a sayfasından devam
10-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
O
süreçte (Sünnetullâh'ı) yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)
10 -
Veyl o gün o yalan diyenlere. (Elmalı)
Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn veyl
olsun, yazıklar olsun, vay gele o gün yalanlayın başına. Yani benim sicilim
tutulmaz canım, veya benim kaydımı bir biçimde sildiririm. Veya adamını bulurum
oradaki kaydı temizletirim. Veya gider sahte bir temiz kâğıdı alırım, veya bir
biçimde bir kayırıcı bulur yine de işi kurtarırım. Burada zaten kurtarıyoruz
orada da birilerini buluruz, yani rüşvet veririm (haşa). Bir önceki surenin
sonunu hatırlayalım.
11-) Elleziyne yükezzibune Biyevmiddiyn;
Ki
onlar, Din (yapılanların otomatik sonucunun
yaşanacağı) süreçlerini yalanlarlar! (A.
Hulusi)
11 - O
dîn gününü tekzip edenlere. (Elmalı)
Elleziyne yükezzibune Biyevmiddiyn
Onlar din gününü yalanlıyorlar, yani hesap günü. Din günü hesap günüdür, hesap
gününü yalanlıyorlar.
12-) Ve ma yükezzibu Bihi illâ küllü mu'tedin
esiym;
Onu
yaşayacağını yalnızca her haddi aşan suçlular yalanlar! (A. Hulusi)
12 -
Ki onu ancak her bir haddini aşkın, günaha düşkün, tekzip eder. (Elmalı)
Ve ma yükezzibu Bihi illâ küllü mu'tedin esiym
ancak haddi aşan günahkârlar yalanlarlar din gününü. Onlardan başka kimse hesap
gününü yalanlamaz. Demek ki günaha gömülüp gidince mahkemeyi yalanlamaktan
başka çıkar yolu kalmıyor. Adamın hayatı suç olmuş. Düşünsenize böyle bir
insana mahkemeyi sever misin diyorsunuz. Alacağınız cevap belli değil mi? Ömrü
suç olmuş biri hiç mahkemeyi, hakimi, adaleti sever mi? Yani böyle bir insana
adaleti istemez misin diyorsunuz. İstemez. Adalet olması halinde ömrü gider
onun. Çünkü Adalet istemesi halinde önce kendi yakasına yapışır.
Dolayısıyla bu tipi ele veriyor.
Onun için düşünün günaha gömülmüş bir toplumun içinde adalet gerçekleşir mi?
Kur’an bize bunu söylüyor. Eğer adaletin yer yüzünde adaleti ikame etmek
istiyorsanız, adil bir dünya kurmak istiyorsanız önce günahı engelleyin, insanı
günahkar olmaktan çıkarın, insanın günahının önüne engeller koyun. İnsanı
günahının içine gömülmekten kurtarın diyor, hala anlamıyor muyuz. Dinin amacı
bu, peygamberlerin amacı bu, vahiylerin amacı bu. Yani yer yüzünde adil bir
hayatı kurmamızı temin için olmazsa olmaz şartları bize sunmak ve nasıl
yapacağımız konusunda bize yol göstermek, rehberlik yapmak.
13-) İzâ tutlâ aleyhi ayatuNA kale
esatıyrul'evveliyn;
Ona
işaretlerimiz bildirildiğinde: "Evvelkilerin efsaneleri" dedi! (A.
Hulusi)
13 -
Karşısında âyetlerimiz okunurken evvelkilerin esatîri dedi. (Elmalı)
İzâ tutlâ aleyhi ayatuNA kale
esatıyrul'evveliyn bu tip, kendisine ayetlerimiz okunduğunda der ki;
eskilerin masalları, eskilerin efsaneleri der. Aslında Kur’an da geldiği 9
yerde esatıyrul'evveliyn
eskilerin masalları, efsanevi masallar. Esatıyrul; usture; efsane, eskilerin
efsaneleri ifadesinin 9 yerde geldiği her yerde mutlaka bağlamda ahiret vardır.
Demek ki yeniden dirilişe bu sözü eden adamlar yeniden dirilmeye eskilerin
masalları olarak bakıyorlar.
Aslında bakıyorlardı diyebilir
miyiz? Hayır. Bu günün günahkârları, günaha gömülüp gidenler, günahkâr bir
hayatın içinden kendine pay çıkaranlar, onun içinde ilkeli yaşamaya düşman
olanlar, sınırlara düşman olanlar, İslam’ın emirlerine düşman olanlar, Allah’ın
dinine düşman olanlar, Allah’ın nebisine ve vahye düşman olanlar işte böyle bir
hayat istiyorlar. Böyle düşünüyorlar. Bugünküler de aynı düşünüyorlar. Yani
kadıym cahiliye ile modern cahiliye arasında bir şey fark etmiyor. Kendi
günahlarını serbestçe yaşamak için yer yüzünün günaha gömülmesini istiyorlar.
Eğer içinde yaşadıkları toplumda sevap işleyenler çoğalır, günah işleyenler
azalırsa rahatlıkla mel’anet karıştıramayacaklarını düşünüyorlar. Yumurtalarını
pişirmek için memleketi yakan tiplere benziyorlar.
Düşünün, sigaramı yakayım diye
dünyayı tutuşturan bir çılgını düşünün. Bu ondan az bir çılgınlık değil, evet.
Zaten ayet tam da o yerine gelmiş söylüyor.
14-) Kellâ bel rane 'alâ kulûbihim ma kânu
yeksibun;
Hayır
(asla)! Aksine yaptıklarının getirileri onların şuurlarını (bir pas gibi)
örtmüştür. (A. Hulusi)
14 -
Hayır hayır: fakat onların kazançları kalplerinin üzerine pas bağlamıştır.
(Elmalı)
Kellâ Yo..! bu tipin başka bir izahı
yok. Bu tip bu noktaya kolay kolay gelmez. Yani sırf ben günah işleyeyim diye
memleketi günahkârlar tarafından yönetilmesini, sırf ben günah işleyeyim diye
kanunların günah işlemeyi teşvik etmesini, sırf ben günah işleyeyim diye
günahın caddelere ve sokaklara hakim olmasını, sırf benim günahıma zeval
gelmesin diye herkesin günahkâr olmasını isteyen bu tipin problemi nerede
biliyor musunuz diyor Kur’an.
bel rane 'alâ kulûbihim ma kânu yeksibun
onların kalpleri günahtan dolayı pas bağlamıştır. Evet, Kalplerini,
kazandıkları, boydan boya, baştan başa pas bağlatmıştır, simsiyah olmuştur.
Efendimiz sanki bu ayeti açıklama
sadedinde; “her günah siyah bir noktadır buyururlar. Kalp ise sırça bir aynaya
benzer. Günah noktası o aynaya düşer, çoğaldıkça kalp kararır ve en sonunda
kalp kapkara olur. İşte buna kasvetül kalp diyor Kur’an. Kalp kararması. Nedir
bu? sonuç? Kalp ölümü. Bu kalbin ölümü kan pompasının ölümüne benzemez. Kan
pompası ölürse biz dünyada ki hayatımızı kaybederiz. Ama bu kalp ölürse
imanımızı, yani ahirette ki ebedi hayatımızı kaybederiz.
İşte problem burada, onun için
yürekte deterjanı nedir Kur’an bize onu sunuyor. Yani yüreğe dökülmüş günah
kirlerini nasıl arındırırız. Allah’tan başka bu sualin cevabını alacağımız bir
kapı yok. İşte Kur’an bize bu formülü sunuyor.
15-) Kellâ innehüm 'an Rabbihim yevmeizin
lemahcubun;
Hayır!
Muhakkak ki onlar, o gün, elbette Rablerinden perdelidirler! (A. Hulusi)
15 -
Hayır hayır: muhakkak ki onlar o gün rablerinden hicap da kalacaklar. (Elmalı)
Kellâ Yo..! hayır, burada durun, bu
çok önemli bir mesele. innehüm 'an Rabbihim yevmeizin lemahcubun elbet
onlar bir gün rablerinden mahrum kalacaklar, mahcup olacaklar. Yani Türkçede ki
mahcup aslında örtülme manasına gelir. Belki mahcubiyette de bir oradan telmih
vardır. Allah’a karşı mahcup olmak, ama perdelenmek, Allah’tan mahrum kalmak
manasına gelir kelime anlamıyla. Allah’tan mahrum kalan neye sahiptir ki,
Allah’ın yok; neyin var? Allah’ın var; neye muhtaçsın. Allah’tan mahrum
kaldıktan sonra bir insan neye sahip olur ki.
Düşünün yer yüzünde şöyle bir şey
gelse Allah göstermesin; sevdiğimizin veya bizim başımıza. Tüm çocukların, eşin,
annen, baban, akrabayı taallukatını taşıyan otobüs kaza yaptı ve sağ kurtulan
olmadı haberi gelse. Yani kaybettin tüm yakınlarını. Dün; evlat, kız, oğlan,
eş, anne, baba sahibi idin, bir gün sonra hiç birine sahip değilsin artık.
Kaybettin. O anda elimize çakmak çaksalar duyar mıyız acının yoğunluğundan.
Ahireti düşünün; İnsan anne
babasından kaçacak, öyle bir yer. Mahşeri düşünün. Allah’tan başka dost yok,
herkes canı derdine düşmüş, herkes kendi hesabını vermenin peşinde.
Peygamberler bile nefsiy, nefsiy diye koşuyorlar.
İşte öyle bir anda Allah’ı
kaybettin. Allahuekber..! İnsan ne olur? yevmeizin lemahcubun odur işte. Allah’tan mahrum
kalacaklar onlar.
16-) Sümme innehüm lesalulcahıym;
Sonra,
muhakkak ki onlar ateşe gireceklerdir. (A. Hulusi)
16 -
Sonra onlar muhakkak Cahîme yaslanacaklar. (Elmalı)
Sümme innehüm lesalulcahıym sonra
onların gözleri fal taşı gibi açılacak. Daha doğrusu gözleri fal taşı gibi açan
bir ateşe sokulacaklar. Cahıym; El aynül Cahme’; Pörtlek göze denir. gözü
yuvasından fırlatan bir ateş. Nasıl bir ateşse. Öyle bir cazibesi var ki
ateşin, öyle bir dehşeti var ki, gözünüz o ateşi görmeye dayanamıyor. Ya
yuvasından geri kaçıyor arkaya, ya da fırlayıp gidiyor, patlıyor. Böyle bir
ateş.
17-) Sümme yukalu hazelleziy küntüm Bihi
tükezzibun;
Sonra:
"İşte bu, yalanladığınız şeydir" denilir. (A. Hulusi)
17 -
Sonra da denecek: işte bu, sizin o tekzip edip durduğunuz. (Elmalı)
Sümme yukalu hazelleziy küntüm Bihi tükezzibun
sonra kendisine işte denilecek; bu sizin yalanladığınız gerçektir. Yani; hani
dünyada yalanlıyordunuz ya, yalanladığınız hakikat işte bu gün tecelli etti,
tahakkuk etti.
18-) Kellâ inne Kitabel 'ebrari lefiy
'ılliyyiyn;
Hayır...
Muhakkak ki Ebrâr'ın kitabı, elbette İlliyyîn'dedir. (A. Hulusi)
18 -
Hayır hayır: Çünkü ebrarın yazısı ılliyyîndedir. (Elmalı)
Kellâ Yo..! burada bir daha durun ey
insanoğlu inne
Kitabel 'ebrari lefiy 'ılliyyiyn iyilerin kaydı ‘ılliyyin de
arşivlenecek. Yukarıdakinin tersi. Kötülerin kaydı cehennemde, iyilerin kaydı
‘ılliyyin de arşivlenecek. Neymiş ‘ılliyyin; tercüme etmiyorum, tercüme etmem
doğru olmaz çünkü bir sonraki ayet zaten ne diye soruyor.
19-) Ve mâ edrake ma 'ılliyyun;
İlliyyîn
(-in ne olduğunu)
sana bildiren nedir? (A. Hulusi)
19 –
Bildin mi ılliyyîn nedir? (Elmalı)
Ve mâ edrake ma 'ılliyyun sen
‘ılliyyun un ne olduğunu nereden bileceksin.
Devam ediyor c sayfasına geçiniz.
Mutaffifin suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder