(b) sayfasından devam
5-) Zâlike emrullahi enzelehû ileyküm* ve men
yettekıllâhe yükeffir 'anhu seyyiatihi ve yu'zım lehû ecra;
İşte bu
(uygulamalar)
Allâh'ın işidir ki, onu size inzâl etti... Kim Allâh'tan korunursa,
kötülüklerini ondan siler ve onun için ecri büyütür.
05 - İşte
bu (anlatılan ahkâm) Allahın emridir, onu size indirdi ve her kim Allah dan
korkarsa Allah onun kabahatlerini örter ve ecrini büyültür. (Elmalı)
Zâlike emrullahi enzelehû ileyküm* ve men
yettekıllâhe yükeffir 'anhu seyyiatihi ve yu'zım lehû ecra işte bu
Allah’ın size indirdiği emridir, buyruğudur. Kim Allah’a karşı sorumluluğunun
bilincinde olur, Allah’a saygı da kusur etmezse Allah onun günahlarının üstünü
örter. Allah onun günahlarını yok sayar. Yani Allah onun hayat filminden kötü
kareleri keser. Bugün sinema diliyle konuşacak olursak. ve yu’zim lehu ecra ve ona muazzam bir ödül verir.
Müslüman tek dünyalı gibi
düşünemez ki aziz Kur’an dostları. Müslüman çift dünyalı. Allah’ın buyruğuna
teslim olanı Allah ödülsüz bırakır mı. Onun için iman, takvalı iman olmalı
diyor, anlaşılan bu. Yani takvasız iman olmasın, takviyeli iman olsun, takvalı
iman.
6-) Eskinûhünne min haysü sekentum min vucdiküm
ve lâ tudârruhünne litudayyiku 'aleyhinn* ve in künne ülati hamlin feenfiku
'aleyhinne hattâ yeda'ne hamlehünn* fein erda'ne leküm featûhünne ucûrehünne,
ve'temiru beynekum Bima'ruf* ve in te'asertum feseturdı'u lehû uhra;
Onları
(boşadığınız kadınları) şartlarınız elverdiğince yaşadığınız mekânın bir kısmında
iskân edin. Onları sıkıntıya sokmak için onlara zarar vermeye kalkışmayın. Eğer
onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğum
yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Eğer
sizin (çocuklarınızı) emzirirlerse, onlara ücretlerini verin. Aranızda (bu meseleleri) güzel örf
ile istişare edin. Eğer anlaşamazsanız, onun (çocuğun
babası) için başka bir kadın (çocuğu) emzirir. (A.
Hulusi)
06 - O
kadınları gücünüzün yettiğinden sâkin olduğunuz yerin bir kısmında iskân
ediniz, ve üzerlerine tazyik yapmak için onları ızrara kalkışmayınız ve eğer
yüklü iseler hamillerini vaz'ı edinceye kadar nafakalarını verin, sonra sizin
hesabınıza emzirirlerse o vakit de ecirlerini verin ve aranızda iyilikle emr
edin ve eğer zorlaşıyorsanız o halde baba hesabına diğer bir emzikli
emzirecektir. (Elmalı)
Eskinûhünne min haysü sekentum min vucdiküm
iddet bekleyen kadınlar hakkında tabii bu. İmkanlarınız nispetinde barındığınız
standartlara uygun olarak onları da barındırın. Böyle anlarsak, biraz açılımlı
bir tercüme oldu bu. ve lâ tudârruhünne litudayyiku 'aleyhinne onlar
üzerinde baskı kurup hayatlarını çekilmez hale getirmeyin. Yani dünyayı
başlarına zindan etmeyin. Yine kadını koruyor. Kadının mağdur olan taraf
olduğunu biz buradan anlıyoruz bu ayetlerin indiğinde. Yine kadını koruyor.
Yani mağduru ve mazlumu koruyor.
ve in künne ülati hamlin feenfiku 'aleyhinne
hattâ yeda'ne hamlehünne eğer onlar hamile iseler feenfiku
'aleyhinne hattâ yeda'ne hamlehünne çocuklarını doğuruncaya kadar
onların nafakalalarını verin. Açık. Tefsire mahal yok. Çocukları doğuncaya
kadar nafakası babaya ait.
fein erda'ne leküm featûhünne ucûrehünne
eğer onlar müşterek yavrunuzu sizin hesabınıza emzirirlerse onların ücretlerini
verin. Ayrıntılarla dolu bu ayet muhatabın dikkatini ortak meyve olan çocuğa
karşı sorumluluğa çekmekte. Boşanmaları drama dönüştüren ortada kalan çocuklardır
aslında. Eşler bebeğe karşı sorumludur. Özellikle baba sorumludur. Annenin
külfeti hamileliktir. Doğduktan sonra baba ise çocuğun, bebeğin bakımını
üstlenmek zorundadır. Bebek için ortak aklı harekete geçirin ve en azından
bebeğin saadeti için boşanmış dahi olsanız müşterek meyveniz için ortak akılla
hareket edin diyor bu ayet.
ve'temiru beynekum Bima'rufin
çocuğun geleceğini kendi aranızda istişare edin, işte ortak aklı harekete
geçirin. ve in
te'asertum feseturdı'u lehû uhra eğer emzirme hususunda (Emzirme
hususunda karşılıklı zorlanırsanız baba hesabına bir başkası emzirecektir. Yani
bir başkası emzirmek zorunda da bunun bedelini de baba vermek zorundadır. Yani
anne emzirmeye zorlanamaz diyor, boşanmış annenin hakkını işte bu derece
koruyor çocuğu korumakla birlikte bu ayet.
7-) Liyunfık zû se'atin min se'atih* ve men
kudire 'aleyhi rizkuhu felyunfık mimma atahullah* lâ yukellifullahu nefsen illâ
ma ataha* seyec'alullahu ba'de 'usrin yüsrâ;
Varlık
sahibi olan, kendi zenginliğine göre nafaka versin. İmkânları daraltılmış kimse
de Allâh'ın kendisine verdiğine göre nafakasını versin. Allâh hiç kimseyi, ona
verdiğinden ötesiyle sorumlu tutmaz! Allâh zorluktan sonra bir kolaylık
oluşturur! (A. Hulusi)
07 - Genişliği
olan genişliğinden infak etsin, rızkı dar olan da Allahın ona verdiğinden infak
eylesin, Allah bir nefse verdiğinden başka teklif etmez, Allah bir usrun
arkasından bir yüsür yapar. (Elmalı)
Liyunfık zû se'atin min se'atih
netice de, yani sonuçta imkanı olanlar imkanı nispetinde harcama yapsın. ve men kudire
'aleyhi rizkuhu felyunfık mimma atahullah inkanı kıt olanlar da
Allah’ın verdiği kadar yapsın. Yani imkanları nispetinde yapsınlar. lâ yukellifullahu
nefsen illâ ma ataha Allah hiç kimseyi verdiğinden fazlasını yapmaya
zorlamasın. Verdiğinden fazlasını yapmakla mükellef tutmaz. Zımnen eğer ağır
bir sorumluluk yüklüyorsa daha fazlasını verecek demektir şeklinde de
anlayabiliriz. seyec'alullahu
ba'de 'usrin yüsrâ belki de Allah zorluktan sonra bir kolaylık verir
kim bilir. Her şey Allah’ın elinde. Hazineler Allah’ın elinde yeter ki teslim
olsunlar. Yeni bir pasaj;
8-) Ve keeyyin min karyetin 'atet 'an emri
Rabbiha ve RusuliHİ fehasebnaha hısaben şediyden ve 'azzebnaha 'azâben nükra;
Rabbinin
ve O'nun Rasûllerinin emrinde haddi aşan nice ülke halkı vardır ki, biz onu
şiddetli bir hesaba çektik ve onu alışılmadık bir azapla azaplandırdık. (A.
Hulusi)
08 - Nice
memleket (nice şenlik) Rabbinin ve resullerinin emrinden çıkıp azdı da biz onu
şiddetli bir hesaba çektik ve görülmedik bir azâba giriftar eyledik. (Elmalı)
Ve keeyyin min karyetin 'atet 'an emri Rabbiha
ve RusuliH rablerin,n ve O’nun elçilerinin emrini dinlemeyen nice
topluluklar gelip geçmiştir.
Surenin başında boşanma konusunda
ki ilahi sınırları, kadına zulmü devam ettirerek çiğneyecek olanlara, Allah’ın
sınırlarını çiğneyen geçmiş kavimlerin başına gelenler hatırlatılarak aman
böyle yapmayın sizin de başınıza aynısı gelir deniliyor zımnen.
fehasebnaha hısaben şediyden ve 'azzebnaha
'azâben nükra sonunda biz hepsiyle pek çetin bir biçimde
hesaplaşmış, inanılmaz bir azaba çarptırmışızdır onları.
9-) Fezâkat vebale emriha ve kâne 'akıbetu
emriha husra;
Böylece
işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu hüsran oldu. (A. Hulusi)
09 - O
suretle emrinin vebalini tattı ve işinin akıbeti bir hüsran oldu. (Elmalı)
Fezâkat vebale emriha ve kâne 'akıbetu emriha husra
nihayet yaptıklarının vebalini tatmışlardır ve onların sonu hüsran olup
çıkmıştır.
10-) E'addAllâhu lehüm 'azâben şediyden
fettekullâhe ya ulil'elbabi, ellezine amenû* kad enzelAllâhu ileyküm Zikra;
Allâh,
onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır! Allâh'tan korunun, ey iman etmiş
Ulül Elbab (derin düşünebilen akıl sahipleri)! Allâh size gerçekten bir hatırlatıcı (Zikir) inzâl etmiştir! (A.
Hulusi)
10 - Allah
öyleler için şedid bir azâb hazırlamıştır, ondan dolayı Allahtan korkun da
korunun ey halis özü, temiz aklı olanlar: iman edenler! İşte Allah size bir
zikir indirdi. (Elmalı)
E'addAllâhu lehüm 'azâben şediyden fettekullâhe
ya ulil'elbab Allah onlar için çok şiddetli bir azap hazırlamıştır.
Ey akıl sahipleri, ey işleyen bir tasavvuru olanlar, ey muhakemesi güçlü
olanlar, ey öz akıl sahipleri artık Allah’a karşı sorumlu davranın, sorumsuz
davranmayın, Allah’ın kullarına zulmetmeyin, kadını zayıf diye ezmeyin, zımnen. ellezine amenû* ey
bu vahye iman edenler siz de öyle yapın. kad enzelAllâhu ileyküm Zikra zira Allah size
uyarıcı bir mesaj indirmiştir. Farkınız bu. Yani kitap indirilmeyen bir
toplulukla kitaplı bir topluluk aynı
davranır mı? Siz kitap indirilmemiş gibi m,i davranacaksınız, yani kabaca
kitapsızmış gibi mi hareket edeceksiniz. Allah hiçbir şey söylemedi diyebilir
misiniz. Artık kitaba muhatap bir toplum olarak.
11-) Rasûlen yetlû 'aleyküm âyâtillâhi
mubeyyinatin liyuhricelleziyne amenû ve 'amilussalihati minezzulumati ilenNûr*
ve men yu'min Billâhi ve ya'mel salihan yudhılhu cennatin tecriy min tahtihel'enharu
halidiyne fiyha ebeda* kad ahsenAllâhu lehu rizka;
Rasûl
ki, iman edip imanının gereğini uygulayanları, karanlıklardan Nûr'a çıkarmak
için apaçık hâlde Allâh'ın işaretlerini size bildirir. Kim Esmâ'sıyla hakikati
olan Allâh'a iman eder ve imanının gereğini uygularsa, onu, içinde sonsuz
yaşamak üzere, altından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Allâh onun için
gerçekten bir rızık ihsan etmiştir. (A. Hulusi)
11 - Bir
Resul gönderdi, Allahın nûrlar saçan, yollar açan âyetlerini sizlere karşı
okuyor ki iman edip salih amel işleyenleri zulmetlerden nûra çıkarsın ve her
kim Allaha iman edip salâh ile çalışırsa Allah onu altından ırmaklar akar cennetlere
koyacak: orada ebediyen muhalledler, öyle ki Allah ona hakikaten güzel bir rızk
ihsan etmiş. (Elmalı)
Rasûlen yetlû 'aleyküm âyâtillâhi mubeyyinatin
liyuhricelleziyne amenû ve 'amilussalihati minezzulumati ilenNûr
uzun oldu toparlamaya çalışayım mealen; iman eden ve salih amel işleyenleri,
“küfrün” karanlıklarından, “İmanın” aydınlığına çıkarmak için Allah’ın apaçık
ayetlerini okuyan bir elçi göndermiştir Allah.
ve men yu'min Billâhi ve ya'mel salihan
yudhılhu cennatin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha ebeda
kim Allah’a iman eder ve Allah’a imanını salih amelle taçlandırır, yani iman
sözde kalmaz, iman özden ele, dile, ayağa, göze, kulağa yani hayata yansırsa.
El imanla tutar, göz imanla görür, kulak imanla duyar, ayak imanla yürür, yürek
imanla severse, akıl imanla düşünürse, iman onda hayata yansırsa yudhılhu cennatin
tecriy min tahtihel'enhar tabanından ırmakların çağladığı cennetlere
koyacaktır onları. halidiyne fiyha ebeda orada kalıcıdırlar, geçici
değildirler. kad
ahsenAllâhu lehu rizka böylece Allah ona tarifsiz bir rızık vermiş
olur.
Şimdi bu ayetin, 11. ayetin
sonunu daha önce okuduğumuz ve men
yettekıllâhe yec'al lehû mahrecen (2) Ve yerzukhu min haysü lâ yahtesib (3) ayetleriyle
beraber yan yana koyalım. Yani Allah’a karşı sorumlu davranan, Allah’a karşı
saygısızlık etmeyene Allah bir kapı açacak ve onu hiç ummadığı yerden
rızıklandıracak ayetiyle kad ahsenAllâhu lehu rizka (11) böylece Allah ona
tarifsiz bire rızık verecek ibaresini yan yana koyduğumuzda ne çıkıyor? Cennet
rızıkların en büyüğüdür. Bu çıkıyor. Demek ki rızık deyince boğazımıza giren
aklımıza gelmeyecek.
12-) Allâhulleziy haleka seb'a Semavatin ve
minel'Ardı mislehünn* yetenezzelül'emru beynehünne lita'lemu ennAllâhe alâ
külli şey'in Kadiyrun, ve ennAllâhe kad ehâta Bikülli şey'in 'ılma;
O Allâh
ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! Emir (hüküm - iş) onların
ARALARINDAN sürekli - kesintisiz inzâl olur (Allâh'ın
Esmâ'sındaki özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî} tesirlerin varlık üzerindeki
etkileri)! Tâ ki Allâh'ın her şeye Kaadir
olduğunu ve Allâh'ın her şeyi (yaratanı olarak) ilmen ihâta ettiğini bilesiniz.
(Not:
Gazalî'nin "İhyâ-u Ulûmi'd Dîn" adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden
olarak bilinen İbni Abbas r.a.'ın şöyle dediği nakledilmektedir: "O Allâh
ki yedi semâ yaratmış, arzdan da onların bir mislini; ARALARINDAN hüküm inip
duruyor! (Talâk: 12) Âyet-i Celiylesinin tefsirini yapacak olsam, beni taşa
tutardınız." Bir başka nakilde de: "Beni tekfir ederdiniz!") (A.
Hulusi)
12 - O
Allah ki yedi Semâ yaratmış. Arzdan da onların bir mislini, aralarından emir
inip duruyor şunu bilesiniz diye ki: Allah her şey'e kadirdir ve Allah her
şey'i ilmiyle ihata etmiştir. (Elmalı)
Allâhulleziy haleka seb'a Semavatin ve
minel'Ardı mislehünne Allah O’dur ki 7 kat göğü yarattı ve yine
yerden de bir o kadarını yarattı. Yani 7 kat göğü ve yerden de bir o kadarını
yaratan Allah’tır. Çok ilginç bir ibare bu. Veya minel’ardı da ki mini beyaniye sayarak benzer bir biçimde yeri de
yarattı diye çevirebiliriz. İbtidaiye sayarak 3. bir ihtimal yerden de onların
bir benzerini yaratmaya başladı diye çevirebiliriz. İbtida daha doğrusu
sayarak. Başlangıç yani yaratmaya başlama.
Burada bir kelime var Mislehünne.
Sadece burada geçer Kur’an da bu arzın çok katmanlılığına delalet edebilir.
Yani arzın çok katmanlılığına. Arzın merkezine doğru katmanlılığına delalet
edebilir. Fakat dünyamıza benzer başka dünyaların varlığına da delalet edebilir
ve bu 2. delalet eğer sahihse gerçekten çok ilginç bir ifadedir ve üzerinde
durulmalıdır. Yani üzerinde hayat bulunan yer yüzü gibi daha ne yer yüzü yani
mislehünne 7 rakamının da çokluktan kinaye olduğunu düşünürsek nice nice yer
yüzü gibi yer yüzüler var. Yani dünyalar var şeklinde anlamamızın önünde de
hiçbir engel yoktur.
yetenezzelül'emru beynehünne lita'lemu
ennAllâhe alâ külli şey'in Kadiyrun ve ennAllâhe kad ehâta Bikülli şey'in 'ılma
O’nun yaratıcı iradesi bu ikisi arasında her an, her saniye yenilenecek,
tekrarlanacak, yenilenerek tecelli eder ki Allah’ın her şeye muktedir olduğunu
ve her şeyi akıl sır ermez bir ilimle kuşatmış olduğunu kavrayabilesiniz.
Ayetin sonunda Allah’ın sınırsız
kudretine ve akıl sır ermez ilmine bir atıf var. O’nun sınırsız kudretine ve
akıl sır ermez bilgisine atıf yapılması mislehünne için yaptığımız 2. tefsiri
sanki teyit eder bir haldedir. Yani şu alemde ki sadece kendi yıldız
sistemimizin içini bile henüz tam bilmiyorsunuz. Sizin yıldız sisteminiz gibi
sadece sizin galaksinizde 100 milyarlarca yıldız sistemi var ve bu galaksi gibi
bilinen şu anda 400 milyar galaksi var. Yani zihin durur, akıl durur, söz
durur. Ey insan senin cirmin ne ki. Sen hala bu kadar büyük kâinatın hâlikı
olan Allah karşısında haddini mi aşacaksın. Yani Onun senin için çizdiği
sınırlara posta mı koyacaksın. Allah benim için sınır çizemez demeye mi
getireceksin. Kendi haddini nasıl unutabilirsin. Şu aleme bak, şu evrene bak,
evrenin büyüklüğünü düşün, Allah’ın yaratıcı kudretinin büyüklüğünü düşün ve
senin bu evren içinde ki cirmini, konumunu düşün ve Allah’a karşı kulluğunun
bilincinde ol. Haddini bil ey insan. Haddini bilirsen rabbini bilirsin.
Allah’ın büyüklüğünü bilirsen kendi küçüklüğünü bilirsin. Kendi küçüklüğünü
bilirsen değerini bilirsin. Eşyaya kul olmaz, Allah’a kul olursun.
Sadakallahul azıym. Rabbimizden
bizi başkalarına kul etmemesini, sadece ama sadece kendine kul etmesini, kendi
huzurunda esas duruşunu koruyan kullarından kılmasını niyaz ederiz.
Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil
alemiyn
Allah doğru söyledi. Çağrımız ve davamız
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
Tâlâk suresinin sonu.
Tâlâk suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder