C sayfasından devam
34-)
Ve lekad enzelna ileyküm âyâtin mübeyyinatin ve meselen minelleziyne halev min
kabliküm ve mev'ızaten lil müttekıyn;
Andolsun
ki, size gerçeği açıkça gösteren işaretler, sizden önce gelip geçmişlerden
örnekler ve korunmak isteyenler için ibret alınacak öğüt inzâl ettik. (A.Hulusi)
34 - Kasem
olsun ki size beyan edici âyetler ve sizden evvel geçenlerinki kabîlinde bir
mesel ve muttakiler için bir mev'ıza indirdik. (Elmalı)
Ve
lekad enzelna ileyküm âyâtin mübeyyinat ve doğrusu biz size hakikati
açık be net olarak dile getiren mesajlar ve meselen
minelleziyne halev min kabliküm sizden önce geçip gitmiş olanlara
ilişkin bir nice mesel, bir nice örnek ve mev'ızaten
lil müttekıyn ve sorumluluk bilincine sahip olanlar için her türden
öğüt indirmişizdir.
Bu ayet hem ilk cümlesi ile
yukarıdaki hükümlerle bağlantılı, son cümlesi ile ardından gelen ve sembolik
dilin zirvesini oluşturan 35. ayetle Nûr ayeti ile bağlantılı. Yani iki tarafa
da gönderme yapan, iki tarafı da gören bir ayet olarak okunmalı. Şimdi; ve mev'ızaten lil müttekıyn muttakilere Allah’ın
vaz’u nasihatı, öğüdü neymiş onu okuyalım.
35-)
Allâhu Nûrus Semâvâti vel Ard* meselü NûriHİ kemişkâtin fiyha mısbâh* elmısbâhu
fiy zücâcetin, ezzücâcetü keennehâ kevkebün dürriyyün yûkadü min şeceretin
mübareketin zeytûnetin lâ şarkıyyetin ve lâ ğarbiyyetin yekâdü zeytühâ yudıy'u
ve lev lem temseshü nâr* Nûrun alâ Nûr* yehdillâhu linûriHİ men yeşâ'* ve
yadribullâhul emsâle linNâs* vAllâhu Bi külli şey'in 'Aliym;
Allâh,
semâların ve arzın nûrudur (NÛR, ilimdir -
candır - datadır; semâlar ve arzın hakikati ilimden {DATA} ibarettir)! O'nun nûrunun (ilminin
varlığı ve açığa çıkışı) misali şuna benzer:
İçinde lamba (bilinç) bulunan bir kandil (beyin) gibidir... O lamba da bir sırça (şuur) kapsamındadır! O
sırça (şuur)
sanki inciden bir yıldız (yaradılış amacına göre
işlevlenmiş Esmâ bileşimi) gibidir ki, doğu ve
batıya (mekân ve zamana) ait olmayan mübarek bir ağaçtan (insanî hakikatin), yani
zeytinden (TEK'lik şuuruna sahip olması) tutuşturulur! O ağacın yağı (şuurdaki hakikat müşahedesi)
neredeyse kendisine bir nâr (arınma çalışmaları) dokunmasa da ışık saçar! Nûr'un alâ nûr'dur (Esmâ ilminin birimsel ilim sûretinde açığa çıkışı)... Allâh (insanın
hakikati olan Esmâ mertebesi) dilediği kimseyi
kendi nûruna (kendi hakikati ilmine) erdirir! Allâh insanlar için misaller veriyor... Allâh
her şeyi (Esmâ özellikleriyle, o şey olduğu
için) Bilen'dir. (A.Hulusi)
35 - Allah,
Sema vat-ü Arzın nûrudur, nûrunun temsili sanki bir mişkât; içinde bir mısbah,
mısbah bir sırçada, sırça sanki bir kevkebi dürrî (bir inci yıldız), mübarek
bir ağaçtan tutuşturulur: bir zeytinden ki ne şarkîdir ne garbî, yağı hemen
hemen ateş dokunmasa bile zıya verir, nûr üzerine nûr, Allah nûruna dilediğini
hidayet buyurur ve insanlar için meseller darp eyler ve Allah, her şey'e
alîmdir. (Elmalı)
Allâhu
Nûrus Semâvâti vel Ard Allah göklerin ve yerin Nûr’u dur. meselü NûriHİ kemişkâtin fiyha mısbâh onun Nûr’u
içinde kandil bulunan bir oyuktan yayılan ışık gibidir.
Bu ayet Kur’an da ki sembolizmin
zirvesinden, zirvelerinden biridir. Tabii ki burada bir benzetme yapılıyor.
Hatta teşbih-i beliğ var eskilerin ifadesi ile. meselü
NûriHİ O’nun Nûr’unun misali, örneği. Bir de Kâf, teşbih edatı gelmiş ki
iki teşbihle teşbih olduğu ifade edilmiş. BU ayet üzerine İslam Tefsir
tarihinde öyle yorumlar üretilmiştir ki belki çok az ayete nasip olmuştur.
Hatta müstakil eserler dahi yazılmıştır. Bunların başında meşhur İmam
Gazzali’nin Mişkat-ül Envar, adını da bu ayetten alan ve sırf bu ayeti ele alan
bir müstakil eseri vardır. Her ne kadar Gazali o eserde Allah’ı bizzat Nûr
olarak niteliyorsa, yani Nûr’u hakiki manada alıyorsa da bu ayette görüyoruz ki
böyle yaklaşmamızı kesinlikle istemediğini iki şeyle beyan ediyor. Mesel ve kâf
teşbih edatı.
Onun için bu bir benzetme. Yani
buradaki benzetme Ca’ilu, belki takdiri ifadesiyle Nûr’u kılan, Nûr’u var eden,
göklerin ve yerin Nûr’unu var eden O’dur manasına anlamamız ayetin bize verdiği
bu ima ve açık delillerden ortaya çıkıyor.
elmısbâhu
fiy zücâcetin evet, o kristal bir fanus içindedir. Zücaceyi böyle
çevirelim, kristal bir fanus. Ki teşbih olduğunu sembolik bir değer taşıdığını
biz Kur’an da ki bir çok ayetten anlıyoruz zaten leyse kemisliHİ şey’.. (Şûrâ/11) ayetinde o
hiçbir şey gibi değil diyor. Yani o hiçbir şeyin içine elbette ki burada ki
Nûr, ışık ta girmiyor. Yine Ve lem yekün leHÛ
küfüven ehad. (İhlas/4)hiçbir şeyin dengi olmaz diyor. Onun için
beşeri tanıma sığmayan Allah’ın hidayete yakın kullarına bahşettiği gönül
aydınlığı bu Nûr.
Nûr vahyin
sıfatıdır aslında, Maide/46. ayetinde İncil için Nûr geçiyor. Tevrat için yine
Maide/44. ayetinde Nûr sıfatı geçiyor. Yine Kur’an için Nûr sıfatı Kur’an da
çok kullanılıyor. ve enzelna ileyküm nuren mübiyna (Nisa/174) mesela. Yani size Nûr
indirdik, ışık aydınlık indirdik.
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki Nûr vahyin sıfatıdır.
Bu sembolü, fakat İslam bilgi sistemleri farklı farklı yorumlamıştır. Beyan
bilgi sistemi vahiy ve hidayet olarak yorumlamıştır. Bürham bilgi sistemi akıl
olarak yorumlamıştır, irfan yani tasavvufun içinde olduğu irfan bilgi sistemi
ise feyiz, südur ve basiret olarak yorumlamıştır. Hiç şüphesiz bu üç yorumun
üçünün de gerçeklik payları vardır. Farklı farklı olmak şartıyla. Belki bir
hiyerarşi bulunması şartıyla üçü de iç içe anlaşılabilir. Ama özellik ve
öncelikle unutulmamalıdır ki Nûr Vahyin sıfatıdır, Allah’ın Nûr’u da vahyi ile
indirdiği hidayet olarak anlaşılmalıdır.
ezzücâcetü
keennehâ kevkebün dürriyyün öyle bir fanus ki, sanki inci gibi
parıldayan bir yıldız. Fanus; Tabir caizse ışığın kabı, ışığın yolu. Yani
lambanın dışında ki cam.
Übey Bin Kaab büyük kaari bunu
akıl olarak yorumlamış, anlamış. Gerçekten de doğru bir yorum. Çünkü vahiy
ışığı akıl fanusuyla hayata yansır. Vahiy ışığı akıl lambasıyla hayatı
aydınlatır.
yûkadü
min şeceretin mübareketin zeytûnetin lâ şarkıyyetin ve lâ ğarbiyye o
kandil doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir zeytin ağacından elde
edilmiş bir yakıtla tutuşturulur.
İslam’ın 3 büyük vahyin merkezi
Akdeniz havzasıdır. Akdeniz havzasının sembolik bitkisi ise zeytindir. Belki
zeytinin anılması işte 3 büyük vahyin merkezine bir işaret. Fakat ne doğuya ne
batıya ait ifadesi ibaresi de hakikatin vatanı olmaz. Vahiy bir dille iner.
Doğru, İbranice iner. Aramice iner, İncil’de olduğu gibi. Kur’an da olduğu gibi
Arapça iner. Fakat vahyin manası evrenseldir. Kökü zaman ve mekan üstüdür.
Ayakları yerdedir fakat başı göktedir. Onun için vahyin her hangi bir coğrafya
ile sınırlanması doğuyla ya da batı ile ilişkilendirilmesi doğru olmaz. Bu
ayeti aslında vahyin manasının evrenselliğini beyan eden bir ayet olarak
okumakta mümkün bu ibareyi.
yekâdü
zeytühâ yudıy'u ve lev lem temseshü nârun öyle ışıltılı bir yağ ki,
bu yakıt ki neredeyse ateş değmeden bile ışık saçacak. Öyle ıpıl ıpıl, öyle
ışıltılı bir yakıt ki bu ateş değmese bile ışık saçacak handi ise. Nûrun alâ Nûr Nûr üstüne Nûr’dur o. Yani yakıtı yakıtı
Nûr, lambası Nûr, konulduğu yer Nûr, takası, eskiden taka derlerdi, takası Nûr.
Duvarda o eski kandillerin konulduğu yer, lambaların koyulduğu oyuk o Nûr ve
ışığı Nûr. İç içe geçmiş Nûr adeta. Yani merkezi Nûr, anlamı Nûr, lafzı Nûr ve
tabii ki maksadı Nûr. Muhatabı da insanın içine Allah’ın yerleştirdiği akıl
Nûr. Hepsi Nûr.
yehdillâhu
linûriHİ men yeşâ' Allah isteyeni Nûr’unun peşine takarak doğru yola
iletmeyi diler. ve yadribullâhul emsâle linNâs*
vAllâhu Bi külli şey'in 'Aliym işte Allah insanlara böyle misaller
vermektedir, zira her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen yalnızca Allah’tır.
Değerli dostlar bu ayette geçen
semboller mişhad yani ışık mahalli duvardaki ışık koyulan oyuk. Vahyin nuru
olarak anlaşılabilir. Zücac, yani fanus ışığın üstüne geçirilen kristal. Kalbin
Nûr’u, yani akıl olarak anlaşılabilir. Mısbah, yani onun içindeki lamba,
Allah’ın hidayet Nûr’u olarak anlaşılabilir. Zeytûn, yani onun içinde ki,
kandilin içinde ki yakıt, yağ da iman olarak anlaşılabilir. Eğer bu kandil
insanın gönlünde ki akıl Nûr’u ile birleşir de, insanın içinde iman ışığını
yakarsa gerçek aydın Allah’a göre odur.
Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
111. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/08/24/islamoglu-tef-ders-nur-27-40111/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder