C sayfasından devam.
5-) Liyüdhılel mu'miniyne velmu'minati cennatin tecriy min
tahtihel'enharü halidiyne fiyha ve yükeffire anhüm seyyiatihim ve kâne zâlike
indAllâhi fevzen 'azıyma;
İmanlı
erkek ve kadınları, içinde ebedî kalacakları, altlarından ırmaklar akan
cennetlere sokması, onlardan kötülüklerini silmesi içindir. İşte bu Allâh
indînde aziym kurtuluştur! (A.Hulusi)
05 - Öyle
ya Allah’ındır bütün o Göklerin ve Yerin orduları ve Allah, bir alîm, hakîm
bulunuyor. (Elmalı)
Liyüdhılel mu'miniyne velmu'minati cennatin
tecriy min tahtihel'enharü halidiyne fiyha böyle yapmıştır ki Allah
mü’min erkekler ve mü’min kadınları tabanından ırmakların çağıldadığı
cennetlere alsında orada yerleşip kalsınlar ve yükeffire anhüm seyyiatihim bununla da
kalmasın yine Allah onların günahlarının üstünü çizsin. Allah günahın üstünü
çizerse kim tersini iddia edebilir ki. Allah o karaları montajlar da alırsa kim
aksini söyleye bilir ki. Allah onun hayat filminden istenmeyen görüntüleri
temizlesin, ayıklasın, pırıl pırıl yapsın. ve kâne zâlike indAllâhi fevzen 'azıyma ve zaten bu Allah katında büyük bir
başarıdır.
Evet. Önce, bir önceki cümleye,
Yani Allah’ın günahların üstünü çizmesine bir not düşeyim: innel
hasenati yüzhibnes seyyiat. (Hud/114) buyurur Kur’an. Güzellikler,
iyilikler; kötülükleri siler süpürür, götürür. Yani bir artı eksi
sayfası vardır. Artılar eksileri götürür. Onun için günahsız bir insan
istemiyor Allah. İyisi bol, güzeli bol, hasenatı bol bir insan istiyor.
Gelirleri giderlerinden fazla bir insan istiyor. Artısı eksisinden fazla bir
insan istiyor. Dolayısıyla melekleşmemiz istenmiyor.
Bu notu düştükten sonra ikinci
cümle için bir notum var. Burada tasavvur inşa ediliyor. Allah katında işte
büyük başarı budur diyor ya fevzen
‘aziyma. Büyük başarı nedir sizce? Size büyük başarıyı tanımla deseler
senin hayatında en büyük başarı ne anlama gelir. Ne cevap verirdiniz? Allah
böyle cevap veriyor. Allah’ın gör dediği yerden bakarsanız sizinde cevabınız bu
olmak zorunda.
İşte büyük başarıyı bu olarak
tanımlarsanız sizin zihninizi, sizin tasavvurunuzu, sizin aklınızı Kur’an inşa
etmiştir. Aklını Kur’an inşa ederse, tasavvurunu Kur’an inşa ederse bir insan
Allah’ın gör dediği yerden bakar.Allah’ın gör dediği yerden bakarsa bir insan
mutluluk ırmağına gemisini daldırmıştır. O ırmağın akıntısına kendisini
bırakmıştır. O ırmağın kendisini götüreceği yer mutluluk okyanusudur. Oraya
kadar zahmetsizce yol alacaktır. Onun için ilahi vahiy bizde bir tasavvur inşa
eder. Kavramlarımızın içini boşaltır ve doldurur ve Allah’ın gör dediği yerden
bakmayı öğretir. İşte burada da büyük başarının tanımı yapılmaktadır.
6-) Ve yu'azzibel münafikıyne velmünafikati
velmüşrikiyne velmüşrikâtiz zanniyne Billâhi zannessev'* aleyhim dairetüssev'*
ve ğadıbAllâhu aleyhim ve leanehüm ve e'adde lehüm cehennem* ve saet masıyra;
Bir de
Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allâh hakkında su-i zanda bulunan (O'nu tanrı gibi düşünen)
münafık (ikiyüzlü) erkek ve kadınlara, şirk koşan erkek ve kadınlara azabı yaşatması
içindir! Zanları yüzünden devranın belâsı başlarında patlasın! Allâh onlara
gazap etmiş, onları lânetlemiş (inkârları
sonucu hakikati yaşamaktan uzaklaştırmış);
onlar için cehennem hazırlamıştır! Ne kötü dönüş yeridir! (A.Hulusi)
06 - Müminleri
ve mümineleri ebediyen içinde kalmak üzere altından ırmaklar akar Cennetlere
koymak ve kabâhatlerini taraflarından kefaretleyip örtmek için ki Allah yanında
bu bir fevzi azîm bulunuyor Ve o Allaha sûi zanneden Münafıkları ve Münafıkaları
ve Müşrikleri ve Müşrikeleri, o kötülük girdâbı başlarına dönesileri ta'zib
etmek için ki Allah onlara gadab etmiş, lânet etmiş ve kendilerine Cehennemi
hazırlamıştır, ona gidiş de ne fenâdır. (Elmalı)
Ve yu'azzibel münafikıyne velmünafikati
velmüşrikiyne velmüşrikâtiz zanniyne Billâhi zannessev' yine o diler
ki Allah hakkında berbat tasavvurlara sahip münafık erkekler ve münafık
kadınları. Müşrik erkekler ve müşrik kadınları cezalandırsın. Dikkat buyurun
münafık erkekler ve münafık kadınlar, müşriklerden önce gelmiş. Bunun bir
nüktesi, münafıklar müşriklerden daha tehlikelidir imasını taşıyor olsa gerek.
Allah hakkında kötü zan, yani sui
zannetmek bu ayet bunu söylüyor. İnsan, insan hakkında sui zanneder haydi. Ama
Allah hakkında da sui zanneder mi. Evet, en çok suizanna uğrayan Allah’tır
desem sanırım itirazınız olmaz. En çok suizanna uğrayan Allah’tır. Oysa ki en
çok hüsnü zannı hak eden Allah’tır. Allah’a da hüsnü zannetmeyen kime
edecektir. Ve ma kaderullahe hakka kadrihi.. (Zümer/67) O
zaman Allah’ı hakkıyla taktir etmemiş olmaz mı insan.
İlahi destek
vaadinin blöf olduğunu düşünmek. Ayetlerin indiği zaman için bu anlama geliyor.
Yani bunlar; müşrikler olsun, Resulallah’ın davetine icabet etmeyenler olsun
ilahi destek vaadinin blöf olduğunu düşünmüşlerdi. Bu yorumu yaptım, bu
yorumumun delili 7. ayettir. 7. Ayet; göklerin ve yerin ordularının Allah’a ait
olduğunu tekrarlıyor. Yani ilahi destek vaadinin blöf olmadığını tekrarlıyor.
Onun içinde yorumumu bu 7. ayete bina ediyorum.
aleyhim dairetüssev' onlar fenalığın
girdabını boylasınlar, fenalığın girdabında kaybolsunlar. Adeta ilahi bir
ilenç, lanet. ve
ğadıbAllâhu aleyhim ve leanehüm zira Allah onlara gazap etmiş ve
rahmetinden dışlamıştır. ve e'adde lehüm cehennem* ve saet masıyra İşte
onlar için hazırlamıştır cehennemi. Ama orası ne berbat, ne fena, ne kötü bir
son duraktır.
7-) Ve lillâhi cünudüs Semavati vel'Ard* ve
kânAllâhu 'Aziyzen Hakiyma;
Semâlar
ve arzın orduları (kuvveleri) Allâh'ındır... Allâh Aziyz'dir, Hakiym'dir. (A.Hulusi)
07 – Allah’ındır
evet, o Göklerin ve Yerin bütün orduları ve Allah, bir azîz hakîm bulunuyor. (Elmalı)
Ve lillâhi cünudüs Semavati vel'Ard işte yine geldi, evet, göklerin ve yerin bütün
orduları Allah’a aittir, Allah’a mahsustur. ve kânAllâhu 'Aziyzen Hakiyma Ama Allah güç ve
kudret, üstün hikmet sahibidir. Yani göklerin ve yerin orduları Allah’a
mahsustur da, Allah o orduları kullanmadan da güç ve kudret sahibidir.
İstediğinde doğrudan müdahale de yapar. Gönüllere müdahil olur. Kalpleri evirip
çevirir, kalpleri evirip çeviren O’dur, mukallibel
kulûb olan O’dur.
8-) İnna erselnake şahiden ve mübeşşiran ve
neziyra;
Muhakkak
ki biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak irsâl ettik! (A.Hulusi)
08 – El
hak biz seni hem bir şahit gönderdik hem bir mübeşşir hem bir nezîr. (Elmalı)
İnna erselnake şahiden ve mübeşşiran ve neziyra
ey peygamber elbet biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak
gönderdik. Şahit, Aslında yalnız peygamber mi şahit, hepimiz şahidiz. Bakın ne
diyor Kur’an;
Ve kezâlike cealnâküm ümmeten vesetan
litekûnû şühedâe alenNâsi ve yekûnerRasûlü aleyküm şehiyda.
(Bakara/143) işte böylece sizi dengeli bir ümmet kıldık ki peygamber size model
olsun, siz de bütün bir insanlığa model olasınız. Burada şahitlikten kasıt
model olmak, örnek olmak, mastra olmak. Şahit olmak budur. Aslında dostlar bana
sorarsanız var olmak şahit olmaktır. Biz bu cihana sahip olmaya gelmedik, biz
bu cihana şahit olmaya geldik. Şahadetini gereği gibi yapanlara ne mutlu.
9-) Litu'minu Billâhi ve RasûliHİ ve tu'azziruhu
ve tüvekkıruh* ve tüsebbihuHU bükreten ve asıyla;
Artık
varlığınızın Esmâ'sıyla hakikati olan Allâh'a ve Rasûlüne iman edip; O'na
yardımcı olasınız, O'nu yüce bilip saygı gösteresiniz ve sabah akşam O'nu
tespih edesiniz. (A.Hulusi)
09 - Ki
Allaha ve Resulüne iman edesiniz de bunu takviye ve tevkır edip ona sabah akşam
tesbih edesiniz. (Elmalı)
Litu'minu Billâhi ve RasûliH şu
nedenle ki ey insanlar Allah’a ve resulüne inanasınız, iman edesiniz ve tu'azziruhu ve
tüvekkıruh Onun davasını destekleyesiniz, ona saygıda kusur
etmeyesiniz ve tüvekkıruh. Ve tu'azziruhu 2 mayaya birden gelir. İki kökü
var çünkü kelimenin. Biri nasr, biri taziym. Ben nasr manasını verdim. Taziym
manasını verecek olursak O’nu yüceltin anlamı çıkar. Bir önceki surede;
in tensurullahe yensurküm ve yüsebbit
akdameküm (Muhammed/7) ayeti vardı hatırlayın. Eğer siz Allah’ın
davasına yardım ederseniz Allah’ta size yardım eder ve sizi dimdik tutar. Yani
yerde sürünmezsiniz. Bu ayeti hatırlarsanız bizim Allah’a yardımımız Allah’ın
bize ihtiyacı olduğu için değil, bizim ona ihtiyacımız olduğu içindir. İnsana
yardım etmeyi böyle bir yasaya bağladığı içindir. Yani benim yasama uygun
davranın, size daha fazla yardım edeyim. Bunu böyle anlıyoruz.
Ahzab/56 ile yakın bir anlama
sahip bu ifade, yani ve tu'azziruhu
Allah’ın davasını destekleyin. İnnAllâhe ve MelâiketeHÛ yusallûne
alen Nebiyy. (Ahzab/56) diyordu ya
mezkur ayet. Allah ve melekleri Nebiye salât ederler, Yani Nebiyi desteklerler yâ
eyyühelleziyne âmenû sallû aleyh. Ey iman ettiğini söyleyenler siz
de destekleyin, sizde salât edin. İşte peygambere destek burada da geldi.
Vefatından sonra Hz. Peygambere destek nasıl olur? Elbette vefatından sonra
onun davasını ve misyonunu, onun bıraktığı mirası desteklemek onu
desteklemektir.
ve tüsebbihuHU bükreten ve asıyla ve
sabah akşam O’nun yüceliğini dillendiresiniz. Aslında burada “tı” konulmasının
sebebi; önceki iki kelimenin Allah’a değil de Hz. Peygambere raci olma
ihtimalidir. Yani oradaki zamirler Hz. Peygambere raci ise, ondan kasıt
Resulallah’tır. Yani onu destekleyin ve ona saygıda kusur etmeyin Resulallah’a
raci olarak. Fakat biz hepsinin de Allah’a raci olduğu görüşünü de tercih
ettik.
Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
161. videoyu toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder