10 Haziran 2011 Cuma

İSLAMOĞLU KURAN TEF. DERS. MAİDE (94-100)(42-E)

D sayfasından devam.



95-) Ya eyyühelleziyne amenû la taktülus sayde ve entüm hurum* ve men katelehu minküm müteammiden fecezaün mislü ma katele minen ne'ami yahkümü Bihi zeva adlin minküm hedyen baliğal ka'beti ev keffaretün ta'amü mesakiyne ev adlü zâlike sıyamen liyezûka vebale emrih* afAllahu amma selef* ve men ade feyentekımullahu minh* vAllahu Aziyzun züntikam;

Ey iman edenler... İhramda iken avlanmayın... Sizden kim kasten avı öldürürse, o işin vebalini tatması için yaptığının karşılığı olarak; öldürdüğünün misli, Kâbe'ye ulaşacak bir kurban gerekir. Ki ona da sizden iki adalet sahibi hükmeder... Yahut miskinleri doyurma olan bir keffarettir yahut ona denk bir oruç tutmak... Allâh geçmişi affetmiştir... Fakat kim bir daha yaparsa Allâh ona yaptığının sonucunu yaşatır!.. Allâh Aziyzün Züntikam'dır (açığa çıkan fiilin sonucunu şiddetle yaşatandır). A.Hulusi)

95 - Ey o bütün iman edenler sizler ihramda iken avı öldürmeyin, içinizden her kim onu amden (Kasten, bile bile. İsteyerek.) öldürürse ona mevaşîden (Davar, koyun, keçi, inek ve öküz gibi hayvanlar.) öldürdüğünün misli bir ceza vardır ki Kâ'beye vasıl olmuş bir kurbanlık olmak üzere buna aranızdan adâlet sahibi iki adam hükmeder veya bir kefaret vardır ki o nispette fukarayı doyurmak veya onun dengi oruç tutmaktır, tâ ki bu suretle ettiğinin vebalini tatsın, Allah geçmişi afiv buyurdu, fakat kim bir daha yaparsa Allah ondan onun intikamını alacak, Allah azizdir, intikamı vardır. (Elmalı)


Ya eyyühelleziyne amenû siz ey iman edenler, pasaj devam ediyor. la taktülus sayde ve entüm hurum Hacc için ihrama girdiğinizde av hayvanı öldürmeyin.

Anlaşıldı, yasağın mahiyeti anlaşıldı. Yani burada ki yasak aslında Mekke ve çevresini doğal sit alanı ilan eden bir yasak ve o beldeye hürmeten konulmuş bir yasak. Tüm yeryüzünden insanları İbrahim’in çağrısına, milyonları çağırıyorsunuz. O milyonlara da; Bu geldiğiniz topraklara hürmet edin. Bu muhterem toprakların üzerindeki canlı, doğal bitki örtüsünü, doğal canlı hayatı yok etmeyin. Bu da doğal bir çağrıdır. Aslında yeterli bir gerekçedir aynı zamanda.

Mekan – insan ilişkisine dikkat çekiyor ayet. Üzerinde bulunduğunuz mekanı mahvetmeyin. Mekanı insanca kullanın. Mekanın doğasını bozmayın.

Tevhidin babası Hz. İbrahim’in anısına adanmış bir mekan bu mekan. Sıradan bir mekan da değil. Tevhidin babası İbrahim’e adanmış bir mekandasınız. Mekke’de siniz. O tevhidin babasının çiftliği burası. İbrahim’in çiftliğindesiniz. Onun misafirisiniz. Siz konuk geldiğiniz bir çiftliğin ağaçlarını yerle bir mi edersiniz. Konuk geldiğiniz, misafir olduğunuz çiftliğin hayvanlarını öldürür müsünüz..!

Hayır bunu yapmayın. Siz İbrahim’in, yani Allah’ın misafirisiniz. Çünkü İbrahim’in çağrısı, Allah’ın çağrısıydı. Allah ona o çağrıyı yapmasını emretmişti. O halde siz Allah’ın misafirisiniz bir bakıma ve oralarda Allah’ın koruması altında. İbrahim öldü, ama Allah baki. Onun için siz İbrahim’in bıraktığı mirasa hakaret etmeyin. Onu katletmeyin. Ona hürmetkar olun. Onun için burada yasak olan sadece av hayvanlarıdır. İhramlı iken haşarat değil tabii ki ayette de açıkça ifade edildiği gibi.

ve men katelehu minküm müteammiden sizden kim onu kasıtlı olarak öldürürse, fecezaün mislü ma katele minen ne'ami yahkümü Bihi zeva adlin minküm hedyen baliğal ka'be adil iki kişinin takdiri ile öldürdüğüne eş değerde ki hayvanı kurban etmek üzere Kabe’ye getirerek onu tazmin eder. Öldürdüğüne eş değerde ki bir hayvanı ki iki kişi buna şahitlik yapacak, karar verecek, böyle bir hayvanı Kabe’ye getirerek o öldürdüğü hayvana karşılık tazmin eder. Böyle bir kefaret, tazminatta koymuş yapmayın diye.

Bu tazminata rağmen bölgede şu anda canlı doku mahvolmuş durumda. Bu tazminata rağmen. Düşünün. Ya böyle bir tazminat olmasaydı ne olurdu onu bilemiyorum. Oysa ki bölgenin, yani harem bölgenin taşını bile Hıll olan harem bölge dışındaki bölgeye taşımak hoş görülmemiş. Taşına bile dokunmayın, çünkü vahyin inişine o taşlar şahit oldu. Bırakın öyle şahit olduğu gibi kalsın.

Bu müthiş bir insana mekan duygusu, müthiş bir kutsallık hissi kazandırıyor. İşte o mekanların insana verdiği şey bu. Bu manada müminlerin imkan ve vicdanına bırakılmış. Ayette de görüyorsunuz miktar, Miktar bahsedilmiyor. Yani getirilip Kabe’ye verilecek hayvan miktarı. Ne Kur’an da ne sünnette bu miktara ilişkin bir açıklama yok.


[Atlanan cümle; ev keffaretün ta'amü mesakiyne ev adlü zâlike sıyamen (Yahut miskinleri doyurma olan bir keffarettir yahut ona denk bir oruç tutmak.)]


liyezûka vebale emrih Niçin böyle emredilmiş, yine ikna kabiliyeti ile açıklama var ve böylece yaptığı işin vebalini hisseder o insan. Yani yüreğinde hissetsin vebalini.

afAllahu amma selef Allah geçmişi silmiştir.

Halit bin Velid’in hikayesini hatırladım burada. Hani uzun bir düşmanlık döneminden sonra Kaza umresinin ardından Halid, arkadaşı Abr. İbnül- As ve bir başka arkadaşı ile beraber, Osman bin Talha ile beraber geliyorlar, Resulallah’ın bulunduğu mekana girip Müslüman oluyor Halid. Müslüman oluyor ama teskin olmuyor. Hala endişeli.

Resulallah onun İslam’ını tebşir ettikten, kendisini tebrik ettikten sonra üzgün olduğunu görüyor ve soruyor Halid.

- Ya Resulallah, İslam’ın aleyhine çok çalıştım. Çok iş ettim size. – Uhut yenilgisinin sebebi de Halid’di.- bunları nasıl öderim bilmem ki..!

İşte Resulallah’ın orada teskin edici bir cevabı var;

- El İslam yecib bima kablehe..!

İslam kendisinden önce ki her şeyi silip süpürüp temizler.

Halid bunu duyunca gözleri aydınlanmış, yüzüne ışık gelmişti. Ben onu hatırladım. afAllahu amma selef ibaresini okuyunca. Allah geçmişi silmiştir.

ve men ade feyentekımullahu minh Fakat kim yeniden işlerse Allah ondan öc alır. vAllahu Aziyzun züntikam; Zira Allah şereflidir, öcünü alıcıdır. Kimse de öcünü koymaz.


96-) Uhılle leküm saydül bahri ve ta'amühu meta'an leküm ve lisseyyareti, ve hurrime aleyküm saydül berri ma dümtüm huruma* vettekullahelleziy ileyHİ tuhşerun;

Hem sizin hem de yolcuların faydalanması için, denizde avlanmak ve onun yemeğini yemek helal kılınmıştır... Fakat ihramlı olduğunuz sürece karada avlanmak size haramdır! Allâh'tan korunun ki, O'na haşr olunacaksınız. (A.Hulusi)

96 - Deniz avı ve yemesi size helâl kılındı ki size ve seyyar olanlarınıza medar olsun, kara avı ise ihramda bulunduğunuz müddetçe üzerinize haram kılındı, hep huzuruna haşr olunacağınız Allah dan korkun. (Elmalı)


Uhılle leküm saydül bahri ve ta'amühu sularda yapılan her tür avlanma ve beslenme sizin için helaldir.

Ben onunla beslenmek diye çevirerek Zemahşeri’yi tercih ettim burada. Burada ki ve ta'amühu yu onunla beslenme diye çevirdim. Ama bir ikinci görüş daha var, Taberi, Razi, Kurtubi ve daha birçok müfessir o ikinci görüşü tercih etmiş. Denizin yiyeceği şeklinde çeviriyorlar burayı ve suyun yüzeyine, kıyıya vuran tüm hayvanların kastedildiği yorumunu yapıyorlar. İki yorum da geçerlidir, zaten ayetin literal karşılığı iki yorumu da doğruluyor.

meta'an leküm ve lisseyyareti Bu sizin de yolcuların da yararınadır. ve hurrime aleyküm saydül berri ma dümtüm huruma fakat ihramlı olduğunuz sürece kara avı size yasaklanmıştır. Yani deniz avını yasaklamıyor Kur’an. Ama kara avını yasaklıyor. vettekullahelleziy ileyHİ tuhşerun; şu halde topyekun huzuruna varacağınız Allah’a karşı saygıda kusur etmeyin. Diyor.


97-) Ce'alellahul Kâ'betel Beytel Harâme kıyamen lin Nasi veşŞehrel Harâme vel Hedye vel Kalâid* zâlike li ta'lemu ennAllahe ya'lemü ma fiys Semavati ve ma fiyl Ardı ve ennAllahe Bi külli şey'in 'aliym;

Allâh Kâbe'yi, O Beyt-el Haram'ı, Haram Ay'ı, Hedy'i (kurban) ve Kalaid'i (boynu bağlı kurbanlıklar) insanların kıyamı (imanının ayakta kalması ve devam etmesi için) yaptı... Bu, Allâh'ın semâlar (düşünce boyutu) ve arzda (bedeninde) olanı bildiğini ve Allâh'ın her şeye Aliym olduğunu, sizin de bilmeniz içindir. (A.Hulusi)

97 - Allah Kâ'beyi, o beyti haramı insanlar için bir medarı hayat kıldı, o şehri haramı da o, boyunları bağsız ve bağlı kurbanlıkları da; bütün bunlar şunun bilesiniz içindir ki Allah göklerdekini ve yerdekini bilir ve hakikat Allah her şeye alîmdir. (Elmalı)


Ce'alellahul Kâ'betel Beytel Harâme kıyamen lin Nasi Yine devamında neden bu yasaklar diye sorarsanız, neden helal olan şeyleri sırf bir mekana özgü olarak, Hacc’a özgü olarak, sırf bir zamana özgü olarak Allah yasaklıyor diye soracak olursanız gelin gerekçesini birlikte öğrenelim.

Allah Beyt-ül haram olan Kabe’yi bütün insanlık için “Kıyam” (Senbolü) kıldı. Kıyam sembolü kıldı. Ce'alellahul Kâ'betel Beytel Harâme kıyamen lin Nasi Kıyam sembolü.

Nasıl bir kıyam sembolü? Kabe bir kıyam sembolü, mahşer provası dostlar. Bir kübik yapı, hatırlayın. Dünyanın en sade binası. Dünyanın en süzsüz, en tezyinatsız binası. Neyin ifadesi? İbrahim’in Allah’a teslimiyetinin ifadesi. “Ya rabbi sana karşı, senin büyüklüğüne bir anıt yapmak istedim, ama acizliğimi ancak böyle gösterdim. İnsanın sana kulluğunun sana şükürden, sana kulluktan ne kadar aciz olduğunu ben taşa böyle işledim.” İşte Kabe’ye bakın onu anlayın.

Kabe aynı zamanda ateşe atlayan İbrahim’in Allah’a teslimiyet belgesi. İbrahim’in pazarlıksız imanın taşa vurulmuş imzası. Her hacc, her hacı Kabe’nin etrafında dönerken İbrahim’in imzasının altına imza atar. “Ben de katılıyorum ya rabbi. İbrahim’in gök kubbeye saldığı bu müthiş sedaya ben de ses veriyorum ya rabbi.” der.

“Benim de sedamı kabul buyur, ben de bey’at a geldim. İbrahim seninle anlaşma yaptı, sözleşme imzaladı ve sözleşmesine uydu. Ben de sözleşme yapmaya geldim ya rabbi. İşte senin, seninle yapılan sözleşmeyi temsil eden Hacer ül esvede dudaklarımı konduruyorum, onu selamlıyorum, adeta onunla tokalaşıyorum. Çünkü sözleşme imzalayacağım. Onun üzerinde ki peygamber dudağını arıyorum. Peygamberin öpücüğünü onda arıyordu dudaklarım. Peygamberin kondurduğu o öpüşü bulabilir miyim diye ben de dudaklarımla onu arıyorum. Ben aslında atam İbrahim’in elini öpüyorum. Bize bu tevhidi, böyle gür bir çığlıkla duyurduğu için.”

İşte bu semboldür. Kabe bu semboldür. Kıyam’ın sembolü.

veşŞehrel Harâme vel Hedye vel Kalâid ve haram ayı, boyunları bağlı bağlıksız kurbanlıkları da sembol kıldı.

zâlike li ta'lemu ennAllahe ya'lemü ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard göklerde ve yerde olan her şeyden haberdar olduğunu, bu Allah’ın göklerde ve yerde olan her şeyden haberdar olduğunu, ve ennAllahe Bi külli şey'in 'aliym;  ve Allah’ın her şeyin bilgisine vakıf olduğunu bilesiniz diyedir.



98-) I'lemu ennAllahe Şediydül ıkabi ve ennAllahe Ğafûrun Rahıym;

Bilin ki Muhakkak ki Allâh, Şediyd ül'Ikab'dır (şiddetle kötülüğün sonucunu yaşatandır); ve dahi Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir. (A.Hulusi)

98 - Malûmunuz olsun ki hakikaten şedidül'ıkabdır Allah, hem de hakikaten gafûr-ü rahîmdir Allah. (Elmalı)


I'lemu ennAllahe Şediydül ıkab iyi bilin ki Allah cezalandırmada pek şediddir. ve ennAllahe Ğafûrun Rahıym; Yine Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet menbaıdır.


99-) Ma aler Rasuli illel belağ* vAllahu ya'lemü ma tübdune ve ma tektümun;

Rasûle düşen sadece tebliğ etmektir! Allâh, açığa vurduklarınızı da içinizde gizlediklerinizi de bilir. (A.Hulusi)

99 - Peygamberin üzerindeki ancak bir tebliğdir, açıkladığınız ve gizlediğiniz şeylerin hepsini bilecek olan ise ancak Allah dır. (Elmalı)

Ma aler Rasuli illel belağ Yine geldi, elçinin görevi, mesajı apaçık tebliğ etmekten başka bir şey değildir. vAllahu ya'lemü ma tübdune ve ma tektümun; zira Allah açığa vurduklarınızı da, gizlediklerinizi de bilmektedir.


100-) Kul la yestevil habiysü vattayyibü velev a'cebeke kesretül habiys* fettekullahe ya ülil elbabi lealleküm tüflihun;

De ki: "Habis (pis), tayyib (temiz) ile eş değerde olmaz... Habisin çoğunluğu hoşuna gitse bile"... O hâlde ey öze ermiş derin düşünür akıl sahipleri (Ulül Elbab), Allâh'tan korunun ki kurtuluşa eresiniz. (A.Hulusi)

100 - De ki: Murdarla temiz bir olmaz: Murdarın çokluğu tuhafına da gitse o halde ey temiz özü, düşünür beyni olanlar, Allaha korunun ki felâha iresiniz. (Elmalı)

Kul la yestevil habiysü vattayyib De ki kötü ve çirkin olan şeylerle, iyi ve güzel olan şeyler eş değerde olmaz. Kötü ve çirkin olan insanla iyi ve güzel olan insan da eş değerde olmaz. Kötü ve çirkin olana iman edenle iyi ve güzel olana iman edende bir olmaz. İki hayatta bir olmaz.

velev a'cebeke kesretül habiys kötünün çokluğu hoşuna gitse bile. Kötü çoktur. Bir insanın belki hoşuna da gider. Çünkü kötü çabuk çoğalır. İyi ise öyle çok çoğalmaz.

fettekullahe ya ülil elbabi lealleküm tüflihun; O halde ey derin kavrayış sahipleri, Allah’a karşı saygıda kusur etmeyin ki kalıcı mutluluğa erebilesiniz.

Allah hepimizi kalıcı mutluluğa ulaşacak bir imanla donatsın.


“Ve ahiru davana velil hamdülillahi rabbil alemiyn”




42. videonun sonu
42. videoyu toplu halde http://kurantefsir.wordpress.com/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder