21 Ocak 2014 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. TALÂK SURESİ (02-04)(177-B)(b)

(b) sayfasından devam

5-) Zâlike emrullahi enzelehû ileyküm* ve men yettekıllâhe yükeffir 'anhu seyyiatihi ve yu'zım lehû ecra;

İşte bu (uygulamalar) Allâh'ın işidir ki, onu size inzâl etti... Kim Allâh'tan korunursa, kötülüklerini ondan siler ve onun için ecri büyütür.

05 - İşte bu (anlatılan ahkâm) Allahın emridir, onu size indirdi ve her kim Allah dan korkarsa Allah onun kabahatlerini örter ve ecrini büyültür. (Elmalı)


Zâlike emrullahi enzelehû ileyküm* ve men yettekıllâhe yükeffir 'anhu seyyiatihi ve yu'zım lehû ecra işte bu Allah’ın size indirdiği emridir, buyruğudur. Kim Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde olur, Allah’a saygı da kusur etmezse Allah onun günahlarının üstünü örter. Allah onun günahlarını yok sayar. Yani Allah onun hayat filminden kötü kareleri keser. Bugün sinema diliyle konuşacak olursak. ve yu’zim lehu ecra ve ona muazzam bir ödül verir.

Müslüman tek dünyalı gibi düşünemez ki aziz Kur’an dostları. Müslüman çift dünyalı. Allah’ın buyruğuna teslim olanı Allah ödülsüz bırakır mı. Onun için iman, takvalı iman olmalı diyor, anlaşılan bu. Yani takvasız iman olmasın, takviyeli iman olsun, takvalı iman.


6-) Eskinûhünne min haysü sekentum min vucdiküm ve lâ tudârruhünne litudayyiku 'aleyhinn* ve in künne ülati hamlin feenfiku 'aleyhinne hattâ yeda'ne hamlehünn* fein erda'ne leküm featûhünne ucûrehünne, ve'temiru beynekum Bima'ruf* ve in te'asertum feseturdı'u lehû uhra;

Onları (boşadığınız kadınları) şartlarınız elverdiğince yaşadığınız mekânın bir kısmında iskân edin. Onları sıkıntıya sokmak için onlara zarar vermeye kalkışmayın. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğum yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin (çocuklarınızı) emzirirlerse, onlara ücretlerini verin. Aranızda (bu meseleleri) güzel örf ile istişare edin. Eğer anlaşamazsanız, onun (çocuğun babası) için başka bir kadın (çocuğu) emzirir. (A. Hulusi)

06 - O kadınları gücünüzün yettiğinden sâkin olduğunuz yerin bir kısmında iskân ediniz, ve üzerlerine tazyik yapmak için onları ızrara kalkışmayınız ve eğer yüklü iseler hamillerini vaz'ı edinceye kadar nafakalarını verin, sonra sizin hesabınıza emzirirlerse o vakit de ecirlerini verin ve aranızda iyilikle emr edin ve eğer zorlaşıyorsanız o halde baba hesabına diğer bir emzikli emzirecektir. (Elmalı)


Eskinûhünne min haysü sekentum min vucdiküm iddet bekleyen kadınlar hakkında tabii bu. İmkanlarınız nispetinde barındığınız standartlara uygun olarak onları da barındırın. Böyle anlarsak, biraz açılımlı bir tercüme oldu bu. ve lâ tudârruhünne litudayyiku 'aleyhinne onlar üzerinde baskı kurup hayatlarını çekilmez hale getirmeyin. Yani dünyayı başlarına zindan etmeyin. Yine kadını koruyor. Kadının mağdur olan taraf olduğunu biz buradan anlıyoruz bu ayetlerin indiğinde. Yine kadını koruyor. Yani mağduru ve mazlumu koruyor.

ve in künne ülati hamlin feenfiku 'aleyhinne hattâ yeda'ne hamlehünne eğer onlar hamile iseler feenfiku 'aleyhinne hattâ yeda'ne hamlehünne çocuklarını doğuruncaya kadar onların nafakalalarını verin. Açık. Tefsire mahal yok. Çocukları doğuncaya kadar nafakası babaya ait.

fein erda'ne leküm featûhünne ucûrehünne eğer onlar müşterek yavrunuzu sizin hesabınıza emzirirlerse onların ücretlerini verin. Ayrıntılarla dolu bu ayet muhatabın dikkatini ortak meyve olan çocuğa karşı sorumluluğa çekmekte. Boşanmaları drama dönüştüren ortada kalan çocuklardır aslında. Eşler bebeğe karşı sorumludur. Özellikle baba sorumludur. Annenin külfeti hamileliktir. Doğduktan sonra baba ise çocuğun, bebeğin bakımını üstlenmek zorundadır. Bebek için ortak aklı harekete geçirin ve en azından bebeğin saadeti için boşanmış dahi olsanız müşterek meyveniz için ortak akılla hareket edin diyor bu ayet.

ve'temiru beynekum Bima'rufin çocuğun geleceğini kendi aranızda istişare edin, işte ortak aklı harekete geçirin. ve in te'asertum feseturdı'u lehû uhra eğer emzirme hususunda (Emzirme hususunda karşılıklı zorlanırsanız baba hesabına bir başkası emzirecektir. Yani bir başkası emzirmek zorunda da bunun bedelini de baba vermek zorundadır. Yani anne emzirmeye zorlanamaz diyor, boşanmış annenin hakkını işte bu derece koruyor çocuğu korumakla birlikte bu ayet.


7-) Liyunfık zû se'atin min se'atih* ve men kudire 'aleyhi rizkuhu felyunfık mimma atahullah* lâ yukellifullahu nefsen illâ ma ataha* seyec'alullahu ba'de 'usrin yüsrâ;

Varlık sahibi olan, kendi zenginliğine göre nafaka versin. İmkânları daraltılmış kimse de Allâh'ın kendisine verdiğine göre nafakasını versin. Allâh hiç kimseyi, ona verdiğinden ötesiyle sorumlu tutmaz! Allâh zorluktan sonra bir kolaylık oluşturur! (A. Hulusi)

07 - Genişliği olan genişliğinden infak etsin, rızkı dar olan da Allahın ona verdiğinden infak eylesin, Allah bir nefse verdiğinden başka teklif etmez, Allah bir usrun arkasından bir yüsür yapar. (Elmalı)


Liyunfık zû se'atin min se'atih netice de, yani sonuçta imkanı olanlar imkanı nispetinde harcama yapsın. ve men kudire 'aleyhi rizkuhu felyunfık mimma atahullah inkanı kıt olanlar da Allah’ın verdiği kadar yapsın. Yani imkanları nispetinde yapsınlar. lâ yukellifullahu nefsen illâ ma ataha Allah hiç kimseyi verdiğinden fazlasını yapmaya zorlamasın. Verdiğinden fazlasını yapmakla mükellef tutmaz. Zımnen eğer ağır bir sorumluluk yüklüyorsa daha fazlasını verecek demektir şeklinde de anlayabiliriz. seyec'alullahu ba'de 'usrin yüsrâ belki de Allah zorluktan sonra bir kolaylık verir kim bilir. Her şey Allah’ın elinde. Hazineler Allah’ın elinde yeter ki teslim olsunlar. Yeni bir pasaj;


8-) Ve keeyyin min karyetin 'atet 'an emri Rabbiha ve RusuliHİ fehasebnaha hısaben şediyden ve 'azzebnaha 'azâben nükra;

Rabbinin ve O'nun Rasûllerinin emrinde haddi aşan nice ülke halkı vardır ki, biz onu şiddetli bir hesaba çektik ve onu alışılmadık bir azapla azaplandırdık. (A. Hulusi)

08 - Nice memleket (nice şenlik) Rabbinin ve resullerinin emrinden çıkıp azdı da biz onu şiddetli bir hesaba çektik ve görülmedik bir azâba giriftar eyledik. (Elmalı)


Ve keeyyin min karyetin 'atet 'an emri Rabbiha ve RusuliH rablerin,n ve O’nun elçilerinin emrini dinlemeyen nice topluluklar gelip geçmiştir.

Surenin başında boşanma konusunda ki ilahi sınırları, kadına zulmü devam ettirerek çiğneyecek olanlara, Allah’ın sınırlarını çiğneyen geçmiş kavimlerin başına gelenler hatırlatılarak aman böyle yapmayın sizin de başınıza aynısı gelir deniliyor zımnen.

fehasebnaha hısaben şediyden ve 'azzebnaha 'azâben nükra sonunda biz hepsiyle pek çetin bir biçimde hesaplaşmış, inanılmaz bir azaba çarptırmışızdır onları.


9-) Fezâkat vebale emriha ve kâne 'akıbetu emriha husra;

Böylece işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu hüsran oldu. (A. Hulusi)

09 - O suretle emrinin vebalini tattı ve işinin akıbeti bir hüsran oldu. (Elmalı)


Fezâkat vebale emriha ve kâne 'akıbetu emriha husra nihayet yaptıklarının vebalini tatmışlardır ve onların sonu hüsran olup çıkmıştır.


10-) E'addAllâhu lehüm 'azâben şediyden fettekullâhe ya ulil'elbabi, ellezine amenû* kad enzelAllâhu ileyküm Zikra;

Allâh, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır! Allâh'tan korunun, ey iman etmiş Ulül Elbab (derin düşünebilen akıl sahipleri)! Allâh size gerçekten bir hatırlatıcı (Zikir) inzâl etmiştir! (A. Hulusi)

10 - Allah öyleler için şedid bir azâb hazırlamıştır, ondan dolayı Allahtan korkun da korunun ey halis özü, temiz aklı olanlar: iman edenler! İşte Allah size bir zikir indirdi. (Elmalı)


E'addAllâhu lehüm 'azâben şediyden fettekullâhe ya ulil'elbab Allah onlar için çok şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ey akıl sahipleri, ey işleyen bir tasavvuru olanlar, ey muhakemesi güçlü olanlar, ey öz akıl sahipleri artık Allah’a karşı sorumlu davranın, sorumsuz davranmayın, Allah’ın kullarına zulmetmeyin, kadını zayıf diye ezmeyin, zımnen. ellezine amenû* ey bu vahye iman edenler siz de öyle yapın. kad enzelAllâhu ileyküm Zikra zira Allah size uyarıcı bir mesaj indirmiştir. Farkınız bu. Yani kitap indirilmeyen bir toplulukla  kitaplı bir topluluk aynı davranır mı? Siz kitap indirilmemiş gibi m,i davranacaksınız, yani kabaca kitapsızmış gibi mi hareket edeceksiniz. Allah hiçbir şey söylemedi diyebilir misiniz. Artık kitaba muhatap bir toplum olarak.


11-) Rasûlen yetlû 'aleyküm âyâtillâhi mubeyyinatin liyuhricelleziyne amenû ve 'amilussalihati minezzulumati ilenNûr* ve men yu'min Billâhi ve ya'mel salihan yudhılhu cennatin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha ebeda* kad ahsenAllâhu lehu rizka;

Rasûl ki, iman edip imanının gereğini uygulayanları, karanlıklardan Nûr'a çıkarmak için apaçık hâlde Allâh'ın işaretlerini size bildirir. Kim Esmâ'sıyla hakikati olan Allâh'a iman eder ve imanının gereğini uygularsa, onu, içinde sonsuz yaşamak üzere, altından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Allâh onun için gerçekten bir rızık ihsan etmiştir. (A. Hulusi)

11 - Bir Resul gönderdi, Allahın nûrlar saçan, yollar açan âyetlerini sizlere karşı okuyor ki iman edip salih amel işleyenleri zulmetlerden nûra çıkarsın ve her kim Allaha iman edip salâh ile çalışırsa Allah onu altından ırmaklar akar cennetlere koyacak: orada ebediyen muhalledler, öyle ki Allah ona hakikaten güzel bir rızk ihsan etmiş. (Elmalı)


Rasûlen yetlû 'aleyküm âyâtillâhi mubeyyinatin liyuhricelleziyne amenû ve 'amilussalihati minezzulumati ilenNûr uzun oldu toparlamaya çalışayım mealen; iman eden ve salih amel işleyenleri, “küfrün” karanlıklarından, “İmanın” aydınlığına çıkarmak için Allah’ın apaçık ayetlerini okuyan bir elçi göndermiştir Allah.

ve men yu'min Billâhi ve ya'mel salihan yudhılhu cennatin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha ebeda kim Allah’a iman eder ve Allah’a imanını salih amelle taçlandırır, yani iman sözde kalmaz, iman özden ele, dile, ayağa, göze, kulağa yani hayata yansırsa. El imanla tutar, göz imanla görür, kulak imanla duyar, ayak imanla yürür, yürek imanla severse, akıl imanla düşünürse, iman onda hayata yansırsa yudhılhu cennatin tecriy min tahtihel'enhar tabanından ırmakların çağladığı cennetlere koyacaktır onları. halidiyne fiyha ebeda orada kalıcıdırlar, geçici değildirler. kad ahsenAllâhu lehu rizka böylece Allah ona tarifsiz bir rızık vermiş olur.

Şimdi bu ayetin, 11. ayetin sonunu daha önce okuduğumuz ve men yettekıllâhe yec'al lehû mahrecen (2) Ve yerzukhu min haysü lâ yahtesib (3) ayetleriyle beraber yan yana koyalım. Yani Allah’a karşı sorumlu davranan, Allah’a karşı saygısızlık etmeyene Allah bir kapı açacak ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandıracak ayetiyle kad ahsenAllâhu lehu rizka (11) böylece Allah ona tarifsiz bire rızık verecek ibaresini yan yana koyduğumuzda ne çıkıyor? Cennet rızıkların en büyüğüdür. Bu çıkıyor. Demek ki rızık deyince boğazımıza giren aklımıza gelmeyecek.


12-) Allâhulleziy haleka seb'a Semavatin ve minel'Ardı mislehünn* yetenezzelül'emru beynehünne lita'lemu ennAllâhe alâ külli şey'in Kadiyrun, ve ennAllâhe kad ehâta Bikülli şey'in 'ılma;

O Allâh ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! Emir (hüküm - iş) onların ARALARINDAN sürekli - kesintisiz inzâl olur (Allâh'ın Esmâ'sındaki özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî} tesirlerin varlık üzerindeki etkileri)! Tâ ki Allâh'ın her şeye Kaadir olduğunu ve Allâh'ın her şeyi (yaratanı olarak) ilmen ihâta ettiğini bilesiniz.
(Not: Gazalî'nin "İhyâ-u Ulûmi'd Dîn" adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden olarak bilinen İbni Abbas r.a.'ın şöyle dediği nakledilmektedir: "O Allâh ki yedi semâ yaratmış, arzdan da onların bir mislini; ARALARINDAN hüküm inip duruyor! (Talâk: 12) Âyet-i Celiylesinin tefsirini yapacak olsam, beni taşa tutardınız." Bir başka nakilde de: "Beni tekfir ederdiniz!") (A. Hulusi)

12 - O Allah ki yedi Semâ yaratmış. Arzdan da onların bir mislini, aralarından emir inip duruyor şunu bilesiniz diye ki: Allah her şey'e kadirdir ve Allah her şey'i ilmiyle ihata etmiştir. (Elmalı)


Allâhulleziy haleka seb'a Semavatin ve minel'Ardı mislehünne Allah O’dur ki 7 kat göğü yarattı ve yine yerden de bir o kadarını yarattı. Yani 7 kat göğü ve yerden de bir o kadarını yaratan Allah’tır. Çok ilginç bir ibare bu. Veya minel’ardı da ki mini beyaniye sayarak benzer bir biçimde yeri de yarattı diye çevirebiliriz. İbtidaiye sayarak 3. bir ihtimal yerden de onların bir benzerini yaratmaya başladı diye çevirebiliriz. İbtida daha doğrusu sayarak. Başlangıç yani yaratmaya başlama.

Burada bir kelime var Mislehünne. Sadece burada geçer Kur’an da bu arzın çok katmanlılığına delalet edebilir. Yani arzın çok katmanlılığına. Arzın merkezine doğru katmanlılığına delalet edebilir. Fakat dünyamıza benzer başka dünyaların varlığına da delalet edebilir ve bu 2. delalet eğer sahihse gerçekten çok ilginç bir ifadedir ve üzerinde durulmalıdır. Yani üzerinde hayat bulunan yer yüzü gibi daha ne yer yüzü yani mislehünne 7 rakamının da çokluktan kinaye olduğunu düşünürsek nice nice yer yüzü gibi yer yüzüler var. Yani dünyalar var şeklinde anlamamızın önünde de hiçbir engel yoktur.

yetenezzelül'emru beynehünne lita'lemu ennAllâhe alâ külli şey'in Kadiyrun ve ennAllâhe kad ehâta Bikülli şey'in 'ılma O’nun yaratıcı iradesi bu ikisi arasında her an, her saniye yenilenecek, tekrarlanacak, yenilenerek tecelli eder ki Allah’ın her şeye muktedir olduğunu ve her şeyi akıl sır ermez bir ilimle kuşatmış olduğunu kavrayabilesiniz.

Ayetin sonunda Allah’ın sınırsız kudretine ve akıl sır ermez ilmine bir atıf var. O’nun sınırsız kudretine ve akıl sır ermez  bilgisine atıf yapılması mislehünne için yaptığımız 2. tefsiri sanki teyit eder bir haldedir. Yani şu alemde ki sadece kendi yıldız sistemimizin içini bile henüz tam bilmiyorsunuz. Sizin yıldız sisteminiz gibi sadece sizin galaksinizde 100 milyarlarca yıldız sistemi var ve bu galaksi gibi bilinen şu anda 400 milyar galaksi var. Yani zihin durur, akıl durur, söz durur. Ey insan senin cirmin ne ki. Sen hala bu kadar büyük kâinatın hâlikı olan Allah karşısında haddini mi aşacaksın. Yani Onun senin için çizdiği sınırlara posta mı koyacaksın. Allah benim için sınır çizemez demeye mi getireceksin. Kendi haddini nasıl unutabilirsin. Şu aleme bak, şu evrene bak, evrenin büyüklüğünü düşün, Allah’ın yaratıcı kudretinin büyüklüğünü düşün ve senin bu evren içinde ki cirmini, konumunu düşün ve Allah’a karşı kulluğunun bilincinde ol. Haddini bil ey insan. Haddini bilirsen rabbini bilirsin. Allah’ın büyüklüğünü bilirsen kendi küçüklüğünü bilirsin. Kendi küçüklüğünü bilirsen değerini bilirsin. Eşyaya kul olmaz, Allah’a kul olursun.

Sadakallahul azıym. Rabbimizden bizi başkalarına kul etmemesini, sadece ama sadece kendine kul etmesini, kendi huzurunda esas duruşunu koruyan kullarından kılmasını niyaz ederiz.

Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil alemiyn

Allah doğru söyledi. Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.


Tâlâk suresinin sonu.
Tâlâk suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder