14 Mart 2014 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. ME’ARİC SURESİ (31-44) (181)e



d sayfasından devam


31-) Femenibteğa verae zâlike feülaike hümül 'adun;

Artık kim bundan ötesini isterse, işte onlar sınırı aşanların ta kendileridirler! (A. Hulusi)

31 - Fakat ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşan hâşarılardır. (Elmalı)


Femenibteğa verae zâlike feülaike hümül 'adun kim bunun ötesine geçerse işte onlar haddi aşmış olanlardır.


32-) Velleziyne hüm liemanatihim ve 'ahdihim ra'un;

Onlar ki (insanın yüklendiği) emanetlerine ve (Allâh'a) ahdlerine riayet edicilerdir! (A. Hulusi)

32 - Ve onlar ki emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler. (Elmalı)


Velleziyne hüm liemanatihim ve 'ahdihim ra'un ve yine onlar ki emanetlerine ve sözlerine riayet ederler. Sözlerinden caymaz emanete ihanet etmezler. Emanete ve ahte riayet aslında ahlak ile ilgili bir hüküm değil mi. bu ayetlerin hangi yılda nazil olduğunu hatırlayalım; Peygamberliğin 6. veya 7. yılında. Yani henüz daha oruç farz değil, zekat farz değil, hacc farz değil, faiz haram değil, örtü farz değil. Yani İslâm ın bir çok haramı ve bir çok farzı henüz daha konulmamış Bunların bir çoğuna daha 5 yıl, 10 yıl, 13 yıl, 12 yıl var. Ama ahlaki ilke olan söze riayet ve emanete riayet konusunda bir emir geliyor, bir ayet geliyor.

Bu neyin ifadesi? Ahlak din binasının temelidir. Bunun ifadesi. Hani efendimize adeta beni neden seçtin sorusunun cevabı olarak Ve inneke le alâ hulukın 'azıym. (Kalem/4) deniyordu ya ayeti kerimede; Çünkü sen, zira sen muhteşem bir ahlaka sahipsin. Bu ayet kalem suresinde Allah resulünün seciyesine, ahlakına ilişkin bir ayet ve bu ayetin yanına bi,r başka ayeti getirip koyalım. O ayet de mâ künte tedriy melKitâbu ve lel iymân.. )Şurâ/52) sen bundan önceki kitap nedir, iman nedir bilmezdin.

İkisini birleştirip okuyalım: Sen kitap nedir iman nedir bilmezken muhteşem bir ahlaka sahiptin. Yani ahlak din binasının en temelinde yer alan katmış. Akideden de önce yer alması gerekiyormuş. Hatta bakara suresinin girişinde hüden lil muttekıyn (Bakara/2) ibaresinde muttakiler için hidayettir ibaresinin nasıl anlaşılacağı konusu da burada daha iyi anlaşılmış olmuyor mu? muttakiler için hidayettir bu vahiy, bu Kur’an. O zaman muttaki olmakla ahlak sahibi olmak eşitlenmiş oluyor.


33-) Vellezine hüm Bişehadatihimkaimun;

Onlar ki, şehâdetlerinde kaîmlerdir ("ŞehidAllâhu ennehu..."Âl-u İmran: 18. âyetine atıf. A.H.)! (A. Hulusi)

33 - Ve onlar ki şahitliklerinde dürüsttürler. (Elmalı)


Vellezine hüm Bişehadatihimkaimun yine onlar şahitliklerini dürüstçe tam olarak yaparlar. Yani şahadetlerini tam yaparlar. Bu sadece mahkemelerde şahitlik yapmak veya herhangi bir tanıklıkla ilgili değil, bu Müslüman’ın hayat düsturuyla ilgilidir değerli Kur’an dostları. Zira biz bu cihana sahip olmak için değil, şahit olmak için geldik. Var olmak, şahit olmaktır. Onun için Eşhedu en la ilahe illallah diyerek girilir İslam kapısından ve eşhed enne Muhammeden abduhu ve resulüh. Kelimei şahadet budur. Ben şahit olurum ki diye başlar bir mü’min iman kapısından girerken. Ben şahit olurum ki demek Allah’ın kulu kendine şahit tutmasıdır.

Allah’ın bizim şahitliğimize ihtiyacı mı vardır? Elbette hayır. Ama Allah bununla bizi onurlandırır, bize şeref verir, bizim haysiyetimizi artırır. Yani bana şahit olur musun ey kulum derken aslında Allah bizim şahitliğimize ihtiyacı olduğu için değil, bizi onurlandırmak için böyle yapar. O nedenle biz sahip olmaya değil, şahit olmaya geldik. Yani imanımıza hayatımızı şahit kılmaya, kanımızı canımızı şahit kılmaya, varlığımızı şahit kılmaya, ilmimizi şahit kılmaya, neye sahipsek her birini şahit kılmaya geldik.


34-) Velleziyne hüm 'alâ Salâtihim yuhafizun;

Onlar ki salâtlarını muhafaza ederler (Allâh'a yöneliş hâllerini sürekli korurlar). (A. Hulusi)

34 - Ve onlar ki namazları üzerine muhafızlık ederler.. (Elmalı)


Velleziyne hüm 'alâ Salâtihim yuhafizun yine onlar namazlarını korurlar. Namazları üzerinde muhafızdırlar. Namazlar üzerine muhafız olurlar yani. Namazlarının amacını gözetirler anlamına da alabiliriz bunu. Namazın amacı nedir peki? Elbette ki miractır. ve lezikrullahi ekber. (Ankebut/45) namaz insanı kötülüklerden ve her türlü ahlaki taşkınlıktan alıkoyar ama namazın en büyük maksadı Allah’ın zikridir ki o en büyük amacıdır. Nedir o? Allah kaygısı kazandırmak. İnsana Allah kaygısı kazandırır.


35-) Ülaike fiy cennatin mükremun;

İşte bunlar cennetlerde ikram olunanlardır. (A. Hulusi)

35 - İşte onlar Cennetlerde ikrâm olunanlardır. (Elmalı)


Ülaike fiy cennatin mükremun işte onlar cennetlerde ikram olunacaklardır.


36-) Femalilleziyne keferu kıbeleke muhtı'ıyn;

O hakikat bilgisini inkâr edenlere ne oluyor ki sana şaşkın düşkün geliyorlar? (A. Hulusi)

36 - Şimdi ne var o küfredenlere ki sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar. (Elmalı)


Femalilleziyne keferu kıbeleke muhtı'ıyn  şimdi yeni bir pasaja girdi suremiz. Şu kafirlere ne oluyor ki senden yana boyunlarını uzatarak,


37-) 'Anilyemiyni ve 'anişşimali 'ıziyn;

Sağdan ve soldan bölük bölük! (A. Hulusi)

37 - Sağdan ve soldan fırka fırka. (Elmalı)


'Anilyemiyni ve 'anişşimali 'ıziyn gruplar halinde bir sağa bir sola volta atıp duruyorlar. Hem mecaz, hem hakikat. Müşrik muhatapların şaşkınlık ve küstahlıklarına bir ifade, bir atıf var burada. Veya şeytan gibi bir sağdan bir soldan gelişlerine atıf var. yani şeytan gibi bir sağdan geliyor, veya içlerinde şeytanları bir sağdan geliyor ve diyor ki siz değil de bunlar mı girecek cennete, şu yoksul, fakir fukaralar mı girecek. Bir de soldan geliyor aman canım ahiret mi var ki diyor bunları düşünesin. İşte buna da bir atıf olabilir.


38-) Eyatme'u küllümriin minhüm enyüdhale cennete na'ıym;

Onlardan her bir kişi, nimet cennetine dâhil olunacağını mı umuyor? (A. Hulusi)

38 - Onlardan her kişi Naîm Cennetine sokulacağını Ümit mi ediyor? (Elmalı)


Eyatme'u küllümriin minhüm enyüdhale cennete na'ıym şimdi onlardan her biri tarifsiz nimetler cennetine gireceğini mi zannediyor. Yani onlardan her biri dediği dehriler dışında ki geniş kitlenin, müşrik kitlenin belli belirsiz bir ahiret inancı olduğunu burada görüyoruz bakın. Demek ki belli belirsiz, ki başka ayetlerde de vardı bendeniz onları yeri geldikçe ifade etmiştim. İllezzann” ve innezzanne (Necm/28) yani zannediyoruz. Yani zannetmiş olsak bile tutalım ki ahiret var o zaman biz cennete gireceğiz diye zannediyorlardı. Yani geniş müşrik kitle tümden ahireti inkar etmiyor, belli belirsiz bir kuşku var.


39-) Kellâ* inna halaknâhüm mimma ya'lemun;

Hayır, asla! Muhakkak ki biz onları bildikleri şeyden (spermden) yarattık! (A. Hulusi)

39 - Yağma yok, biz onları o bildikleri nesneden yarattık. (Elmalı)


Kellâ yo..! yani onlar tarifsiz nimetler cennetine gireceklerini zannediyorlarsa tabir caizse kaba bir ifadeyle böyle zannetmesinler, avuçlarını yalarlar. inna halaknâhüm mimma ya'lemun biz onları bildikleri bir şeyden yarattık. Yani basit bir sıvıdan yarattık basit bir sıvıdan. Fakat onlar Allah’a karşı basit bir sıvıdan yaratıp böylesine muhteşem bir şaheser yaptığımız halde döndüler ne yaptılar, küstahlık yaptılar.


40-) Felâ uksimu BiRabbilmeşarikıvelmeğaribi inna liKadirun;

Doğuların ve batıların Rabbi olarak kasem ederim ki, gerçekten biz her şeye gücü yetenleriz! (A. Hulusi)

40 - Artık o maşrıkların, Mağribilerin Rabbi için yemîne ne hacet, şüphesiz ki biz elbette kadiriz. (Elmalı)


Felâ uksimu BiRabbilmeşarikıvelmeğaribi inna liKadirun yo..! yemin olsun doğuların da batıların da rabbine ki inna liKadirun elbette biz kadiriz, güç yetiririz.


41-) Alâ en nübeddile hayren minhüm ve ma nahnu Bimesbukıyn;

Onların yerine onlardan daha hayırlısını getirmeye... Biz önüne geçilmeyen gücüz! (A. Hulusi)

41 - Onları kendilerinden hayırlısına tedbil edebiliriz ve bizim önümüze geçilmez. (Elmalı)


Alâ en nübeddile hayren minhüm ve ma nahnu Bimesbukıyn onlardan daha iyisini onlarla değiştirmeye bizim gücümüz yeter. Yemin olsun ki bizim gücümüz onları daha iyileriyle değiştirmeye yeter.

Buradan alacağımız ders nedir dostlar? Hiçbir varlık türü Allah için vazgeçilmez değildir. Fakat Allah her varlık için vazgeçilmezdir. Ne buyuruyordu Kur’an; İn yeşe' yüzhibküm ve ye'ti Bi halkın cediyd. (Fatır/16)(İbrahim/19) eğer istertse sizi götürür siler kökünüzü kurutur ve ye'ti Bi halkın cediyd. Yepyeni, bir hâlk veya hâlk aynı zamanda tür demektir insan dışında yepyeni bir tür getirir.

Doğuların ve batıların rabbi diyor ayeti kerimede bu bana Nur/35. ayetinde ki o ibareyi hatırlattı. Ne doğuya, ne batıya ait olmayan zeytin ağacından elde edilen bir yakıt. Bu ibare çok ilginç. Hakikat hiç kimsenin malı değildir, ne doğunun ne batının. Onun içinde Allah eğer doğu kendisine sırt dönerse hiç ummadığınız bir yerden batının batısından kendisine iman eden insanları bulur çıkarır, zımni mana budur.


42-) Fezerhüm yehûdu ve yel'abu hattâ yülaku yevmehümülleziy yû'adun;

Bırak onları, vadolundukları süreçlerine kavuşuncaya kadar (dünyalarına) dalsınlar ve oynasınlar! (A. Hulusi)

42 - O halde bırak onları dalsınlar ve oynaya dursunlar tâ o vaad olundukları güne çatacakları deme kadar. (Elmalı)


Fezerhüm artık onları kendi haline bırak. Yani bunun manası şu; işine bak. gündemini düşmanın belirlemesin. yehûdu ve yel'abu hattâ yülaku yevmehümülleziy yû'adun vaad edildikleri güne kavuşuncaya kadar lafa dalıp oyalansınlar. Yani burada I'lemu ennemelhayatüddünya le'ıbun ve lehvun.. (Hadid/20) ayetini tefsir eden bir ayet bu. Yani ümmül kitaba dahil olan bir ayet. Kitabın anası ayetlerden, tefsir eden ayetlerden, müfessir ayetlerden biri ile karşı karşıyayız.

Hani dünya hayatı tek başına oyun ve eğlencedir diyordu ya Kur’an; işte bu ayete göre tefsir edeceğiz. Eğer bir kafirin eline kafirce yaşanmış bir hayatsa oyun ve eğlence. Veya oyun ve eğlence olarak yaşanırsa ancak kafirin elinde oyun ve eğlenceye dönüşür. Biz bu ayetle bu tip ayetleri yan yana düşünüp onun tefsiri olarak anlamak zorundayız. Tek dünyalıların yaşadığı hayat oyun ve eğlencedir. Ama iki dünyalı biri yaşarda bir mü’min bu hayat ahiretin tarlasıdır.


43-) Yevme yahrucune minel'ecdasi sira'an keennehüm ila nusubin yûfidûn;

O gün kabirleri olan bedenlerden hızla fırlarlar! Sanki onlar dikilmiş putlara hızlıca koşuyorlar. (A. Hulusi)

43 - O günkü kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki çantalarıyla dikmelere (putlara) gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar. (Elmalı)


Yevme yahrucune minel'ecdasi sira'an keennehüm ila nusubin yûfidûn yani sanki yarışıyorlarmış gibi birbirleriyle kabirlerinden fırlayıp putlarına doğru seğirtecekler. Niye seğirtecekler acaba. Veya putlarına doğru seğirteceklermiş gibi fırlayacaklar. Burada bir kinaye var aslında. Yoldan gelen müşrikler ilk defa putlarına koşar, eğer karlı bir seferden dönmüşlerse kârlarından bir miktarını putlarına verirlermiş. Eğer kârsız dönmüşlerse ziyaret etmezler, hatta putlarını yere çalanlar olurmuş. Ona bir gönderme, bir atıf var.


44-) Haşi'aten ebsaruhüm terhekuhüm zilletun, zâlikelyevmülleziy kânu yû'adun;

Gözleri dehşetten önlerine eğik, kendilerini de bir zillet kaplamış oldukları hâlde... İşte bu, vadolundukları o süreçtir! (A. Hulusi)

44 - Gözleri düşkün, kendilerini bir zillet saracak da saracak, o işte onların vaad olunup durdukları gün. (Elmalı)


Haşi'aten ebsaruhüm terhekuhüm zille gözleri yıkılmış, zillete bürünmüş bir halde olacaklar. Bir bitmişlik hali yani. Dünya da haşyetullah olmadan yaşayanın ahirette duyduğu haşyet, zillet olacak. zâlikelyevmülleziy kânu yû'adun işte bu onların daha önce defalarca tehdit edildikleri gündür.

Sadakallahul azim. [ve ahıru da'vahüm enil Hamdu Lillâhi Rabbil alemiyn.  dualarının sonu da "Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." diye şükretmek olacaktır. (Yunus/10)]


        Me’aric suresinin sonu.
       Me’aric suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder