6 Temmuz 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. ENBİYA (100-112)(103-E)


D sayfasından devam

100-) Lehüm fiyha zefiyrun ve hüm fiyha lâ yesme'un;

Onlar için orada şiddetli - horultulu inleme vardır ve onlar orada (dünyadaki sağırlıklarının devamı olarak) işitmezler! (A.Hulusi)

100 - Öyle ki onların orada bir zefîri var, bunlar da orada iken işitmeyecekler. (Elmalı)


Lehüm fiyha zefiyrun orada onların payına inim inim inlemek düşecek. ve hüm fiyha lâ yesme'un ve onlar orada iniltiden başka bir ses duymayacaklar.

Bu iniltiden, ama onu çıkararak yalın kat tercüme de yapabiliriz. “Onlar orada da duymayacak”. Yani burada hakikati duymamışlardı orada da duymayacaklar.


101-) İnnelleziyne sebekat lehüm minnel Hüsna, ülaike anha müb'adun;

Bizden kendilerine güzellik, saadet takdir edilmiş olan kimselere gelince, işte onlar ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır. (A.Hulusi)

101 - Şüphe yok ki haklarında bizden Hüsnâ sebk edenler, bunlar, ondan uzaklaştırılmışlardır. (Elmalı)


İnnelleziyne sebekat lehüm minnel Hüsna ne varki katımızdan kendilerine iyilik, güzellik ihsan ettiğimiz kimselere gelince ülaike anha müb'adun işte onlar cehennemden uzak tutulacaklar.


102-) Lâ yesme'une hasiyseha* ve hüm fiy meştehet enfüsühüm halidun;

Onun (cehennemin) gümbürtüsünü işitmezler... Nefslerinin arzu ettiği her şey içinde sonsuza dek yaşarlar. (A.Hulusi)

102 - ve bunlar canlarının istediğinde muhalled kalacaklardır. (Elmalı)


Lâ yesme'une hasiyseha onlar oranın uğultusunu, oranın fısıltısını dahi duymayacaklar. ve hüm fiy meştehet enfüsühüm halidun ve onlar canlarının çektiği şeyler arasında kalıcı bir hayat sürecekler, mutlu bir hayat.

Dünya da Allah için bazı şeylerden kaçınmışlardı, bazı şeyleri yememişler, içmemişlerdi. Allah içmeyeceksin demiş içmemişler, yemeyeceksin demiş; yememişler. Yapmayacaksın demiş yapmamışlardı. Testiyi kıranla suyu getiren bir olur mu. Elbette olmayacaktı. Onların akıbeti ve ahireti de bir olmayacaktı.


103-) Lâ yahzünühümül feze'ul ekberu ve tetelakkahümül Melaiketü, hazâ yevmükümülleziy küntüm tuadun;

O en büyük korku (ölüm kavramı kalktığı için) onları üzmez ve melekler onları karşılar: "İşte bu vadolunduğunuz sizin gününüzdür." (A.Hulusi)

103 - O fezeı ekber bunları mahzun etmeyecek ve bunları Melekler şöyle karşılayacaklar: bu işte sizin o gününüz ki vaat olunuyordunuz. (Elmalı)


Lâ yahzünühümül feze'ul ekber onları kıyamete mahsus, o benzeri görülmemiş büyük dehşet dahi tasalandırmayacak. ve tetelakkahümül Melaiketü, hazâ yevmükümülleziy küntüm tuadun zira melekler kendilerini bu işte size vaad edilen o mutlu gündür diye karşılayacaklar. Melekler onları böyle karşılayacak. Size hani bir zamanlar vaat edilmişti ya, o gün, işte bu gün diyecekler.


104-) Yevme natvis Semae ketayyis sicilli lilkütüb* kema bede'na evvele halkın nu'ıydüh* va'den aleyna* inna künna faıliyn;

O gün, semâyı yazılı sayfaları dürer gibi düreriz! İlk yaratmaya başladığımız gibi (yer - gök bitişik hâle) onu iade ederiz! Bu vaadimizdir! Gerçekleştirecek olan Biziz! (A.Hulusi)

104 - O gün ki Semâyı kitaplar için defter dürer gibi düreceğiz evvel başladığımız gibi halkı iade edeceğiz, uhdemizde bir vaat, şüphe yok ki biz yaparız. (Elmalı)


Yevme natvis Semae ketayyis sicilli lilkütüb o gün biz gökleri, sayfaları dürüp büker gibi dürüp bükeriz. Tabii ki kıyamet gününden söz ediliyor. Gökleri bir kitap sayfası gibi dürüp bükeriz, rulo yaparız böyle. kema bede'na evvele halkın nu'ıydüh mahlukat evrenini ilk defa nasıl yaratmışsak onu öylece tekrar tekrar yaratırız. va'den aleyna bu üstlendiğimiz bir sözdür, yerine getireceğimiz bir vaattir. inna künna faıliyn zira biz her istediğimiz mutlaka ve mutlaka yerine getirir yaparız. Bu güce sahibiz.


105-) Ve lekad ketebna fiyz Zeburi min ba'diz Zikri ennel'Arda yerisüha ıbadİYes salihun;

Andolsun ki Zikir'den (önceki hatırlatıcı bilgilerden) sonra Zebur'da (Hikmetler Bilgisi) da yazdık ki: "Arza (bedende Esmâ kuvveleriyle tasarrufa), Benim salâha ermiş kullarım (velâyet hakikati) vâris olur!" (A.Hulusi)

105 - Şanım hakkı için zikirden sonra Zebur da da yazmıştık: ki her halde Arz, ona benim Salih kullarım vâris olacaktır. (Elmalı)


Ve lekad ketebna fiyz Zeburi min ba'diz Zikri ennel'Arda yerisüha ıbadİYes salihun ve doğrusu biz hatırlatıcı mesajların ardından bütün ilahi vahiylerin hikmet yüklü sayfasına dünyaya Salih kullarım varis olacak diye yazmışızdır.

Burada ki Zebur; aslında demir levha anlamına gelir, sözlük anlamı. Fakat Taberi bu ibareye tan da bu ayetin açıklamasında Mücahitten naklen Allah’ın peygamberlerine indirdiklerinin tümü manasını veriyor. Ki biz o manayı önceledik ve tercih ettik.

Burada vaat edilen şey dünyada da anlaşılabilir, ahirette de anlaşılabilir. Yani dünyevi bir iktidar olarak anlaşılabileceği gibi burada ki arz’ın, bir üstteki ayetin devamı olarak anlaşılarak bu yer yüzünün yeniden iade edildikten, yani rulo gibi dürüldükten sonra ahiret olarak kendilerine verilecek yer, vaat edilen yer manasına, yani cennet manasına da anlamak mümkündür.


106-) İnne fiy hazâ le belâğan likavmin 'abidiyn;

Muhakkak ki bunda, abidler topluluğu (arınma çalışmaları yapanlar) için açıklayıcı bilgi vardır. (A.Hulusi)

106 - Şüphe yok ki bunda âbid bir kavim için kâfi bir Öğüt vardır. (Elmalı)


İnne fiy hazâ le belâğan likavmin 'abidiyn hiç şüphesiz bunda Allah’a gereği gibi kulluk etmek isteyenler için nice mesajlar vardır.


107-) Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil 'alemiyn;

Seni âlemler (insanlar) için sadece rahmet olarak irsâl ettik! (A.Hulusi)

107 - Ve seni sâde âlemîne rahmet olarak göndermişizdir. (Elmalı)


Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil 'alemiyn işte bu yüzden ey peygamber biz seni bütün insanlığa sadece bir rahmet, sadece bir mağfiret, sadece bir esenlik olarak gönderdik. Yani senin gönderilişin yer yüzüne, tüm insanlığa bir rahmettir.

Evet değerli dostlar. Alemlere rahmet..! Katade burada kilil ‘alemin i tüm varlıklar olarak anlamış. Fakat İbn Abbas’ın buna bir itirazı ver tercüman ül Kur’an da; Peygamber hayvanlara ve meleklere peygamber olarak gönderilmedi ki tüm varlık, tüm yaratıklar olarak anlaşılsın diyor ki, doğrudur. Onun için ben tüm insanlığa diye çevirmeyi daha doğru buldum. Tüm şuurlu varlıklara, insanlığa bir rahmettir. Rahmeten lil ‘alemin dir.

Rahmettir ve aynı zamanda hatemün nebiyyindir. Ahzap suresinde ifade buyrulduğu gibi.(Ahzap/40) Hatemün nebiyyin. Neden hem rahmettir, hem de nebilerin mührüdür?

1 – Kur’an vahyi bozulmadan bize kadar gelmiş tek vahiydir.

2 – Tabii bu şartın arkasından önceki vahiylerin kendisine vurulacağı ölçüdür Kur’an vahyi. Maide/48. ayeti;

Ve enzelna ileykel Kitabe Bil Hakkı musaddikan lima beyne yedeyhi minel Kitabi ve Müheyminen aleyh..(Maide/48) özellikle buradaki; Biz sana bu kitabı mutlak gerçeğe bir atıf olarak gönderdik lima beyne yedeyhi minel Kitabi ve Müheyminen aleyh.. neyi tasdik etsin diye? Senden önceki kitapları vahiyleri tasdik etsin, ama sadece tasdik etmesin, onaylamasın ve Müheyminen aleyh.. aynı zamanda onun içine karıştırılmış olan yalan ve yanlışları da ayırsın, sağlamasını yapsın, bir ölçü olsun diye gönderdik. İşte Kur’an vahyi kendisinden önceki vahiylerin kendisine vurulacağı bir ölçü vahiydir. Bir metre, bir kilo vahiydir. Onun için Kur’an vahyi vahiylerin en zirvesi hem de ölçüsüdür. yine rahmeten lil 'alemiyn olması sonucunda peygamber tüm insanlığa gönderilmiştir.

Kul ya eyyühenNasü inniy Rasûlullahi ileyküm cemiy'a..(A’raf/158) ey insanlar de ben sizin tümünüze, tamamınıza birden gönderilmiş bir elçiyim.

Ve yine; Ahzap/40 ta nebilerin sonuncusu olduğu dolayısıyla da artık insanlığın önderlik insandan mesaja geçtiği müjdesi. İnsan değil artık insanlığın önderi, mesaj olmuştur, vahiy olmuştur bu şekilde.

3 - Ve tabii sonuncu olarak ebedi risalet ebedi rahmet olmuştur. Onun için sevgili efendimiz vahyi bize ulaştırmakla insanlığın kararan ufkunu aydınlatan bir güneş, insanlığın kararan yüreklerini aydınlatan bir Nûr, insanlığın kararan aklını aydınlatan bir ışık olmuştur. Bu rahmetin dünyaya yönelik küresel ve evrensel rahmetin ta kendisidir.

Tabii ki bu sadece dünyevi bir rahmet değil, aynı zamanda uhrevi bir rahmet olmuştur.




108-) Kul innema yuha ileyye ennema İlahüküm ilâhun vahıd * fehel entüm müslimun;

De ki: "Bana sadece şu vahyolunuyor: Sizin tanrı diye düşündüğünüz sadece Ulûhiyet sahibi TEK'tir! Siz müslimler misiniz (teslimiyetinizin farkında mısınız) peki?" (A.Hulusi)

108 - De ki: bana sade vahyolunuyor ki: ilâhınız ancak bir ilahtır, şimdi siz Müslüman oluyor musunuz? (Elmalı)


Kul innema yuha ileyye ennema İlahüküm ilâhun vahıd * fehel entüm müslimun de ki bana vahy olunan her şeyin özü, yalnız ve yalnızca ilahınızın bir tek ilah olduğu som gerçeğidir. Şu halde artık siz O’na teslim olacak mısınız.


109-) Fein tevellev fekul azentüküm alâ seva'* ve in edriy ekariybün em ba'ıydün ma tû'adun;

Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Eşit olarak size bildirdim... Size vadolunan şey (uyarıldığınız ölüm) yakın mıdır uzak mıdır, bilmiyorum." (A.Hulusi)

109 - Bunun üzerine aldırmazlarsa o halde de de ki: size düpedüz ilân ettim, ve bilmem bu size edilen va'd-ü vaîd pek yakın mi, yoksa uzak mı? (Elmalı)


Fein tevellev fekul azentüküm alâ seva' eğer bu davetten yüz çevirirlerse o zamanda de ki; Ben bu daveti hiçbir ayırım gözetmeden hepinize duyurdum. Yani şu öyledir bu böyledir demedim, Herkese duyurmak gibi bir görevim vardı kapı kapı herkese duyurmak için varlığımı verdim, ömrümü harcadım. Yüzüme tükürdüler, tepeme taş bıraktılar, yoluma diken döşediler, taşladılar, hakaret ettiler, hiç kimseye yapılmayacak şeyleri yaptılar, yine de görevimi yapmaya çalıştım.

ve in edriy ekariybün em ba'ıydün ma tû'adun ne var ki ben tehdit edildiğiniz hesap gününün yakın mı uzak mı olduğunu da bilemem.


110-) İnnehu ya'lemülcehre minel kavli ve ya'lemu ma tektümun;

"Muhakkak ki O, düşüncelerinizden açığa vurduğunuzu da gizlemekte olduğunuzu da bilir." (A.Hulusi)

110 - Şüphe yok ki o, söylenenden, açığa vurulanı da bilir gizlediğinizi de bilir. (Elmalı)


İnnehu ya'lemülcehre minel kavli ve ya'lemu ma tektümun fakat Allah açıktan söyleneni nasıl bilirse gizlediklerinizi de öylece bilir.


111-) Ve in edriy leallehu fitnetün leküm ve metaun ila hıyn;

"Bilmiyorum, belki de süre tanınması sizin için bir denemedir (kendinizin ne olduğunu bizzat yaşayıp görmeniz için) ve sınırlı bir yararlanmadır." (A.Hulusi)

111 - Ve bilmem belki bu-mühlet-sizin için bir imtihan ve vakte kadar bir istifadedir. (Elmalı)


Ve in edriy leallehu fitnetün leküm ve metaun ila hıyn fakat ben bu ertelemenin sizin için bir sınama ve kısa bir süreliğine verilmiş bir mühlet mi olduğunu her halde bilemem. Yani deneniyor musunuz, yoksa belanızın artırılması için size kısa bir mühlet daha mı verildi. Veyahut ta tevbe etmeniz için bir fırsat mı verildi, hangisi olduğunu bilemem. Yani ben yarın kendime dahi ne yapılacağını bilemem diyen bir peygamber bu itirafı yapar.


112-) Kale Rabbıhküm Bil hakk* ve RabbunerRahmânul Müste'ânu alâ ma tasıfûn;

Dedi ki: "Rabbim, Hak olarak hükmet! Rabbimiz Rahmân Müstean'dır sizin asılsız tanımlamalarınıza karşı!"(A.Hulusi)

112 - Dedi: ya rabbi! hakka hükmet ve rabbimiz rahmandır ancak isnatlarınıza karşı sığınılacak müstean. (Elmalı)


Kale Rabbıhküm Bil hakk ya da Kul rabbihküm Bil Hakk iki şekilde de okunur; Allah’a yönel ve de ki Rabbim aramızda hak ve adaletle hüküm ver. ve RabbunerRahmânul Müste'ânu alâ ma tasıfûn onlara dön ve de ki; Kendisine yakıştırdığınız tüm gerçek dışı nitelemelere karşı, kendisinden yardım istenecek tek mercii, yine o sınırsız merhamet sahibi olan rabbimizdir.

Evet değerli dostlar. Sevgili efendimiz 1400 yıl sonra gelen şahitleri olarak diyoruz ki; görevini yapmıştır. O kendisine verilen vahyi hiç eksiksiz insanlığa  emanet etmiş ve rahmet olduğunu böylece ispat etmiştir. Biz 1400 yıl sonra gelen şahitleri olarak Allah huzurunda onun peygamberliğini yerine getirdiğinin şahidiyiz. Biz de rabbimizden şunu niyazlıyoruz ki biz nasıl onun şahidi isek, o da bizim ümmetliğimizi gereği gibi yerine getirdiğimizin şahidi olsun ve bizi kendi ümmetliğine kabul buyursun.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.


103. videonun sonu.
103. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/06/29/islamoglu-tef-ders-enbiya-078-112103/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder