D sayfasından devam
28-)
Feizesteveyte ente ve men meake alel fülki fekulil Hamdu Lillâhilleziy neccana
minel kavmizzâlimiyn;
"Sen
ve seninle beraber olanlar gemiye yerleştiğinizde, de ki: 'Hamd, bizi zâlimler
topluluğundan kurtaran Allâh'a aittir.'"(A.Hulusi)
028 - Binaenaleyh
sen maiyetindekilerle geminin üzerine çıktığında da de ki: hamd o Allaha ki
bizi o zalim kavminden kurtardı. (Elmalı)
Feizesteveyte
ente ve men meake alel fülki fekul ardından sen ve seninle birlikte
bulunanlar gemiye yerleşir yerleşmez deyin ki il
Hamdu Lillâhilleziy neccana minel kavmizzâlimiyn zalim kavmin
elinden bizi kurtaran Allah’a sonsuz hamdü senalar olsun.
Aynı olay Hud suresinde anlatılır
değerli dostlar. Fakat ikisinin amacı farklı. Burada ki anlatışın amacı,
vurgusu; melek peygamber istemenin, sapkın kavimlerin tümünün de bir gelenek
olduğu yönünde. Yani İlk muhatap olan Mekke müşriklerine; “Siz ilk değilsiniz sizden
öncekilerde aynısın yaptı.” Deniliyor.
Hud suresinde aynı kıssanın
anlatılma amacı ise daha farklı. Orada ana fikir; Cezası kesinleşmiş olan bir
toplumun cezası ertelenemez ve kimse ona engel olamaz. İsterse baba peygamber
olsun. Yani Hz. Nuh’un kafir oğlu Kenan’ın da tufana gark olup boğulanlardan
olmasına atıf olarak.
29-)
Ve kul Rabbi enzilniy münzelen mübareken ve ente hayrul münziliyn;
"Ve
de ki: 'Rabbim, mübarek bir mahale yerleştir beni... Sen yerleştirenlerin en
hayırlısısın.'"(A.Hulusi)
029 - Ve
de ki: rabbim! Beni bir mübarek menzile kondur, konuklayanların en hayırlısı
sensin. (Elmalı)
Ve kul
Rabbi enzilniy münzelen mübareken bir de rabbim diye yalbar, beni
bereketli bir yere ulaştır. ve ente hayrul münziliyn
zira sen kişiyi maksadına, amacına ulaştıranların en hayırlısısın.
30-)
İnne fiy zâlike le âyâtin ve in künna le mübteliyn;
Muhakkak
ki bunda işaretler vardır... Biz elbette sınarız (ki kişi kendi kapasitesini görsün). (A.Hulusi)
030 - İşte
bunda çok âyetler vardır ve hakikat biz pek imtihancıyızdır. (Elmalı)
İnne
fiy zâlike le âyât elbet bu örnekte Nuh peygamber ve kavmi örneğinde
akleden kimseler için işaretler, ibretler vardır. ve
in künna le mübteliyn ve elbet biz öncekileri de sınavdan
geçirmişizdir.
Bunun devamında söz nasıl
anlaşılması, insanın içinde ki yankısı sizi de sınamak durumundayız. Hepinizi
sınayacağız. Nebiye, müminlere ve hepinize hayat bir sınavdır diyor bu ayet.
31-)
Sümme enşe'na min ba'dihim karnen âhariyn;
Sonra,
onların ardından başka bir nesil inşa ettik. (A.Hulusi)
031 - Sonra
arkalarından başka bir karn inşa eyledik. (Elmalı)
Sümme
enşe'na min ba'dihim karnen âhariyn sonra bunların peşinden başka
bir nesli tarih sahnesine çıkardık.
Hangi kavim bu örnekte anlatılan?
Müfessirler ve ilk otoriteler Hud kavmi derler diğer örneklerden yola çıkarak.
Fakat burada ne peygamber ismi veriliyor, Ne Hud kavmi olan Ad kavminin ismi
veriliyor. O halde bu ayetten sonra anlatılan bu olayı sadece tek bir kavme,
tek bir peygambere yormak yerine genel bir üslup olarak bu konuda onlarla
benzeşen herkes için genel bir örnek olay olarak yorumlamak daha doğru olur.
32-)
Feerselna fiyhim Rasûlen minhüm enı'budullahe ma leküm min ilâhin ğayruHU,
efela tettekun;
İçlerinde:
"Allâh'a kulluk edin... O'nun gayrından bir tanrınız yoktur... Hâlâ (yaptıklarınızın sonuçlarını yaşamaktan) korkup korunmuyor musunuz?" (diyen) kendilerinden bir
Rasûl irsâl ettik. (A.Hulusi)
032 - Onların
içinde de kendilerinden bir Resul gönderdik şöyle ki: Allaha ibadet edin ondan
başka bir tanrınız yok, artık korunmaz mısınız? (Elmalı)
Feerselna
fiyhim Rasûlen minhüm enı'budullahe ma leküm min ilâhin ğayruHU, efela tettekun
Yine Hz. Nuh’un söylediği gibi burada da ona benzer bir ibare; Ve onların
içinden de kendilerine yalnız Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka bir
ilahınız bulunmamaktadır. Hala sorumluluğunuzun bilincinde hareket
etmeyeceksiniz. Diyen bir elçi gönderdik.
33-)
Ve kalel meleü min kavmihilleziyne keferu ve kezzebu Bi Lıkail ahireti ve
etrefnahüm fiyl hayatid dünya, ma hazâ illâ beşerun mislüküm, ye'külü mimma
te'külune minhu ve yeşrebü mimma teşrabun;
Onun
kavminden hakikat bilgisini inkâr edenler, sonsuz geleceklerini yaşamayı
yalanlayanlar ve dünya hayatında refaha - imkânlara kavuşturduğumuz o gelenekçi
ileri gelenler dedi ki: "Bu sizin gibi bir beşerden başka değil... Sizin
yediğinizden yiyor ve sizin içtiğinizden içiyor." (A.Hulusi)
033 - Dünya
hayatta kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip Âhiret likasını tekzip
eyleyen kavminden o (mele') kodaman güruh ise şöyle dedi: «bu başka değil,
ancak sizin gibi bir beşer, yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor. (Elmalı)
Ve
kalel meleü min kavmihilleziyne keferu ve kezzebu Bi Lıkail ahirah
bunun üzerine kavminin seçkinlerinden küfürde ısrar eden ahiret gerçeği ile
yüzleşeceğine inanmayan, yalanlayan kimseler şöyle demişlerdi; ve etrefnahüm fiyl hayatid dünya ki bunları biz
dünya hayatında refaha kavuşturmuştuk.
Bu cümle-i mu’teriza
diyebileceğimiz tırnak içi cümlesi. Yani kendilerine hayatta refah verdiğimiz
halde bu adamlar bu refahla şımarıp verdiğimiz nimeti bize karşı kullanarak
şöyle dediler. ma hazâ illâ beşerun mislüküm
bu da sizin gibi ölümlü birisinden başkası değil. Hani Nuh kavmi de öyle
demişti ya; ye'külü mimma te'külune minhu ve yeşrebü
mimma teşrabun sizin yediklerinizden yiyor, sizin içtiklerinizden de
içiyor.
Yine üsttekiler, yani azgınlar,
yani şımarıklar, yani seçkinler, aristokratlar; Niye melek peygamber gelmedi
diyorlar. Niye insan peygamber geldi diyorlar. İnkarlarına böyle bir gerekçe
uyduruyorlar? Çünkü imanı hayattan ayırmak ve bir vicdan işi yapmak istiyorlar.
Onlar için iman hayatı inşa eden, hayatın her anına hakim olan bir iç güç bir ilahi
sevk değil, onlar için iman vicdanda mahkum olan ve kalbin de ona hapishane
kılındığı bir içsel durum. Sadece bir inanç.
Onun için peygamberin insandan
olmasına razı değiller. Onun için insan peygamberi istemiyorlar. Çünkü örnek
almak gibi bir niyetleri yok. Yaşamak gibi bir niyetleri yok. Hayatı vahyin
dediğine uygun inşa etmek gibi bir niyetleri yok ve peygamberi izlemek gibi bir
niyetleri yok. Daha doğrusu hayat konforlarını bozmak gibi bir niyetleri yok.
Yani bize öyle bir şey söyle ki bizim hayatımızda hiçbir şey değiştirmesin.
Böyle bir peygamber arıyorlar.
Bu da insandan olamaz. Çünkü
insan örnektir. Yaşar, söyler, konuşur onlar onun gibi yaşamak onun gibi
konuşmak, onun gibi söylemek, onun gibi inanmak durumundalar. Melek olsaydı biz
melekleri nasıl üretelim o melek biz insan diyeceklerdi. Böylece mazeret ileri
süreceklerdi.
34-)
Ve lein eta'tüm beşeran misleküm inneküm izen lehasirun;
"Andolsun
ki, eğer sizin gibi bir beşere itaat ederseniz, muhakkak ki siz hüsrana
uğrayanlar olursunuz." (A.Hulusi)
034 - ve
şayet sizin gibi katiyen hüsrandasınızdır. (Elmalı)
Ve
lein eta'tüm beşeran misleküm inneküm izen lehasirun hal bu iken
kalkarda sizin gibi ölümlü birine tabi olursanız o takdirde kaybeden mutlaka
siz olursunuz.
35-)
Eye'ıdüküm enneküm izâ mittüm ve küntüm türaben ve 'ızamen enneküm muhrecun;
"(O Rasûl) size, öldüğünüz,
toprak ve kemikler olduğunuzda, kesinlikle (yeni
bir boyuta) çıkarılacağınızı mı
vadediyor?" (A.Hulusi)
035 - Siz
öldüğünüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğunuz vakit muhakkak
çıkarılacaksınız diye mi vaat ediyor? (Elmalı)
Eye'ıdüküm
enneküm izâ mittüm ve küntüm türaben ve 'ızamen enneküm muhrecun Bu
kişi siz ölüp gittikten toza toprağa ve kemiğe karıştıktan, dönüştükten sonra
sizin huzuru ilahiye çıkartılacağınızı mı iddia ediyor?
36-)
Heyhate heyhate lima tu'adun;
"Heyhat,
heyhat böyle bir şeyin oluşması çok uzak!" (A.Hulusi)
036 - Heyhât
o vaat olunduğunuz şey ne kadar uzak. (Elmalı)
Heyhate
heyhate lima tu'adun uzak, hem de çok uzak size iddia edilen bu şey.
37-)
İn hiye illâ hayatüned dünya nemutü ve nahya ve ma nahnu Bi meb'ûsiyn;
"O
(yaşam) sadece
dünya hayatından ibarettir! Ölümümüz de yaşamımız da buradadır! Bizim ölüm
sonrasında, yeni bir şekilde yaşamamız söz konusu olamaz!" (A.Hulusi)
037 - O,
bizim Dünya hayatımızdan başka bir şey değildir, ölürüz ve yaşarız, fakat biz
ba's olunmayız. (Elmalı)
İn
hiye illâ hayatüned dünya hayat bu dünyada yaşadığımızdan başkası
değil. Bundan ibaret. nemutü ve nahya
ölürüz ve bir kez yaşamış oluruz. ve ma nahnu Bi
meb'ûsiyn ve bir daha da asla diriltilmeyiz.
Dünyevileşme bu işte dostlar.
Ahireti inkar, aslında sorumluluğu inkardır. Hayatı boyunca sorumsuz davranmış
olan biri nasıl ahirete iman etsin. Çünkü hesap verecek. Hesap vereceği bir
dünyada uyanmak ister mi? Oysa ki değerli dostlar aslında insanın kendi
kendisine en büyük hakareti ölünce toprak olacağını düşünmesi değil midir? Ve
ölünce bitecek bir hayatı düşünmek,
hayatın bu kadar kısır olduğuna inanmak nasıl bir şeydir acaba.
Aslında bir insan için bundan
daha beter bir bela olmasa gerek. Öleceksiniz ve toprak olacaksınız. Yani
solucanla eş değer bir halde görmek kendinizi. Deniz anasıyla, çekirgeyle,
kelebekle. Yani ölünce bitiyor. O kadar mı. Bu muhteşem varlık böyle bu kadar
kısacık bir zevk için, yesin, içsin, yatsın, eğlensin ve toz toprak olsun diye
mi.
Aslında insan böyle bir inançla
yaşayamaması lazım. Bu inancın kendisi asıl ölüm sebebi olması lazım. Çünkü
öldükten sonra bir hayatın varlığına iman insanın şerefli oluşuna ve onuruna
imandır.
Peki neden inanmazlar? Neden
bunlar böylesine bir ıstırabı kendilerine yaşatırlar? Tek sebebi var. Hesap
vermek ağırlarına gider. Çünkü hesap verebilecek bir hayat yaşamak istemezler.
Sorumsuzdurlar. Allah’a karşı, eşyaya karşı, kendilerine karşı sorumluluklarını
üstlenmemişlerdir. Tek cevabı budur.
38-)
İn huve illâ raculüniftera alAllâhi keziben ve ma nahnu lehu Bi mu'miniyn;
"O
(Rasûl),
Allâh'a iftira eden yalancıdır o! Biz Ona inanmayız!" (A.Hulusi)
038 - O
ancak öyle bir adam ki bir yalanı Allaha iftira etti, biz ona inanacak değiliz.
(Elmalı)
İn
huve illâ raculüniftera alAllâhi kezibe bu adam sadece uydurduğu
yalanı Allah’a isnat ediyor diyorlar onlar. ve ma
nahnu lehu Bi mu'miniyn bizim ona inanmamız mümkün değildir.
En son söyledikleri bu. Sureti
haktan görünüp, bir de Allah’ın hakkını savunur görünmeleri yol mu? Yani
Allah’a iftira ediyor diye peygambere ve Allah’a iftira etmeleri. Oysa ki onu
en çok inkar eden kendileri.
39-)
Kale Rabbinsurniy Bima kezzebun;
(Rasûl) dedi ki:
"Rabbim! Yardım et, beni yalanlamalarına karşın bana!" (A.Hulusi)
039 - Ya
rab! dedi: beni tekzip ettikleri cihetle öcümü al. (Elmalı)
Kale
Rabbinsurniy Bima kezzebun o peygamber dedi ki. Yani her kimse o
peygamber. Ki Hz. Lût olabileceği gibi, Hz. Hud olabileceği gibi, Hz. Muhammed
A.S.gibi hatta peygamber olması da şart değil. Onlardan sonra onların risalet
davasını üstlenmiş olan insanlar eğer bu gibi ahireti inkâr eden inkârcılarla
karşılaşırlarsa onların da belki onlara karşı üstlenecekleri, gösterecekleri tavra
bir örnek veriliyor burada.
Kale
dedi ki Rabbinsurniy Bima kezzebun
rabbim, onların beni yalanlamalarına karşı bana yardım et.
40-)
Kale amma kaliylin leyusbihunne nadimiyn;
"Kısa
bir süre sonra pişman olacaklardır" cevabını aldı. (A.Hulusi)
040 - Buyurdu
ki: az bir zamanda nâdim olacaklar. (Elmalı)
Kale
amma kaliylin leyusbihunne nadimiyn Allah buyurdu ki; Az kaldı amma
kaliyl, çok az kaldı leyusbihunne nadimiyn yakında bin pişman
olacaklar.
41-)
Feehazethümüs sayhatü Bil Hakkı fecealnahüm ğusâen, febu'den lil kavmiz
zâlimiyn;
Korkunç
ses dalgası onları Hak olarak yakaladı da, onları süprüntüye çevirdik!
Zulmedenler kalabalığına, uzaklığın sonuçları yaşatılır! (A.Hulusi)
041 - Derken
onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süprüntüsü yapıverdik,
artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavim, o zalimler! (Elmalı)
Feehazethümüs
sayhatü Bil Hakk derken mutlak hakikatin üstün gücü onları sarsıcı
bir bela çığlığı halinde kuşattı. İlle gök çöküp yerin çatlaması gerekmiyor.
İlle dağlara ateş püskürtüp zelzele olması gerekmiyor. Ölümün depremi yetmez
mi. Eğer öldükten sonra bir hayatın varlığını görürlerse bu insanlar başlarına
gök yıkılmıştan beter sarsılmazlar mı? Belki o manevi sarsıntıyı da içeriyor
bu.
fecealnahüm
ğusâen sonuçta onları selin sürüklediği çer çöpe çevirdik. Çöp gibi
köpük gibi yok ettik onları. febu'den lil kavmiz
zâlimiyn zalimler güruhu eksik olsun, olmaz olsun dedik.
Febu’den; fail yok, fiil de yok,
özne yok, yüklem de yok. Sadece tümleç var. Meful var. bu’den. Niye özne yok
dediğimizde Zemahşeri çok güzel bir cevap veriyor. Özne o kadar açık ki; Allah.
Söylemeye bile gerek yok. Allah onlara eksik olun dedi. uzak olun dedi. Lanet
size dedi.
Allah ile ayaklaşanlar
kaybedecekleri bir savaşa girmiş olurlar sevgili Kur’an dostları. İlahi mesaja
kulak tıkayanlar bela sayhasıyla uyanırlar. Rabbim uyandırılmadan uyananlardan
etsin.
“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a
hamd’adır.
107. videonun sonu.
107.
videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/07/27/islamoglu-tef-ders-muminun-001-041107/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder