A sayfasından devam
65-) Ve yevme yünadiyhim feyekulü ma zâ
ecebtümül murseliyn;
O
süreçte onlara nida eder de şöyle der: "Rasûllere ne cevap verdiniz?"
(A.Hulusi)
65 - Ve hele onlara haykırıp da gönderilen
Peygamberlere ne cevap verdiniz diyeceği gün. (Elmalı)
Ve yevme yünadiyhim feyekulü ma zâ ecebtümül
murseliyn işte o gün Allah onlara seslenecek ve gönderilen elçilere
nasıl bir karşılık verdiniz diye soracak. A’raf/6. ayetine bir atıf görüyorum
burada; Felenes'elennelleziyne
ürsile ileyhim velenes'elennel murseliyn (A’raf/6) kendilerine
peygamber gönderilen, elçi gönderilen, davetçi gönderilen toplumlardan,
kitlelerden mutlaka hesap soracağız. Dönüp onlara gönderilen elçilerden de
hesap soracağız.
Burada bir yarısı var. Bu
A’raf/6. ayetin yarısı burada Ve yevme yünadiyhim feyekulü ma zâ ecebtümül murseliyn
yani kendilerine elçi gönderilenlerden hesap sorulacağı burada ifade
buyruluyor. Ama ilerde 75. ayette diğer yarısı gelecek. Gönderilen elçilerin
tanıklığı gelecek. Burada elçi gönderilen toplumların tanıklığı. Yani elçilere
nasıl karşılık verdiniz. Sizi onlar davet edince siz ne dediniz.
Resulallah’ın o endişesini
gözünüzün önüne bir an için getirsenize. Veda hutbesinde iyice ortaya çıkan
hutbelerinde iyice ortaya çıkan o endişelerinde artık gözlerinde yaşa
dönüşmüştü efendimizin. Nerede hutbeye çıksa her konuşmasının sonunda; “Ey
insanlar dikkat edin elâ hel Bellağt..! tebliğ ettim mi” diye onlardan onay
istiyordu. Onlar; “Sen risaletini tebliğ ettin ebbeytel emâne, emaneti eda
ettin diye şahitlik yapınca Nebi yaşlı gözlerini yukarı kaldırarak Allahümme
şeht, Ya rabbi, Allah’ım şahit ol.” Bu endişe peygamberlerin görevlerinden
hesaba çekileceğini ifade eden bu ayetlerin, nebinin iç dünyasında nasıl
yankılandığının açık bir göstergesidir.
Ya biz? O görevini yaptı, onun
arkasından 1400 yıl geriden gelen biz şahitler onun görevini tam yaptığının
tanıklarıyız. Ya biz? Onun getirdiği emanete kendi görevimizi yaptık mı aslında
belki sorulması gereken bu ve Kur’an da bu soruyu soruyor.
66-) Fe'amiyet aleyhimül enbaü yevmeizin fehüm
lâ yetesaelun;
Oysa o
süreçte tüm geçmişin haberleri onlara kapanır! Onlar birbirlerine de
soramazlar! (A.Hulusi)
66 - Artık
o gün onlara bütün haberler kör olmuştur, o vakit onlar artık birbirlerine de
soruşmazlar. (Elmalı)
Fe'amiyet aleyhimül enbaü yevmeizin
fakat artık onların haber kaynakları kuruyup körelmiş olacak. Madem elçinin
ötelerden getirdiği habere itibar etmeyecekler, artık haber kaynağı da onlara
körelmiş olacak, hiçbir haber alamayacaklar. Yani kendilerini mazur kılacak bir
haber alamayacaklar, bir şey söyleyemeyecekler. fehüm lâ yetesaelun dahası onlar
birbirlerine soru bile soramayacaklar. Yani dönüp te konuşamayacaklar bile.
67-) Feemma men tabe ve amene ve amile salihan
fe'asâ en yekûne minel müflihıyn;
Fakat
kim yanlışından pişmanlıkla geri dönüp, iman edip imanının gereğini uygularsa,
(işte onun)
kurtuluşa erenlerden olması umulur. (A.Hulusi)
67 - Amma
tevbe ve iman edip salâh ile çalışan kimse işte o felâh bulanlardan olmayı
umabilir. (Elmalı)
Feemma men tabe ve amene ve amile salihan
fakat tevbe eden iman eden ve salih amel işleyen doğru, iyi, yararlı ve güzel
davranışlar üreten kimselere gelince. 3 şey; Tevbe, iman, Salih amel. Tevbe
Allah’a yöneliş, yani önce arınma, “Lâ ilâhe” önce temizleme, önce süpürme,
önce enkaz kaldırma. Ondan sonra iman; “İllallah” İman temizlenen yere iman
binasını inşa etme. Ondan sonra amel. Bu binayı güzelleştirme, çevresini
süsleme, yeşillendirme, musluklarından su akıtma, lambasından aydınlatma, içini
pırıl pırıl etme ve onu diri ve ayakta tutma, onu sürekli bakımlı kılma. Yani
işte kök işte gövde, işte meyve. Çünkü iman bir ağaçtır ki amel o ağacın
meyvesidir.
fe'asâ en yekûne minel müflihıyn
İşte böylelerinin kurtuluşa erenlerden olmaları beklenecek. Bu iman ağacını
doğru ekip, doğru sulayıp, doğru gübreleyip, doğru bakıp ondan meyve alanların
işte müjdesi bu. Kurtuluşa ereceği umulacak. Demek ki Kur’an bir kurtuluş
tarifi yapıyor.
Bizim kurtuluş tarifimizden
farklı. Biz kurtuluşa farklı şeyler yüklüyoruz, anlamlar yüklüyoruz. Kur’an sa
kurtuluş deyince ebedi kurtuluşu anıyor. Bunu kastediyor. Bizim kurtuluşla
kastettiğimiz şeyler, Kur’an a göre kurtuluş olmuyor. Kur’an eğer ebedi hayatta
kurtulmuşsanız sem kurtuldun diyor. fekad
fe’ase, fakat kurtuldun demiyor.sizin kurtulduğunuzu zannettiğiniz bir çok
noktada; battın sen, bittin sen diyor Kur’an. Onun için kendi lügatını, kendi
sözlüğünü Allah’ın lügatıyla eşitleyen, Allah’ın gör dediği yerden bakar.
68-) Ve Rabbüke yahlüku ma yeşau ve yahtâr* ma
kâne lehümül hıyeretü, subhAnAllâhi ve tealâ 'amma yüşrikûn;
Rabbin
dilediğini yaratır ve seçer! Onların ihtiyârı (seçim
hakkı) yoktur! Allâh Subhan'dır! Şirk
koştukları şeylerden Âli'dir! (A.Hulusi)
68 - Rabbin
dilediğini yaratır ve ihtiyar eyler, muhayyerlik onların değil, sübhan o Allah
ve çok yüksek onların şirkinden. (Elmalı)
Ve Rabbüke yahlüku ma yeşau ve yahtâr
ne ki dilediğini yaratan ve elçi seçen senin rabbindir. ma kâne lehümül hıyere zaten bu
konuda onların seçim hakkı asla olmamıştır.
Bu iki cümlenin farklı bir
çevirisi de şöyle yapılabilir; Dilediğini yaratan ve insanlar için hayırlı
olanı seçen yalnızca senin rabbindir. Ki; Taberi ve Zemahşeri bu tür bir
okumadan yanadırlar. Bu tür bir okuma da “ma” ismi mensul olarak görülmüş ve
okunmuştur. Yani ilgi zamiri. Ellezi ilgi anlamına okunmuştur. Fakat benim
tercih ettiğim çeviride “ma” nafiyedir yani olumsuzluk edatı olarak okunmuştur.
Aslında Taberi ve ona katılanlar
bu ayeti cüz’i irade, Külli irade bağlamında okumuşlardır. Onun içinde ma kâne lehümül
hıyere cümleciğini cüz’i iradeyi, insan iradesini reddetmeye
eğilimli akımlar kullanmasınlar, istismar etmesinler diye bu okumayı tercih
etmiştir. Fakat bu ayetin bağlamı yukarıdaki 65. ayetten yola çıkarak risaletle
ilgilidir. Yani genel değildir özeldir. Peygamberlikle onun içinde burada ki hıyera, seçim peygamberin seçimiyle
alakalıdır. O nedenle Allah peygamberi kendisi seçer.
Burada hatta bazı tefsirlerimizin
ki onların başında elimize kadar ulaşan ilk tam tefsir olan Mukatil’in
tefsirinde bir de sebeb-i nüzul zikredilir, iniş nedeni. Orada Velid Bin Muğire
şöyle bir söz söyler. Eğer bu vahiy gelecek idiyse şu iki şehrin iki büyüğünden
birine gelmeliydi. O iki büyükten biri kendisidir Velid Bin Muğire. Öbürü de
Urve Bin Mes’ud Ettekafi yani sakif kabilesinin Taif’te yaşayan büyüğü Urve Bin
Mes’ud’dur onun için onun söylediği bu söz Zuhruf/31 ayetinde nakledilir. Onun
için Zuhruf/31 le bu ayeti açıklamak daha doğru bir yaklaşım olsa gerektir.
Yani özetle burada ki seçim peygamber seçimidir ve elbette Allah’tan başka
kimse peygamberi belirleme hakkına sahip değildir.
subhAnAllâhi ve tealâ 'amma yüşrikûn
yüceler yücesi Allah’ın aşkın olan zatı onların şirk koştukları her şeyin çok
ötesinde, çok üstündedir. Sad/5 ayetiyle açıklanır yine Mukatil tarafından bu
cümle.
69-) Ve Rabbüke ya'lemu ma tükinnü suduruhüm ve
ma yu'linun; (A.Hulusi)
Senin
Rabbin onların içlerinde sakladığını da, açıkladıklarını da bilir. (A.Hulusi)
69 - Hem
rabbin bilir onların sîneleri ne saklıyor ve de ilân ediyorlar. (Elmalı)
Ve Rabbüke ya'lemu ma tükinnü suduruhüm ve ma
yu'linun onların göğüslerinde sakladıklarını da, açığa vurduklarını
da en iyi senin rabbin bilir.
70-) Ve HUvAllâhu lâ ilâhe illâ HU* leHUl Hamdu
fiyl ula vel'ahireti, ve leHUl hükmü ve ileyHi turce'un;
"HÛ"
Allâh'tır, tanrı yoktur; sadece "HÛ"! Baştan sona Hamd O'na aittir ve
dahi hüküm O'na aittir; O'na rücu ettiriliyorsunuz. (A.Hulusi)
70 - Allah
o, başka tanrı yok ancak o, önünde sonunda hamd onun, hüküm onun, nihayet
döndürülüp ona götürüleceksiniz. (Elmalı)
Ve HUvAllâhu lâ ilâhe illâ HU zira o
kendisinden başka tanrı olmayan tek Allah’tır. leHUl Hamdu fiyl ula vel'ahirah bu
dünyada da öte dünyada da hamd bütünüyle O’na mahsustur. Övgü ve sena yalnızca
O’nadır. Yada; lafzen çevirirsek önünde de, sonunda da fiyl ula vel'ahirah hamd, övgü,
sena sadece Allah’a mahsustur. Neden? Çünkü varlığın gerçek sahibi O’dur.
Varlığın gerçek sahibi dururken onun dışında varlığı ona borçlu olanlara minnet
etmek bir mü’mine yakışmaz. İşte burada hatırlatılan odur ki zaten biraz sonra
gelecek olan ve Karun kıssasının en can alıcı boyutuyla anlatıldığı bu ayetler
bir girizgah hükmü taşıyor o olaya. Şu anda işlediğimiz ayetler o olaya doğru
hazırlıyor bizi. Yani mülkün sahibi kim. Kime minnet duyacaksın ey insanoğlu.
ve leHUl hükm nihai yargıda sadece
O’na aittir. Yani son sözü Allah söyler. Sen söylersin, o söyler, tamam. Senin
amaç saydığın aslında araçtır. Görebildiğin yere kadardır. Fakat unutma ki
insanların iradelerinin tamamını birleştirseniz Allah’ın mutlak iradesi
içerisinde sadece bir nokta kadar. Onun içinde son söz O’na aittir. Bu manada
kozmik irade O’nundur. ve ileyHi turce'un zira sonunda O’na
döndürüleceksiniz. Yani O’na döndürülecekseniz eğer;
Burada bir tek şeye dikkat
etmemiz gerekiyor; hesabını verebileceğiniz bir hayat yaşamak. Eğer O’na
döndürülecekseniz ki O’ndan geldiniz; sonuçta hesaba çekileceksiniz. Hesabını
verebileceğiniz bir hayat yaşayın.
71-) Kul eraeytüm in ce'alAllâhu aleykümül
leyle sermeden ila yevmil kıyameti men ilâhun ğayrullahi ye'tiyküm Bi dıya'*
efela tesme'un;
De ki:
"Düşünün bakalım... Eğer Allâh geceyi kıyamet sürecine kadar üzerinize
sürekli kılsa, Allâh dışında size ışık olacak tanrı mı var? İşitmiyor
musunuz?" (A.Hulusi)
71 - De
ki: söyleyin bakayım eğer Allah üzerinizde geceyi Kıyamet gününe kadar sermedî
kılarsa size bir zıya getirecek Allahın gayri tanrı kim? Halâ dinlemeyecek
misiniz? (Elmalı)
Kul eraeytüm in ce'alAllâhu aleykümül leyle
sermeden ila yevmil kıyameh de ki; hiç düşündünüz mü eğer Allah
geceyi üzerinizde kıyamet gününe kadar sürekli kılsaydı, hiç kesmeseydi, gündüz
hiç olmasaydı, Allah böyle takdir etseydi yani, men ilâhun ğayrullahi ye'tiyküm Bi dıya'
Allah’tan başka size aydınlık getirecek, sizi aydınlatacak, sizi ışıtacak bir
tanrı var mıydı, ya da kimdi tam metine uyarak çevirirsek eğer. Allah’tan başka
sizi aydınlatacak tanrı kimdi efela tesme'un hala bu sese kulak vermeyecek
misiniz. Hala bu çağrıyı dinlemeyecek misiniz.
72-) Kul eraeytüm in ce'alellahu aleykümün
nehare sermeden ila yevmil kıyameti men ilâhun ğayrullahi ye'tiyküm Bi leylin
teskünune fiyh* efela tubsırun;
De ki:
"Düşünün bakalım... Eğer Allâh gündüzü kıyamet sürecine kadar üzerinize
sürekli kılsa, Allâh dışında, içinde sükûn bulacağınız bir gecenizi oluşturacak
tanrı mı var? Bunu görmüyor musunuz?" (A.Hulusi)
72 - De
ki: haber verin bakayım eğer Allah üzerinizde gündüzü kadar sermedî kılarsa
size içinde dinleyeceğiniz bir gece getirecek Allahın gayri tanrı kim? Hâlâ
görmeyecek misiniz? (Elmalı)
Kul eraeytüm in ce'alellahu aleykümün nehare
sermeden ila yevmil kıyameh deki hiç düşündünüz mü eğer Allah
gündüzü üzerinizde kıyamet gününe kadar sürekli kılmış olsaydı men ilâhun
ğayrullahi ye'tiyküm Bi leylin teskünune fiyh Allah’tan başka size
bağrında dinlendiğiniz geceyi getirebilecek tanrı kimdi efela tubsırun hala bu gerçeği
görmeyecek misiniz.
Bu iki ayet birbiri ile bir
bütün. Hakkı gören bir göz ve vahyin, ve konuşan kainatın sesini duyabilecek
bir kulak var mı diyor, soruyor muhatabına. Yani bu ayetler aslında insanoğluna
doğru yolu gösteren tek işaretler değil, eğer insanoğlu aklını doğru kullanırsa
şu kainatta gördüğü, içinde yaşadığı gece ve gündüz dahi okunmayı bekleyen
birer ayettirler. Bu ayetleri doğru okursa eğer o zaman inen vahyin gösterdiği
hakikati kainattaki ayetlerde gösterir. Eşyanın çift kutupluluğuna bir atıf var
bu ayetlerde. Gece ve gündüz, yani kozmik denge.
Tabii burada belki bir müddet
sonra anlatılacak olan Karun kıssasında servet dengesinin nasıl dünya lehine
bozulduğu dile getirilecek. Burada gece ve gündüzle insanın hayatında ki
dengeyi Allah’ın nasıl sağladığını, hayatı oluşturan denge mekanizması
bozulunca, veya bozulursa, farzı muhal bozulsaydı, olmasaydı insanın mevcut
huzurunun kalmayacağı, mevcut değerleri üretemeyeceği güzel bir
üslupla,muhteşem edebi bir üslupla anlatılarak aslında insana mesaj veriliyor.
Dengeyi koru. Gecenin hakkını ver, gündüzünde. Gündüzün hakkı çaba göstermek,
gecenin hakkı dinlenmek. Dinlenmeyi suç sayma, eğer iyi dinleniyorsan iyi bir
sabaha hazırlanıyorsun demektir. Onun için;
Es Salâtu Hayrun mine’n Nevm.
Namaz uykudan hayırlıdır. Yani uyku hayırlıdır da namaz uykudan daha
hayırlıdır. Onun için daha hayırlı bir şey geldiğinde daha az hayırlı olanı
terk edip ona geçin. Ama unutma ki Allah eğer gece ya da gündüzden birini
vermemiş olsaydı bu ikisi bir birinin işine yaramazdı. Yani diğerinin işlevi de
yok olurdu.
Belki hayata bakışı öğretiyor.
Şöyle hayata bak eğer Allah küfrü vermeseydi, yani ne geziyor bu küfür, hiç
olmasa olmaz mıydı dersen o zaman imanın değeri nasıl bilinecekti. Geceyi
vermeseydi gündüzün değeri nasıl bilinecekti. Karanlığı yaratmasaydı aydınlığın
değeri nasıl bilinecekti. O nedenle hayata dengeli bir bakışla oku. Hayatta var
olan hiçbir şey boşuna değildir. Ama sen
hikmetini bulamıyor ve bilemiyor olabilirsin.
73-) Ve min rahmetiHİ ce'ale lekümül leyle ven
nehare liteskünu fiyhi ve litebteğu min fadliHİ ve lealleküm teşkürun;
Rahmetinden
sizin için geceyi ve gündüzü oluşturdu ki, (gecede) dinlenesiniz, (gündüzde) O'nun lütfundan talep edesiniz ve şükredesiniz (değerlendirerek müteşekkir olasınız). (A.Hulusi)
73 - Rahmetinden
o sizin için hem geceyi hem gündüzü yaptı ki hem içinde dinlenesiniz ve hem
çalışıp fazlından isteyesiniz de şükredesiniz. (Elmalı)
Ve min rahmetiHİ ce'ale lekümül leyle ven Nehar
evet O size olan rahmetinin bir ifadesi olarak geceyi ve gündüzü var etti.
Zaten burada da kendisi yukarıdaki ayetleri açıklıyor vahiy. liteskünu fiyhi ve
litebteğu min fadliH ilkinde bağrında dinlenesiniz diğerinde O’nun
lûtfundan payınıza düşeni arayasınız diye ve lealleküm teşkürun belki böylece şükretmiş
olursunuz.
74-) Ve yevme yünadiyhim feyekulü eyne
şürekâiyelleziyne küntüm tez'umun;
O
süreçte onlara hitap eder, şöyle der: "Nerede o ortaklarım
zannettikleriniz?" (A.Hulusi)
74 - Ve
hele onlara haykırıp ta nerede o zulmettiğiniz şeriklerim diyeceği gün.
(Elmalı)
Ve yevme yünadiyhim feyekulü eyne
şürekâiyelleziyne küntüm tez'umun ve o gün Allah onlara seslenecek
ve öteden beri bana ortak olduğunu düşündükleriniz hani neredeler diye soracak.
Devam ediyor C sayfasına geçiniz.
123.
videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/11/16/islamoglu-tef-ders-kasas-60-88123/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder