C sayfasından devam
63-) Elem tera ennAllâhe enzele mines Semai maen, fetusbihul
Ardu muhdarreten, innAllâhe Latıyfün Habiyr;
Görmedin mi ki; Allâh semâdan bir su inzâl etti de arz yemyeşil oluyor... Muhakkak ki Allâh Latiyf'tir, Habiyr'dir. (A.Hulusi)
63 - Görmedin
mi Allah, Semadan bir su indirmekle Arz yemyeşil oluveriyor, hakikat Allah, çok
lâtîf bir habîrdir. (Elmalı)
Elem tera ennAllâhe enzele mines Semai maen
ey insan görmez misin ki gökten su indiren Allah’tır. O’nun çift kutuplu
yasasını öğrenmek için yere göğe bak ey insan demeye getiriyor. Yani bahara
bak, güze bak. Bir günün gece ve gündüzü olduğu gibi bir yılın da baharı ve
güzü olur. Yazı ve kışı olur. Sen iktidarların bahar ve güzü olmadığını mı
sanıyorsun. Ey insanoğlu kendi hayatının güzü olmayacağını mı sanıyorsun. Senin
yaprakların sararıp dökülmeyecek midir. Elinde ki imkanı bir gün
kaybetmeyeceğini mi sanıorsun. İşte burada anlatılan o aslında.
fetusbihul Ardu muhdarreten ki bu
sayede yer yüzü yeşillenmektedir. Yani sana verdiği iktidar ve imkan aslında
senin elde ettiğin değil, Allah’ın sana imtihan için verdiğidir. innAllâhe Latıyfün
Habiyr çünkü Allah dilediği şeyi cömertçe lütfeder. Nankörün
nankörlüğünden haberdar olur.
64-) LeHU ma fiys
Semavati ve ma fiyl Ard* ve innAllâhe le"HU"vel Ğaniyyül Hamiyd;
Semâlarda ve arzda olan ne varsa O'nun (Esmâ özelliklerinin seyredilmesi) içindir!.. Muhakkak ki Allâh, elbette O, Ğaniyy'dir, Hamiyd'dir. (A.Hulusi)
64 - Göklerdeki
ve Yerdeki hep onundur ve hakikat Allah, hamd olunacak yegâne ganiy ancak odur.
(Elmalı)
LeHU ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard
göklerde ve yerde var olan her şey bütünüyle sadece O’na aittir. ve innAllâhe
le"HU"vel Ğaniyyül Hamiyd ve Allah kendi kendine yeterli
olan ve her tür övgüye layık olandır.
65-) Elem tera
ennAllâhe sahhare leküm ma fiyl Ardı vel fülke tecriy fiylbahri Bi emriHİ, ve
yümsiküsSemae en teka'a alel' Ardı illâ BiizniHİ, innAllâhe BinNasi le Raûfun
Rahıym;
Görmedin mi Allâh, arzdakileri de denizde akıp giden gemileri de sizin hizmetinize vermiştir... Semâyı (gökten gelecek meteorları) arza çarpmaktan O koruyor... Oluşmasına elverdiği şartları dışında... Muhakkak ki Allâh insanlarda Raûf'tur, Rahıym'dir. (A.Hulusi)
65 - Görmedin
mi Allah, hakikaten bütün Yerdekileri sizin için müsahhar kıldı, Semayı da izni
olmaksızın Yere düşmekten tutuyor, hakikaten Allah, insanlara çok ra'fetli bir
rahîmdir. (Elmalı)
Elem tera ennAllâhe sahhare leküm ma fiyl Ard
ey insan görmez misin ki yer yüzünde bulunan her bir şeyi sizin için bir yasaya
bağlayan, bir yasaya tabi kılan Allah’tır.
Teshıyr yasası diyoruz biz buna
sevgili Kur’an dostları. İnsanın şeref ve değerine dayalı yasalar zinciridir
bu. Kainatın gözbebeği insana Allah’ın lütfudur, Allah’ın verdiği değerdir.
Yere bak, göğe bak, suya bak ateşe bak, toprağa bak, yıldıza bak, aya bak,
güneşe bak, mevsime bak hepsi adeta insan yer yüzünde yaşasın, yaşamı mümkün
olsun, insanın yeryüzünde var oluşu mümkün olsun diye görevlendirilmişlerdir.
Bu Allah’ın insana verdiği değerdir.
Ayrıca insanın emrine amade
kılınan bütün bu şeylerde insanın keşfini beklemektedir. Burada o ima da
vardır. Tefhıyr sırrı dediğimizde insanın emrine verilmiş olan bütün bu yerde ve
gökte bulunan şeylerin sırrına ermek mümkündür. Yani onların keşfi insanı
beklemektedir. İnsan bunları keşfetmek için merak etmek durumundadır. Kendi
emrine verilmiş olan bu şeylerin sırrını keşfettiğinde Allah’a daha bir
yaklaşacak, Allah’ın kendisine verdiği önemi daha bir iyi kavrayacaktır.
vel fülke tecriy fiylbahri Bi emriH
yine gemiler denizde O’nun emrine uygun olarak yol almaktadırlar. Yani suyun
kaldırma gücünü, bu yasayı suya veren O’dur. ve yümsiküsSemae en teka'a alel' Ardı illâ
BiizniH yine gök cisimlerinin o izin vermedikçe yer yüzüne
çarpmasına yasalarıyla engel olan da O’dur.
Maddenin yasalarından söz
ediliyor tabii. Yani sonu da olduğundan söz ediliyor O izin vermedikçe. İllâ BiizniH eğer bir gün izin verirse
işte o kıyamet olacaktır. Onun izin vermesi, göklere artık bırakıyorum iznim
var demesi kıyametin öbür adı olacaktır.
innAllâhe BinNasi le Raûfun Rahıym
Şüphe yok ki Allah insanlara karşı pek şefkatli, pek merhametlidir. Allah’ın
insana olan ilgisinin temeli işte bu: Sevgi, şefkat ve merhamet. Yani vahyin
illeti de bu değil mi. Aslında Allah’ın yer yüzünü yaratmasıyla vahyi
göndermesinin illeti aynı değil mi? Merhamet. İlahi merhamet olmasaydı insan
olmazdı. Çünkü insanın yaşamına elverişli bir yeryüzü, bir gökyüzü olmazdı.
Eğer ilahi merhamet olmasaydı vahiy inmezdi. Vahiy; Allah’ın insana olan şefkat
ve merhametinin bir ürünüdür.
66-) Ve
"HU"velleziy ahyaküm sümme yümiytüküm sümme yuhyiyküm* innel İnsane
lekefur;
"HÛ"dur ki sizi (şuurla) diriltti... Sonra sizi ("ben"liğinizden) öldürür, sonra sizi (hakiki ölümsüz hayat ile) diriltir... Muhakkak ki insan sınırlı değerlendirme özelliğine sahiptir. (A.Hulusi)
66 - Size
hayatı veren de odur, sonra sizi öldürür, sonra sizi yine diriltir, hakikat
insan çok nankördür. (Elmalı)
Ve "HU"velleziy ahyaküm sümme
yümiytüküm sümme yuhyiyküm zira size hayat bahşeden, sonra size
ölümü tattıracak olan ardından sizi diriltecek olan da yine O’dur. innel İnsane
lekefur şu bir gerçektir ki insanoğlu nankörlükte pek ısrarcıdır.
Kefur; Feul veznindendir. Hem
ismi fail, hem ismi meful anlamına gelir. Hem inkar eden, hem de inkarı
sonucunda elindeki avucundakini kaybederek Allah tarafından tanınmayan, yani
inkara uğrayan manasına gelir.
67-) Likülli
ümmetin ce'alna menseken hüm nasikuhü fela yünaziunneke fiyl emri ved'u ila
Rabbik* inneke leala hüden müstekıym;
Her ümmete ibadet edecekleri bir mensek (ibadet anlayışı ve şekli) oluşturduk... O hâlde bu konuda seni tartışmaya çekemesinler; (tartışma) sadece Rabbine davet et... Kesinlikle hakikate erdiren yoldasın! (A.Hulusi)
67 - Biz
her ümmet için bir ibadet yolu yapmışızdır ki onlar onun âbidleridir,
binaenaleyh emirde sana aslâ münazaa etmesinler, ve rabbine davet et, çünkü sen
cidden hakka götüren doğru bir yol üzerindesin. (Elmalı)
Likülli ümmetin ce'alna menseken hüm nasikuh
biz her ümmet için Allah’a kalben yaklaşsınlar diye bir ibadet yol ve yöntemi
belirledik.
Mensek; İbadet, ibadet yeri,
ibadet yol ve yöntemi anlamına gelir kelime olarak. Allah’a yaklaşma anlamına
gelir. Maide/48 ile bu ayet arasında ilginç bir benzerlik var;
li küllin cealna minküm şir'aten ve minhaca. (Maide/48) her
bir ümmet için biz bir yol, bir ibadet tarzı, bir şeriat tayin ettik. Onlar
için bir şeriat kıldık buyruluyor maide suresinde. Adeta bu iki ayetin de bize söylemek
istediği; Vahiy süreci içinde insanlığın ilk gününden bu güne kadar Allah’ın
gönderdiği vahiylerin özü bir, fakat onların ibadet tarzları, onları talim
ettirdiği ibadet tarzları farklı olabilir. Ama bu farklılıktan yola çıkarak siz
vahiylerin özünün de farklı olduğunu anlamayın, böyle sanmayın. Bu konuyu da
siz işin özüne yönelik bir şey olarak görmeyin. Çünkü ibadetler kendisiyle
Allah’a ulaşılan araçlardır. Çağrı araçtan çok amaca olmalıdır. Onun için siz
araçtan çok amacı hedefleyin. Ki hemen arkasından ayetin devamında gelen
ibareye bakalım;
fela yünaziunneke fiyl emr şu halde
ey bu hitabın muhatabı kimse seni bu konuda tartışmaya çekmesin. Yani her hangi
biri ile ibadeti konusunda tartışmaya girme. Ya ne yap? ved'u ila Rabbik sadece sen rabbine
çağır. Rabbine çağırırsan ondan gerisi kolay inneke leala hüden müstekıym sen
kesinlikle dosdoğru bir yol üzeresin.
Tabii rabbine çağırsan şu anda
senin yaptığın ibadetler en doğru olanlardır. Rabbine çağırdığın insan Allah’a
samimiyetle teslim olduğunda bunu görecektir.
68-) Ve in cadeluke
fekulillâhu a'lemu Bima ta'melun;
Şayet seninle mücadele ederler ise de ki: "Allâh, yapmakta olduğunuzu (yaratanı olarak) daha iyi bilir." (A.Hulusi)
68 - Ve
eğer sana mücadele ederlerse de ki: ne yapıyorsunuz Allah pekâlâ biliyor.
(Elmalı)
Ve in cadeluke fekulillâhu a'lemu Bima ta'melun
ve eğer seninle ille de tartışmak isterlerse onlara de ki. Allah
yaptıklarınızın altında yatan nedenleri çok iyi biliyor.
69-) Allâhu yahkümü
beyneküm yevmelkıyameti fiyma küntüm fiyhi tahtelifun;
Allâh, tartıştığınız konuda, kıyamet sürecinde aranızda hükmeder. (A.Hulusi)
69 - Ve
muhalefet edip durduğunuz şeyler hakkında Kıyamet günü Allah aranızda hükmünü
verecek. (Elmalı)
Allâhu yahkümü beyneküm yevmelkıyameti fiyma küntüm
fiyhi tahtelifun Allah tartışıp durduğunuz konuda kıyamet günü
aranızda hüküm verecektir.
70-) Elem ta'lem
ennAllâhe ya'lemu ma fiys Semai vel'Ard* inne zâlike fiy Kitab* inne zâlike
alAllâhi yesiyr;
Kavradın mı ki; Allâh, semâda ve arzda ne varsa (Esmâ özellikleriyle hepsinin hakikati olarak) hepsini bilir... Muhakkak ki onlar bilgi kapsamındadır... Muhakkak ki o, Allâh'a çok kolaydır. (A.Hulusi)
70 - Bilmez
misin ki Allah Gökte ve Yerde ne varsa bilir, muhakkak o kitaptadır, her halde
o Allaha göre kolaydır. (Elmalı)
Elem ta'lem ennAllâhe ya'lemu ma fiys Semai
vel'Ard ey bu hitabın muhatabı olan insan, bilmez misin ki Allah
gökte ve yerde olan biten her şeyi bilir. inne zâlike fiy Kitab çünkü bunların tamamı
yasalarla kayıt altına alınmıştır.
Kozmik yasalara atıf yapıyor
ayet. Eşyayı yasasız bırakmayan Allah, insanı yasasız bırakır mı, insanı
başıboş bırakır mı hiç dercesine ona dikkat çekiyor.
inne zâlike alAllâhi yesiyr nitekim
bu Allah için çok kolaydır. Yani Allah’ın insana mesaj göndermesine
inanmayanlar, bu konuda kuşku duyanlar. Allah eşyaya mesaj gönderdi ve eşya bu
mesaj üzerine deveran edip duruyor. Varlık bu mesajla ayakta duruyor. İnsana,
-ki insan varlığın içinde en müstesna bir varlık. Yaratılmışların içerisinde en
şerefli varlık.- İnsanı başıboş bırakır mı Allah?
71-) Ve ya'budune
min dûnillâhi ma lem yünezzil Bihi sultanen ve ma leyse lehüm Bihi 'ılm* ve ma
lizzâlimiyne min nasıyr;
Allâh dûnunda, kendisinde hiçbir güç olmayan ve dahi kendilerinin de hakkında hiçbir ilimleri bulunmayan şeye tanrı niyetine tapınıyorlar! Zâlimler için bir yardımcı yoktur. (A.Hulusi)
71 - Onlar
Allahın karşısında öyle bir şey'e tapıyorlar ki o ona öyle bir ferman indirmedi
ve öyle bir şey ki ol babda lehlerine hiç bir ilim yok, zalimlere ise yardımcı
yoktur. (Elmalı)
Ve ya'budune min dûnillâhi ma lem yünezzil Bihi
sultanen ve ma leyse lehüm Bihi 'ılm ne ki; bazıları hem Allah’a
inanıp, hem de Allah’tan başka Onun haklarında hiçbir delil indirmediği ve
kendilerinin de haklarında sahici bir bilgiye sahip olmadıkları varlıklara
kulluk ediyorlar. Ne Allah onlar hakkında; “Bunlar size tanrılık yapabilir.1
veyahut ta “Bunlar benim katımda size şefaat edecekler.” diye bildirmiş, ne de
kendileri onlar hakkında ciddi bir bilgiye sahipler. Ama onlara kulluk
ediyorlar. ve ma
lizzâlimiyne min nasıyr her halde bu zalimlerin hiçbir yardımcısı
olmayacaktır.
72-) Ve izâ tütla
aleyhim ayatüNA beyyinatin ta'rifü fiy vucuhilleziyne keferul münker* yekâdune
yestune Billeziyne yetlune aleyhim âyâtiNA* kul efeünebbiüküm Bişerrin min
zâliküm* enNar* veadehAllâhulleziyne keferu* ve bi'sel masıyr;
Onlara âyetlerimiz apaçık kanıtlar hâlinde tilâvet edildiğinde, hakikat bilgisini inkâr edenlerin yüzlerinde inkârı, reddi görürsün! Neredeyse, delillerimizi kendilerine bildirenlere saldırıp çullanacaklar... De ki: "Size ondan daha kötüsünü haber vereyim mi? Ateş (sizi yakacak olan)! Allâh, onu hakikat bilgisini inkâr edenlere vadetmiştir... O ne kötü dönüş yeridir!" (A.Hulusi)
72 - Kendilerine
karşı âyetlerimiz birer beyyine olarak okunduğu zaman da o kâfirlerin
yüzlerinde münkirliklerini tanırsın, hemen hemen karşılarında âyetlerimizi
tilâvet edenlere saldırıverecek gibi olurlar, de ki: şimdi size ondan daha şer
olanını haber vereyim mi? Ateş, Allah onu küfredenlere vaat buyurdu, ki o ne
fena akıbettir. (Elmalı)
Ve izâ tütla aleyhim ayatüNA beyyinat
ve ne zaman kendilerine hakikatin apaçık belgeleri olan ayetlerimiz okunsa ta'rifü fiy
vucuhilleziyne keferul münker küfürde direnenlerin yüzünde ki inkarı
hemen fark edersin. Dikkat buyurun ne zaman kendilerine ayetlerimiz okunsa
küfürde direnenlerin yüzünden inkarın izini okursun. Sanki inkar yüzünün
rengine bürünmüştür. yekâdune yestune Billeziyne yetlune aleyhim âyâtiNA
Öyle ki neredeyse ayetlerimizi okuyanlara saldıracak, onları parçalayacak
gibidirler.
Küfrün yürekten yüze vurması.
Mihenk taşı altının ayarını ortaya çıkarır, vahiy de insanların ayarını ortaya
çıkarır. Bizim buradan anlayacağımız özet bu olsa gerek.
kul efeünebbiüküm Bişerrin min zâliküm
de ki; bakın sizi bundan daha beter kızdıracak bir haber vereyim mi? Size
bundan daha fitil edecek tabir caizse bir şey söyleyeyim mi? enNar..!* veadehAllâhulleziyne
keferu. O Allah’ın inkarda ısrar edenlere vaat ettiği ateştir. Ateşi
haber veriyor. Allah size bunu vaat etti. ve bi'sel masıyr o ne berbat bir duraktır.
Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
106.
videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/07/20/islamoglu-tef-ders-hacc-049-078106/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder