B sayfasından devam.
108-) Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn;
Sonrakiler
içinde, Onun anılmasını sağladık. (A.Hulusi)
108 - Namına
da bıraktık sonrakiler içinde. (Elmalı)
Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn
geriden gelen herkesin zihninde ona ilişkin örnek bir hatıra bıraktık. Şair Bakî
öyle diyordu ya;
Avazeni bu cihanda Davut gibi
sal,
Baki kalan bu kubbede hoş bir
sada imiş.
Bâki
İşte, avazeni
bu cihanda Davud gibi sal. Eğer bir çığlık koy vereceksen Davud’ça bir çığlık
koy ver bu gök kubbeye. O baki kalıyor. İşte bunun en tipik örneği burada
İbrahim bu gök kubbeye bir çığlık koy vermiş, 4.200 yıldan beri bu çığlık
yanılana yankılana geliyor. Hac bunun en büyük göstergesi.
Aslında Resulallah Hacer-ül
Esved’i göz yaşları içinde öperken bu çığlığın sahibi atası İbrahim’in elini
öper gibi öpüyordu. Çünkü Hz. İbrahim’den geriye kalmış tek orijinal parçaydı
Hacer-ül Esved. Ve bizler de Hacer-ül Esved’i öperken iman atamız İbrahim’e
olan sevgimiz ve minnetimizi dile getirmiş oluyoruz.
Dahası Resulallah Namazların
tahıyyatlarında, son oturuşlarında, salâvatlarda iman atası İbrahim’e salâvat
getirirken, dua ederken, salât ederken aslında vefa borcunu ödemiş oluyordu.
Biz de peygamberimize salât ederken, desteğimizi ifade ederken, dua ederken
onun atası İbrahim’e yaptığından farklı bir şey yapmış olmuyoruz. Sünnet işte
bu. Resulallah’ın bir şeyi yaptığı maksadı gerçekleştirmek için yapmak. O iman
atasına vefa borcunu ödemek için salât ediyordu, biz de hem ona, hem de
Resulallah (S.A.S.)e salât ederek, selâm ederek vefa borcumuzu ödemiş oluyoruz.
Veya ödemek için gayret ettiğimizi ifade ediyoruz.
109-) Selâmun alâ İbrahiym;
Selâm
olsun İbrahim'e. (A.Hulusi)
109 - Selâm
İbrahim’e. (Elmalı)
Selâmun alâ İbrahiym selâm olsun
İbrahim’e. Tabii ya, çağlar ötesinden selâm olsun İbrahim’e. Allah selâm ediyor
İbrahim’e. Düşüne biliyor musunuz, Allah selâm ediyor. Efendimiz bir gün, hem
de zor bir gün, belki hayatının en zor gününde can yoldaşı Hz. Hatice’yi, tüm
malını, tüm varlığını, vahyin uğruna sadaka etmiş olan ve en sonunda yiyecek
bir lokmaya muhtaç olmuş olan ve bu zorluklar içerisinde ölüm döşeğine düşen
Hz. Hatice’ye; Cibril bana rabbinin sana olan selâmını getirdi. Deyince, bitmiş
tükenmiş olan Hz. Hatice adeta hücrelerine yeniden kan gelmiş gibi hem hıçkıra
hıçkıra ağlıyor, hem de ben kimim ki rabbim bana selâm etmiş..!
Selam olsun İbrahim’e. Aslında bu
eğer Allah’ı memnun eden bir hayat yaşarsanız, eğer onların izinden giderseniz
size de selâm olsun demektir.
110-) Kezâlike neczil muhsiniyn;
Muhsinleri
(Allâh'a, görürcesine kulluk edenleri) böylece cezalandırırız. (A.Hulusi)
110 - Böyle
mükâfat ederiz işte Muhsinlere. (Elmalı)
Kezâlike neczil muhsiniyn iyileri
biz işte böyle ödüllendiririz.
111-) İnnehu min ıbadinel mu'miniyn;
Muhakkak
ki O, iman eden kullarımızdandır. (A.Hulusi)
111 - Çünkü
o bizim mü'min kullarımızdan. (Elmalı)
İnnehu min ıbadinel mu'miniyn zira
bizim mü’min gerçek kullarımızdan biriydi o. Yani Allah’a güvenen, güvendiği
için de Allah’ın kendisine güvendiği kimse. Allah’a güvenini de böyle ispat
eden biri. Güveniyorum ya rabbi onun için varlığımı sana adıyorum, çünkü bana
fazlasıyla vereceğini biliyor ve inanıyorum. İşte bu. İman güven demektir.
112-) Ve beşşernahu Bi İshaka Nebiyyen minas
salihıyn;
Ona, sâlihlerden
bir Nebi olarak İshak'ı müjdeledik. (A.Hulusi)
112 - Bir
de onu salihînden bir Peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik. (Elmalı)
Ve beşşernahu Bi İshaka Nebiyyen minas salihıyn
bir de ona kendisini salih kullardan biri olan bir peygamberi yani İshak’ı
müjdeledik. Kurban’ın İsmail olduğuna bu ayet delil olsa gerektir demiştim,
işte bu ayetti o.
113-) Ve barekna aleyhi ve alâ İshak* ve min
zürriyyetihima muhsinun ve zâlimun li nefsihi mubiyn;
Onun
üzerine de İshak'ın üzerine de bereket lütfettik... O ikisinin neslinden muhsin
de var, kendi nefsine apaçık zulmeden de var. (A.Hulusi)
113 - Hem
ona hem İshak’a bereketler verdik. İkisinin zürriyetinden de hem Muhsin olan
var hem de nefsine açık zulmeden. (Elmalı)
Ve barekna aleyhi ve alâ İshak
dahası, onu ve İshak’ı mübarek kıldık. Burada ki aleyhi deki o zamiri İbrahim’e
gidebilir, ama Allah’u alem İsmail’e gitse gerektir. Çünkü hemen arkadaki cümle
şöyle geliyor; ve
min zürriyyetihima muhsinun ve zâlimun li nefsihi mubiyn ama
ikisinin soyundan dürüst ve erdemli olan da var, kendisine açıktan zulmeden de.
İkisinin soyu dediği İki kardeşin soyu olsa gerek. Babanın değil de oğulların
soyu olsa gerek.
Aslında bu ayet bir şeyi
hatırlatıyor, bir başka ayeti, Hani İbrahim tüm sınavları başarıyla geçmişti de
rabbimiz ona demişti ki: kale inniy caılüke linNâsi imâma.
(Bakara/124) bu sınavlarda ki başarından dolayı seni insanlığa önder edeceğim.
O da ne demişti; kale ve min zürriyyetiy, demişti ki ya rabbi beni imam
etmen yetmez zürriyetimden, neslimden de imamlar, önderler, liderler çıkar. Ve
cevap şöyle olmuştu. kale lâ yenâlu ahdiyzzalimiyn. (Bakara/124)
senin neslinden de gelmiş olsa, atası İbrahim de olsa zalimler sözümün
dışındadır.
Aslında bu
müthiş bir ders, tokat gibi bir cevap. Yahudileşmiş her mantığa. İsrail
oğullarının iddiasını hatırlayın, yine müşriklerin de iddiası. Kutsal ırkçılık.
İbrahim’in soyundan gelmiş olmayı Allah nezdinde bir ayrıcalık olarak sunmak.
İşte bu. Yani ırkçılığı kutsallaştırmak ırkçılığın en zararlısı, en çirkinidir.
Bu içkiye besmele çekmek gibi korkunç bir cinayettir.
114-) Ve lekad menenna alâ Musa ve Harun;
Andolsun
ki Musa ve Harun'a da lütufta bulunduk! (A.Hulusi)
114 - Celâlim
hakkı için Musâ ile Harûn’u da minnettar eyledik. (Elmalı)
Ve lekad menenna alâ Musa ve Harun
Yeni bir kıssaya girdik. Doğrusu biz Musa’ya ve Harun’a da lütufta bulunmuştuk.
115-) Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil
'azıym;
O
ikisini ve onların kavimlerini aziym tasadan kurtardık. (A.Hulusi)
115 - Hem
kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. (Elmalı)
Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil
'azıym o ikisini ve onların kavmini büyük bir musibetten, beladan
kurtarmıştık. Yukarıdan beri bütün örnekler Allah’ın has kullarına desteğini
dile getiriyor unutmayalım. Burada da bu kıssanın anlatılışı ve vurgusu buna
ait. Yani Ha. Musa ve Hz. Harun’a da Allah’ın nasıl yardım ettiğini vurgulayıp
geçiyor.
116-) Ve nesarnâhüm fekânu hümül ğalibiyn;
Onlara
yardım ettik de galip geldiler. (A.Hulusi)
116 - Hem
yardım ettik onlara da galipler onlar oldular. (Elmalı)
Ve nesarnâhüm fekânu hümül ğalibiyn
ve kendilerine yardım etmiştik de sonunda galip gelen onlar olmuşlardı.
117-) Ve ateynahümel Kitabel müstebiyn;
İkisine
(Musa ve Harun'a)
bilinen bilgiyi verdik. (A.Hulusi)
117 - Hem
kendilerine o belli kitabı verdik. (Elmalı)
Ve ateynahümel Kitabel müstebiyn
onlara hakkı batıldan seçip ayıran bir kitabı vermiştik. Yani Tevrat’ı.
118-) Ve hedeynahümes sıratal müstekıym;
O
ikisini de sırat-ı müstakime yönlendirdik. (A.Hulusi)
118 - Ve
kendilerini doğru yola çıkardık. (Elmalı)
Ve hedeynahümes sıratal müstekıym ve
o ikisini dosdoğru yola yöneltmiş,
119-) Ve terekna aleyhima fiyl ahıriyn;
Sonrakiler
içinde, Onların anılmasını sağladık. (A.Hulusi)
119 - Sonrakiler
içinde de namlarına şunu bıraktık. (Elmalı)
Ve terekna aleyhima fiyl ahıriyn
nihayet geriden gelen herkesin zihninde o ikisine ilişkin örnek bir hatıra
bırakmıştık. Yani insanlık onları andığında yüzü aydınlanıyor, içi
aydınlanıyordu. Hep hayırla anıyorduk onları.
120-) Selâmun alâ Musa ve Harun;
Musa ve
Harun'a Selâm olsun! (A.Hulusi)
120 - Selâm
Musâ ile Harun’!a. (Elmalı)
Selâmun alâ Musa ve Harun Selâm
olsun Musa ve Harun’a, selâm olsun. Ne mutlu onlara, onların yolunu izleyin
demek. Eğer onların yolunu izlerseniz Allah’ın selamı sizin içinde geçerli,
selâm olsun size.
121-) İnna kezâlike neczil muhsiniyn;
Doğrusu
biz, muhsinleri (Allâh'a, görürcesine kulluk
edenleri) böylece cezalandırırız! (A.Hulusi)
121 - Biz
böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne. (Elmalı)
İnna kezâlike neczil muhsiniyn
iyileri biz işte böyle ödüllendiririz.
122-) İnnehüma min 'ıbadinel mu'miniyn;
Muhakkak
ki ikisi de iman eden kullarımızdandır. (A.Hulusi)
122 - Çünkü
ikisi de bizim mü'min kullarımızdan. (Elmalı)
İnnehüma min 'ıbadinel mu'miniyn
zira onlar bizim gerçek mü’min kullarımız arasındaydılar.
123-) Ve innel İlyase le minel murseliyn;
Muhakkak
ki İlyas da irsâl olunanlardandı. (A.Hulusi)
123 - Şüphesiz
İlyas da mürselînden. (Elmalı)
Ve innel İlyase le minel murseliyn
yeni bir peygamber kıssasına daha girdi; Şüphe yok ki İlyas’ta elçilerden
biriydi.
İsrail oğulları peygamberlerinden
Eliyya, Elija, ya da, Kitab-ı Mukaddeste 1. krallarda da 2. krallarda da bu
peygamberin kıssası anlatılır. MÖ. 9. yy. da yaşamış bir peygamber. Kuzey
İsrail krallığında yaşamış, özellikle Kral Ahab döneminde yaşamış bir peygamber
ve ondan sonra da Elişa peygamber, yani Elyesa diye Arapçalaşmış o geldi.
Her peygamber bizim
peygamberimizdir işte bunun için. Burada hiç biri diğerinden ayırt edilmiyor. lâ
nuferriku beyne ehadin min RusuliH (Bakara/285) Biz O’nun
peygamberlerinden hiç birini ayırt etmeyiz. Onun için bizim sorunumuz yok. Biz
Musa’ya ve İsa’ya inanmadığımız zaman Muhammed AS. a da inanmamış sayılırız.
Sorunu olanlar sorunlarını halletsinler.
124-) İz kale li kavmihi ela tettekun;
Hani
halkına: "Korunmaz mısınız?" dedi. (A.Hulusi)
124 - Zira
kavmine demişti: siz Allah dan korkmaz mısınız? (Elmalı)
İz kale li kavmihi ela tettekun hani
kavmine demişti ki ne o, sorumluluğunuzu idrak etmemekte direnecek misiniz,
hala Allah’a saygı duymayacak mısınız.
125-) Eted'une ba'len ve tezerune ahsenel
halikıyn;
"Ba'l'e
(dört yüzü olan altından heykel) tapınıp ve yaratanların en güzelini mi (Ahsen-ül Hâlıkîn)
bırakıyorsunuz?" (A.Hulusi)
125 - Bir
ba'le mi yalvarıyorsunuz bırakıp da o ahsenülhâlikîni. (Elmalı)
Eted'une ba'len ve tezerune ahsenel halikıyn
Ba’le (putuna) yalvarıp yakararak sanatkarların en iyisini en güzelini göz ardı
edeceksiniz ha? Ba’l; Fenikelilerin büyük putu. Erkek tanrısı yani. İsrail
oğulları tek tanrıcı idi. Burada Ba’l’in geçmesinin münasebeti ne? İsrail
oğullarıyla ilgili bir kıssa anlatılıyor, İsrail oğulları peygamberlerinden
biri ama Ba’le tapan İsrail oğulları. Puta tapan. Hikayesi ilginç. Kısaca şöyle
anlatayım. Fakat tek tanrıcı olan İsrail oğullarının garip bir Yahudileşme
sorunu var. Bu sorun tarihlerinde çok görülüyor zaten. Canları sıkılınca
Allah’a nispet edercesine puta tapmaya başlıyorlar. Hikaye kısaca şöyle.
Kral Ahab, yani İlyas peygamberin
gönderildiği Kral Ahab bir adamın arazisine haksız yere el koyar. Adam bu
haksız tasarrufu zamanın peygamberine şikayet eder. Çünkü başka hiç kimsenin
gücü yetmez Kral Ahab’a. Zalim mi zalim bir adamdır. Kuzey İsrail oğulları
devletinin Kralıdır. Kendisi de Yahudi, üstelik unutmayalım Krallar Hz.
Harun’un soyundan olurlardı. Böyle bir Kral. Ve İlyas peygamber bu araziyi
sahibine geri vermesini ister ve vermediği takdirde günahkar olacağını ilan
eder.
Kral Ahab bu sözü dinleyeceği ve
adaletle hükmedeceği yerde el koyduğu, gasp ettiği araziye sahip olmakta ısrar
eder. Madem sen benden yana değilsin, ben de senden yana değilim deyip emreder
topluma komşu putperest kabilenin, Fenikelilerin putuna ibadet edilmesini
bundan sonra onların Ba’l putlarının her yere yapılmasını emreder ve yaptırır.
Böylesine tipik, ilginç bir süreçtir. Yani peygambere kızmak, Allah’a kızmak ve
bunu da putperestlikle yapmak.
Aslında Yahudileşmenin bu tipi,
bu türü sadece o güne mahsus değil. Bugün de buna benzer tavırlar davranışlar
görüyoruz.
126-) Allâhe Rabbeküm ve Rabbe abaikümül
evveliyn;
"Rabbiniz
Allâh, önceki atalarınızın da Rabbi'dir!" (A.Hulusi)
126 - O
rabbiniz ve evvelki atalarınızın da rabbi olan Allah’ı? (Elmalı)
Allâhe Rabbeküm evet, ahsenel
Halikıyn aslında devam ediyor ve Rabbe abaikümül evveliyn Ba’l e yalvarıp
yakararak sanatkarların en güzelini göz ardı edecek siniz öyle mi? Yani
Allah’ı, sizin ve önden giden atalarınızın rabbi olan Allah’ı göz ardı
edeceksiniz.
127-) Fekezzebuhu feinnehüm lemuhdarun;
Onu (İlyas'ı) yalanladılar!
Muhakkak ki onlar zorunlu huzura çıktılar! (A.Hulusi)
127 - O
vakit onu tekzip ettiler, şüphesiz ki onlar da ihzâr edildiler. (Elmalı)
Fekezzebuhu feinnehüm lemuhdarun
derken onu da yalanladılar. Bu yüzden onlar elbette yargılanacaklar.
128-) İlla ıbadAllâhil muhlesıyn;
Sadece
Allâh'ın ihlâsa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları müstesna. (A.Hulusi)
128 - Müstesnâ
Allahın ihlâslı kulları. (Elmalı)
İlla ıbadAllâhil muhlesıyn ancak
Allah’ın imanını saf ve temiz tutma çabasını desteklediği kulları müstesna.
Onlar böyle yapmadılar.
129-) Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn;
Sonrakiler
içinde, Onun anılmasını sağladık. (A.Hulusi)
129 - Ona
da sonrakilerde şunu bıraktık. (Elmalı)
Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn ve
geriden gelen herkesin zihninde ona ilişkin örnek bir hatıra ve anı bıraktık.
Yani adı dillere destan oldu. Muhabbeti geriden gelenlerin gönlünde hep kaldı.
İşte bizim gönlümüzde kaldığı gibi.
Devam ediyor D sayfasına geçiniz.
141. videoyu toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder