D sayfasından devam
50-) Ve nada ashabün nari ashabel cenneti en efiydu aleyna minelmai ev mimma razekakümüllah* kalu innAllâhe harramehüma alel kafiriyn;
Nâr (ateş - radyasyon) ehli, Cennet halkına: "O sudan (ilimden) veya Allâh'ın sizi rızıklandırdıklarından (cennet yaşamını oluşturan kuvvelerden) bizim üzerimize de akıtın" diye nida ettiler... (Cevaben): "Muhakkak ki Allâh onları, hakikat bilgisini inkâr edenler üzerine haram kılmıştır" derler. (A.Hulusi)
50 - Ashabı Nâr da ashabı Cennete şöyle bağırış maktadırlar: lütfen suyunuzdan veya Allâhın size merzuk kıldığı nimetlerden biraz da bizlere dökün» onlar da demektedirler ki: doğrusu Allâh, bunları kâfirlere harâm etti. (Elmalı)
Ve nada ashabün nari ashabel cenneh ve ateş yolcuları cennet yolcularına seslenecekler; en efiydu aleyna minelmai ne olur üzerimize bir parça su dökün, ev mimma razekakümüllah ya da Allah’ın size bahşettiği rızklardan bize de verin..!
kalu innAllâhe harramehüma alel kafiriyn; Diğerleri diyecek ki; Unutmayın ki Allah inkarda direnenleri her ikisinden de mahrum bırakmıştır.
Dini, bir kültür olarak anlayanlar, aynen işte burada söylendiği gibi. Allah onları inkarda direnenler olarak niteliyor ve inkarda direnenlerin ahirette herhangi bir nasibi olmayacak diyor.
51-) Elleziynet'tehazu diynehüm lehven ve le'iben ve ğarrethümül hayatüd dünya* fel yevme nensahüm kema nesu lıkae yevmihim hazâ, ve ma kânu Bi âyâtina yechadun;
Onlar, Din anlayışlarını (hakikat ve sistem - Sünnetullâh ilmini) eğlence ve oyuna çevirmiş, (sefil) dünya hayatına aldanmış kimselerdir... Onlar bugünlerine kavuşacaklarını unuttukları gibi; delillerimizi nasıl bile bile inkâr ediyorlardıysa; biz de bugün onları unuturuz! (A.Hulusi)
51 - O kâfirlere ki oyunu, eğlenceyi kendilerine din edindiler, ve o Dünya hayat kendilerini aldattı, onlar bu günlerine mülâki olacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi inkâr ettikleri gibi biz de bu gün onları unutacağız. (Elmalı)
Elleziynet'tehazu diynehüm lehven ve le'iben ve ğarrethümül hayatüd dünya Onlar ki dinlerini oyun ve eğlenceye çevirip dünya hayatının albenisine kapılmıştılar cevabını verecekler. İşte bunun için ahirette mahrum bırakılacaklar. Neden mahrum bırakılmışlar diye sorulunca onlar; Çünkü dini bir kültür, bir adet bir gelenek, bir baba mirası olarak anladılar. Din hayatın ta kendisi idi, ama onlar dini hayatın aksesuarı olarak algıladılar.
Dini adetleştirdiler onlar. Dini, yaptırım gücü olmayan bir hobiye, ya da müzelik bir antikaya çevirdiler. Onun için dini oyun ve eğlenceye dönüştürdüler.
Allah bu tipler için bunu söylüyor. Dinlerini ciddiye almayanlar, o sebeple “Ben de Müslüman’ım.” Diyene sorulacak ilk soru; “Ciddi misin?” sorusudur. Derim her zaman.
fel yevme nensahüm kema nesu lıkae yevmihim hazâ, ve ma kânu Bi âyâtina yechadun; Dahası onlar bu hesap gününün gelip çatacağını unuttular ve mesajlarımızı nasıl inkar ettilerse, biz de bugün onları unutulmaya mahkum edeceğiz.
52-) Ve lekad ci'nahüm Bi Kitabin fassalnahü alâ ılmin hüden ve rahmeten likavmin yu'minun;
Gerçek ki onlara, iman eden topluluğa rahmet ve hidâyet kılavuzu olacak, ilime dayanan ayrıntılı bir BİLGİ kaynağı getirdik. (A.Hulusi)
52 - Filhakika biz onlara öyle bir kitap gönderdik ki iman edecek her hangi bir kavme bir düsturu hidayet ve rahmet olmak için tam bir ilim üzere onu fasıla fasıla ayırt ettik. (Elmalı)
Ve lekad ci'nahüm Bi Kitabin fassalnahü alâ ılmin hüden ve rahmeten likavmin yu'minun; Zira biz onlara; İnanmaya gönül bir toplum için bir yol haritası; Hüden, ve rahmet pınarı ve rahmeten olan bilgiye dayalı açıklamalarda bulunduğumuz bir kitap iletmiştik. Yani mazeretleri geçerli olmayacak. Daha önce biz onlara bu mesajı iletmiştik diyeceğiz. Yani onlar bilmiyorduk diyemezler.
Alâ ılmin ibaresine dikkat, bir bilgiye dayalı. Hidayette, rahmette ancak bilgiye dayalı olarak oluşur. Cehaletin olduğu yerde ne hidayet vardır, ne rahmet vardır. İşte burada ki; Alâ ılmin in anlamı da budur.
53-) Hel yenzurune illâ te'viyleh* yevme ye'tiy te'viyluhu yekulülleziyne nesuhu min kablü kad caet Rusulü Rabbina Bil Hakk* fehel lena min şüfe'ae feyeşfe'u lena ev nureddü fena'mele ğayrelleziy künna na'mel* kad hasiru enfüsehüm ve dalle anhüm ma kânu yefterun;
Sadece tevilini (kesin anlamını) bekliyorlar? O'nun tevilinin açığa çıktığı süreçte, daha önce onu unutmuş olanlar şöyle derler: "Gerçekten Rabbimizin Resûlleri Hakk'ı getirmiş... Acaba bizim için şefaatçilerden var mı ki, bize şefaat etsinler yahut döndürülelim de (daha önce) yaptıklarımızın gayrını yapalım!" Onlar gerçekten nefislerini hüsrana uğrattılar ve var sandıkları şeylerin boş olduğunu gördüler! (A.Hulusi)
53 - Onlar hele bakalım nereye varacak diye onun ancak tevilini gözetiyorlar, onun tevili geleceği gün önceden onu unutmuş olanlar şöyle diyecekler hakikat rabbimizin Peygamberleri hakkı tebliğ etmişlermiş, bak şimdi bizim şefaatçilerden hiç biri var mı ki bize şefaat etsinler? Veya geri döndürülür müyüz ki yaptığımız işin gayrisini yapsak? Yok doğrusu nefislerine yazık ettiler ve o iftira ettikleri şeyler onlardan gaip olup gittiler. (Elmalı)
Hel yenzurune illâ te'viyleh Şimdi onların, o günün ne demeye geldiğinden başka bir şeyi bekleme haklarımı var. O günün, yani hesap gününün ne demeye geldiğini beklesin onlar. Başka bir şey beklemesin. Rahmet beklemesin, yön göstericilik beklemesin, o bitti. Hele cennet, hiç beklemesinler. Onların bekleyeceği tek bir şey kaldı. O günü biz söylüyorduk dünyada iken. O günün dehşetinden korkun diyorduk. Öyle korkun ki o günün dehşetinden, beşikteki bebelerin saçını ağartır o günün dehşeti.
Evet, Kur’an ın ifadesi bu. Müzemmil suresinde; Beşikteki bebelerin, beşik bebelerinin saçını ağartan o günün dehşetinden nasıl oluyor da korkmuyorsunuz. (Müzemmil/17) diyor Kur’an soruyor. Artık o günün ne demeye geldiğini anlay6acağınız saati bekleyin. Başka bir şey bekleyemezsiniz.
yevme ye'tiy te'viyluhu yekulülleziyne nesuhu min kablü kad caet Rusulü Rabbina Bil Hakk Onu vaktiyle göz ardı eden kimseler, onun ne demeye geldiği açıklandığı gün diyecekler ki; Doğrusu Rabbimizin elçileri bize hakikati söylemişlerdi. Yeryüzünde Allah’ın elçileri bize hakkı söylemiştiler. Ama biz onu göz ardı ettik. İtirafında bulunacaklar.
Tabii Allah’ın elçilerinin mesajı kendilerine ulaşanlar; ve men beleğ a (En’am/19)var ya, bu mesajın kendisine ulaştığı kimseler, bununla mükellef olacaklar ve onlar bu itirafı da yapacaklar.
Hesap günü inancı değerli Kur’an dostları, adalet duygusunun garantisidir. Hesap gününe iman etmeyen, adaleti inkar ediyor demektir. Çünkü yaptığınızın hesabını vermeyecekseniz eğer neden adil olacaksınız ki? İnsanda ahlaki davranış güdüsü, ahlaki davranma yeteneği adalet duygusu olmadan nasıl gerçekleşir, nasıl gelişir. Hesap gününü bir hatırlatış olan bu ayet aslında eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmeye bir davettir. İnsana eylemlerinin sorumluluğunu üstlen öyle yap deniliyor.
Aslında insanın iradesi kısıtlanmıyor. Allah verdiği iradeye şöyle hitap ediyor; Tamam, tercihinde hürsün, özgürsün. Fakat sonuçlarına da katlanmak şartı ile. Onun için bu ayet aynı zamanda insana sorumluluk bilincini hatırlatan bir mesaj.
fehel lena min şüfe'ae feyeşfe'u lena onlar diyecekler ki acaba şimdi bizden yana aracılık yapacak birileri var mı? Haydi; feyeşfe'u lena hadi bizi kayırsalar ya, bize aracılık yapsalar ya. Yani şimdi değilse ne zaman işe yarayacak o uğruna baş koyduğumuz sahte tanrılar, yalancı totemler, o sahte önderler, sahte liderler, falanlar, filanlar, kendisi bize yardım edecek diye arkasına düştüklerimiz, eteğinden tuttuklarımız, bizi omzuna alıp ta geçirecek dediklerimiz, hani neredeler. Diyecekler onlar. Hadi bize şefaat etseler ya, hadi bizi kayırsalar ya diyecekler.
feyeşfe'u lena kayırıcı aramak sorumluluğu üstlenmemenin kaçamak yoludur. İşte bu ibarenin de bize verdiği hakikat budur.
Ahirette bir kayırıcı aramak; İnsanların eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmemek için bir kaçamaktır. Kaçamak yapmaktır. Onun için Kur’an şiddetle böyle bir tavrı reddediyor.
ev nureddü fena'mele ğayrelleziy künna na'mel ya da; geri dönülmemize izin verilse de şimdiye kadar yaptıklarımızdan başka türlü davransak olmaz mı diyecekler. Yine olmayacak bir şey isteyecekler.
Aslında bunda da samimi değiller. Çünkü eğer geri dönmek isteselerdi, dünya hayatında geri dönebilirlerdi. Tevbe geri dönüştür. Tevbe günahtan dönüştür. Tevbe, istiğfar, hatadan geri dönmektir. Geri dönmek isteselerdi ömür boyu Allah’ın tevbe kapısı açıktı, dönerlerdi ve Allah’ta silerdi, silebilirdi. Rahmeti genişti O’nun. Onun için;
Kul ya 'ıbadiyelleziyne esrefu alâ enfüsihim lâ taknetu min rahmetillâh De ki ey hayatını harcayan, hayatını israf eden, hayatını bozuk para gibi harcayan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. innAllâhe yağfiruzzünube cemiy'a Hiç kuşkunuz ki Allah günahların tamamını affedebilir. inneHU "HU"vel ĞafûrurRahıym; (Zümer/53) çünkü O çok bağışlayan ve rahmet kaynağı olandır. Diyordu Allah.
Ama onlar geri dönmediler. Geri dönüşün olmadığı bir yerde geri dönmek isteyecekler.
kad hasiru enfüsehüm doğrusu onlar kendilerini bu şekilde aldatmış olacaklar. ve dalle anhüm ma kânu yefterun; ve uydurdukları kuruntu aracılar kendilerini yüz üstü bırakacak. Falancalar yardım edecek, feşmekanlar bize yetişecek dedikleri hiç kimse orada kendilerine yardım edemeyecek. Aksine herkes birbirinden kaçacak.
54-) İnne Rabbekümullâhulleziy halekas Semavati vel Arda fiy sitteti eyyamin sümmesteva alel Arşi yuğşil leylen nehare yatlubuhu hasiysen veşŞemse velKamera venNücume musahharatin BiemriHİ, ela leHUl halku vel emr* tebarekâllahu Rabbül alemiyn;
Muhakkak Rabbiniz O Allâh'tır ki, semâlar ve arzı altı aşama sürecinde yarattı, sonra Arş'a istiva etti (sonra onlar üzerinde dilediğince tasarrufa başladı)... Geceyi hızla takip eden gündüze, gecenin örtüsünü bürür... Güneş, Ay, yıldızlar hükmünü yerine getirir... Kesinlikle bilin ki, yaratma da O'na aittir, hüküm de! Âlemlerin Rabbi olan Allâh ne yücedir! (A.Hulusi)
54 - Filvaki' rabbiniz o Allah dır ki Gökleri ve Yeri altı gün içinde yarattı, sonra Ârş üzerine istiva buyurdu, geceyi gündüzü bürür, o onu kışkırtarak takip eyler, güneş ve ay ve bütün yıldızlar emrine müsahhar, bak halk onun, hüküm onun, evet o rabbül'âlemin olan Allah ne ulu!.. (Elmalı)
İnne Rabbekümullâh kuşkusuz sizin rabbiniz Allah’tır.
elleziy halekas Semavati vel Arda fiy sitteti eyyamin gökleri ve yeri 6 devrede yaratan ve sınırsız güç, fiy sitteti eyyamin sümmesteva alel Arş sonra arşa yani sınırsız kudret ve kuvvet makamına kurulan O’dur.
Buradaki fiy sitteti eyyam 6 gün ibaresi, sözcüğünde geçen gün Kur’an da farklı farklı zaman parçaları için kullanılmış ki bizim bildiğimiz güneş ve ayın hareketlerinden, yeryüzünün hareketlerinden oluşan kozmolojik, astronomik gün değildir. Çünkü Allah için böyle bir günün hükmü, standartlığı yoktur. Dolayısıyla Kur’an da gün ifadesi ile an, zaman, her türlü zaman parçası ifade edilir ve burada ki sümme den yola çıkarak müfessirler farklı zaman aşamaları, farklı zaman dilimleri anlamına almışlar. Onun için; fiy sitteti eyyamin ibaresi burada; 6 aşamada, 6 merhalede anlamına alınmalıdır.
Buradaki arş’ta tüm müfessirlerin ittifakla sabit olan görüşü bir mecazdır, Allah’ın kudret ve kuvvet makamına, yani taht, kuvvet ve kudretine bir simge olarak kullanılmıştır.
yuğşil leylen nehare yatlubuhu hasiyse Gündüzü aralıksız kovalayan, gece ile örten O. veşŞemse velKamera venNücume musahharatin BiemriHİ, Güneşi, ayı, yıldızları emrine amade kılan O.
ela leHUl halku vel emr bakın, yalnız O’na aittir bütün yaratılış ve mutlak ibare.
tebarekâllahu Rabbül alemiyn; Alemlerin rabbi Allah pek yücedir.
Neden böyle ahiretten bir çok sahnenin anlatıldığı bir ayetler grubunun ardından Allah’ın böylesine gücüne, kuvvetine, yaratışına ve emrine dikkat çeken bir ayet geldi derseniz; İşte böyle bir Allah insanın istikbaline de el koyacak olandır. Siz yerleri ve gökleri yaratan ve hükümranlık tahtına kurulan, hükümranlığı, gücü her şeyi kapsayan böyle bir Allah’ın gücünün dışında kalacağınızı, hakimiyeti dışında kalacağınızı, O’nun dışında bir istikbal tasavvuru mu tasarlıyorsunuz. Yanılıyorsunuz diyor. İstikbalinizi Allah’ın bizim için dilediği mutluluk, saadet yolu olan cennet olması nayazıyla..!
“Ve ahiru davana velil hamdülillahi rabbil alemiyn”
52. Videonun sonu.
52. videoyu toplu halde http://kurantefsir.wordpress.com/2011/08/05/islamoglu-kuran-tefsir-dersleri-araf-35-5452/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder