b sayfasından
devam
12-) Ve beneyna fevkaküm seb'an şidada;
Fevkinizde
(yedi yörüngeli sistem - bilinç boyutunuzda) sağlam yedi (semâ) bina ettik. (A. Hulusi)
12 - Ve
üstünüze yedi sağlam bina çattık. (Elmalı)
Ve beneyna fevkaküm seb'an şidada ve
üzerinize 7 kat göğü sapasağlam bina ettik. Biz bina ettik. 7 kat göğü
sapasağlam. Mecazen aslında çok katlı, katmanlı demektir. Burada ki 7 kat odur.
7 kattan kastın dünyayı çevreleyen atmosfer, veyahut ta güneşi çevreleyen
gezegenler olduğu, veyahut ta 7 kat göğün kainatın katmanları olduğu, veyahut ta
bu kâinatın 7 kattan bir kat diğerlerin ise onu aşan ve bilmediğimiz alem-i
lâhuta kadar, alem-i melekuta kadar çıkan katlar olduğuna dair yorumlar
yapılmış. Allah’u alem..! Fakat biz burada çok katmanlı bir varlık
hiyerarşisinden bahsedildiğini kesin olarak anlıyoruz, gerisini Allah bilir
diyoruz.
13-) Ve ce'alna siracen vehhaca;
Bir de
ışık saçan bir kandil (Güneş - akıl) koyduk. (A. Hulusi)
13 - Ve
içlerine şaşaalı parıl parıl bir kandil astık. (Elmalı)
Ve ce'alna siracen vehhaca ve oraya
son derece güçlü ısı ve ışık kaynağı koyduk. siracen vehhaca yı nasıl çevireyim
diye bir an duraksadım, tereddüt ettim. Vehhec aslında güneş. Isı ve ışık
kaynağı diye çevirmem kelimenin yapısından dolayı. Aslında VeşŞemsi ve duhaha.
(Şems/1) yı hatırlayalım güneşe ve aydınlığına yemin olsun, veya şahit olsun.
Güneş ilah değil demek istiyor burada. Aslında bu ayetlerin indiği dünyada
tapılan eşyayı bir sıralamaya dizsek 1 numarayı güneş alırdı.
Güneşi ben
insana musahhar kıldım, insan yer yüzünün incisi, kâinat ağacının hem tohumu,
hem meyvesi olan insan için yarattığım güneşe insan dönüp de nasıl tanrı diye
tapar. Kölesine tapan ahmak efendiyi oynamak caiz midir. Kölesine tapan ahmak
efendi. İşte bu ayetlerin indiği çağ açısından bakacak olursak böyle. Bugün içinde
dahi bir nebze yine ders var.
14-) Ve enzelna minelmu'sırati mâen seccaca;
Yağmur
bulutlarından şarıl şarıl bir su inzâl ettik. (A. Hulusi)
14 - Ve
o mu'sıralardan şarıl şarıl bir su indirdik. (Elmalı)
Ve enzelna minelmu'sırati mâen seccaca
ve sıkılmaya hazır bulutlardan şarıl şarıl sular indirdik. El mu’sırat; sıkılmaya hazır bulutlar.
15-) Linuhrice Bihi habben ve nebata;
Onunla
taneler ve bitkiler çıkaralım diye. (A. Hulusi)
15 - Çıkaralım
diye onunla taneler ve otlar. (Elmalı)
Linuhrice Bihi habben ve nebata
onunla tohumlar ve bitkiler bitirelim, yetiştirelim diye.
16-) Ve cennatin elfafa;
İç içe
girmiş bahçeler! (A. Hulusi)
16 - Ve
sarmaş dolaş bağlar Bahçeler. (Elmalı)
Ve cennatin elfafa dahası salkım
saçak bahçeler var ettik. Cennet; has bahçe demek. Elfaf; ağaçları birbirine girmiş, ağaçlarından göz gözü görmez
olmuş muhteşem bahçe demek. Ve cennetin
elfafa. Rabbimiz nimetleri birer birer saydı. Bizi yarattığını, yaratmakla
kalmayıp bizim içi yer yüzünü döşediğini, beşik kıldığını, dağları bu beşiğe
direk yaptığını ve bizi onun içinde eşli yarattığını, yalnız da yaratmadığını,
bizim için kadın için erkekler, erkekler için kadınlar yaratıp bunları
birbirinin örtüsü kıldığını, birbirine sekinet ve sükunet kıldığını, bir birine
meveddet ve rahmet kıldığını, bir biri ile bunların varlığını sürdürmesi için
kanun koyduğunu.
Ve dahası uykuyu yarattığını,
sadece uyanıklığı değil. Uykuyu yaratmasaydı uykusuzluğun ne büyük bir bela
olduğunu uykuya hasret olanlar bilir. Hastalara sormak lazım uyku ne büyük
nimet diye. İşte onu da verdiğini. Yine geceyi bir örtü kıldığını ve gündüzü de
hayatta çalışmanın bir sembolü kıldığını, göğü de üzerimize tek kat değil kat
kat, muhtemelen 7 katlı gaz tabakası olsa gerek. Atmosferi oluşturan gaz
tabakaları. Trotosfer stratosfer, biyosfer, ozonosfer (Mezosfer, termosfer, ekzosfer)
gibi gaz tabakaları ve bununla bizi koruduğunu. Çünkü arkasından güneş gelecek.
Güneşin zehirli ışınlarını rahmete nasıl çevirdiğini. Bu rahmete çevirmek
içinde 7 kat bize atmosferden kalkan geçirdiğini ifade buyurduktan sonra
rabbimiz. Söz nereye geliyor bakınız;
17-) İnne yevmelfasli kâne miykata;
Muhakkak
ki o Fasl (ayrılıp tasnif olma) süreci vakit olarak belirlenmiştir. (A. Hulusi)
17 - Şüphesiz
ki o fasıl günü bir miykat olmuştur. (Elmalı)
İnne yevmelfasli kâne miykata
şüphesiz ayrışma gününün belli bir vakti vardır. Yani bütün bunları yaptıkta,
bütün bunların bir ömrü yok mudur sanıyorsun ey insan. Ey insan ebedi mi
zannediyorsun kendini. Güneşin, ayın, yerin göğün bir ömrü var. Milyarlarca
yıllık hayatı olan güneşin bile bir ölümü var da, yaşasa yaşasa 100 yıl
yaşayacak olan sen, insan nasıl ölümsüzmüş gibi Allah’a kafa tutarsın. Bu ne
biçim küstahlıktır demeye getiriyor. Ben böyle anlıyorum en azından.
18-) Yevme yunfehu fiysSuri fete'tune efvaca;
O
süreçte Sur'a üfürülür de gruplar hâlinde gelirsiniz. (A. Hulusi)
18 - O
gün ki sur üfürülür derken gelirsiniz fevcâ fevc. (Elmalı)
Yevme yunfehu fiysSuri işte o gün
sura üfürülür. Sur borusu çalınır, kalk borusu çalınır. fete'tune efvaca grup grup ortaya
çıkarsınız. Hayat ırmağının kenarında sanki bir bitki gibi ortaya çıkarsınız
diyor iman bahsinde Buhari ve Müslüm ün naklettiği bir sahih hadiste efendimiz.
19-) Ve fütihatisSemâu fekânet ebvaba;
Semâ da
açılmış, kapı kapı olmuştur (bilinç, duyu
organsız algılama yaşamına açılmıştır). (A.
Hulusi)
19 - Semâ
da açılmış olmuştur ebvab. (Elmalı)
Ve fütihatisSemâu fekânet ebvaba kapıları
varmış gibi sema kapı kapı açılır. Sema açılır. Semanın kapıları, sanki
kapılara sahipmiş gibi açılır. Fekânet orada yine teşbih edatı işlevi görüyor.
Devam ediyor d sayfasına geçiniz.
Nebe’
suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder