5 Temmuz 2012 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. ENBİYA (090-099)(103-D)


C sayfasından devam

90-) Festecebna lehu, ve vehebna lehu Yahyâ ve aslahna lehu zevceh* innehüm kânu yusari'une fiyl hayrati ve yed'unena rağaben ve raheba* ve kânu leNA haşi'ıyn;

Biz de icabet ettik, Ona Yahya'yı hibe ettik ve karısını Onun için ıslah ettik (çocuk doğurmak için uygun hâle getirdik)... Muhakkak ki onlar hayırlı işlerde yarışırlar; ümitle ve korkarak bize dua ederlerdi, huşû duyarlardı. (A.Hulusi)

090 - Biz de duâsını kabul ile icabet ettik de kendisine Yahyâ’yı verdik ve onun zevcesini ıslâh eyledik, hakikat bunlar hayrâtta müsaraat ve bize rağbet ve rehbetle duâ ederlerdi ve bizim için haşı'lerdi. (Elmalı)


Festecebna lehu ve biz onun yakarışını da kabul ettik. ve vehebna lehu Yahyâ ve aslahna lehu zevcehu ve onun eşini kendisi için çocuk doğurmaya elverişli hale getirerek ona Yahya’yı armağan ettik. innehüm kânu yusari'une fiyl hayrat şimdi bütün bu peygamberleri saydıktan sonra hepsine ilişkin bir hükümde bulunuyor. İşte bütün bunlar birbirleriyle hayırlarda yarışan kimselerdi. ve yed'unena rağaben ve raheba bize bollukta da darlıkta da yalvarıp yakarırlardı. Yani sadece darlıkta yalvarıp ta bollukta sırt dönmezlerdi.

Bütün bu sayılan isimler insanlığa örnek gösterilirken, vahyin tüm muhataplarına örnek gösterilirken sizde onlar gibi olun demeye getiriliyordu. ve kânu leNA haşi'ıyn zira onlar bize karşı derin bir saygı duyarlardı.


91-) Velletiy ahsanet ferceha fenefahna fiyha min ruhıNA ve ce'alnaha vebneha ayeten lil alemiyn;

İffetini koruyan o dişiyi (Meryem'i)... Ona (Meryem'in rahmindeki {Âdemî yaratışın benzeri olarak} cenine) ruhumuzdan nefhettik (Onda Esmâ'mızdan bazılarının özel mânâlarını açığa çıkartarak İsa'yı {şuur varlığı} halk ettik)... Onu ve oğlunu âlemler için bir mucize olarak meydana getirdik. (A.Hulusi)

091 - Ve o dişiyi de ki ırzını muhkem korudu da kendisine ruhumuzdan nefyettik, ve kendisiyle oğlunu âlemîne bir âyet kıldık. (Elmalı)


Velletiy ahsanet ferceha bir de iffetini koruyan o kadını an. Bir örnek daha geldi. Hz. Meryem’den söz ediliyor burada tabii ki. Zaten Meryem suresinde uzun uzun işlemiştik Hzç Meryem’in hadisesini. Ona yapılan iftira da bu şekilde reddedilmiş oluyor. İffetini koruyan kadın denilerek. Yani peygamberler sıfatlarıyla öne çıkarılıyor bu surede.

fenefahna fiyha min ruhıNA ve ce'alnaha vebneha ayeten lil alemiyn kuşkusuz ona da ruhumuzdan üflemiş onu ve oğlunu çağının bütün insanları için rahmetimizin kutlu bir belgesi kılmıştık.

Meryem – İsa; Ne kadar olağan üstü olursa olsun Allah’ın müdahalesi olmadan hiçbir şey olmaz demenin bir örneğiydi bu. Yani olağanüstülük ne kadar güçlü olursa olsun yine Allah’ın müdahalesi gerekmiştir. Hayran olacaksanız Allah’a hayran olun demekti bu aslında.


92-) İnne hazihi ümmetüküm ümmeten vahıdeten, ve ene Rabbuküm fa'budun;

Muhakkak ki bu tek bir ümmet olarak sizin ümmetinizdir! Ben, sizin Rabbinizim! O hâlde bana kulluğunuzun bilincine erin! (A.Hulusi)

092 - İşte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, rabbiniz da bir benim onun için hep bana kulluk edin. (Elmalı)


İnne hazihi ümmetüküm ümmeten vahıde ve en sonunda sözü toplayıp bir noktaya getirdi. Aslında bu anahtarı, bütün bu peygamber kıssalarının anahtarı bu ayettir. Ey insanlar işte sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Yani bütün bu peygamberler tek bir dine mensuptur ve hepsinin de kaynağı aynıdır. Aslında yeryüzünde hakikatin iki kaynağı yoktur. Tek bir kaynağı vardır. Onun için tüm muvahhitler nerede bulunursa bulunsunlar, tarihin hangi döneminde yaşamış olurlarsa olsunlar, hangi ırktan ve kavimden gelirlerse gelsinler hepsi de bir tek ümmettirler. Yani sen ve İsa, sen ve Musa, sen ve Yunus, sen ve Zül kifl, sen ve Davud, sen ve Süleyman, sen ve İbrahim aynı ümmete mensupsun.

ve ene Rabbuküm  ve ben de sizin rabbinizim. fa'budun o halde sadece bana kulluk edin.


93-) Ve tekattau emrehüm beynehüm* küllün ileyNA raci'un;

Onlar aralarında işlerini (din - sistem anlayışlarını) paramparça ettiler... Hepsi bize rücu edicilerdir. (A.Hulusi)

093 - Onlar kumandalarını beyinlerinde parçaladılar, fakat hepsi bize rücu' edecekler. (Elmalı)


Ve tekattau emrehüm beynehüm ama onlar birliklerini aralarında paramparça ettiler.

Evet, bir önceki ayet rabbüküm diyordu, ümmetüküm diyordu. “küm”, siz, siz, siz..! zamiri kullanırken buradaki zamir hemen tekattau müstetir zamir, yani o, onlara geçiverdi, onlar. Neden? Çünkü Allah parçalayanları muhatap almıyor. Parçalayanları kendisinden yüz çevirmiş sayıyor ve kendisi de onlardan yüz çeviriyor. Onun için burada böyle bir nükte var. Ama onlar birliklerini aralarında paramparça ettiler.

küllün ileyNA raci'un oysa ki hepsi de sonunda bize dönecekler. Yani hepsi aynı kaynaktan çıkıp, hepsi aynı kaynağa dönecekleri halde paramparça ettiler, sen Musevi, sen İsevi, sen şu, sen bu dediler. Oysaki onların hepsi de İslam peygamberiydi ve getirdikleri İslam vahyi idi, davet ettikleri de İslam’ın kendisiydi. Bunların dininin adı da Allah’a teslimiyet idi.


94-) Femen ya'mel minas salihati ve huve mu'minun fela küfrane lisa'yih* ve inna lehu kâtibun;

Kim imanlı olarak yararlı bir fiil ortaya koyarsa o çalışmasının karşılığını alır! Biz onun kaydını tutanlarız! (A.Hulusi)

094 - İmdi her kim mümin olarak salihattan bir amel işlerse onun sa'yine küfran yok ve her halde biz onun hesabına yazarız. (Elmalı)


Femen ya'mel minas salihati ve huve mu'minun fela küfrane lisa'yih neticede kim iman etmiş olarak iyi ve erdemli davranışlar sergilerse onun bu çabası asla görmezden gelinmeyecektir. ve inna lehu kâtibun çünkü biz onu, onun lehine bütün bunları, bütün yaptıklarını birer birer kaydediyoruz.


95-) Ve haramün alâ karyetin ehleknaha ennehüm lâ yerci'un;

Yok ettiğimiz bir bölgedekilere haramdır ki; onlar rücu edemezler! (A.Hulusi)

095 - İhlâk ettiğimiz karyeye dahi haramdır ki rücu' etmeyecek olsunlar. (Elmalı)


Ve haramün alâ karyetin ehleknaha ne ki bizim helâkine karar verdiğimiz bir toplum mecburi istikamete girmiştir.

Burada ki haramün, yani dönüşü olmayan bir yola. Ebu Müslüm Isfahani, büyük ve orijinal müfessirimiz bu ayeti, ahirete ilişkin olarak anlamış, onun içinde şöyle bir çeviri çıkar, eğer ahirete ilişkin anlarsak; Helâk ettiğimiz toplumlar, artık dönüşü olmayan bir yola girmişler, mutlaka hesap vereceklerdir Allah’a. Ama dünyaya ilişkin anlarsak; Helâkine karar verdiğimiz toplumlar dönüşü olmayan bir yola girmişlerdir, artık dönemezler ve dolayısıyla helâke uğrayacaklar. Mutlaka helâk olunacaklar manasına gelir.

ennehüm lâ yerci'un artı onların geri dönmesi mümkün değildir.


96-) Hatta izâ futihat ye'cucü ve me'cucü ve hüm min külli hadebin yensilun;

Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc kapılarının açıldığı zaman, her hadebden (yüksekçe yer - belki de uzay gemilerinden) hızlıca inerler! (A.Hulusi)

096 - Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc açılıp da her tepeden saldırdıkları. (Elmalı)


Hatta izâ futihat ye'cucü ve me'cucü ve hüm min külli hadebin yensilun ta ki ye’cüc ve me’cüc’ün salınıp her bir köşeden boşalacakları zamana dek.

Kitabı Mukaddeste gog, magog olarak geçen iki unsur. Ye’cüc ve Me’cüc olarak Kur’an a geçmiş. Aslında muarrab şeklidir gog, magog’un, Arapçalaşmış halidir. Bu sözcüklerin aslı gregçe’dir, Yunanca. Ye’cüc; teagog kökünden türetilmiştir. Tanrıya serkeşlik eden, tanrılara baş kaldıran, tanrıları kendi arzu ve isteklerine göre kullanan anlamına geliyor Yunanca da. Me’cüc’ün kendisinden türetildiği Gregçe karşılığı ise demos agos sözcüklerinin birleşiği olan demagog. Yani halka karşı zorbalık yapan, onun üzerinde baskı kuran, onu etkileyen çeteler demektir, zorbalar demektir.

Ye’cüc; çete başları, Allah’a karşı baş kaldıran, tanrıya başkaldıran. Me’cüc ise onun çeteleri. Halkı zorbalıkla boyun eğdiren. Dolayısıyla ikisini birlikte aldığımız zaman kelime anlamı olarak Kehf/94 ayetini de bu ayetle birlikte anladığımızda Ye’cüc ve Me’cüc diye Kur’an da bahsedilen bu zümrelerin herhangi bir çağa, herhangi bir zamana, herhangi bir mekana, herhangi bir ırka ait olmadığı bununla sınırlanamayacağı, her zamanda, her çağda gelen Ye’cüc ve Me’cüc zümresi bulunduğunu anlamış oluruz kolayca. Çünkü Kehf/94. ayetinde geçmişte yaşanmış bir olaya ilişkin olarak bu zümrelerin ortaya çıktığı anlatılıyor. Burada ise gelecekle ilgili anlatılıyor. Dolayısıyla zamanı ve mekanı yok. Her çağın zorbaları var. Zorba liderleri, ve o liderlere uymuş çeteler, yani terör çeteleri.

Özelliği ne bunYların;

1 – Allah’a karşı, tevhide karşı, ilahi yasalara karşı çıkmaları.

2 – İnsanlara karşı zorbalık yapmaları, onların üzerinde tahakküm kurmaları.

Bugün süper güç diye bildiğiniz güçler tıpatıp uymuyor mu Ye’cüc ve Me’cüc. Aslında her çağın Ye’cüc ve Mecücü vardı. Geçmişte İskender kendi çağının Yecüc ve Me’cücüydü. Geçmişte Roma kendi çağının Ye’cüc ve Me’cücuydu. Geçmişte Bizans kendi çağının Ye’cüc ve Me’cücuydu. Firavun, Nemrut’ta öyle. Bugün de Allah’a karşı isyan eden, ilahi olana karşı isyan eden, kutsalla bağını koparan, eşyanın kutsalla olan bağını koparan, insanın kutsalla olan bağını koparan ve gelip para gücüyle, ekonomik güçle, silah gücü ile, ateş gücüyle, askeri güçle tüm insanlığın tepesine kurulan ve onlara tahakküm eden güçte bu çağın Ye’cüc ve Me’cüc’üdür.

Buradaki futihat ta ki dişillik “t” si bunların birer kişi değil zümre olduğunu, bir tür olduğunu, bir tip olduğunu gösterir.


97-) Vakterabel va'dül Hakku feizâ hiye şahısatün ebsarulleziyne keferu* ya veylena kad künna fiy ğafletin min hazâ bel künna zâlimiyn;

Ölüm yaklaştığında, bir de bakarsın ki hakikat bilgisini inkâr edenlerin gözleri dehşetle donar kalır! "Eyvah! Gerçekten biz kozamızda - dünyamızda yaşıyormuşuz (bu gerçeği fark edememişiz)! Hayır, zâlimler imişiz." (A.Hulusi)

097 - ve hak vaat yaklaştığı vakit, o zaman işte o küfredenlerin derhal gözleri belerecek «eyvah bizlere biz bundan gaflet ettik, hayır kendimize zulmetmiş olduk» diyecekler. (Elmalı)


Vakterabel va'd imdi mutlaka gerçekleşecek olan sözün vakti yaklaşmıştır. Vakterabel va'dül Hakk mutlaka gerçekleşecek olan sözün vakti yaklaşmıştır. feizâ hiye şahısatün ebsarulleziyne keferu işte o zaman küfürde direnenler gözleri yuvalarından fırlamış bir halde diyecekler ki;

ya veylena kad künna fiy ğafletin min hazâ yazıklar olsun bize doğrusu biz bu söze rağmen, Allah’ın vaadine rağmen gaflete dalmışız görmezden gelmişiz, bu gerçeği göz ardı etmişiz. bel künna zâlimiyn dahası böyle yapmakla başkasına değil kendi kendimize kıymışız. Yazık etmişiz.


98-) İnneküm ve ma ta'budune min dûnillâhi hasabü cehennem* entüm leha varidun;

Muhakkak ki siz de, Allâh dûnundaki taptıklarınız da cehennem yakıtısınız! Siz oraya varacaksınız! (A.Hulusi)

098 - Haberiniz olsun ki siz ve Allah dan başka taptığınız nesneler hep Cehennem mermisisiniz, siz, ona vürud edeceksiniz. (Elmalı)


İnneküm ve ma ta'budune min dûnillâhi hasabü cehennem şu kesin ki siz ve Allah’tan başka taptıklarınız cehennemin yakıtısınız. Kendi kendilerine diyorlar bunu. Bu bir itiraf, Fakat geri dönülmez bir noktada itiraf. İtirafın fayda vermeyeceği yerde bir itiraf. İstiğfarın mümkün olmadığı bir yerde istiğfar. Tevbenin mümkün olmadığı bir yerde tevbe. Yani otoban da geriye dönmek istemek gibi bir şey. Onun içinde o gün gelmeden evvel yer yüzünde daha hayatta iken, Allah’ın; insanoğlunun kendisine yönelmesini istiyor. Vahiy bunu istiyor.

entüm leha varidun sizler O’na mutlaka varacaksınız. Yani cehenneme.


99-) Lev kâne haülai aliheten ma vereduha* ve küllün fiyha halidun;

Eğer bunlar tanrılar olsalardı, oraya gelip girmezler idi! Hepsi orada ebedî kalıcılardır. (A.Hulusi)

099 - Onlar ilâh olsalardı ona vürud etmezlerdi, halbuki hepsi onda muhalled kalacaklar. (Elmalı)


Lev kâne haülai aliheten ma vereduha eğper tanrılaştırdıkları şeyler gerçek ilah olsaydı oraya asla girmezlerdi. Bu tanrılaştırdıkları, bu ilahlaştırdıkları o liderler, o önderler ve tabii taştan yontudan veya soyut somut insandan, her neden ise onların hepsi cehennemin odunu, yakıtı olacak diyordu üstteki ayette. Eğer gerçek tanrı olsaydı cehenneme girmezlerdi diyor bu ayet.

ve küllün fiyha halidun ama hepsi orada temelli kalacaklar. Yani geçici de değil.


Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
103. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/06/29/islamoglu-tef-ders-enbiya-078-112103/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder