c
sayfasından devam
10-) Ve enna lâ nedriy eşerrun üriyde Bimen
fiyl'Ardı em erade Bihim Rabbuhüm raşeda;
"Gerçek
ki biz, arzda (bedende) olanlardan açığa çıkarılacak olan şerr mi; yoksa
Rablerinin muradı, kendilerinde bir reşad mı (hakikati
müşahedenin olgunluğu), buna vâkıf
değiliz." (Bu âyet dahi göstermektedir ki
Rabbinin {Esmâ hakikatinin} kişiye ne yaşatacağı, kişinin Allâh indîndeki açığa çıkış
amacı, cinler tarafından bilinmemektedir. A.H.)
(A. Hulusi)
10 -
Ve doğrusu biz bilmeyiz o Arzdaki kimselere bir şer mi irade edilmiştir, yoksa
rableri onlara bir hayır mı murad etmiştir. (Elmalı)
Ve enna lâ nedriy ve biz anladık ki
gaybı bilmiyormuşuz, gayb dan anlamazmışız. Yani iddiamızın aksine biz gaybı
bilmiyor muşuz, bilirmiş gibi yapar mışız. Görünmeyen varlıklar veya uzaktan
gelen varlıklar. Yani bunların Ahkaf suresinde ki ayetlerle birlikte
anlayacaksak Yahudi olduğunu düşünmemiz lazım. Onlar demişler ki; meğer biz
gaybı bilmezmişiz de gaybı bilirmiş gibi afra tafra satarmışız. Tıpkı falcılar
gibi, tıpkı yıldız falcıları gibi, tıpkı tarotçular gibi, tıpkı müneccimler
gibi. Gayb dan haber vermeye kalkan haddini bilmezler gibi. Aslında gaybı
bilmezler, fakat bilirmiş gibi yaparlar, sıkarlar, sıkarlar, içinden bir kaç
tanesi doğru çıkarsa onu satarlar. Oysa ki bir çoğu da yanlış çıkmıştır.
eşerrun üriyde Bimen fiyl'Ardı em erade Bihim
Rabbuhüm raşeda mesela şu yerdekilere şer mi murat edilmiş, yoksa
rableri onları doğruya ulaştırmayı mı murat etmiş. Bunu da bilmezmişiz. Burada
ince bir nükte var; Şer meçhul kipiyle gelmiş, yani faili belli değil. Fakat
hayır Allah’a nispetle gelmiş. Manidardır gerçekten. Yani Kur’an bize edep
öğretiyor. Demek ki hayrı Allah’a nispet ederken hiç düşünmeyelim ama şer
konusunda; bU başımıza nereden geldi dediğimizde ..min ındi enfüsiküm. (A. İmran/165) kendi yüzünüzden geldi demiyor mu Kur’an.
11-) Ve enna minnessalihune ve minna dûne
zâlik* künna taraika kıdeda;
"Bizden
sâlihler vardır; yine bizden, ondan (Sâlihlik
mertebesinden) aşağı olanlar da vardır... Biz
çok çeşitli tarîkler (türleri - yapıları
anlayışları farklı, kozmopolit halk)
olduk." (A. Hulusi)
11 -
Ve doğrusu bizler: bizlerden salih olanlar da var, olmayanlar da var dilim
dilim tarikatlar olmuşuz. (Elmalı)
Ve enna minnessalihune ve minna dûne zâlik
ve yine bizden iyi kimseler de var, salih olanlar da var ve böyle olmayanlar da
var. Yani facir olanlar, fasık olanlar, kâzip olanlar da var. künna taraika
kıdeda zaten öteden beri biz hep birbirimize aykırı, bir birimizden
farklı, birbirimizin zıddına yollar edinmişiz. Bu son cümleden şunu
anlayabiliriz sanırım, yollarımız ayrı iken akıbetimizin bir olacağını
sanmışız. Bu ayette anlatılanların Yahudiler olduğunu Ahkaf suresinden yola
çıkarak düşünecek olursak, onlar biz Allah’ın dostları ve oğullarıyız
diyorlardı ya. nahnü ebnaullahi ve ehıbbauHU. (Maide/18) ve
biz tümümüz cennetliğiz diyorlardı ya.
Ama asla
aynı değillerdi. Yahudiler içerisinde Zelotlar
vardı, Ferisiler vardı, Esseniler vardı ve diğerleri vardı. Yakubiler vardı ve hatta Samiriler vardı ve bunların Tevrat’ları
da ayrı idi. Bu günkü elde ki Tevrat’ta bile iki rivayet vardır Elohim rivayet Rabbilik rivayet. Dolayısıyla bunların mesela Sadukiler ahirete
inanmazlardı. Peygamberlerden gelen hiçbir geleneğe inanmazlardı. Yunanlılar
gibi yaşarlardı, işgalciler gibi düşünürlerdi, işgalciler gibi yaşarlardı.
Şimdi, iyi
de bu kadar farklılık olmasına rağmen nasıl hepinizde kurtulmuşlar zümresine
gireceksiniz? İşte bu ayet sanki oraya bir atıf gibi geldi bana. Yolarımız ayrı
iken akıbetimiz bir olur sandık. Yahudi kibrine bir atıf.
12-) Ve enna zanenna en len nu'cizAllâhe
fiyl'Ardı ve len nu'cizehu hereba;
"Biz
anladık ki, arzda Allâh hükmünü geçersiz kılamayız ve kaçarak da O'nun hükmünün
yerine gelmesini önleyemeyiz!" (A. Hulusi)
12 - Ve
doğrusu biz anladık ki Allah’ı Arzda acze düşürmemize ihtimal yok, kaçmakla da
onu asla âciz bırakamayız. (Elmalı)
Ve enna zanenna en len nu'cizAllâhe fiyl'Ardı
ve len nu'cizehu hereba ve aklımız kesti ki yer yüzünde asla Allah’a
karşı gelmeyiz ve O’ndan asla kaçıp kurtulamayız. Yani Allah’a karşı gelemeyiz.
Allah’a karşı gelmek istesek bile gelemeyiz. Ama karşı deldiğim zaman da bunu
cezasını görürüz. Allah’tan kaçmaya çalıştık haydi, kaçamayız, nereye
kaçacaksınız. Allah’ın olmadığı bir mekan mı var. Allah’tan nereye kaçacaksınız
onun için ve
len nu'cizehu hereba ve asla kaçıp kurtulamayız. Bunu anladık diyecekler.
Fefirrû ilAllâh
(Zâriyat/50) Allah’tan kaçamazsınız, bari Allah’a kaçın. Kur’an ın dediği gibi.
..eynelmeferr
(Kıyamet/10) nereye kaçmak. Seyrani mizin dediği gibi; Padişah demiş ki
Abdülmecit, Seni sürerim, tanzimata karşı geldiği için. Ölümsüz dizelerin,i o
zaman söylemiş halk şairimiz.
Hakkın
mekanından başka bir mekan,
Bulmak
mümkün ise bul gönder beni.
Bozmak mümkün ise aklım bikrini
Boz da bakir iken dul gönder beni.
[Ek
bilgi; SEYRANİ
ŞİİRLERİ.
Şehr-i hakikata doğru gidenin,
Ayağı altına yol gönder beni.
Fazilet elinde şahlık edenin,
Rabbım kapısına kul gönder beni.
Cehennem yoluna sapsam da şayet,
Cennete rehberim ol gönder beni.
Bozmak mümkün ise aklım bikrini,
Boz da bakir iken dul gönder beni.
Ey Seyranî fermanıdır künfekân.
Mantık-ı vahiddir kudret-i lisan.
Hakkın kudretinden başka bir mekân.
Bulmak mümkün ise bul gönder beni.
(Seyrani)]
Yani sen diyorsun ki düşünme, düşündüğünü söyleme. Aklımın bekaretini mi
bozacaksın haydi boz diyor. Eğer Allah’ın olmayan bir mekan bulursan beni oraya
sür gönder. Sürdüğün yer de Allah’ın mekanı değil midir. Tarihe geçmiş bir
cevap. Aslında hakikati söyleyenleri sürmekle tehdit edenlerin hepsine
verilecek bir cevap olsa gerektir.
13-) Ve enna lema semi'nelhüda amenna Bih*
femen yu'min Birabbihi fela yehafu bahsen ve lâ raheka;
"Biz
hüdayı (Kurân'ı)
işittiğimizde, Onun hakikat olduğuna iman ettik... Kim Rabbine hakikati olarak
iman ederse, (artık o) ne hakkının eksik verilmesinden korkar ve ne de zillete
düşürülmekten!" (A. Hulusi)
13 -
Ve doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik, her kim o
rabbine iman ederse artık ne hakkı yenmek ne de istilâ olunmak korkusu kalmaz.
(Elmalı)
Ve enna lema semi'nelhüda amenna Bih işte tam da bu yüzden biz ilahi rehberliği
işitince kayıtsız şartsız hemen ona inandık. femen yu'min Birabbihi fela yehafu bahsen ve
lâ raheka artık kim rabbine iman ederse, o ne bir ziyana uğrar, yani
bahsen aslında değerinden
eksiltmektir. Değeri olan fiyattan aşağı fiyat vermeye denir. Onun ne değerine
bir zarar gelir, ne de gazaba uğrar.
Buradan şunu anlamıyor muyuz
dostlar. İnsan Allah’ın nezdinde değerlidir. Allah insanı çok değerli yarattı.
Ama insan elleri ile kendi değerini düşürüyor. Eğer iman eder ve Allah’ın
dediği gibi yaşlarsa, Allah onun değerini korur. Yani iman insanın değerini
korur, bunu söylüyor açıkça ayet.
Bölge Yahudilerine Muhammedî
davete inanmada geç kalmama iması şeklinde de anlayabiliriz. Yani zımnen şu;
Uzaktaki Yahudiler, yani cinler. Görünmeyen, ya da bölgeye yabancı olanlar
inandı da, yakındakiler inanmayacak mı? Bunu söylüyor.
14-) Ve enna minnelmüslimune ve minnelkasitun*
femen esleme feülâike teharrev raşeda;
"Bizden
teslim olmuşlar da vardır, hükümlere âsi olan zâlimler de vardır. Teslim
olanlar, hakikatin olgunluğuna talip olanlardır." (A. Hulusi)
14 -
Ve doğrusu bizler: bizlerden Müslimler de var, haksızlar da var, Müslim
olanlar, işte onlar rüşd-ü sevabı arayanlardır. (Elmalı)
Ve enna minnelmüslimune ve minnelkasitun
bununla beraber içimizden Allah’a tam teslim olan da var, haddini aşanda var.
Kendine kötülük eden de var. femen esleme feülâike teharrev raşeda ama kim de
Allah’a kayıtsız şartsız teslim olursa, işte onlar doğru bir bilince ermiş
olanlar.
Şöyle mi açsam acaba Teharru raşeda; doğru bir bilinç inşa
etmenin hakkını verenlerdir. Veya doğru bir bilinci hakkıyla inşa edenlerdir.
Çünkü rüşt; doğru bir bilinç inşa etmektir.
Teharru raşeda belki de şeytandan, nefsin tuzaklarından, kelepçelerinden,
bukağılarından, palangalarından kurtulmuş, hür olmuş, tamamen nefsin ve
şeytanın tuzaklarından ve zincirlerinden arınarak Allah’a yönelmiş olan hür
bilinç manasına gelse gerektir.
15-) Ve emmelkasitune fekânu licehenneme
hatabâ;
"Hükümlere
karşı çıkan zâlimler ise cehennem için odun oldular!" (A. Hulusi)
15 -
Amma haksızlar Cehenneme odun olmuşlardır. (Elmalı)
Ve emmelkasitune kendini kötülük
edenlere, kendine zulmedenlere, haddini bilmeyenlere gelince fekânu licehenneme
hatabâ sonunda onlar cehenneme odun olacaklar.
Devam wdiyor e sayfasına geçiniz
Cin suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder