar beni geri bırak. (Elmalı)


Kale Rabbi feenzırniy ila yevmi yüb'asûn İblis; Rabbim dedi, madem öyle bana tekrar diriliş gününe kadar süre tanı.


80-) Kale feinneke minel munzariyn;

(Allâh) buyurdu: "Muhakkak ki sen süre tanınanlardansın!" (A.Hulusi)

80 - Haydi buyurdu: geri bırakılanlardansın. (Elmalı)


Kale feinneke minel munzariyn Allah dedi ki; Peki sen artık süre tanınanlardan birisin.


81-) İla yevmil vaktil ma'lum;

"Bilinen sürece kadar!" (A.Hulusi)

81 - Malûm vakit gününe kadar. (Elmalı)


İla yevmil vaktil ma'lum tabii ki sadece bilinen zaman dolup günü gelinceye kadar.


82-) Kale feBi ızzetiKE le uğviyennehüm ecme'ıyn;

(İblis) dedi ki: "İzzetine (karşı konulmaz gücüne) yemin ederim ki, onların hepsini şaşırtıp (kendilerini beden kabul ettirerek, bedenin zevkleri peşinde koşturarak; hakikatlerini oluşturan ruhun konusundan) saptıracağım." (A.Hulusi)

82 - Öyle ise dedi: izzetine kasem ederim ki ben onların hepsini mutlak iğva eder sapıtırım. (Elmalı)


Kale feBi ızzetiKE le uğviyennehüm ecme'ıyn İblis bunun üzerine dede ki; Senin izzetine yemin olsun ki onların tümünü yoldan çıkaracağım.


83-) İlla 'ıbadeKE minhümül muhlesıyn;

"Ancak onlardan ihlâsa erdirilmiş (hakikatlerini yaşattığın) kulların müstesna." (A.Hulusi)

83 - Ancak içlerinden ihlâs ile seçilmiş has kulların müstesnâ. (Elmalı)


İlla 'ıbadeKE minhümül muhlesıyn bunun tek istisnası onlar arasında ki imanını saf tutma çabasını desteklediğin kulların olacak. Vehimle, vesveseyle ayartacağım. Güçlü iradeliler hariç.


84-) Kale fel Hakku, vel Hakka ekul;

(Allâh) buyurdu: "Hakk'ı söyledin (ihlâslı kullarım konusunda); ben de gerçeği bildireyim:" (A.Hulusi)

84 - Buyurdu ki o doğru ve ben hep doğruyu söylerim. (Elmalı)


Kale fel Hakku, vel Hakka ekul Allah şöyle buyurdu; İşte gerçek budur ve ben de bu gerçeği söylüyorum.


85-) Leemle enne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhüm ecme'ıyn;

"Andolsun ki cehennemi senden (olanlarla) ve onlardan sana tâbi olanlarla toptan dolduracağım." (A.Hulusi)

85 - Celâlim hakkı için Cehennemi mutlak dolduracağım senden ve onların sana tabi' olanlarından topunuzdan tıka basa. (Elmalı)


Leemle enne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhüm ecme'ıyn and olsun ki cehennemi senin gibilerle ve sana uyanların tümüyle dolduracağım.


86-) Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin ve ma ene minel mütekellifiyn;

De ki: "Bildirdiklerim için sizden karşılık istemiyorum ve ben size asılsız iddialarla da gelmedim." (A.Hulusi)

86 - De ki: bir ecir istemiyorum sizden ona karşı ve ben o tekellüfçülerden değilim. (Elmalı)


Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin ve ma ene minel mütekellifiyn ey peygamber sende de ki; ben bu mesajı iletmemden dolayı sizden hiçbir karşılık istemiyorum. Ben kendisine zorla sorumluluk altına sokan biri de değilim. Yani tekellüf sahibi de değilim.


87-) İn huve illâ zikrun lil alemiyn;

"O, âlemler (insanlar) için bir hatırlatmadan başka değildir." (A.Hulusi)

87 - O sırf bir zikir, bir öğüttür bütün âlemîn için. (Elmalı)


İn huve illâ zikrun lil alemiyn ne ki bu vahiy bütün alemler için sadece bir uyarıdır.


88-) Ve leta'lemunne nebeehu ba'de hıyn;

"Onun ne olduğunu bir süre sonra (ölüm anında) elbette anlayacaksınız!"(A.Hulusi)

88 - Ve her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz(Elmalı)


Ve leta'lemunne nebeehu ba'de hıyn ama O’nun verdiği haberin gerçek olduğunu bir zaman sonra nasıl olsa mutlaka öğreneceksiniz. Fakat iş işten geçmiş olacak. Hani ve late hıyne menas diyordu ya girişte, biz vahyin hakikatine iş işten geçmeden pazarlıksız iman eden kimselerden kılmasını rabbimizden niyaz ediyoruz. Ölünce ne olacaksın sorusunu kendimize soruyor, iblis gibi umutsuz bir vaka olmak yerine Adem gibi hatada ısrar etmeyip adam olacağız demek istiyoruz.


“Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.


143. videonun sonu.
143. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder