29 Ağustos 2012 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. NÛR (32-33)(111-C)


B sayfasından devam

32-) Ve enkihul eyama minküm ves salihıyne min ıbadiküm ve imâiküm* in yekûnu fükarae yuğnihimullâhu min fadliHİ, vAllâhu Vasi'un 'Aliym;

Sizden evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden sâlihleri nikâhlayın! Eğer onlar fakirseler, Allâh kendi fazlından onları zengin eder... Allâh Vasi'dir, Aliym'dir. (A.Hulusi)

32 - Bir de sizden olan dulları ve kölelerinizden, cariyelerinizden salihleri evlendirin, eğer fukara iseler Allah, onlara fazlından gına verir, Allah, vasi'dir, alîmdir. (Elmalı)


Ve enkihul eyama minküm ves salihıyne min ıbadiküm ve imâiküm ve içinizden bekar olanları erkek ve kadın kölelerinizden evliliğe elverişli olanları evlendirin.

Şimdi yepyeni bir pasaja girdi sure. Bu pasajda yine biraz önceki düzenlemelerin yerini bulması için bir toplumda ahlaki sapmanın cinsellik merkezli, odaklı ahlaki sağmanın oluşmaması için alınması gereken bir numaralı tedbiri aldı. O da evlilik kurumunu genişletmek ve kolaylaştırmak. Yani evlenmekte güçlük çeken insanların önünü açmak. Çünkü meşru bir biçimde karşılanmayan arzular gayri meşruya yönelecektir. Onun için de o arzuların meşru bir biçimde karşılanmasının önündeki engelleri kaldırıp kolaylaştırma yönünde bir talimat getiriyor bu ayet. Onları evlendirin diyor.

Buradaki eyyam; dul ya da değil, eşi olmayan herkestir. Öncelikle evlenmek isteyip te buna imkan bulamayan köleleri muhatap alıyor bu ayet. Fakat bu kapsama giren herkes bu ayetin muhatabı. Evlendirin emri cinsel ahlaksızlığı önlemenin bir unsuru olarak öne çıkıyor. O halde bu surenin 2. ayetinde ki cezanın uygulanabilmesi, bu gibi önlemlerin alınmasına bağlıdır. Ancak adalet böyle tecelli eder. Bir önlem paketinde cezayı uyguluyor ama tedbiri almıyorsanız bu adil bir uygulama değildir.

in yekûnu fükarae yuğnihimullâhu min fadliH yoksul da olsalar Allah onları lûtfuyla destekleyecektir.

Bu teşvikler tarihte evlendirme vakıflarının kurulmasına vesile olmuştur. İslam medeniyetinde bir çok mahalde zenginler, varlıklı insanlar, hatta devlet evlendirme vakıfları kurmuş ve bu vakıflar aracılığı ile evlenmekte zorlanan yoksul insanları evlendirmişler, evermişler, baş göz etmişlerdir. vAllâhu Vasi'un 'Aliym zira Allah lûfunda sınırsızdır, kime ne kadar vereceğini çok iyi bilir. Yani verdiklerini varlıkla sınıyor, vermediklerini yoklukla sınıyor. Onun için verdikleri varlıkla şımarmasınlar, vermedikleri de yoklukla me’yus olmasınlar. Her ikisi de sınanmaktadır. Eğer ikisi de görevini yaparsa aslında verilenle verilmeyenin durumu da birbirine yaklaşır, eşitlenir.


33-) Vel yesta'fifilleziyne lâ yecidune nikahan hattâ yuğniyehümullâhu min fadliHİ, velleziyne yebteğunel Kitabe mimma meleket eymanüküm fekatibuhüm in alimtüm fiyhim hayra* ve atuhüm min malillâhilleziy ataküm* ve lâ tükrihu feteyatiküm alelbiğai in eradne tehassunen litebteğu aredal hayatid dünya* ve men yükrihhünne feinnAllâhe min ba'di ikrahihinne Ğafûrun Rahıym;

Nikâh (eş - imkânı) bulamayanlar da, Allâh kendi fazlından onları zengin edinceye kadar iffetli olsunlar... Sahip olduğunuz kölelerden azâtlık belgesi talep edenlerle -eğer onlarda bir hayır bilmiş iseniz- yazılı anlaşma yapınız ve onlara Allâh'ın size verdiği maldan veriniz... Cariyeleriniz iffetli-namuslu kalmayı dilerler ise, dünya hayatının geçici menfaatini isteyerek fuhşa zorlamayın... Kim onları zorlar ise, muhakkak ki Allâh onların bu yaptıklarından sonra (onlara) Ğafûr'dur, Rahıym'dir. (A.Hulusi)

33 - Bir nikâha çare bulamayanlar Allah, kendilerine fazlından bir gına verinceye kadar iffetli kalmaya çalışsınlar, memlûklarınızdan mükâtebe isteyenleri de eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız hemen kitabete kesin ve onlara Allahın size malından verin ve Dünya hayatın geçici metâını kazanacaksınız diye cariyelerinizi fuhşa ikrah etmeyin, hele iffetli olmak isterlerse; her kim de onları ikrah ederse şüphesiz Allah, onlara ikrahlarından sonra gafurdur, rahîmdir. (Elmalı)


Vel yesta'fifilleziyne lâ yecidune nikahan hattâ yuğniyehümullâhu min fadliH ama evlenmeye bir türlü imkan bulamayanlar Allah lûtfundan kendilerine bir ruhsat, bir fırsat bir yol açıncaya,tanıyıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Yani önlerine bir fırsat açıncaya kadar cenabı Hakk kendi iffetlerini korusunlar. Yani iffetsizliğe böyle bir şeyi bahane kılmasınlar.

velleziyne yebteğunel Kitabe mimma meleket eymanüküm öteden beri mülkiyetinizde bulunan kölelerden azatlık sözleşmesi yapmak isteyenlere gelince fekatibuhüm in alimtüm fiyhim hayra eğer onlarda bir liyakat görüyorsanız onlarla sözleşmeye yanaşınız, sözleşme yapınız hatta bu.

Vahyin daha için başında kucağında bulduğu sosyal bir kurum olan köleliği bir süreç içinde yok etmeyi amaçladığının en güzel delillerinden biridir bu ayet ve bir çok ayet vardır böyle. Kölenin iyi niyetle özgürlüğe kavuşma talebini efendi reddedemez diyor, reddetmemeli. Bu ayet ve buna benzer ayetler geldikten sonra Hz. peygamber başta olmak üzere bir çok sahabe köle azat etme yarışına giriştiler. Öyle bir yarıştı ki bu Hz. peygamber bizzat 63 köle azat etti. Yani ömrünün her yılına bir köle, yani bir özgürlük. Adeta ömrünün her yılını köle yapılmış bir insanı özgür kılarak Allah’tan satın alma anlamına geliyordu.

Hz. Aişe 67. kişiyi azat etti. Hz. Abbas 70 kişi azat etti bu ayet üzerine Abdullah bin Ömer ömründe 1.000 kişiyi, bin köleyi özgürlüğüne kavuşturdu. Sadece kendi köleleri değildi bunlar. Zaten Resulallah’ın bu manada hiç kölesi olmadı. Onları kendisine köle olarak verilmişse dahi ya azat ediyor, daha sonra hizmetine alıyor ya da onları bir başkasıyla evlendiriyor ve öylelikle azat olmuş oluyorlardı.

Yine Abdurrahman Bin Avf 30.000 köle azat etmişti. Bu ayet onlarda böylesine bir özgürlük dalgası uyandırmıştı. Onun içinde Resulallah’tan sonraki 30 yıl içinde miras olarak devredilen kölelik adeta sıfıra düştü.

Bu neyi gösteriyor bize? Vahyin amacının söyledikleri ile sınırlı olmadığını gösteriyor. Vahyin amacını söyledikleri ile sınırlı sanmak, vahyi anlamamak demektir. Vahiy köleliği bir günde bitirmemiştir. Çünkü bitmezdi böyle sosyal bir yara.

Amerika’da ki köleliğin başına gelen o dramatik olayı biliyoruz değil mi? Kölelik aniden kaldırıldığında 3 gün bayram yaptılar 4. gün eski efendilerinin kapısına gelip; açız bizi yeniden köle alın diye yalvardılar. Bu değildi, bir yaradan bir başka yaraya değildi. Ama vahiy bu problemi öyle bir usulünce halletti ki mesela hataen adam öldürmek gibi bir suçta köle azat etmek gibi bir karşılık koymuştu. Yine başka bazı suçlarda, kusurlarda ibadet kusurlarında da köle azat etmek gibi bir kefaret yöntemi ile köleliğin kökünü kesmeyi amaçlamıştı.

Kölelik 3 kaynaktan besleniyordu.

1 – Miras yolu ile geçen köleler,

2 – Özgür olduğu halde bir biçimde ele geçirilerek köle edilip satılanlar,

3 – Savaşta esir olanlar.

Vahiy bu ikisinin kaynağını kuruttu. Birini zaten kesinlikle yasakladı. Özgür birinin gasp edilerek, herhangi bir kervanda basılarak, Hz. Zeyd gibi getirilip köle diye satılması bunu kesinlikle yasakladı. Bir diğerini miras yolu ile köleliği böyle eritti, geriye sadece savaş köleliği kaldı onu da bir çok kurallara bağladı. Öyle sıkı kurallar koydu ki karı koca esir alınmışsa onlar birbirinden ayrılamazdı. Eğer köle kendi özgürlüğünü satın almak isterse hayır denilemezdi. Eğer Müslüman olursa zaten kesinlikle köle edilemezdi ve köleyi azat etmenin ne büyük bir ecre, ne büyük bir sevaba nail olacağı da böylesine teşvikkar ayetlerle ifade edilmişken işte vahiy köleliği böyle peyderpey bir süreç içinde bitirdi.

ve atuhüm min malillâhilleziy ataküm üstelik onlara Allah’ın size emanet olarak verdiği maldan bir miktar da verin. Yani sadece kabul etmekle yetinmeyin bir de onların özgürlüğünü satın almalarına katkıda bulunun.

ve lâ tükrihu feteyatiküm alelbiğai in eradne tehassunen litebteğu aredal hayatid dünya iffetsizliğe karşı korunmak istiyorlarsa eğer evlenme yolu ile dünya hayatının fani hazlarına tamah ederek sakın kadın kölelerinizi fuhşa zorlamayın. İbare biraz uzun olunca tercüme de biraz zor oluyor. Evet, (eğer evlenme yolu ile) iffetsizliğe karşı korunmak istiyorlarsa dünya hayatına meyl ederek onları fuhşa zorlamayın.

ve men yükrihhünne feinnAllâhe min ba'di ikrahihinne Ğafûrun Rahıym zira onları zorlayan herkes iyi bilsin ki Allah bu zorlamadan dolayı onları bağışlayacak, merhamet edecektir. Yani zorlanan değil zorlayan suçlu olacak sorumlu olacaktır.

Kölelerle evlilik dışı cinsel birleşmeyi yasaklayan bir ima da içeriyor bu ayet. Cariyelere yüklenen ücret ödeme yükümlülüğü vardı. Bu ayetlerin geldiği toplumda. Yani cariyeler efendilerine belli bir ücret ödüyorlardı. Efendileri buna onları zorluyordu. Bana kazan getir. Bir cariye nereden kazanacak? Ne yapacak? Nereden kazanırsan kazan diyordu adeta onu fuhşa teşvik eder gibi ve onlar da kazanmanın en kolay ve en bol yolu olan ahlaksızlığı buluyorlardı. Çünkü başka kazanç kapısı yoktu onlar için. O nedenle de bu fuhşu tetikleyen bir unsur olarak ortaya çıkıyordu. İşte bu manada bu kapıyı kapatıyordu.

İlginçtir bire bir örnek olarak Medine’de ki münafık elebaşı Übey Bin Kaab’ın bu işi çok büyük bir boyutta yaptığı, 6 ya da 7 cariyesini bu yolla çalıştırdığı söylenir. İlginç değil mi, bu adam aynı zamanda iftirayı çıkaran, Hz. Peygamberin harim-i İsmetine çamur atan adam ve onun adını dahi anmıyor bakınız, Üsluba bakınız onu direkt izan bir etmiyor, direkt muhatap ta almıyor.

Oysa ki aslında yerin dibine geçirilmeyi hak etmiş olan bu insana direkt doğrudan bir ifade de yok. Sadece yine ahlaki bir kural getiriyor. Ki İbn. Übey’in Muaze adlı bir cariyesi vardı, bu cariye Müslüman olmuştu. Müslüman olmasına rağmen bu adam ona zulmediyor onu hala kendisine para getirmeye zorluyordu. Ağlayarak durumunu Resulallah’a izah etmişti Resulallah’ta ona sahip çıkmıştı ama ya durumunu izah etmeyenler, ya durumunu söyleyemeyenler, açığa çıkaramayanlar zulüm altında gizlice inleyenler, işte bu ayet muhataplarının tümüne böyle bir zulme son vermelerini emrediyordu. Yani insanı savunuyor, yine kadının ezilmesini savunuyor, kadının bir başka amaçla sömürülmesini cinselliğinin sömürülmesinin önüne geçiyordu.


Devam ediyor D sayfasına geçiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder