21 Haziran 2012 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. ENBİYA (019-026)(101-D)


C sayfasından devam.


19-) Ve leHU men fiys Semavati vel Ard* ve men 'ındeHU lâ yestekbirune an ıbadetiHİ ve lâ yestahsirun;

Semâlarda ve arzda kim varsa O'nun (El Esmâ mânâlarının açığa çıkması) içindir! "HÛ"nun indînde olanlar, O'nun kulluğunu ne benliklerini katarak büyüklenmiş olurlar ne de bezginlik duyarlar! (A.Hulusi)

019 - Halbuki Göklerde Yerde kim varsa onundur, ve onun huzurundakiler ona ibâdetten ne çekinirler ne de yorgunluk duyarlar. (Elmalı)


Ve leHU men fiys Semavati vel Ard zira göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’na aittir. Yani göklerin ve yerin sahibini mi tanımlamaya kalkıyorsunuz, O’na mı rol biçmeye kalkıyorsunuz. Yani siz ne biçim bir haddi aşkınlık yapıyorsunuz. Göklerin ve yerin sahibine bunu nasıl becerirsiniz, nasıl yapmaya kalkarsınız. Nasıl güç yetirirsiniz, yeter mi gücünüz. Bu alemi bu evreni yaratanı tanımlamaya, O’na rol biçmeye O’nu şuradan alıp buraya koymaya yeter mi gücünüz. Beceremeyeceğiniz bir şeye soyunuyorsunuz. İşte zulmün en büyüğü budur. İnsanın kendi kendisine zulmü, haddini bilmezliği.

ve men 'ındeHU lâ yestekbirune an ıbadetiHİ ve lâ yestahsirun nitekim O’nun tarafında yer alanlar, O’na kulluk etmede ne kibre kapılırlar, ne de bıkıp usanırlar.

Burada hem Melekler ima edilmiş olmalı, ki bu ayetin ve bu ayetlerin muhatapları Melekleri böyle bir paye ile anarlardı. Yani adeta bir takım kadim hermetik düşüncede, inanışta olduğu gibi alt katmanlarda ki yarı ilahlar gibi. İşte böyle bir düşünceyi ret içeriyor bu ayetler. İşte yarı ilahlık yakıştırılanlar. Uzak bir tanrı inancına sahiplerdi bu ayetin ilk muhatapları, inkarcılar. Ve o uzak tanrı ile kendi aralarında ki aracılığı da ara tanrılar, aracı tanrılar,i yarı tanrılara rol biçerlerdi. Bu telakkiye dayanan bir inançları vardı. Bu burada Meleklerinde, vahiy getiren peygamberlerin de Allah’a muti, kulluk etmekten çekinmeyen birer kul oldukları vurgulanıyor.


20-) Yüsebbihunelleyle vennehare lâ yeftürun;

Gece ve gündüz (yaratılış amaçlarındaki işlevlerine devam suretiyle) tespih ederler; Hiç kesintisiz! (A.Hulusi)

020 - Gece gündüz ona tesbih ederler, fütur getirmezler. (Elmalı)


Yüsebbihunelleyle vennehare lâ yeftürun onlar gece gündüz demeden aralıksız O’nun aşkın ve yüce olan Zatını anarlar. Yani onlar, sizin yarı ilahlık yakıştırdıklarınız bile Allah’a rol biçmeye kalkmazlar. Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz. Bu ne çelişki demeye getiriyor ayet.


21-) Emittehazû aliheten minel Ardı hüm yünşirun;

Yoksa onlar yeryüzünde, kabirdeki ölüleri (bedenlerdeki şuurundan gâfil bilinçleri) dirilten (hakikatlerini hatırlatıp yaşatan) tanrılar mı edindiler? (A.Hulusi)

021 - Yoksa bir takım ilâhlar edindiler de Arzdan neşri onlar mı yapacaklar? (Elmalı)


Emittehazû aliheten minel Ardı hüm yünşirun yoksa onlar gök yüzü yerine kendileri o cansız nesneler tarafından canlandırılsınlar diye mi yer yüzünden tanrı ediniyorlar. Yani yukarıdakiler gök yüzünden tanrı ediniyorlardı. İşte kadim grosnikler gibi kadim bir takım yıldızlara, gök cisimlerine, aya, güneşe tapan inanç sitemlerinde  olduğu gibi yukarıdaki ayette ifade edilenler gök cisimlerini tanrılaştırıyorlardı. Bu ayette ise tanrılarını yer yüzü cisimlerinden seçenlere hitap ediliyor ve sizin yeryüzünden tanrı ittihaz etmeniz, onlar size can versin diye mi.

hüm yünşirun bu ibarenin nasıl anlaşılması konusu tefsirlerde baya problem oluşturmuş. Hatta Zemahşeri bu ibare üzerine kendi içinde hayli düşünce sarf etmiş ama net bir sonuca ulaşamamış gibi. Onun için bendeniz bu ibare üzerinde de hayli durdum ve bağlama uygun olarak en doğru şekilde anlaşılmasının; kendilerine can versin. Yoksa ahirete inanmadıkları için onları yeniden diriltsin diye mi şeklinde çeviremeyiz bir çok müfessirin anladığı gibi. Çünkü onlar zaten ahirete inanmıyorlar, yeniden dirilişe inanmıyorlar. Onun için burada söylenen yeniden diriliş değil, bu hayat. Kendilerine hayat versin. Bu can versin, bu canı kendilerine bahşetsin diye mi yeryüzünden ilah seçiyorlar şeklindeki mana daha doğru olur.

Gökleri ve yeri kim yarattı sorusuna onlar ..le yekulünnAllâh. (Ankebut/61) elbette Allah yarattı diye cevap veren insanlar unutmayalım. Onlar Allah’a onun için inanıyorlar, göğü ve yeri yaratan Allah olarak inanıyorlar. O nedenle yer yüzünden niye tanrı seçsinler? İşte uzak bir Allah inancına inandıkları için.


22-) Lev kâne fiyhima alihetün ilAllâhu lefesedeta* fesubhanAllâhi Rabbil Arşi amma yesıfun;

Eğer o ikisinde (semâlar ve arz) Allâh'tan başka tanrılar olsaydı, elbette o ikisi de düzenini yitirirdi! Arş'ın Rabbi Allâh, onların vasıflamalarından münezzehtir. (A.Hulusi)

022 - Yerde Gökte Allahtan başka ilâhlar olsa idi ikisi de fasit olmuş gitmişti, rabbin o arşın rabbi Allah münezzeh sübhandır onların isnat ettikleri vasıflardan. (Elmalı)


Lev kâne fiyhima alihetün ilAllâhu lefesedeta eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka tanrılar olsaydı gökler ve yer kaos içinde kalıverirdi.

Kozmos, aslında vahdetin şahididir. Kozmos’un zıddı kaostur biliyorsunuz. Yani düzen ve düzensizlik. Burada Kur’an analoji yapıyor. Yani kıyas yapıyor. Eğer iki ilah olsaydı düşünsenize ey insanlar, ey inkarcılar, alem fesada giderdi. Biri yağmur yağdırmak, diğeri yağdırmamak isterdi. Biri soğuk diğeri sıcak isterdi. Yani buradan yola çıkarak dahi alemi yaratanın tek bir ilah olduğunu bilirsiniz.

fesubhanAllâhi Rabbil Arşi amma yesıfun işte bu nedenle O yüceler yücesi olan Allah, O mutlak otorite sahibi, onların yakıştırdığı her şeyin ötesindedir. Her şeyden beridir.


23-) Lâ yüs'elu amma yef'alu ve hüm yüs'elun;

Yaptığından soru sorulmaz! Onlar sorgulanır (yaptıklarının sonucu yaşatılır)! (A.Hulusi)

023 - O yaptığından mesul olmaz onlar ise mesuldürler. (Elmalı)


Lâ yüs'elu amma yef'alu ve hüm yüs'elun o yaptıklarından dolayı hesaba çekilmeyecektir, çekilemeyecektir daha doğrusu. O’nu kim hesaba çekebilir ki. Fakat kendileri mutlaka hesap vereceklerdir. Hesaptan kaçışa işaret, yani kendileri hesap vermezken, kendileri güç yetirmez, zayıf,muhtaç, her şeylerini başkalarına muhtaç kul iken hesap vermekten kaçıyorlarken. Dönüp Allah’a hesap sormaya, O’na bir yer biçmeye kalkmaları ne kadar komik duruma düştüklerinin göstergesi değil mi. İşte bize bu açmazı, bu aziym çelişkiyi gösteriyor bu ayet.


24-) Emittehazû min dûnihi aliheten, kul hatu burhaneküm hazâ zikru men me'ıye ve zikru men kabliy* bel ekseruhüm lâ ya'lemunelHakka fehüm mu'ridun;

Yoksa O'nun dûnunda tanrılar mı edindiler? De ki: "Kanıtınızı getirin hadi! Bu (lâ ilâhe illAllâh) benimle beraber olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir); benden önce olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir)"... Hayır, onların çoğunluğu Hakk'ı bilmiyorlar... Bundan ötürü yüz çeviricilerdir. (A.Hulusi)

024 - Yoksa ondan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: haydi getirin bürhanınızı, işte benimle beraber olanların zikri ve benden evvelkilerin zikri, fakat çokları hakkı bilmezler de onun için ibraz ederler. (Elmalı)


Emittehazû min dûnihi alihe Yoksa onlar bu gerçeğe rağmen O’nun dışında tanrılar edinmekte ısrar mı edecekler. Yani min dûnihi; hem makam olarak en aşağı ıdemektir, hem dışında demektir. Yani Allah’ın dışında ve Allah’ın makamının altında tanrılar.

kul hatu burhaneküm de ki haydi sizde kendi delilinizi getirin eğer bunda ısrarcıysanız. hazâ zikru men me'ıye ve zikru men kabliy işte bu hem benimle birlikte olanların, hem de benden öncekilerin dile getirdikleri ortak mesajdır. bel ekseruhüm lâ ya'lemunelHakka fehüm mu'ridun ama hayır onların çoğu bu açık gerçeği bilmiyorlar. Bu nedenle de ondan yüz çeviriyorlar.


25-) Ve ma erselna min kablike min Rasûlin illâ nuhıy ileyhi ennehu lâ ilâhe illâ ENE fa'budun;

Senden önce bir Rasûl irsâl etmedik ki Ona: "Tanrı yoktur, sadece Ben! O hâlde bana kullukta olduğunuzu fark edin" diye vahyetmiş olmayalım. (A.Hulusi)

025 - Senden evvel hiç bir Resul göndermedik ki ona şöyle vahiy etmiş olmayalım: hakikat bu: benden başka ilâh yoktur, onun için hep bana ibadet edin. (Elmalı)


Ve ma erselna min kablike min Rasûlin illâ nuhıy ileyhi ennehu lâ ilâhe illâ ENE fa'budun halbuki biz senden önce gönderdiğimiz peygamberlere sadece şunu iyi bilin ki benden başka tanrı yok. O halde yalnızca bana kulluk edin diye vahy ettik.

Burada ayet açıkça tevhidin tüm, bütün bir oluş evrenini doğru kavramanın yegane anahtarı olduğuna dikkat çekiyor. Yani röpor noktası. Röpor noktasını doğru tespit ederseniz, diğer tüm arazi ölçümlerini doğru tespit edersiniz. Çünkü hepsini de o noktaya göre ölçeceksiniz. Eğer o nokta yanlışsa tüm ölçümleriniz yanlış olacaktır. İşte tevhid röpor noktasıdır.


26-) Ve kalüttehazer Rahmânu veleden subhaneHU, bel 'ıbadun mükramun;

"Rahmân çocuk edindi" dediler! Subhan'dır O! Bilakis, ikrama nail olmuş kullardır (İsa ve Allâh'ın kızları diye vehmedilen melekler). (A.Hulusi)

026 - Böyle iken dediler ki: Rahman velet ittihaz etti, tenzih o sübhana, doğrusu onlar ikram olunmuş kullardır. (Elmalı)


Ve kalüttehazer Rahmânu veleden subhaneH ama yine de rahman çocuk edindi dediler o şanı yüce olan, ölümlülere has olan bu tür vasıflardan berîdir. Yani nasıl böyle derler, çünkü çocuk edinmek ölümlü insanlara varlıklara has bir vasıf. Ölümlüler için kullanılabilecek bir şey ölümsüz olan, ebedi olan, yüceler yücesi olan Allah için kullanan mantığın aslında temel problemi nedir? Temel problemi ters dönmüş olmasıdır. Yani eşyayı tanrılaştırınca, tanrıyı da insanlaştırmaya kalkacaktır. İşte ters dönüş. İşte zulüm. Özellikle Hz. İsa’nın müntesiplerine bir ima var gibi burada. Meryem/91-92. Ayetleriyle benzerliği de ortada. Bu örnekten yola çıkarak melekleri Allah’ın kızları olarak gören müşriklere de bir ima var gibi.

bel 'ıbadun mükramun Aksine Allah’ın soyundan geldiğini iddia ettikleri o kimseler ilahi ikrama mazhar olan kullardır. Hz. İsa gibi. İlahi ikrama mazhar olmuş, Allah’ın soyundan geldiğini iddia ediyorlar. Aksine onlar kul olduklarını itiraf eden güzel birer kuldurlar.


Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
101. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/06/15/islamoglu-tef-ders-enbiya-001-036101/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder