26 Temmuz 2012 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. HACC (063-072)(106-D)


C sayfasından devam


        63-) Elem tera ennAllâhe enzele mines Semai maen, fetusbihul Ardu muhdarreten, innAllâhe Latıyfün Habiyr;

        Görmedin mi ki; Allâh semâdan bir su inzâl etti de arz yemyeşil oluyor... Muhakkak ki Allâh Latiyf'tir, Habiyr'dir. (A.Hulusi)

63 - Görmedin mi Allah, Semadan bir su indirmekle Arz yemyeşil oluveriyor, hakikat Allah, çok lâtîf bir habîrdir. (Elmalı)


Elem tera ennAllâhe enzele mines Semai maen ey insan görmez misin ki gökten su indiren Allah’tır. O’nun çift kutuplu yasasını öğrenmek için yere göğe bak ey insan demeye getiriyor. Yani bahara bak, güze bak. Bir günün gece ve gündüzü olduğu gibi bir yılın da baharı ve güzü olur. Yazı ve kışı olur. Sen iktidarların bahar ve güzü olmadığını mı sanıyorsun. Ey insanoğlu kendi hayatının güzü olmayacağını mı sanıyorsun. Senin yaprakların sararıp dökülmeyecek midir. Elinde ki imkanı bir gün kaybetmeyeceğini mi sanıorsun. İşte burada anlatılan o aslında.

fetusbihul Ardu muhdarreten ki bu sayede yer yüzü yeşillenmektedir. Yani sana verdiği iktidar ve imkan aslında senin elde ettiğin değil, Allah’ın sana imtihan için verdiğidir. innAllâhe Latıyfün Habiyr çünkü Allah dilediği şeyi cömertçe lütfeder. Nankörün nankörlüğünden haberdar olur.


        64-) LeHU ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard* ve innAllâhe le"HU"vel Ğaniyyül Hamiyd;

        Semâlarda ve arzda olan ne varsa O'nun (Esmâ özelliklerinin seyredilmesi) içindir!.. Muhakkak ki Allâh, elbette O, Ğaniyy'dir, Hamiyd'dir. (A.Hulusi)

64 - Göklerdeki ve Yerdeki hep onundur ve hakikat Allah, hamd olunacak yegâne ganiy ancak odur. (Elmalı)


LeHU ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard göklerde ve yerde var olan her şey bütünüyle sadece O’na aittir. ve innAllâhe le"HU"vel Ğaniyyül Hamiyd ve Allah kendi kendine yeterli olan ve her tür övgüye layık olandır.


        65-) Elem tera ennAllâhe sahhare leküm ma fiyl Ardı vel fülke tecriy fiylbahri Bi emriHİ, ve yümsiküsSemae en teka'a alel' Ardı illâ BiizniHİ, innAllâhe BinNasi le Raûfun Rahıym;

        Görmedin mi Allâh, arzdakileri de denizde akıp giden gemileri de sizin hizmetinize vermiştir... Semâyı (gökten gelecek meteorları) arza çarpmaktan O koruyor... Oluşmasına elverdiği şartları dışında... Muhakkak ki Allâh insanlarda Raûf'tur, Rahıym'dir. (A.Hulusi)

65 - Görmedin mi Allah, hakikaten bütün Yerdekileri sizin için müsahhar kıldı, Semayı da izni olmaksızın Yere düşmekten tutuyor, hakikaten Allah, insanlara çok ra'fetli bir rahîmdir. (Elmalı)


Elem tera ennAllâhe sahhare leküm ma fiyl Ard ey insan görmez misin ki yer yüzünde bulunan her bir şeyi sizin için bir yasaya bağlayan, bir yasaya tabi kılan Allah’tır.

Teshıyr yasası diyoruz biz buna sevgili Kur’an dostları. İnsanın şeref ve değerine dayalı yasalar zinciridir bu. Kainatın gözbebeği insana Allah’ın lütfudur, Allah’ın verdiği değerdir. Yere bak, göğe bak, suya bak ateşe bak, toprağa bak, yıldıza bak, aya bak, güneşe bak, mevsime bak hepsi adeta insan yer yüzünde yaşasın, yaşamı mümkün olsun, insanın yeryüzünde var oluşu mümkün olsun diye görevlendirilmişlerdir. Bu Allah’ın insana verdiği değerdir.

Ayrıca insanın emrine amade kılınan bütün bu şeylerde insanın keşfini beklemektedir. Burada o ima da vardır. Tefhıyr sırrı dediğimizde insanın emrine verilmiş olan bütün bu yerde ve gökte bulunan şeylerin sırrına ermek mümkündür. Yani onların keşfi insanı beklemektedir. İnsan bunları keşfetmek için merak etmek durumundadır. Kendi emrine verilmiş olan bu şeylerin sırrını keşfettiğinde Allah’a daha bir yaklaşacak, Allah’ın kendisine verdiği önemi daha bir iyi kavrayacaktır.

vel fülke tecriy fiylbahri Bi emriH yine gemiler denizde O’nun emrine uygun olarak yol almaktadırlar. Yani suyun kaldırma gücünü, bu yasayı suya veren O’dur. ve yümsiküsSemae en teka'a alel' Ardı illâ BiizniH yine gök cisimlerinin o izin vermedikçe yer yüzüne çarpmasına yasalarıyla engel olan da O’dur.

Maddenin yasalarından söz ediliyor tabii. Yani sonu da olduğundan söz ediliyor O izin vermedikçe. İllâ BiizniH eğer bir gün izin verirse işte o kıyamet olacaktır. Onun izin vermesi, göklere artık bırakıyorum iznim var demesi kıyametin öbür adı olacaktır.

innAllâhe BinNasi le Raûfun Rahıym Şüphe yok ki Allah insanlara karşı pek şefkatli, pek merhametlidir. Allah’ın insana olan ilgisinin temeli işte bu: Sevgi, şefkat ve merhamet. Yani vahyin illeti de bu değil mi. Aslında Allah’ın yer yüzünü yaratmasıyla vahyi göndermesinin illeti aynı değil mi? Merhamet. İlahi merhamet olmasaydı insan olmazdı. Çünkü insanın yaşamına elverişli bir yeryüzü, bir gökyüzü olmazdı. Eğer ilahi merhamet olmasaydı vahiy inmezdi. Vahiy; Allah’ın insana olan şefkat ve merhametinin bir ürünüdür.


        66-) Ve "HU"velleziy ahyaküm sümme yümiytüküm sümme yuhyiyküm* innel İnsane lekefur;

        "HÛ"dur ki sizi (şuurla) diriltti... Sonra sizi ("ben"liğinizden) öldürür, sonra sizi (hakiki ölümsüz hayat ile) diriltir... Muhakkak ki insan sınırlı değerlendirme özelliğine sahiptir. (A.Hulusi)

66 - Size hayatı veren de odur, sonra sizi öldürür, sonra sizi yine diriltir, hakikat insan çok nankördür. (Elmalı)


Ve "HU"velleziy ahyaküm sümme yümiytüküm sümme yuhyiyküm zira size hayat bahşeden, sonra size ölümü tattıracak olan ardından sizi diriltecek olan da yine O’dur. innel İnsane lekefur şu bir gerçektir ki insanoğlu nankörlükte pek ısrarcıdır.

Kefur; Feul veznindendir. Hem ismi fail, hem ismi meful anlamına gelir. Hem inkar eden, hem de inkarı sonucunda elindeki avucundakini kaybederek Allah tarafından tanınmayan, yani inkara uğrayan manasına gelir.


        67-) Likülli ümmetin ce'alna menseken hüm nasikuhü fela yünaziunneke fiyl emri ved'u ila Rabbik* inneke leala hüden müstekıym;

        Her ümmete ibadet edecekleri bir mensek (ibadet anlayışı ve şekli) oluşturduk... O hâlde bu konuda seni tartışmaya çekemesinler; (tartışma) sadece Rabbine davet et... Kesinlikle hakikate erdiren yoldasın! (A.Hulusi)

67 - Biz her ümmet için bir ibadet yolu yapmışızdır ki onlar onun âbidleridir, binaenaleyh emirde sana aslâ münazaa etmesinler, ve rabbine davet et, çünkü sen cidden hakka götüren doğru bir yol üzerindesin. (Elmalı)


Likülli ümmetin ce'alna menseken hüm nasikuh biz her ümmet için Allah’a kalben yaklaşsınlar diye bir ibadet yol ve yöntemi belirledik.

Mensek; İbadet, ibadet yeri, ibadet yol ve yöntemi anlamına gelir kelime olarak. Allah’a yaklaşma anlamına gelir. Maide/48 ile bu ayet arasında ilginç bir benzerlik var;

li küllin cealna minküm şir'aten ve minhaca. (Maide/48) her bir ümmet için biz bir yol, bir ibadet tarzı, bir şeriat tayin ettik. Onlar için bir şeriat kıldık buyruluyor maide suresinde. Adeta bu iki ayetin de bize söylemek istediği; Vahiy süreci içinde insanlığın ilk gününden bu güne kadar Allah’ın gönderdiği vahiylerin özü bir, fakat onların ibadet tarzları, onları talim ettirdiği ibadet tarzları farklı olabilir. Ama bu farklılıktan yola çıkarak siz vahiylerin özünün de farklı olduğunu anlamayın, böyle sanmayın. Bu konuyu da siz işin özüne yönelik bir şey olarak görmeyin. Çünkü ibadetler kendisiyle Allah’a ulaşılan araçlardır. Çağrı araçtan çok amaca olmalıdır. Onun için siz araçtan çok amacı hedefleyin. Ki hemen arkasından ayetin devamında gelen ibareye bakalım;

fela yünaziunneke fiyl emr şu halde ey bu hitabın muhatabı kimse seni bu konuda tartışmaya çekmesin. Yani her hangi biri ile ibadeti konusunda tartışmaya girme. Ya ne yap? ved'u ila Rabbik sadece sen rabbine çağır. Rabbine çağırırsan ondan gerisi kolay inneke leala hüden müstekıym sen kesinlikle dosdoğru bir yol üzeresin.

Tabii rabbine çağırsan şu anda senin yaptığın ibadetler en doğru olanlardır. Rabbine çağırdığın insan Allah’a samimiyetle teslim olduğunda bunu görecektir.


        68-) Ve in cadeluke fekulillâhu a'lemu Bima ta'melun;

        Şayet seninle mücadele ederler ise de ki: "Allâh, yapmakta olduğunuzu (yaratanı olarak) daha iyi bilir." (A.Hulusi)

68 - Ve eğer sana mücadele ederlerse de ki: ne yapıyorsunuz Allah pekâlâ biliyor. (Elmalı)


Ve in cadeluke fekulillâhu a'lemu Bima ta'melun ve eğer seninle ille de tartışmak isterlerse onlara de ki. Allah yaptıklarınızın altında yatan nedenleri çok iyi biliyor.


        69-) Allâhu yahkümü beyneküm yevmelkıyameti fiyma küntüm fiyhi tahtelifun;

        Allâh, tartıştığınız konuda, kıyamet sürecinde aranızda hükmeder. (A.Hulusi)

69 - Ve muhalefet edip durduğunuz şeyler hakkında Kıyamet günü Allah aranızda hükmünü verecek. (Elmalı)


Allâhu yahkümü beyneküm yevmelkıyameti fiyma küntüm fiyhi tahtelifun Allah tartışıp durduğunuz konuda kıyamet günü aranızda hüküm verecektir.


        70-) Elem ta'lem ennAllâhe ya'lemu ma fiys Semai vel'Ard* inne zâlike fiy Kitab* inne zâlike alAllâhi yesiyr;

        Kavradın mı ki; Allâh, semâda ve arzda ne varsa (Esmâ özellikleriyle hepsinin hakikati olarak) hepsini bilir... Muhakkak ki onlar bilgi kapsamındadır... Muhakkak ki o, Allâh'a çok kolaydır. (A.Hulusi)

70 - Bilmez misin ki Allah Gökte ve Yerde ne varsa bilir, muhakkak o kitaptadır, her halde o Allaha göre kolaydır. (Elmalı)


Elem ta'lem ennAllâhe ya'lemu ma fiys Semai vel'Ard ey bu hitabın muhatabı olan insan, bilmez misin ki Allah gökte ve yerde olan biten her şeyi bilir. inne zâlike fiy Kitab çünkü bunların tamamı yasalarla kayıt altına alınmıştır.

Kozmik yasalara atıf yapıyor ayet. Eşyayı yasasız bırakmayan Allah, insanı yasasız bırakır mı, insanı başıboş bırakır mı hiç dercesine ona dikkat çekiyor.

inne zâlike alAllâhi yesiyr nitekim bu Allah için çok kolaydır. Yani Allah’ın insana mesaj göndermesine inanmayanlar, bu konuda kuşku duyanlar. Allah eşyaya mesaj gönderdi ve eşya bu mesaj üzerine deveran edip duruyor. Varlık bu mesajla ayakta duruyor. İnsana, -ki insan varlığın içinde en müstesna bir varlık. Yaratılmışların içerisinde en şerefli varlık.- İnsanı başıboş bırakır mı Allah?


        71-) Ve ya'budune min dûnillâhi ma lem yünezzil Bihi sultanen ve ma leyse lehüm Bihi 'ılm* ve ma lizzâlimiyne min nasıyr;

        Allâh dûnunda, kendisinde hiçbir güç olmayan ve dahi kendilerinin de hakkında hiçbir ilimleri bulunmayan şeye tanrı niyetine tapınıyorlar! Zâlimler için bir yardımcı yoktur. (A.Hulusi)

71 - Onlar Allahın karşısında öyle bir şey'e tapıyorlar ki o ona öyle bir ferman indirmedi ve öyle bir şey ki ol babda lehlerine hiç bir ilim yok, zalimlere ise yardımcı yoktur. (Elmalı)


Ve ya'budune min dûnillâhi ma lem yünezzil Bihi sultanen ve ma leyse lehüm Bihi 'ılm ne ki; bazıları hem Allah’a inanıp, hem de Allah’tan başka Onun haklarında hiçbir delil indirmediği ve kendilerinin de haklarında sahici bir bilgiye sahip olmadıkları varlıklara kulluk ediyorlar. Ne Allah onlar hakkında; “Bunlar size tanrılık yapabilir.1 veyahut ta “Bunlar benim katımda size şefaat edecekler.” diye bildirmiş, ne de kendileri onlar hakkında ciddi bir bilgiye sahipler. Ama onlara kulluk ediyorlar. ve ma lizzâlimiyne min nasıyr her halde bu zalimlerin hiçbir yardımcısı olmayacaktır.


        72-) Ve izâ tütla aleyhim ayatüNA beyyinatin ta'rifü fiy vucuhilleziyne keferul münker* yekâdune yestune Billeziyne yetlune aleyhim âyâtiNA* kul efeünebbiüküm Bişerrin min zâliküm* enNar* veadehAllâhulleziyne keferu* ve bi'sel masıyr;

        Onlara âyetlerimiz apaçık kanıtlar hâlinde tilâvet edildiğinde, hakikat bilgisini inkâr edenlerin yüzlerinde inkârı, reddi görürsün! Neredeyse, delillerimizi kendilerine bildirenlere saldırıp çullanacaklar... De ki: "Size ondan daha kötüsünü haber vereyim mi? Ateş (sizi yakacak olan)! Allâh, onu hakikat bilgisini inkâr edenlere vadetmiştir... O ne kötü dönüş yeridir!" (A.Hulusi)

72 - Kendilerine karşı âyetlerimiz birer beyyine olarak okunduğu zaman da o kâfirlerin yüzlerinde münkirliklerini tanırsın, hemen hemen karşılarında âyetlerimizi tilâvet edenlere saldırıverecek gibi olurlar, de ki: şimdi size ondan daha şer olanını haber vereyim mi? Ateş, Allah onu küfredenlere vaat buyurdu, ki o ne fena akıbettir. (Elmalı)


Ve izâ tütla aleyhim ayatüNA beyyinat ve ne zaman kendilerine hakikatin apaçık belgeleri olan ayetlerimiz okunsa ta'rifü fiy vucuhilleziyne keferul münker küfürde direnenlerin yüzünde ki inkarı hemen fark edersin. Dikkat buyurun ne zaman kendilerine ayetlerimiz okunsa küfürde direnenlerin yüzünden inkarın izini okursun. Sanki inkar yüzünün rengine bürünmüştür. yekâdune yestune Billeziyne yetlune aleyhim âyâtiNA Öyle ki neredeyse ayetlerimizi okuyanlara saldıracak, onları parçalayacak gibidirler.

Küfrün yürekten yüze vurması. Mihenk taşı altının ayarını ortaya çıkarır, vahiy de insanların ayarını ortaya çıkarır. Bizim buradan anlayacağımız özet bu olsa gerek.

kul efeünebbiüküm Bişerrin min zâliküm de ki; bakın sizi bundan daha beter kızdıracak bir haber vereyim mi? Size bundan daha fitil edecek tabir caizse bir şey söyleyeyim mi? enNar..!* veadehAllâhulleziyne keferu. O Allah’ın inkarda ısrar edenlere vaat ettiği ateştir. Ateşi haber veriyor. Allah size bunu vaat etti. ve bi'sel masıyr o ne berbat bir duraktır.



Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
106. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/07/20/islamoglu-tef-ders-hacc-049-078106/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder