Şimdi yepyeni bir sureye daha
giriyoruz, suremiz Talâk suresi. Talâk suresi mushafta 65. sırada yer alan
sure. Adını -ki boşama, boşanma manasına geliyor- ilk ayetinden alıyor. Adı
zaman içinde oturmuş. Kaynaklara baktığımızda bunu görüyoruz. Hz. İbn. Mes’ud
En nisa, es sûra diyor. Yani küçük nisa suresi adını koymuş bu sure için. Demek
ki adı zaman içinde oturmuş ondan.
Sure 1 – 7. ayetleri Bakara/228-
ila 234. ayetlerine açılmış bir kapı. Yani sanki onu tefsir eder cinsten.
Talâkla ilgili, boşanmayla ilgili o ayetlerini tefsir eder cinsten İbn. Mes’ud
kısa Nisa demişti biraz önce zikrettim, bunu da beraber düşündüğümüzde Nisa
suresinin 4. yılda nazil olduğunu da buna ilave ettiğimizde Ahzab/49 ayetiyle
bağlantılı olduğunu da buna ilave ettiğimizde surenin iniş zamanı olarak
yaklaşık bir tarih buluyoruz. Nedir o? Ahzab’ın ardından hicri 5. ya da 6.
yılda inmiş olabilir diyoruz.
Surenin ana teması mazlumu
kollamak. Kim bu mazlum? Kadın, kadınlar. Yani boşama sisteminden dolayı,
boşanma ve boşama sisteminin her hangi ahlaki bir kayıt ve kuyudat altına
alınmaması ve erkeğin keyfine bırakılmasından dolayı mağdur olan kadınların
mağduriyetini engelleme amaçlıdır bu sure.
Zulüm aracı kılınmıştı boşama ve
iddetin keyfiliği bu ayetin, bu ayetlerin bu surenin indiği dönemde yaygın bir
davranış haline gelmişti. Hatta iddet, bekleme şekli o kadar keyfi hale
gelmişti ki yıllar yılı iddet bekletilen, boşandığı halde bir başkasıyla
evlenilmesine izin verilmeyen boşanmış dul hanımlar vardı. Böyle eziyete
dönüşmüştü.
İkinci amacı surenin neslin
emniyeti. Ki bu daha üst bir amaç.Üçüncü bir amacı daha var dersek eğer o da
ailenin korunması ve inşası.
Konusu boşama hukuku. Sure
tamamen boşanma hukukundan bahsediyor, tabii her pasajında değil, son pasajı
hariç. Nikahın fıtri ve ruhi alt yapısı. Aslında nikahın ruhi ve fıtri alt
yapısı var mı diye sorsanız, vardır. Peki nedir o? Onu biz Rum/21. ayetinde
buluyoruz. Sükunet iki asal elementi ise meveddet ve rahmet. Temeli sükunet
bunun iki asal elementi, tıpkı suyun iki asal elementi olan hidrojen ve oksijen
gibi meveddet ve rahmet. Rum/21. e baktığımızda aslında nikahın ruhi,
psikolojik temelini burada görüyoruz. Bu kavramlar bu temeli izah ediyor.
Nikah sözleşmesi ailenin
çimentosudur. Akitsiz ilişki zinadır, haramdır dolayısıyla. Fakat bir tarafta
bu gerçeği Kur’an mü’minlere bir ahlak halinde sunarken, öbür tarafta nikah
sözleşmesini Katolik nikahına dönüştürüp de eziyet haline getirmiyor, işkence
haline getirmiyor. Malumunuz Katolik nikahın da boşanma yoktur. sonuna kadar,
sonsuza kadar. Oysa ki boşanma bazen gerekebilir. Hatta boşanma iki taraf
içinde bir rahmet olabilir. İki taraf içinde bir kolaylık olabilir. İki taraf
içinde gerçekten şart ve lazım olabilir. Bilemiyoruz. Hayatın bin bir türlü
durumu var.
Ama genel itibarıyla boşamaya
Allah resulünün bakışı belli. Allah’ın en sevmediği helaldir buyuruyor. Ki
genel itibarıyla böyledir. Ama bazen boşanmak öylesine elzem haline gelebilir
ki her iki taraf içinde boşanmak zaruri olabilir. Bu durumda Katolik nikahı,
yani bu durumda boşaması olmayan bir nikah iki taraf içinde bir belaya dönüşmez
mi. İşte vahiy aslında iki uçta yer alan ifrat ve tefriti reddediyor. Biz bunu
anlıyoruz orta yol nikahta. Ebğadül
hâlal, ilallahi et talâk. Allah’ın en çok buğz ettiği helal talâktır,
boşamadır hadisini bir daha hatırlatırım.
Yine Allah efendimizden öyle
buyuruyor; Allah diyor boşamayı meslek edinen zevk sahiplerini sevmez veya
lanet etsin buyuruyor bir başka haberde.
Tüm zamanların tesellisi geliyor
surenin sonunda. Nedir o? Aslında men yettekıllâhe yec’al lehüm mahracen (2) sonunda
demeyeyim, surenin içinde boşama ayetlerinin içinde. men yettekıllâhe yec’al lehüm mahracen
(2) kim Allah’a karşı saygıda kusur etmezse Allah onun için bir kapı açar. Ve yerzukhu min
haysü lâ yahtesib (3) onu hiç hesap etmediği yerden rızıklandırır
ayeti, bu berceste ayet bu surenin içinde bulunuyor.
Kur’an ın talâk konusunda ki
hükümleri bütüncül bir okuma ile anlaşılabilir değerli Kur’an dostları.
Bakara/228-234. ayetleri. Ki yani bu
arada kalan ayetler. Ahzab/49. ayeti. Mücadile suresinin zıhar ayeti beraberce
okunduğu zaman Kur’an ın boşama konusunda ki ahkamı anlaşılmış olur.
Surenin son bölümü nübüvvetle
ilgilidir. Son ayet adeta Allah boşanma gibi bir alanda niçin bu kadar durmuş diye
sorana cevap gibidir. İnsan kendi haline bırakılmayacak kadar değerlidir. Ben
en azından böyle okuyorum. Yani Allah insana dair böyle bir ayrıntı, boşama
gibi bir ayrıntı üzerinde neden bu kadar durmuş diye soracak bir işgüzar
çıkarsa ona; Ey insan sen kendine bırakılmayacak kadar değerlisin bunu biliyor
muydun diye anlamamız yerinde olur. Bu girizgâhtan sonra surenin tefsirine
geçebiliriz.
1-) Ya eyyühenNebiyyu izâ tallaktumunnisâe
fetallikuhünne li 'ıddetihinne ve ahsul'ıddete, vettekullahe Rabbeküm* lâ
tuhricûhünne min buyûtihinne ve lâ yahrucne illâ en ye'tiyne Bifahışetin
mübeyyinetin, ve tilke hudûdullah* ve men yete'adde hududallâhi fekad zaleme
nefseh* lâ tedriy le'allAllâhe yuhdisü ba'de zâlike emra;
Ey
Nebi! Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde; iddetlerini dikkate alarak (ay hâllerinden temizlendikten sonra) onları boşayın ve iddeti (sürecini) sayın... Rabbiniz olan Allâh'tan korunun. Açık bir fuhuş
yapmaları durumu müstesna, onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar.
İşte bu Allâh'ın koyduğu sınırdır! Kim hududullâhı tecavüz ederse, gerçekten
nefsine zulmetmiştir. Bilemezsin, belki Allâh bundan sonra bir iş ihdas eder.
(A. Hulusi)
01 - Ey
o Peygamber! Kadınları boşadığınız vakit iddetlerine doğru boşayın ve iddeti
sayın ve Rabbiniz Allah dan korkun, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de
çıkmasınlar meğer ki açık bir terbiyesizlik etmiş olalar, bunlar Allahın ta'yin
ettiği huduttur ve her kim Allahın hududuna tecavüz ederse nefsine zulmetmiş
olur, bilmezsin belki Allah onun arkasından bir iş çıkarır. (Elmalı)
Ya eyyühenNebiyyu izâ tallaktumunnisâe
fetallikuhünne li 'ıddetihinne ey peygamberler ailesinin ferdi kadınları
boşayacağınız zaman iddetlerini gözeterek boşayın. ve ahsul'ıddete iddet müddetini iyi
hesaplayın, hesabını çok iyi tutun. Aksi halde ni? Aksi halde ya hamile kadını
eş adayı ilan ederek neslin karışmasına sebep olursunuz, ya da boşanmış kadını
engelleyerek mağduriyetine sebep olursunuz. İkisinde de zulmetmiş olursunuz. O
zaman iddet müddetini gözeterek boşayın.
Temizlik döneminde boşanma
kastediliyor. Bu ayetin kastettiği şey, zikrettiğim Bakara suresinin ilgili
ayetleri de göz önüne alındığında nedir? Kur’an ın meşru kıldığı boşama şudur.
Eğer kesin boşamak istiyorsa eş, eşini temizlik içerisinde, onunla
birleşmediği, karı koca olmadığı ay hali görmediği günler içerisinde ve beraber
olmadığı bir dönemde boşar. Ondan sonra bir ay geçer. Bu bir ay aynı hane
içerisindeyken geçer. Fakat karı koca olmazlar eğer boşamada ısrarcıysa.
Neden bunu yapar Kur’an çünkü
ailenin yıkılmasını istememektedir. Çünkü kocanın fevri bir davranışla ailenin
çatısını yıkma isteyip istemediğini ona sorgulatmak istemektedir. Çünkü zamana
yayarak, zamanın tedavi edici özelliğini kullanmak istemektedir. Aslında en
doğru boşanma çeşidi budur. Bu boşama üzerinden 3 ay, tam 3 ay geçtikten sonra,
ki bir tanesi yeterli Ahsen talâk demişler zaten buna. Bu boşamanın en güzel
çeşididir. 3 ay geçer. 3 ay içerisinde hiç geri dönüş olmazsa o zaman geri
dönme konusunda artık eşi diğer erkeklerle eşittir. Yani eş kabul ederse kocası
kendisine dönebilir. Eş kabul etmezse dönmez. Yani geri dönüşü mümkindir, fakat
eş kabul ederse.
Fakat dönüşsüz bir boşamaya
çevirmek istiyorsa koca bu boşamayı 1 ay dolduktan sonra 2. temizlik müddetinde
bir daha boşar. Bu arada dönmedi, döndü tamam vazgeçti, bu hükümsüz kalır. Ama
dönmedi 2. boşadığında 1 talâk bitmiş olur. Yine ısrarlı. Artık ne gazap
halinden, ne fevri, ne öyle kafaya geldikleri için değil. Artık canına tak
demiş ve iki tarafta ayrılmak istiyor, 1 ay daha geçer. Bir daha boşar ve 3.
ayın sonunda artık bitmiştir. Böyle bir boşamada geri dönüş olmaz. Buna
dönüşsüz boşama, yani bain talâk ismi verilir. Dönüşü mümkün olana ric’i talâk
adı verilir. Eğer 3. aya kadar dönülmüşse o zaman ric’i olur. Dönülmemiş ve 3.
ay da tamamlanmışsa, yani bu bir tür iddettir, bitmişse artık o ric’i değil
bain talâk hükmünü almış olur.
[Ek bilgi; Tabii ki burada izâ kumtüm iles Salati(Maide/6)
ayeti kerimesi var ya namaz için kalktığınızda fağsilu vucuheküm yüzlerinizi yıkayın.
Namaz için kalktığınızda dediği nasıl bir imayı içeriyorsa burada da hanımları
boşamaya kalktığınızda. Aslında hanımları boşamamanız gerektiğini biliyorsunuz.
Boşanmanın Allah katında ne demeye geldiğini biliyorsunuz kabul ediyorum sizi.
Çünkü nikahın önemi daha önce defaatle geçti. İma bu. Ama Allah bu manada
hayatı zehir etmemek için, hayatı duvar değil kapı etmek için çıkış yolları da
koydu size. Eğer boşamayı yasaklasaydı hayat zehir olabilirdi her iki taraf
içinde. O zaman hayatı zehir etmek değil Allah’ın maksadı. Hayatı sizin için
sürura dönüştürmek, hani ayeti kerimeyi okudum ya
Ve min âyâtihi en haleka leküm min enfüsiküm ezvacen liteskünu
ileyha. (Rum/21) sükunet bulasınız diye eşler yaratması O’nun
ayetlerindendir. Sükunet bulmak için, sekinet bulmak için, sakinleşmek için.
Yani eşler, eşler dediği burada hem erkeği hem kadını kapsar. Dahası; ve ce'ale beyneküm
meveddeten ve rahme. (Rum/21)ve aranıza meveddet ve rahmet koyması onun
ayetlerindendir.
Demek ki
değerli dostlar insan insanın ayetidir bir. Karı koca da birbirinin ikinci
ayetidir. İki. Karı koca arasında ki sükunet, meveddet, yani muhabbet, sevgi ve
rahmet yani şefkat. Merhamette 3. ayetidir. Evlilik, nikah bağı ile bir yuva
kurmak adeta ayetlerin içine indiği bir kitap olmaktır. Sanki bir ayetler rehberi
gibidir. Sanki ayetlerin içine yazıldığı canlı bir sayfa gibi. Onun için yuva
yıkmakta ayetleri yıkmak gibi oluyor. Bunu da böyle bilmek lazım o zaman
anlıyoruz Allah’ın en gazaplandığı helal talaktır, boşamadır ifadesini Allah
resulünün. (Mustafa İslamoğlu – Teybin den)]
vettekullahe Rabbeküm rabbinize
karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Yani mağdur çıkarmayın. Aile çatısını
kafanıza geldiği gibi yıkmayın. lâ tuhricûhünne min buyûtihinne ve lâ yahrucne
onları, içinde yaşadıkları evlerinden kovmayınız, çıkarmayınız ve onlar da
çıkmasınlar. Evet, hem nehy-i gaip çıkmasınlar, hem nefy-i istikbal. Yani
çıkamazlar manasına gelir bu son kelime. illâ en ye'tiyne Bifahışetin mübeyyinetin tabii ki
ayan açık bir ahlaksızlık yapmadıkları müddetçe. Yani ayan açık bir ahlaksızlık
hali müstesna onları ne siz çıkarın, ne de onlar çıksın.
El fahişe; zina ve iffetsizlik
diye, fahişetin, fahişleten, fahişetün gibi belirsiz gelen kalıp ise masıyyete
delalet eder demişler. İbn. Atıyye naklediyor bunu, hoşuma gittiği için ben de
nakledeyim istedim. İstisna cümlesi bu takdirde çıkabilirler, yani
çıkarabilirsiniz eğer bir ahlaksızlık olmuşsa manasına gelebileceği gibi,
istisna cümlesinin yapısı buna müsait bir manaya daha gelir. Boşayınca fuhşa
düşeceklerse o zaman boşamayın anlamına da gelebilir.
ve tilke hudûdullah bu Allah’ın
çizdiği sınırdır, sınırlardır. ve men yete'adde hududallâhi fekad zaleme nefseh
kim Allah’ın çizdiği sınırları aşarsa, geçerse, ihlal ederse o Allah’a
zulmetmiş olmaz, kendi nefsine zulmetmiş olur. lâ tedriy le'allAllâhe yuhdisü ba'de zâlike
emra ve sen bilemezsin ey insan belki de Allah bu bekleyişin, yani
bu aylara yayma var ya boşlanmayı, bu bekleyişin ardından bir takım yeni
gelişmelere kapı açabilir.
Ben talâk suresinin 1. ayetini
son cümlesini, İslam’da, Kur’an da talâkın neden zamana yayıldığı sorusunun
cevabı olarak görüyorum ve bunun zıddına bir talâka Kur’an ın izin vermediğini,
caiz görmediğini yani bir anda 3 talâkı birden, 3 hakkı birden kullanmayı
kesinlikle reddettiğini açıkça ifade ettiğini görüyoruz. Bunun herhangi bir
te’vili’nin olmadığını açıkça söyleyebiliriz.
Boşamanın zaman yayılması ve
iddetin hikmetine dair bir ifade bu. Aileyi bir arada tutmak için sonuna kadar
umudu diri tutmak, bu görünüyor. Zamanı tedavi edici olarak kullanmak. Biz
burada bunu görüyoruz. Zamanı tedavi edici olarak kullanmak. Kızgınlık halinde
boşama mesela geçerli değil. Allah Resulünden bize kadar gelen rivayette lâ talâka, ve lâ ‘ıtaka, fiy iğlakın diyor.
Yani İğlâk’ı kızgınlığa hamledebiliriz, çünkü geniş bir manası var. Yani
kızgınlık halinde, insanın kendisinden koptuğu bir anda, bir durumda, Ki
kızgınlık sarhoşluk gibi haller de buna girer. Boşama, boşama değildir, boşama
olmaz.
Nisa/35 te, Bakara/232. ayetinde
ve yine 238. ayetinde; akrabanın; eşlerin arasını bulmaları. Yine İddetlerini
dolduran kadınların kocalarına dönmelerine engel olunmaması, velileri
tarafından, yakınları tarafından engel olunmamasını amir. Dolayısıyla vahiy
aslında aileyi bir arada tutmak için nasıl çırpınıyor bunu görmüyoruz değil mi?
Biz bu boşama çeşidinin aslında aileyi bir arada tutmak için zorlamaksızın
acaba bir daha düşünebilir misiniz. Ey aileyi yıkmak için isteyen taraf bir
daha düşünebilir misin, kararını bir daha gözden geçirebilir misin, olmadı 3.
kez gözden geçirebilir misin. Boşamayı 2 aya yaymasının sebebi budur. 3 ay
baktı artık o kadar boşanma konusunda kararlı ki bu 3 aylık zaman dahi bu
kararından döndürmedi. O zaman bunlar zaten boşanmalı bir arada tutmak ıstırap
verir.
Bir seferde 3 kez boşayana nebi “Ben daha aranızda iken Allah’ın kitabı ile
mi oynuyorsunuz.” diyor. Biz buradan anlıyoruz ki bir defada 3 talâkı
birden vermek Allah’ın kitabıyla oynamaktır. Aslında Allah resulü döneminde bu
boşama çeşidi olmadı. Hz. Ebu Bekir döneminde de olmadı, Hz. Ömer’in ilk 2
yılında da olmadı. Fakat Hz. Ömer ondan sonra insanların bunu istismar edip yok
ben onu kastetmedim de ben bir değil 3 yaptım da, 2 değil 1 yaptım da vs. gibi
onların nikahı böyle oyuncak etmelerine kızarak tabir caizse çenenizin belasını
çekin dercesine bunu Talâk saydı.
Hatta Hz. Ömer bunu yaparken
kendisinin de razı olmadığını beyan ettiğini biz kaynaklardan öğreniyoruz. Yani
insanlar beni taciz etti, beni sıkıştırdı, bu konuda beni mecbur bıraktı diyor.
İnsanlar Hz. Ömer e bu konuda talepte bulunmuşlar demek ki. Ama bu ilginçtir,
yani bir tür toplumsal ve tarihsel bir durum ileriki yy. lar da İslam
fakihlerinin genel hükmünü belirleyici bir unsur oldu. Oysa ki vahiy bu tip bir
talâkı zımnen reddediyor. Onun içinde 3 talâkı bir seferde vermek vahyin
reddettiği bir husustur, vahyin reddettiği bir hususun da hükmü olmaması lazım
gelir bazı ulemanın söylediği gibi.
Devam ediyor (b) sayfasına
geçiniz.
Tâlâk
suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder