Değerli Kur’an dostları Mürselat
suresi insan suresinin hemen arkasından 77. sırada geliyor. Gönderilenler
manasına geliyor. ‘Adiat, Naziat, Zariyat, Saffat ile isim benzerliği var. İbn.
Abbas’ın annesi öyle diyor. Peygamberin ağzından akşam namazında son dinlediğim
sure bu sure idi diyor.
[Ek bilgi; “Başka bir haber de İbn
Abbas’dan geliyor bu rivayet, Buhârî naklediyor; İbni Abbas’ın rivayetinde de
surenin adı aynı ve'l-murselâ-ti 'urfen
diye ilk ayeti ile geçiyor. Bu rivayet şöyle; ibn Abbas annesi Ümmül Fadl,
babası Abbas’a da ebul Fadl derler.
Demek ki ilk oğulları Fadl’mış,
Abbas (ra)’ın. İlk oğula nispetle künyesi anılıyor. İbn Abbas; Ümmül Fadl
diyor benden bu sureyi dinlediğinde ağlamaya başladı. O kadar ağladı ki annem,
niye ağlıyorsun dedim, şöyle dedi “Allah resulünü hatırladım da ona ağlıyorum.
Çünkü benim Allah resulünün dudaklarından, kendi sesinden son dinlediğim sûre
Mürselat sûresidir, son kıldırdığı namaz da akşam namazında dinlemiştim
diyor.
Buradan
da anlıyoruz ki sahabe hanımları Allah resulünün arkasındalar. Ve Resulallah’la
olan hatıralarını unutmuyorlar. Biz yine buradan şunu da anlıyoruz, Allah resulünün
akşam namazında Mürselat suresini okuduğunu. Yani akşam namazı gibi kısa bir
namazda 1,5 sayfalık bir sure okuduğunu anlıyoruz. (Mustafa İslamoğlu)].
Mekki olduğunda hiç şüphe yok,
üslup ve muhteva açısından baktığımızda Mekke’nin ilk yıllarında indirilen
surelere benziyor ve İbn. Mes’ud’dan gelen rivayette bunu doğruluyor. Biz Mina
da bir mağara da saklanıyorduk, bu sure indi diyor. ki 4. yıla, davetin gizli
dönemine, 4. yıla tekabül etse gerektir.
Konusu vahiy ve yeniden diriliş,
hesap günüdür kısaca. Şimdi mürselat suresinin tefsirine geçelim.
1-) Velmurselati 'urfa;
Andolsun
o ardı ardına irsâl olunanlara; (A. Hulusi)
01 - Kasem
olsun o urf için gönderilenlere. (Elmalı)
Velmurselati 'urfen şahit olsun
birbiri ardınca gönderilenler. ‘urfen; Horozun ibiğine ‘urf denir, atın
yelesine atın kimliğini verdiği için ‘urf denir. Ma’ruf ta aynı kökten gelir.
herkes tarafından görülüp, tanınıp bilindiği için. İyi şeyler, iyilik, ma’ruf
tur. Dolayısıyla bunu öyle bir köke atfetmekte mümkün. İyiliği yaymak için
gönderilenler şahit olsun.
Mevsufsuz sıfatlar ilk 5 ayette
gelir. Tıpkı benzeri surelerde olduğu gibi nazi’at ta, ‘adiyat ta Zari’at ta,
Saffat ta mevsufsuz sıfatlarla başlayan 5 sureden biri. Bunlar nelerdir;
müfessirler arasında ihtilaf var. Melekler demişler, rüzgarlar demişler, kâmil
ruhlar demişler. Ama biz tıpkı mukattaat harfleri ile başladığı surelerin nasıl
vahye delalet ediyorsa bu mevsufsuz sıfatlarla başlayan sureler de mevsuflar
vahiydir, ya da vahiyle ilgilidir genel kuraklından hareket ederek manayı öyle
verelim. Şahit olsun birbiri ardınca gönderilen ayetler.
2-) Fel'asıfati 'asfâ;
Şiddetle
esip de savuranlara; (A. Hulusi)
02 - Derken
büküp devirenlere, (Elmalı)
Fel'asıfati 'asfân bir fırtına gibi
ortalığı kasıp kavuranlar. Yani vahiy gelince nasıl fırtına esmiş insanların
akıllarında, kalplerinde, vahyin girdiği toplumlarda nasıl bir fırtına
estirmişti. Mekke de estirdiği fırtınayı bir düşünsenize.
[Ek bilgi; Vahiy gelince insanların aklında nasıl fırtına esmişti. Kalplerinde, toplumda, vahyin girdiği toplumlarda nasıl fırtına esmişti. Bu fırtınayı bir düşünsenize! Hiç vahiyle tanışınca içinizde fırtınalar kopmadı mı? Benim içimde doğrularım vardı, kıl beşini, gör işini, al maaşını gidiyorduk. Bazen kılma beşini, gör işini, al maaşını gidiyorduk. Yani kendi kendimize doğrularımız vardı ve kendimizi iyi sayıyorduk. Kalbim temiz ya ona bak diyorduk. Bir yol tutturmuş gidiyorduk. Vahiy bir geldi, nerden geldi bilmem, bir esti kafamı da, kalbimi de ne varsa yerleşik tabiri caizse anasını ağlattı. Dolayısıyla Fel'asıfati 'asfen; fırtına gibi estikçe eseni düşün. Kur’an’la değişenlere bir bakın. İnsan nasıl değişirmiş. (M.İslamoğlu)]
[Ek bilgi; Vahiy gelince insanların aklında nasıl fırtına esmişti. Kalplerinde, toplumda, vahyin girdiği toplumlarda nasıl fırtına esmişti. Bu fırtınayı bir düşünsenize! Hiç vahiyle tanışınca içinizde fırtınalar kopmadı mı? Benim içimde doğrularım vardı, kıl beşini, gör işini, al maaşını gidiyorduk. Bazen kılma beşini, gör işini, al maaşını gidiyorduk. Yani kendi kendimize doğrularımız vardı ve kendimizi iyi sayıyorduk. Kalbim temiz ya ona bak diyorduk. Bir yol tutturmuş gidiyorduk. Vahiy bir geldi, nerden geldi bilmem, bir esti kafamı da, kalbimi de ne varsa yerleşik tabiri caizse anasını ağlattı. Dolayısıyla Fel'asıfati 'asfen; fırtına gibi estikçe eseni düşün. Kur’an’la değişenlere bir bakın. İnsan nasıl değişirmiş. (M.İslamoğlu)]
3-) Vennaşirati neşra;
Diriltip
ayağa kaldıranlara; (A. Hulusi)
03 - Ve
neşrederek yayanlara, (Elmalı)
Vennaşirati neşran ve ilahi mesajı
yaydıkça yayanlar şahit olsun.
4-) Felfarikati ferka;
Seçip
ayıranlara; (A. Hulusi)
04 - Derken
seçip ayıranlara, (Elmalı)
Felfarikati ferkan Hakk ile batılı
seçip ayıranlar şahit olsun.
5-) Felmülkıyati zikra;
Hatırlatıcıyı
ilka edenlere (şuurda açığa çıkaran kuvveler.
Mele-i Âlâ. Alûn melekler. "İlka" da, "likâ" da aynen
"nefh" gibi derûndan zâhire ya da içten dışa doğru "şuurda"
oluşan bir hâl, hissediştir. Ahfâ - Hafî {Sıfat
tecellisi} - Sır {Esmâ tecellisi} - Ruh {Fuad - Esmâ mânâları yansıtıcısı} - Kalp {Şuur} - Nefs
{Bilinç} sıralamasında, Ruh'tan kalbe
yansımaları anlatır. "Halife - İnsan" bu mertebelerin tamamıdır ya da
bu bütünlüğe "İnsan" adı verilmiştir; denebilir. Bundan yukarısının
ise dile gelip anlatılması doğru değildir, denir. Allâhu âlem! A.H.)! (A. Hulusi)
05 - Sonra
bir öğüt bırakanlara. (Elmalı)
Felmülkıyati zikran derken insanı
tarifsiz güzellikte bir öğütle, bir nasihatle buluşturanlar şahit olsun.
6-) 'Uzren ev nüzra;
Özür (kabahati silmek için) yahut
uyarı olmak üzere. (A. Hulusi)
06 - Gerek
özr için olsun gerek inzar, (Elmalı)
'Uzren ev nüzra Şöyle
meallendirebiliriz biraz açarak; O öğütle imana yöneleni mazur kılan ‘Uzran ve
tevbe edenin de affını müjdeleyen ayetler şahit olsun. 'Uzren ev nüzra. Neziyr; müjde.
7-) İnnema tu'adune levakı';
Vadolunduğunuz
(bâ's) mutlaka
gerçekleşecektir!
07 - Herhalde
size vaad olunan muhakkak olacaktır. (Elmalı)
İnnema tu'adune levakı' elbette
tehdit edildiğiniz şey mutlaka, ama mutlaka gerçekleşecektir.
8-) Feizennücûmu tumiset;
Yıldızlar
silindiğinde (ışıkları görünmez olduğunda), (A. Hulusi)
08 - Hani
o yıldızlar silindiği vakit, (Elmalı)
Feizennücûmu tumiset yıldızlar
söndürüldüğü zaman.
9-) Ve izesSemâu furicet;
Semâ
yarıldığında, (A. Hulusi)
09 - Ve
o Sema açıldığı vakit, (Elmalı)
Ve izesSemâu furicet gök parça
parça, şerha şerha yarıldığı zaman.
[Ek bilgi; PARÇALANAN
GÖK
Göklerin yarılmasına gelince;
Kuran’da göklerin yarılması, zaafa uğramasıyla ilgili başka ayetler de vardır.
Gök yarıldığı zaman (9)
Gök soyulup çıkarıldığı zaman (Tekviyr/11)
Gök yarılıp, çatlamıştır. Artık o gün zaafa uğramıştır. (Hakka/16)
Bu ayetlerin iki türlü anlaşılabileceği kanaatindeyiz.
1 - Birincisi gök kelimesini Evren olarak alırsak, sürekli genişleyen
göğün en dış kısımlarından kaynaklanan bir bozulma (Evren’in vakum yapısının
bozulması kastediliyor da olabilir. Bu uzun konuya burada girmeyeceğiz.)
2 - İkinci olarak gök kelimesini Dünya’mızın Atmosfer kısmı olarak
alırsak, gerçekten de oluşan bu kadar büyük çaplı depremler, yeryüzündeki
faaliyet, muhakkak Atmosfer’i de etkileyecek, Atmosfer hem zaafa uğrayacaktır,
hem yarılacaktır, hem de Atmosfer’in koruyucu tabakası Dünya’nın üstünden
soyulacaktır.
Zaten Atmosfer, Dünya’nın çekim gücünün ve Atmosfer moleküllerinin
hareketinin hassas dengesinde durmaktadır. Dünya’da bahsedilen çapta büyük
denge bozukluklarına Atmosfer de dayanamaz. Ayetlerin birinci dereceden kastı
öngördüğümüz bu iki anlamdan biri olabilir. Biz, ayetlerin her iki duruma
birden işaret ettiğini düşünüyoruz.]
10-) Ve izelcibâlu nüsifet;
Dağlar
savrulduğunda, (A. Hulusi)
10 - Ve
o dağlar savrulduğu vakit, (Elmalı)
Ve izelcibâlu nüsifet ve dağlar un
gibi ufak, toz duman edildiği zaman. Farkındasınız, son saatte ne haber
veriyor. Kimsenin haber veremeyeceği bir gerçekten haber veriyor. Yani şu
milyarlarca yıllık göklerin ve yerin bir ömrü oldun da, bir ölümü oldun da ey
insan sen ölümsüz gibi mi davranasın, senin ki nasıl iş demeye getiriyor.
11-) Ve izerRusulu ukkıtet;
Rasûller
(-Nebiler değil-)
yeni işlevleri için yerlerini aldıklarında. (A. Hulusi)
11 - Ve
o elçiler miykatlarına irdirildiği vakit, (Elmalı)
Ve izerRusulu ukkıtet ve bütün
elçiler, peygamberler şahitlik vaktinde toplandığı zaman. Şahitlik yerinde ve
zamanında toplandığı zaman.
12-) Lieyyi yevmin üccilet;
Hangi
gün için ertelenmişlerdi? (A. Hulusi)
12 - Onlar
hangi güne tecil edildi? (Elmalı)
Lieyyi yevmin üccilet peki, bütün
bunlar ne zaman gerçekleşecek? Hangi gün gerçekleşecekmiş.
13-) Liyevmilfasl;
Ayırt
edilme süreci için! (A. Hulusi)
13 - Fasıl
gününe, (Elmalı)
Liyevmilfasl kötü ile iyi arasında
ki ayırım günü gerçekleşecek. Kötü ile iyi arasındaki ayrım. Yevmil Furkan,
yine yevmidiyn din günü.
14-) Ve ma edrake ma yevmulfasl;
Fasl (ayırt edilme) süreci nedir
bilir misin? (A. Hulusi)
14 – Bildin
mi nedir fasıl günü? (Elmalı)
Ve ma edrake ma yevmulfasl
yevmülfasl nedir sen nereden bileceksin, sen nasıl bileceksin yevmülfasllın ne
olduğunu. Yani Yevmülfaslı dirayetle bilemezsin. Allah’tan rivayet yoluyla
öğren.
Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
Mürselat suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder