12 Eylül 2011 Pazartesi

İslamoğlu Tef. Ders. Enfal (011-016)(58-D)

C sayfasından devam


11-) İz yüğaşşiykümünnüase emeneten minhü ve yünezzilü aleyküm mines Semai maen liyutahhireküm Bihi ve yüzhibe anküm riczeşşeytani ve li yarbita alâ kulubiküm ve yüsebbite Bihil akdam;

Hani O, kendinden bir sükûn ve güven hâli oluşturuyordu; sizi onunla (nefsanî duygulardan) arındırmak, sizden şeytanın pisliğini (korku, evham) gidermek, şuurunuzdaki Hak müşahedesini kuvvetlendirmek ve ayakları (-nızı) (bu ilimle) sâbit tutmak için de üzerinize semâdan bir su inzâl ediyordu (SU, ilmî marifet; kesinlikle Allâh muradı neyse onun yerine geleceğine, yakîn hâline işaret eder). (Bu âyet benzetme yollu anlatımın örneğidir. Zira olay sırasında gökten yağan su - yağmur, ayakları yere bağlamaz veya şeytanın dürtüsünü temizlemez realitesi. Kurân'daki pek çok âyetin hangi bakışla değerlendirilmesi gerektiğine de bir örnektir.) (A.Hulusi)

11 - O vakit size, tarafından bir emniyet olmak üzere bir uyku sardırıyordu ve üzerinize Semâdan bir su indiriyordu ki bununla sizi tathir eylesin ve Şeytanın murdarlığını sizden gidersin ve kalplerinize rabıta versin ve bununla ayaklarınızı sağlam durdursun. (Elmalı)


İz yüğaşşiykümünnüase emeneten minhü ve yünezzilü aleyküm mines Semai maen Hani o zaman O’nun inayetinden bir güvence olarak sizi bir iç sükûnetinin çepeçevre kuşatmasını sağlamış ve üzerinize gökten yağmur indirmişti. İşte Allah’ın yardımı yine açıklanıyor, devam ediyor. Tefsire hiç gerek olmaksızın Allah nasıl yardım etmişti. O’nun inayetinden bir güvence. Emeneten diyor, güvence. Buradaki Nüase kelimesi kendine güven duygusu anlamına gelir lügatta. İmanın verdiği iç güvenle kuvvet. İşte İman en büyük imkandır derken bunu kastediyorum. Tam da bu.

İman nasıl imkan olur, İman, insanda böyle bir güce dönüşür. Eğer doğru istihdam edilir, iman bir imkan olarak kullanılırsa.

Üzerinize gökten yağmur indirmişti, liyutahhireküm Bihi ve yüzhibe anküm riczeşşeytan ki onunla sizi temizlesin, şeytanın kirinden sizi arındırsın.

ve li yarbita alâ kulubiküm ve yüsebbite Bihil akdam; Yüreklerinizi güçlendirip ayaklarınızı bu sayede sabit kılsın. Diye. Bu maddi ve manevi yardım sağanağı, hem maddi arınmayı, hem de manevi arınmayı getirmişti. İç yıkaması olmuştu. Bir iç yıkama, yağlaması. İçlerine gönderdiği o güvence kalplerinde öyle bir esinti estirmişti ki, bahar açmıştı içlerinde adeta ve bu içlerine doğan bu iman rahmeti, dışarıda yağmura da dönüşmüştü. Bu yağmur 3 şey yapmıştı;

1 – Gönüllerini ferahlatmıştı.

2 – Susuzluktan korkuyorlardı, Muhtemelen Taberi’nin rivayetine göre önceden gelip kuyuları tutan müşriklere karşı susuz kalmaktan korkuyorlardı kaplarını doldurdular.

3 - Bir başka şey ise, kendileri yüksekte duruyorlardı, Müşrikler, Mekkeliler ise daha aşağıda duruyorlardı. Yüksekte durdukları için durdukları yer, zemin çok yumuşaktı, o zemini sertleştirdi yağmur. Ama aşağıda duran müşriklerin zeminini de çamur etti. Dolayısıyla hem maddi, hem manevi Allah böyle yardım ediyordu. Yani Allah mahlukatını kullanarak, yarattığı eşyayı kullanarak, onlara verdiği yasaları çerçevesinde o yasaları harekete geçirerek yardım ediyordu.


12-) İz yuhıy Rabbüke ilel Melaiketi enniy me'aküm fesebbitülleziyne amenû* seulkıy fiy kulubilleziyne keferurru'be fadribu fevkal a'nakı vadribu minhüm külle benan;

Hani Rabbin melâikeye şöyle vahyetmişti: "Muhakkak ben sizinle beraberim (Allâh melekle yan yana olmayacağına göre; anlatılmak istenen {tasavvufta mâiyet sırrı diye bahsedilen}: meleklerin, kendilerindeki kuvvet ve kudretin Allâh'ın kuvvet ve kudreti bilincini taşıdıkları realitesine işaret olunmaktadır)... İman edenleri sâbitleyin... Hakikat bilgisini inkâr edenlerin kalplerinde korku oluşturacağım... (Onların) boyunlarının üstüne vurun (vehim üzere sâbitleyin) ve onların her parmağına darbedin." (A.Hulusi)

12 - O vakit ki rabbin Melâikeye şu vahyi veriyordu: «ben sizinle beraberim, haydin imanı olanları tespit edin, kâfirlerin yüreklerine dehşet bırakacağım, hemen vurun boyunlarının üstüne, vurun onların parmaklarına. (Elmalı)


İz yuhıy Rabbüke ilel Melaike hani o zaman rabbin meleklere vahyetti, enniy me'aküm fesebbitülleziyne amenû elbet ben de sizinle beraberim, o halde inananlara direnç ve moral verin diye vahyetti.

fesebbitülleziyne amenû açık, melekler indiler, kılıçlarını çektiler kafirlerin boynuna vurdular diye Kur’an da hiçbir ayetle karşılaşamazsınız. Burada işte, rabbimizin yaptığı yardım, onlara direnç ve moral vermeleri. İman gücünü potansiyel halden kinetik hale getirmeleri.

seulkıy fiy kulubilleziyne keferurru'b ben küfürde direnenlerin yüreklerine korku salacağım. İşte bir yardım daha. Size cesaret biçiminde iman, iman sizde cesarete dönüşürken, karşıda küfür korkuya dönüşüyor.

fadribu fevkal a'nakı vadribu minhüm külle benan;

Çok ilginç, haydi vurun boyunlarının üstüne, haydi kopartın onların silah tutan parmaklarını. Açık, tefsire ihtiyaç yok.


13-) Zâlike Bi ennehüm şakkullahe ve RasûleHU, ve men yuşakıkıllahe ve RasûleHU fe innAllâhe şediyd'ül 'ıkab;

Bunun sebebi, onların Allâh'a ve Rasûlüne karşı çıkarak kendilerini Allâh ve Rasûlünden ayırıp koparmalarıdır... Kim Allâh'a ve Rasûlüne karşı çıkarsa, muhakkak ki Allâh "Şediyd'ül Ikab"dır (yapılanın sonucunu şiddetle yaşatandır). (A.Hulusi)

13 - Böyle, çünkü onlar Allaha ve Resulüne karşı geldiler ve kim Allaha ve Resulüne karşı gelirse bilsin ki Allahın ıkabı şiddetlidir. (Elmalı)


Zâlike Bi ennehüm şakkullahe ve RasûleH bu onların Allah ve elçisine karşı konuşmaları yüzünden idi. ve men yuşakıkıllahe ve RasûleHU fe innAllâhe şediyd'ül 'ıkab; ve kim, her kim, Allah’a ve Resulüne karşı konuşlanırsa iyi bilsin ki Allah’ın cezalandırması çok şiddetlidir.

Mücadelenin özüne bir atıf var bu ayette. Özüne, kime karşı konuşlandınız, kimin yanında konuşlandınız. Hakka karşı batılın yanında mı, batıla karşı hakkın yanında mı. Aslında tüm problem bu.

Tüm mücadelenin temeli bu ve asra bir atıftır bu ayet. İnsan niçin yaşar, niçin mücadele eder, niçin ölür sorularının temeli bu. Burada Allah insana bir yaşam merkezi, bir yaşam odağı çiziyor, tespit ediyor. Yani istikamet açısı bu.  Bu bir çapul, bu bir ganimet, bu bir siyasal iktidar, bu bir toprak kavgası değildir demek istiyor bu ayet. Olmamalıdır. Bunlar için Allah’tan yardım ummak yerine, Allah’ın insan için mutluluk demeye gelen İslam’ı uğruna bu mücadeleyi verin diyor. Onlar promosyon olarak gelir dercesine.

İnsanla İslam arasında ki engeli kaldırın. Çünkü İslam mutluluğun öbür adı. Felaket; insan İslamsız, İslam’da insansız kaldığında başlar demek istiyor. O halde insanı İslam’a, İslam’ı insana taşıyın, arasındaki engelleri kaldırın. Bu işte bir aşk taarruzudur demeye getiriyor.


14-) Zâliküm fezûkuhu ve enne lilkafiriyne azâben nar;

İşte size (fiilinizin sonucu); tadın onu! Hakikat bilgisini inkâr edenler için bir de Nâr (bir tür ateş ki, hem içsellikte hem dışsallıkla yakan) azabı vardır. (A.Hulusi)

14 - İşte bunu gördünüz ya, şimdi onu tadın, kâfirlere bir de Cehennem azâbı var. (Elmalı)


Zâliküm fezûkuhu bu sizin için ey inkarcılar, haydi tadın onu. ve enne lilkafiriyne azâben nar;  Bir de inkarda sonuna kadar direnenler için ahirette ateş azabı var.


15-) Ya eyyühelleziyne amenû izâ lekıytümülleziyne keferu zahfen fela tüvelluhümül edbar;

Ey iman edenler... Toplu olarak hakikat bilgisini inkâr edenler ile karşılaştığınızda, sakın onlardan kaçmayın! (A.Hulusi)

15 - Ey o bütün iman edenler! Ordu halinde kâfirlere çattığınız vakit artık onlara arkalarınızı dönmeyin. (Elmalı)


Ya eyyühelleziyne amenû Siz ey iman edenler, izâ lekıytümülleziyne keferu zahfen fela tüvelluhümül edbar; Savaşta, inkarda direnenlerin kalabalık ordusu ile karşılaştığınızda sakın ardınızı dönüp kaçmayın. İman mücadelesinde firara yeltenmeyin. Allah ordusuna yazıldıktan sonra firar etmeyin. Komutanı peygamber olan bir ordunun firarisi olmak gibi bir cinayet işlemeyin.


16-) Ve men yüvellihim yevmeizin dübürehu illâ müteharrifen likıtalin ev mütehayyizen ila fietin fekad bae Bi ğadabin minAllâhi ve me'vahu cehennem* ve bi'sel masıyr;

Savaşmak için çekilmek yahut bir başka birliğe katılmak (için çekilmek) haricinde, kim onlardan kaçarsa, mutlaka Allâh'ın öfkesi ile döner... Onun mekânı yanma ortamıdır! Ne kötü varış yeridir o! (A.Hulusi)

16 - Her kim böyle bir günde onlara -dönüp çarpışmak için pırlanmak veya diğer bir takımda mevki' almak halleri müstesna olarak- arkasını dönerse muhakkak Allah dan bir gadaba değmiş olur, ve varacağı yer Cehennemdir, o ise ne kötü âkıbettir. (Elmalı)


Ve men yüvellihim yevmeizin dübürehu illâ müteharrifen likıtalin ev mütehayyizen ila fieh Nitekim o gün taktik gereği olmaksızın, ya da diğer bir birliğe katılma amacı taşımaksızın kim ardına dönüp kaçarsa, fekad bae Bi ğadabin minAllâhi ve me'vahu cehennemve bi'sel masıyr; ve bi'sel masıyr; O ne berbat bir ikametgahtır kesinlikle o Allah’ın gazabına muhatap olacak ve meskeni de cehennem olacaktır.


        Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
58. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2011/08/26/islamoglu-tef-ders-enfal-1-2558/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder