24 Eylül 2013 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. TÛR (07 - 17)(166-B)



A sayfasından devam


7-) İnne azâbe Rabbike le vakı';

Muhakkak ki Rabbinin azabı elbette gerçekleşecek olgudur! (A. Hulusi)

07 - Rabbinin azâbı olacak muhakkak. (Elmalı)


İnne azâbe Rabbike le vakı' şüphe yok ki rabbinin azabı kesinlikle vuku bulacaktır.


8-) Ma lehu min dafi';

Onu geri çevirecek güç yoktur! (A. Hulusi)

08 - Yoktur onu hiç bir defedecek. (Elmalı)


Ma lehu min dafi' insan kendisini O’na karşı asla savunamayacaktır. Cübeyr Bin Mut’im Bedir esirleri konusunda konuşmak üzere Mekke’liler tarafından Mediney’e yollandım diyor. Geldiğimde peygamber ve ashabı namaz kılıyorlardı, mescide girdim peygamber tam bu ayetleri okumaya başladığında kalbim, yüreğim göğsümden fırlayacakmış gibi oldu. Adam hala müşrik. Biliyorsunuz Mekke fethinde imana kavuştu. Biliyorsunuz bu zat daha ilerde Hudeybiye anlaşmasını yapan müşrik diplomatik heyetinin reisi. Aynı zamanda Ebu Cendel’in de babası. İşte o anlatıyor; “Bu ayetleri işitince göğsümden kalbim fırlayacakmış gibi oldu.”


9-) Yevme temurus Semau mevra;

O süreçte semâ (bilinç) allak bullak (şaşkın) olur! (A. Hulusi)

09 -  O gün ki Sema bir çalkanış çalkanır. (Elmalı)


Yevme temurus Semau mevra gün gelir gök kubbe büyük bir çöküşle çöker.


10-) Ve tesiyrul cibalu seyra;

Dağlar (benlikler) yürür gider! (Rabbin Bakıy'dir!) (A. Hulusi)

10 - Dağlar da bir yürüyüş yürür. (Elmalı)


Ve tesiyrul cibalu seyra gün gelir dağlar dehşet bir yürüyüşle yürür. Bu tesiyru seyra,  temuru mevra: Bu bir kalıptır Arap dilinde. Fiillerin mastarla pekiştirilmesi mecazı nefyeder. Anlamı budur. Yani bunu mecaz anlama ey insanoğlu dağların yürüyüşünü mecaz anlama gerçekten yürüyecek bu anlama gelir.


11-) Feveylün yevmeizin lilmükezzibiyn;

O süreci yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)

11 - Vay artık o gün o yalan diyenlere. (Elmalı)


Feveylün yevmeizin lilmükezzibiyn işte o gün yalanlayanların vay haline. Yine burada da bir dil katkısı var. Dinin anlama yan anlam katkısı. Zarfın takdimi yevmeizin burada zarf. Zarfın takdimi yan anlam olarak eğer öldüklerinde hala aynı haldeler ise. Değillerse problem yok anlamı katar. 


12-) Elleziyne hüm fiy havdın yel'abun;

Ki onlar (o yalanlayanlar şimdi) daldıkları (dünyalarındaki hayalî değerler) içinde oynamaktadırlar! (A. Hulusi)

12 - Ki onlar daldıkları bir batakta oynayıp duruyorlar. (Elmalı)


Elleziyne hüm fiy havdın yel'abun onlar ki daldıkları oyunda oynuyor olacaklar. Kıyamet koptuğunda, son saat geldiğinde onlar daldıkları havuzda oynuyor olacaklar. Aslında küçük kıyamet koptuğunda da herkesin küçük kıyameti ölümüdür. Kendi kıyametlerinde de havuzlarında oynarken yakalanacaklar.


13-) Yevme yudaune ila nari cehenneme daa;

O süreçte Cehennem Nârı'na karşı konulmaz şekilde sürüklenecekler! (A. Hulusi)

13 - O gün ki Cehenneme bir kakılış kakılacaklar. (Elmalı)


Yevme yudaune ila nari cehenneme daa onlar o gün karşı konulmaz bir güçle cehennem ateşine tıkılacaklar ve onlara şöyle denilecek;


14-) Hazihin narulletiy küntüm Biha tükezzibun;

"İşte bu, kendisini tekzip ettiğiniz o Nâr!" (denilir). (A. Hulusi)

14 - İşte diye: bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş. (Elmalı)


Hazihin narulletiy küntüm Biha tükezzibun evet, şöyle denilecek kendilerine; İşte bu sizin vaktiyle yalanlamış olduğunuz ateştir.


15-) Efe sıhrun hazâ em entum lâ tubsırun;

"Bu bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz?" (A. Hulusi)

15 - Buda mı sihir? Yoksa siz görmüyorsunuz? (Elmalı)


Efe sıhrun hazâ em entum lâ tubsırun onlarda diyecekler ki bu kara büyünün kabusu mu, yoksa görmek istemediğimiz bir hakikat mi. Evet, efe sihrun hazâ. Bu bir kabus mu, bu bir büyü mü, bu bir sihir mi diyecekler. Yoksa görmek istemediğimiz bir hakikat mi. Tıpkı dünyada duymak istemediğimiz gibi. Duyup da aldırmadığımız gibi. Ey insan ‘ala külli hal öleceksin, bir gün kendi kıyametin kopacak denilince; Hadi canım sende diye aldırmadığımız gibi burada da mı aldırmıyoruz. Bu itirafta bulunacaklar.


16-) Islevha fasbiru ev lâ tasbiru* sevaun aleyküm* innema tüczevne ma küntüm ta'melun;

"Yaşayın ateşte! Artık ister sabredin ister sabretmeyin; size fark etmez! Siz yaptıklarınızın sonuçlarını yaşamaktasınız!" (A. Hulusi)

16 - Yaslanın ona bakalım, ister sabredin, ister etmeyin, artık hepsi bir, hep yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz. (Elmalı)


Islevha fasbiru ev lâ tasbiru oraya yaslanın, orayı boylayın. Artık ister sabredin ister sabretmeyin. sevaun aleyküm hiçbir fark etmez. size ilişkin hüküm değişmez. Allah’ın verdiği karar değişmez, çünkü iş işten geçti, artık yararı yok. Yani iradeyi kullanmanız gereken yerde kullanmadınız ve artık eylemin insana yarar vereceği dünyayı, hayatı terk ettiniz. Hüküm değişmez. innema tüczevne ma küntüm ta'melun çünkü siz sadece yaptıklarınızın cezasını çekmektesiniz. Başka bir şeyin değil. yani size azabı bir başkası vermedi siz azabınızı kendiniz getirdiniz. Size bir başkası gazap etmedi, siz kendi kendinize ettiniz. Aslında belanızı kendi ellerinizle buldunuz.


17-) İnnel müttekıyne fiy cennatin ve na'ıym;

Muhakkak ki korunmuşlar, cennetler ve nimetler içindedirler. (A. Hulusi)

17 - Fakat korunan muttakiler Cennetler, nimetler içinde. (Elmalı)


İnnel müttekıyne fiy cennatin ve na'ıym fakat öte yandan sorumluluk bilinciyle yaşayanlar tanımsız cennetlerde ve tarifsiz nimetler içinde yüzecekler. Tanımsız ve tarifsiz diye çevirdim fiy cennatin ve na’ıym. İkisi de belirsiz formla gelmiş. “lam”ı tarifsiz. İşte bu tanımsız, tarifsiz nasıl tarif edeceksiniz.

Fela ta'lemü nefsün ma uhfiye lehüm min kurreti a'yün. (Secde/17) öyle demiyor mu? Cennetlik mü’mini orada hangi göz kamaştırıcı sürprizlerin beklediğini hiç kimse bilemez. Tasavvur ve tahayyül dahi edemez.

Efendimiz meşhur ve sahih bir hadiste; Orada Allah’ın hazırladığı ödülleri hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak işitmedi, hiçbir akıl kavramadı demiyor muydu? İşte bu.


Devam ediyor C sayfasına geçiniz.
166. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder