D sayfasından devam
22-) Yevme yeravnel Melaikete lâ buşra yevmeizin
lilmücrimiyne ve yekulune hıcren mahcura;
Melekleri
gördükleri süreçte, hakikati inkâr suçunu işlemiş olanlara müjde yoktur artık!
Ve: "(Müjde - Esmâ kuvveleriyle tasarruf
size) engellenmiş bir yasaktır, yasak!"
derler. (A.Hulusi)
22 - Melâikeyi
görecekleri gün, mücrimlere o gün müjde yoktur, yasak yasak diyeceklerdir.
(Elmalı)
Yevme
yeravnel Melaikete lâ buşra yevmeizin lilmücrimiyn onlar bir gün
melekleri görecekler. Hani melekleri görelim demişlerdi ya daha önce. Onun
yanında, onunla beraber melekleri görmeli değil miydik. Fakat o gün günahkarlar
için hiç te iç açıcı olmayacak. Yani o gün müjde getirmeyecek lafzen söylersek lâ
Büşra. O gün müjde getirmeyecek onlara hiçte iç açıcı olmayacak ve yekulune hıcren mahcura ve onlar eyvah her
yandan sarılmışız, her yandan engellenmişiz diyecekler.
Ya da bir farklı manası hicran
mahcura’nın melekler yasaktır, size cennet yasaktır diyecekler. Ki 2.
neslin müfessirlerinden Dahhak ve Katade böyle yorumlamışlar. Eğer meleklere
raci kılarsak cümleyi, melekler; size yasak, cennet yasak, dönün diyecekler.
Ama bizim tercihimiz bu. yani onlar her yandan engellenecekler. Yani hiçbir
yere dönemeyecekler, kaçamayacaklar.
23-) Ve kadimna ila ma amilu min amelin fece'alnahü hebaen
mensûra;
Hakiki fâil olarak açığa çıktığımızda, yaptıkları bütün hayırların kendilerine ait olmadığını fark ederler! (Varsandıkları çalışmaları boşa çıkmıştır. Senden açığa çıkan bir hayrı yapan Allâh'tır; sen ben yapıyorum sanırsın!) (A.Hulusi)
23 - Hem
varmışızdır da her ne amel işledilerse onu bir hebâi mensûre çevirmişizdir.
(Elmalı)
Ve
kadimna ila ma amilu min amel zira biz o gün yapıp ettikleri ne
varsa hepsinin üzerini çiğneyeceğiz. Ve kadimna ila
ma amilu yaptıklarının üzerini çiğneyeceğiz buyuruyor. fece'alnahü hebaen mensûra ve onu yel savurmuş
küle çevireceğiz. Çünkü içinde imanın olmadığı bir amel yel vurmuş küle döner.
24-) Ashabül cenneti yevmeizin hayrun müstekarren ve ahsenü
makıyla;
O süreçte cennet ehli, sürekli yaşam ortamları itibarıyla daha hayırlı ve istirahatgâh olarak da daha güzeldir. (A.Hulusi)
24 - Ashabı
Cennettir ki o gün eğlendiği yer hayırlı, dinlediği yer pek güzeldir. (Elmalı)
Ashabül
cenneti yevmeizin hayrun müstekarren ve ahsenü makıyla o gün cennet
ehli kalınacak yerlerin en hayırlısına, istirahat mekanlarının en iyisine sahip
olacak.
25-) Ve yevme teşakkakus Semau Bil ğamami ve nüzzilel
Melaiketü tenziyla;
(O süreç) semânın (bilincin) bulutlar (hakikati kavratan rahmet) ile yarıldığı ve melekî kuvvelerin (Esmâ hakikatlerinin) peş peşe açığa çıktığı süreçtir! (A.Hulusi)
25 - Hem
o, Semânın gamâm ile yarılacağı ve Melâikelerin peyderpey indirildiği
gün.(Elmalı)
Ve
yevme teşakkakus Semau Bil ğamami ve nüzzilel Melaiketü tenziyla
işte o gün gök bulutlarıyla yani bütün yükü ile birlikte param parça olacak ve
melekler bölük bölük indirilecek. Haberini yalnızca vahiyden alacağımız
sahneler bunlar. Başka hiçbir kitabın, hiçbir bilgi kaynağının bize bu konuda bilgi
taşıyamayacağı şeyler bunlar.
Bu ayette geçen gök, Kur’an ın
üçlü kozmoğrafyasının en içteki, yer yüzüne en yakın olanı, yani atmosfer içi
gökten bahsediliyor.
26-) ElMülkü yevmeizinilHakku lirRahmân* ve kâne yevmen alel
kafiriyne 'asiyrâ;
Mülk'ün, Rahmân için olduğu gerçeğinin (yaşanacağı) süreçtir O! O süreç, hakikat bilgisini inkâr edenler (hakikatlerindeki Esmâ kuvvelerini inkâr edenler) için çok zordur! (A.Hulusi)
26 - Mülk
o gün elhak rahmânındır, kâfirlere ise o pek zorluklu bir gün olur. (Elmalı)
ElMülkü
yevmeizinilHakku lirRahmân mutlak hakimiyet o gün yalnızca mutlak
gerçek olan Allah’a ait olacak. Mâliki
yevmiddiyn, (fatiha/4) hatırlayın fatihayı din gününün maliki, din
gününün meliki, din gününün sahibi ve sultanı. O gün sözü geçen tek zat O
olacak. ve kâne yevmen alel kafiriyne 'asiyrâ
ve zaten o gün inkarda direnenler için çok, hem de çok zor bir gün olacak.
27-) Ve yevme ye'adduzzâlimü alâ yedeyhi yekulü ya leytenit
tehaztü maar Rasûli sebiyla;
O
süreçte nefsine zulmeden (orijin benin
hakikatinin gereğini yaşamamış olan) ellerini
ısırıp: "Keşke Rasûl ile beraber yürüseydim" der. (A.Hulusi)
27 - Hem
o gün ki zalim ellerini ısıracak eyvah diyecek keşke Peygamberin maiyetinde bir
yol tutaydım. (Elmalı)
Ve
yevme ye'adduzzâlimü alâ yedeyhi yekulü ya leytenit tehaztü maar Rasûli sebiyla
ve o gün haddi aşmış olan kişi, zalim kişi aldanmanın verdiği pişmanlıkla elini
ısırarak diyecek ki; “Ah nolaydım keşke Resul ile birlikte bir yol tutmuş
olaydım.”
Elini ısırmak ye’addü, hem
aldanmak, hem umduğunu bulamamak. Bunun ifadesi. Kendine yardım edeceğini
umduklarının yardıma muhtaç olduğunu görmek. Himmete muhtaç bir dededen yardım
istediğini görmek. İşte bunun verdiği aldanışla dişlerini eline geçirecek,
dişlerini elinin kemiklerine geçirecek diyor. Ne kadar canı sıkılacaksa. Çünkü
tüm umudunu ona bağlamış, fakat umudunu bağladığı dağlara kar yağmış. Umut
besledikleri umuda muhtaç. İşte o durumu tasvir ediyor bu ayetler.
28-) Ya veyleta leyteniy lem ettehız fülanen haliyla;
"Yazık oldu bana, keşke şunu (beden şeytanını - karındaki ikinci beynin beyinde oluşturduğu ben bedenim kabulü. Kaynak bilgi: www.okyanusum.com'da, The Second Brain) dost edinmeseydim!" (A.Hulusi)
28 - Eyvah
keşke falanı dost tutmayaydım. (Elmalı)
Ya
veyleta leyteniy lem ettehız fülanen haliyla vaah..! nolaydım, keşke
falanca kimseyi kendime dost tutmayaydım.” Diyecek.
Başkalarını önder edinenler,
peygamberlerin değil, Nemrutların, firavunların yolunu izleyenler. Ya da beni
ahirette falanca kurtaracak diye peşine takıldıkları diğer kimseler. İşte
onların hepsi bu ayetlerin kapsamında anlaşılmalı.
29-) Lekad edalleniy aniz Zikri ba'de iz caeniy* ve kâneş
şeytanu lil'İnsani hazûla;
"Andolsun ki, gelen Zikir'den (hakikatimi hatırlatan hakikat bilgisinden) saptırdı... Şeytan (vehim - bilincin kendini beden kabulü) insan için hazuldur (güçsüz, ortada bırakan)." (A.Hulusi)
29 - Vallahi
o sapıttı beni zikirden, bana gelmiş iken, öyle ya Şeytan insana çok hızlân kâr
bulunuyor. (Elmalı)
Lekad
edalleniy aniz Zikri ba'de iz caeniy doğrusu bana ulaştıktan sonra
vahiyden beni o uzaklaştırdı.
Şikayet devam ediyor ahirette.
Vahiy ulaşmışsa mazeret yok. Onun için burada ki ba’de iz caeniy bana
ulaştıktan sonra. Çok önemli. Oraya vurgu yapmak gerekiyor. ba’de iz caeniy
En’am/19. ayetinde ki o ibareyi hatırlayalım.
ve
uhıye ileyye hazel Kur'anu liünziraküm Bihi ve men belağa (En’am/19
bu Kur’an bana, sizi ve onun ulaştığı kimseleri uyarmam için indirildi,
vahyedildi. Yani ve men beleğa altı çizilmesi gereken ibare de bu.
ulaştığı kimseleri. Ya ulaştırmakla yükümlü olanlar ulaştırmamışlarsa.
Ulaştırılmayanları bilmem, onların hali Allah’a havale. Fakat ulaştırmayanların
ne olacağını hepimiz biliyoruz ve ulaştırma yükümlülüğünde bize düştüğünü,
vahyin kendisine emanet edildiği Müslümanlara düştüğünü de biliyoruz.
ve kâneş şeytanu
lil'İnsani hazûla evet, zaten kişiyi vahiyden uzaklaştıran her tür
şer güç, insanı işte böyle yüz üstü bırakır.
Şeytan; Şatane, uzak oldu
kökünden gelir. Burada insanı vahiyden, vahyin çizgisinden uzaklaştıran kişiler
dile getiriliyor ki zaten 27 – 28. ayetlerle bu ayetin başında da onlara atıf
yapılmıştı. Burada şeytan olarak insanlar, saptıran insanlardan söz ediliyor.
30-)
Ve kaler Rasûlü ya Rabbi inne kavmittehazû hazel Kur'âne mehcura;
Rasûl (hakikatini OKUyan) dedi ki: "Yâ Rab! Muhakkak ki halkım şu Kurân'ı (hakikatinin gereğini yaşamayı) terk etti (bedensel zevklerine döndü)!" (A.Hulusi)
30 - Peygamber
de «Ya rab, kavmim bu Kur'an ı mehcur tuttular» demekte. (Elmalı)
Ve
kaler Rasûlü ya Rabbi inne kavmittehazû hazel Kur'âne mehcura ve o
gün Resul, elçi diyecek ki; Ya rabbi, gerçek şu ki benim kavmim bu Kur’an ı
devri geçmiş, terk edilmiş bir mesaj gibi algıladılar, gördüler.
Aman Allah’ım, bu ibare üzerinde
ciddi durmak gerekiyor. Yani Mehcura, terk edilmiş, ya da bir sayıklama,
bir hezeyan gibi gördüler de diyebiliriz mehcura’nın 2. bir anlamından
yola çıkarak.
Hz. Peygamberin muhataplarını,
ümmetini Allah’a şikayet edeceği tek konu bu. “lâ yetevessedül Kur’an.” diyordu
ya, Kur’an ı yastık edinmeyin. Vahiy ilahi bire inşa projesidir, evrensel
hakikatleri beyan eder zaman ve zemin üstü. Onun için vahye modası geçmiş bir
mesaj olarak bakanlar Resul tarafından Allah’a işte böyle şikayet edilecekler.
Sadece böyle bakanlar değil, vahyi hayata taşımayanlar, vahyi okuyup ta,
ezberleyip de, yazıp da hayatlarına hakim kılmayanlar da, terk edilmiş bir
mesaj gibi algılayanlar içine girecek.
[Ek
bilgi; Allah’ın kitabının birleştiremediğini hiç
kimse birleştiremez onun için Allah’ın kitabının yerini alacak başka bir kitap
yoktur. Allah’ın kitabının yerine bir başka şey koyanlar Allah’ın kitabına
zulmederler. Kur’an ın iki eli yakasında olur. Dünya ve ahirette Kur’an onun
aleyhine şahit olur. Bana zulüm ettin diyecektir.
İşte
mahcur bırakmak budur. İşte ahirette peygamberin şikâyet ettiği kimseler
bunlardan olacaktır. YA RABBİ “inne kavmin’t tekasü hazal Kur’ane mehcura”
bu toplumun Kur’an ı mahcur bıraktı. Metruk bıraktı değil, metruk bırakmak terk
etmektir sırtını dönmek ve onu bırakıp gitmektir. fakat mahcur bırakmak o
yanında elinde olduğu halde onu gereken yere koymamak en üs sıraya koymamaktır
mahcur bırakmak budur. (M. İslamoğlu)]
31-) Ve kezâlike cealna likülli Nebiyyin adüvven minel
mücrimiyn* ve kefa Bi Rabbike hadiyen ve nasıyra;
İşte görüldüğü gibi, her Nebi için hakikati inkâr suçlularından düşman oluştu... Hakikatin olan Rabbin Hadiy (hakikate erdiren) ve Nasîr (hakikate ermen için yardım eden, zafere ulaştıran) olarak kâfidir. (A.Hulusi)
31 - Ve
işte biz böyle her Peygamber için mücrimlerden bir düşman yapmışızdır, mamafih
hâdi de rabbin yeter nasîr de. (Elmalı)
Ve
kezâlike cealna likülli Nebiyyin adüvven minel mücrimiyn işte
böylece biz her peygamber için suçu karakter haline getirenler içerisinden
düşmanlar çıkarmışızdır. ve kefa Bi Rabbike hadiyen
ve nasıyra olsun nasıl olsa senin rabbin yol gösterici ve yardım
edici olarak sana yeter.
Rabbimizden bizi O’nun
rahmetinin, tenezzülünün muhteşem bir ifadesi olan bu vahye metruk, terk edilmiş
bir mesaj gibi görenlerden kılmamasını niyaz ediyor, vahyi hayatımıza, vahyi
yaşamımıza, vahyi aklımıza, vahyi iç ve dış dünyamıza giydirecek geçirecek bir
anlayış ve liyakat bahşetmesini niyaz ediyoruz.
“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
113. videonun sonu
113. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/09/07/islamoglu-tef-ders-furkan-01-31113/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder