Elhamdülillâhi
Rabbil Âlemîn, Vessalâtü vesselâmü ‘alâ Muhammedin ve ‘ala ‘alihi, ve eshabihi
ve ‘etba’ıhi ecmaiyn. Rabbeneftah bil hayr, vahtim bil hayr, Rabbi yessir ve lâ
tüassir, Rabbi temmim bil hayr.
Rabbim hayır ile başlat, hayır
ile tamamlat. Rabbim kolay kıl, güç kılma. Allahümme amin..!
Değerli Kur’an dostları bugün
dersimize, ki 188. ders İnşaAllah. 10 yıldan beri süren görüntülü ve sesli
tefsir projemizin sonuna geliyoruz. Herkes saçını bir yerde ağartır. Rabbim
saçlarımızı güzellikler uğrunda ağartmayı nasip etsin. İnşaAllah biz de Kur’an
a hizmet uğrunda ağartmış oluruz. Rabbim kabul buyursun.
Bugün İnfitar suresini, bu
dersimizde işleyeceğiz İnşaAllah. İnfitar suresi mushafta 82. sure. Adını ilk
ayetinden alıyor. Yolsuzluk yapanlar manasını verebilirim. İnfitar; bir
çekirdeği yarıp içinde ki potansiyeli ortaya çıkarmak manasına geliyor. Zaten
fa ta ra, çekirdeği yardı. Allah’ın esmasından biri de Fatır; yarıp çıkaran,
var eden, yaratan manasına. Dolayısıyla İnfitar; mutavaat kipiyle gelmiş, yani
yarılma emrini alıp, bu emre imtisal edip, boyun eğip, teslim olup yarıl emrine
cevap vererek yeniden varlığın ortaya çıkması manasına geliyor. Ki İnfitar
suresi zaten bize bu gerçeği ifade ediyor, bu hakikati ifade ediyor. Bu gaybi
hakikati zaten bir başkası da bize veremez.
Bir önceki sure Tekviyr
suresiydi, dürülüşü ifade ediyordu. Nefesi rahmaninin alınışına tekabül eden
varlığın geldiği yere iadesi, varlığın geri bir tek noktaya dönüşü, rücu
anlatılıyordu. Burada da adeta bir tek çekirdekte, bir tek noktada temerküz
eden, geldiği yere geri dönen, hani Enbiya/104. ayetinde buyrulduğu gibi
geldiği yere geri dönen;
Yevme
natvis Semae ketayyis sicilli lilkütüb.
(Enbiya/104) kitap sayfaları gibi, ruloları gibi ta başına geri dürülen,
dürülerek geri doğduğu noktaya döndürülen varlık, İnfitar suresinde yeniden bir
açılış, bir saçılış, bir ortaya çıkış ve bir yeniden oluş sürecine giriyor.
Bize İnfitar suresi bunu veriyor.
Sure Mekkî.
Hem mushafta, hem de nüzulde ilginç bir tevafuk ve tetabuk gereği 82. sırada
bulunuyor. Hem iniş sıralamasında, hem de elimizde ki Mushaf sıralamasında. Hz.
Osman’a nispet edilen ünlü nüzül tertibinde Nazi’ât suresi ile İnşikak suresi
arasına denk geliyor. Ki boykot dönemi öncesi surelerinden sayabiliriz. Yani bu
yaklaşık Mekke döneminin 5. veya 6. yılına tekabül edebilir.
Surenin konusu
açık. Son saat, kıyamet ve tabii ki ahiret. Bize göre sure yeniden başlangıcı
ifade ediyor. Ama klasik tefsirlerimizde kadiym müfessirlerimiz sureyi bir
yıkılış suresi olarak okuma eğilimindeler. Fakat fakir bu eğilime katılmıyor.
Bu sure bir önceki surenin tam zıddını ifade ediyor. Bir önceki sure aslına
dönüşü, bir çekirdeğe dönüşü, bu sure ise bir çekirdekten yeniden kainatın
oluşunu ifade ediyor. İnşaAllah birazdan ayet ayet göreceğimiz gibi.
Surenin zirve ayeti; Ya eyyühel'İnsanu
ma ğarreke BiRabbikelkeriym (6) Elleziy halekake fesevvake fe'adelek (7) Fiy eyyi suretin ma
şâe rekkebek (8) ey insan sana karşı bu kadar cömert olan rabbine bu
gururun ne. Bu kadar neden mağrursun Allah’a karşı. Allah sana bu kadar
cömertken sen Allah’a neden bu kadar hasissin. Kullukta neden cimrisin ey
insan. Ki O seni yarattı, yaratmakla kalmadı sana yaratılış amacını ma hulika
leh i,ni yükledi. Onunla da kalmadı seni bir dengeye bindirdi, yani duygu
düşünce, eylem, fikir, ruh, beden. Madde mana, Dünya ahiret dengesine
kavuşturdu. Muhteşem bir dengenin ifadesisin sen ey insan. Dolayısıyla bu kadar
cömert olan rabbine karşı bu gururun ne? Diyen ayet surenin zirvesini teşkil
eder ki 6. 7. 8. ayeti surenin.
Maksat belli. Hesap verilecek bir
hayatı yaşamamız için ikaz ediliyoruz. Hesabı verebilecek, verilebilecek bir
hayat yaşa ey insanoğlu. Ey insanoğlu Allah’ın sana açtığı krediyi; krediye
aykırı alanlarda kullanma, sözleşme dışı kullanma. Allah’ın tabi caizse
varlığın ve saadetin için açtığı krediyi gidip de Kumar masasında ütülme ey
insanoğlu. Adeta mesaj bu. Şimdi surenin tefsirine geçebilirsiniz.
Rahman rahiym olan Allah adına.
Özünde merhametli, işinde merhametli Allah adına.
Surenin tefsirine geçmeden daha
önceki derste söz verdiğim ve kıyametle ilgili, mahşerle ilgili, ahiretle
ilgili, son saatle ilgili tüm Kur’an da ki surelerin, ayetlerin genel üslubu ve
karakteristiğini veren ilkeler üzerine birkaç kelam etmek isterim.
Önümde bunlara dair bir kaç not
tuttum. Kur’an ahiretle ilgili, son saatle ilgili, yani bizim için gayb olan,
iman konusu olan bu mevzularla ilgili ayetlerde nasıl bir üslup kullanıyor
sualinin cevabı olabilecek birkaç maddelik not. Onu sizinle paylaşmak isterim.
Ahiret, kıyamet ve son saatle
ilgili surelerin lafızları, dehşet, hayret ve ilgi uyandıracak lafızlarla
gelmiştir. Olayın büyüklüğünü ve dehşetini anlatmak için kullanılan lafızlardır
bu konuda ki tüm ayetlerde kullanılan lafızlar.
1 – Şiddetlidirler. Mesela Ğaşiye; bürüyüp kaplayan. İnşikak; param parça olmak. İntisar; Yine toz duman olmak. Yani kül
gibi savrulmak. Vakıa; müthiş olay,
korkunç olay. Nebeil
'Azıym; olay haber. Tabir caizse şok haber. Sanki
göklerin bir manşeti var, bu manşette ebedi manşet. Yani eğer insanların
yazdığı gazetelerde bir manşet varsa, göklerin haberinde de bir manşet var. Nebe’un Azıym; Şok haber. Nedir bu? Bir
gün kıyametin kopacak ey insanoğlu,
Yine Sayha, çığlık. Hem de insanı çıldırtan bir çığlık.
Racfe; sarsıntı, sarsıntıyla birlikte çığlık. Öyle bir deprem ki, insanlar
içmeden sarhoş olacaklar. Hac suresinin girişinde olduğu gibi. Emzikli anneler
bebelerini unutacaklar diyor. İşte böyle. Zelzele; inne zelzeletessaati şey'ün azıym.
(Hac/1) diye başlar ya Hac suresi, işte son saatin zelzelesi. Öyle bir deprem
ki, yeryüzünde ki 8 – 9 şiddetindeki insan yapılarını yerle bir eden depremlere
benzemez. Bu deprem dağları yerle bir edecek, kıtaları yerinden oynatacak,
belki yer yüzünü yörüngesinden söküp küçük bir top gibi fırlatacak uzaya. Belki
yer yüzü kalbi dayanamayacak dünyanın ve patlayacak, uzaya dağılacak. İşte öyle
bir deprem bu.
Ba’sera; içini boşaltmak, teba’suf; içini dışına çevirmek. Yine et taammeh; hızla dehşetli bir biçimde
yayılan. Yani şiddetiyle bilinen kelimelerdir bir.
2 – Şeffaflık
ve dakikliği ile bilinen kelimelerdir. Son saat, kıyamet ve Ahiret hakkında
kullanılan kelimeler. Miskale zerretin;
zerre miktarı. Adeta tozlu mamullerin teraziye yapışan miktarı. Veya güneş
ışığı eve girdiğinde o ışığın içinde ki yüzen zerrecikler. hebâen münbessen
(Vakı’a/6) Un ufak olmak manasına. Yine küçüklüğü,
dakikliği, şeffaflığı ifade eder. Yine. kel 'ıhnil menfûş (Ka’ria/5) Hallaç
pamuğu gibi, yün gibi. Atılmış veya renkli yün. Bu ifade de şeffaflık ve
dakikliği ifade eder. Yine kelferaşil
mebsûs. (Ka’ria/4) Nedir? Uçuşan kelebekler. Kelebekte şeffaflığı,
narinliği, nazeninliği ifade eder. Kanadına elimizi vurduğumuz zaman toza
dönüşüverir. Yine es serab; Yoktu
ama varmış gibi, çölde yansıyan suymuş gibi yansıyan bir yansıma. Ed Duhan; Duhan, yani duman. İşte bunun
gibi kıyamet ve son saat hakkındaki kavramlar, birincisi şiddetli kavramlar,
ikincisi de şeffaf ve dakik kavramlar.
Yine ikinci
bir kural çıkarabiliyoruz son saat ve ahiret konusunda. Kur’an ahiret ve son
saati naklettiği ayetlerinde olayı failine bina etmez. Ne yapar? Bunun yerine
iki şey yapar; Ya meçhul fiille gelir, yani failini bildirmez. Faili meçhuldür.
Ya da mutavaat kipiyle gelir. İşte İnfitar da olduğu gibi. İnfitar mutavaat
kalıbıdır. Küvvirat meçhul kalıbıdır. Failini ya çok bilindiği için anmaz, ki
faili çok iyi bilinen fiillerde fail kullanılmaz. Çünkü zihninize onun başka
faili gelmez. Gökyüzünü dürecek başka kimdir ki. Yıldızları söndürecek başka
kimdir ki, güneşi, karartacak başka kimdir ki. Yer yüzünü toz toprak gibi un
ufak paramparça edecek başka kimdir ki. Denizleri kaynatacak başka kimdir ki
Dağları yürütecek başka kimdir ki, gökleri çatır çatır çatlatacak başka kimdir
ki, Kainatı bir tek zerreye kadar dürecek başka kimdir ki. Veya bir tek zerre
gibi tohumdan yeniden bir alem çıkaracak başka kimdir ki. Failini söylemeye
lüzum yok manasına gelir.
İkincisi de
sen faile değil, burada fiile dikkat et. Asıl fiilden al dersini. Çünkü fiil bu
kadar büyükse fail ne kadar büyük onu sen intikal yoluyla çıkar manasına gelir
ki, burada onu görüyoruz. İzesSemâunşakkat.
(İnşikak/1) bakınız Hukkat, Muddet. Hep mutavvat ve meçhul fiiller
kullanılıyor. Zülzilet; Mechul fiil.
Evet, Feizâ nüfiha.. (Mü’minun/101)
bakınız meçhul kullanılmış. Huvviretil ard. Yine meçhul kullanılmış…dekketen vahıdeh. (Hakka/14) Yine
meçhul kullanılmış. Feizennücûmu
tumiset. (mürselat/8) meçhul kullanılmış. Yıldızlar söndürüldüğü zaman. Yine
Ve izesSemâu furicet. (Mürselat/9)
gök yarıldığı zaman. Meçhul kullanılmış.
izeşŞemsü küvviret (Tekvin/1) meçhul kullanılmış. Döndürüldüğü sarıldığı
dürüldüğü zaman. Yine; izelcibâlu
süyyiret. (Tekviyr/3) Dağlar yürütüldüğü zaman. Meçhul kullanılmış. Fail
yok. Yine Ve izel'ışaru 'uttılet.
(Tekviyr/4) 10 aylık hamile develer terk edildiği zaman. Meçhul kullanılmış Ikterabetis sa'ah. (Kamer/1) mutavvat
için kullanılmış bakınız. Yine faili yok. Ama Mutavvat olduğu için bir failin
etkisine tepki vermiş. İzesSemâunfetaret.
(İnfitâr/1) yine mutavvat kipi kullanılmış. Fertekıb yevme te'tis Semau Bi duhanin mubiyn. (Duhan/10) burada da
yine mutavvat kipi kullanılmış.
Dolayısıyla
Kur’an da kıyamet son saat ve ahiret sahneleri hep ya meçhul ya da mutavaat
kipinde gelmiş. Müfessirler failini takdir etmişler bunun Allah demişler.
Gerekçe olarak ta fail bilindiği için demişler bir kısmı ki, onu biraz önce
zikrettim.
Peki, buna
biz ne diyeceğiz? Doğru diyeceğiz mi? Fakir daha farklı bir yaklaşıma sahip bu
konuda. Eğer faili bilindiği için meçhul kiple gelmişse, faili daha iyi bilinen
bir çok olay Kur’an da failiyle beraber gelmiştir. Mesela; ...illâ HU* haliku külli şey'in.. (En’am/102) Allah her şeyin
halıkıdır. Buna ne şüphe. Onun için her şeyin halıkı olduğu bilinmiyor muydu.
Onun için Hulika gelemez miydi.
Meçhul gelemez miydi. Yine ..halekasSemâvati
vel'Ard. (Yasin/81) gökleri ve yeri O yarattı. Bu da hulika şeklinde
gelemez miydi meçhul şeklinde. Yine; nezzelel
Furkane alâ abdiHİ. (Furkan/1) Kur’an ı kulu üzerine O indirdi. İndiren
belli zaten. Bu da nüzzile gelemez miydi meçhul olarak.. Bunun gibi bir çok
örnek var. Demek ki tek sebep bu değil. Onun içinde faili çok bilindiği için
izahı tek başına yetmiyor.
Peki ne
sonuç çıkaracağız buradan?
1 – Ey
insanoğlu kâinat Allah’ın koyduğu yasalara göre işliyor. Bu yasalar. bir başı
olanın bir sonu da olduğu şeklindedir. Onun için kâinatın da bir ömrü vardır.
Kâinat Allah’ın yasalarına uygun bir ömür sürsün de, sen Allah’ın yasalarından
mı kaçasın. Veya Kâinat iradesiz olduğu halde Allah onlar için bir yasa
koysunda, senin gibi mahlukatın şereflisi olan bir varlığa, insana yasa koymasın
mı. Seni boşa mı yaratmış olsun. Anlamsız ve amaçsız mı olasın. Senin için
yarattığı gökler için bir kanunu olsun da, gökleri senin için yarattığı, yani
gökleri ve yerleri uğruna yarattığı insan için bir kanunu olmasın mı. Biz
netice olarak aslında bu kiplemelerden, bu üsluptan, Üslubu-l Kur’an dan bu
sonucu çıkarabiliriz. Neticede kıyamet ve son saatlerle ilgili ayetlerden
alacağımız ibret şudur. Kıyamet ansızın kopacaktır. Bağdeten. Ansızın.
2 – Olaylar
kevn ve fesat yasaları gereği kendi iç dinamiği ile gerçekleşecektir. Yani
dışarıdan bir müdahaleye gerek yoktur. Kendi iç dinamiği ile, çünkü Allah onun
yasasını ona yüklemiştir. Onunla gerçekleşecektir. Onun için meçhul ve mutavaat
fiilleri ile gelir.
3 – Dışarıdan bir emir ve amire
ihtiyaç duyulmayacaktır. Çünkü rabbimiz onun emrini daha baştan vermiştir.
4 – Sistem yaratılıştan almış
olduğu emri kendisi uygulayacak, yani sistem aslında Müslüman dır. Güneş
Müslüman olduğu için dürülecek. Gök Müslüman olduğu için yarılacak, ay Müslüman
olduğu için kararacak, Denizler Müslüman olduğu için kaynayacaktır. Allah’ın
emrine teslim olmuştur. Siz de o zaman Allah’ın emrine teslim olun demektir bu
Allah’u alem. En doğrusunu Allah bilir. Şimdi suremizin tefsirine geçebiliriz.
Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
İnfitar suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder