D sayfasından devam
86-)
Elem yerav enna ce'alnelleyle liyeskünu fiyhi vennehare mubsıra* inne fiy
zâlike leâyâtin likavmin yu'minun;
Görmediler
mi ki, biz geceyi onda sükûn bulsunlar diye ve gündüzü de görülesi kıldık...
Muhakkak ki bu olayda iman eden bir toplum için elbette işaretler vardır.
(A.Hulusi)
86 - Görmediler
mi biz içinde sükûn bulsunlar diye geceyi yaptık, göz açmak üzere de gündüzü!
Elbette bunda iman edecek bir kavim için siz âyetler var. (Elmalı)
Elem
yerav enna ce'alnelleyle liyeskünu fiyhi vennehare mubsıran Hem
onlar geceyi bağrında dinlensin diye karanlık, gündüzü de hayatın yasasını
görsünler diye aydınlık kıldığımızı hiç mi düşünmediler. inne fiy zâlike leâyâtin likavmin yu'minun
elbette bunda inanacak bir toplum için alınacak bir ders mutlaka vardır.
Gece ve gündüz bağlamına göre ya
iman ve küfre, ya da bu dünya ve öte dünyaya ima içerir. Hayatın çift boyutlu
yasası ayetin içinde açıklama cümlesi olarak yer verdim. Hayatın yasası neydi?
Çift boyutu. Hayatın yasasının çift boyutluluğudur. Çift kutupluluğudur. Gece
ve gündüz, iyi ve kötü, güzel ve çirkin, iman ve küfür, yüksek ve alçak, dünya
ve ahiret, bura ve öte, yani işte hayatın çift boyutluluğu.
87-)
Ve yevme yünfehu fiys Suri fefezi'a men fiys Semavati ve men fiyl Ardı illâ men
şaAllâh* ve küllün etevhü dahıriyn;
O
süreçte, Sur'da nefholunduğunda (bedenden
nefholduğunda - ruhun bedene nefholması diye anlatılanın tersinin oluşması,
yani ölümün tadılması; ya da mahşerde kişilerin kabirlerinden dışarıya
nefholması), Allâh'ın diledikleri müstesna,
semâlarda (bilinç boyutunda kendini bulmuş olan) kim var ve arzda (bedensel
yaşamda) kim var ise dehşetle korkar! Hepsi
boyun bükmüş olarak O'na gelirler. (A.Hulusi)
87 - Hele
Sûr üfürüleceği, üfürülüp de bütün Göklerdeki kimseler, Yerdeki kimseler,
Allahın dilediği müstesnâ olmak üzere hepsi feza' ile ürperdiği ve her biri ona
hor, hakir geldikleri gün ne müthiştir? (Elmalı)
Ve
yevme yünfehu fiys Sur ve o gün sura üflenecek fefezi'a men fiys Semavati ve men fiyl Ardı illâ men şaAllâh
Bunun üzerine Allah’ın dilediği kimseler hariç göklerde ve yerde bulunan herkes
dehşete kapılacak ve küllün etevhü dahıriyn
yine herkes başı önde onun huzuruna gelecek. Baş kaldıran ve teslim olmayan
insan mecburen, mahkûmen teslim olacak o gün.
88-)
Ve teral cibale tahsebüha camideten ve hiye temürru merres sehab*
sun'Allâhilleziy etkane külle şey'* inneHU Habiyrun Bima tef'alun;
Dağları
(bedenindeki organları) görür de, onları sâbit - değişmez sanırsın; onlar
bulutların (fikirlerin) geçip gittiği gibi, geçip gider (çeşitli anlayışlara dönüştüğü)
hâlde... (Bu nefh-i sur ve o sürece mahsus
oluşlar) Allâh'ın sanatıdır ki, her şeyi
yaşanası değişmez gerçeklik yapmıştır... Muhakkak ki O, yaptıklarınızı (onların
yaratanı) Habiyr'dir. (A.Hulusi)
88 - Bir
de o dağları görür câmid sanırsın, halbuki onlar bulut geçer gibi geçer, her
şey'i itkan eden Allahın sun'u, o şüphesiz Habîr’ dir ne yapıyorsanız. (Elmalı)
Ve
teral cibale tahsebüha camideten ve hiye temürru merres sehab şimdi hareketsiz
ve sabit sandığın dağların, kayıp giden bulutlar gibi gittiğini görürsün..
Kıtasal sürüklenme dedikleri şey
bu continantel Drift diyorlar buna. Son saat bağlamında olmasına rağmen
dağların yok olup gittiğini söylemiyor. Ki bu meyanda ki bir çok ayet dağların
toz duman olduğunu, pamuk gibi atıldığını yok olduğunu söyler. Bu durumda
bağlamıyla münasebeti şöyle açıklanabilir bu ayetin dağların bilinçsiz hareketlerini
dahi izleyen ve bir yasaya bağlayan Allah’ın, insanın eylemini göz ardı
etmesini nasıl düşünebilirsiniz. Yani insandan gafil kalır mı. Dağların
hareketini bile kale alan Allah insanın eylemini, amelini kale almaz mı?
sun'Allâhilleziy
etkane külle şey' her şeyi mükemmel bir nizama bağlayan Allah’ın
sanatıdır bu. inneHU Habiyrun Bima tef'alun
şüphe yok ki yaptığınız her şeyden haberdar olan da yine odur.
89-)
Men cae Bil haseneti felehu hayrun minha* ve hüm min feze'ın yevmeizin aminun;
Kim
güzel vasıflarıyla geldi ise, onun için ondan daha hayırlısı vardır... Onlar o
süreçte korkulası şeylerden güvendedirler. (A.Hulusi)
89 - Her
kim hasene ile gelirse o vakit ona ondan daha hayırlısı var ve onlar o günkü
feza'dan emîn kalırlar. (Elmalı)
Men
cae Bil haseneti felehu hayrun minha kim güzel eylemlerle huzura
varırsa daha hayırlısıyla karşılığını bulacaktır. ve
hüm min feze'ın yevmeizin aminun üstelik onlar o günün dehşetinden
emiyn olacaklardır.
Lâ
yahzünühümül feze'ul ekber.. (enbiya/103) te ki ayetini hatırlayın.
Onlar o günün dehşetinden katiyen etkilenmeyeceklerdir.
90-)
Ve men cae Bisseyyieti fekübbet vucuhühüm fiynnar* hel tüczevne illâ ma küntüm
ta'melun;
Kim de
kötülüğüyle geldiyse, onların yüzleri de ateşte tersine çevrilmiştir...
"Sadece yaptıklarınızın sonucunu yaşarsınız!"... (A.Hulusi)
90 - Her
kim de fenalıkla gelirse artık yüzleri ateşte sürtülür, başka değil sırf
yaptığınız amellerin cezası. (Elmalı)
Ve men
cae Bisseyyieti fekübbet vucuhühüm fiynnar kimde kötü maksatlı
eylemlerle huzura gelirse artık onlarda yüz üstü ateşe atılacaklar,
kapaklanacaklardır. hel tüczevne illâ ma küntüm
ta'melun şimdi siz yapıp ettiklerinizin dışında başka bir karşılık
mı bekliyordunuz, yani ne bekliyordunuz Allah’tan. Allah azab etmez, siz
akıbetinizi kesp edersiniz. Suyu getirenle testiyi kıranı bir tutmasını mı
istiyorsunuz Allah’tan. İnsan geleceğini kendi elleriyle inşa eder diyor bu
ayet.
91-)
İnnema ümirtü en a'bude Rabbe hazihil beldetilleziy harrameha ve leHU küllü
şey'* ve ümirtü en ekûne minel müslimiyn;
"Ben
yalnızca şu beldenin Rabbine kulluk yapmakla emrolundum... Ki O (beldenin Rabbi) onu
saygıdeğer kılmıştır ve her şey O'nun içindir! Ben teslim olmuşlardan (olduğumun farkındalığını yaşamakla) hükmolundum!" (A.Hulusi)
91 - Ben
sâde emr olundum ki şu beldenin şanına hürmet veren, her şey de kendisinin olan
rabbine ibadet edeyim, hem emr olundum ki halîs müslimînden olayım. (Elmalı)
İnnema
ümirtü en a'bude Rabbe hazihil beldetilleziy harrameha ey peygamber
de ki ben yalnızca O’nun mübarek kıldığı şu şehrin rabbine kulluk etmekle
emrolundum. ve leHU küllü şey' zira her
bir şey sadece ona aittir. ve ümirtü en ekûne minel
müslimiyn yine ben ona gönülden teslim olanlardan biri olmakla emr
olundum. Unutmayın en ekûne minel müslimiyn
gönülden teslim olanlardan biri olmak, yani Süleyman gibi, yani Musa gibi, Yani
Salih gibi daha önce kıssası anlatılan peygamberlerin izini sürmek. Çünkü İslam
tüm peygamberlerin getirdiği ortak mesajdır.
92-)
Ve en etlüvel Kur'ân* femenihteda feinnema yehtediy linefsih* ve men dalle
fekul innema ene minel münziriyn;
"Kurân'ı
bildirmekle de!"... Artık kim hakikati kabul ederse, nefsinde hakikati
yaşamak için bu yolda yürümüş olur... Kim de saparsa, de ki: "Ben yalnızca
uyarıcılardanım!" (A.Hulusi)
92 - Ve
Kur'an okuyayım, bunun üzerine her kim hidayeti kabul ederse sırf kendi lehine
eder, kim de sapa giderse de ki: ben sâde tehlikeyi haber verenlerdenim. (Elmalı)
Ve en
etlüvel Kur'ân bir de bu Kur’an ı insanlara okuyup iletmekle emr
olundum. ..feinnema aleykel
belağ.. (Ra’d/40= diyordu ya Kur’an sana düşen sadece tebliğdir. Yani iletmektir. Gerisi mi femenihteda feinnema yehtediy linefsih bundan
böyle kim doğru yola gelirse o kendisi için doğruyu bulmuş olur. Yani gerisi
bu. Kim hakkı bulursa kendi lehinedir. ve men dalle
fekul innema ene minel münziriyn kimde yoldan saparsa o zaman de ki
ben sadece bir uyarıcıyım, gerisi insana kalmıştır de. Özgür tercihiyle kendi
geleceğini insan belirleyecektir.
93-)
Ve kulil Hamdü Lillâhi seyüriyküm âyâtiHİ feta'rifuneha* ve ma Rabbüke Bi
ğafilin 'amma ta'melun;
De ki:
"El Hamdu Lillâh! O size işaretlerini gösterecek, siz de onları
tanıyacaksınız!" Rabbin yaptıklarından bîhaber değildir."(A.Hulusi)
93 - Ve
de ki: hamdolsun Allaha: o size âyetlerini gösterecek de onları tanıyacaksınız
ve rabbin ne yapacağınızdan gafil değil. (Elmalı)
Ve
kulil Hamdü Lillâhi seyüriyküm âyâtiHİ feta'rifuneha nihayet en
sonunda şunu söyle ey insanoğlu; Hamd olsun o Allah’a ki sizi size alametlerini
gösterecek siz de o alametleri tanıyacaksınız. Yani sadece Allah’ın alameti
göstermesi yetseydi şu ayetlere muhatap olan herkes iman ederdi. Bir de görmek
lazım. Sadece ışık yetseydi görmeyenlerde görürdü. Ama sadece göz yetseydi o
zaman göz mutlak karanlıkta da görürdü. İkisi de tek başına yetmez. Bir göz bir
de ışık lazım. Vahiy ışıktır, o halde sizde gözünüzü açın.
ve ma
Rabbüke Bi ğafilin 'amma ta'melun ve rabbin yaptıklarınıza karşı
asla duyarsız değildir, gafil değildir. Ey insanoğlu dağların hareketlerini bir
yasaya bağlayan Allah, senin hareketlerini bir yasaya bağlamaz mı sanıyorsun.
Seni başı boş mu bırakacak sanıyorsun. Seni başıboş bırakmadığı için sadece
O’na yapacağın, söyleyeceğin bir tek söz vardır; Elhamdülillah..!
Bizi başıboş bırakmayan Allah’a
sonsuz sayıda hamd olsun.
“Ve ahiru
davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
120. videonun sonu.
120. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/10/26/islamoglu-tef-ders-neml-059-093120/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder