D sayfasından devam
125-) Kale Rabbi lime haşerteniy a'ma ve kad
küntü basıyra;
(O vakit) dedi ki:
"Rabbim, niçin beni kör olarak haşrettin, (dünyadayken) gözlerim görüyordu? (A.Hulusi)"
125 - Rabbim
beni niçin kör olarak haşr ettin, halbuki ben gözlü idim der. (Elmalı)
Kale Rabbi lime haşerteniy a'ma ve kad küntü
basıyra O kimse; Rabbim diyecek, niçin beni kör olarak kaldırdın,
oysaki ben dünya hayatımda gören biriydim.
126-) Kale kezâlike etetke ayatuna fenesiyteha*
ve kezâlikel yevme tünsa;
(Rabbi) dedi ki: "İşte
böyle... Delillerimiz sana geldi de sen onları (değerlendirmeyi) unuttun. Bunun sonucu olarak bu süreçte unutulursun (mahrum kalırsın unutup hatırlamadıklarından)!" (A.Hulusi)
126 - Buyurur
ki: öyle, sana âyetlerimiz geldi de onları unuttun, bugün de böyle bırakılacaksın.
(Elmalı)
Kale kezâlike etetke ayatuna fenesiyteha
Allah böyle gerekiyordu diyecek sana bizim ayetlerimiz ulaşmıştı fakat sen
onları unutmuştun ve kezâlikel yevme tünsa sonuçta bugünde sen unutulacaksın.
Yani Allah’ın mesajına karşı vurdumduymazlık yapmıştın, unutmuştun. Allah’ı
unutma olarak değerlendiriliyor Allah’ın mesajını unutma. Mesajına karşı
tavrınız, Allah’a karşı tavrınızdır. Bu ayet bunu gösteriyor.
nesullahe
fenesiyehüm. (Tevbe/67) diyordu ya Kur’an;
Onlar
Allah’ı unuttular, Allah’ta onları unuttu. Onlar Allah’a aldırmadılar, Allah’ta
onlara aldırmadı. Bu sayede başından beri unutmanın, önemsememenin,
vurdumduymazlığın, insanın başına açtığı belaların ne kadar büyük bela olduğu
burada anlatılıyor. Ki bu ayetle 115. ayet, yine 52. ayet karşılaştırılmalı
127-) Ve kezâlike necziy men esrefe ve lem
yu'min Bi âyâti Rabbih* ve le azâbül ahireti eşeddü ve ebka;
(Halifelik istidadını açığa çıkarıcı ömrünü) israf etmiş ve Rabbinin hakikatindeki delillerine iman
etmemiş kimse, sonuçlarını böylece yaşar! Gelecek azabı ise daha şiddetli ve
daha kalıcıdır. (A.Hulusi)
127 - Ve
işte rabbinin âyâtına iman etmeyip israf edeni biz böyle cezalandıracağız ve
elbette o Âhiret azâbı daha şiddetli ve daha bekalıdır. (Elmalı)
Ve kezâlike necziy men esrefe ve lem yu'min Bi
âyâti Rabbih işte biz de amaçsızca bir hayat yaşayan ve rabbinin
ayetlerine güvenip inanmayan kimseleri böyle cezalandırırız. Men esrafe; israf eden, boşa harcayan,
hovardaca harcayan. Daha önce bu ayete atıf yapmıştım. Esseref insanın Aşırı gitmesi, haddi aşması manasına gelir bu
kelimenin kökeni olan esseref. Aslında burada şunu kıyaslamamız lazım ki o ayet
Zümer/53. ayeti;
Kul ya 'ıbadiyelleziyne esrefu alâ
enfüsihim lâ taknetu min rahmetillâh. (Zümer/53)Ey kendi hayatını
bozuk para gibi harcayan, israf eden kullarım. De ki onlara.
Evet, Yani kendilerini
harcamaktan söz ediyor ayet. Kendini harcayan. İşte burada da o. Hayatını
harcayan aslında kendini harcamış olur. Başka izahı var mı?
ve le azâbül ahireti eşeddü ve ebka
hele bir de ahiret azabı var ki o çok daha şiddetli ve çok daha kalıcıdır.
128-) Efelem yehdi lehüm kem ehlekna kablehüm
minel kuruni yemşune fiy mesakinihim* inne fiy zâlike le âyâtin liülinNüha;
Helâk
olmuş nice toplumun meskenleri üzerinde dolaştıkları hâlde, bu onlara gerçeği
göstermedi mi? Muhakkak ki bunda ibret alacak kadar aklı olanlara nice delil
vardır. (A.Hulusi)
128 - Daha
onları şu irşat etmedi mi? Ki kendilerinden evvel nice kurûn helâk etmişiz,
onların meskenlerinde yürüyüp duruyorlar, her halde bunda ibret alacak aklı
olanlar için çok âyetler var. (Elmalı)
Efelem yehdi lehüm kem ehlekna kablehüm minel
kuruni yemşune fiy mesakinihim şimdi yurtlarında gezip tozdukları,
kendilerinden önce yaşayıp gitmiş olan nesillerden bir nicesini cezalandırmış
olmamız, helak etmiş olmamız onların aklını başına hala getirmedi mi.
Helak oluş kıssaları Hud, Hicr,
Zariyat ve daha başka surelerde anlatılan Ad kavmi, Lut kavmi, semud kavmi,
hicr ve eyke ahalileri hatırlatılıyor burada. Ki bu ayetlerin ilk gönderildiği
Mekke toplumunun kervan yolları o kavimlerin helak olduğu yerlerden geçiyordu.
Onun için de Hicr/75. ayetinde böyle bir ima daha var. Onlara bu
hatırlatılıyor.
inne fiy zâlike le âyâtin liülinNüha
şüphesiz bunda sahibini kötülükten koruyan bir akla sahip olanlar için alınacak
derin dersler vardır.
129-) Ve levla kelimetün sebekat min Rabbike le
kâne lizamen ve ecelün müsemma;
Eğer
Rabbinden, önceden verilmiş bir hüküm ve tayin edilmiş bir ömür olmasaydı, azap
(vefat derhâl)
kaçınılmaz olurdu! (A.Hulusi)
129 - Rabbinden
bir kelime sebk etmiş olmasa idi her halde azâb lizam olurdu fakat müsemmâ bir
ecel var. (Elmalı)
Ve levla kelimetün sebekat min Rabbike le kâne
lizamen ve ecelün müsemma ve eğer rabbin tarafından belirli bir
süreye kadar fırsat tanınacağına dair başlangıçta konulmuş bir yasa olmamış
olsaydı günahkarları hemen cezalandırmak kaçınılmaz olurdu.
Evet, yani Allah bir elçi
göndermedikçe bir topluma azap etmeyeceğine dair vaadini hatırlatıyor ki,
Kur’an da İsra/15. ayetinde böyle bir ayet var. Yani; ve ma künna
muazzibiyne hatta neb'ase Rasûla. (İsra/15) biz elçi
göndermedikçe bir topluma azap etmeyiz. O hatırlatılıyor. Eğer böyle olmamış
olsaydı azap kaçınılmaz olurdu. Ama Allah’ın yasası öyle değil. Onlara dönecek,
tevbe edecek zaman vermek.
130-) Fasbir alâ ma yekulune ve sebbıh Bi Hamdi
Rabbike kable tulu'ışŞemsi ve kable ğurubiha* ve min anailleyli fesebbih ve
atrafen nehari lealleke terda;
Onların
dediklerine sabret... Güneş'in doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbinin
Hamdi olarak (sende Hamd'i açığa çıkaranı
hissederek) tespih et! Gecenin bir kısmında (yatsı) ve gündüzün
ortasında (öğle)
da tespih et (hakikatinin yaşanması işlevini
açığa çıkararak) ki; rıza (seyir) hâlini yaşayasın.
(A.Hulusi)
130 - O
halde dediklerine sabret de rabbine hamd ile tesbih eyle: Güneş doğmadan evvel:
gece saatlerinde de tesbih et gündüzün etrafın da ki rızaya irebilesin.
(Elmalı)
Fasbir alâ ma yekulune ve sebbıh Bi Hamdi
Rabbike kable tulu'ışŞemsi ve kable ğurubiha öyleyse artık onların
söylediklerine karşı sabırlı ol ve güneşin doğumu ve batımından önce rabbinin
aşkın olan yüce zatını an. ve min anailleyli fesebbih ve atrafen nehari lealleke terda
yine gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün belli zamanlarında O’nun yüce zatını
an ki O’ndan razı olduğun belli olsun.
Evet çok ilginç. Lealleke terda.
Türda diye okunmuş ama hayır terda doğru okuyuş bu. O’ndan razı olduğu belli
olsun. Yani Allah’tan razı ol ki Allah’ta senden razı olsun. Allah razı olsun
demeden önce Allah’tan razı ol sen. Allah’tan razı değilsen Allah senden neden
razı olsun.
Sure 5. yıla ait. Bunu
hatırlatırım. Muhtemelen Namaz konusunda ki vakitlerle ilgili ilk ayrıntılı
ayette bu. 5 vakit namaza işaret ettiği açık. Ancak Resulallah’ta ameli ve
mütevatir sünnetiyle bu ayetin 5 vakit namaza işaret ettiğini hayatında
yaşayarak bize nakletmiştir.
131-) Ve lâ temüddenne ayneyke ila ma metta'na
Bihi ezvacen minhüm zehretel hayatid dünya lineftinehüm fiyh* ve rizku Rabbike
hayrun ve ebka;
Sakın
gözlerini kaydırma, onlardan bir kısmına, kendilerini sınamak için dünya
hayatının süsü olarak (verilmiş) geçici fâni zenginliğe! Rabbinin rızkı daha hayırlı ve
daha bâkîdir. (A.Hulusi)
131 - Ve
sakın öyle şey'e gözlerini uzatma ki biz onun hakkında kâfirleri fitneye
düşürmek için onunla bir kaç çiftini Dünya hayatın cici bicisinden zevkıyab
etmişizdir, halbuki rabbinin rızkı hem daha hayırlı, hem daha bekalıdır.
(Elmalı)
Ve lâ temüddenne ayneyke ila ma metta'na Bihi
ezvacen minhüm zehretel hayatid dünya lineftinehüm fiyh ve onlardan
kimi çiftlere, kendilerini sınamak için verdiğimiz bu dünya hayatının aldatıcı
parlaklığına gözlerini dikme. ve rizku Rabbike hayrun ve ebka zira senin
rabbinin sana verdiği nimet çok daha yararlı ve çok daha kalıcıdır. Yani
mecazen imrenme diyor. Onlara bakıp imrenme çünkü herkesin sana imrenmesi lazım
sana Allah’ın verdiği bu manevi nimetler, başkalarına verdiği maddi nimetlerden
çok çok daha fazla.
132-) Ve'mur ehleke Bis Salâti vastâbir aleyha*
lâ nes'elüke rizka* nahnu nerzükuke, vel 'akıbetü littakva;
Yakınlarına
salâtı (rabbine yönelişi) yaşamalarını emret; kendin de onda devamlı ol! Senden bir
yaşam gıdası istemiyoruz; (aksine) senin yaşam gıdan bizden! Gelecek korunanındır.
(A.Hulusi)
132 - Hem
ehline de namaz ile emret hem de kendin ona sabır ile devam eyle, biz senden
bir rızk istemiyoruz. Biz seni merzuk ederiz ve âkıbet takvânındır. (Elmalı)
Ve'mur ehleke Bis Salâti vastâbir aleyha
öyleyse yakınlarına salâtı emret, namazı emret ve sen de bunun üzerinde kararlı
ol. lâ nes'elüke
rizka* nahnu nerzükuk biz senden rızk istemiyoruz. Seni biz
doyuruyoruz. Zariyat/57. ayeti bağlamında düşünüldüğünde biz senden kendimiz
için rızk istemiyoruz manasına gelir ki doğrusu da budur. vel 'akıbetü littakva ve mutlu son
kişinin sorumluluk bilincine bağlıdır. Yani ne kadar sorumluysanız sonunda
mutluluğunuz da ona bağlı olarak gelecektir.
133-) Ve kalu levla ye'tiyna Bi ayetin min
Rabbih* evelem te'tihim beyyinetü ma fiyssuhufil'ula;
Dediler
ki: "Rabbinden bir mucize bize getirseydi ya!"... İlk bilgilerdeki
açık deliller onlara ulaşmadı mı? (A.Hulusi)
133 - Birde
rabbinden bir âyet getirse ya! Dediler, yâ kendilerine evvelki kitaplardakinin
beyyinesi gelmedi mi ki? (Elmalı)
Ve kalu levla ye'tiyna Bi ayetin min Rabbih
bir de dediler ki o bize rabbinden bir mucize getirmeli değil miydi evelem te'tihim
beyyinetü ma fiyssuhufil'ula oysa ki daha önceki vahiylerin
içeriğinde yer alan açık deliller kendilerine ulaşmamış mıydı. Burada ima
edilen şey Tevrat’ta ve İncil’de Resulallah’ın geleceğine dair haberler.
134-) Ve lev enna ehleknahüm Bi azâbin min
kablihi lekalu Rabbena levla erselte ileyna Rasûlen fenettebi'a âyâtike min
kabli en nezille ve nahzâ;
Eğer
onlara daha önce azabı yaşatarak helâk etseydik, elbette şöyle derlerdi:
"Rabbimiz; bir Rasûl irsâl etseydin de zillete düşüp rezil olmadan önce
senin işaretlerine tâbi olsaydık." (A.Hulusi)
134 - Eğer
biz onları bundan evvel âzâb ile ihlâk etmiş olsa idik derlerdi ki o rabbimiz!
Ne olurdu bize bir Resul gönderseydin de biz zelil ve rüsva olmadan evvel
âyetlerine ittiba etseydik. (Elmalı)
Ve lev enna ehleknahüm Bi azâbin min kablih
ve eğer biz onları elçi göndermeden önce bir helake uğratarak cezalandırmış
olsaydık lekalu
Rabbena levla erselte ileyna Rasûlen fenettebi'a âyâtike min kabli en nezille
ve nahzâ bu kez de ey rabbimiz eğer sen şu zillet verici ve onur
kırıcı duruma düşmeden önce bize bir elçi göndermiş olsaydın ona hemen uyardık
diyecekleri kesindir. Yani eğer biz uyarmamış olsaydık bu kez de böyle bir
bahane bulacaklardı. Ki 129. ayetle birlikte anlaşılmalı bu.
135-) Kul küllün müterabbisun feterebbesu*
feseta'lemune men ashabus sıratıs seviyyi ve menihteda;
De ki:
"Herkes bekleyip gözetlemekte; siz de gözetleyin! Düpedüz yolun ehli
kimmiş, hakikate eren kimmiş yakında bileceksiniz!" (A.Hulusi)
135 - De
ki hep beklemekte, bekleyin bakalım çünkü yakında bileceksiniz: doğru yol
sahipleri kimler? ve doğru giden kim? (Elmalı)
Kul küllün müterabbisun feterebbesu
de ki; Herkes hak ettiği akıbeti beklemektedir. O halde sizde bekleyiniz. feseta'lemune men ashabus
sıratıs seviyyi ve menihteda nasıl olsa doğru dürüst bir yol
seçenlerin kimler olduğunu ve bu tercih sonucunda Allah’ın kimleri doğru yola
yönelttiğini günü gelince öğreneceksiniz.
Evet son cümle gerçekten çok
ilginç feseta'lemune
men ashabus sıratıs seviyyi ve menihteda Allah’ın hidayetinin; insanın
tercihine karşılık bir ödül olduğu dile getiriliyor. İlk adımı ey insan sen
atacaksın deniliyor. Hür iradenle attığın ilk adım Allah’ın sana yardımını ve
hidayetini getirecektir. Yani gerisi gelecektir. Ama sen iradeni doğru
kullanırsan onun için Allah’a şöyle bir bahanen hiç olmayacak;
“Beni sen saptırdın.”
Hayır sen sapmış olursun. Eğer
hidayete erersen de senin tercihine bakıp Allah hidayetini verecektir. Tercihi
dosdoğru yol, dosdoğru bir hayat ve mutlu bir akıbet olanlardan kılması
niyazıyla.
“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
100. videonun sonu.
100. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/06/08/islamoglu-tef-ders-taha-099-138100/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder