D sayfasından devam
65-) Velleziyne yekulune Rabbenasrif anna azâbe cehennem*
inne azâbeha kâne ğarâmâ;
Onlar ki: "Rabbimiz... Cehennem yanışını bizden sav! Muhakkak ki onun yakışı insanın yakasını bırakmaz!" derler. (A.Hulusi)
65 - Ve
onlar ki ya Rabbenâ, derler, sav bizlerden Cehennem azâbını,cidden onun azâbı
belâyı mübremdir. (Elmalı)
Velleziyne
yekulune Rabbenasrif anna azâbe cehennem ve onlar rabbimiz derler,
cehennem azabını bizden uzak eyle, inne azâbeha kâne
ğarâmâ çünkü onun azabı oldum olası pek zorlayıcı, pek şediyddir.
Ahiret ve akıbet kaygısı işte bu.
Yani onlar ki diye başlayan ve 8 yerde 8 ayrı öğüt veren bu surenin son
ayetleri ideal bir müminin tarifini yapıyor aynı zamanda. İşte burada ideal bir
müminde ahiret ve akıbet kaygısı sürekli olmalı. Yani sonum ne olacak. Meçhul
akıbetin kaygısını sürekli yüreğinde taşımalı. Bu sahibine sorumluluk bilinci
kazandırır, hesap verme şuuru kazandırır.
66-) İnneha saet müstekarren ve mukama;
"Muhakkak ki o yanma durağı ve makamı çok kötüdür!" (A.Hulusi)
66 - Filhakika
o ne kötü makarr, ne kötü makam. (Elmalı)
İnneha
saet müstekarren ve mukama gerçekten de o ne kötü bir ikametgâh, ne
berbat bir makamdır.
67-) Velleziyne izâ enfeku lem yüsrifu ve lem yaktüru ve kâne
beyne zâlike kavâma;
Onlar ki, karşılıksız bağışta israf etmezler, cimrilik de etmezler... İkisi arasında ölçülü ve hakkaniyetlidirler. (A.Hulusi)
67 - Ve
onlar ki infak ettikleri vakit israf etmezler, hisset (Cimrilik) de yapmazlar,
ikisi arası denk giderler. (Elmalı)
Velleziyne
izâ enfeku lem yüsrifu ve lem yaktüru ve onlar ki infak ettikleri
zaman ne saçıp savururlar ne de pintilik ederler. ve
kâne beyne zâlike kavâma zaten bu ikisi arasında bir yol, dengeli
bir tavırdır.
Yukarıda bahsetmiştim, yolda
yürüyüşten daha öte bir şey, hayat yürüyüşünde dengeye davet ediyor Kur’an
demiştim. İşte burada da, -ki 63. ayette-, 67. ayette de harcama ahlakından
bahsediyor. Dengeli bir hayat yürüyüşünün yolcusuysanız eğer, dengeli bir
harcama ahlakına sahip olmalısınız. Ne ellerinizi tümden açıp, saçıp
savurmalısınız ne de sıkıp suyunu içmelisiniz. Dengeli bir harcama ahlakı.
Çünkü dengeli bir tasavvur, dengeli bir akıl, dengeli bir şahsiyet, dengeli bir
harcama ahlakına sahip olunur.
68-) Velleziyne lâ yed'une meAllâhi ilâhen âhare ve lâ
yaktülunennefselletiy harramAllâhu illâ Bil Hakkı ve lâ yeznun* ve men yef'al
zâlike yelka esâma;
Ki onlar, Allâh yanı sıra tanrıya yönelmezler; hakkaniyet (kısas) dışında Allâh'ın haram kıldığı canı katletmezler ve zina yapmazlar... Kim onu yaparsa sonucunu yaşar! (A.Hulusi)
68 - Ve
onlar ki Allahın beraberinde diğer bir tanrıya duâ etmezler, Allahın haram
kıldığı nefsi haksız katl eylemezler ve zinâ yapmazlar, her kim de bunları
yaparsa ağır cezaya çarpar. (Elmalı)
Velleziyne
lâ yed'une meAllâhi ilâhen âhar yine onlar ki Allah ile beraber bir
başka ilaha yalvarıp yakarmazlar. Tevhid, bu ayet müminin temel ilkesi tevhide
dikkat çekiyor. Şirkten titizlikle sakınma. Korku umut ve sevginin merkezine
yalnızca Allah’ı yerleştirme.
ve lâ
yaktülunennefselletiy harramAllâhu illâ Bil Hakk meşru ve haklı bir
gerekçeye dayanmaksızın Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymazlar. Can
emniyeti yani. Yaşama hakkı. Buna tecavüz etmezler. ve
lâ yeznun zina da etmezler. ve men yef'al
zâlike yelka esâma zira her kim bunları yaparsa o günaha batmış
olur. Can ve ırza saldırmama, insanın maddi ve manevi dokunulmazlığına halel
getirmeme emri bu. Maddi dokunulmazlığı canı, manevi, yani onur ve izzeti ise
namusudur. Bu ikisine yönelmiş tecavüz aslında canına yönelmiş tecavüz neyse,
namusuna yönelmiş tecavüz de ona benzer bir saldırıdır diye anlayabiliriz.
69-) Yudaaf lehül azâbü yevmel kıyameti ve yahlüd fiyhiy
mühana;
Kıyamet sürecinde yanma onun için katlanır ve onun içinde muhan (kendi başına bırakılmış, tard edilmiş, zelil) hâlde sonsuza dek kalır. (A.Hulusi)
69 - Kıyamet
günü ona azâb katlanır ve onda muhakkar, muhalled kalır. (Elmalı)
Yudaaf
lehül azâbü yevmel kıyameh kıyamet gününde onun terk edilmişlik
acısı kat kat olacaktır. Buradaki el azâb; etimolojik kökeninden yola çıkarak,
ki “az” kökü terk edilme, yalnız bırakılma anlamına gelir. İşte burada ki
azabın en derini de terk edilmişlik acısı olacaktır.
ve yahlüd fiyhiy mühana ve orada aşağılanmış bir biçimde kala kalır.
70-) İlla men tabe ve amene ve amile amelen salihan feülaike
yübeddilullahu seyyiatihim hasenat* ve kânAllâhu Ğafûren Rahıyma;
Ancak tövbe eden, iman eden ve imanın gereğini uygulayan müstesna! Allâh, onların kötülüklerini iyi niteliklere dönüştürür... Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir. (A.Hulusi)
70 - Ancak
tevbe ve iman edip salih bir amel işleyenler başka, çünkü bunların seyyiatını
Allah hasenâta tebdil eder, ve Allah gafûr , rahîm bulunuyor. (Elmalı)
İlla
men tabe ve amene ve amile amelen salihan feülaike yübeddilullahu seyyiatihim
hasenat ancak kim tevbe eder, yürekten inanır ve salih amel işlerse,
değer üretirse, işte böylelerinin kötü gidişatını Allah iyi gidişata tebdil
edecektir.
Günahsız kul olsun değil, bu
ayete dikkat edin. Böylelerinin kötü gidişatını iyi gidişata tebdil edecek. Kim
böyleleri? Allah’a yönelen, suçunu itiraf eden, haddini bilen. Yoksa melek olan
değil. Günahsız kul değil tevbe eden, O’na yönelen, değer üreten kul istiyor.
Rabbimizin insan tanımı. Çünkü insan elbette hata ve nisyandır. Ama hatasını
savunursa İblisleşir, hatasını itiraf eder, özür dilerse adam olur, Ademleşir.
ve
kânAllâhu Ğafûren Rahıyma hem zaten Allah merhameti sınırsız bir
bağışlayıcıdır.
71-) Ve men tabe ve amile salihan feinnehu yetubü ilAllâhi
metaba;
Kim tövbe edip sâlih amel işlerse, muhakkak ki o tövbesi gerçekleşmiş olarak Allâh'a döner. (A.Hulusi)
71 - Ve
her kim tevbe edip de salâh ile çalışırsa o muhakkak Allaha makbul olarak
döner. (Elmalı)
Ve men
tabe ve amile salihan feinnehu yetubü ilAllâhi metaba kaldı ki kim
tevbe eder ve salih amel işlerse, işte böyleleri kesinlikle Allah’a yönelmiş
sayılacaklardır.
72-) Velleziyne lâ yeşhedunezzure ve izâ merru Bil lağvi
merru kirama;
Onlar ki, yalana, aslı olmayan şeye şahitlik yapmazlar... Boş sözlere, dedi-koduya rastladıklarında da (onlara katılmayıp) onurlu olarak geçip giderler. (A.Hulusi)
72 - Ve
onlar ki yalana şahit olmazlar ve lâğva rast geldikleri vakit kerîmâne
geçerler. (Elmalı)
Velleziyne
lâ yeşhedunezzur yine onlar ki yalan ve sahte olandan yana şahitlik
etmezler. Müminin bir başka vasfı da budur. Yalandan ve sahteden yana
çıkmazlar. Bu aslında bu anlamı içerir. Yalanı savunmazlar, sahte olanı
korumazlar, onun yanında olmazlar, onunla aynı hizada görünmezler, sahici
olanla beraberdir onlar. Onlar simülatif ve sanal olanla olmazlar. Sahte hayat
tarzı, sahte gülücük, sahte maske, maskeli bir yüz, sahte bir tavır, sahte bir
duruş sergilemezler ve tabii yalandan yana olup ta ona şahit olmazlar. Yalanın
savunmasını üstlenmezler.
ve izâ
merru Bil lağvi merru kirama yararsız ve anlamsız olan şeylerle
karşılaştıklarında da vakarla geçip giderler.
El lağvm, amaca ulaşmada hiçbir
fonksiyon üstlenmeyen boş ve anlamsız şey, her şey. Boş ve anlamsız. Onlara
takılmazlar, onlarla uğraşmazlar.
73-)
Velleziyne izâ zükkiru Bi âyâti Rabbihim lem yehırru aleyha summen ve 'umyana;
Onlar ki Rablerinin, varlıklarındaki işaretleri (hakikatleri) hatırlatıldıklarında, (o hakikate karşı) sağır ve kör kalmazlar! (A.Hulusi)
73 - Ve
onlar ki rablerinin âyetleriyle va'z-u nasihat edildikleri zaman üstüne kör,
sağır yıkılıp yatmazlar. (Elmalı)
Velleziyne
izâ zükkiru Bi âyâti Rabbihim lem yehırru aleyha summen ve 'umyana
yine onlar ki rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman sağırlar ve körler gibi
dinlemeden anlamadan üzerine üşüşmezler.
Çok, çok dikkat çekici bir ayet.
Gerçekten daha önce Allah’ın mesajını inkar edenleri ele aldı. Burada ise
Allah’ın mesajını inkar etmeyip hatta onu kucaklayıp, onu baş üstüne koyup
fakat anlamaya ve yaşamaya gelince göz ardı eden sakat mantığa, yamuk mantığa
sesleniyor. İyi bir mümin bunu yapmaz. Mücahid, büyük müfessir, otorite, ibn.
Abbas’ın talebesi Mücahid; lâ yefkahune lâ yesmeun diye tefsir etmiş.
Yani burada ki ayetteki sümmen ve
‘umyana yı ayetler üzerinde düşünmezler. Onun anlamını manasını
kavramazlar, ayetleri dinlemezler de yani onun ardınca gitmezler. Ne yaparlar
ya; üzerine kapanırlar. Öperler tepelerine koyarlar. Evlerinin en güzel
yerlerine asarlar. Altın yaldızla yazarlar, levhaya asarlar, hürmet ederler,
eder gibi görünürler aslında. Bu hürmet değil. Fakat onu yaşamaya, onu hayata
koymaya, onunla dirilmeye, onu anlamaya, onu8 anlama için çaba sarf etmeye,
onun üzerinde yoğunlaşmaya gelince iş bunu yapmazlar. İşte onlara sesleniyor bu
ayet.
Kur’an a karşı saygı gösterisi
yaptıkları halde onu anlama ve hayata geçirme konusunda samimi davranmayan
kimselere sesleniyor. Çünkü peygamberin ifadesi ile onlar, Kur’an ı yastık
edinenler, Kur’an la uyuyanlar, ninni gibi “la yetevessetül Kur’an”
diyordu ya sevgili peygamber. Kur’an ı yastık edinmeyiniz. Nasıl yastık edilir
Kur’an. Kur’an hayat kitabı değil de sanki sadece ölülere okunup ta duvara
asılan, tören günlerinde üç öpücük kondurulup ta, “seninle işimiz buraya
kadar.” diye adeta azıtılmış bir kedi muamelesi yapılan bir mesaj değildir.
Kur’an kendi ifadesi ile ölü ruhları dirilten ilahi bir mesajdır. Kur’an ilahi
bir inşa projesidir.
Yine bu ayetin bana hatırlattığı
bir tip de şöyle geliyor. Kur’an ın kimi işine gelen ayetlerinin üstüne
balıklama atlarlar. O ayetleri kullanırlar. Bozdururlar, harcarlar. Aslında
derdi Kur’an a uymak değil, kitaba uymak değil, kitabına uydurmak. Orada
kendince bir delil bulmuştur, onu istismar eder. Delil istismarcılığı. Onun
için lem yehırru burada ki “hara” üstüne
atılırlar. Balıklamaya atlarlar. Tam da karşılığı bu olabilir. Eline bir delil
geçti hah! kendi savunduğum şeyi savunmak için bir de Kur’an dan delil buldum.
Şeklindeki bir mantığa da aslında reddiyedir bu ayet.
74-) Velleziyne yekulune Rabbena heb lena min ezvacina va
zürriyyatina kurrete a'yunin vec'alna lil müttekıyne imama;
Onlar ki: "Rabbimiz... Eşlerimizden (veya bedenlerimizden) ve evlatlarımızdan (bedenî çalışmalarımızın semeresinden) göz aydınlığı (cennet yaşamını) oluşturacakları bize ihsan et; bizi, korunmak isteyenlere uyulası önder kıl" derler. (A.Hulusi)
74 - Ve
onlar ki ya Rabbena! lûtfunla bizlere zevcelerimizden, zürriyetlerimizden
gözler süruru ihsan buyur ve bizi muttakilere pişüva kıl derler. (Elmalı)
Velleziyne
yekulun ve onlar derler ki Rabbena heb
lena min ezvacina va zürriyyatina kurrete a'yunin vec'alna lil müttekıyne imama
Rabbimiz bize göz aydınlığı olacak eşler ver, nesiller ver, ve bizi muttakilere
önder yap.
Yüz karası yürek yarası eşler
değil, yüz karası nesiller değil göz aydınlığı olan eşler ve nesiller. İyilikte
önderlik istemek Kur’an ın bir tavsiyesi bakınız. Yani iyilerin öncüsü yap
bizi. İyilerin öncüsü nasıl olunur? İyilere lokomotif olmak, vagon yerine. Yani
vagon olmayı istemeyiniz iyiliğe lokomotif olunuz. Birilerinin başlatmasını
beklemeyiniz iyiliği, siz iyiliği bizzat başlatınız. Bu, bu anlama gelir.
75-) Ülaike yüczevnel ğurfete Bi ma saberu ve yülakkavne
fiyha tahıyyeten ve Selâma;
İşte onlar, (dünya - bedensel yaşam şartlarına) sabretmeleri nedeniyle gurfe (yüksek köşk - üst seviyede yaşam boyutu) ile mükâfatlandırılırlar! Orada tahiyye (hayat) ve selâm (Esmâ kuvvelerinin tahakkuku) ile karşılanırlar. (A.Hulusi)
75 - İşte
hep bunlar sabırlarına mukabil gurfe ile (Cennet şehnişini ile)
mükâfatlanacaklar ve orada sağlık ve selâm ile karşılanacaklar. (Elmalı)
Ülaike
yüczevnel ğurfete Bi ma saberu ve böyleleri sabırları sebebi ile
cennette ödüllendirilecek kimselerdir. ve yülakkavne
fiyha tahıyyeten ve Selâma ve orada esenlik ve mutluluk tebrikleri
ile karşılanacaklardır.
76-) Halidine fiyha* hasünet müstekarren ve mukama;
(Onlar) orada sonsuza dek kalıcılardır... Ne güzel durak ve makamdır! (A.Hulusi)
76 - Orada
ebedi kalacaklar, ne güzel makarr ne güzel makam. (Elmalı)
Halidine
fiyha onlar orada daimi olarak kalacaklar, hasünet müstekarren ve mukama o ne güzel bir ikametgâh, o ne
güzel bir makamdır.
Dedikten sonra müminlerin vasıflarını
ve daha önce de zaten inkarcıların niteliklerini saydıktan sonra en sonunda şu
ayetle sure hitaba son veriyor.
77-) Kul ma ya'beü Bi küm Rabbiy levla du'âuküm * fekad
kezzebtüm fesevfe yekûnü lizama;
De ki: "Eğer yönelişiniz olmazsa Rabbim size önem vermez! Gerçekten yalanladınız... Yakında kaçınılmaz sonucunu yaşayacaksınız!"(A.Hulusi)
77 - De
ki rabbim size ne kıymet verir duânız olmasa? Demek ki tekzip ettiler, o halde
yarın ceza yapışacak.(Elmalı)
Kul ma
ya'beü Bi küm Rabbiy levla du'âuküm de ki, Eğer duanız olmasaydı
rabbim size niçin değer versin di ki. Kul ma ya'beü
Bi küm Rabbiy levla du'âuküm eğer duanız olmasaydı ey insanlar Allah
katında ne değeriniz olurdu. Yani haddinizi bilmezseniz Allah size niçin değer
versin. Allah’tan isteyin ey insanoğlu, Allah’tan iste, istemen yetersiz
olduğunu bilmendir. Eğer gereği gibi istersen sadece istediğin verilmekle
kalmayacak, Allah katında ki hatırın da yükselecektir. Çünkü Allah’ın sınırsız
büyüklüğünü bilenler ister ondan. Kendi küçüklüğünü bilenler ister. Kendi
yetersizliğini ve onun yeterliliğini bilenler ister. Aslında ibadet tümüyle bir
duadır. Aslında hayat dua makamıdır. Onun için efendimiz duaya;
- Al du’a Muhhul ibadah.
İbadetin beynidir buyurmuştur.
Ve ayet şöyle bitiyor; fekad kezzebtüm fesevfe yekûnü lizama dö ve
kafirlere, inkarcılara de ki; -ki bu ibare İbn. Abbas’a dayanarak böyle bir
tefsiri ibare takdir ediyorum- sonuçta işte siz de yalanlamış oldunuz. Bundan
böyle O da sizin yakanızı bırakmayacak. Yani müminlere dön, eğer duanız
olmasaydı rabbim sizi ne yapsın dı de. Rabbimin katında ne değeriniz olurdu de
ve dön inkarcılara; Maden inkarda inkar ettiniz rabbim sizin yakanıza yapışacak
de.
Rabbim kendisine yürekten dua
eden ve duası itibarını Allah katında artıran saygın ve sevgili kullarından
kılsın.
“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
114. videonun sonu.
114. videoyu toplu
olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/09/14/islamoglu-tef-ders-furkan-32-77114/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder