3 Ağustos 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. MÜ’MİNUN (028-041)(107-E)


D sayfasından devam


28-) Feizesteveyte ente ve men meake alel fülki fekulil Hamdu Lillâhilleziy neccana minel kavmizzâlimiyn;

"Sen ve seninle beraber olanlar gemiye yerleştiğinizde, de ki: 'Hamd, bizi zâlimler topluluğundan kurtaran Allâh'a aittir.'"(A.Hulusi)

028 - Binaenaleyh sen maiyetindekilerle geminin üzerine çıktığında da de ki: hamd o Allaha ki bizi o zalim kavminden kurtardı. (Elmalı)


Feizesteveyte ente ve men meake alel fülki fekul ardından sen ve seninle birlikte bulunanlar gemiye yerleşir yerleşmez deyin ki il Hamdu Lillâhilleziy neccana minel kavmizzâlimiyn zalim kavmin elinden bizi kurtaran Allah’a sonsuz hamdü senalar olsun.

Aynı olay Hud suresinde anlatılır değerli dostlar. Fakat ikisinin amacı farklı. Burada ki anlatışın amacı, vurgusu; melek peygamber istemenin, sapkın kavimlerin tümünün de bir gelenek olduğu yönünde. Yani İlk muhatap olan Mekke müşriklerine; “Siz ilk değilsiniz sizden öncekilerde aynısın yaptı.” Deniliyor.

Hud suresinde aynı kıssanın anlatılma amacı ise daha farklı. Orada ana fikir; Cezası kesinleşmiş olan bir toplumun cezası ertelenemez ve kimse ona engel olamaz. İsterse baba peygamber olsun. Yani Hz. Nuh’un kafir oğlu Kenan’ın da tufana gark olup boğulanlardan olmasına atıf olarak.


29-) Ve kul Rabbi enzilniy münzelen mübareken ve ente hayrul münziliyn;

"Ve de ki: 'Rabbim, mübarek bir mahale yerleştir beni... Sen yerleştirenlerin en hayırlısısın.'"(A.Hulusi)

029 - Ve de ki: rabbim! Beni bir mübarek menzile kondur, konuklayanların en hayırlısı sensin. (Elmalı)


Ve kul Rabbi enzilniy münzelen mübareken bir de rabbim diye yalbar, beni bereketli bir yere ulaştır. ve ente hayrul münziliyn zira sen kişiyi maksadına, amacına ulaştıranların en hayırlısısın.


30-) İnne fiy zâlike le âyâtin ve in künna le mübteliyn;

Muhakkak ki bunda işaretler vardır... Biz elbette sınarız (ki kişi kendi kapasitesini görsün). (A.Hulusi)

030 - İşte bunda çok âyetler vardır ve hakikat biz pek imtihancıyızdır. (Elmalı)


İnne fiy zâlike le âyât elbet bu örnekte Nuh peygamber ve kavmi örneğinde akleden kimseler için işaretler, ibretler vardır. ve in künna le mübteliyn ve elbet biz öncekileri de sınavdan geçirmişizdir.

Bunun devamında söz nasıl anlaşılması, insanın içinde ki yankısı sizi de sınamak durumundayız. Hepinizi sınayacağız. Nebiye, müminlere ve hepinize hayat bir sınavdır diyor bu ayet.


31-) Sümme enşe'na min ba'dihim karnen âhariyn;

Sonra, onların ardından başka bir nesil inşa ettik. (A.Hulusi)

031 - Sonra arkalarından başka bir karn inşa eyledik. (Elmalı)


Sümme enşe'na min ba'dihim karnen âhariyn sonra bunların peşinden başka bir nesli tarih sahnesine çıkardık.

Hangi kavim bu örnekte anlatılan? Müfessirler ve ilk otoriteler Hud kavmi derler diğer örneklerden yola çıkarak. Fakat burada ne peygamber ismi veriliyor, Ne Hud kavmi olan Ad kavminin ismi veriliyor. O halde bu ayetten sonra anlatılan bu olayı sadece tek bir kavme, tek bir peygambere yormak yerine genel bir üslup olarak bu konuda onlarla benzeşen herkes için genel bir örnek olay olarak yorumlamak daha doğru olur.


32-) Feerselna fiyhim Rasûlen minhüm enı'budullahe ma leküm min ilâhin ğayruHU, efela tettekun;

İçlerinde: "Allâh'a kulluk edin... O'nun gayrından bir tanrınız yoktur... Hâlâ (yaptıklarınızın sonuçlarını yaşamaktan) korkup korunmuyor musunuz?" (diyen) kendilerinden bir Rasûl irsâl ettik. (A.Hulusi)

032 - Onların içinde de kendilerinden bir Resul gönderdik şöyle ki: Allaha ibadet edin ondan başka bir tanrınız yok, artık korunmaz mısınız? (Elmalı)


Feerselna fiyhim Rasûlen minhüm enı'budullahe ma leküm min ilâhin ğayruHU, efela tettekun Yine Hz. Nuh’un söylediği gibi burada da ona benzer bir ibare; Ve onların içinden de kendilerine yalnız Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka bir ilahınız bulunmamaktadır. Hala sorumluluğunuzun bilincinde hareket etmeyeceksiniz. Diyen bir elçi gönderdik.


33-) Ve kalel meleü min kavmihilleziyne keferu ve kezzebu Bi Lıkail ahireti ve etrefnahüm fiyl hayatid dünya, ma hazâ illâ beşerun mislüküm, ye'külü mimma te'külune minhu ve yeşrebü mimma teşrabun;

Onun kavminden hakikat bilgisini inkâr edenler, sonsuz geleceklerini yaşamayı yalanlayanlar ve dünya hayatında refaha - imkânlara kavuşturduğumuz o gelenekçi ileri gelenler dedi ki: "Bu sizin gibi bir beşerden başka değil... Sizin yediğinizden yiyor ve sizin içtiğinizden içiyor." (A.Hulusi)

033 - Dünya hayatta kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip Âhiret likasını tekzip eyleyen kavminden o (mele') kodaman güruh ise şöyle dedi: «bu başka değil, ancak sizin gibi bir beşer, yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor. (Elmalı)


Ve kalel meleü min kavmihilleziyne keferu ve kezzebu Bi Lıkail ahirah bunun üzerine kavminin seçkinlerinden küfürde ısrar eden ahiret gerçeği ile yüzleşeceğine inanmayan, yalanlayan kimseler şöyle demişlerdi; ve etrefnahüm fiyl hayatid dünya ki bunları biz dünya hayatında refaha kavuşturmuştuk.

Bu cümle-i mu’teriza diyebileceğimiz tırnak içi cümlesi. Yani kendilerine hayatta refah verdiğimiz halde bu adamlar bu refahla şımarıp verdiğimiz nimeti bize karşı kullanarak şöyle dediler. ma hazâ illâ beşerun mislüküm bu da sizin gibi ölümlü birisinden başkası değil. Hani Nuh kavmi de öyle demişti ya; ye'külü mimma te'külune minhu ve yeşrebü mimma teşrabun sizin yediklerinizden yiyor, sizin içtiklerinizden de içiyor.

Yine üsttekiler, yani azgınlar, yani şımarıklar, yani seçkinler, aristokratlar; Niye melek peygamber gelmedi diyorlar. Niye insan peygamber geldi diyorlar. İnkarlarına böyle bir gerekçe uyduruyorlar? Çünkü imanı hayattan ayırmak ve bir vicdan işi yapmak istiyorlar. Onlar için iman hayatı inşa eden, hayatın her anına hakim olan bir iç güç bir ilahi sevk değil, onlar için iman vicdanda mahkum olan ve kalbin de ona hapishane kılındığı bir içsel durum. Sadece bir inanç.

Onun için peygamberin insandan olmasına razı değiller. Onun için insan peygamberi istemiyorlar. Çünkü örnek almak gibi bir niyetleri yok. Yaşamak gibi bir niyetleri yok. Hayatı vahyin dediğine uygun inşa etmek gibi bir niyetleri yok ve peygamberi izlemek gibi bir niyetleri yok. Daha doğrusu hayat konforlarını bozmak gibi bir niyetleri yok. Yani bize öyle bir şey söyle ki bizim hayatımızda hiçbir şey değiştirmesin. Böyle bir peygamber arıyorlar.

Bu da insandan olamaz. Çünkü insan örnektir. Yaşar, söyler, konuşur onlar onun gibi yaşamak onun gibi konuşmak, onun gibi söylemek, onun gibi inanmak durumundalar. Melek olsaydı biz melekleri nasıl üretelim o melek biz insan diyeceklerdi. Böylece mazeret ileri süreceklerdi.


34-) Ve lein eta'tüm beşeran misleküm inneküm izen lehasirun;

"Andolsun ki, eğer sizin gibi bir beşere itaat ederseniz, muhakkak ki siz hüsrana uğrayanlar olursunuz." (A.Hulusi)

034 - ve şayet sizin gibi katiyen hüsrandasınızdır. (Elmalı)


Ve lein eta'tüm beşeran misleküm inneküm izen lehasirun hal bu iken kalkarda sizin gibi ölümlü birine tabi olursanız o takdirde kaybeden mutlaka siz olursunuz.


35-) Eye'ıdüküm enneküm izâ mittüm ve küntüm türaben ve 'ızamen enneküm muhrecun;

"(O Rasûl) size, öldüğünüz, toprak ve kemikler olduğunuzda, kesinlikle (yeni bir boyuta) çıkarılacağınızı mı vadediyor?" (A.Hulusi)

035 - Siz öldüğünüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğunuz vakit muhakkak çıkarılacaksınız diye mi vaat ediyor? (Elmalı)


Eye'ıdüküm enneküm izâ mittüm ve küntüm türaben ve 'ızamen enneküm muhrecun Bu kişi siz ölüp gittikten toza toprağa ve kemiğe karıştıktan, dönüştükten sonra sizin huzuru ilahiye çıkartılacağınızı mı iddia ediyor?


36-) Heyhate heyhate lima tu'adun;

"Heyhat, heyhat böyle bir şeyin oluşması çok uzak!" (A.Hulusi)

036 - Heyhât o vaat olunduğunuz şey ne kadar uzak. (Elmalı)


Heyhate heyhate lima tu'adun uzak, hem de çok uzak size iddia edilen bu şey.


37-) İn hiye illâ hayatüned dünya nemutü ve nahya ve ma nahnu Bi meb'ûsiyn;

"O (yaşam) sadece dünya hayatından ibarettir! Ölümümüz de yaşamımız da buradadır! Bizim ölüm sonrasında, yeni bir şekilde yaşamamız söz konusu olamaz!" (A.Hulusi)

037 - O, bizim Dünya hayatımızdan başka bir şey değildir, ölürüz ve yaşarız, fakat biz ba's olunmayız. (Elmalı)


İn hiye illâ hayatüned dünya hayat bu dünyada yaşadığımızdan başkası değil. Bundan ibaret. nemutü ve nahya ölürüz ve bir kez yaşamış oluruz. ve ma nahnu Bi meb'ûsiyn ve bir daha da asla diriltilmeyiz.

Dünyevileşme bu işte dostlar. Ahireti inkar, aslında sorumluluğu inkardır. Hayatı boyunca sorumsuz davranmış olan biri nasıl ahirete iman etsin. Çünkü hesap verecek. Hesap vereceği bir dünyada uyanmak ister mi? Oysa ki değerli dostlar aslında insanın kendi kendisine en büyük hakareti ölünce toprak olacağını düşünmesi değil midir? Ve ölünce bitecek bir hayatı  düşünmek, hayatın bu kadar kısır olduğuna inanmak nasıl bir şeydir acaba.

Aslında bir insan için bundan daha beter bir bela olmasa gerek. Öleceksiniz ve toprak olacaksınız. Yani solucanla eş değer bir halde görmek kendinizi. Deniz anasıyla, çekirgeyle, kelebekle. Yani ölünce bitiyor. O kadar mı. Bu muhteşem varlık böyle bu kadar kısacık bir zevk için, yesin, içsin, yatsın, eğlensin ve toz toprak olsun diye mi.

Aslında insan böyle bir inançla yaşayamaması lazım. Bu inancın kendisi asıl ölüm sebebi olması lazım. Çünkü öldükten sonra bir hayatın varlığına iman insanın şerefli oluşuna ve onuruna imandır.

Peki neden inanmazlar? Neden bunlar böylesine bir ıstırabı kendilerine yaşatırlar? Tek sebebi var. Hesap vermek ağırlarına gider. Çünkü hesap verebilecek bir hayat yaşamak istemezler. Sorumsuzdurlar. Allah’a karşı, eşyaya karşı, kendilerine karşı sorumluluklarını üstlenmemişlerdir. Tek cevabı budur.


38-) İn huve illâ raculüniftera alAllâhi keziben ve ma nahnu lehu Bi mu'miniyn;

"O (Rasûl), Allâh'a iftira eden yalancıdır o! Biz Ona inanmayız!" (A.Hulusi)

038 - O ancak öyle bir adam ki bir yalanı Allaha iftira etti, biz ona inanacak değiliz. (Elmalı)


İn huve illâ raculüniftera alAllâhi kezibe bu adam sadece uydurduğu yalanı Allah’a isnat ediyor diyorlar onlar. ve ma nahnu lehu Bi mu'miniyn bizim ona inanmamız mümkün değildir.

En son söyledikleri bu. Sureti haktan görünüp, bir de Allah’ın hakkını savunur görünmeleri yol mu? Yani Allah’a iftira ediyor diye peygambere ve Allah’a iftira etmeleri. Oysa ki onu en çok inkar eden kendileri.


39-) Kale Rabbinsurniy Bima kezzebun;

(Rasûl) dedi ki: "Rabbim! Yardım et, beni yalanlamalarına karşın bana!" (A.Hulusi)

039 - Ya rab! dedi: beni tekzip ettikleri cihetle öcümü al. (Elmalı)


Kale Rabbinsurniy Bima kezzebun o peygamber dedi ki. Yani her kimse o peygamber. Ki Hz. Lût olabileceği gibi, Hz. Hud olabileceği gibi, Hz. Muhammed A.S.gibi hatta peygamber olması da şart değil. Onlardan sonra onların risalet davasını üstlenmiş olan insanlar eğer bu gibi ahireti inkâr eden inkârcılarla karşılaşırlarsa onların da belki onlara karşı üstlenecekleri, gösterecekleri tavra bir örnek veriliyor burada.


Kale dedi ki Rabbinsurniy Bima kezzebun rabbim, onların beni yalanlamalarına karşı bana yardım et.


40-) Kale amma kaliylin leyusbihunne nadimiyn;

"Kısa bir süre sonra pişman olacaklardır" cevabını aldı. (A.Hulusi)

040 - Buyurdu ki: az bir zamanda nâdim olacaklar. (Elmalı)


Kale amma kaliylin leyusbihunne nadimiyn Allah buyurdu ki; Az kaldı amma kaliyl, çok az kaldı leyusbihunne nadimiyn yakında bin pişman olacaklar.


41-) Feehazethümüs sayhatü Bil Hakkı fecealnahüm ğusâen, febu'den lil kavmiz zâlimiyn;

Korkunç ses dalgası onları Hak olarak yakaladı da, onları süprüntüye çevirdik! Zulmedenler kalabalığına, uzaklığın sonuçları yaşatılır! (A.Hulusi)

041 - Derken onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süprüntüsü yapıverdik, artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavim, o zalimler! (Elmalı)


Feehazethümüs sayhatü Bil Hakk derken mutlak hakikatin üstün gücü onları sarsıcı bir bela çığlığı halinde kuşattı. İlle gök çöküp yerin çatlaması gerekmiyor. İlle dağlara ateş püskürtüp zelzele olması gerekmiyor. Ölümün depremi yetmez mi. Eğer öldükten sonra bir hayatın varlığını görürlerse bu insanlar başlarına gök yıkılmıştan beter sarsılmazlar mı? Belki o manevi sarsıntıyı da içeriyor bu.

fecealnahüm ğusâen sonuçta onları selin sürüklediği çer çöpe çevirdik. Çöp gibi köpük gibi yok ettik onları. febu'den lil kavmiz zâlimiyn zalimler güruhu eksik olsun, olmaz olsun dedik.

Febu’den; fail yok, fiil de yok, özne yok, yüklem de yok. Sadece tümleç var. Meful var. bu’den. Niye özne yok dediğimizde Zemahşeri çok güzel bir cevap veriyor. Özne o kadar açık ki; Allah. Söylemeye bile gerek yok. Allah onlara eksik olun dedi. uzak olun dedi. Lanet size dedi.

Allah ile ayaklaşanlar kaybedecekleri bir savaşa girmiş olurlar sevgili Kur’an dostları. İlahi mesaja kulak tıkayanlar bela sayhasıyla uyanırlar. Rabbim uyandırılmadan uyananlardan etsin.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
 
107. videonun sonu.
107. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/07/27/islamoglu-tef-ders-muminun-001-041107/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder