Aziz dostlar surei celilemiz
bittikten sonra şimdi Nazi’at suresine geçeceğiz. İnşaAllah Nazi’at suresinin
tefsirini de bu derste işlemeye çalışacağız.
Nazi’at suresi, söküp çıkaranlar
anlamına gelen adını, ilk ayetinden alıyor bir çok sure gibi. Mekki bir sure.
‘adiyat, Zari’at, Saffat, Mürselat ile beraber, ki beş suredir bunlar Mevsufsuz
sıfatlarla başlayan bir sure. Mürselat suresini daha önce işlemiştik oradan
hatırlayacaksınız mevsufsuz sıfatlarla başlamak ne demekti.
Hz. Osman tertibinde Nazi’at
suresi Nebe’ ile İnfitar sureleri arasında yer alıyor. Buna itiraz etmek için
elimizde hiçbir gerekçemiz yok. Dolayısıyla bu sureyi boykot döneminin hemen
ardına, yani yaklaşık Mekke döneminin 9. yılına tarihlendirebiliriz.
Suremizin konusu ahiret. Her
şeyin bir ruhu vardır değil mi. ama her şeyin. Bedenin bir ruhu var insanın bir
ruhu var, peki hayatın ruhu nedir? Bu dünya hayatının ruhu nedir? Ahirettir. Bu
dünya ahiretin cesedi, ahiret, bu dünyanın ruhudur. Ahireti olmayan bir dünya
hayatı ruhsuz bir cesetten başka hiçbir şey değildir. İşte bu surenin konusu da
budur. Benzerleri gibi vahye üstü kapalı atıfla başlar. Yani tüm mevsufsuz
sıfatlarla gelen surelerin usulünde olduğu gibi bu da vahye atıfla başlar.
Şimdi bu girizgâhtan sonra suremizi tefsire geçelim.
Rahman, rahim olan Allah adına. Özünde
merhametli, işinde merhametli Allah adına.
1-) Vennazi'ati ğarka;
Şiddetli
güç (kuvvesi; Mars); (A. Hulusi)
01 - O
daldırıp nez' edenlere. (Elmalı)
Vennazi'ati ğarkan nasıl çevirsem
diye tereddüt ediyorum, çünkü bu ayetlerin mevsufu yok. Sıfat var fakat mevsuf
yok. Nitelenen yok. Niteleyen var. Şöyle çevirebilirim. Şahit olsun muhatabın
yüreğine dalıp küfrü oradan söküp atan yiğitlere, veya ayetlere. Çünkü dalıp,
çekip çıkarmak, söküp almak, söküp atmak manasına geliyor. Vennazi'ati ğarkan ğark ise;
dalmak, içine dalmak, dibine kadar dalmak manasına geliyor. Dalıp çıkarmak
ikisi birden, söküp atmak. Dalmak ve daldıktan sonra söküp çıkarmak.
Bu saydığım beş sure, mevsufsuz
sıfatlarla gelen 5 surenin de vahye atıfla başladığı kanaatindeyim. Tıpkı
Hurufu mukadda ile başlayan surelerin vahye atıfla başladığı gibi. Dolayısıyla
dalıp çıkarılan nedir? O yok. Ama müfessirlerimiz farklı farklı şeyler
söylemişler. İlk beş ayetin mevsufu yok. Meleklerdir demişler. Yıldızlardır
diyenler olmuş. Ok atanlar diyenler olmuş. Kabzedilen ruhlar diyenler olmuş.
İlk ikisini bir ayrı, son üçünü bir ayrı. İlk üçünü bir ayrı son ikisini bir
ayrı, yani bir şeyle bir mevsufla tanımlayanlar olmuş.
Fakat şöyle bir itiraz
yöneltilebilir bu yaklaşımlara. Kur’an meleklerin dişi tasavvur edilmesini
reddeder. Oysa ki Vennazi'at ile kelime dişil gelmiş. Mevsufu da
dişil olabilir mi? Gerçi Külli cem’in müennesûn; her cem’i, her çoğul
müennestir kuralı gereği, burada çoğul olduğu için böyle gelmiş olabilir. Ama
öyle olmaya da bilir doğrusu. Onun için yıldızlara ve ruhlara da müdebbir
denilemez. Bu itiraz yerinde bir itiraz. Yıldızlar müdebbir olamaz, o zaman
yıldızlar akıllı olmuş olurdu. Ruhlara da akıl ithaf edilemez. Yoksa ruhlara
bizim hayatımıza müdahil oldukları gibi bir güç vehmetmek gerekir ki bu da
Kur’an ın düşünce dünyasına aykırı.
O zaman tercihimiz yine vahiy
yönündedir; dalıp çıkaran gazap ayetleri şahit olsun.
2-) Vennaşitati neşta;
Yumuşakça
götüren (kuvve; Güneş), (A. Hulusi)
02 - Ve
usulcacık çekenlere, (Elmalı)
Vennaşitati neşta müjde dolu bir
umudu yaydıkça yayan rahmet ayetleri şahit olsun.
1. ayet gazap ayetlerine, 2.
ayette rahmet ayetlerine, çünkü neşat; sevinç, müjde manasına gelir. yani
sevinci yaydıkça yayan, müjdeyi yaydıkça yayan rahmet ayetleri, cennetle
müjdeleyen ayetler.
3-) Vessabihati sebha;
(Yörüngelerinde) yüzüp yüzüp
giden (kuvveler; Satürn - Jüpiter), (A. Hulusi)
03 - Ve
yüzüp yüzüp gidenlere. (Elmalı)
Vessabihati sebhan ve o umutla hayat
denizine açılıp yüzdükçe yüzen mü’minler şahit olsun.
Sebh; yüzme. Sabihat yüzenler.
Dolayısıyla burada ki yüzme ne olabilir diye düşündüğümüzde bir mevsuf takdir
etmek zorundayız. O mevsufu gazap ve rahmet ayetleri kendine geldikten sonra
kendilerine gelen müjdeye iman edip, gazap ayetlerinin uyarısından da sakınan
mü’minler kastediliyor olabilir. İşte onlardır hayat denizinde umutla yüzen.
4-) Fessabikati sebka;
Yarışıp
öne geçen (kuvveler; Merkür - Venüs), (A. Hulusi)
04 - Derken
yarışıp geçenlere. (Elmalı)
Fessabikati sebkan ve hayır yolunda
birbiriyle yarışanlar şahit olsunlar.
5-) Felmüdebbirati emra;
Hükmü
tedbir edenlere (açığa çıkaran kuvveler; AY), (Bu âyetlerin
'yıldızlara işaret ettiği yorumu' Hasan Basri ve İmam Razi'ye ait olup,
paylaştığım anlayıştır. A.H.) (A. Hulusi)
05 - Derken
bir emir çevirenlere kasem olsun ki (Kıyamet var). (Elmalı)
Felmüdebbirati emran derken onların
peşinden işleri yoluna koyanlar, tedbir edenler müdebbirati emran işleri yerine
koyanlar. Şahit olsun. Yani ilk mü’minlerin sanki fotoğrafı çekiliyor gibi bu
ayetlerde. Ayetler iniyor, gazap ayetleri mü’minlerin yüreklerinde korku,
rahmet ayetleri içlerinde müjde oluyor. Ve bu ayetlerin verdiği aşk ve şevkle
mü’minler hayatın içine dalıyor, hayat denizinde başlıyorlar yüzmeye. Gayretle
canla, başla çalışıyorlar. Küfre ve şirke karşı bir muazzam savaşa, mücadeleye,
cihada girişiyorlar.
Ve işleri en sonunda yoluna
koyuyorlar. İş bölümü yapıyorlar, iş birliği yapıyorlar, Felmüdebbirati emran emri tebdir
ediyorlar.
6-) Yevme tercüfurRacifetü;
O
süreçte Racife (vefat sarsıntısı; zelzele) sarsar. (A. Hulusi)
06 - O
gün ki sarsar râcife. (Elmalı)
Yevme tercüfurRacifeh yeminin cevabı
burada geldi. İşte o gün yer yüzü şiddetli bir sarsıntıyla sarsılacak. Zımnen
bunların her biri şahit olsun ki o gün yer yüzü şiddetli bir sarsıntıyla
sarsılacak.
7-) Tetbe'uherRadifeh;
Onu
Radife (bâ's; yeni ruh bedenle yaşama başlayış) izler. (A. Hulusi)
07 - Onu
velyeder o râdife. (Elmalı)
Tetbe'uherRadifeh artçı sarsıntılar
birbirini izleyecek. Racife, radife birbirinin mukabili olsa gerek Kur’an ın
üslubu gereği. Sürecin başlangıcını ve devamını ifade ediyor. Ne sürecinin?
Elbette kıyamet sürecinin. Son saatin ayrıntılarını burada görüyoruz.
Dolayısıyla Kur’an bizi yine uyarırken şu kâinatın bir ömrü var ey insan. Şu
kainatın bir ömrü varsa sen ölümsüz olduğunu mu sanıyorsun. Dolayısıyla kâinatı
Allah senin için, yeri göğü senin için, güneşi ayı senin için yarattı. Peki
seni kim için yarattı. Bunu hiç mi düşünmüyorsun. Seni kendisi için yarattı.
Bunu unutma zımni uyarısı var burada.
8-) Kulûbün yevmeizin vacifetun;
O
süreçte (bazı)
bilinçler şok olur! (A. Hulusi)
08 - Yürekler
o gün oynar kaygıdan. (Elmalı)
Kulûbün yevmeizin vacifeh kalpler
çarpılmış gibi titreyecek o gün. Sanki cereyana tutulmuş gibi.
9-) Ebsaruha haşi'ah;
Onların
görüşleri şaşkın, eziktir! (A. Hulusi)
09 - Gözleri
kalkmaz saygıdan. (Elmalı)
Ebsaruha haşi'ah onların gözleri
yıkılmışçasına, bitmişçesine yan yatmıştır. Ya da bitmişliği temsil edecek
gözleri, haşi’ah. Hani bitik, bitkin bir insanın görüntüsü olur ya. Şimdi
ahirette artık her şeyini kaybetmiş, mutlak bir iflas ile iflas etmiş bir adamı
gözümüzün önüne getirelim, bitmişliğini gözümüzün önüne getirelim, bu ayet onu
söylüyor.
10-) Yekulune einna lemerdûdûne fiylhafireti;
Hâlâ
diyorlar: "Gerçekten biz ilk hâlimize (toprak
olduktan sonra hayata) geri döndürülür müyüz;
bâ's var mı?" (A. Hulusi)
10 - Diyorlar
ki: biz, gerçek döndürülecek miyiz o hufre de. (Elmalı)
Yekulune einna lemerdûdûne fiylhafirah
hala diyorlar ki ne yani şimdi biz yeniden eski halimize mi döndürüleceğiz. O
zaman öyle diyecekler.
11-) Eizâ künna 'ızamen nehıreh;
"Çürüyüp
dağılmış kemikler olduğumuzda mı?" (A. Hulusi)
11 - Ya'
ufalanmış kemikler olduğumuz vaktı ha? (Elmalı)
Eizâ künna 'ızamen nehıreh tamamen
çürüyüp bir külçe kemik haline gelsek de yeniden mi dirileceğiz.
12-) Kalu tilke izen kerretun hasiretun;
"İşte
bu, o takdirde (yaşamın devam etmesi) hüsranlı bir geri dönüştür" dediler. (A. Hulusi)
12 - O
dediler: o halde hüsranlı bir dönüş. (Elmalı)
Kalu tilke izen kerretun hasirah ve
ekliyorlar o zaman desene bu ikinci bir hüsran olacak. Tabii ki dalga geçer
babda söylüyorlar bunu. Yani gır gır geçiyorlar. Desene bu ikinci hüsranımız
olacak.
13-) Feinnema hiye zecretun vahıdetun;
Oysa o
tek bir komuttur! (A. Hulusi)
13 - Fakat
o zorlu bir kumandadır. (Elmalı)
Feinnema hiye zecretun vahıdeh ne ki
o, Allah ile şaka olur mu? Allah söylüyorsa sadakallahul azıym; Allah doğruyu
söyler. Ne ki o öldürten bir çığlık gibi tek vuruşla işi bitirecek. Allah tek
vuruşla işi bitirecek.
14-) Feizâ hüm Bissahireh;
Bir de
bakarsın ki onlar geniş alandadırlar! (A. Hulusi)
14 - Bakarsın
uyanmışlar hepsi meydandadır. (Elmalı)
Feizâ hüm Bissahireh işte o zaman
gözleri fal taşı gibi açılacak. O yılgın gözleri, o inkarcı gözleri, o
aldırmayan gözleri, o hakikati görmeyen gözleri fal taşı gibi açılacak.
Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
Nazi’at suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder