Yeni suremiz Kıyamet suresi.
Kıyamet suresi elimizde ki mushafın 75. suresi. Fakat tabii nüzul sırasında 75.
sıraya gelmiyor. Adını büyük kıyam manasında ki, büyük kalkış, küresel kalkış,
ne küreseli evrensel kıyam manasındaki adını ilk ayetinden ve muhtevasından
alıyor.
Zamanı; Suremiz Mekki. Bunda hiç
kuşku yok. Hatta kari’a, mürselat, Beled, Tarık, Tıyn gibi boykot öncesi
surelerin hizasına yerleştirmemiz gerekiyor bizce sureyi. Fakire göre bu sure
Kalem’den sonra Necm den önce inmiş olmalı. Kalem den önce inmiş olamaz. Necm
suresinden de sonra inmiş olamaz. Çünkü Necm de müşriklerin putlarına karşı
açık bir savaş ilanı var. Kalem suresinde de henüz o savaşın ilan edilmediğini,
yavaş yavaş muhataplarla aranın açılmaya başlandığını görüyoruz. Bu sure bu
ikisi arasında olmak durumundadır.
Konusu adından da anlaşılacağı
gibi Kıyamettir. Gerçekte bu surenin konusu insandır. 5 kez el insan kullanılır
surede. Muhatabına zımnen sorar öldükten sonra ne olmayı düşünüyorsun ey insan.
Hani bir çocuğa sorarız ya; Büyüyünce ne olacaksın yavrum? Bu sure de insana
soruyor. Ölünce ne olacaksın ey insan. Ölünce ne olacağımızı soruyor.
Eyahsebul'İnsanu en yutreke süda.
(36)Yoksa insan başıboş bırakılacağını mı zannediyor diyor. Bu surenin berceste
ayetinde diyor bunu. İşte şimdi o ayetin geçtiği muhteşem sureyi, bu muhteşem
burca tırmanabiliriz.
1-) Lâ uksimu Bi yevmil kıyameti;
Kıyamet
sürecindeki gerçekliğe;(A. Hulusi)
01 -
Yo... Kasem ederim o kalkma gününe (yevmi kıyamete)(Elmalı)
Lâ uksimu Bi yevmil kıyameh Lâ
aslında olumsuzluk edatı. Yok, hayır, değil di. Fakat burada neye gelmiş;
Uksimu; ben yemin ederim ibaresinin başında lâ gelmişse bu ikisini bir biçimde
te’lif etmek lazım. Bunu kadiym müfessirlerimizin kahir ekseriyatı te’kit
olarak görürler. Bizce bu görüşe katılmamız mümkün değil. Çünkü te’kit edatları
Arap dilinde çok: İnne, enne gibi birçok te’kit edatı var. Yine fiillerin
başında kad, lekad, vegat, bir çok te’kit edatı var. İsimlerin başında da,
fiillerin başında da gelen bir çok te’kit edatı var. “lâm” Tekit olarak
kullanılabilir. İnne te’kit olarak kullanılabilir, “vav te’kit olarak
kullanılabilir. “fe” Tekit olarak kullanılabilir ve daha bir çok edat var.
neden lâ gelsin, hem de zahiri manasının aksine.
Şöyle de anlayanlar olmuş; Yemin
etmem, yemine gerek yok. Biz bu manayı da tercih etmiyoruz ve fakirin tercih
ettiği mana; bundan ötesi yok, işte ben yemin ediyorum, Allah olarak ben yemin
ediyorum. Allah yemin ediyorsa dahası var mı? Bundan öte söz olur mu? İşte ben
yemin ediyorum, ötesi yok. İşte ben yemin ediyorum Bi yevmil kıyameh kıyamet gününe ben yemin ediyorum.
İşte bu. Rabbimiz yemin ediyorsa
orada insanın tüyleri diken diken olmaz mı? Rabbim sen mi yemin ediyorsun. Ben
kim oluyorum ki rabbim sana inanmayayım. Bunu istiyor bizden, bunu dememizi
istiyor, niye bunu deyince rabbimizin nesi artacak? Hiçbir şeyi. Peki bizim
neyimiz artacak? Her şeyimiz, bizi,m varlığımız artacak, bizim ruhumuz artacak,
bizim cennetimiz var olacak bunu dememizle. Çünkü biz o zaman şah damarımızdan
uzaklaşmayacağız. Kendimizi kaybetmeyeceğiz, rabbimizi kaybetmeyeceğiz.
Geldiği 8 yerin hepsinde de
Allah’a isnat edilir. Lâ uksimu. Yemini. Yeminle başlayan ilk surede budur. Hu
yeminle başlayan uksimu yeminiyle başlayan nüzul sürecinde ki ilk sure de
budur.
2-) Ve lâ uksimu Bin Nefsil Levvameh;
Ve
Nefs-i Levvâme'ye (hakikate ters düştüğünü fark
edip pişmanlığını yaşayan bilince) kasem
ederim! (A. Hulusi)
02 -
Yine yo... Kasem ederim o pişman cana (nefsi levvameye) (Elmalı)
Ve lâ uksimu Bin Nefsil Levvameh
kendini kınayan can, kendini kınayan insan şahit olsun, veya insana yemin
ediyorum, ötesi yok. Söz bitti. Yine ben yemin ediyorum ki kendini kınayan
insana. Veya ben insanın kendini kınayacağına yemin ediyorum. Eğer kıyamet
gününe inanmazsa, kıyamet gününü hesaba katmazsa, hesap gününü hesaba katmazsa,
hesap gününe göre yaşamazsa insanın kendini kınayacağına işte ben yemin
ediyorum, ötesi yok.
Burada ki en Nefsil Levvameh irfan ekolü tarafından sanki müspet bir kullanım
gibi ele alınıyor. Doğru değil. Aşağıda da geleceği gibi, bu aşağıda açılacak;
Kıyamette artık kaybetmiş olan, kaybettiği içinde kendini kınayan ve mazeret
arayan insan tipine tekabül ediyor. Yoksa dünyada kınayan değil. Ahirette
kınayan insan. Onun için nefsi levvame, iyi bir nefis değil, olumlu değil,
müspet değil. Ahirette iş işten geçtikten sonra kendini kınayan insan tipidir
bu. Ayetleri okuduğumuzda onu görüyoruz zaten.
3-) Eyahsebul'İnsanu ellen necme'a 'ızameh;
İnsan,
onun kemiklerini asla cem' etmeyeceğimizi mi sanıyor? (A. Hulusi)
03 -
İnsan sanır mı ki derleyemeyiz kemiklerini? (Elmalı)
Eyahsebul'İnsanu ellen necme'a 'ızameh
yoksa insan kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor. Parçayı dile
getiriyor ki bütünü anlayalım diye. İnsan kendisini toplayamayacağımızı mı
sanıyor. Yoktan var eden, vardan var edemez mi? Yoktan yaratan dağılmışı
toplayamaz mı. Dağılmış olanı toplayamayacağımızı mı düşünüyor inkarcı tip.
4-) Bela Kadiriyne 'alâ en nüsevviye benaneh;
Evet!
Onun parmak uçlarını bile tesviye etmeye (parmak
izlerini bile aynen oluşturmaya) kaadirleriz.
(A. Hulusi)
04 -
Evet derleriz kadir olarak tesviyeye bile parmaklarını. (Elmalı)
Bela Kadiriyne 'alâ en nüsevviye benaneh
yoo..! aksine biz parmak uçlarına varana dek onları yeniden inşa etmeye
kadiriz. Parmak uçlarına varana dek;
Aslında bu parmak uçları Benan, bütünün en küçük parçasını
temsil etse gerektir. Parmak; her şeyi tuttuğumuz, yaparken hep kullandığımız
organ. Aslında iş yapmak parmak ucuyla ifade edilir. Ellerimizle
yaptıklarımızdan bahsetmişti ya, işte ellerimizle kazandığımız her şey aslında
parmaklarımızla kazandığımızdır.
Bir de parmak ucundan kasıt eğer
bu uçsa, Allah’ın imzası vardır orada, özellik oradadır. Allah’ın imzası gerçi
her yerimizdedir. Gözümüzün retinasından tutun da kanımızın grubuna varana
kadar, DNA mıza, RNA mıza varana kadar her yerimizde vardır. Hatta
yüzlerimizde, simalarımızda. Çünkü hiçbir insan başka bir insana tıpkı
benzemez. Ama özellikle parmak ucuna atılan imzayı görmezden gelemeyiz, ilahi
imzayı. 6.5 milyar insanın, 6.5 milyar parmak izi var. Ölmüşleri de sayınız.
6.5 değil 65 milyar olsa 65 milyar parmak izi içinden iki tanesi birbirinin
aynı değildir. Allah’ın yaratışında ki ihtişama bakar mısınız. Şu yeryüzünde
birbirinin aynı iki ağaç bulamazsınız. Şu yer yüzünde birbirinin aynı iki taş
bulamazsınız. Allahuekber..! Hatta toprakta öyle. Alın laboratuarda inceleyin,
3 km. öteden bir toprak alın, onun 3 km. berisinden toprak alın götürün,
içindeki mineraller aynı mı bir bakın. Toprağa bile bir kimlik vermiş rabbimiz.
Rabbimiz her şeye bir kimlik vermiş, insana da vermişte insan kimliğini yırtıp
atıyor. İşte onun için insana vahiy gelmiş. Allah’ın verdiği kimliğin neresini
beğenmedin ey insan. Seni yaratan sana kimlik vermeyecek de kim verecek,
Aslında bu.
Parmak ucumuz; Ebu Davud da gelen
bir hadiste efendimiz şahadet getirirken parmağını kaldırırmış; Eşhedü en lâ ilahe illallâh. Ne demek
bu? Allah’ın birliğine ben şahit olurum. Ey insan, sen kim oluyorsun da
Allah’ın birliğine şahit oluyorsun. Sen şahit olmasan Allah bir olmayacak mı.
Sen şahit olmasan Allah var değil mi (Haşa) Ama Allah bana şahit ol diyor.
Şahide ihtiyaç duyduğu için mi? Asla. Peki niçin? Bana onur vermek istiyor,
şeref vermek istiyor. Ey kul bana şahit olur musun. Kurban olayım, nasıl olmam
ya rabbi.
Bir de olmam diyenleri düşünün,
işte aslında parmak ucumuz antenimiz gibidir, sanki ötelerle bağlantı kuruyor
şehadet getirirken. Ben idrakini dile getiriyor. Ya rabbi “ben” idrakim yoksa
sana şahitte olamam demeye getiriyor. Çünkü ben diye başlıyor; Eşhedü; Ben
şahit olurum, ben şahadet ederim. “Ben” diyemeden Allah diyemez.
Eskiler karıştırırlardı
bencillikle “ben” demeyi. Bencillik ayrı şey, “ben” idraki ayrı şey. Bu ikisini
birbirine karıştırmayalım. “Ben” idraki olmayanın şahsiyeti olmaz.
Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
Kıyamet suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder