(c) sayfasından devam
7-) Hümülleziyne yekulûne lâ tunfiku 'alâ men
'ınde Rasûlillâhi hattâ yenfaddu* ve Lillâhi hazâinüsSemavati vel'Ardı ve
lakinnelmünafikıyne lâ yefkahun;
Onlar:
"Rasûlullâh'ın yanında olanlara bağışta bulunmayın, böylece dağılıp
gitsinler" diyen kimselerdir! Semâların ve arzın hazineleri Allâh içindir!
Fakat ikiyüzlüler anlayıp kavrayamazlar. (A. Hulusi.)
07 - Onlardır
ki «Resul Allahın yanındakilere nafaka vermeyin tâ ki dağılsınlar»
diyorlar. Halbuki Göklerin ve Yerin hazineleri Allah’ındır ve lâkin Münafıklar
anlamazlar. (Elmalı)
innAllâhe lâ yehdilkavmel fasikıyn. (6) Hümülleziyne yekulûne lâ tunfiku 'alâ men 'ınde Rasûlillâhi
hattâ yenfaddu Onlar kimler? ResulAllah’ın etrafında ki fakirlere,
infak etmeyin, yardım etmeyin de onlar etrafından dağılsın gitsin diyen
kimseler bunlar. Şu hesaba bakın. Onlar etrafından dağılsın gitsin diyenler.
Burada değerli dostlar Tevbe/80 ayetiyle birlikte alırsak. Onlar için istiğfar
etsen de etmesen de bağışlanmayacaklar diyordu ya ayeti kerime.
Peygamberimiz Buhari ve Müslüm’e
her nasılsa girmiş bir rivayetten; Ben yine de onlar için istiğfar edeceğim,
rabbim beni muhayyer bıraktı, ister istiğfar et, ister istiğfar etme dedi. Sevaun 'aleyhim estağferte lehüm em lem
testağfir lehüm (6) den böyle bir sonuç çıkarmış güya ResulAllah. İster
istiğfar et, ister istiğfar etme dedi, ben de istiğfar etmeyi tercih edeceğim.
İşte o gösterdiğim, atıf yaptığım ayette 70 kere istiğfar etsen de
affedilmeyecek buyruluyor. Ben de 70 den fazla istiğfar edeceğim demiş
ResulAllah. Dedim ya her nasılsa Buhari ve Müslim’e girmiş bir hadis de böyle.
Gazali El Mustasfa isimli
eserinde der ki; ResulAllah sözün manalarını en iyi bilendi. Bu söz aslında
kinaye, yani 70 kere edersen olmaz da, 71 edersen Allah affeder manasına
gelmiyor ki. Özellikle 6. ayet Sevaun
'aleyhim estağferte lehüm em lem testağfir lehüm Allah Resulüne muhayyerlik
sunmuyor ki. Yani ister et ister etme demiyor ki, etme diyor. Aslında peygamber
sözün manalarını en iyi bilen deniyor, bunun aslı yoktur diyor Gazali El
Mustasfa da. Gerçekten isabetli bir yaklaşım ki zaten metinde bize bunu
veriyor.
ve Lillâhi hazâinüsSemavati vel'Ard
göklerin ve yerin hazineleri Allah’a aittir. ve lakinnelmünafikıyne lâ yefkahun
Fakat münafıklar bunu bile anlamıyorlar.
8-) Yekulûne lein reca'na ilelMediyneti
leyuhricennel e'azzu minhel ezelle, ve Lillâhil 'ızzetu ve liRasûliHİ ve
lilmu'miniyne ve lakinnelmunafikıyne lâ ya'lemun;
(O ikiyüzlü) dedi ki:
"Andolsun ki eğer Medine'ye geri dönersek, en Aziyz olan, en zelil olanı
oradan mutlaka çıkaracaktır!" Oysa izzet Allâh'ındır, Rasûlünündür ve iman
edenlerindir. Ne var ki ikiyüzlüler bilemezler! (A. Hulusi.)
08 – Diyorlar
ki: eğer Medîne ye dönersek herhalde eazz olan oradan ezell olanı çıkaracaktır,
halbuki izzet, Allahın ve Resulünün ve müminlerindir ve lâkin Münafıklar
bilmezler. (Elmalı)
Yekulûne lein reca'na ilelMediyneti
leyuhricennel e'azzu minhel ezel diyorlar ki eğer şehre dönersek şerefliler
şerefsizleri mutlaka oradan çıkaracaktır. İşte girişte zikrettiğim ayeti kerime
bu. Bu münafık elebaşının lafı. Hikayesini de girişte anlatmıştım. ve Lillâhil
'ızzetu ve liRasûliHİ ve lilmu'miniyn şeref Allah’a mahsustur, şeref
Allah’tan kaynar ve Allah’tan dolayı Resulüne aittir ve mü’minlere aittir. Yani
siz hangi şereften, hangi onurdan, hangi izzetten bahsediyorsunuz. Hem münafık
olur mu? şerefi olsa münafık olur mu? İki yüzlü davranır mı, içi dışı ayrı olur
mu, maskeli gezer mi demek istiyor aslında ayeti kerime. ve lakinnelmunafikıyne lâ ya'lemun
fakat münafıklar bunu dahi bilmiyorlar.
9-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tülhiküm
emvaluküm ve lâ evladuküm 'an zikrillâh* ve men yef'al zâlike feülaike
hümülhasirun;
Ey iman
edenler... Mallarınız da evladınız da sizi Allâh'ın zikrinden (Hakikatinizi hatırlamaktan)
meşgul edip (gereğini yaşamaktan) alıkoymasın! Kimler bunu yaparsa, işte onlar hüsrana
uğrayanların ta kendileridir! (A. Hulusi.)
09 - Ey
o bütün iman edenler! Sizleri ne mallarınız, ne evlatlarınız Allahın zikrinden
alıkoymasın ve her kim öyle yaparsa işte onlar hüsrana düşenlerdir. (Elmalı)
Ya eyyühelleziyne amenû siz ey iman
edenler lâ
tülhiküm emvaluküm ve lâ evladuküm 'an zikrillâh ne mallarınız, ne
de evlatlarınız, çocuklarınız Allah’ı sizin gündeminizden düşürmesin. Allah’ı
gündeminizden uzak tutmasın, Allah hep gündeminizde olsun. Allah’ı hiç
gündeminizden ayırmayın. Fezkürûniy ezkürküm.. (Bakara/152)
eğer siz Allah’ın gündeminde olmak istiyorsanız, Allah’ı siz gündeminizin
başına alın.
Dilin zikri
ahlaken kalbin eseri olmak zorundadır. Çünkü kalpte eğer anmıyorsanız, dilde
anmak otomatik olur ki zikr değildir o. Zikir insanın hatırda tutmasıdır.
Öncelikle bilincin işin içine girmesidir. Felaket sizin Allah’ı unutmanız
değil ki, asıl felaket Allah’ın sizi unutması. Mal ve evlat kesif olan dünyaya
aittir. Latif olan Allah ile, bu ismin tecellisi olan ruh arasına toprak gibi
kesif olan mal ve evladı sokma ey insan diyor ayet.
ve men yef'al zâlike feülaike hümülhasirun
kim böyle yaparsa işte onlar kaybedenlerin ta kendileridir. Hüsrana uğrayacak
olanlar onlardır.
10-) Ve enfiku min ma razaknâküm min kabli en
ye'tiye ehadekümülmevtü feyekûle Rabbi lev lâ ahharteniy ila ecelin kariybin,
feassaddeka ve ekün minessalihıyn;
Sizden
birine ölüm gelip çattığında (hakikati
gördüğünüzde): "Rabbim beni yakın bir
sona kadar erteleseydin de mallarımı bağışlasaydım ve imanın gereğini
uygulayanlardan olsaydım" demesinden önce; size verdiğimiz yaşam
gıdalarından bağışlayın! (A. Hulusi.)
10 - Ve
sizlere merzuk kıldığımız şeylerden infak yapın, her birinize ölüm gelmezden
evvel ki sonra: «Yarabbi! Beni yakın bir ecele kadar tehir eylesen de sadaka
versem ve salihînden olsam» der. (Elmalı)
Ve enfiku min ma razaknâküm o halde
artık size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda karşılıksız harcama
yapın, infak edin. Rızık olarak verdiklerimizden, artıklardan değil, atıklardan
değil, çıkıntılardan değil, rızık olarak verdiklerimizden. min kabli en ye'tiye ehadekümülmevtü feyekûle
Rabbi lev lâ ahharteniy ila ecelin kariybin, , feassaddeka ve ekün
minessalihıyn çok uzun oldu ama kesemedim, toparlamaya çalışayım
tercümesini;
Ne zamandan önce? Size ölüm gelip
de, gelip kavuşup da; Ya rabbi keşke beni biraz daha erteleseydin, ölümü biraz
daha erteleseydin, bana biraz daha mühlet verseydin de ben de hayır hasenat
yapan iyilerden olsaydım demezden önce Allah size rızık olarak verdikleri
şeylerden infak edin. Ayetin tamamını umarım toparlayabildim, tercüme etmek
zorunda kaldım ki bölemedim. Evet, yani ölüm gelmeden önce keşke ben de hayır
hasenat yapıp iyilerden olsaydım diyen kimselerden olmayın ve ölüm gelmeden
önce yapacağınızı yapın. Ölüm geldikten sonra artık böyle demenin hiçbir yararı
olmaz.
Nifak konusuyla başlayan sure,
infak konusuyla bitiyor görüyorsunuz. Bu da nifakın panzehiri infaktır demeye
geliyor diye uyarmıştım daha önce.
11-) Ve len yuahhırAllâhu nefsen izâ cae
eceluha* vAllâhu Habiyrun Bima ta'melun;
Eceli
geldiğinde, Allâh hiçbir nefsi ertelemez! Allâh yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Habiyr'dir!
(A. Hulusi.)
11 - Halbuki
Allah bir nefsi eceli geldiği zaman aslâ tehir buyurmaz ve her ne yaparsanız
Allah habirdir. (Elmalı)
Ve len yuahhırAllâhu nefsen izâ cae eceluha
ne ki vakti geldiği zaman Allah hiçbir canı asla ertelemez. Yani bırakın o işi.
Eğer Allah’ın koyduğu yasaya göre sizin hayatla irtibatınız kesilmişse artık ya
rabbi bana mühlet ver demenizin hiçbir anlamı yok. Orada pişman olmanın da
anlamı yok. Çünkü zaten götüremeyeceksiniz malı. Maden götüremeyeceksiniz niye
götüreceğinizi bu dünyada vermiyorsunuz. Verdiğinizi götüreceksiniz.
Götüreceğiniz verdiklerinizdir.
vAllâhu Habiyrun Bima ta'melun zira
Allah yaptığınız her bir şeyi bilir, her bir şeyden haberdardır.
SadakAllahulaziym. {ve
ahıru da'vahüm enil Hamdu Lillâhi Rabbil alemiyn. (Yunus/10)
Dualarının sonu da
"Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." diye şükretmek
olacaktır.(Elmalı)}
Münafikun suresinin sonu.
Münafikun
suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder