25 Temmuz 2012 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. HACC (056-062)(106-C)


B sayfasından devam.

        56-) Elmülkü yevmeizin Lillâh* yahkümü beynehüm* felleziyne amenû ve amilus salihati fiy cennatin naıym;

        O süreçte mülk (tüm var olanlar) Allâh içindir; aralarında hüküm verir! İman edip gereğince çalışmalar yapanlar, nimet cennetlerindedirler. (A.Hulusi)

56 - Mülk o gün bir Allah’ındır, beyinlerinde hükmünü verir, artık iman edip salih iş yapmış olanlar Naîm Cennetlerindedir. (Elmalı)


Elmülkü yevmeizin Lillâh hakimiyetin tamamı o gün sadece Allah’a ait olacaktır. O gün yani din günü, yani hesap günü, yani insanın; Allah’ın huzurunda tüm yapıp ettiklerinin, yani hayatının hesabını vereceği gün. Hakimiyetin tamamı. Kısmen değil tamamı Allah’a ait olacaktır. yahkümü beynehüm O onları yargılayarak aralarında hüküm verecektir. felleziyne amenû ve amilus salihati fiy cennatin naıym İşte bunun sonucunda iman eden, doğru ve yararlı iş işleyen kimseler her tür nimetin doldurduğu cennetlere yerleşecekler. Her tür nimetle ağzına kadar tıka basa dolu olan cennetlere yerleşecekler.


        57-) Velleziyne keferu ve kezzebu Bi âyâtiNA feülaike lehüm azâbün mühiyn;

        Hakikat bilgisini inkâr edenler ve delillerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar için aşağılayıp, zilleti yaşatan azap vardır. (A.Hulusi)

57 - Kâfirlik edip âyetlerimize yalan demiş olanlar ise, işte bunlara mühîn bir azâb vardır. (Elmalı)


Velleziyne keferu ve kezzebu Bi âyâtiNA ne ki inkarda inat eden ve bizim ayetlerimizi yalanlayan kimselere gelince feülaike lehüm azâbün mühiyn işte onlar O’nun kendilerine verdiği onur kırıcı, yani şereflerini beş paralık eden bir terkedilmişliğe mahkum olacaklar.

Azâb; daha önce de bu surenin 25. ayetinde işlediğimiz gibi kelime anlamıyla terk edilmek, bir kenarda bırakılmak anlamına gelir. En büyük azâb Allah’ın insanı terk edilmiş bırakması olsa gerek.


        58-) Velleziyne haceru fiy sebiylillâhi sümme kutilu ev matu leyerzükannehümullâhu rizkan hasena* ve innAllâhe leHUve hayrur razikıyn;

        Allâh yolunda hicret edip, sonra da öldürülmüş yahut ölmüş olanlara gelince; Allâh onları güzel yaşam gıdalarıyla besler! Evet, Allâh elbette "HÛ"dur! En hayırlı yaşam gıdasıyla besleyendir! (A.Hulusi)

58 - Allah yolunda hicret edip de sonra katledilmiş veya ölmüş olanlar ise elbette Allah, onları muhakkak güzel bir rızk ile merzuk edecektir, ve çünkü Allah, elbette rızk verenlerin en hayırlısı odur. (Elmalı)


Velleziyne haceru fiy sebiylillâhi sümme kutilu ev matu bir de Allah davası uğruna yurdunu yuvasını terk ettikten sonra öldürülen ya da ölen kimseler var.

Yeni bir pasaja girdi sure, bu pasajda yukarısı ile bağlantılı olarak bu ayetlerin; hicretin hemen ardından indiğini de düşünerek muhacirlerin durumu, yani şirk ve küfür diyarını, zulüm diyarını, imkanların tüketildiği diyarı; İmkanları üretecek bir diyar bulmak için terk eden kimselerin durumları ele alınıyor. Özellikle de onlar içerisinden dârı bekaya, ebedi yurda göç etmiş olan, ölmüş ya da öldürülmüş olanları ele alıyor ve bunların durumunu izah ediyor.

leyerzükannehümullâhu rizkan hasenen Allah onları mutlaka güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. ve innAllâhe leHUve hayrur razikıyn zira Allah, evet elbette O’dur rızık verenlerin en hayırlısı.

Daha önce söylemiştim Kur’an a göre rızık sadece mideye giren şeyler değildir. Mutluluktan cennete, imandan akla, sıhhatten huzura hepsi ama hepsi Allah’ın insana verdiği birer rızıktırlar.


        59-) Leyüdhılennehüm müdhalen yerdavneh* ve innAllâhe le 'Aliymun Haliym;

        Onları razı olacakları yaşama dâhil eder... Muhakkak ki Allâh Aliym'dir, Haliym'dir. (A.Hulusi)

59 - O elbette onları hoşnut olacakları bir medhale koyacaktır ve çünkü Allah, gayet alîm, gayet halîmdir. (Elmalı)


Leyüdhılennehüm müdhalen yerdavneh kesinlikle onları hoşnut olacakları bir makama kavuşturacaktır. Kimleri? İmkanların tükendiği yerden Allah için zulüm diyarından, imkanların üretileceği bir diyara göç eden ve bu sırada canını vermiş olan insanlar içindir bu. Onları hoşnut olacakları bir makama kavuşturacaktır buyuruyor Allah ayeti kerimesinde. Allah yolunda ölen ve öldürülenleri bekleyen sonsuz rızık ve makam ne olabilir ki? Elbette cennet olacaktır.

ve innAllâhe le 'Aliymun Haliym zira şu bir gerçektir ki Allah onların neden razı olacaklarını çok iyi bilen, asi kulları cezalandırmada da hiç acele etmeyendir. Yani aliym; Her şeyi bilendir.Ama özellikle belirsiz geldiği zaman Allah’a ilişkin bu sıfatlar, belirsiz geldiği yerlerde hemen önceki konu ile irtibatlı olarak anlamlanırlar. Yani neyi bilir? Onların neden razı olacağını, neden hoşnut olacağını, ne uğruna canlarını verdiklerini, yurtlarından yuvalarından olduklarını çok iyi bilir.

Haliym de hemen bir sonra gelen sıfat ki; Allah cezalandırmada acele etmez. Hemen ceza vermez. Yani bu anlamda, bu insanlar içerisinden kusur işlemiş olanlar varsa onlara tevbe etmek ya da zulüm diyarını hala terk etmeyen, hala imkanların tükendiği yerden imkanların üretileceği yere gitmeyenler varsa onlar konusunda cezasını da  infaz etmekte acele etmez. Haliym sıfatı Allah’ın insana verdiği mühletin, insana verdiği fırsatın çokluğunu gösterir.


        60-) Zâlike ve men akabe Bi misli ma 'ûkıbe Bihi sümme büğıye aleyhi leyensurennehullah* innAllâhe le 'Afüvvün Ğafûr;

        İşte böyle... Kim kendisine yapılan eziyete benzeriyle cevap verdikten sonra yeniden aynı eziyete uğrarsa, Allâh ona mutlaka yardım eder... Muhakkak ki Allâh Afüvv'dür, Ğafûr'dur. (A.Hulusi)

60 - Bu böyle, bir de her kim kendine edilen ukubete misli ile mukabele eder de sonra yine üzerine bağy olunursa elbette Allah ona nusrat eder, çünkü Allahın afvi çok, mağfireti çoktur. (Elmalı)


Zâlike sözün özü bu konuda şudur ki; ve men akabe Bi misli ma 'ûkıbe Bihi sümme büğıye aleyhi leyensurennehullah kendilerine yapılan saldırıya misli ile karşılık veren kimse, bunun ardından yine tarafsız bir saldırıyla karşı karşıya kalırsa Allah böyle birine kesinlikle yardım edecektir.

Savaşa izin veren 39. ayetle birlikte ele alınmalı bu. Meşru müdafaaya izin  veriyor. Kendisine saldırılan bir kimsenin saldırana misli ile mukabele etmesi hakkıdır. Çünkü saldırı karşısında kendisini savunması en doğal hakkıdır kişinin. Burada işte Hıristiyan teolojisi ile, daha doğrusu Pavlus’un öğretisiyle Kur’an ın öğretisi ayrışır. Bir yanağına tokat vurana öbürünü çevir diyen bir öğreti hiçte doğru söylemiyor. Çünkü hayat bu değil. Bunu söyleyenler bile öbür yanağını çevirmemişlerdir. Çünkü meşru müdafaa, saldırı karşısında savunmak, insanın en tabi hakkıdır, hatta vecibesidir, görevidir. Çünkü hayat Allah’ın insana verdiği bir emanettir. Hayat emanetini saldırıya açık tutmak ve hatta onu teşvik edercesine ödüllendirmek değil, saldıranları cezalandırmaktır esas olan.

Onun içindir ki böyle bir şeyi istemez muhatabından Kur’an. Misli ile karşılık verebileceği iznini verir. Ama tabii ki affederse o alicenaplığını gösterir. Ama burada misli ile karşılık verdikten sonra hala karşıdaki saldırmaya devam ediyor, daha aşırı saldırıyorsa Allah ona yardım edecektir buyuruyor ayeti kerime. Ki bu buyruk haddi zatında Bedir’de fiili olarak yerine gelmiştir.

 innAllâhe le 'Afüvvün Ğafûr Elbette Allah affetmeyi çok seven sınırsız bir bağışlayıcıdır.


        61-) Zâlike Bi ennAllâhe yulicülleyle fiynnehari ve yulicünnehare fiylleyli ve ennAllâhe Semiy'un Basıyr;

        İşte böyle... Zira Allâh, geceyi gündüze dönüştürür, gündüzü de geceye (olaylar birbirinin zıddına dönerek devran döner)! Muhakkak ki Allâh Semi'dir, Basıyr'dir. (A.Hulusi)

61 - Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar ve Allah, semi'dir, basîrdir. (Elmalı)


Zâlike bunun yasası budur. Bi ennAllâhe yulicülleyle fiynnehari ve yulicünnehare fiylleyl zira baksanıza Allah gündüzü kısaltıp geceyi uzatıyor, geceyi kısaltıp gündüzü uzatıyor.

Neden böyle bir ayet geldi? Bir üstteki ayetle ne alakası var? Haddi zatında çok alakası var. Hayatın yasasını veriyor. Zalike de zaten bunu söylüyor. Yani kötüler ve iyiler hep olacak. Saldıranlar hep olacak. Zalimler hep olacak. Onun içinde savunmak hep olmalı. Onun içinde mazlumlar kendilerini hep savunmalı. Zalimin bittiği bir tarih, bir an, bir zaman parçası olmayacak. Kötünün kökten yok olduğu yeryüzünde bir dönem olmayacak. O nedenle kötüye karşı tedbir üretmekle görevlidir iyiler.

Gece ve gündüze bakın, bu Allah’ın yasasıdır. Nasıl ki gece ve gündüz sürekli birbirinin ardınca geliyorlarsa, yükselen ve alçalan dönemler, iyinin üstte, kötünün altta olduğu dönemler, tabii tersi dönemlerde gelecek. İyinin altta kötünün üstte olduğu dönemlerde gelecek.

Aslında bu Kur’an da farklı ayetlerde ifade edilmiş. A. İmran/140. ayetini hatırlıyorum; ve tilkel eyyamu nüdavilüha beynen Nas (A.İmran/140) bu dönemler, insanlar arasında biz onları döndürür dururuz. Bir iyiler galip gelir, bir kötüler. Bir insanlık sahnesi güzelliklerle dolar, bir de çirkinliklerle. Yani bu haddi zatında hayatın yasasıdır.

Yine A. İmran/ 26-27. ayetlerini hatırlıyorum.

Kulillâhumme mâlikel mülki tü'til mülke men teşâ.. (A.İmran/26) de ki; Ey Allah’ım sen mülkün hakiki sahibisin. Otoritenin hakimiyetin gerçek sahibi sensin. Sen otoriteyi dilediğine verirsin iktidarı, dilediğinden de alırsın. Yani veren de sen olursun, alan da sen olursun. İktidar sahibi hiç kimse iktidarının ebedi olduğunu, bin yıl yaşayacağını falan söylemesin. Onlar Allah’ın bu yasasını, bu kanununu bilmiyorlar demektir.

İşte bu ayetler bu yasayı hatırlatıyor. Gece ve gündüzü görmüyor musun ey insanoğlu. İnsanın iktidarı da böyle geçicidir işte demeye getiriyor.

ve ennAllâhe Semiy'un Basıyr ne var ki Allah her yardım çağrısını işitir. Her mazlumu görür.


        62-) Zâlike Bi ennAllâhe "HU"vel Hakku ve enne ma yed'une min dûniHİ hüvel bâtılu ve ennAllâhe "HU"vel Aliyyül Kebiyr;

        İşte böyle... Zira Allâh; "HÛ"dur! Hak'tır (hakiki varlık)! O'nun dûnunda olan yöneldikleri ise, aslı olmayan (bilinçteki yanlış verinin var sandırdığı) şeylerdir! Muhakkak ki Allâh, Alîy'dir, Kebiyr'dir. (A.Hulusi)

62 - Çünkü Allah dır ancak zati hak, onların ondan başka davet ettikleri ise hep bâtıldır, ve Allah dır ancak yegâne yüksek, yegâne büyük. (Elmalı)


Zâlike bunun böyle olması doğaldır Bi ennAllâhe "HU"vel Hakk zira mutlak hakikat Allah’ın ta kendisidir. Yani varlık mukayyettir, mutlak olan sadece O’dur. İktidar sınırlıdır, iktidar geçicidir, O’nun iktidarı kalıcıdır. İnsanın iktidarı geçicidir, mutlak hakikat O’dur çünkü.

ve enne ma yed'une min dûniHİ hüvel bâtıl ve onların; O’nun dışında yalvardıkları ise batılın ta kendisidir. Yani Allah dışında kendisinden medet umulan iktidarlar, kendisine yaslanılanlar, kendisine yaslanılıp ta Allah’a isyan edilen iktidarlar. Allah’ı inkar edipte iktidarına güvenerek Allah’a isyan edenlerin iktidarları, işte bütün onlar batılın ta kendisidir.

ve ennAllâhe "HU"vel Aliyyül Kebiyr ve şüphe yok ki Allah yüceler yücesi, büyükler büyüğüdür.



Devam ediyor D sayfasına geçiniz.
106. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/07/20/islamoglu-tef-ders-hacc-049-078106/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder