D sayfasından devam
61-) Limisli hazâ felya'melil amilun;
Çalışanlar
işte bunun için çalışsınlar! (A.Hulusi)
61 - Böyle
bir murad için çalışsın çalışan erler. (Elmalı)
Limisli hazâ felya'melil amilun
çalışıp çabalayanlar işte buna benzer bir akıbet için çalışmalıdırlar.
Bir daha okuyalım mı? Bu ayet bir
kez daha okunmayı hak ediyor. Limisli hazâ felya'melil amilun çalışıp
çabalayanlar işte böyle bir başarı için çalışıp çabalamalıdırlar.
62-) Ezâlike hayrun nüzülen em şeceretüz
zakkum;
Nüzûl
itibarıyla bu mu hayırlıdır yoksa zakkum ağacı (kişinin
bedeni) mı? (Buraya
kadar kişinin hakikatine imanla açığa çıkardığı Esmâ kuvvelerinin yaşatacağı
cennet hâlinden bahsedilmişken; şimdi de kişiye cehennemi yaşatacak, kendini
beden kabul etmesi sonucu yalnızca bedenî zevklere dönük yaşamasının sonuçları,
benzetmelerle anlatılmaya başlanmıştır. A.H.)
(A.Hulusi)
062 - Nasıl
bu mu hayırlı konmak için yoksa o zakkum ağacı mı? (Elmalı)
Ezâlike hayrun nüzülen em şeceretüz zakkum
şimdi konuğu böyle ağırlamak mı iyidir, yoksa zehir zakkumla ağırlamak mı.
Aslında zakkum ağacıyla, lafzen bu. zehir zıkkım olsun derler ya, aslına zehir
zakkum olsun, Anadolu’da deyim olmuş, yani konuğu böyle muhteşem bir sofrayla
ağırlamak mı, cennet gibi bir yerle ağırlamak mı, yoksa zehir zakkumla
ağırlamak mı. Onu söylüyor. Nüzülen
ağırlamak, mükellef ziyafet manasına gelir. Vahiy bir gök sofrası olduğu için
nazil olmuştur. Yani vahyin nazil olmasından söz ederken de vahyin insanlığın
önüne açılmış bir gök sofrası olduğunu söylemiş oluyoruz.
Şeceretüz zakkum ilk geçtiği yer
Duhan/43. ayet. Buna ateşte ağaç biter mi, ki Yasin/80. ayetinde bunu
görmüştük. Yani ağaçtan ateş çıkıyor, ateşte de ağaç bitiyor. Birbirinin zıddı.
Ağaçtan ateş, ısı çıktığını gördünüz inandınız da ateşin ortasında ağaç
çıktığını Allah söyleyince niye inkar ediyorsunuz. İlk inkarcılara aslında
söylenen de bu.
Zakkum lügatte, yemek, yutmak,
nahoş bir şey yutmak ya da nahoş şekilde, kötü şekilde yemek anlamına geliyor.
Biraz sonra daha ayrıntılı bilgi vereceğim.
63-) İnna ce'alnaha fitneten liz zâlimiyn;
Doğrusu
biz onu (zakkum ağacını - bedeni) zâlimler için bir sınav objesi kıldık (hakikatlerini mi hatırlayacaklar yoksa kendilerini beden
kabul ederek mi yaşayacaklar). (A.Hulusi)
063 - Ki
biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır. (Elmalı)
İnna ce'alnaha fitneten liz zâlimiyn
şüphe yok ki biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık.
Sınav aracı, iman; gaybi
hakikatlere inanmaktır dostlar. Sınav aracı kılınan bir çok şey var Kur’an da
tek tek bu ayet kullanılır oralarda da, bu ibare. Salih peygamberin devesi
mesela, Kamer/27. ayeti. Üzerinde 19 vardır ayetin. 19 melek mi, 19 başka bir
şey mi, bu sayı da bir sınav aracı kılındığı söylenir. Müddessir/31. ayetinde.
Yine İsra- miraç hadisesinin sınav aracı kılındığı söylenir İsra/63. ayetinde.
(Hayır İsra/60 olacak) ki bütün bunlar sınav aracı kılınmıştır. Onun
için sınanma aracı kılınan bu hususlar üzerinde spekülasyon yapıp tartışmak,
sınavı kaybetmek anlamına gelir.
64-) İnneha şeceretün tahrucü fiy aslil cahıym;
Muhakkak
ki o cehennemî (yanmayı oluşturan) kaynaktan oluşan bir ağaçtır (biyolojik bedendir).
(A.Hulusi)
064 - O
bir ağaçtır ki Cehennemin kökünde çıkar. (Elmalı)
İnneha şeceretün tahrucü fiy aslil cahıym
elbet o cehennemin ta orta yerinde yetişen bir ağaçtır.
65-) Tal'uha keennehu ruusüş şeyatıyn;
Onun (kendini yalnızca beden kabulünün) meyvesi, sanki şeytanların kafaları (bilincin içgüdüsel dürtüleri)
gibidir. (A.Hulusi)
065 - Tomurcukları
Şeytanların başları gibidir. (Elmalı)
Tal'uha keennehu ruusüş şeyatıyn
tomurcukları yeleli yılanların başları gibi albenilidir. Bu ayet gerçekten
açıklamaya ihtiyaç duyuyor;
Araplar yeleli bir yılan türüne
şeytan derler. Hatta bir hadiste şeytan adı verilen bu yılanın çok zehirli
olduğu için öldürülmesi emredilmiş, itlaf edilmesi. Buradan hisse nedir? Şu. Bu
yılan başının üzerinde altın sarısı bir tüy taşır saç gibi başka yılan
türlerinde olmayan muhteşem bir görüntüsü vardır başının. Çok hayret verici,
şaşkınlık verici bu yılanın bu albenili başını gören biri ona hayran hayran
bakarken o onu sokar ve öldürür. Yani şeytana belki de oradan mülhem olarak
şeytan dendi.
İşte aslında günahın tabiatı
veriliyor burada. Günah , siz onun zevkine, lezzetine ağız tadına bakarken sizi
zehirleyen bir yılan, ibikli yılan, yeleli yılan (Kobra) gibi bir şey.
Şeytan da böyle. Onun için burada kıssadan hisse olarak belki bugün zakkum
adını verdiğimiz Nerium oleander isimli bitki. Latincesi bu. Bu bitki biliyorsunuz her yerde
yetişen zakkum dediğimiz bitki. Bunu hiçbir hayvan yemez. Kokusu albenili,
çiçeği de albenili ama yemeye kalktığınızda belli bir dozu aşırırsanız
ölürsünüz.
İşte tıpkı günahta
bunun gibi, şeytanın aldatması da bunun gibi. Eğer size dış kabuğuna bakarak
aldatır da yedirirse o zaman zakkumu yemiş olursunuz. İşte burada söylediği de
bu.
66-) Feinnehüm le akilune minha femaliune
minhel butun;
Muhakkak
ki onlar (dünya yaşamı boyunca) ondan yerler ve ondan karınlarını doldururlar.
(A.Hulusi)
066 - Her
halde onlar ondan yiyeceklerdir. Yiyecekler de ondan karınlarını
dolduracaklardır. (Elmalı)
Feinnehüm le akilune minha femaliune minhel
butun ve onlar kesinlikle ondan yemeye ve karınlarını onunla tıka
basa doyurmaya mahkum ve mecburdurlar. Yani isteklerine kalmış bir şey değildir
diyor.
67-) Sümme inne lehüm aleyha le şevben min
hamiym;
Bunun
sonucu onlara, yapılarına işleyecek yakıcı su (benlik
duygusu) vardır. (A.Hulusi)
067 - Sonra
üzerine onların hamîmden bir haşlamaları vardır. (Elmalı)
Sümme inne lehüm aleyha le şevben min hamiym
sonra onun üstüne birde yürek dağlatan, yürek dağlayan, iç parçalayan, iç
kaldıran bir umutsuzluğu yudumlayacaklar.
68-) Sümme inne merci'ahüm leilel cahıym;
Bundan
sonra onların dönüş yerleri elbette cehennemdir. (A.Hulusi)
068 - Sonra
da dönümleri şüphesiz ki Cehennemedir. (Elmalı)
Sümme inne merci'ahüm leilel cahıym
neticede son durakları elbet gözleri fal taşı gibi açan bir ateş olacak.
69-) İnnehüm elfev abaehüm dâlliyn;
Çünkü
onlar atalarını (hakikatten) sapmışlar olarak buldular. (A.Hulusi)
069 - Çünkü
onlar babalarını dalâlette buldular. (Elmalı)
İnnehüm elfev abaehüm dâlliyn çünkü
onlar atalarını sapkın kimseler olarak buldular.
70-) Fehüm alâ asârihim yühre'un;
Böylece
onların izleri üzerinde ısrarla koşarlar.
070 - Şimdi
de onların izlerince koşturuyorlar. (Elmalı)
Fehüm alâ asârihim yühre'un fakat
kendileri arkalarından körü kürüne seğirtiyorlar, koşturuyorlar. Onları sapık
olarak buldukları halde. Burada söylediği hakikat; değerini kıdeminden almaz.
Hakikat hakikattir, değerini kendinden alır. Atalarının doğru yolda yürüyüp
yürümedikleri hakikati belirleyici olmaz.
71-) Ve lekad dalle kablehüm ekserul evveliyn;
Andolsun
ki onlardan önce, ilk nesillerin çoğunluğu da (Hakikatten) sapmıştı! (A.Hulusi)
071 - Hakikat
onlardan evvel eskilerin ekserisi dalâlette idi. (Elmalı)
Ve lekad dalle kablehüm ekserul evveliyn
doğrusu onlardan öncekilerin çoğu da sapmıştı.
72-) Ve lekad erselna fiyhim münziriyn;
Andolsun
ki onların da içinde uyarıcılar irsâl ettik. (A.Hulusi)
072 - Celâlim
hakkı için içlerinde inzar edici Peygamberler de gönderdik. (Elmalı)
Ve lekad erselna fiyhim münziriyn ve
elbette onların içerisine de uyarıcılar göndermiş, peygamberler yollamıştık.
73-) Fenzur keyfe kâne akıbetül münzeriyn;
O
uyarılanların sonu nasıl oldu bir bak! (A.Hulusi)
073 - Sonra
da bak o inzar edilenlerin akıbeti nasıl oldu? (Elmalı)
Fenzur keyfe kâne akıbetül münzeriyn
dön de bir bak şu uyarılanların akıbeti ne olmuş. Yani uyarılıp ta uyarıya
uymayan, isyan edenlerin sonu ne olmuş. Ad kavminin sonuna bir bak, Semud
kavminin sonuna bir bak, Lût kavminin sonuna bir bak, Nuh kavminin sonuna bir
bak. Bak ta ibret al.
74-) İlla 'ıbadAllâhil muhlesıyn;
Sadece
Allâh'ın ihlâsa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları bunun dışında kaldı. (A.Hulusi)
074 - Ancak
Allahın ihlâs ile seçilen kulları başka. (Elmalı)
İlla 'ıbadAllâhil muhlesıyn bunun
tek istisnası var Allah’ın samimi ve saf imanını desteklediği kullar. Evet.
Onlar bunun istisnası. 40. ayette geçti, ki açıkladık. İnançları üzerine
titizlenenlerin Allah tarafından desteklenmesine işaret. Yani bunu müjdele.
İnançları üzerine titizlenenler Allah tarafından desteklenirler. Yoksa sırf
kendileri baş edemeyebilirler. Ama titizlenmeleri yeterli, Allah onların
eksiğini giderir.
75-) Ve lekad nadana Nuhun felenı'mel müciybun;
Andolsun
ki Nuh bize yönelmişti... Biz ne güzel icabet edenleriz. (A.Hulusi)
075 - Celâlim
hakkı için bize Nuh nidâ etmişti, biz de hakikat ne güzel mucîbiz. (Elmalı)
Ve lekad nadana Nuhun felenı'mel müciybun
doğrusu onlardan biri olan Nuh’ta yardım dilemişti, imdat dilemişti ve onun
imdadına derhal yetişmemiz ne güzeldi. Öyle buyuruyor ayeti kerime, ben de
aynen çeviriyorum. Onun imdadına yetişmemiz ne güzel oldu. Yani güzel imdat
dilerseniz güzel yetişiriz diyor. Tıpkı güzel adayan olursa güzelce
yetiştiririz buyurduğu gibi, Meryem’i yetiştirdiği gibi.
Nuh suresinin 26 – 28. ayetlerine
bakarsanız imdat dileyen Hz. Nuh’un imdadı için.
Ve kale Nuhun Rabbi lâ tezer 'alel Ardı
minelkafiriyne deyyara. (Nuh/26) Nuh dedi ki can havliyle artık
burasına gelmiş. Bir insan olarak yaşayacağı en uzun sürenin tamamını tebliğe
hasretmiş, ama hala direniyor ve inkar ediyorlar. Ve artık boğazına gelmiş,
ağzına kadar dolmuş, elini kaldırmış, çünkü artık yapacak hiçbir şeyi yok. Ya
rabbi dedi, kafirlerden bir tane bırakma.
İnneKE in tezerhüm yudıllu 'ıbadeKE ve lâ yelidû
illâ faciren keffara. (Nuh/27) onlardan bir tanesini bırakırsan
onlardan kafir doğacak, kafirden başka kimse doğmayacak. Ve arkasından devam
etti tabii.
Rabbiğfirliy ve livâlideyye ve
limen dehale beytiye mu'minen ve lilmu'miniyne velmu'minât… (Nuh/28) Rabbim
beni affet, annemi babamı affet, benimle beraber olan mü’min erkekleri, mü’min
kadınları affet diye dua etti. İşte yardım çağrısı bu.
76-) Ve necceynahu ve ehlehu minel kerbil
'azıym;
Onu ve
Onun ehlini çok büyük tasadan kurtardık. (A.Hulusi)
076 - Hem
onu ve ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık. (Elmalı)
Ve necceynahu ve ehlehu minel kerbil 'azıym
zira onu ve yakınlarını büyük bir badireden kurtarmıştık.
77-) Ve ce'alna zürriyyetehu hümül bakıyn;
Onun
zürriyetini de devam ettirdik. (A.Hulusi)
077 - Hem
zürriyetini bâki kalanlar kıldık. (Elmalı)
Ve ce'alna zürriyyetehu hümül bakıyn
onun soyunu da baki kıldık.
78-) Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn;
Sonrakiler
içinde, Onun anılmasını sağladık. (A.Hulusi)
078 - Hem
de namına bıraktık sonrakiler içinde. (Elmalı)
Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn
geriden gelen herkesin zihninde ona ilişkin örnek bir hatıra bıraktık. Dillerde
onun adını yadını bıraktık.
79-) Selâmun alâ Nuhın fiyl alemiyn;
İnsanlar
arasında Nuh'a Selâm olsun. (A.Hulusi)
079 - Selâm
Nuh’a bütün âlemler içinde. (Elmalı)
Selâmun alâ Nuhın fiyl alemiyn bütün
milletler arasında Nuh’a selam olsun.
80-) İnna kezâlike neczil muhsiniyn;
Doğrusu
biz muhsinleri (müşahedelerinde Hak'tan gayrı
bulunmayanları) böylece cezalandırırız!
(A.Hulusi)
080 - Biz
böyle mükâfat ederiz işte Muhsinlere. (Elmalı)
İnna kezâlike neczil muhsiniyn
elbette biz iyi olup güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz.
81-) İnnehu min ıbadiNEl mu'miniyn;
Muhakkak
ki O, iman eden kullarımızdandır. (A.Hulusi)
081 - Çünkü
o bizim mü'min kullarımızdan. (Elmalı)
İnnehu min ıbadiNEl mu'miniyn çünkü
o bizim hakiki iman sahibi kullarımızdandı.
82-) Sümme ağraknel âhariyn;
Sonra
diğerlerini (şirk ehlini) suda boğduk. (A.Hulusi)
082 - Sonra
da diğerlerini suya boğduk. (Elmalı)
Sümme ağraknel âhariyn nihayet
inkarda direnen diğerlerini boğulmaya terk ettik.
Rabbim onların güzel yolunu
izleyip, o yolda yaşayıp, o yolun hakkını verenlerden kılsın.
“Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil
alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan
Allah’a hamd’adır.
140. videonun sonu.
140. videoyu toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder