20 Ocak 2014 Pazartesi

İslamoğlu Tef. Ders. TALÂK SURESİ (01-01)(177-B)(a)






Şimdi yepyeni bir sureye daha giriyoruz, suremiz Talâk suresi. Talâk suresi mushafta 65. sırada yer alan sure. Adını -ki boşama, boşanma manasına geliyor- ilk ayetinden alıyor. Adı zaman içinde oturmuş. Kaynaklara baktığımızda bunu görüyoruz. Hz. İbn. Mes’ud En nisa, es sûra diyor. Yani küçük nisa suresi adını koymuş bu sure için. Demek ki adı zaman içinde oturmuş ondan.

Sure 1 – 7. ayetleri Bakara/228- ila 234. ayetlerine açılmış bir kapı. Yani sanki onu tefsir eder cinsten. Talâkla ilgili, boşanmayla ilgili o ayetlerini tefsir eder cinsten İbn. Mes’ud kısa Nisa demişti biraz önce zikrettim, bunu da beraber düşündüğümüzde Nisa suresinin 4. yılda nazil olduğunu da buna ilave ettiğimizde Ahzab/49 ayetiyle bağlantılı olduğunu da buna ilave ettiğimizde surenin iniş zamanı olarak yaklaşık bir tarih buluyoruz. Nedir o? Ahzab’ın ardından hicri 5. ya da 6. yılda inmiş olabilir diyoruz.

Surenin ana teması mazlumu kollamak. Kim bu mazlum? Kadın, kadınlar. Yani boşama sisteminden dolayı, boşanma ve boşama sisteminin her hangi ahlaki bir kayıt ve kuyudat altına alınmaması ve erkeğin keyfine bırakılmasından dolayı mağdur olan kadınların mağduriyetini engelleme amaçlıdır bu sure.

Zulüm aracı kılınmıştı boşama ve iddetin keyfiliği bu ayetin, bu ayetlerin bu surenin indiği dönemde yaygın bir davranış haline gelmişti. Hatta iddet, bekleme şekli o kadar keyfi hale gelmişti ki yıllar yılı iddet bekletilen, boşandığı halde bir başkasıyla evlenilmesine izin verilmeyen boşanmış dul hanımlar vardı. Böyle eziyete dönüşmüştü.

İkinci amacı surenin neslin emniyeti. Ki bu daha üst bir amaç.Üçüncü bir amacı daha var dersek eğer o da ailenin korunması ve inşası.

Konusu boşama hukuku. Sure tamamen boşanma hukukundan bahsediyor, tabii her pasajında değil, son pasajı hariç. Nikahın fıtri ve ruhi alt yapısı. Aslında nikahın ruhi ve fıtri alt yapısı var mı diye sorsanız, vardır. Peki nedir o? Onu biz Rum/21. ayetinde buluyoruz. Sükunet iki asal elementi ise meveddet ve rahmet. Temeli sükunet bunun iki asal elementi, tıpkı suyun iki asal elementi olan hidrojen ve oksijen gibi meveddet ve rahmet. Rum/21. e baktığımızda aslında nikahın ruhi, psikolojik temelini burada görüyoruz. Bu kavramlar bu temeli izah ediyor.

Nikah sözleşmesi ailenin çimentosudur. Akitsiz ilişki zinadır, haramdır dolayısıyla. Fakat bir tarafta bu gerçeği Kur’an mü’minlere bir ahlak halinde sunarken, öbür tarafta nikah sözleşmesini Katolik nikahına dönüştürüp de eziyet haline getirmiyor, işkence haline getirmiyor. Malumunuz Katolik nikahın da boşanma yoktur. sonuna kadar, sonsuza kadar. Oysa ki boşanma bazen gerekebilir. Hatta boşanma iki taraf içinde bir rahmet olabilir. İki taraf içinde bir kolaylık olabilir. İki taraf içinde gerçekten şart ve lazım olabilir. Bilemiyoruz. Hayatın bin bir türlü durumu var.

Ama genel itibarıyla boşamaya Allah resulünün bakışı belli. Allah’ın en sevmediği helaldir buyuruyor. Ki genel itibarıyla böyledir. Ama bazen boşanmak öylesine elzem haline gelebilir ki her iki taraf içinde boşanmak zaruri olabilir. Bu durumda Katolik nikahı, yani bu durumda boşaması olmayan bir nikah iki taraf içinde bir belaya dönüşmez mi. İşte vahiy aslında iki uçta yer alan ifrat ve tefriti reddediyor. Biz bunu anlıyoruz orta yol nikahta. Ebğadül hâlal, ilallahi et talâk. Allah’ın en çok buğz ettiği helal talâktır, boşamadır hadisini bir daha hatırlatırım.

Yine Allah efendimizden öyle buyuruyor; Allah diyor boşamayı meslek edinen zevk sahiplerini sevmez veya lanet etsin buyuruyor bir başka haberde.

Tüm zamanların tesellisi geliyor surenin sonunda. Nedir o? Aslında men yettekıllâhe yec’al lehüm mahracen (2) sonunda demeyeyim, surenin içinde boşama ayetlerinin içinde. men yettekıllâhe yec’al lehüm mahracen (2) kim Allah’a karşı saygıda kusur etmezse Allah onun için bir kapı açar. Ve yerzukhu min haysü lâ yahtesib (3) onu hiç hesap etmediği yerden rızıklandırır ayeti, bu berceste ayet bu surenin içinde bulunuyor.

Kur’an ın talâk konusunda ki hükümleri bütüncül bir okuma ile anlaşılabilir değerli Kur’an dostları. Bakara/228-234. ayetleri. Ki  yani bu arada kalan ayetler. Ahzab/49. ayeti. Mücadile suresinin zıhar ayeti beraberce okunduğu zaman Kur’an ın boşama konusunda ki ahkamı anlaşılmış olur.

Surenin son bölümü nübüvvetle ilgilidir. Son ayet adeta Allah boşanma gibi bir alanda niçin bu kadar durmuş diye sorana cevap gibidir. İnsan kendi haline bırakılmayacak kadar değerlidir. Ben en azından böyle okuyorum. Yani Allah insana dair böyle bir ayrıntı, boşama gibi bir ayrıntı üzerinde neden bu kadar durmuş diye soracak bir işgüzar çıkarsa ona; Ey insan sen kendine bırakılmayacak kadar değerlisin bunu biliyor muydun diye anlamamız yerinde olur. Bu girizgâhtan sonra surenin tefsirine geçebiliriz.



1-) Ya eyyühenNebiyyu izâ tallaktumunnisâe fetallikuhünne li 'ıddetihinne ve ahsul'ıddete, vettekullahe Rabbeküm* lâ tuhricûhünne min buyûtihinne ve lâ yahrucne illâ en ye'tiyne Bifahışetin mübeyyinetin, ve tilke hudûdullah* ve men yete'adde hududallâhi fekad zaleme nefseh* lâ tedriy le'allAllâhe yuhdisü ba'de zâlike emra;

Ey Nebi! Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde; iddetlerini dikkate alarak (ay hâllerinden temizlendikten sonra) onları boşayın ve iddeti (sürecini) sayın... Rabbiniz olan Allâh'tan korunun. Açık bir fuhuş yapmaları durumu müstesna, onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar. İşte bu Allâh'ın koyduğu sınırdır! Kim hududullâhı tecavüz ederse, gerçekten nefsine zulmetmiştir. Bilemezsin, belki Allâh bundan sonra bir iş ihdas eder. (A. Hulusi)

01 - Ey o Peygamber! Kadınları boşadığınız vakit iddetlerine doğru boşayın ve iddeti sayın ve Rabbiniz Allah dan korkun, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar meğer ki açık bir terbiyesizlik etmiş olalar, bunlar Allahın ta'yin ettiği huduttur ve her kim Allahın hududuna tecavüz ederse nefsine zulmetmiş olur, bilmezsin belki Allah onun arkasından bir iş çıkarır. (Elmalı)


Ya eyyühenNebiyyu izâ tallaktumunnisâe fetallikuhünne li 'ıddetihinne ey peygamberler ailesinin ferdi kadınları boşayacağınız zaman iddetlerini gözeterek boşayın. ve ahsul'ıddete iddet müddetini iyi hesaplayın, hesabını çok iyi tutun. Aksi halde ni? Aksi halde ya hamile kadını eş adayı ilan ederek neslin karışmasına sebep olursunuz, ya da boşanmış kadını engelleyerek mağduriyetine sebep olursunuz. İkisinde de zulmetmiş olursunuz. O zaman iddet müddetini gözeterek boşayın.

Temizlik döneminde boşanma kastediliyor. Bu ayetin kastettiği şey, zikrettiğim Bakara suresinin ilgili ayetleri de göz önüne alındığında nedir? Kur’an ın meşru kıldığı boşama şudur. Eğer kesin boşamak istiyorsa eş, eşini temizlik içerisinde, onunla birleşmediği, karı koca olmadığı ay hali görmediği günler içerisinde ve beraber olmadığı bir dönemde boşar. Ondan sonra bir ay geçer. Bu bir ay aynı hane içerisindeyken geçer. Fakat karı koca olmazlar eğer boşamada ısrarcıysa.

Neden bunu yapar Kur’an çünkü ailenin yıkılmasını istememektedir. Çünkü kocanın fevri bir davranışla ailenin çatısını yıkma isteyip istemediğini ona sorgulatmak istemektedir. Çünkü zamana yayarak, zamanın tedavi edici özelliğini kullanmak istemektedir. Aslında en doğru boşanma çeşidi budur. Bu boşama üzerinden 3 ay, tam 3 ay geçtikten sonra, ki bir tanesi yeterli Ahsen talâk demişler zaten buna. Bu boşamanın en güzel çeşididir. 3 ay geçer. 3 ay içerisinde hiç geri dönüş olmazsa o zaman geri dönme konusunda artık eşi diğer erkeklerle eşittir. Yani eş kabul ederse kocası kendisine dönebilir. Eş kabul etmezse dönmez. Yani geri dönüşü mümkindir, fakat eş kabul ederse.

Fakat dönüşsüz bir boşamaya çevirmek istiyorsa koca bu boşamayı 1 ay dolduktan sonra 2. temizlik müddetinde bir daha boşar. Bu arada dönmedi, döndü tamam vazgeçti, bu hükümsüz kalır. Ama dönmedi 2. boşadığında 1 talâk bitmiş olur. Yine ısrarlı. Artık ne gazap halinden, ne fevri, ne öyle kafaya geldikleri için değil. Artık canına tak demiş ve iki tarafta ayrılmak istiyor, 1 ay daha geçer. Bir daha boşar ve 3. ayın sonunda artık bitmiştir. Böyle bir boşamada geri dönüş olmaz. Buna dönüşsüz boşama, yani bain talâk ismi verilir. Dönüşü mümkün olana ric’i talâk adı verilir. Eğer 3. aya kadar dönülmüşse o zaman ric’i olur. Dönülmemiş ve 3. ay da tamamlanmışsa, yani bu bir tür iddettir, bitmişse artık o ric’i değil bain talâk hükmünü almış olur.

[Ek bilgi; Tabii ki burada izâ kumtüm iles Salati(Maide/6) ayeti kerimesi var ya namaz için kalktığınızda fağsilu vucuheküm yüzlerinizi yıkayın. Namaz için kalktığınızda dediği nasıl bir imayı içeriyorsa burada da hanımları boşamaya kalktığınızda. Aslında hanımları boşamamanız gerektiğini biliyorsunuz. Boşanmanın Allah katında ne demeye geldiğini biliyorsunuz kabul ediyorum sizi. Çünkü nikahın önemi daha önce defaatle geçti. İma bu. Ama Allah bu manada hayatı zehir etmemek için, hayatı duvar değil kapı etmek için çıkış yolları da koydu size. Eğer boşamayı yasaklasaydı hayat zehir olabilirdi her iki taraf içinde. O zaman hayatı zehir etmek değil Allah’ın maksadı. Hayatı sizin için sürura dönüştürmek, hani ayeti kerimeyi okudum ya

Ve min âyâtihi en haleka leküm min enfüsiküm ezvacen liteskünu ileyha. (Rum/21) sükunet bulasınız diye eşler yaratması O’nun ayetlerindendir. Sükunet bulmak için, sekinet bulmak için, sakinleşmek için. Yani eşler, eşler dediği burada hem erkeği hem kadını kapsar. Dahası; ve ce'ale beyneküm meveddeten ve rahme. (Rum/21)ve aranıza meveddet ve rahmet koyması onun ayetlerindendir.

Demek ki değerli dostlar insan insanın ayetidir bir. Karı koca da birbirinin ikinci ayetidir. İki. Karı koca arasında ki sükunet, meveddet, yani muhabbet, sevgi ve rahmet yani şefkat. Merhamette 3. ayetidir. Evlilik, nikah bağı ile bir yuva kurmak adeta ayetlerin içine indiği bir kitap olmaktır. Sanki bir ayetler rehberi gibidir. Sanki ayetlerin içine yazıldığı canlı bir sayfa gibi. Onun için yuva yıkmakta ayetleri yıkmak gibi oluyor. Bunu da böyle bilmek lazım o zaman anlıyoruz Allah’ın en gazaplandığı helal talaktır, boşamadır ifadesini Allah resulünün. (Mustafa İslamoğlu – Teybin den)]

vettekullahe Rabbeküm rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Yani mağdur çıkarmayın. Aile çatısını kafanıza geldiği gibi yıkmayın. lâ tuhricûhünne min buyûtihinne ve lâ yahrucne onları, içinde yaşadıkları evlerinden kovmayınız, çıkarmayınız ve onlar da çıkmasınlar. Evet, hem nehy-i gaip çıkmasınlar, hem nefy-i istikbal. Yani çıkamazlar manasına gelir bu son kelime. illâ en ye'tiyne Bifahışetin mübeyyinetin tabii ki ayan açık bir ahlaksızlık yapmadıkları müddetçe. Yani ayan açık bir ahlaksızlık hali müstesna onları ne siz çıkarın, ne de onlar çıksın.

El fahişe; zina ve iffetsizlik diye, fahişetin, fahişleten, fahişetün gibi belirsiz gelen kalıp ise masıyyete delalet eder demişler. İbn. Atıyye naklediyor bunu, hoşuma gittiği için ben de nakledeyim istedim. İstisna cümlesi bu takdirde çıkabilirler, yani çıkarabilirsiniz eğer bir ahlaksızlık olmuşsa manasına gelebileceği gibi, istisna cümlesinin yapısı buna müsait bir manaya daha gelir. Boşayınca fuhşa düşeceklerse o zaman boşamayın anlamına da gelebilir.

ve tilke hudûdullah bu Allah’ın çizdiği sınırdır, sınırlardır. ve men yete'adde hududallâhi fekad zaleme nefseh kim Allah’ın çizdiği sınırları aşarsa, geçerse, ihlal ederse o Allah’a zulmetmiş olmaz, kendi nefsine zulmetmiş olur. lâ tedriy le'allAllâhe yuhdisü ba'de zâlike emra ve sen bilemezsin ey insan belki de Allah bu bekleyişin, yani bu aylara yayma var ya boşlanmayı, bu bekleyişin ardından bir takım yeni gelişmelere kapı açabilir.

Ben talâk suresinin 1. ayetini son cümlesini, İslam’da, Kur’an da talâkın neden zamana yayıldığı sorusunun cevabı olarak görüyorum ve bunun zıddına bir talâka Kur’an ın izin vermediğini, caiz görmediğini yani bir anda 3 talâkı birden, 3 hakkı birden kullanmayı kesinlikle reddettiğini açıkça ifade ettiğini görüyoruz. Bunun herhangi bir te’vili’nin olmadığını açıkça söyleyebiliriz.

Boşamanın zaman yayılması ve iddetin hikmetine dair bir ifade bu. Aileyi bir arada tutmak için sonuna kadar umudu diri tutmak, bu görünüyor. Zamanı tedavi edici olarak kullanmak. Biz burada bunu görüyoruz. Zamanı tedavi edici olarak kullanmak. Kızgınlık halinde boşama mesela geçerli değil. Allah Resulünden bize kadar gelen rivayette lâ talâka, ve lâ ‘ıtaka, fiy iğlakın diyor. Yani İğlâk’ı kızgınlığa hamledebiliriz, çünkü geniş bir manası var. Yani kızgınlık halinde, insanın kendisinden koptuğu bir anda, bir durumda, Ki kızgınlık sarhoşluk gibi haller de buna girer. Boşama, boşama değildir, boşama olmaz.

Nisa/35 te, Bakara/232. ayetinde ve yine 238. ayetinde; akrabanın; eşlerin arasını bulmaları. Yine İddetlerini dolduran kadınların kocalarına dönmelerine engel olunmaması, velileri tarafından, yakınları tarafından engel olunmamasını amir. Dolayısıyla vahiy aslında aileyi bir arada tutmak için nasıl çırpınıyor bunu görmüyoruz değil mi? Biz bu boşama çeşidinin aslında aileyi bir arada tutmak için zorlamaksızın acaba bir daha düşünebilir misiniz. Ey aileyi yıkmak için isteyen taraf bir daha düşünebilir misin, kararını bir daha gözden geçirebilir misin, olmadı 3. kez gözden geçirebilir misin. Boşamayı 2 aya yaymasının sebebi budur. 3 ay baktı artık o kadar boşanma konusunda kararlı ki bu 3 aylık zaman dahi bu kararından döndürmedi. O zaman bunlar zaten boşanmalı bir arada tutmak ıstırap verir.

Bir seferde 3 kez boşayana nebi “Ben daha aranızda iken Allah’ın kitabı ile mi oynuyorsunuz.” diyor. Biz buradan anlıyoruz ki bir defada 3 talâkı birden vermek Allah’ın kitabıyla oynamaktır. Aslında Allah resulü döneminde bu boşama çeşidi olmadı. Hz. Ebu Bekir döneminde de olmadı, Hz. Ömer’in ilk 2 yılında da olmadı. Fakat Hz. Ömer ondan sonra insanların bunu istismar edip yok ben onu kastetmedim de ben bir değil 3 yaptım da, 2 değil 1 yaptım da vs. gibi onların nikahı böyle oyuncak etmelerine kızarak tabir caizse çenenizin belasını çekin dercesine bunu Talâk saydı.

Hatta Hz. Ömer bunu yaparken kendisinin de razı olmadığını beyan ettiğini biz kaynaklardan öğreniyoruz. Yani insanlar beni taciz etti, beni sıkıştırdı, bu konuda beni mecbur bıraktı diyor. İnsanlar Hz. Ömer e bu konuda talepte bulunmuşlar demek ki. Ama bu ilginçtir, yani bir tür toplumsal ve tarihsel bir durum ileriki yy. lar da İslam fakihlerinin genel hükmünü belirleyici bir unsur oldu. Oysa ki vahiy bu tip bir talâkı zımnen reddediyor. Onun içinde 3 talâkı bir seferde vermek vahyin reddettiği bir husustur, vahyin reddettiği bir hususun da hükmü olmaması lazım gelir bazı ulemanın söylediği gibi.

Devam ediyor (b) sayfasına geçiniz.
       Tâlâk suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder