D sayfasından devam
80-)
Ve "HU"velleziy yuhyiy ve yümiytü ve leHUhtilafülleyli vennehar*
efela ta'kılun;
"HÛ"dur
dirilten ve öldüren... Gece ve gündüzün dönüşümü O'nun içindir... Hâlâ aklınız
ermiyor mu? (A.Hulusi)
080 - Ve
o öldüren ve dirilten o, gece ve gündüzün ihtilâfı da hep onun için, artık
akıllanmayacak mısınız.
Ve
"HU"velleziy yuhyiy ve yümiyt yine o hayat verir ve ölümü
o takdir eder. ve leHUhtilafülleyli vennehar
gece ve gündüzün, birbirinin yerine geçmesi de O’nun eseridir.
Bu ilginçtir. Gece ve gündüz
örneği ne zaman gelse bir pasajda, orada mümin ve kafirlerin, iman ve küfrün
tabiatı ele alınıyor demektir ve bu örnek geldiğinde adeta muhataba söylenen;
gece ve gündüz ne kadar tabii ise, yani Allah’ın yasası ise, insan olduğu,
yaşadığı sürece Hakk ve batıl da öyle var olacaktır.
efela ta'kılun peki, hala akletmeyecek misiniz.
81-)
Bel kalu misle ma kalel evvelun;
Ne var
ki, onlar da öncekilerin söylediğinin benzerini söylediler. (A.Hulusi)
081 - Hayır,
evvelkilerin dedikleri gibi dediler. (Elmalı)
Bel
kalu misle ma kalel evvelun aksine öncekiler ne dediyse onlar da
aynısını söylediler.
82-)
Kalu eizâ mitna ve künna türaben ve 'ızamen einna lemeb'usûn;
Dediler
ki: "Ölüp, toprak ve kemikler olduğumuzda gerçekten yeni bir yapıyla
yaşama devam edecek miyiz?" (A.Hulusi)
082 - «öldüğünüz
ve bir türap, bir yığın kemik olduğumuz vakit mı, cidden biz mi mutlak ba's olunacağız?
(Elmalı)
Kalu
eizâ mitna ve künna türaben ve 'ızamen einna lemeb'usûn Ne dediler
peki öncekiler; Ne yani dediler,biz ölüp gittikten, toza toprağa karışmış bir
iskelet halini aldıktan sonra tekrar mı diriltileceğiz?
83-)
Lekad vuıdna nahnu ve abauna hazâ min kablü in hazâ illâ esatıyrul evveliyn;
"Andolsun
ki biz de bizden önceki atalarımız da bununla tehdit edildik. Bu eskilerin
masallarından başka bir şey değil." (A.Hulusi)
083 - Yemîn
ederiz ki bize de, atalarımıza da bu, bundan evvel vaat olundu, bu eskilerin
masallarından başka bir şey değil» dediler. (Elmalı)
Lekad
vuıdna nahnu ve abauna hazâ min kabl doğrusu bu bize ve bizden
önceki atalarımıza da vaat edilmişti öldükten sonra dirilmek. in hazâ illâ esatıyrul evveliyn ne ki bu
eskilerin masallarından başka bir şey değil. Dediler.
Değerli dostlar nerede eskilerin
masalları ibaresi gelse hepsi de ahireti inkâra taalluk eder. Onun için ahirete
imanı, eskilerin masalları olarak görme eğiliminde vahyin ilk muhatabı olan
inkârcılar. Demek ki ahirete imanı biliyorlar. Ama eskilerin masalları
diyorlar. Yani öldükten sonra dirilmeye ilişkin bilgileri var. Öteden beri insanlığın
değişmez değeri olduğunu da biliyorlar. Fakat bunu masal olarak görüyorlar.
Peki niçin, çok ilginç değil mi
insan böyle yaratılmışların şah eseri olur. İnsan ölünce toprak olmaya böyle
can atar?Aslında bu insanın canını çok sıkmalı. Yani insan ki bu muhteşem bir
varlık. Kendi akıbetini, solucanın akıbetiyle nasıl eşitler? Aslında bir kafir
içinde bu dayanılmaz bir şey. Bir inkârcı içinde bu kabul edilemez bir şey.
Peki neden buna bu kadar hevesli olurlar? Aslında bu kendilerine hakarettir. Bu
insanı affedersini sümüklü böcekle eş değer görmektir. Kendisine yapabileceği
en büyük hakaretlerden biri, ahireti inkârdır. Peki insan niçin yapar bunu?
Bir tek şey için eylemlerinin
sorumluluğunu üstlenmemek. Ömründen hesap vermekten kaçmak için yapar. İşte
sorumluluk şuurundan mahrum olmak, inkârın temelinde yatan asıl sebeptir
değerli dostlar.
84-)
Kul limenil Ardu ve men fiyha in küntüm ta'lemun;
De ki:
"Kim içindir arz ve onda olan kim? Eğer biliyorsanız (söyleyin)." (A.Hulusi)
084 - Kimin
o Arz ve ondaki kimseler, eğer biliyorsanız? De. (Elmalı)
Kul
limenil Ardu ve men fiyha in küntüm ta'lemun de ki; yer ve ondaki
varlıklar kime ait? Eğer biliyorsanız cevaplasanıza?
85-)
Seyekulune Lillâh* kul efela tezekkerun;
"Allâh
içindir", diyecekler! De ki: "Hâlâ düşünüp değerlendirmeyecek
misiniz?" (A.Hulusi)
085 - Allahın
diyecekler, o halde düşünmez misiniz? De. (Elmalı)
Seyekulune
Lillâh Allah’a aittir diyecekler. kul
efela tezekkerun de ki o halde hala onurunuzu hatırlamayacak
mısınız?
İlginç değil mi dostlar? Bu
sorunun sorulduğu kimseler vahyin ilk muhatabı olan inkârcı Mekke müşrikleri,
öncelikle onlar. Yani yer ve gök ve onun içindekiler kime ait deyin, Allah’a
ait diyecekler. İnkârcı Mekke müşriklerinin problemi Allah’ı inkar etmek
değildi ki. Bunu bu işi bilenler biliyor zaten. Kur’an a birazcık vakıf olanlar
bu gerçeği bilirler. Onlar Allah’ı inkâr etmiyorlardı.
Kur’an a göre Allah’a iman etmek,
sadece Allah’a imanla sınırlı olamaz. Kur’an a yani vahye ahirete nübüvvete
iman etmeyen biri, Allah’a da iman etmemiş demektir. Kur’an a göre makbul bir
iman; Ahirete, vahye ve peygamberliğe imanı kapsayan bir imandır. Yoksa Allah’a
da iman etmiş sayılmamaktadır. İşte bu, sırrı bu, bu ayetlerin.
86-)
Kul men Rabbüs Semavatis Seb'ı ve Rabbul 'Arşil 'Azıym;
De ki:
"Yedi semânın Rabbi ve Aziym Arş'ın Rabbi kimdir?" (A.Hulusi)
086 - Kim
o yedi Semânın rabbi ve o azametli Arşın rabbi? De. (Elmalı)
Kul
men Rabbüs Semavatis Seb'ı ve Rabbul 'Arşil 'Azıym de ki hem yedi
göğün, hem de mutlak hükümranlık tahtının yegane rabbi kimdir, biliyorsanız
söylesenize?
87-)
Seyekulune Lillâh* kul efela tettekun;
"Allâh
içindir", diyecekler! De ki: "O hâlde korkup korunmaz mısınız?"
(A.Hulusi)
087 - Allahın
diyecekler, o halde korkmaz mısınız? De. (Elmalı)
Seyekulune
Lillâh Allah’tır diyecekler.
Mekke müşrikleri böyle diyecek.
Onları müşrik kılan Allah’ı inkârları değil, Allah yanında başkalarına da
Allahlık yakıştırmaları. Allah’a ait kimi vasıfları, sıfatları, nitelikleri
Allah dışındaki varlıklara atıf etmeleri idi.
Peki bunu neden yapıyorlardı
diyecek olursanız temelde uzak bir Allah inancı işlerine geliyordu ve Allah’ın
hayata müdahil olmadığını düşünüyorlardı. Yani seküler bir mantığa sahiptiler.
Yer yüzüne, hayata, insanın yapıp ettiklerine müdahil olmayan bir Allah, uzak
bir Allah. Onun içinde mesela Zümer/3. ayetinde putların ne işe yaradığını
sorduğunuzda Allah’a iman ettikleri halde neden bu putlara tapıyorsunuz
denilince şöyle cevap veriyorlardı;
..liyükarribûna ilAllâhi zülfâ.. (Zümer/3)
Bunlar bizimle Allah arasındaki aracılardır. Allah’a yaklaştırıyorlar bizi
diyorlardı. İşte yer yüzüne, hayata müdahil olmayan seküler bir Allah inancının
insanı getirdiği geri nokta, çağdışı nokta, irticai nokta işte burası. Gerçek
mürtecilik budur işte. Yani Allah’a inandığını iddia ettiği halde, Allah’ın
kendi hayatına müdahil olmadığını düşünmek.
kul
efela tettekun de ki o halde hala sorumluluğunuzun bilincine
varmayacak mısınız.
88-)
Kul men Bi yediHİ melekûtü külli şey'in ve HUve yuciyru ve lâ yücaru aleyHİ in
küntüm ta'lemun;
De ki:
"Her şeyin melekûtu (derûnu - içselliği), (ilim - kudret) elinde olan, (varlığıyla
bizâtihi her şeyi) himaye edip koruyan, fakat
kendisi korunmayan kimdir? Varsa ilminiz konuşun!" (A.Hulusi)
088 - Kim
o her şeyin melekûtu yedinde ve o kayırır da ona karşı kayırılmaz olan eğer
ilminiz varsa? de. (Elmalı)
Kul
men Bi yediHİ melekûtü külli şey'in ve HUve yuciyru ve lâ yücaru aleyHİ in
küntüm ta'lemun de ki her şeyin hakimiyetini elinde tutan, kendisi
kollayıp kayırdığı halde ona karşı kimsenin kollanıp kayırılamayacağı kimdir
biliyorsanız söylesenize?
89-)
Seyekulune Lillâh* kul feenna tüsharun;
"Allâh
içindir", diyecekler! De ki: "Nasıl oluyor da (dünyanızla)
büyüleniyorsunuz?" (A.Hulusi)
089 - Allahın
diyecekler, o halde nereden büyüleniyorsunuz? De. (Elmalı)
Seyekulune
Lillâh Allah’tır diyecekler. kul feenna
tüsharun de ki o halde nasıl büyülenmiş gibi davranabiliyorsunuz. Tüsharun,
enna nasıl ve neden manalarına, hatta keyfe manasını da içerir. Onun
için bu, nasıl böyle yapabiliyorsunuz, nasıl büyülenmiş gibi davranıyorsunuz.
Burada hem Allah’a iman
ettiğinizi söyleyeceksiniz hemde o Allah tarafından size gönderilen yol
haritasını reddedeceksiniz. Bu akıllı bir insanın yapacağı iş değil. O halde
sizin şu andaki durumunuz kendi kendinizi büyülemekten başka bir şey değil.
Adeta sihirlenmiş gibisiniz. Başka bir izahı yok çünkü bunun.
90-)
Bel eteynahüm Bil Hakkı ve innehüm le kâzibun;
Hayır,
biz onlara Hak olarak geldik... Onlarsa kesinlikle yalancılardır. (A.Hulusi)
090 - Doğrusu
biz onlara hakkı getirdik ve şüphesiz onlar yalancılar. (Elmalı)
Bel
eteynahüm Bil Hakk yo..! aksine biz onlara saf gerçeği sunmuştuk. ve innehüm le kâzibun ama onlar ısrarla yalana
sarıldılar.
70. ayet katıksız gerçeği
sevmemekten söz ediyordu. Onun yerine kendilerini kurtaracak durumlarını ve
konumlarını meşrulaştıracak katıklı gerçeği yani yalanla, batılla karıştırılmış
gerçeği sevdiler.
91-)
MettehazÂllahu min veledin ve ma kâne meahu min ilâhin izen lezehebe küllü
ilâhin Bima haleka ve lealâ ba'duhüm alâ ba'd* subhanAllâhi amma yesıfun;
Allâh
çocuk edinmez! O yanı sıra bir tanrı da yoktur! Öyle olsaydı, her bir tanrı
yarattığı ile bir yana gider; kimi kimine üstün gelirdi! Allâh onların
tanımlamalarından Subhan'dır (ötedir)! (A.Hulusi)
091- Allah, hiç velet ittihaz etmedi, beraberinde
bir tanrı da yok O surette her tanrı kendi yarattığı ile giderdi ve elbette
biri diğerine kibir ederdi, o isnat ettikleri vasıflardan sübhan o Allah. (Elmalı)
MettehazÂllahu
min veled Allah asla bir çocuk edinmemiştir. ve ma kâne meahu min ilâh onunla birlikte başka
bir tanrı da yoktur. Hem meleklerin Allah’ın kızları olduğu sapık inancına, hem
de Hıristiyanlıktaki teslise reddiye bu.
izen
lezehebe küllü ilâhin Bima haleka ve lealâ ba'duhüm alâ ba'd aksi
halde her bir tanrı kendi yarattığını kendinden yana çeker böylece biri
diğerine üstünlük kurmaya kalkardı. Kur’an mantıksal delillerle inkârcıların
mantıklarına hitap ediyor, akıllarına. Eğer birden fazla ilah olmuş olsaydı
kaos olurdu, kozmos değil.
subhanAllâhi
amma yesıfun Allah onların tasavvur ettiklerinin çok ötesinde aşkın
ve yücedir.
92-)
'Alimil ğaybi veşşehadeti fete'ala 'amma yüşrikûn;
Gaybı
da şehâdeti de Bilen'dir... Onların ortak koşmalarından yücedir! (A.Hulusi)
092 - O
gayb-ü şahadetin âlimi, binaenaleyh onların koştukları çok yüksek. (Elmalı)
'Alimil
ğaybi veşşehadeh O insan idrakinin algılamaktan aciz olduğu
şeylerinde, algılayabileceği şeylerin de sırrına vakıftır. O insanın bildiklerinin de, bilmediklerinin
de sırrına vakıftır. fete'ala 'amma yüşrikûn
nitekim O, onların zatına yakıştırdıkları her türlü ortaklıktan, şirkten, eş ve
benzer koşmaktan üstündür, uludur, yücedir.
Rabbim kendisini hakkıyla bilecek
bir şuur ve iman lütfetsin.
“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
108. videonun sonu.
108. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/08/03/islamoglu-tef-ders-muminun-042-092108/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder