C sayfasından devam
90-) Ya eyyühelleziyne amenû innemel hamru vel meysiru vel'ensabü vel'ezlamü ricsün min amelişşeytani fectenibuhu lealleküm tüflihun;
Ey iman edenler... Hamr (sarhoşluk veren içkiler), Meysir (kumar), Ensab (putlar, tanrı - ilâh vasfı atfetmeler) ve Ezlam (fal okları ve kehanet araçları) ancak şeytanî fiiller olarak birer pisliktir! Artık ondan kaçının ki felâha eresiniz. (A.Hulusi)
Ya eyyühelleziyne amenû Siz ey iman ettiğini iddia edenler, iddianızda samimi iseniz, ispat etmek istiyorsanız, innemel hamru vel meysiru vel'ensabü vel'ezlamü ricsün min amelişşeytan sarhoşluk veren şeyler, şans oyunları, Allah dan başkasına kurban sunmak ve gelecek hakkında kehanette bulunmak, şeytan işi pisliklerdir.
Evet değerli dostlar. Önceki pasajla alakası nedir? Çok yakın alakası var. Hani önceki pasajın birebir kendileri hakkında nazil olduğu Hıristiyan grup vardı ya, Hıristiyanların açık bir çelişkisine bu vesile ile dikkat çekmek istiyor Kur’an. Kendilerine helali haram kılarlar da Allah’ın haram kıldığı içkiyi de ibadet gibi kutsal bilip içerler. Yani bu ne biçim çelişki diyor Kur’an. Böyle yapmayın, aslında daha temel bir mantığı sunuyor Kur’an o da şu; Kendinize helali haram kılarsanız, haramı da helal kılmaya kalkarsınız. Çünkü sınırları karıştırırsınız. İşte tıpkı böyle. Hıristiyan sapmasında görüldüğü gibi.
En helal şeyleri, evlenmeyi yasaklayacaksınız kendinize haram kılacaksınız, helal olan evlenmeyi, ama geleceksiniz, Allah’ın haram kıldığı aklı örten içkiyi içeceksiniz. Hem de bunu ibadet kastı ile yapacaksınız. Kutsallık atfederek yapacaksınız. İşte ilişkisi bu. Helali kendilerine yasaklarken, içki gibi bir haramı kutsamışlardı biliyorsunuz.
Burada ayette geçen şans oyunları meysir tüm şans oyunlarıdır yani kazanılınca bir şey elde edilen kaybedilince de bir şey verilen her oyun. Aslında oyunun kendisi değildir. Oyunun sonucudur haram olan. Eğer o oyun ona vesile oluyorsa, harama vesile olan şey de haram olur fervasınca yasaklanır. Yoksa öyle bir sonuç vermiyorsa o bizatihi haram olmaz. Belki Seddi zerai babından, kötülüğe açılan kapıyı daha önceden kapatma babından dolaylı bir yasak olarak konulabilir. Yoksa doğrudan bir yasaklığı olmaz.
Ensab geçti ayette, nedir? Aslında sunak taşıdır bu ensab. Putlar için kurban edilen taş. Putlar için verilen kurbanların üzerinde kesildiği, yanında kesildiği ya da kanlarının sürüldüğü taşa ensab denir. Ancak daha geniş manada ben bunu, literal anlamının da ötesinde maksadına binaen mealendir dim o da, Allah’tan başkası adına kurban sunmak. Burada yasaklanan bu aslında. Allah dan başkası adına kurban sunmak.
Peki diyeceksiniz temellerimize, evlerimizin, binalarımızın temellerine kurban kesiyoruz, sevdiğimiz bir insan görünce, bu da Allah adına kesilirse caiz olur. Şükür kurbanı babında kesilirse. Yoksa o gelen adına kesiliyorsa bu da putperestçe bir eylem sınıfına girer hiç kuşkusuz. Onun için Allah adına şükür olarak kesilir. Ev temellerine, bina temellerine kesilen kurbanlara şükür kurbanı denir ki Allah’a bir teşekkür nişanesidir.
Aslında içkinin haram oluş sürecini daha önce de çeşitli ayetler vesilesiyle değinmiştim. Bu ayet içkinin yasaklanış sürecinin son ayetidir. 3 ayet sürecinde yasaklandı hatırlayacaksınız. Bakara/219 da ilk yasak geldi. Ne diyordu?
Yes'elûneke anil hamri vel meysir* kul fiyhima ismün kebiyrun ve menâfi'u linNâs Bakara/219
“Sana içkiden, yani sarhoşluk veren şeylerden ve kumardan soruyorlar. De ki; O ikisinde de insanların bazı menfaatleri vardır.” Doğrudur. Bölgede içki sektörü çok güçlü bir sektördü ticari olarak ve çok para kazanıyordu bir çok aile bundan. Menfaatleri var. Ama onların kötülükleri de var diyordu. Öncelikle olayı Kur’an, sosyal bir yaraya dönüştürmemek için peyderpey yasaklama yolunu seçti. Bu Kur’an ın insanı ve zamanı dikkate aldığının bir göstergesidir işte. Bu Allah ın aynı zamanda şefkatidir.
İkincisi ne zaman indi, Nsa/43. ayeti kerime o da;
..la takrebusSalate ve entüm sükâra.. Nisa/43.
Bir olay üzerine namazda sarhoşken namaz kıldıran imamın namazda yaptığı büyük bir gaf üzerine bu ayet indi. Sarhoşken namaza yaklaşmayın. Yani kısmi yasak genişletildi.
Üçüncüsü de son noktayı koyan bu ayettir işte. Hz. Aişe der ki bu yüzden;
- Eğer ilk ayetle birlikte kesin yasakla içki yasaklansaydı, vallahi Resulün ashabı buna güç yetiremezdi. Der.
Onun için bu da Allah’ın kullarına olan şefkat ve merhametini aynı zamanda üslubunu gösteriyor. Nasıl üslupla yaklaşmalıyız insanlara onu gösteriyor.
fectenibuhu lealleküm tüflihun; O halde bunlardan sakının ki, kalıcı mutluluğa erebilesiniz. Kalıcı mutluluk. Felah, refah değil. Refah geçici mutluluktur. Dünyevi mutluluk. Felah ise hem dünyevi, hem uhrevi ebedi saadettir.
91-) İnnema yüriydüş şeytanü en yukı'a beynekümül adavete vel bağdae fiyl hamri vel meysiri ve yesuddeküm an zikrillahi ve anisSalati, fehel entüm müntehun;
Şeytan, içki ve kumar türleri ile aranıza düşmanlık ve kin yerleştirmeyi, sizi Allâh zikrinden ve salâttan engellemeyi murat eder ancak... Artık vazgeçtiniz değil mi? (A.Hulusi)
91 - İçki ile kumarda Şeytan sırf aranıza adavet ve kin düşürmeyi ve sizi Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymayı ister, artık vaz geçiyorsunuz değil mi? (Elmalı)
İnnema yüriydüş şeytanü en yukı'a beynekümül adavete vel bağdae fiyl hamri vel meysir Bakın sevgili dostlar, Kur’an ikna kitabıdır. Allah insana emretmiyor, ikna ediyor aynı zamanda. Bakınız şu ayete. Neden yasakladım biliyor musunuz diye gerekçesini de açıklıyor.
Şeytan, sarhoşluk veren şeyler ve şans oyunları ile sizin aranıza düşmanlık ve kin tohumları saçmaktan, ve yesuddeküm an zikrillahi ve anisSalat Allah’ı anmak ve namazdan alıkoymaktan başka bir şey istemez.
Görüyorsunuz değil mi, Allah ikna ediyor. Kur’an tarihi, ikna tarihidir demek doğru bir sözdür. İkna tarihidir. Allah bile ikna ediyorken siz insanlar, Kur’an ı başkalarına ulaştırırken neden ikna yöntemini denemeyesiniz ki. Bu Allah’ın yöntemidir ve yasakladığı şeylerin insan için nasıl zararlı olduğunun örneklerini gösteriyor. Ve burada insanın tamamen aklına sesleniyor. Aklına. Ben yasakladım o halde yasaktır demiyor. Şundan şundan dolayı yasakladım, yani bundan benim bir çıkarım yok, senin için yasak. Aslında sen aklını kullansan bunu kendi kendine yasaklardın.
İç güdülerinin zaaflarının önünde boyun eğip te eğer yapıyorsan, senin iyiliğin için ben bunu yasaklıyorum ki zaaflarının önüne bir perde olsun bu emir bu yasak ve kendi aleyhine çalışma ey insanoğlu. Kendi aleyhine eylem gerçekleştirme. Kendi idamının altına imza atma. Bunu söylüyor Kur’an. İllet açıklanıyor burada.
fehel entüm müntehun; Ohalde siz artık vaz geçmeyecek misiniz.
Bu ayet geldikten sonra sahabe; Vaz geçtik demişlerdi, vaz geçtik. Sadece bu. Ve diyor raviler; Medine sokakları saatler boyunca içkiden bir çay haline geldi. Bir küçük ırmak haline geldi, içki aktı.Küplerini kıran kırana. Yani zevkle dışarı çıkarıp 3 – 5 er kişilik gruplar halinde küpleri kırıyorlardı. Çünkü hazırlamıştı, ikna etmişti. Belli bir hazırlık aşamasından sonra son vuruşu gerçekleştirmişti.
92-) Ve etıy'ullahe ve etıy'ur Rasule vahzeru* fein tevelleytüm fa'lemu ennema alâ Rasulinel belağul mübiyn;
Allâh'a itaat edin, Rasûle itaat edin ve sakının! Eğer yüz çevirirseniz, iyi bilin ki, bizim Rasûlümüzün üzerine düşen yalnızca apaçık tebliğ etmektir. (A.Hulusi)
92 - Allah’ı dinleyin, Peygamberi dinleyin de sakının, eğer kulak asmazsanız biliniz ki Resulümüze düşen sade açık bir tebliğ ten ibarettir. (Elmalı)
Ve etıy'ullahe ve etıy'ur Rasule vahzeru Öyleyse Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin ve sakının, fein tevelleytüm fa'lemu ennema alâ Rasulinel belağul mübiyn; eğer yüz çevirirseniz iyi bilin ki elçimizin görevi mesajı apaçık tebliğ etmekten ibarettir. Başka bir şey değildir.
Bu ayetin üslubundan yukarıda ki tavsiyelere Hıristiyan ekibin de muhatap olduğunu çıkarıyoruz. Belki çıkarabiliriz veya. Resulallah’ın imana zorlayamayacağını da ifade ediyor bu ayet. inel belağ sadece tebliğ etmektir görev. Onun için Resulallah’ın kimseyi imana zorlayamayacağı, tebliğ etmek zorunda olduğu, dolayısıyla bizim de. Çünkü zorla iman ettiremezsiniz. Zorla iman olmaz. İki yüzlü olunur. Mümin olunmaz, münafık olunur zorla. Onun içindir ki Kur’an ikna metodunu seçiyor.
93-) Leyse alelleziyne amenû ve amilus salihati cünahun fiyma ta'ımu izâ mettekav ve amenû ve amilus salihati sümmettekav ve amenû sümmettekav ve ahsenu* vAllahu yuhıbbul muhsiniyn;
İman edip imanının gerektirdiği fiilleri ortaya koyanlar, korunmaya devam ederlerse (bir üst mertebede) imana ulaşıp, o imanın gereği çalışmalar yaparlar... Sonra bu anlayışa göre korunarak daha üst mertebede iman anlayışına kavuşurlar... O anlayışla imanlarının sonucu olarak da ona göre korunmaya başlarlar... Bundan sonra, ulaştıkları bu anlayışa göre korunmaya devam etmeleri, onları ihsana (Müşahede mertebesine) erdirir... Allâh muhsinleri sever. (A.Hulusi)
93 - İman edip de salâhlı salâhlı işler yapan kimseler bundan böyle sakındıkları ve imanlarında sebat ile salih salih işlerine devam eyledikleri, sonra takvâlarında ve imanlarında rüsuh buldukları, sonra bu takvâ ile beraber her yaptığını güzel yapan ihsan mertebesine erdikleri takdirde mukaddema tattıklarında kendilerine bir beis yoktur, Allah Muhsinleri sever. (Elmalı)
Leyse alelleziyne amenû ve amilus salihati cünahun fiyma ta'ımu izâ mettekav ve amenû ve amilus salihat İman eden, doğru ve yararlı iş işleyenler, Allah’a saygıda kusur etmedikleri, iman edip Salih amel işlemeye devam ettikleri sürece önceden yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmayacaklardır.
Gerçekten ibare müthiş bir ibare. İman edip Salih amel işlemeyi sürdürdükleri sürece diyor. Yani samimi oldukları sürece. Demek ki imanın ispatı bu imiş. Salih amel imiş ki, Salih amelle imanlarını ispat ettikleri sürece geçmişte yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmayacaklardır.
sümmettekav ve amenû sümmettekav ve ahsenu yeter ki Allah’a saygıda ve iyilik yapmakta kararlı olsunlar diye çevireyim ki böylesi doğru bir çeviri olur bence. Yeter ki bunda kararlılık göstersinler.
vAllahu yuhıbbul muhsiniyn; Zira Allah iyileri sever.
Geçmişte yapılanların, geçmişte bunları, yukarıdaki günahları yapanların durumuna genel bir atıf ayet. Onun için geçmiş geçmişte kaldı. Allah sizi geçmişten dolayı sorumlu tutmayacak, bilinçli olarak Allah’a isyan kastıyla yaparsanız bundan sonra sorumlu tutacaktır ibaresini anlıyoruz biz buradan.
94-) Ya eyyühelleziyne amenû le yeblüvennekümullahu Bişey'in minas saydi tenalühu eydiyküm ve rimahuküm liya'lemAllahu men yehafuHU Bil ğayb* femenı'teda ba'de zâlike felehu azâbün eliym;
Ey iman edenler... Allâh sizi, ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği avdan bir şey ile dener; ki bil-gayb (gaybları olan) O'ndan korkan kim, bilinsin! Artık bundan sonra kim haddi aşarsa, onun için acı verici azap vardır. (A.Hulusi)
94 - Ey o bütün iman edenler! haberiniz olsun Allah gayb da kendisinden korkanları meydana çıkarmak için muhakkak ki sizleri av gibi bir şeyle imtihan edecek, bir av bolluğu ki isteseniz elleriniz de yetişebilecek, mızraklarınız da, kim bunun üzerine tecavüzde bulunursa işte ona elîm bir azap var. (elmalı)
Ya eyyühelleziyne amenû siz ey iman edenler, le yeblüvennekümullahu Bişey'in minas saydi tenalühu eydiyküm ve rimahuküm liya'lemAllahu men yehafuHU Bil ğayb elbette Allah ellerinizin ve silahlarınızın menziline giren avı yasaklayarak aşkın olan zatından korkanları seçip ayırmak için sizi sınayacaktır.
Yeni bir pasaja girdik dostlar. Yeni bir pasaj, ancak avlanmaktan söz ediyor. Allah av yasağı koyarak sizi sınayacak diyor. Yukarı ile alakası ne? İlginç..! Her yasak yararlı yararsız bağlamında değerlendirilemez ey insan. Bazı yasaklar vardır ki sırf seni sınamak için koyar. Onun için nedenini anlayamadığın, sebep sonuç ilişkisi içerisinde anlamlandıramadığın yasaklarla karşılaşırsan onu, seni sınamak için koyduğum yasaklar sınıfına sok ve öyle algıla. Bazen de böyle yaparım.
İşte bu yukarı ile ilişkisi, böyle harika bir ilişkisi var ayetin. Ve bu çerçevede Allah’ın koyduğu yasakların içerisinde bir kategori daha var ki, o kategori tahaddudidir. Yani illetine bağlı olmayan, gerekçesine bağlı olmayıp, gerekçesi sırf insanı sınamak, insanı imtihan için onu yasaklar. Bu da Allah kul ilişkisinde bu ilişkinin zirvesini teşkil eder. Eğer Allah’a saygınız zirvesinde ise bu saygınızdan dolayı, “senin sevmediğini ben de sevmiyorum.” Diyebilirsiniz. Sen hoşlanmıyor musun Ya rabbi, ben de hoşlanmıyorum. Neden? Seni sevdiğim için. Seni üzmekten korktuğum için. Senin sevgini yıpratmaktan çekindiğim için ben de sevmiyorum. Bu kadar. Bunu deyip diyemeyeceğimizi sınıyor. Sınayacağını söylüyor daha doğrusu ayeti kerime. Devam ediyoruz;
Aslında bu yasakları meşru olduğunu da gösterir bu. Aslında meşrudur. Yani aslında yasak değildir, ama Allah sırf sizi sınamak için bu yasağı getirdi. Zaten bu gibi yasaklar genelde sınırlı yasaklardır. İşte av yasağı gibi. Şimdi, göreceğiz onu.
femenı'teda ba'de zâlike felehu azâbün eliym; Kim bundan sonra haddi aşarsa işte onu acıklı bir azab bekler.
Devam ediyor E sayfasına geçiniz
42. videoyu toplu halde http://kurantefsir.wordpress.com/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder