El Hamdu Lillahi
Rabbil'Alemiyn Vesselatü Vesselâmü alâ Resulüna Muhammedin ve alâ alihi
ve ashabihi ve etba’ıhi ecmaiyn.
Rabbişrah liy sadriy;
Ve yessirliy emriy;
Vahlül ukdeten min lisaniy;
Yefkahu kavliy;
(Tâhâ 25-26-27-28)
Rabbim, göğsüme genişlik ver,
kolaylaştır işimi, düğümü çöz dilimden, ki anlasınlar beni. Amin, amin..!
Allahümme amin..!
Değerli Kur’an dostları bugün
dersimize Nebe’ suresinin tefsiri ile devam edeceğiz. Ama önce Nebe’ suresi
hakkında özet bir girizgâh sunmak isterim.
Nebe surei celilesi elimizde ki
mushafta 78. sure. Tabii ki nüzul sıralamasında böyle değil. Çok çok önlerde.
Adını 2. ayetinden alıyor. Anin Nebeil
'Azıym (2) göklerin manşeti, büyük haber, muhteşem haber, şok haber
diyebilir miyiz acaba modern basın dilini taklit ederek. Evet şok haber.
Rabbimizin insana verdiği insan için şok edici haber nedir diye sorarsanız insanı bekleyen ahirettir, insanı bekleyen
akıbettir. Varlığın, dünyanın yerlerin ve göklerin bir sonu olduğu, insanın da
mutlaka bir sonunun olacağıdır. Onun için adını önemli ve büyük haber manasına
gelen nebe’ kelimesinden almakta.
Buhari’de sure, ilk ayetinin
tamamıyla isimlendirilmekte 'Amme
yetesâelun (1) şeklinde. Kurtubi; Suretü amme diye isimlendirmiş. Demek ki
halk arasında kullanılan isimlendirme şekli, yine müfessirlerimizin
tercihlerinden bir tercih. Tesâül ve Mu’sırat diye de isimlendirilmiş.
İniş zamanı Nazi’at ve Nebe’
sureleri mushafta da nüzulde de ardışıklı. Önce Nebe’ suresi, sonra Nazi’at
suresi ardı ardına hem mushafta, hem de nüzulde öyle gelmiş. Ünlü Hz. Osman
tertibinde Nebe’ suresi Mearic ile Nazi’at arasına yerleştirilmiş. Yani
elimizde ki mushafta ki yerinme çok yakın bir yer bu. Tertipte ki yerine
bakacak olursak surenin iniş yılını yaklaşık olarak 6. yıla
tarihlendirebiliriz. 6. yılda Mekke’de ki o korkunç boykotun müşriklerin Allah
resulüne uyguladıkları, mü’minlere uyguladıkları o dehşet verici boykotun hemen
bir yıl öncesine denk geliyor.
Konusu; insanın ebedi istikbali.
Zaten Kur’an da insanın ebedi istikbalinden bahsetmeyen sayfa mı var, sure mi
var. Rabbimiz insanın ebedi istikbali ile ilgileniyor. Rabbimiz insanın
ebediyetiyle ilgileniyor. Rabbimiz insanın ölen tarafından daha çok, ölmeyen
tarafıyla ilgileniyor. Yeniden diriliş eşsiz bir belagatle ele alınıyor bu
surede. 1 ve 5. ayetler arasında ilahi nimetler sıralanıyor. İlahi ödül ve ceza
ayrıntılı bir biçimde tasvir ediliyor. Zaten ilahi nimetlerin sıralandığı her
pasajda ya önünde, ya arkasında, ya da içinde ilahi ödül ve cezada hemen peşi
sıra geliyor. Kur’an ın mesani, çift kutuplu
özelliği gereği.
Kafir olarak ölen bir insanın son
yakarışıyla sure sona eriyor. ya leyteniy küntü turaba (40) Nolaydım, keşke
toprak olup gideydim boş yalvarışıyla, anlamsız yalvarışıyla, faydasız ve
yararsız yalvarışıyla son buluyor. Şimdi suremizi tefsire geçebiliriz.
[Ek bilgi; Bu sûre-i celîlenin başlıca
konuları şunlardır:
1. Müşriklerin kendi aralarında kıyamete ve Yüce
Peygamber'e dair soruşturmalarını beyan etmek.
2. Kıyametin vukuunun mümkün olduğuna dair
deliller getirme ve inkarcıları tehdîd etmek.
3. Kıyamette takva sahiplerinin cennetlere nail
olacaklarını müjdelemek, inkarcıların da cehenneme sevk edileceklerini ihtar
etmek.
4. Meydana geleceği muhakkak olan kıyamet
gününde azap görecek kâfirlerin nasıl mahv ve yok olmalarını temennide
bulunacaklarını gözler önüne sermek. (Ö. Nasuhi Bilmen)]
Rahman, rahıym olan Allah adına.
Özünde merhamet sahibi, işinde merhamet sahibi Allah adına. Sonsuz sevginin
menbaı olan ve yarattığı her şeyi sevgiyle ve şefkatle yaratan, sevgiyle
yaratıp şefkatle muamele eden Allah’ın adıyla.
1-) 'Amme yetesâelun;
Neyi
sorguluyorlar? (A. Hulusi)
01 - Neden
soruşturuyorlar? O büyük nübüvvet haberinde. (Elmalı)
'Amme yetesâelun neyi
soruşturuyorlar? Giriş yine belagatli, giriş yine muhteşem, giriş yine insanı
titreten ve çarpan bir giriş. Neyi soruşturuyorlar? Yetesâelun. Aslında ‘Amme;
‘am – ma edatlarından müteşekkil bir kelime. Tesaül babından yetesâelun olduğu
için mana hem özne, hem de nesneden sadır olur bu babda, tesâül babı. Tesâül
babından geliyorsa bir kelime mana hem nesne hem de özneden sadır olur. Hem
fail, hem de mefulden sadır olur. Yani bu durumda neden soruşturuyorlar diye
çevirdiğimin sebebi de anlaşılmış oluyor.
Konuya soruyla girmek Arap
belagatine Kurân ın kattığı orijinal bir katkı olduğunu daha önce bir vesile
ile söylemiştim. Bu da orijinal bir üslup. Neyi soruşturuyorlar, neden
soruşturuyorlar.
[Ek bilgi; Müşrikler kendi
aralarında, öldükten sonra dirilmeyi birbirlerine soruyorlar; inkâr ve alay
maksadıyla hep bu konulardan söz ediyorlardı. Dolayısıyla, olayın önemini,
dehşetini ve müşriklerin tutumlarından dolayı muhatapları hayrete düşürmeyi
ifade etmek için söz soru şeklinde söylenmiştir. (El Sabuni- Savfetut tefasir)]
2-) Anin Nebeil 'Azıym;
Azametli
Haberi mi (ölüm sonrasında yaşamın devamı)? (A. Hulusi)
02 - O
büyük nübüvvet haberini mi. (Elmalı)
Anin Nebeil 'Azıym soruyu sordu,
cevabı veriyor. Muhteşem haberi soruşturuyorlar. Muhteşem haberden zımnen sual
var içinde. Muhteşem haberi mi soruşturuyorlar. O şok haberi mi, şok haberden
soruyorlar. Veyahut ta ikisini birlikte düşünürsek şok haberden sorarak neyin
peşine düşüyorlar. Şok haberi soruşturma konusu yaparak, sanki inanılmaz bir
şeymiş gibi neyin peşine düşüyorlar şeklinde anlamamız gayet mümkin ve doğru
olur.
Haber dedim ama maalesef
Türkçemizde haberin alternatifi müteradifi bir başka kelime yok. Yani Nebe’in
tam karşılığı yok. Nebe’; kaderden ayrı. Arap dilinde fakirin de tasdik ettiği
bir usül, bir dil okulu usulü gereği mutlak müteratif yoktur diyen usule
kendimi yakın hissederim. Hakikaten mutlak müteratif yoktur. En azından
bendeniz bilmiyorum. Mutlaka kelimeler farklı ise ‘İhtilâfü-l esma tedüllü ‘alâ
ihtilâfül Mana. İsimlerin farklılığı, mananın farklılığına delalet eder.
Burada da Nebe’ gelmiş Haber
değil bu. haberden farklı. Haber; basit habere denir. Kişi için önemli olsun
olmasın gelen her tür haber, haberdir. Fakat Nebe’ alan kişi için hayatı
ehemniyeti haiz olan habere denir. Önemli, hayati haber. İşte burada da Nebe’
gelmiş, Anin
Nebeil 'Azıym muhteşem haber, veya korkunç haber, veya muazzam
haber. Her ikisini birden, hem muhteşemini, ihtişamını hem de korkunçluğunu
birleştiren bir kelime, muazzam haber.
Hatırlayınız ..in caeküm fasikun Bi
nebein fe tebeyyen.. (Hucurat/6) size
bir fasık haber getirdiğinde durup araştırın, iyice araştırın diyen ayette Bi haberin gelmiyor. Bi nebe’in geliyor. Yani sizin için çok
değerli bir haber getirdiğinde, sıradan bir haber değil, yani her gelen haber,
yani fasık trafiği gördü bugün trafik yoğun dedi, yani bunu da araştırın
manasına gelmiyor bu. Veya fasık gelirken yolda bir kaza gördü, kaza gördüm
dedi, bu bizim için amel edeceğimiz bir şey değil. Ama eğer bizim amel
edeceğimiz, onu uygulayacağımız, onunla tavır takınacağımız, duruş alacağımız
bir haberse o Nebe’ oluyor, haber olmaktan çıkıyor. Önemli haber, bizim için
amel edeceğimiz, uygulayacağımız haber olmuş oluyor.
3-) Elleziy hüm fiyhi muhtelifun;
Ki o
konuda anlaşmazlık içindedirler! (A. Hulusi)
03 - Ki
onlar onda ihtilâfa düşüyorlar. (Elmalı)
Elleziy hüm fiyhi muhtelifun ki
onlar, o önemli haber hakkında farklı farklı görüşler serdediyorlar. Muhtelifun, farklılaşıyorlar. Farklı
düşünüyorlar, farklı görüşlere sapıyorlar. Acaba; Anin Nebeil 'Azıym geldikten sonra,
o büyük haber, yani kıyamet, ahiret, hesap günü, ölümden sonra bir dünyanın
daha varlığı konusunu niye ihtilaf konusu yapıyorlar? Bunu nasıl anlayacağız?
Muhtelifun. Haydi soruşturmayı anladık. İnanmamak için soruşturma konusu
yapıyorlar. Fakat Muhtelifun; Onda farklı farklı düşünceler serdediyorlar.
Burada işte Mekke’nin inanç
haritası, hatta bölgenin inanç haritası gündeme geliyor. Mekke’lilerin
kafalarının aslında yeniden diriliş konusunda karışık olduğunu serdeden bir
ayet. Öyle çok ta net değil. Bizim genellikle sandığımız ve tefsirlerimizin
çoğunun atladığı gibi, ki bu atlamanın arkasında yatan sebep de gelen tüm
benzer ayetlerde ki inkarcı muhatapların hepsini tek bir zümre sanmamızdan
kaynaklanıyor. Bu aynı şey Hıristiyan’lar içinde geçerli. Kur’an da ki
Hıristiyanlarla ilgili ifadeler. Hatta Kur’an da ki Yahudilerle ilgili
ifadeler. Hepsini bir sanma yanlışlığımızdan kaynaklanıyor. Müşrikler de öyle.
İkiye ayırıyor müşrikler inanç açısından. Kodamanlar var. Bazı kaynaklarda
bunlar 12 ile 18 isim sayılır. Yemen kökenli bir dehriliği savunuyor bunlar.
Bir tür ilkel bir ateizm bu dehrilik. Yani zamanla gelir zamanla gideriz. Bizi
zamandan başka hiçbir şey yok etmez. Dehrilik bu.
Dolayısıyla bunlar ahirete
inanmıyorlar. Bunlar Yemen üzerinden gelen İran kökenli bir dehriliğe, ilkel
bir materyalizme inanıyorlar. Öldükten sonra toprak olacaklarına, toz toprak
olacaklarına. İşte yerden bir avuç toprağı alıp ta bunun gibi olduktan sonra mı
dirileceğiz diyen tip bu tip. Bunlar belli tipler Mekke’de ki. Mümeyye Bin
Halef, Übey Bin Halef, Utbe, Şeybe, Ebu Cehil ve benzerleri. Bir de geniş kitle
var. Bunlar belli belirsiz bir ahiret inancına sahipler ki, putların şefaat
edeceğine inanıyorlar.
Sadece bu değil, Casiye/32. ayeti
de bunun delili. … in nezunnü illâ zannen.. (Casiye 32)
Yani zannediyoruz. Haydi diyelim ki bir ahiret var. manasına gelen bu ibare ile
Kur’an bize aktarıyor; Geniş kitlelerde ki bu şüpheli ahiret düşüncesini. Onun
için burada Elleziy hüm fiyhi muhtelifun farklı farklı
düşüncelere sapıyorlar. İfadesi aslında vahiy ortamında ki ilk muhatap olan
inkarcıların da ahiret konusunda hepsinin tek bir gözeye doldurulamayacağını
gösteriyor.
Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
Nebe’ suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder