b sayfasından devam
2-) Kad feradAllâhu leküm tahıllete eymaniküm*
vAllâhu mevlâküm* ve "HU"vel'AliymulHakiym;
Allâh
size, ettiğiniz yeminleri (kefaretini ödeyerek) çözmeyi farz kılmıştır! Allâh sizin Mevlâ'nızdır. O,
Aliym'dir, Hakiym'dir. (A. Hulusi)
02 -
Allah sizin için yemînlerinizin çözümlüğünü farz kılmıştır ve Allah sizin
mevlânızdır, hem de alîm hakîm odur. (Elmalı)
Kad feradAllâhu leküm tahıllete eymaniküm
doğrusu Allah yeminlerinizi bozup keffaret verebileceğinizi size bildirmiştir.
Yeminlerinizin kefaretini verebileceğinizi size bildirmiştir.
Yemin kefaretiyle ilgili asıl
açıklama Bakara/224. (225 olacak) ayetinde gelir. Biz bu ibareyi bu ayetiyle
birlikte okursak çok daha iyi anlaşılır. Ki orada, Lâ
yuahızükümüllâhu Bil lağvi fiy eymaniküm ve lâkin yuahızüküm Bi mâ (agadtüm
el eyman- Hatalı okuma) kesebet kulûbüküm. (Bakara/225) Allah sizi
kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden dolayı, - o yemini lağv deniliyor buna
kategorik olarak- bundan dolayı muaheze etmez. Asıl Allah sizi kendisiyle
kendinizi bağladığınız, yani kendinizi yemin ederek bağladığınız hususlardan
dolayı, yeminlerden dolayı muaheze eder.
Demek ki
yemini lağv denilen şu boş boğazlıklar, işte vara yoğa yemin etmek. Ama kendimizi
bir şeyle bağlamışsak, Allah adına söz vermişsek işte o nokta da keffaret
gerekiyor Neden keffaret gerekiyor dostlar? Çünkü Allah adına söz verdiniz.
Allah dedin ya, Allah dedin orada dur. Öyle Allah demek insanın boşboğazlıkla
yapabileceği bir şey değil. Allah adına dedinse, vallahi dedinse, billahi
dedinse, tallahi dedinse, Allah’a and olsun dedinse orada bir dur. Çünkü Allah
girdi işin işine orada. Allah’ı kattın işin içine orada. Bu basit bir şey mi?
Bunun kefareti olmalı. Eğer Allah’ı kattın da tutmamışsan veya Allah’ı katıp ta
söz vermişsen mutlaka bunun bir bedeli olmalı. İşte o bedeli ödeyeceksin ey
insan. Ayetin bize verdiği ders aslına bu.
vAllâhu mevlâküm Allah’tır sizin
efendiniz. Yani buradan ben şunu anlıyorum; Allah’tır sizin efendiniz, siz onun
kulu olursunuz, dolayısıyla haram koymak efendiye düşer, kula değil.
Dolayısıyla siz O’nun koyduğu harama ittiba edersiniz. O’nun koyduğu sınırlara
uyarsınız. Bu kadar. ve "HU"vel'AliymulHakiym zira o dur her
şeyi bilen,O’dur hikmetle hükmeden.
3-) Ve iz eserrannNebiyyu ila ba'dı ezvacihi
hadiysa* felemma nebbeet Bihi ve ezharehullahu 'aleyhi 'arrefe ba'dahu ve
a'reda 'an ba'd* felemma nebbeeha Bihi kalet men enbeeke hazâ* kale
nebbeeniyel'AliymulHabiyr;
Hani O
Nebi (Hâtemün Nebi), eşlerinden birine (Hafsa'ya) sır olarak bir söz söylemişti. Ne zaman ki (Hafsa) onu (Ayşe'ye) haber verip, Allâh
da onu O'na (Hz.Rasûlullâh'a) izhar edince; (Hz.Rasûlullâh) o sözünün bir kısmını açıklamış ve bir kısmından
vazgeçmişti. Nihayet (Hz.Rasûlullâh) o sözü Ona (Hafsa'ya) haber verince (Hafsa) dedi ki: "Bunu sana kim haber verdi?" (Rasûlullâh da) dedi ki:
"Aliym, Habiyr (olan) bana haber verdi." (A. Hulusi)
03 -
Ve hani Peygamber zevcelerinin bazısına sır olarak bir söz söylemişti, vaktâki
o onu haber verdi, Allah da Peygambere onu açtı, açınca Peygamber - o zevcesine
- birazını tanıttı, birazından da sarfınazar etti, ana bu suretle anlatıverince
bunu sana kim haber verdi dedi, bana dedi, o alîm, habîr nübüvvetle haber
verdi. (Elmalı)
Ve iz eserrannNebiyyu ila ba'dı ezvacihi hadiysen
hani bir gün peygamber eşlerinden birini bir hadiseden dolayı sırrına ortak
etmişti. eserranNebiyy peygamber
sırrına ortak etmişti. felemma nebbeet Bihi ve ezharehullahu 'aleyh
fakat eşi bu sırrı ifşa edip Nebiye bildirince, daha doğrusu nebiye Allah
eşinin sırrı ifşa ettiğini bildirince. Eşi bu sırrı ifşa etmiş, Allah’ta
peygambere eşine verdiği sırrı bir başkası ile paylaştığına dair ifşa etmişti.
Duruma el koyup oyunu bozunca gibi de anlaşılabilir bu. Yani Allah duruma el
koymuştu. Muhtemelen Hz. peygamber yeminin bildirmiş ama olayı açıklamamış
olabilir. Yani yemin etmesine neden olan olayı söylemeksizin sadece yemin ettim
şunu yapmamaya, şunu bir daha işlememeye, veya şunu kendime yasaklamaya yemin
ettim demiş olabilir.
'arrefe ba'dahu ve a'reda 'an ba'd
Nebi o olayın bir kısmını diğer eşine anlatmış ama bir kısmından söz etmemişti.
Yani biz buradan şunu çıkarabiliriz: B ila 3. ayetin ibreti bu aslında, Hz.
peygamberin olayın sonucunu söyleyip sebebini söylememiş olduğunu çıkarabiliriz
buradan.
felemma nebbeeha Bihi kalet men enbeeke hazâ
nihayet peygamber sır tutmayan eşine yaptığı yanlışı bildirince. Ya Hz. Aişe,
ya vahiy meleği bildirebilirdi. Yani başkası bildiremezdi bunu. Ya Hz. Aişe
söylemişti Allah resulüne ya da vahiy meleği gelip söylemişti. Sırrı ifşa
hatadır. Buradan anladığımız açıkça bu.
İkincisi bu ayet bize isim
vermiyor bakınız. Yani olayı vurguluyor ismi değil, ismin üzerinde durmayın
isimler önemli değil yapılan önemli. Yapılan bir hata ise kim yapmış ulursa
olsun hata hatadır. Aslında bize verdiği derste bu ve Ahlak inşa ediyor
aslında, bununla ahlak inşa ediyor.
kale nebbeeniyel'AliymulHabiyr dedi ki, yani bunu sana kim bildirdi. felemma nebbeeha
Bihi kalet men enbeeke hazâ peygamber ona haber verince, yani neden
sır verdin, ben sana söyleme dediğim halde neden söyledin diye, veya
söylemişsin diye haber verince onu tepkisi şu oldu. Bunu sana kim haber verdi?
Hakikaten bu mu sorulmalı, bizim
çok sık yaptığımız bir hata. Bunu sana kim haber verdi. Oysa ki haklısın demesi
yeterliydi orada. Onu kimin haber vermesinin ne önemi var ki. Ya Hz. Aişe
verdi, ya da melek Cebrail verdi, Fark etmez kim verdiyse verdi. Ama yapılan
bir yanlış ortada dolayısıyla yanlışı yapan bunu sana kim haber verdi demek
yerine yanlışını itiraf edip istiğfar etmesi, tevbe etmesi, yanlışından vaz
geçmesi gerekir. Ama bunu sana kim söyledi. Kim söylerse söylesin. Yapılan bir
yanlış var ve o yanlıştan dönmek gerekiyor. İşte ilk gösterilen tepki bu olmuş.
kale nebbeeniyel'AliymulHabiyr
peygamber dedi ki Aliym ve habir olan, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar
olan Allah bana haber verdi.
Çok ilginç değerli dostlar.
Buradan yola çıkarak şu 3 tespiti yapabiliriz.
1 – Vahyin ilahiliğine dikkat
çekiyor bu ilk 3 ayet. Vahiy Allah’tan dır, peygamberin vahye, dahli yoktur.,
müdahil olmamıştır. Müdahil olsaydı eğer Kur’an a şu olay girmezdi. Bu bir.
2 – Hz. peygamber Allah’ın
gözetimi altındadır.
3 – Allah resulünün hayatına
Allah doğrudan müdahildir. Biz şu 3 ayetten bu 3 sonucu rahatlıkla
çıkarabiliriz.
Devam ediyor d sayfasına geçiniz.
Tahrim
suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder