C sayfasından devam
13-)
Levla cau aleyhi Bi erbeati şühedae, feiz lem ye'tu Biş şühedai feülaike
indAllâhi hümül kâzibun;
(O iftirayı yayanlar) buna
dair dört şahit getirmeli değil miydiler? Mâdemki şahitleri getirmediler, işte
onlar Allâh indînde yalancıların ta kendileridirler. (A.Hulusi)
13 - Ona
dört şahit getirselerdi ya, mademki şahit getiremediler o halde onlar Allah
indinde yalancılardan ibarettirler. (Elmalı)
Levla
cau aleyhi Bi erbeati şühedae iftiracılar, iftiralarını ispat için
dört şahit getirselerdi ya. Evet, zinanın ispatı için nasıl dört şahit
isteniyorsa, bakın böyle zina iftirasının ispatı içinde dört şahit getirselerdi
ya?
İffete verilen değer bir kez daha
ortaya çıkıyor. Yani her iftira insanın, insanlık onuruna yöneltilmiş bir
saldırıdır ve iftiracıyı cezalandırmakta
insanın onurunu korumaktır. Onun için yakın ve açık bir tanıklık
istiyor, hem de bir değil iki değil, üç değil, tam dört tanık istiyor. Yakın ve
açık bir tanıklık.
feiz
lem ye'tu Biş şühedai feülaike indAllâhi hümül kâzibun madem ki
onlar bu şahitleri getiremediler bu takdirde onlar Allah katında yalancıların,
sahtekarların ta kendileridirler.
14-)
Ve levla fadlullahi aleyküm ve rahmetuHU fiyd dünya vel ahireti lemesseküm fiy
ma efadtüm fiyhi azâbün azıym;
Eğer
dünyada ve sonsuz gelecek sürecinde Allâh'ın fazlı ve O'nun rahmeti üzerinizde
olmasaydı, attığınız iftira yüzünden kesinlikle çok büyük azap dokunurdu. (A.Hulusi)
14 - Eğer
Dünya ve Âhirette Allahın fadl-ü rahmeti üzerinizde olmasa idi o daldığınız
yaygarada size mutlak büyük bir azâb dokunurdu. (Elmalı)
Ve
levla fadlullahi aleyküm ve rahmetuHU fiyd dünya vel ahireh bakın
eğer Allah’ın dünya ve ahirette sizin üzerinizde ki fazlı ve rahmeti,
merhameti, acıması olmasaydı lemesseküm fiy ma
efadtüm fiyhi azâbün azıym körü körüne daldığınız bu iftiradan
dolayı mutlaka size büyük bir azap dokunurdu.
15-)
İz telakkavnehu Bi elsinetiküm ve tekulune Bi efvahiküm ma leyse leküm Bihi
'ılmun ve tahsebunehu heyyina* ve huve 'indAllâhi azıym;
İftirayı
dedikodu yollu edinip, hakkında kesin bir bilginiz olmayan şeyi laflıyor ve
bunu sıradan bir konuşma sanıyorsunuz... (Oysa) o, Allâh indînde azîmdir (büyük
bir şey)! (A.Hulusi)
15 - O
sırada ki dillerinizle telâkki ediyordunuz ve ağızlarınızla hiç bir ilminiz
olmayan bir şey söylüyor ve onu kolay sanıyordunuz, halbuki o, Allah yanında
büyük bir vebal. (Elmalı)
İz
telakkavnehu Bi elsinetiküm ve tekulune Bi efvahiküm ma leyse leküm Bihi 'ılmun
ve tahsebunehu heyyina tam da dilinize dolayıp hiçbir bilginiz
olmadığı halde basite alarak ağızlarınızda gevelediğiniz bir sırada hem de
dokunurdu o büyük azap. ve huve 'indAllâhi azıym
oysa ki bu Allah katında çok büyük bir vebaldir.
Yani döndürüp döndürüp Allah
katında bunun, yani insan onuruna yönelik tecavüzün, iftiranın büyük bir vebal
olması haddi zatında ey müminler, Allah’ın gör dediği yerden bakarsanız siz
bütün bu düzenlemelerin, Allah’ın çıkarını değil kendi çıkarınıza olduğunu
anlarsınız. Allah sizin onurunuzu savunuyor, kendisini değil. Çünkü O’nun zaten
savunmaya ihtiyacı yok. Zaten bütün bu yapılanlardan O bir zarar ve ziyan
görmez. Tek ziyan görecek taraf sizsiniz. Onun için Allah sizi savunuyor. Sizi,
sizin şerrinize karşı savunuyor. İnsanı, insanın tecavüzüne karşı savunuyor.
İnsanı insanın saldırısına karşı savunuyor.
Neden biliyor musunuz? Çünkü
Allah’ın insana olan sevgisi şefkati ve merhameti, bir annenin evladına olan
şefkatinden sınırsız derece daha büyüktür. Allah sizi seviyor. Onurunuzu size O
hediye etti. Bu onuru beş paralık etmenizi de istemiyor, bunun için.
16-)
Ve levla iz semı'tümuhü kultüm ma yekûnü leNA en netekelleme Bi hazâ* subhaneKE
hazâ bühtanun azıym;
Onu (o yalanı) işittiğinizde:
"Bunu konuşmak bizim işimiz değildir! Subhaneke (Seni tenzih ederiz)! Bu,
aziym bir iftiradır!" demeniz gerekmez miydi? (A.Hulusi)
16 - Onu
işittiğiniz vakit: bunu söylemek bize gerekmez, hâşâ bu bir büyük bühtandır
deseniz ya. (Elmalı)
Ve
levla iz semı'tümuhü kultüm ma yekûnü leNA en netekelleme Bi hazâ
işte bu yüzden onu işittiğinizde bu konuda konuşmak bize düşmez., Yani ma
yekûnü leNA en netekelleme Bi hazâ bu konuda konuşmak bize yakışmaz, bize
yaraşmaz şık kaçmaz.
subhaneKE
hazâ bühtanun azıym Allah’ım böyle bir iftiradan senin yüce zatına
sığınırım, sığınırız. Dehşet bir iftiradır demeniz gerekmez miydi? Böyle
deseydiniz ya.
Müslüman zihin inşa ediliyor
değerli Kur’an dostları. Haberin kaynağı, haberin hedefini ele verir diyor
zımnen bu ayetler. Kaynağına bakın doğruyu öğrenin diyor. Haberi kim getirdi
bakın ona haberin kalitesini anlayın. Siz, anneniz makamında olan birini,
düşmanınız makamında olan birinden mi öğrenirsiniz. Bu nasıl yaklaşım. Bu nasıl
bakış açısı. Aslında siz yaptığınız iftiraya katkıdan daha büyük bir suç
işliyorsunuz. O da içinizde ki duruşunuzla. Yani anneniz makamındaki birini düşmanınızın
ağzından öğrenmek gibi korkunç bir suç işliyorsunuz. Yani yaptığınız şeyin
görünenin, görünmeyen karşısında çok daha küçük. Görünmeyen kısmı, işin
tasavvura yönelik kısmı çok daha büyük bir yanlış üzerine oturuyor.
Göz bozulmayınca gönül bozulmaz.
Bakış bozulmuş, gönül bozulmuş ki bakış bozulmuş. Gönül bozulmayınca da göz bozulur,
sizin gönlünüz bozulmuş, içiniz bozulmuş ki bakışınız bozuluyor. Eğer içiniz
bozulmasaydı gözünüz de bozulmazdı gönlünüz bozulmasaydı. O nedenle gönlünüzü
düzeltin, gözünüz düzeltir. Belki böyle anlayacağız. (???){Benim anladığım;
İnsan; Allah’ın bak dediği yerden bakmayınca gönül dediğimiz tasavvuru
oluşturan yönelişler bozulur, gönül bozulunca da göz yanlış görmeye başlar.}
17-)
Ye'ızukümullâhu en te'ûdû limislihı ebeden in küntüm mu'miniyn;
Eğer
iman edenler iseniz, bunun benzeri bir olayı sonsuza dek yaşamamanız için Allâh
sizi uyarır! (A.Hulusi)
17 - Böyle
bir şey'e ebedi avdet etmeyesiniz eğer mümin iseniz diye Allah size va’z
veriyor. (Elmalı)
Ye'ızukümullâhu
en te'ûdû limislihı ebeden in küntüm mu'miniyn eğer imanda sebat
gösteren kimselerseniz Allah size bu tür bir iftiraya bir daha asla
bulaşmamanızı öğütler. Va’z eder.
18-)
Ve yübeyyinullahu lekümül'ayat* vAllâhu Aliymun Hakiym;
Allâh
size işaretlerini açıklıyor... Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir. (A.Hulusi)
18 - Ve
sizin için âyetleri beyan buyuruyor ki Allah alîmdir hakîmdir. (Elmalı)
Ve
yübeyyinullahu lekümül'ayat zira Allah size mesajlarını açıkça
bildiriyor vAllâhu Aliymun Hakiym nitekim
Allah her şeyi bilir yüce bir hikmet sahibidir.
Her şeyi bilir, O her şeyin
içinde, kimin nerede durduğu, iftira yapılanın o işi yapıp yapmadığı, iftira
yapanların bu iftirayı niçin attığı, iftira atanların ağzına kulak verenlerin
içinde nelerin yattığı, hangisini hangi güdülerin yönettiği, bu iftirayı
yayanlar neye dayanarak yaydılar. Yani kimisi kıskançlıktan, kimisi
ahmaklıktan, kimisi saflıktan, kimisi bencillikten, kimisi dostunu düşmanını
bilememekten. Herkes tabii ki aynı sebeple yapmadı ya da yaymadı. Bunların
içinde gerçekten saf, her duyduğuna inanan insanlar olduğu gibi, hiçte saf olmayan
çok kötü bir niyetle iftirayı yayanlarda olabilirdi. Allah onların niyetlerin
de bilir yani. Niyetlerine göre değerlendirecektir.
19-)
İnnelleziyne yuhıbbune en teşiy'al fahışetü fiylleziyne amenû lehüm azâbün
eliymün fiyd dünya vel ahireh* vAllâhu ya'lemu ve entüm lâ ta'lemun;
İman
edenler arasında çirkin söylentilerin yayılmasını sevenler var ya, onlar için
dünyada da sonsuz gelecek süreçte de elim bir azap vardır... Allâh bilir, siz
bilmezsiniz. (A.Hulusi)
19 - Mü'minler
içinde bîedebâne sözlerin şüyu' bulmasını arzu edenler için muhakkak Dünya ve
Âhirette elîm bir azâb vardır ve siz bilmediğiniz halde Allah, bilir. (Elmalı)
İnnelleziyne
yuhıbbune en teşiy'al fahışetü fiylleziyne amenû lehüm azâbün eliymün fiyd
dünya vel ahireh müminler arasında hayasızca söylentilerin
yayılmasından hoşlanan kimseleri bu dünyada da, ahirette de can yakıcı bir
yalnızlığa terk edeceğiz.
Azâbı; etimolojik kökeni olan
terk etmek, yalnız kalmak, yalnız bırakılmaya atfederek bu anlamı daha uygun
buluyoruz. Onun için can yakıcı bir yalnızlığa terk edeceğiz.
Zannın bir kısmı günahtır diyen
Hucurat/12. ayetini hatırlayın. “Ayıpları araştıranların Allah ayıplarını araştırır,
ortaya çıkarır.” Diyen Resulallah’ın hadisini hatırlayın. İşte burada haddi
zatında bırakın iftirayı bir insanın olmuş bitmiş bir ayıbını bile araştırmak
yasaklanmıştır. Çünkü aynı ayetin devamı;
inne ba'dazzanni ismün ve
lâ tecessesu.. (Hucurat/12) diye devam
eder. Ayıpları araştırmayın. “Allah’ın örttüğünü sen de ört.” demişti
peygamberimiz birine. Burada ne kadar harika bir değer getiriliyor. Yani
insanları utandırmak, ayıplarını ortaya dökmek, onların utanmasından zevk
almak, onların incinmesinden zevk almak. Bu aynı zamanda bir bozuk iç dünyanın
habercisidir.
Düşünün
kendi saadetini başkalarının felaketi üzerine bina eden insanlar. Kendi
sevincini başkalarının üzüntüsüne bina eden insanlar. Başkalarının yanlışını
kendi doğrusu gibi niteleyen insanlardır. Başkasının yanlışı senin doğrun olmaz
ki. Ayıpları araştıran birinin mantığı olsa olsa budur. Başkalarının yanlışını
bulayım, benim doğrum olsun.
Hayır, hiç
kimsenin yanlışı bir başkasının doğrusu, hiç kimsenin günahı, bir başkasının
sevabı olmaz. Onun düşmesi senin yükselmen anlamına gelmez. Aksine insanlık
değeri bir katma değerdir. Eğer bir insanın değeri düşerse, insanlığın ortalama
değerinden bir şey de eksilir. Bence
onun değerini artırmaya çalışmalısın, düşürmeye değil. İşte burada verilmeye
çalışılan da o.
vAllâhu
ya'lemu ve entüm lâ ta'lemun her şeyin iç yüzünü Allah bilir, fakat
siz bilmezsiniz.
20-)
Ve levla fadlullahi aleyküm ve rahmetuHU ve ennAllâhe Raûfun Rahıym;
Ya
üzerinizde Allâh'ın fazlı ve rahmeti olmasaydı! Allâh muhakkak Raûf'tur,
Rahıym'dir! (A.Hulusi)
20 - Ya
olmasa idi üzerinizde Allahın fadl-ü rahmeti ve hakikati Allahın, bir raufı
rahîm olması. (Elmalı)
Ve
levla fadlullahi aleyküm ve rahmetuHU ya Allah’ın üzerinizde ki
fazlı ve rahmeti olmasaydı ve ennAllâhe Raûfun
Rahıym hele ki Allah çok şefkatlidir, pek merhametlidir.
21-)
Ya eyyühelleziyne amenû lâ tettebi'u hutuvatiş şeytan* ve men yettebı'
hutuvatiş şeytani feinnehu ye'müru Bil fahşai vel münker* ve levla fadlullahi
aleyküm ve rahmetuHU ma zekâ minküm min ehadin ebeden, ve lakinnAllâhe yüzekki
men yeşa'* vAllâhu Semiy'un 'Aliym;
Ey iman
edenler... Şeytanın adımlarına (bedenin
dürtülerine) tâbi olmayın! Kim şeytanın
adımlarına tâbi olursa (bilsin ki) kesinlikle şeytan fahşa (aşırı
bedenselliği yaşamayı) ve münkeri (haddi aşmayı) emreder...
Eğer üzerinizde Allâh'ın lütfu ve O'nun rahmeti olmasaydı sizden hiçbir kimse
ebediyen arınıp gelişme gösteremezdi! Fakat Allâh dilediğini arındırır... Allâh
Semi'dir, Aliym'dir. (A.Hulusi)
21 - Ey
o bütün iman edenler Şeytanın adımlarına uymayın, her kim Şeytan adımlarına
uyarsa şüphe yok ki o çirkin ve merdud şeyler emreder, eğer üzerinizde Allahın
fadl-ü rahmeti olmasa idi içinizden hiç biri ebedâ temize çıkamazdı ve lâkin
Allah, dilediğini temize çıkarır ve Allah, semi'dir alîmdir. (Elmalı)
Ya
eyyühelleziyne amenû lâ tettebi'u hutuvatiş şeytan siz ey iman
edenler şeytanın adımlarını izlemeyin lâ tettebi'u
yettebı' hutuvatiş şeytan şeytanı adım
adım takip etmeyin onu önder onu rehber, onu kılavuz edinmeyin. ve men yettebı' hutuvatiş şeytani feinnehu ye'müru Bil fahşai
vel münker kim şeytanın adımlarını izlerse iyi bilsin ki o sadece
hayasızlığı ve aklı selime aykırı olanı emreder.
İnsan tasavvurunu şeytana inşa
ettirmemeli işte bu burada söylenen şeyin iç yüzü budur dostlar, özeti budur.
İnsan eşyaya bakış mihengi olan tasavvurunu, kendisine hüküm verme mahalli ve merkezi
olan tasavvurunu şeytana inşa ettirmemeli.
Bu ne demektir? Doğru ve yanlışın
içini şeytana doldurtmamalı. İyi ve kötünün tarifini şeytana yaptırmamalı.
Düşünün, şeytan bir sözlük hazırlasa siz de iyi nedir diye sözlüğe bakmak için
şeytanın sözlüğünü alsanız, ne kadar kötü var o sözlükte iyi olarak görürsünüz.
Kötü nedir diye şeytanın sözlüğünden öğrenmeye kalksanız, ne kadar iyi var
şeytanın sözlüğünde her iyi kötü olarak yer alır. İşte bu şeytanın adımlarını
izlemek anlamına gelir.
Vahye inşa ettirirseniz
kavramlarınızın içini vahiy doldurur, iyiye iyi, kötüye kötü der. Onun için ya
rabbi bize hakkı hakk olarak, batılı batıl olarak göster diye dua eden ne güzel
söylemiş. Hakkı Hakk olarak görmek önemli. Hak kendini Hakk olarak izhar eder.
Fakat sizin onu Hakk olarak görmeniz önemlidir. Onun orada Hakk olması, eğer
onu siz Hakk olarak görmüyorsanız pratikte hiçbir şeye yaramaz. Onun için sizin
nasıl baktığınız önemli. Yamuk bakan hiçbir şeyi doğru göremez. İftiracı da
fahişedir bu ibareye göre, bakınız; fahiş ve fahişe kimdir diyorsanız bir
insanın iffetine yönelik iftira atana aynı zamanda ye'müru Bil fahşa diyor bakınız. Onun için fahiş ve fahişe
sözcükleri aynı zamanda iffete yönelik haksız suçlamada bulunan insanların
sıfatlarıdır.
ve
levla fadlullahi aleyküm ve rahmetuHU ma zekâ minküm min ehadin ebede
ve eğer Allah’ın üzerinizde ki fazlı ve rahmeti bulunmamış olsaydı sizden hiç
kimse ebediyen günahtan arınamazdı. ve lakinnAllâhe
yüzekki men yeşa' lakin Allah arınmak isteyeni arındırmayı ister. Böyle
çevirdim ki yeşa’ fiilinin iki özneyi gören konumu gereği, kişinin iradesi
şarttır fakat yeter şart değildir. Gerek şarttır, yeter şart değil. Ne lazım
bir de? Allah’ın da dilemesi lazım. Allah’a da yaslanması lazım, Allah’ın da
yardımını istemesi lazım. Kişi iradesine düşeni yapacak, Allah’tan da yardım
isteyecek ve vermeyi isteyecek, alacak. Eğer vermek istemeseydi, istemeyi
vermezdi.
vAllâhu
Semiy'un 'Aliym zira Allah arınma isteğini çok iyi bilir ve işitir.
Öyle değil mi?
Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
110. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/08/17/islamoglu-tef-ders-nur-04-26110/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder