19 Eylül 2013 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. ZARİYAT (30 - 45) (165-D)



C sayfasından devam


30-) Kalu kezâliki, kale Rabbük* inneHU "HU"vel Hakiymul 'Aliym;

(İbrahim'in misafiri melekler) dediler ki: "İşte böyle! (Bunu) Rabbin dedi... Muhakkak ki O, Hakiym'dir, Aliym'dir." (A. Hulusi)

30 - Dediler: öyle Rabbin buyurdu, şüphesiz alîm o, hakîm o. (Elmalı)


Kalu kezâliki, onlar dediler ki; “böyle”, yani bunun içinde o kadar büyük şeyler gizli ki Allah böyle istediyse böyle, bunun tartışması olmaz. İş bitmiştir. Allah dede mi bitti. Bu böyle. Onun için burada hayret edilecek bir şey yok, Ol dedi ve oldu. Yani öyle dediler. kale Rabbük* inneHU "HU"vel Hakiymul 'Aliym rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O’dur hikmet sahibi her şeyi bilen O’dur.


31-) Kale fema hatbukum eyyuhel murselun;

brahim): "Ey irsâl olunanlar. (Esas) işiniz (amacınız) nedir?" dedi. (A. Hulusi)

31 - İbrahim, o halde asıl memuriyetiniz nedir? ey mürselûn, dedi. (Elmalı)


Kale fema hatbukum eyyuhel murselun İbrahim; Peki ey elçiler dedi nedir bu olağan dışı ziyaretinizin gerçek sebebi? Olağan dışı ziyaret çünkü Melekler asli suretlerinde veyahut ta insan suretinde gelmeleri normal bir olay değil, sık görülen bir olay değil bir peygamber için bile. Onun için bu olağan üstü bir olaydı. Zaten hatb normal olaylara söylenmez. Yan anlam olarak, müthiş, sıra dışı, olağan üstü olaylar için kullanılan bir kelime.


32-) Kalu inna ursilna ila kavmin mucrimiyn;

Dediler ki: "Doğrusu biz suçlu bir toplum için irsâl olunduk!" (A. Hulusi)

32 - Biz, de dediler: Mücrim bir kavme gönderildik. (Elmalı)


Kalu inna ursilna ila kavmin mucrimiyn Onlar; Biz dediler günaha gömülüp gitmiş bir topluma gönderildik. Bu toplum bugünkü Lut gölünün Lisan diye bilinen kuzey ucunda ki sığ sulara gömülmüş parça üzerinde yaşayan Sodom ve Gomore başta olmak üzere 6 adet kentin üzerine inen belayı ifade etmektedir.


33-) Linursile aleyhim hıcareten min tıyn;

"Tepelerine balçıktan taşlar (lavlar) geçirelim diye." (A. Hulusi)

33 - Üzerlerine çamurdan taşlar salmak için. (Elmalı)


Linursile aleyhim hıcareten min tıyn onların üzerine gökten yaşlaşmış çamur, taşlaşmış balçık yağdıralım.


34-) Musevvemeten 'ınde Rabbike lilmusrifiyn;

"Rabbinin indînde, (hakikate ermeleri için verilmiş kuvveleri) israf edenler için işaretlenmiş (taşlar)!" (A. Hulusi)

34 - Rabbinin nezdinde damgalanmışlar müsrifler için. (Elmalı)


Musevvemeten 'ınde Rabbike lilmusrifiyn kendini harcayanlara senin rabbinin katında hedefi belirlenmiş taşlar. Musevvemeten 'ınde Rabbik Musevveme; aslında El hayrul Müsevveme ibaresi geçmişti Kur’an da. Yani favori atlar diye çevirdiğimi hatırlıyorum onları damgalı atlar. Burada da müsevveme aslında işaretli, damgalı, güdümlü mermi demek. Aslında güdümlü taşlar. Adrese teslim. Adeta adresi üzerine yazılmış adrese teslim. Adrese teslim bela. Eğer bir belanın üzerine adresi yazılmış senin adresin şu, var ve bul onu denmişse, işte o müsevvemedir.


35-) Feahrecna men kâne fiyha minel mu'miniyn;

Biz de, orada iman edenlerden kim varsa çıkardık. (A. Hulusi)

35 - Binnetîce orada bulunan mü'minleri çıkardık. (Elmalı)


Feahrecna men kâne fiyha minel mu'miniyn derken müminlerden orada bulunanları çıkarttık. Kuru ile yaşı birbirinden ayırdık., bunun anlamı bu.


36-) Fema vecedna fiyha ğayre beytin minel müslimiyn;

Zaten orada bir evden başkasında teslim olmuşlardan bulamadık! (A. Hulusi)

36 - Fakat bir haneden başka orada Müslüman da bulmadık. (Elmalı)


Fema vecedna fiyha ğayre beytin minel müslimiyn zaten orada bir hane dışında hiçbir Müslüman bulamadık. Teslim olanlar selamet bulurlar. Burada ki ğayre beytin minel müslimiyn bu. Yani Allah’a teslim olanları selâmete erdirdik, teslim olsalardı selamete ererlerdi diğerleri de.


37-) Ve terekna fiyha ayeten lilleziyne yehafunel azâbel eliym;

Orada o elim azaptan korkanlara bir işaret terk ettik. (A. Hulusi)

37 - Ve öyle elîm azab dan korkacaklar için orada bir âyet bıraktık. (Elmalı)


Ve terekna fiyha ayeten lilleziyne yehafunel azâbel eliym ve elem verici bir azaptan korkacak olan kimseler için orada bir işaret, bir remiz, bir simge, bir mesaj bıraktık. Nasıl bir işaret bu? Kavli mesaj işte bu ayetler. Tarihi mesaj işte oraya inen belanın insanlık dilinde anlatılması ve tabii ki fiili mesajda şu anda o helak bölgesinin gözle görülecek kadar belirgin olması Lisan isimli o parça, gölün derinliği 400 m. Olmasına rağmen, Lisan isimli o parça 40 metre de. Bıçakla kesmiş gibi duruyor. O dil isimli suyun 40 m. altında ki bittiği yerde, bu yüzyılda, 1965 yılında ki kazılarda 20.000 ölülük bir mezar bulundu. Mezar var fakat şehir yok. Yani bir şehrin, yada birkaç şehrin mezarlığı. Mezar bulundu ama şehir yok. Demek ki şehir helake uğramış şehrin eski mezarlığı bulunmuş. Bu da bunun tipik bir göstergesi.


38-) Ve fiy Musa iz erselnahu ila fir'avne Bi sultanin mubiyn;

Musa'da da... Hani Onu Firavun'a apaçık bir delil olarak irsâl etmiştik. (A. Hulusi)

38 - Bir de Musa’da: ki onu bir sultanı mübîn ile Firavuna gönderdik de. (Elmalı)


Ve fiy Musa aynı mesaj Musa kıssasında da var. iz erselnahu ila fir'avne Bi sultanin mubiyn hani biz ona açık ara muktedir kılan bir güçle firavuna göndermiştik. Sahibini muktedir kılan, sultan bu. Sahibine iktidar veren, muktedir kılan bir belge. Tabii bunların başında Hz. Musa’ya verilen mucizeler geliyor.


39-) Fetevella Bi rüknihi ve kale sahırun ev mecnun;

Erkânı ile birlikte yüz çevirdi ve dedi ki: "Bir büyücü yahut mecnun!" (A. Hulusi)

39 - O bütün kuvvetiyle tersine gitti: sâhir veya mecnun, dedi. (Elmalı)


Fetevella Bi rüknihi ve kale sahırun ev mecnun Fakat o iktidarına, gücüne, kuvvetine, dünyevi iktidarına güvendi, Musa’ya karşı çıktı. Üstelik; o ya bir büyücü, ya da bir delidir dediler. Yani kendilerine mucizelerle gelen peygamberin mucizelerini büyü ile karıştırdılar. Onu büyüye indirgediler ve peygamberin olağan üstü yetkilerini de deliliğine verdiler.

Fetevella Bi rüknih; Çok ilginç. İktidarına güvenerek sırt döndü diyor. Güç ve iktidara güvenmek. Ahlaksız güç, Allahsız güçtür. Aslında ayet bunu söylüyor.


40-) Feehaznahu ve cunudehu fenebeznahüm fiyl yemmi ve huve muliym;

Bunun üzerine onu ve ordusunu yakaladık da onları denize attık. O pişmanlıkla kendi kendini yeriyordu! (A. Hulusi)

40 - Onun üzerine biz de tuttuk kendisini ve ordularını deryaya fırlatıverdik: namertlik ederken o leîm. (Elmalı)


Feehaznahu ve cunudeh derken biz de onu ve ordusunu enseledik. fenebeznahüm fiyl yemmi ve huve muliym hepsini denize döktük, o hala kendisini kınıyordu. Ve huve muliym; veya kınanacak işler yapıyordu manasına da gelebilir. Tercihimiz Yunus/90. ayetine dayanıyor. Ölürken firavun kendisini kınıyordu ama bu firavun imanıydı, iman sayılmadı.


41-) Ve fiy 'Adin iz erselna aleyhimur riyhal 'akıym;

Ad'da da... Hani onların üzerine o hayır ve bereketi olmayan rüzgârı (hortum) irsâl etmiştik. (A. Hulusi)

41 - Bir de Âd de: ki üzerlerine o köklerini kesen rüzgarı salıvermiştik. (Elmalı)


Ve fiy 'Adin aynı mesaj Ad kıssasında da var. iz erselna aleyhimur riyhal 'akıym Hani onlara da köklerini kurutan fırtına göndermiştik.


42-) Ma tezeru min şey'in etet aleyhi illâ ce'alethu kerremiym;

Üzerine geldiği hiçbir şeyi ayakta bırakmıyor, onu un ufak kılıyordu! (A. Hulusi)

42 - Uğradığı bir şey'i bırakmıyor, mutlak onu çürütüp kül gibi ediyordu. (Elmalı)


Ma tezeru min şey'in etet aleyhi illâ ce'alethu kerremiym bu fırtına geçtiği yerde hiçbir şey, hiçbir canlı bırakmaksızın hepsini kül edip göğe savurdu.


43-) Ve fiy Semude iz kıyle lehüm temette'u hattâ hıyn;

Semud'da da... Hani onlara: "Bir süreye kadar yararlanın" denilmişti. (A. Hulusi)

43 - Bir de Semud da: ki onlara bir zamana kadar istifade edin denilmişti de. (Elmalı)


Ve fiy Semude iz kıyle lehüm temette'u hattâ hıyn yine aynı mesaj Semud kıssasında da vardı. Hani onlara da sınırlı bir süreliğine sizde bir safa sürün demiştik. Sizde sefanızı sürün, kâm alın bakalım. Böyle elinize verdiğimiz nimetleri istismar ederek.

Ad ve Semud kavmi hep bir arada gelir. Tarihsel olarak birbirinin devamıdır bu doğru. Çünkü Ad kavminin başına bela geldikten sonra geri kalanlar kuzeye göç etmişler. Bugün Medain i salih diye anılan Arabistan’ın kuzeyinde ki yerleşim bölgesine yerleşerek orada mesken tutmuşlardı.

Bu iki kavmin birbiri ardınca gelişi aslında daha derin bir nükteyi barındırır. Ad kavmi çölün bittiği yere, sahil şeridi boyunca, bugün Hadramevt, ölü yeşil diye bilinen yere muhteşem bir uygarlık kurmuşlardı. Ama yapı taşları, yapı malzemeleri kum idi, kerpiçten yapıyorlardı. Uygarlıklarının temel malzemesi kerpiçti, bela gelip de tüm uygarlıklarını yerle bir edip kendilerini helak edince kafalarını değiştirecekleri yerde malzemeyi ve vatanı değiştirdiler. Vatanı değiştirdiler, burada bela geliyor gidelim kuzeye, güneyde olmadı gidelim kuzeye. Yapı malzemesini değiştirdiler; Eskiden kerpiçten yapmışlardı uygarlıklarını, şimdi kayaları oydular. Yani altı kaya gibi üstü kaya diye reklam yapıyorlar ya, öyle bir şey. Yani her halde şöyle düşünmüş olacaklar; Malzemeyi değiştirdik, artık bela gelmez.

Ve bela Semud’da da yakaladı onları. Evet, anlaşıldı ki malzemeyi değiştirmekle olmuyor. Kafayı değiştirmek lazım, bakış açısını değiştirmek lazım. Onun için Kur’an da hep bu ikisi bir arada gelir. Yani kafayı değiştirmeden Allah’a karşı duruşunuzu değiştirmeden malzemeyi değiştirmek hiçbir şey ifade etmez demeye getiriyor.


 44-) Fe 'atev 'an emri Rabbihim feehazethümus sa'ıkatu ve hüm yenzurun;

Rablerinin emrine itaatten çıktılar! Bunun üzerine onlar bakıp dururlarken kendilerini yıldırım yakalayıverdi. (A. Hulusi)

44 - Rablerinin emrinden azgınlık ettiler, bu yüzden o sâika kendilerini yakalayıverdi, bakınıp duruyorlardı. (Elmalı)


Fe 'atev 'an emri Rabbihim nitekim onlar rablerinin emrine karşı gelmişlerdi feehazethümus sa'ıkatu ve hüm yenzurun ve onlar bön bön bakarken bir bela şimşeği kendilerini enseleyiverdi.


45-) Femesteta'u min kıyamin ve ma kânu muntasıriyn;

Ne ayakta kalmaya güçleri yetti ve ne de yardım gördüler! (A. Hulusi)

45 - O vaktı bir kalkınmaya da güç yetiremediler, bir yardım da görmediler. (Elmalı)


Femesteta'u min kıyamin ve ma kânu muntasıriyn ne yerlerinden doğrulmaya ne de yardım almaya fırsat bulabildiler. Hiç birine fırsatları kalmadı, mahvolup gittiler.

Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
165. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder