20 Kasım 2012 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. KASAS (65-74)(123-B)



A sayfasından devam

65-) Ve yevme yünadiyhim feyekulü ma zâ ecebtümül murseliyn;

O süreçte onlara nida eder de şöyle der: "Rasûllere ne cevap verdiniz?" (A.Hulusi) 

65 - Ve hele onlara haykırıp da gönderilen Peygamberlere ne cevap verdiniz diyeceği gün. (Elmalı)


Ve yevme yünadiyhim feyekulü ma zâ ecebtümül murseliyn işte o gün Allah onlara seslenecek ve gönderilen elçilere nasıl bir karşılık verdiniz diye soracak. A’raf/6. ayetine bir atıf görüyorum burada; Felenes'elennelleziyne ürsile ileyhim velenes'elennel murseliyn (A’raf/6) kendilerine peygamber gönderilen, elçi gönderilen, davetçi gönderilen toplumlardan, kitlelerden mutlaka hesap soracağız. Dönüp onlara gönderilen elçilerden de hesap soracağız.

Burada bir yarısı var. Bu A’raf/6. ayetin yarısı burada Ve yevme yünadiyhim feyekulü ma zâ ecebtümül murseliyn yani kendilerine elçi gönderilenlerden hesap sorulacağı burada ifade buyruluyor. Ama ilerde 75. ayette diğer yarısı gelecek. Gönderilen elçilerin tanıklığı gelecek. Burada elçi gönderilen toplumların tanıklığı. Yani elçilere nasıl karşılık verdiniz. Sizi onlar davet edince siz ne dediniz.

Resulallah’ın o endişesini gözünüzün önüne bir an için getirsenize. Veda hutbesinde iyice ortaya çıkan hutbelerinde iyice ortaya çıkan o endişelerinde artık gözlerinde yaşa dönüşmüştü efendimizin. Nerede hutbeye çıksa her konuşmasının sonunda; “Ey insanlar dikkat edin elâ hel Bellağt..! tebliğ ettim mi” diye onlardan onay istiyordu. Onlar; “Sen risaletini tebliğ ettin ebbeytel emâne, emaneti eda ettin diye şahitlik yapınca Nebi yaşlı gözlerini yukarı kaldırarak Allahümme şeht, Ya rabbi, Allah’ım şahit ol.” Bu endişe peygamberlerin görevlerinden hesaba çekileceğini ifade eden bu ayetlerin, nebinin iç dünyasında nasıl yankılandığının açık bir göstergesidir.

Ya biz? O görevini yaptı, onun arkasından 1400 yıl geriden gelen biz şahitler onun görevini tam yaptığının tanıklarıyız. Ya biz? Onun getirdiği emanete kendi görevimizi yaptık mı aslında belki sorulması gereken bu ve Kur’an da bu soruyu soruyor.


66-) Fe'amiyet aleyhimül enbaü yevmeizin fehüm lâ yetesaelun;

Oysa o süreçte tüm geçmişin haberleri onlara kapanır! Onlar birbirlerine de soramazlar! (A.Hulusi)

66 - Artık o gün onlara bütün haberler kör olmuştur, o vakit onlar artık birbirlerine de soruşmazlar. (Elmalı)


Fe'amiyet aleyhimül enbaü yevmeizin fakat artık onların haber kaynakları kuruyup körelmiş olacak. Madem elçinin ötelerden getirdiği habere itibar etmeyecekler, artık haber kaynağı da onlara körelmiş olacak, hiçbir haber alamayacaklar. Yani kendilerini mazur kılacak bir haber alamayacaklar, bir şey söyleyemeyecekler. fehüm lâ yetesaelun dahası onlar birbirlerine soru bile soramayacaklar. Yani dönüp te konuşamayacaklar bile.


67-) Feemma men tabe ve amene ve amile salihan fe'asâ en yekûne minel müflihıyn;

Fakat kim yanlışından pişmanlıkla geri dönüp, iman edip imanının gereğini uygularsa, (işte onun) kurtuluşa erenlerden olması umulur. (A.Hulusi)

67 - Amma tevbe ve iman edip salâh ile çalışan kimse işte o felâh bulanlardan olmayı umabilir. (Elmalı)


Feemma men tabe ve amene ve amile salihan fakat tevbe eden iman eden ve salih amel işleyen doğru, iyi, yararlı ve güzel davranışlar üreten kimselere gelince. 3 şey; Tevbe, iman, Salih amel. Tevbe Allah’a yöneliş, yani önce arınma, “Lâ ilâhe” önce temizleme, önce süpürme, önce enkaz kaldırma. Ondan sonra iman; “İllallah” İman temizlenen yere iman binasını inşa etme. Ondan sonra amel. Bu binayı güzelleştirme, çevresini süsleme, yeşillendirme, musluklarından su akıtma, lambasından aydınlatma, içini pırıl pırıl etme ve onu diri ve ayakta tutma, onu sürekli bakımlı kılma. Yani işte kök işte gövde, işte meyve. Çünkü iman bir ağaçtır ki amel o ağacın meyvesidir.

fe'asâ en yekûne minel müflihıyn İşte böylelerinin kurtuluşa erenlerden olmaları beklenecek. Bu iman ağacını doğru ekip, doğru sulayıp, doğru gübreleyip, doğru bakıp ondan meyve alanların işte müjdesi bu. Kurtuluşa ereceği umulacak. Demek ki Kur’an bir kurtuluş tarifi yapıyor.

Bizim kurtuluş tarifimizden farklı. Biz kurtuluşa farklı şeyler yüklüyoruz, anlamlar yüklüyoruz. Kur’an sa kurtuluş deyince ebedi kurtuluşu anıyor. Bunu kastediyor. Bizim kurtuluşla kastettiğimiz şeyler, Kur’an a göre kurtuluş olmuyor. Kur’an eğer ebedi hayatta kurtulmuşsanız sem kurtuldun diyor. fekad fe’ase, fakat kurtuldun demiyor.sizin kurtulduğunuzu zannettiğiniz bir çok noktada; battın sen, bittin sen diyor Kur’an. Onun için kendi lügatını, kendi sözlüğünü Allah’ın lügatıyla eşitleyen, Allah’ın gör dediği yerden bakar.


68-) Ve Rabbüke yahlüku ma yeşau ve yahtâr* ma kâne lehümül hıyeretü, subhAnAllâhi ve tealâ 'amma yüşrikûn;

Rabbin dilediğini yaratır ve seçer! Onların ihtiyârı (seçim hakkı) yoktur! Allâh Subhan'dır! Şirk koştukları şeylerden Âli'dir! (A.Hulusi)

68 - Rabbin dilediğini yaratır ve ihtiyar eyler, muhayyerlik onların değil, sübhan o Allah ve çok yüksek onların şirkinden. (Elmalı)


Ve Rabbüke yahlüku ma yeşau ve yahtâr ne ki dilediğini yaratan ve elçi seçen senin rabbindir. ma kâne lehümül hıyere zaten bu konuda onların seçim hakkı asla olmamıştır.

Bu iki cümlenin farklı bir çevirisi de şöyle yapılabilir; Dilediğini yaratan ve insanlar için hayırlı olanı seçen yalnızca senin rabbindir. Ki; Taberi ve Zemahşeri bu tür bir okumadan yanadırlar. Bu tür bir okuma da “ma” ismi mensul olarak görülmüş ve okunmuştur. Yani ilgi zamiri. Ellezi ilgi anlamına okunmuştur. Fakat benim tercih ettiğim çeviride “ma” nafiyedir yani olumsuzluk edatı olarak okunmuştur.

Aslında Taberi ve ona katılanlar bu ayeti cüz’i irade, Külli irade bağlamında okumuşlardır. Onun içinde ma kâne lehümül hıyere cümleciğini cüz’i iradeyi, insan iradesini reddetmeye eğilimli akımlar kullanmasınlar, istismar etmesinler diye bu okumayı tercih etmiştir. Fakat bu ayetin bağlamı yukarıdaki 65. ayetten yola çıkarak risaletle ilgilidir. Yani genel değildir özeldir. Peygamberlikle onun içinde burada ki hıyera, seçim peygamberin seçimiyle alakalıdır. O nedenle Allah peygamberi kendisi seçer.

Burada hatta bazı tefsirlerimizin ki onların başında elimize kadar ulaşan ilk tam tefsir olan Mukatil’in tefsirinde bir de sebeb-i nüzul zikredilir, iniş nedeni. Orada Velid Bin Muğire şöyle bir söz söyler. Eğer bu vahiy gelecek idiyse şu iki şehrin iki büyüğünden birine gelmeliydi. O iki büyükten biri kendisidir Velid Bin Muğire. Öbürü de Urve Bin Mes’ud Ettekafi yani sakif kabilesinin Taif’te yaşayan büyüğü Urve Bin Mes’ud’dur onun için onun söylediği bu söz Zuhruf/31 ayetinde nakledilir. Onun için Zuhruf/31 le bu ayeti açıklamak daha doğru bir yaklaşım olsa gerektir. Yani özetle burada ki seçim peygamber seçimidir ve elbette Allah’tan başka kimse peygamberi belirleme hakkına sahip değildir.

subhAnAllâhi ve tealâ 'amma yüşrikûn yüceler yücesi Allah’ın aşkın olan zatı onların şirk koştukları her şeyin çok ötesinde, çok üstündedir. Sad/5 ayetiyle açıklanır yine Mukatil tarafından bu cümle.


69-) Ve Rabbüke ya'lemu ma tükinnü suduruhüm ve ma yu'linun; (A.Hulusi)

Senin Rabbin onların içlerinde sakladığını da, açıkladıklarını da bilir. (A.Hulusi)

69 - Hem rabbin bilir onların sîneleri ne saklıyor ve de ilân ediyorlar. (Elmalı)


Ve Rabbüke ya'lemu ma tükinnü suduruhüm ve ma yu'linun onların göğüslerinde sakladıklarını da, açığa vurduklarını da en iyi senin rabbin bilir.


70-) Ve HUvAllâhu lâ ilâhe illâ HU* leHUl Hamdu fiyl ula vel'ahireti, ve leHUl hükmü ve ileyHi turce'un;

"HÛ" Allâh'tır, tanrı yoktur; sadece "HÛ"! Baştan sona Hamd O'na aittir ve dahi hüküm O'na aittir; O'na rücu ettiriliyorsunuz. (A.Hulusi)

70 - Allah o, başka tanrı yok ancak o, önünde sonunda hamd onun, hüküm onun, nihayet döndürülüp ona götürüleceksiniz. (Elmalı)


Ve HUvAllâhu lâ ilâhe illâ HU zira o kendisinden başka tanrı olmayan tek Allah’tır. leHUl Hamdu fiyl ula vel'ahirah bu dünyada da öte dünyada da hamd bütünüyle O’na mahsustur. Övgü ve sena yalnızca O’nadır. Yada; lafzen çevirirsek önünde de, sonunda da fiyl ula vel'ahirah hamd, övgü, sena sadece Allah’a mahsustur. Neden? Çünkü varlığın gerçek sahibi O’dur. Varlığın gerçek sahibi dururken onun dışında varlığı ona borçlu olanlara minnet etmek bir mü’mine yakışmaz. İşte burada hatırlatılan odur ki zaten biraz sonra gelecek olan ve Karun kıssasının en can alıcı boyutuyla anlatıldığı bu ayetler bir girizgah hükmü taşıyor o olaya. Şu anda işlediğimiz ayetler o olaya doğru hazırlıyor bizi. Yani mülkün sahibi kim. Kime minnet duyacaksın ey insanoğlu.

ve leHUl hükm nihai yargıda sadece O’na aittir. Yani son sözü Allah söyler. Sen söylersin, o söyler, tamam. Senin amaç saydığın aslında araçtır. Görebildiğin yere kadardır. Fakat unutma ki insanların iradelerinin tamamını birleştirseniz Allah’ın mutlak iradesi içerisinde sadece bir nokta kadar. Onun içinde son söz O’na aittir. Bu manada kozmik irade O’nundur. ve ileyHi turce'un zira sonunda O’na döndürüleceksiniz. Yani O’na döndürülecekseniz eğer;

Burada bir tek şeye dikkat etmemiz gerekiyor; hesabını verebileceğiniz bir hayat yaşamak. Eğer O’na döndürülecekseniz ki O’ndan geldiniz; sonuçta hesaba çekileceksiniz. Hesabını verebileceğiniz bir hayat yaşayın.


71-) Kul eraeytüm in ce'alAllâhu aleykümül leyle sermeden ila yevmil kıyameti men ilâhun ğayrullahi ye'tiyküm Bi dıya'* efela tesme'un;

De ki: "Düşünün bakalım... Eğer Allâh geceyi kıyamet sürecine kadar üzerinize sürekli kılsa, Allâh dışında size ışık olacak tanrı mı var? İşitmiyor musunuz?" (A.Hulusi)

71 - De ki: söyleyin bakayım eğer Allah üzerinizde geceyi Kıyamet gününe kadar sermedî kılarsa size bir zıya getirecek Allahın gayri tanrı kim? Halâ dinlemeyecek misiniz? (Elmalı)


Kul eraeytüm in ce'alAllâhu aleykümül leyle sermeden ila yevmil kıyameh de ki; hiç düşündünüz mü eğer Allah geceyi üzerinizde kıyamet gününe kadar sürekli kılsaydı, hiç kesmeseydi, gündüz hiç olmasaydı, Allah böyle takdir etseydi yani, men ilâhun ğayrullahi ye'tiyküm Bi dıya' Allah’tan başka size aydınlık getirecek, sizi aydınlatacak, sizi ışıtacak bir tanrı var mıydı, ya da kimdi tam metine uyarak çevirirsek eğer. Allah’tan başka sizi aydınlatacak tanrı kimdi efela tesme'un hala bu sese kulak vermeyecek misiniz. Hala bu çağrıyı dinlemeyecek misiniz.


72-) Kul eraeytüm in ce'alellahu aleykümün nehare sermeden ila yevmil kıyameti men ilâhun ğayrullahi ye'tiyküm Bi leylin teskünune fiyh* efela tubsırun;

De ki: "Düşünün bakalım... Eğer Allâh gündüzü kıyamet sürecine kadar üzerinize sürekli kılsa, Allâh dışında, içinde sükûn bulacağınız bir gecenizi oluşturacak tanrı mı var? Bunu görmüyor musunuz?" (A.Hulusi)

72 - De ki: haber verin bakayım eğer Allah üzerinizde gündüzü kadar sermedî kılarsa size içinde dinleyeceğiniz bir gece getirecek Allahın gayri tanrı kim? Hâlâ görmeyecek misiniz? (Elmalı)


Kul eraeytüm in ce'alellahu aleykümün nehare sermeden ila yevmil kıyameh deki hiç düşündünüz mü eğer Allah gündüzü üzerinizde kıyamet gününe kadar sürekli kılmış olsaydı men ilâhun ğayrullahi ye'tiyküm Bi leylin teskünune fiyh Allah’tan başka size bağrında dinlendiğiniz geceyi getirebilecek tanrı kimdi efela tubsırun hala bu gerçeği görmeyecek misiniz.

Bu iki ayet birbiri ile bir bütün. Hakkı gören bir göz ve vahyin, ve konuşan kainatın sesini duyabilecek bir kulak var mı diyor, soruyor muhatabına. Yani bu ayetler aslında insanoğluna doğru yolu gösteren tek işaretler değil, eğer insanoğlu aklını doğru kullanırsa şu kainatta gördüğü, içinde yaşadığı gece ve gündüz dahi okunmayı bekleyen birer ayettirler. Bu ayetleri doğru okursa eğer o zaman inen vahyin gösterdiği hakikati kainattaki ayetlerde gösterir. Eşyanın çift kutupluluğuna bir atıf var bu ayetlerde. Gece ve gündüz, yani kozmik denge.

Tabii burada belki bir müddet sonra anlatılacak olan Karun kıssasında servet dengesinin nasıl dünya lehine bozulduğu dile getirilecek. Burada gece ve gündüzle insanın hayatında ki dengeyi Allah’ın nasıl sağladığını, hayatı oluşturan denge mekanizması bozulunca, veya bozulursa, farzı muhal bozulsaydı, olmasaydı insanın mevcut huzurunun kalmayacağı, mevcut değerleri üretemeyeceği güzel bir üslupla,muhteşem edebi bir üslupla anlatılarak aslında insana mesaj veriliyor. Dengeyi koru. Gecenin hakkını ver, gündüzünde. Gündüzün hakkı çaba göstermek, gecenin hakkı dinlenmek. Dinlenmeyi suç sayma, eğer iyi dinleniyorsan iyi bir sabaha hazırlanıyorsun demektir. Onun için;

Es Salâtu Hayrun mine’n Nevm. Namaz uykudan hayırlıdır. Yani uyku hayırlıdır da namaz uykudan daha hayırlıdır. Onun için daha hayırlı bir şey geldiğinde daha az hayırlı olanı terk edip ona geçin. Ama unutma ki Allah eğer gece ya da gündüzden birini vermemiş olsaydı bu ikisi bir birinin işine yaramazdı. Yani diğerinin işlevi de yok olurdu.

Belki hayata bakışı öğretiyor. Şöyle hayata bak eğer Allah küfrü vermeseydi, yani ne geziyor bu küfür, hiç olmasa olmaz mıydı dersen o zaman imanın değeri nasıl bilinecekti. Geceyi vermeseydi gündüzün değeri nasıl bilinecekti. Karanlığı yaratmasaydı aydınlığın değeri nasıl bilinecekti. O nedenle hayata dengeli bir bakışla oku. Hayatta var olan hiçbir şey  boşuna değildir. Ama sen hikmetini bulamıyor ve bilemiyor olabilirsin.


73-) Ve min rahmetiHİ ce'ale lekümül leyle ven nehare liteskünu fiyhi ve litebteğu min fadliHİ ve lealleküm teşkürun;

Rahmetinden sizin için geceyi ve gündüzü oluşturdu ki, (gecede) dinlenesiniz, (gündüzde) O'nun lütfundan talep edesiniz ve şükredesiniz (değerlendirerek müteşekkir olasınız). (A.Hulusi)

73 - Rahmetinden o sizin için hem geceyi hem gündüzü yaptı ki hem içinde dinlenesiniz ve hem çalışıp fazlından isteyesiniz de şükredesiniz. (Elmalı)


Ve min rahmetiHİ ce'ale lekümül leyle ven Nehar evet O size olan rahmetinin bir ifadesi olarak geceyi ve gündüzü var etti. Zaten burada da kendisi yukarıdaki ayetleri açıklıyor vahiy. liteskünu fiyhi ve litebteğu min fadliH ilkinde bağrında dinlenesiniz diğerinde O’nun lûtfundan payınıza düşeni arayasınız diye ve lealleküm teşkürun belki böylece şükretmiş olursunuz.


74-) Ve yevme yünadiyhim feyekulü eyne şürekâiyelleziyne küntüm tez'umun;

O süreçte onlara hitap eder, şöyle der: "Nerede o ortaklarım zannettikleriniz?" (A.Hulusi)

74 - Ve hele onlara haykırıp ta nerede o zulmettiğiniz şeriklerim diyeceği gün. (Elmalı)


Ve yevme yünadiyhim feyekulü eyne şürekâiyelleziyne küntüm tez'umun ve o gün Allah onlara seslenecek ve öteden beri bana ortak olduğunu düşündükleriniz hani neredeler diye soracak.

Devam ediyor C sayfasına geçiniz.
123. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/11/16/islamoglu-tef-ders-kasas-60-88123/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder