33-) Keennehu cimaletun sufr;
Sanki o
(kıvılcımlar)
sarı dev halatlar gibidir! (A. Hulusi)
33 - Sanki
sarı sarı hopalar gibi. (Elmalı)
Keennehu cimaletun sufr sanki Keennehu
cumaletun sufr sanki akkordan halatlar gibi. İki şekilde de okunduğu için
iki şekilde de okudum. Veya, sarı develerin gövdeleri gibi. Dişer okuyuşta da
öyle. Tercihimiz Cumaletün okuyuşuna
dayanmaktadır. Evet, yani akkordan halatlar gibi size doğru atılır.
34-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
O
süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)
34 - Vay
haline o gün yalan diyenlerin. (Elmalı)
Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn
yazıklar olsun o gün yalanlayanlara.
35-) Hazâ yevmu lâ yentıkun;
Bu,
konuşamayacakları gündür. (A. Hulusi)
35 - Bugün
nutukları tutulacağı gündür. (Elmalı)
Hazâ yevmu lâ yentıkun bu ağızlarını
açamayacakları bir gündür. Yani mazeret ileri süremezler, ağızlarını açıp ta
mazeret ileri süremeyecekler. Benim küfür mazeretim şuydu, şunun peşine
takıldım böyle oldum. Bunun aklına uydum böyle oldum diyemeyecekler.
36-) Ve lâ yü'zenü lehüm feya'tezirun;
Onlara
izin de verilmez ki mazeret beyan etsinler! (A. Hulusi)
36 - İzin
de verilmez ki itizar ederler. (Elmalı)
Ve lâ yü'zenü lehüm feya'tezirun o
gün onlara izin verilmeyecek ki özür dilesinler.
[Ek bilgi; Sünnetullâh'ta, ismi ALLÂH olanın "Kudret" sıfatı hâkimdir. İsmi "ALLÂH" olanın "Kaadir" sıfatı gereği, Sünnetullâh denen evrensel sistem ve düzen, her dem güçlünün güçsüzü yok etmesi şeklinde işler! İsmi "ALLÂH" olan, var ettiği sistemde "Kudret" sıfatını ortaya koyar. "Acz" ise sistemde yok olmak içindir! Dolayısıyla, sistemde duygulara ve beşerî değer yargılarına dayalı değerlendirmelerin hükmü yoktur! Acımak veya acınmak sistemin işleyişini etkilemez. Korunmak isteyenler için, içinde bulunulan ortamın gerektirdiği tedbiri almak zorunludur. Duygularına ve beşerî bakış açısına göre yaşayan, bu kararlarının sonuçlarını da yaşar! (A.Hulusi-İnsan ve sırları)]
[Ek bilgi; Sünnetullâh'ta, ismi ALLÂH olanın "Kudret" sıfatı hâkimdir. İsmi "ALLÂH" olanın "Kaadir" sıfatı gereği, Sünnetullâh denen evrensel sistem ve düzen, her dem güçlünün güçsüzü yok etmesi şeklinde işler! İsmi "ALLÂH" olan, var ettiği sistemde "Kudret" sıfatını ortaya koyar. "Acz" ise sistemde yok olmak içindir! Dolayısıyla, sistemde duygulara ve beşerî değer yargılarına dayalı değerlendirmelerin hükmü yoktur! Acımak veya acınmak sistemin işleyişini etkilemez. Korunmak isteyenler için, içinde bulunulan ortamın gerektirdiği tedbiri almak zorunludur. Duygularına ve beşerî bakış açısına göre yaşayan, bu kararlarının sonuçlarını da yaşar! (A.Hulusi-İnsan ve sırları)]
37-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
O
süreci yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)
37 - Vay
haline o gün yalan diyenlerin. (Elmalı)
Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn
yazıklar olsun o gün yalanlayanlara.
38-) Hazâ yevmulfasl* cema'naküm vel'evveliyn;
Bu
ayırt etme sürecidir! Sizi ve öncekileri bir araya getirdik. (A. Hulusi)
38 - Bu
işte o fasıl günü topladık sizi ve evvelkileri, (Elmalı)
Hazâ yevmulfasl işte bu yevmulfasl.
Hakkın batıldan, kafirin mü’min den, iyinin kötüden, doğrunun yanlıştan
ayrıldığı gündür. Yani suyu getirenle testiyi kıranın bir tutulmadığı gündür. cema'naküm
vel'evveliyn orada onlara denilecek ki parantez içi bir intikal
cümlesi ile vereyim manayı; Sizi öncekilerle birlikte işte biz böyle bir araya
getirdik.
39-) Fein kâne leküm keydün fekiydun;
Eğer
bir hileniz varsa, hadi bana bir hile yapın! (A. Hulusi)
39 - Varsa
bir fenniniz atlatın beni, (Elmalı)
Fein kâne leküm keydün fekiydun
haydi eğer elinizde bir kurtuluş planı varsa durmayın hemen o planı uygulamaya
koyun da görelim.
40-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
O
süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)
40 - Vay
haline o gün yalan diyenlerin, (Elmalı)
Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn vay
gele o gün yalanlayanlara, vay gele yalanlayanların başına gelecek olana.
41-) İnnelmüttekıyne fiy zılalin ve 'uyun;
Muhakkak
ki müttekîler (korunmuşlar), gölgelerin ve kaynakların içindedirler. (A. Hulusi)
41 - Şüphesiz
ki (korunan) muttakîler gölgelerde kaynaklar, (Elmalı)
İnnelmüttekıyne fiy zılalin ve 'uyun
fakat Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde olan takva sahipleri, imanı
takviyeli olup ta depremlerde yıkılmayanlar var ya fiy zılalin, gölgelikler altında ve pınar başlarında olacaklar.
42-) Ve fevakihe mimma yeştehun;
Canlarının
çektiklerinden meyvelerle! (A. Hulusi)
42 - Ve
canlarının istediğinden meyveler içindedirler, (Elmalı)
Ve fevakihe mimma yeştehun ve
canlarının istediği her şey onları neşe ve zevke gark edecek. Evet, canlarının
istediği her şey olacak orada ve her şeyden neşe ve lezzet alacaklar.
43-) Külû veşrebû heniy'en Bima küntüm
ta'melun;
"Yaptığınız
çalışmalardan dolayı afiyetle yeyin ve için!" (A. Hulusi)
43 - Yiyin,
için âfiyet olsun işlediğiniz amellere mukabil, (Elmalı)
Külû veşrebû heniy'en Bima küntüm ta'melun
yiyin için afiyet olsun yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyet olsun. Bu
Allah’ın bir ödülüdür denilecek.
44-) İnna kezâlike neczilmuhsiniyn;
Doğrusu
biz muhsinleri (müşahedelerinde Hak'tan gayrı
bulunmayanları) böylece cezalandırırız! (A.
Hulusi)
44 - İşte
biz Muhsinleri böyle karşılarız, (Elmalı)
İnna kezâlike neczilmuhsiniyn işte
biz Allah’ı görür gibi yaşayanları böyle ödüllendiririz. Muhsinleri, iyileri
böyle ödüllendiririz.
45-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
O
süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)
45 - Vay
haline o gün yalan diyenlerin, (Elmalı)
Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn
yalanlayanların vay haline o gün.
46-) Külû ve temette'u kaliylen inneküm
mücrimun;
"Yeyin
ve azıcık keyif sürün (dünyada)... Muhakkak ki siz suçlularsınız!" (A. Hulusi)
46 - Yiyin,
zevk edin biraz, çünkü mücrimlersiniz, (Elmalı)
Külû ve temette'u kaliylen inneküm mücrimun
siz de dünyada yiyip için ve geçici hazların sevdasını sürün, ey yalanlayanlar
güruhu.
47-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
O
süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)
47 - Vay
haline o gün yalan diyenlerin, (Elmalı)
Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn
yalanlayanların o gün vay haline.
48-) Ve izâ kıyle lehümurke'u lâ yerke'un;
Onlara
(müşriklere):
"Boyun eğin" denildiğinde, rükû etmezler! (A. Hulusi)
48 - Yerler,
içerler de rükû' edin denildiği zaman onlara, rükû' etmezler, (Elmalı)
Ve izâ kıyle lehümurke'u lâ yerke'un
zira bir zamanlar dünyada yaşarken onlara Allah’ın huzurunda eğilin denildiğin
de asla eğilmemişlerdi. Allah’tan başka herkesin huzurunda eğilenler, Allah’ın
önünde eğilmemişlerdi.
[Ek bilgi; Allah resulü 48.ayeti
namazdan muaflık isteyen Sakif heyetine okuyor. Bu da veda Haccından sonra, Resulallah’ın
son yılında. Sakif heyetine namaz kılmaları gerektiğini efendimiz söylediğinde,
yiğidin alnı yere değmez diyorlar, tabi böyle ahlaksızca demiyorlar. Diyorlar
ki “kınanırız.” Cahiliye Arap’ı secde etmeyi onursuzluk sayıyor.
Onun için
yalancı peygamberlerden birisi Tüleyha el Esedi olabilir. Özel bir namaz icat
etmiş, secdesiz namaz. Ve ona da gerekçe olarak bir ayet uydurmuş “Allah sizin
kaba etlerinizi havaya dikmenizi emretmez.” Hatta Necm sûresinin ilgili
ayetleri indiğinde bir müşrik kodaman secdeye gitmek nasıl zoruna gidiyorsa
yerden toprağı alıp anlına koyuyormuş. Secde ne mübarek bir terbiye değil mi?
Allah’ın huzurunda eğilmeyenlerin eşyanın önünde hiç doğrulmadıklarını gördük.
(M.İslamoğlu)]
49-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
O
süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)
49 - Vay
haline o gün yalan diyenlerin, (Elmalı)
Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn
yazıklar olsun o gün yalanlayanlara.
50-) Febieyyi hadiysin ba'dehû yu'minun;
Artık
Ondan (Kurân'ın verdiği bu büyük haberden) sonra hangi söze iman ederler? (A. Hulusi)
50 - Artık
bundan sonra hangi söze inanacaklar? (Elmalı)
Febieyyi hadiysin ba'dehû yu'minun
haydi buna inanmadılar, iyi de bundan böyle hangi söze, hangi habere
inanacaklar. Allah’a da inanmadılarsa kimin haberine inanacaklar. Allah’ın ayetlerine
inanmayan kime inanır. Allah’a inanmayanın başkasına inanmasının ne yararı
olur.
HafizanAllahu ve iyyaküm. Allah’a
inanmamak gibi bir küstahlıktan rabbim sizleri ve bizleri muhafaza buyursun.
Rabbim ayetlerin manalarını tüm hücremizde tecelli ettirsin. Rabbim
cehenneminden korusun, cennetine nail etsin.
“Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil
alemiyn”
İddiamızın, davamızın tüm hasılatı ve son sözümüz Alemlerin Rabbine Hamd’dir.
Mürselat suresinin sonu.
Mürselat suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder