7 Haziran 2013 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. FUSSİLET (46 - 54) (151-E)



D sayfasından devam

46-) Men amile salihan felinefsihi ve men esâe fealeyha* ve ma Rabbüke Bi zallâmin lil 'abiyd;

Kim imanın gereğini uygularsa, yararı kendi nefsi içindir! Kim de kötülük işlerse, kendi aleyhinedir. Rabbin, kullarına zulmedici değildir. (A.Hulusi)

46 - İyi iş yapan kendine, kötü yapan yine kendinedir, yoksa rabbin kullara zulüm kar değildir. (Elmalı)


Men amile salihan felinefsih kim salih amel işlerse kendi lehine işlemiş olur. ve men esâe fealeyha kimde kötülük işlerse kendi aleyhine işlemiş olur. ve ma Rabbüke Bi zallâmin lil 'abiyd rabbinin kullarına zulmetme ihtimali asla bulunmamaktadır. Böyle çevirdim çünkü ma ve biy kalıbı, yani nefyin haberi B ile gelince imkan; ve veya ihtimal yokluğuna delalet eder. Allah’ın zulmetme ihtimali bulunmamaktadır. Neden? Bir hadisi kutsi de buyrulduğu gibi

İnniy harramtü ala nefsiy zulmen zulmü ben kendime dahi haram kıldım. Onun için İslam’da her yasağın ruhsat sınırı vardır, zulmün ruhsatı yoktur.


47-) İleyHİ yüreddü 'ılmüs sa'ati, ve ma tahrucü min semeratin min ekmamiha ve ma tahmilü min ünsâ ve lâ teda'u illâ Bi 'ılmiHİ, ve yevme yünadiyhim eyne şürekâiy kalu azennake ma minna min şehiyd;

O Saat'in (ölüm) ilmi O'na aittir! O'nun bilgisi dışında ne meyveler tomurcuklardan meydana gelir, ne bir dişi hamile kalır ve ne de taşıdığını doğurur! "Nerede benim ortaklarım?" diye onlara (Allâh'ın) nida ettiği gün, dediler ki: "Senin bir ortağın olduğuna kimse şahit olmamıştır; bunu itiraf ederiz!" (A.Hulusi)

47 - Saate ilim ona havale edilir, hem onun ilmi olmaksızın ne meyvelerden biri tomurcuklarından çıkar ve ne bir dişi yüklü olur, ne de vazeder, nerede imiş şeriklerim? diye onlara haykıracağı gün ise diyeceklerdir: arz ederiz huzuruna ki bizden hiç şahit yok. (Elmalı)


İleyHİ yüreddü 'ılmüs sa'ah son saatin bilgisi yalnız O’na havale edilir. Fiyme ente min zikraha. (Nazi’at/43) diyordu ya bir başka ayet. Onun vaktini bildirecek sen değilsin.

Bir adam Resulallah’a gelir ve der ki mete sa’ah ya Resulallah. Kıyamet, son saat ne zaman kopacak. Nebi ona der ki M’aze adette, ne hazırladın onun için. Yani polemik yapmaya mı geldin, sen ne hazırladığına bak.

ve ma tahrucü min semeratin min ekmamiha ve ma tahmilü min ünsâ ve lâ teda'u illâ Bi 'ılmiH hem onun bilgisi olmadan ne meyveler kabuklarını çatlatır, ne bir dişi gebe kalır veya doğurur. Fakat bu cümlede geçenlerin bilgisi yalnız Allah’a hasredilmemiş. Bunun anlamı insan da bilebilir manasına gelir, çünkü bundan önceki cümlede İleyHİ yüreddü 'ılmüs sa'ah Allah’a hasredilmiş son saatin bilgisi. İleyhi; Car ve mecruru müteallekından önce gelmesi hasr ifade eder. Onun için ama “be” lamında ki bilgiler sadece Allah’a hasredilmiştir.

ve yevme yünadiyhim eyne şürekâiy ve o gün onlara nerede ortaklarım diye seslenilir. Yani zımnen bana ortak koştuklarınız şimdi neredeler. kalu azennake ma minna min şehiyd Onlar; sana itiraf ederiz ki ey Allah’ım şu anda bizden hiç kimse buna asla tanık olmamıştır derler. Yani itirafı o gün ederler fakat iş işten geçmiştir.


48-) Ve dalle anhüm ma kânu yed'une min kablü ve zannu ma lehüm min mahıys;

Daha önce lafını ettikleri şeyler onlardan kaybolup gitti ve kendileri için bir kaçış yeri bulunmadığını da fark ettiler! (A.Hulusi)

48 - Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan gayb olup gitmişler ve onlar kendilerine hiç bir kaçamak kalmadığını anlamışlardır. (Elmalı)


Ve dalle anhüm ma kânu yed'une min kabl artık onların daha önceden yalvarıp yakardıkları şeyler kendilerini yalnız bırakmıştır. Yani hiçbir yararı olmamıştır. ve zannu ma lehüm min mahıys kendileri için kaçacak bir yer olmadığına iyice kanaat getirirler.


49-) Lâ yes'emül İnsanu min du'âil hayr* ve in messehüş şerru feyeusün kanut;

İnsan hayır istemekten usanmaz... Eğer ona şerr dokunsa, hemen ümitsizce karamsarlaşır! (A.Hulusi)

49 - İnsan hayır istemekten usanmaz da kendisine bir şer dokunuverirse hemen ümidi keser, ye'se düşer. (Elmalı)


Lâ yes'emül İnsanu min du'âil hayr insan gözle görülür iyilikleri istemekten asla bıkıp usanmaz. İnsan çözümlemelerine bakınız. Vahyin muhteşem insan çözümlemeleri bunlar. Asla bıkıp usanmaz, gözle görülür iyilikler diye çevirdim el hayr ı. Genellikle Kur’an da böyle kullanılır. Bu bağlamda özellikle somut gözle görülür iyilik. Yani burada.

ve 'asa en tekrahu şey'en ve huve hayrun leküm, ve 'asa en tuhıbbu şey'en ve huve şerrun leküm. (Bakara/216) Siz kötü zannedersiniz o sizin için hayırlıdır. Siz iyi zannedersiniz o sizin için şerdir ayetini de hatırlayalım. O zaman gözle görülür iyiliği mahza iyilik zanneder. Onun altında bir şer olabileceğini düşünmez. Gözle görülür kötülüğü de mahza kötülük zanneder. Bu ima da var gibidir ayette ki devamında gelecek zaten.

ve in messehüş şerru feyeusün kanut ama başına kötülük bildiği bir şey gelecek olsa bu kez de tüm umudunu yitirip karamsarlığa kapılır.

Zamanın nesnesi olmak dile getiriliyor burada, kınanıyor yani. Parçaya kilitlenen bütünü kaybeder deniliyor. Parçada kötü gözüken bütünde iyi olabilir. Onun için de Allah’ın gör dediği yerden bak parçayı değil bütünü de görmeye çalış.

Yeus; umutsuzluğun tasavvuru esir alması halidir. Kanut ise tasavvurda ki umutsuzluğun bedene yansımasıdır.. Nasıl? Eğer içinizde umut bitti ise 50 kiloyu kaldıran eliniz 50 gramı kaldıramaz olur. Elim kolum döküldü derler ya. İşte dökülür yani. Onu ifade ediyor ayet.


50-) Ve lein ezâknahu rahmeten minna min ba'di darrâe messethü leyekulenne hazâ liy ve ma ezunnüs saate kaimeten ve lein rucı'tü ila Rabbiy inne liy 'ındeHU lel hüsna* felenünebbiennelleziyne keferu Bima 'amilu* ve le nüziykannehüm min azâbin ğaliyz;

Andolsun ki eğer ona (insana), isâbet etmiş bir sıkıntıdan sonra rahmetimizi tattırsak, elbette şöyle diyecektir: "Bu, benim hakkımdır... O Saat'in (kıyametin) olacağını da zannetmiyorum... Andolsun ki eğer Rabbime rücu ettirilirsem, zaten muhakkak ki O'nun indînde en güzeli benimdir!"... Andolsun ki hakikat bilgisini inkâr edenlere yaptıkları şeyleri haber vereceğiz... Andolsun ki onlara ağır azaptan tattıracağız. (A.Hulusi)

50 - Ve şayet ona dokunan bir sıkıntıdan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırırsak mutlak der ki: bu benim hakkım ve zannetmem ki saat başıma dikilmiş olsun, bilfarz rabbime döndürülecek olursam muhakkak benim için onun yanında daha güzeli vardır, fakat o vakit biz o küfredenlere ne yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara muhakkak yoğun bir azâb tattıracağız. (Elmalı)


Ve lein ezâknahu rahmeten minna min ba'di darrâe messethü leyekulenne hazâ liy ne ki uğradığı bu musibetin ardından eğer tarafımızdan bir rahmet tattıracak olsak tutar der ki bu zaten benim hakkımdı. Yine insan çözümlemeleri devam ediyor. Yani

Femmel'İnsanu izâ mebtelâhu Rabbühu feekremehu ve na'amehu feyekulü Rabbiy ekremen. (Fecr/15) rabbi ne zaman ikram etse rabbim bana ikram etti, bu zaten hakkımdı zımnen. Ama ne zaman da onu sınırlasa rabbim bana ihanet etti der ayetlerini hatırlayalım.

ve ma ezunnüs saate kaimeten hem son saatin kopacağını da sanmam ya, hadi bir ihtimal veya farzı muhal olsa ve lein rucı'tü ila Rabbiy inne liy 'ındeHU lel Hüsna bi,r ihtimal eğer rabbime döndürülürsem eğer beni onun katında malum güzelliklerin beklediğinden çok eminim der.

İnsana bakın insana. Tabi burada ahireti inkar eden tek dünyalı insan tanımlanıyor. İman etmeyenin ahiret tasavvuru olursa işte böyle olur. Tek dünyalı akıl. Dünyada ölüme sübûr gibi bakar. Sübûr; yok oluştur. Bakanlar ahirette sübûr isteyecekler. Evet, Lâ ted'ul yevme süburen vahıden ved'u süburen kesiyra. (Furkan/14) bugün bir tek yok oluşu istemeyin bir ölüm yetmez, yok oluşları isteyin ayetini hatırlayalım.

felenünebbiennelleziyne keferu Bima 'amilu* ve le nüziykannehüm min azâbin ğaliyz sonuçta küfürde direnenler de elbet yaptıklarını bir bir haber vereceğiz ve onları kesinlikle altında ezilecekleri azâbin ğaliyz bu, altında ezilecekleri bir azaba mahkum edeceğiz.


51-) Ve izâ en'amna alel İnsani a'reda ve nea Bicanibih* ve izâ messehüş şerru fezû du'âin 'ariyd;

İnsana bir nimet verdiğimizde yüz çevirir ve döner uzaklaşır! Kendisine şerr dokunduğunda ise, hemen çokça dua edicidir. (A.Hulusi)

51 - Evet insana nimet verdiğimiz vakit yan büker, başının tuttuğuna gider de kendisine şer dokunuverdi mi artık enine boyuna duâya dalar. (Elmalı)


Ve izâ en'amna alel İnsani a'reda ve nea Bicanibih ne zaman insana nimetlerimizi tattırsak hemen yüz çevirir ve yan çizer, omzunu döner. Ve nea Bicanibih. ve izâ messehüş şerru fezû du'âin 'ariyd ne zaman da başına bir musibet gelse başlar yalvar yakar uzun uzadıya dualar okumaya. Hatta burada ki ‘ariyd; şu manaya da gelebilir, sündüre sündüre dualar okumaya. Yani tam bir batmak üzere olan gemide ki ateist sendromu, burada tarif edilen o.


52-) Kul eraeytüm in kâne min indillâhi sümme kefertüm Bihi men edallü mimmen huve fiy şikakın beıyd;

De ki: "Düşünün bakalım, eğer (bildirilen) Allâh indîndense, siz de Onu inkâr etmişseniz, (Hakikatten) bu kadar uzak düşmüş birinden daha sapık kim olabilir!" (A.Hulusi)

52 - De ki söyleyin bakayım, eğer o Kur'an Allah tarafından da sonra siz ona küfretmiş iseniz o uzak şikaka düşenden daha şaşkın kim olur? (Elmalı)


Kul eraeytüm in kâne min indillâhi sümme kefertüm Bih de ki ya bu vahiy Allah katından gelmişte, buna rağmen siz onu inkar etmişseniz neler olacağını hiç düşündünüz mü? Eraeytüm, hiç düşündünüz mü? Bunu soruyor şimdi. Ya bu vahiy tıpkı İman Cafer’in ahirete inanmayan muhatabıyla tartışmasında olduğu gibi. Ya demiş İmam Cafer, sen inanmıyorsun ahirete. Eğer senin dediğin doğruysa ben bir şey kaybetmem, ahlaklı yaşamış olurum. Ama ya benim dediğim doğruysa, ya öldükten sonra hesaba çekileceğimiz gerçekse sen ne yaparsın. Ona benziyor.

men edallü mimmen huve fiy şikakın beıyd kim derin bir yabancılaşma içine düşen birinden daha sapık olabilir ki? fiy şikakın beıyd kendisine karşı derin yabancılaşma olarak çevirdim. Yani böyle birinden daha sapık kim olabilir. Şunu söylüyor; Kendine karşı yabancılaşan sapar.


53-) Senüriyhim âyâtina fiyl afakı ve fiy enfüsihim hattâ yetebeyyene lehüm enneHUl Hakk* evelem yekfi Bi Rabbike enneHU alâ külli şey'in şehiyd;

Âfakta (ufuklar - dışta) ve enfüslerinde (bilinçlerinde) işaretlerimizi onlara göstereceğiz, tâ ki O'nun Hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun! Rabbinin her şeye şahit oluşu yetmez mi? (A.Hulusi)

53 - İleride biz onlara hem âfakta hem nefislerinde âyetlerimizi öyle göstereceğiz ki nihayet onun Hakk olduğu kendilerine tebeyyün edecek, kâfî değil mi bu ki rabbin her şey'e şahit. (Elmalı)


Senüriyhim âyâtina fiyl afakı ve fiy enfüsihim hattâ yetebeyyene lehüm enneHUl Hakk vakti geldikçe insana kainatın uçsuz bucaksız ufuklarında ve bizzat kendi öz benliğinde mesajlarımızı göstereceğiz. Ta ki bu vahyin tartışmasız bir gerçek olduğunu herkes anlasın. Evet, Afak ve enfüsteki ayetler nasıl gösterilecek? İki yorum yapılmış.

1 – Fütuhatla. Yani Mekke ve çevresi fethedilecek, yani insanların gönüllerinde fütuhat olacak, kalpler açılacak. Ki Hudeybiye’ den sonra bu görüldü. Hudeybiye’ye kadar iman etmiş olanların sayısı, Hudeybiye’den sonra ilk 6 ayda aştı iman edenler ve tüm 4 kıtada İslam’ın kısa zamanda yayılışı bunun ifadesi.

2 – 2. bir yorumu ve daha çaplı yorumu afak ve enfüste yani insanın mikro kozmos olan insanda ve makro kozmos olan kainatta Allah’ın ayetlerinde ki hakikatler kendini hep zaman içinde bir bir keşfettirecektir, dışa vuracaktır.

evelem yekfi Bi Rabbike enneHU alâ külli şey'in şehiyd her şeye şahit olan senin rabbin insana yetmez mi, yetmedi mi.


54-) Elâ innehüm fiy miryetin min Lıkai Rabbihim* elâ inneHU Bi külli şey'in Muhıyt;

Dikkat edin! Muhakkak ki onlar Rablerinin likâsından (Rablerinin varlıklarında açığa çıkışını yaşamaktan) şek - şüphe içindedirler! Dikkat edin! Muhakkak ki O, Bi-küllî şey'in (her şeyin Esmâ'sıyla varlığında olarak) Muhiyt'tir (ihâta eder)! (A.Hulusi)

54 - Uyan! onlar rablerinin likasından işkil içindeler, uyan ki o her şey'i muhît. (Elmalı)


Elâ innehüm fiy miryetin min Lıkai Rabbihim bakın belli ki onlar rablerinin huzuruna çıkacaklarına ilişkin tereddüt içindeler elâ inneHU Bi külli şey'in Muhıyt bakın şüphesiz O her şeyi çepe çevre kuşatmıştır. Yani ondan kaçmak isteyenin O’na kaçmaktan başka hiçbir çaresi yoktur.


Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil alemiyn

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.


151. videonun sonu.
151. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder