d
sayfasından devam
31-) Femenibteğa verae zâlike feülaike hümül
'adun;
Artık
kim bundan ötesini isterse, işte onlar sınırı aşanların ta kendileridirler! (A.
Hulusi)
31 - Fakat
ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşan hâşarılardır. (Elmalı)
Femenibteğa verae zâlike feülaike hümül 'adun
kim bunun ötesine geçerse işte onlar haddi aşmış olanlardır.
32-) Velleziyne hüm liemanatihim ve 'ahdihim
ra'un;
Onlar
ki (insanın yüklendiği) emanetlerine ve (Allâh'a) ahdlerine riayet edicilerdir! (A. Hulusi)
32 - Ve
onlar ki emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler. (Elmalı)
Velleziyne hüm liemanatihim ve 'ahdihim ra'un
ve yine onlar ki emanetlerine ve sözlerine riayet ederler. Sözlerinden caymaz
emanete ihanet etmezler. Emanete ve ahte riayet aslında ahlak ile ilgili bir
hüküm değil mi. bu ayetlerin hangi yılda nazil olduğunu hatırlayalım;
Peygamberliğin 6. veya 7. yılında. Yani henüz daha oruç farz değil, zekat farz
değil, hacc farz değil, faiz haram değil, örtü farz değil. Yani İslâm ın bir
çok haramı ve bir çok farzı henüz daha konulmamış Bunların bir çoğuna daha 5
yıl, 10 yıl, 13 yıl, 12 yıl var. Ama ahlaki ilke olan söze riayet ve emanete
riayet konusunda bir emir geliyor, bir ayet geliyor.
Bu neyin ifadesi? Ahlak din
binasının temelidir. Bunun ifadesi. Hani efendimize adeta beni neden seçtin
sorusunun cevabı olarak Ve inneke le alâ hulukın 'azıym.
(Kalem/4) deniyordu ya ayeti kerimede; Çünkü sen, zira sen muhteşem bir ahlaka
sahipsin. Bu ayet kalem suresinde Allah resulünün seciyesine, ahlakına ilişkin
bir ayet ve bu ayetin yanına bi,r başka ayeti getirip koyalım. O ayet de mâ künte tedriy
melKitâbu ve lel iymân.. )Şurâ/52) sen bundan önceki kitap nedir,
iman nedir bilmezdin.
İkisini birleştirip okuyalım: Sen
kitap nedir iman nedir bilmezken muhteşem bir ahlaka sahiptin. Yani ahlak din
binasının en temelinde yer alan katmış. Akideden de önce yer alması gerekiyormuş.
Hatta bakara suresinin girişinde hüden lil muttekıyn (Bakara/2)
ibaresinde muttakiler için hidayettir ibaresinin nasıl anlaşılacağı konusu da
burada daha iyi anlaşılmış olmuyor mu? muttakiler için hidayettir bu vahiy, bu
Kur’an. O zaman muttaki olmakla ahlak sahibi olmak eşitlenmiş oluyor.
33-) Vellezine hüm Bişehadatihimkaimun;
Onlar
ki, şehâdetlerinde kaîmlerdir ("ŞehidAllâhu
ennehu..."Âl-u İmran: 18. âyetine atıf. A.H.)! (A. Hulusi)
33 - Ve
onlar ki şahitliklerinde dürüsttürler. (Elmalı)
Vellezine
hüm Bişehadatihimkaimun yine onlar şahitliklerini dürüstçe tam olarak
yaparlar. Yani şahadetlerini tam yaparlar. Bu sadece mahkemelerde şahitlik
yapmak veya herhangi bir tanıklıkla ilgili değil, bu Müslüman’ın hayat
düsturuyla ilgilidir değerli Kur’an dostları. Zira biz bu cihana sahip olmak
için değil, şahit olmak için geldik. Var olmak, şahit olmaktır. Onun için
Eşhedu en la ilahe illallah diyerek girilir İslam kapısından ve eşhed enne
Muhammeden abduhu ve resulüh. Kelimei şahadet budur. Ben şahit olurum ki diye
başlar bir mü’min iman kapısından girerken. Ben şahit olurum ki demek Allah’ın
kulu kendine şahit tutmasıdır.
Allah’ın bizim şahitliğimize
ihtiyacı mı vardır? Elbette hayır. Ama Allah bununla bizi onurlandırır, bize
şeref verir, bizim haysiyetimizi artırır. Yani bana şahit olur musun ey kulum
derken aslında Allah bizim şahitliğimize ihtiyacı olduğu için değil, bizi
onurlandırmak için böyle yapar. O nedenle biz sahip olmaya değil, şahit olmaya
geldik. Yani imanımıza hayatımızı şahit kılmaya, kanımızı canımızı şahit
kılmaya, varlığımızı şahit kılmaya, ilmimizi şahit kılmaya, neye sahipsek her
birini şahit kılmaya geldik.
34-) Velleziyne hüm 'alâ Salâtihim yuhafizun;
Onlar
ki salâtlarını muhafaza ederler (Allâh'a
yöneliş hâllerini sürekli korurlar). (A.
Hulusi)
34 - Ve
onlar ki namazları üzerine muhafızlık ederler.. (Elmalı)
Velleziyne hüm 'alâ Salâtihim yuhafizun
yine onlar namazlarını korurlar. Namazları üzerinde muhafızdırlar. Namazlar
üzerine muhafız olurlar yani. Namazlarının amacını gözetirler anlamına da
alabiliriz bunu. Namazın amacı nedir peki? Elbette ki miractır. ve
lezikrullahi ekber. (Ankebut/45) namaz insanı kötülüklerden
ve her türlü ahlaki taşkınlıktan alıkoyar ama namazın en büyük maksadı Allah’ın
zikridir ki o en büyük amacıdır. Nedir o? Allah kaygısı kazandırmak. İnsana
Allah kaygısı kazandırır.
35-) Ülaike fiy cennatin mükremun;
İşte
bunlar cennetlerde ikram olunanlardır. (A. Hulusi)
35 - İşte
onlar Cennetlerde ikrâm olunanlardır. (Elmalı)
Ülaike fiy cennatin mükremun işte
onlar cennetlerde ikram olunacaklardır.
36-) Femalilleziyne keferu kıbeleke muhtı'ıyn;
O
hakikat bilgisini inkâr edenlere ne oluyor ki sana şaşkın düşkün geliyorlar?
(A. Hulusi)
36 - Şimdi
ne var o küfredenlere ki sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar. (Elmalı)
Femalilleziyne keferu kıbeleke muhtı'ıyn şimdi yeni bir pasaja girdi suremiz. Şu kafirlere
ne oluyor ki senden yana boyunlarını uzatarak,
37-) 'Anilyemiyni ve 'anişşimali 'ıziyn;
Sağdan
ve soldan bölük bölük! (A. Hulusi)
37 - Sağdan
ve soldan fırka fırka. (Elmalı)
'Anilyemiyni ve 'anişşimali 'ıziyn
gruplar halinde bir sağa bir sola volta atıp duruyorlar. Hem mecaz, hem
hakikat. Müşrik muhatapların şaşkınlık ve küstahlıklarına bir ifade, bir atıf
var burada. Veya şeytan gibi bir sağdan bir soldan gelişlerine atıf var. yani
şeytan gibi bir sağdan geliyor, veya içlerinde şeytanları bir sağdan geliyor ve
diyor ki siz değil de bunlar mı girecek cennete, şu yoksul, fakir fukaralar mı
girecek. Bir de soldan geliyor aman canım ahiret mi var ki diyor bunları
düşünesin. İşte buna da bir atıf olabilir.
38-) Eyatme'u küllümriin minhüm enyüdhale
cennete na'ıym;
Onlardan
her bir kişi, nimet cennetine dâhil olunacağını mı umuyor? (A. Hulusi)
38 - Onlardan
her kişi Naîm Cennetine sokulacağını Ümit mi ediyor? (Elmalı)
Eyatme'u küllümriin minhüm enyüdhale cennete
na'ıym şimdi onlardan her biri tarifsiz
nimetler cennetine gireceğini mi zannediyor. Yani onlardan her biri dediği
dehriler dışında ki geniş kitlenin, müşrik kitlenin belli belirsiz bir ahiret
inancı olduğunu burada görüyoruz bakın. Demek ki belli belirsiz, ki başka
ayetlerde de vardı bendeniz onları yeri geldikçe ifade etmiştim. İllezzann” ve innezzanne (Necm/28) yani zannediyoruz. Yani zannetmiş olsak bile tutalım ki
ahiret var o zaman biz cennete gireceğiz diye zannediyorlardı. Yani geniş
müşrik kitle tümden ahireti inkar etmiyor, belli belirsiz bir kuşku var.
39-) Kellâ* inna halaknâhüm mimma ya'lemun;
Hayır,
asla! Muhakkak ki biz onları bildikleri şeyden (spermden) yarattık! (A. Hulusi)
39 - Yağma
yok, biz onları o bildikleri nesneden yarattık. (Elmalı)
Kellâ yo..! yani onlar tarifsiz
nimetler cennetine gireceklerini zannediyorlarsa tabir caizse kaba bir ifadeyle
böyle zannetmesinler, avuçlarını yalarlar. inna halaknâhüm mimma ya'lemun biz onları
bildikleri bir şeyden yarattık. Yani basit bir sıvıdan yarattık basit bir
sıvıdan. Fakat onlar Allah’a karşı basit bir sıvıdan yaratıp böylesine muhteşem
bir şaheser yaptığımız halde döndüler ne yaptılar, küstahlık yaptılar.
40-) Felâ uksimu BiRabbilmeşarikıvelmeğaribi
inna liKadirun;
Doğuların
ve batıların Rabbi olarak kasem ederim ki, gerçekten biz her şeye gücü
yetenleriz! (A. Hulusi)
40 - Artık
o maşrıkların, Mağribilerin Rabbi için yemîne ne hacet, şüphesiz ki biz elbette
kadiriz. (Elmalı)
Felâ uksimu BiRabbilmeşarikıvelmeğaribi inna
liKadirun yo..! yemin olsun doğuların da batıların da rabbine ki inna liKadirun
elbette biz kadiriz, güç yetiririz.
41-) Alâ en nübeddile hayren minhüm ve ma nahnu
Bimesbukıyn;
Onların
yerine onlardan daha hayırlısını getirmeye... Biz önüne geçilmeyen gücüz! (A.
Hulusi)
41 - Onları
kendilerinden hayırlısına tedbil edebiliriz ve bizim önümüze geçilmez. (Elmalı)
Alâ en nübeddile hayren minhüm ve ma nahnu
Bimesbukıyn onlardan daha iyisini onlarla değiştirmeye bizim gücümüz
yeter. Yemin olsun ki bizim gücümüz onları daha iyileriyle değiştirmeye yeter.
Buradan alacağımız ders nedir
dostlar? Hiçbir varlık türü Allah için vazgeçilmez değildir. Fakat Allah her
varlık için vazgeçilmezdir. Ne buyuruyordu Kur’an; İn yeşe' yüzhibküm ve ye'ti Bi halkın
cediyd. (Fatır/16)(İbrahim/19) eğer istertse sizi götürür siler
kökünüzü kurutur
ve ye'ti Bi halkın cediyd. Yepyeni, bir hâlk veya hâlk aynı zamanda
tür demektir insan dışında yepyeni bir tür getirir.
Doğuların ve batıların rabbi
diyor ayeti kerimede bu bana Nur/35. ayetinde ki o ibareyi hatırlattı. Ne
doğuya, ne batıya ait olmayan zeytin ağacından elde edilen bir yakıt. Bu ibare
çok ilginç. Hakikat hiç kimsenin malı değildir, ne doğunun ne batının. Onun
içinde Allah eğer doğu kendisine sırt dönerse hiç ummadığınız bir yerden
batının batısından kendisine iman eden insanları bulur çıkarır, zımni mana
budur.
42-) Fezerhüm yehûdu ve yel'abu hattâ yülaku
yevmehümülleziy yû'adun;
Bırak
onları, vadolundukları süreçlerine kavuşuncaya kadar (dünyalarına) dalsınlar ve
oynasınlar! (A. Hulusi)
42 - O
halde bırak onları dalsınlar ve oynaya dursunlar tâ o vaad olundukları güne
çatacakları deme kadar. (Elmalı)
Fezerhüm artık onları kendi haline
bırak. Yani bunun manası şu; işine bak. gündemini düşmanın belirlemesin. yehûdu ve yel'abu
hattâ yülaku yevmehümülleziy yû'adun vaad edildikleri güne
kavuşuncaya kadar lafa dalıp oyalansınlar. Yani burada I'lemu
ennemelhayatüddünya le'ıbun ve lehvun.. (Hadid/20) ayetini tefsir
eden bir ayet bu. Yani ümmül kitaba dahil olan bir ayet. Kitabın anası
ayetlerden, tefsir eden ayetlerden, müfessir ayetlerden biri ile karşı
karşıyayız.
Hani dünya
hayatı tek başına oyun ve eğlencedir diyordu ya Kur’an; işte bu ayete göre
tefsir edeceğiz. Eğer bir kafirin eline kafirce yaşanmış bir hayatsa oyun ve
eğlence. Veya oyun ve eğlence olarak yaşanırsa ancak kafirin elinde oyun ve
eğlenceye dönüşür. Biz bu ayetle bu tip ayetleri yan yana düşünüp onun tefsiri
olarak anlamak zorundayız. Tek dünyalıların yaşadığı hayat oyun ve eğlencedir.
Ama iki dünyalı biri yaşarda bir mü’min bu hayat ahiretin tarlasıdır.
43-) Yevme yahrucune minel'ecdasi sira'an
keennehüm ila nusubin yûfidûn;
O gün
kabirleri olan bedenlerden hızla fırlarlar! Sanki onlar dikilmiş putlara
hızlıca koşuyorlar. (A. Hulusi)
43 - O
günkü kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki çantalarıyla dikmelere
(putlara) gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar. (Elmalı)
Yevme yahrucune minel'ecdasi sira'an keennehüm
ila nusubin yûfidûn yani sanki yarışıyorlarmış gibi birbirleriyle
kabirlerinden fırlayıp putlarına doğru seğirtecekler. Niye seğirtecekler acaba.
Veya putlarına doğru seğirteceklermiş gibi fırlayacaklar. Burada bir kinaye var
aslında. Yoldan gelen müşrikler ilk defa putlarına koşar, eğer karlı bir
seferden dönmüşlerse kârlarından bir miktarını putlarına verirlermiş. Eğer
kârsız dönmüşlerse ziyaret etmezler, hatta putlarını yere çalanlar olurmuş. Ona
bir gönderme, bir atıf var.
44-) Haşi'aten ebsaruhüm terhekuhüm zilletun,
zâlikelyevmülleziy kânu yû'adun;
Gözleri
dehşetten önlerine eğik, kendilerini de bir zillet kaplamış oldukları hâlde... İşte
bu, vadolundukları o süreçtir! (A. Hulusi)
44 - Gözleri
düşkün, kendilerini bir zillet saracak da saracak, o işte onların vaad olunup
durdukları gün. (Elmalı)
Haşi'aten ebsaruhüm terhekuhüm zille
gözleri yıkılmış, zillete bürünmüş bir halde olacaklar. Bir bitmişlik hali
yani. Dünya da haşyetullah olmadan yaşayanın ahirette duyduğu haşyet, zillet
olacak. zâlikelyevmülleziy
kânu yû'adun işte bu onların daha önce defalarca tehdit edildikleri
gündür.
Sadakallahul azim. [ve ahıru
da'vahüm enil Hamdu Lillâhi Rabbil alemiyn. dualarının sonu da "Âlemlerin Rabbi
Allah'a hamdolsun." diye şükretmek olacaktır. (Yunus/10)]
Me’aric
suresinin sonu.
Me’aric
suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder