A sayfasından devam
6-)
Fekad kezzebu feseye'tiyhim enbau ma kânu Bihi yestehziun;
Gerçekten yalanladılar! Alay edegeldikleri şeyin haberleri, kendilerine yakında gelecektir. (A.Hulusi)
006 - Evet
tekzip etmekteler, fakat onlara o istihza ettikleri şeyin müthiş haberleri
gelecek. (Elmalı)
Fekad
kezzebu kaldı ki işte onlar bunu da yalanladılar. Yani bu onun
göstergesi. feseye'tiyhim enbau ma kânu Bihi
yestehziun buna rağmen alay edip durdukları haberler yine de
karşılarına çıkartılacaktır. Yani burada fiilen söylenen şu; Bu ayetlerde ve
müteakip ayetlerde vahyin tamamı boyunca onların inkarına aldırmaksızın Allah
hakikati söylemeyi sürdürecek. Buradan yola çıkarak şu sonuca varabiliriz;
İnkar ihtimaline bakarak hakkı ispat ve davet görevi, yükümlülüğü boynunuzdan
düşmez. Muhatabınızın inkar etme ihtimali var diye sizin Hakkı ispat göreviniz
sizden sakıt olmaz. Kalkmaz.
Onun için onun hangi ihtimal
hesaplarında olduğu sizi ilgilendirmez. Görevinizi yapmakla memursunuz,
mecbursunuz. Onun için insanoğlunun vahyi inkar etme ihtimali vahyin inmeme
gerekçesi olabilir miydi? Böyle olsaydı Allah’ın insana olan merhametinin vahiy
biçiminde tezahür etmesi söz konusu olur muydu. Kaldı ki insanlar daima bu
konuda iki tür tepki verecekler. Hem olumlu, hem olumsuz. Verecekler ki
iradenin imtihanı olsun. Verecekler ki irade işe yarasın, verecekler ki hayat
bir sınav olsun. Verecekler ki cennet ve cehennem yerini bulsun. Verecekler ki
suyu getirenle testiyi kıran bir olmasın. Verecekler ki adalet yerini bulsun.
7-)
Evelem yerav ilel Ardı kem enbetna fiyha min külli zevcin keriym;
Görmediler mi arzı ki, orada her cömert çiftten (genetik çifte sarmalından) nice (şeyler) yetiştirip büyüttük? (A.Hulusi)
007 - Arza
bir bakmadılar da mı? biz onda her hoş çiftten ne kadar bitirmişiz. (Elmalı)
Evelem
yerav ilel Ardı kem enbetna fiyha min külli zevcin keriym peki,
şimdi onlar yer yüzüne bakıp ta orada her bir güzel çiftten nicelerini, ya da
şöyle çevirelim daha doğru olur; her bir çiftten en güzel, en yararlı ve en
iyilerini bitirdiğimizi, yetiştirdiğimizi hiç mi görmezler.
Tabiat, kevni ayetler. İşte onu
okumaya davet ediyor. Yani bu ayetlerle kainat ayetleri arasında bağ
kurmazsanız, ikisini de doğru anlayamazsınız. Onun için siz bu ayetlerin kainat
ayetlerinden bağımsız olduğunu mu sanıyorsunuz. Aslında bunların söylediği ile
ağaçların söylediği aynı şey. Şu ayetlerin insana hitabı ile, güneşin, yerin,
göğün hitabı aynı kapıya varıyor eğer okumayı, eğer bakmayı, nereden bakacağınızı
biliyorsanız.
min külli zevcin keriym
oradaki anahtar keriym. varlığın en güzel amaca hizmeti. Yani etrafınıza
bakın. Gördüğünüz her şey amacına hizmet ediyor. Peki ya sen? Ya sen ey insan?
Neye hizmet ediyorsun. Allah’ın senden istediği aslında ekstra bir şey değil.
Amacına hizmet. Kendi amacına yaratılış amacına hizmet. Çünkü senin yaratılış
amacın yer yüzünde amacına uygun bir hayatı inşadır. Sen bir ustasın ve
dolayısıyla usta yetiştirmek için indirilmiştir bu prospektüs, bu kullanma
kılavuzu. İnsanın kullanma kılavuzudur. Bu bir yol haritasıdır. Bu bir ustalık
belgesidir. Yani insan; Allah seni yetiştirecek, Allah seni vahiy ile inşa
edecek sen de hayatı inşa edeceksin. Vahiy ilahi bir inşa projesidir.
8-)
İnne fiy zâlike leayeten, ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn;
Muhakkak ki bunda bir işaret vardır... Onların ekseriyeti (Hakk'a, hakikatlerine) iman etmemişlerdir. (A.Hulusi)
008 - Şüphesiz
ki bunda mutlak bir âyet var, hem de ekserîsi mümin olmadı. (Elmalı)
İnne
fiy zâlike leayeh kuşku yok ki bunda alınacak derin dersler vardır. ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn fakat insanların
çoğu yine de inanmayacaktır. Yani ders alınacak böylesine derin bir mesajdan
dahi etkilenmeyecek yığınlar olacaktır. Yığınlar, kitleler, kalabalıklar ibret
almazlar, ders almazlar. Dolayısıyla iman etmezler.
Bir öncesiyle bu ayet arasında ki
doğrudan irtibat çok önemli. Nedir bu önem? İman etmemenin zemininde ders
almama var. İbret almayanlar güvenmezler. Onun için imanın ahlaki anlamı
güvendi. Allah bu manada mümindi ve insandan da mümin olmasını istiyordu.
9-)
Ve inne Rabbeke le"HU"vel Aziyzur Rahıym;
Muhakkak ki senin Rabbin "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir. (A.Hulusi)
009 - Ve
şüphesiz ki rabbin o öyle azîz, öyle rahîm. (Elmalı)
Ve
inne Rabbeke le"HU"vel Aziyzur Rahıym ne ki senin rabbin
sınırsız rahmet sahibi olan yüceler yücesi bir rabdir.
Allah insan ilişkisinde nihai
belirleyici, vasıf, sıfat rahmeti ilahiyedir. Girişte de değindiğim gibi tan 8
yerde aynen gelir bu ayetler. Yani şunu söylemek istiyor gibidir; Sen onların
imanını kendini helak edecek derecede arzu edersin de rabbin onlara merhamette
senden aşağı kalır mı hiç. Adeta zımnen bu söylenmek isteniyor gibidir.
10-)
Veiz nada Rabbüke Musa eni'til kavmez zâlimiyn;
Hani Rabbin Musa'ya: "Zâlimler topluluğuna git!" diye nida etmişti. (A.Hulusi)
010 - Bir
vakit da rabbin, Musa’ya nidâ buyurdu: git o zalim kavme dedi. (Elmalı)
Veiz
nada Rabbüke Musa işte ilk örneğine girdi sure. İlk örneği Hz.
Musa’nın dillere destan mücadelesi. Hani bir zamanlar rabbin Musa’ya şöyle nida
etmişti: eni'til kavmez zâlimiyn.
11-)
Kavme fir'avn* ela yettekun;
"Firavun'un halkına... Korkup korunmayacaklar mı?" (A.Hulusi)
011 - Firavun
kavmine, daha sakınmayacaklar mı? (Elmalı)
Kavme
fir'avn şu firavunun kavmine, şu zalim kavme, firavunun kavmine,
zalimler güruhuna git ela yettekun ve de
ki; Hala Allah’a olan sorumluluğunuzu üstlenmeyeceksiniz. Hala kendinize
gelmeyecek misiniz. Hala bu şımarıklığı sürdürecek misiniz. Hala Allah’tan
bağımsız olduğunuzu düşünecek misiniz.
Muhtemelen bu ayetle başlayan Hz.
Musa ile ilgili kıssa Kur’an da ki ilk kıssadır. Hz. Musa ile ilgili Kur’an da
bir çok surede bu kıssa farklı boyutlarıyla anlatılır. Fakat muhtemelen ilk
anlatıldığı, Kur’an ın iniş sürecinde ilk geldiği yer bu sure olsa gerek.
Burada Hz. Musa’nın firavuna karşı mücadelesi ele alınır dikkat buyurunuz.
Fakat Bakarada da Hz. Musa’nın mücadelesi ele alınır. Ama orada bambaşka bir
boyutu ile ele alınır. Nedir o? Orada da kendi Yahudileşmiş toplumuna karşı mücadelesi
ele alınır. Yani burada iman mücadelesi, orada ıslah mücadelesine dönüşür. Onun
için Mekki surelerde Hz. Musa’nın mücadele boyutu ile, Medeni surelerdeki
mücadele boyutu arasında böyle bir fark var.
12-)
Kale Rabbi inniy ehafü en yükezzibun;
(Musa) dedi ki: "Rabbim, beni yalanlamalarından korkuyorum!" (A.Hulusi)
012 – Ya
rab! dedi: doğrusu ben korkarım ki beni tekzip ederler. (Elmalı)
Kale
Rabbi inniy ehafü en yükezzibun Musa; Rabbim de di, onların beni
yalanlamalarından endişe ediyorum. Onlar beni inkar ederler, yalanlarlar diye
korkuyorum.
3. ayette ifadesini bulan Hz.
peygamberi teskin eden bir ifade bu. Hem de inşa eden aynı zamanda. Nasıl
teskin ediyor? Resulallah’ta bu endişeyi duyuyordu ki; iman etmiyorlar,
etmeyecekler diye kendini helak edecek kadar sıkıntı duyuyordu.
Aslında ona söylenen; bu
sıkıntıyı sadece sen duymuyorsun, senden önceki peygamberler de duydular. Fakat
unutma ki Allah onların yardımına nasıl yetişmişse senin de yardımına öyle
yetişecek. Ve bir de belki şu ima ediliyor; Musa’nın durumu ey Muhammed, senin
durumundan çok daha çetindi. Onu hatırla teselli bul.
13-)
Ve yedıyku sadriy ve lâ yentaliku lisaniy feersil ila Harun;
"İçim daralıyor, dilim çözülmüyor, bunun için Harun'a (görev) irsâl et!" (A.Hulusi)
013 - ve
Göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûn’a da risalet ver. (Elmalı)
Ve
yedıyku sadriy ve lâ yentaliku lisaniy bu yüzden göğsüm daralacak,
dilim dolaşacaktır diye korkuyorum. Hz. Musa devam ediyor. feersil ila Harun işte bu yüzden Harun’a da elçilik
ver.
Belki şöyle de anlaşılabilir;
Bana değil Harun’a gönder vahyi. Fakat biz Tâhâ suresinde ki bu kıssanın
anlatıldığı yerden bakınca bana Harun’u yardımcı olarak tayin et ibaresini
gördüğümüz için doğrusunu böyle tespit ediyoruz.
14-)
Ve lehüm aleyye zenbün feehafü en yaktülun;
"Beni öldürmelerinden korkuyorum; çünkü onların haklı oldukları bir suçum var!" (A.Hulusi)
014 - Hem
onlara üzerinde bir günah var, ondan dolayı korkarım ki hemen beni öldürürler. (Elmalı)
Ve
lehüm aleyye zenbün feehafü en yaktülun üstelik onların lehine,
benim aleyhime olan bir suçlama da var. Bundan dolayı beni öldürmelerinden
korkuyor, çekiniyorum. Hz. Musa’nın şartları daha ağır demiştik değil mi. İşte
ona ima. Burada cinayetle suçlandığı ölümlü kazaya bir atıf var. Ki kasas
suresinin 15. ve müteakip ayetlerinde bu kaza dile getiriliyor. Yine kasas
suresinin 15 – 16. ayetlerine bakarsanız bu cinayet suçlamasının, aslında Hz.
Musa’nın öldürme kastı ile karıştığı bir şey değil bir yumrukla muhatabının
ölümüne, kaza envesi ile olduğunu görüyoruz. Hemen arkasından gösterdiği
kasas/16. ayetinde ki tepkiden açıkça biz bunu anlıyoruz. Ama buna rağmen Hz.
Musa derin bir pişmanlık içinde. Bu elinden çıkan ölümlü kazadan dolayı. İşte
onun kendisine hatırlatılıp ondan dolayı ölümle cezalandırılmasından
çekindiğini söylüyor.
15-)
Kale kella* fezheba Bi âyâtiNA inna meaküm müstemi'un;
Buyurdu ki: "Hayır, asla!"... "İkiniz mucizelerimiz - delillerimiz olarak gidiniz... Doğrusu biz sizinle BİRlikteyiz, işiticileriz." (A.Hulusi)
015 - Hayır,
buyurdu: haydi ikiniz bir, âyetlerimizle gidin, her halde biz sizinle
beraberiz, dinliyoruzdur. (Elmalı)
Kale
kella Allah; Asla öyle olmayacak buyurdu. Yani garanti alıyor. Asla
öyle olmayacak. fezheba Bi âyâtiNA inna meaküm
müstemi'un siz ikiniz ayetlerimizle gidiniz. Elbet sizinle birlikte
olup biz de bütün bu olan biteni takip etmekteyiz. Yani Allah seninle
beraberdir. Haydi git.
16-)
Fe'tiya fir'avne fekula inna Rasûlü Rabbil alemiyn;
"İkiniz Firavun'a gelin ve deyin ki: Muhakkak ki biz Rabb-ül âlemîn'in (Esmâ özellikleriyle âlemdekileri yaratanın) Rasûlüyüz..." (A.Hulusi)
016 - Haydin
Firavuna varın da deyin: inan biz, rabbülaleminin resulüyüz. (Elmalı)
Fe'tiya
fir'avne fekula inna Rasûlü Rabbil alemiyn haydi artık siz ikiniz
Firavuna gidiniz ve deyiniz ki biz alemlerin rabbinin mesajını taşıyoruz.
17-)
En ersil meana beniy israiyl;
"İsrailoğullarını bizimle birlikte gönder." (A.Hulusi)
017 - Beni
İsrail’i bizimle beraber salıver. (Elmalı)
En
ersil meana beniy israiyl İsrail oğullarını bırak, bizimle
gelsinler.
18-)
Kale elem nürabbike fiyna veliyden ve lebiste fiyna min 'umürike siniyn;
(Firavun) dedi ki: "Yanımızda ufak çocukken, seni terbiye edip yetiştirmedik mi? Hayatının nice yıllarını bizimle geçirmemiş miydin?" (A.Hulusi)
018 - Â,
dedi: seni çocukken bizde büyütmedik mi? hem bizde ömründen senelerce kaldın. (Elmalı)
Kale
elem nürabbike fiyna veliyden ve lebiste fiyna min 'umürike siniyn
Firavun dedi ki; Seni daha çocukken aramıza alıp yetiştirmedik mi, ve ömrünün
uzun yıllarını aramızda, içimizde bizden biri olarak geçirmedin mi? Yani sen
belki de son anda ölümden döndün. Senin yaşıtların daha doğmadan öldürüldü,
ölüme mahkum edildi. Fakat sen sarayda büyütüldün bir prens olarak. Hatta
sadece büyütülmekle kalmadın sarayın güvenine mazhar oldun, belki veliaht
olarak görüldün, hatta Tevrat’tan öğrendiğimize göre Hz. Musa gençliğinde
Habeşistan’a yollanan ordunun komutanı olarak atanmıştı. İşte böyle bir
gençlik, onu hatırlatıyor firavun. Biz böyle yapmadık mı.
Tabii daha gerisini
hatırlatmıyor. Neden acaba saraya geldi, neden anasından babasından ayrıldı,
neden buna mecbur oldu onu da söylemiyor. Cinayetini hatırlatmıyor, söylemiyor,
devam ediyor;
19-)
Ve fealte fa'letekelletiy fealte ve ente minel kafiriyn;
"Bir de o fiili işledin! (Firavun'un halkından birini öldürmek)... Sen nankörlerdensin!" (A.Hulusi)
019 - Hem
de o yaptığın fiili yaptın, o halde sen o nankör kâfirlerdensin. (Elmalı)
Ve
fealte fa'letekelletiy fealte ve ente minel kafiriyn ve nihayet işlediğin
o fiili gerçekleştirdin ve nankörlerden biri olup çıktın. Buradaki ve ente minel kafiriyn sen kafirlerden biri olup
çıktın literal anlamında ki ifade ahlaki manadadır. Yani sen nankörlerden biri
olup çıktın. Benim yaptığım ikrama nankörlük ettin diyor Hz. Musa’ya firavun.
Tabii saraya su yolu ile geliş,
evlat ediniliş, büyütülüş, prens oluş ve ardından cinayetli kaza ve kaçış.
Bütün bu süreç bu birkaç ayeti kerimede özetleniyor adeta ve tabii ki en
sonunda nebi olarak dönüş. Yani ne dramatik bir tarihi hadise.
Hz. Yusuf’un hayatında da
görüyoruz. Ki büyük büyük dedesi idi Hz. Musa’nın. Kuyuya atılış, kuyudan
çıkarılıp köle diye satılış, oradan zindana atılış, zindandan iktidara geliş ve
bir kişinin; Ahlak, erdem, bilgi, iman ve liyakatle ne yapabileceğini cihana,
dünyaya gösteriş. Yani bir kişi ne yapar ki diyorsanız eğer Yusuf’a bakın.
Burada da söylediği aslında ona benzer bir şey.
Eğer zulüm anaların rahmine
uzanmışsa elden ne gelir ki diyorsanız eğer, Musa’ya bakın. İsrail oğullarına
bakın. Yani bittim dediğiniz yerde Allah yettim der. İmkansızlık yoktur,
imansızlık vardır. İşte onu söylüyor.
Devam ediyor C sayfasına geçiniz.
115.
videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/09/21/islamoglu-tef-ders-suara-001-059115/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder