11 Aralık 2013 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. MÜMTEHİNE (10 - 13) (174 - B)



B sayfasından devam

10-) Ya eyyuhelleziyne amenû izâ caekümül mu'minatu muhaciratin femtehınuhünne, Allâhu a'lemu Bi iymanihinn* fein 'alimtumuhünne mu'minatin fela terci'uhünne ilelküffari lâ hünne hıllun lehüm ve lâ hüm yehıllune lehünn* ve atûhüm ma enfeku* ve lâ cunâha 'aleyküm en tenkıhuhünne izâ ateytümuhünne ucûrehünn* ve lâ tumsikû Bi 'ısamilkevafiri ves'elu ma enfaktum velyes'elu ma enfeku* zâliküm hükmullahi yahkümu beyneküm* vAllâhu 'Aliymun Hakiym;

Ey iman edenler... İman eden kadınlar hicret ederek size geldiklerinde, onları sorgulayın. Allâh onların imanlarını iyi bilir! Eğer onları iman etmiş kadınlar görürseniz, onları hakikat bilgisini inkâr edenlere geri döndürmeyin! Ne bunlar onlara (küffara) helaldir, ne de onlar bunlara helal olurlar! Onlara (küffara) infak ettiklerini (mehrlerini) verin. Onların (bu kadınların) mehrlerini kendilerine verdiğiniz vakit, onları nikâhlamanızda sizin üzerinize bir vebal yoktur. Hakikat bilgisini inkâr eden kadınların nikâhlarını tutmayın... Harcadıklarınızı geri isteyin; onlar da harcadıklarını istesinler. Bu size Allâh'ın hükmüdür... Aranızda hükmediyor. Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir. (A. Hulusi)

10 - Ey o bütün iman edenler! Size mümine kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman kendilerini imtihan edin, imanlarını Allah bilir, imtihan üzerine onları mümine bilirseniz artık kendilerini kâfirlere geri çevirmeyin, mü'mineler kâfirlere helâl değil, kâfirler de mü'minelere helâl olmazlar: Mamafih sarf ettikleri mehri o kâfirlere verin, sizin o mü'mineleri nikâh etmenizi de de, kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur, kâfirlerin ise ismetlerine yapışmayın ve sarf ettiğinizi isteyin, kâfirler de sarf ettiklerini istesinler, bunlar, size Allahın hükmüdür, aranızda hükmediyor ve Allah alîmdir hakîmdir. (Elmalı)


Ya eyyuhelleziyne amenû siz ey iman edenler izâ caekümül mu'minatu muhaciratin femtehınuhünne, Allâhu a'lemu Bi iymanihinne size mü’min kadınlardan, imana ermiş kadınlardan, muhacir kadınlardan gelen olursa, hicret ederlerse femtehınuhünne onları mutlaka imtihana tabi tutun. Allâhu a'lemu Bi iymanihinne her ne kadar Allah onların imanını çok iyi biliyor idiyse de. Yine de onları imtihan edin.

İbn. Abbas diyor ki kadınlar hangi niyetle kocalarını terk ettiklerini sınamayı sırf imanından dolayı mı, yoksa kocalarından kaçtıkları için mi, yani hangi nedenden dolayı kocalarını terk edip Mekke’den Medine’ye kaçıyorlar bunu imtihan edin şeklinde anlamış.

fein 'alimtumuhünne mu'minatin eğer onların mü’min oldukları konusunda kesin bir yargıya varırsanız fela terci'uhünne ilelküffar onları kafir kocalarına gerisin geri yollamayın, artık döndürmeyin. lâ hünne hıllun lehüm ve lâ hüm yehıllune lehünne artık onlar ne kocalarına helaldir, kocaları da helal değildir. Evet, mef’um muhalifiyle gelmesi ayrılmayın yetmeyip tekrar birleşmenin de artık yasaklığını ifade eder.

ve atûhüm ma enfeku onların verdiklerini de kendilerine iade edin. Yani mehir bedeli olarak vermişlerse bir şeyler hanımlarına, artık Müslüman olup ta müşrik kocalarından ayrılıp Medine’ye gelen hanımlarından alın o mehirleri geri müşrik kocalarına verin. Yani müşrik de olsa hukuku gözetin, müşrikte olsa insanların mallarına ve haklarına riayet edin. Şu ahlaki çerçeveye bakın aziz Kur’an dostları.

ve lâ cunâha 'aleyküm en tenkıhuhünne izâ ateytümuhünne ucûrehünne artık eğer onların ücretlerini, mehir bedellerini ödemeniz şartıyla, ödediğiniz zaman onları sizin nikahlamanızda herhangi bir beis yoktur. Yani bu evli kadınlar müşrik kocalarını bırakıp, siz de onların mehirlerini Mekke’ye göndermişseniz artık onlar boşanmış sayılırlar onlarla evlenmenizde herhangi bir beis yoktur.

ve lâ tumsikû Bi 'ısamilkevafir küfürde direnen kadınların nikahlarına yapışmayın, yani onlar küfrü tercih ederlerse inanç özgürlüklerine mani olmayın, zorla tutmayın manasına geliyor ki Hz. Ömer aynı gün, yani bu ayetin indiği gün iki müşrik karısını muhayyer bıraktı onlar da küfrü tercih ettiler ve onları Hz. Ömer Mekke’ye geri yolladı. Demek ki bu ayet inene kadar Hz. Ömer’in nikahı altında kalabilmiş, hem de müşrik inançlarıyla birlikte bu kadınlar.

ves'elu ma enfaktum velyes'elu ma enfeku onlara verdiklerinizi isteyin. Aynı şekilde onlar da verdiklerini sizden isteyebilirler. zâliküm hükmullah işte bu Allah’ın hükmüdür yahkümu beyneküm aranızda Allah hükmediyor. vAllâhu 'Aliymun Hakiym zira Allah her şeyi bilir, hükmünde hikmet sahibidir.

Mü’min erkeklerin kaçışı, mesela Ebu Cendel gibi. Ardından mü’min kadınlar da kaçtı, bu problem çıktı ortaya. Kaçan ilk kadın Ukbe Bin Ebi Muayt’ın kızı Ümmü Kulsum idi. Kocası Amr Bin As’tan kaçarak Medine’ye sığındı. Zeyd Bin Harise ile evlendi. Başka hanımlar da onu izledi ki 8 hanımın böyle kaçtığını biliyoruz Mekke’den. Hz. Zeynep de, ki Hz. Peygamberin kızı Hz. Zeynep’te onlardan biriydi. Bu ayet anlaşmanın muğlak bir maddesini lehe yorumlama yoluyla peygamberimiz bu konuda ki hükmünü verdi. Peygamberimiz; Anlaşma erkekler içindi, kadınları kapsamıyordur dedi ve Hudeybiye anlaşmasının maddesine kadınlar bu şekilde girmemiş oldu veya girmediği ortaya çıktı.


11-) Ve in fateküm şey'ün min ezvaciküm ilelküffari fe'akabtum featulleziyne zehebet ezvacuhüm misle ma enfeku* vettekullahelleziy entüm Bihi mu'minun;

Kadınlarınızdan biri ayrılıp kâfirlere giderse, sonra da bir şekilde onların eşlerinden size kaçan olur ya da ganimet olarak size kalırlarsa, eşleri gitmiş olanlara mehrlerinin mislini veriniz. O Allâh'tan korunun ki, siz O'na iman etmişlersiniz. (A. Hulusi)

11 - Ve eğer zevcelerinizden bir şey sizden küffara kaçar, siz de acısını alırsanız zevceleri gitmiş olanlara sarf ettiklerinin mislini veriniz ve Allah dan korkunuz, eğer siz ona iman etmiş mü'minlerseniz. (Elmalı)


Ve in fateküm şey'ün min ezvaciküm ilelküffari fe'akabtum eğer kafirlere kaçan hanımlarınızdan dolayı bir mağduriyet yaşarsanız, misilleme de bulunarak mahsuplaşın. Yani siz onlarla, onlar da sizle alacak verecek varsa eğer mahsuplaşın bu kadınlardan dolayı herhangi bir hak geçmesin. featulleziyne zehebet ezvacuhüm misle ma enfeku şöyle ki eşlerin mağdur ettiği kocalara, karıları için harcadıklarına denk olan miktarı onlara gönderilecek miktardan keserek siz verin. Burada açılımlı bir şekilde, böyle geldi zaten. Mahsuplaşın dan kasıt nedir. Yani eşlerin mağdur ettiği kocalara, karıları için harcadıklarına denk olan miktarı, onlara gönderilecek miktardan keserek siz verin. Böylece mahsuplaşın.

vettekullahelleziy entüm Bihi mu'minun iman ettiğiniz Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun.


12-) Ya eyyühenNebiyyu izâ caekelmu'minatu yubayı'neke alâ en lâ yüşrikne Billâhi şey'en ve lâ yesrıkne ve lâ yezniyne ve lâ yaktulne evladehünne ve lâ ye'tiyne Bibühtanin yefteriynehu beyne eydiyhinne ve ercülihinne ve lâ ya'sıyneke fiy ma'rufin febayı'hünne vestağfir lehünnAllâh* innAllâhe Ğafûrun Rahıym;

Ey O Nebi! İman eden kadınlar; Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allâh'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını katletmemeleri, elleri ve ayakları arasında bir (Bi-)buhtan uydurup getirmemeleri (yüklendikleri çocuklarının nesebini saptırmamaları) ve onlara emrettiklerinde sana isyan etmemeleri üzerine sana sözleşmeye geldiklerinde, onlarla sözleş ve onlar için Allâh'tan mağfiret dile. Muhakkak ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir. (A. Hulusi)

12 - Ey o Peygamber! Mü'mineler sana şu şartlar üzerine bey'at etmeğe geldiklerinde: Allaha hiç bir şey şirk koşmayacaklar ve hırsızlık yapmayacaklar ve zina etmeyecekler, ve evlatlarını öldürmeyecekler ve elleriyle ayakları arasında bir bühtan uydurup getirmeyecekler, ve sana hiç bir marufta asi olmayacaklar, bu suretle onlara bey'at ver ve kendileri için istiğfar ediver, çünkü Allah gafurdur rahîmdir. (Elmalı)


Ya eyyühenNebiyy sen ey peygamberler ailesinin bir ferdi. izâ caekelmu'minatu yubayı'neke alâ en lâ yüşrikne Billâhi şey'en eğer mü’min kadınlar sana gelirlerse onlardan Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmayacaklarına dair bey’at al, söz al. ve lâ yesrıkne yine çalmayacaklarına dair bey’at al. ve lâ yezniyne zina etmeyeceklerine dair, ve lâ yaktulne evladehünne çocukları katletmeyeceklerine dair.

Kadınlardan istenen bu söz, kız çocuklarını diri diri gömme vü’d veya ve’d geleneğinden daha farklı yorumlanmalı, ki onu babalar yapıyordu. Kadınların istenmeyen hamilelikleri sonlandırma için uyguladıkları bir tür ilkel kürtaj olarak anlıyorum ben bu yasağı. ve lâ yaktulne evladehünne. Yani karınlarında ki bebeleri ilkel yöntemlerle kürtaj yapmayacaklarına dair yemin al, bey’at al.

ve lâ ye'tiyne Bibühtanin yefteriynehu beyne eydiyhinne ve ercülihinne elleri ve ayakları arasında yalan düzüp koşarak iftira atmayacaklarına dair bey’at al. Bu kinayeli ifade sahte annelik iddiasından gerçek anneliğin inkarına varana dek karşı cinsin iffet, onur ve hukukuna aykırı her durumu kapsar.

ve lâ ya'sıyneke fiy ma'rufin dinin değerler sistemi konusunda sana isyan etmeyeceklerine dair bey’atlarını al. Yani onlardan bey’atlarını kabul et. febayı'hünne vestağfir lehünne (Eksik okundu, doğrusu; febayı'hünne vestağfir lehünnAllâh) ve onlar için Allah’a istiğfar et. Allah’tan af dile. Geçmişte işledikleri bu tip günahlardan varsa onlar içinde Allah’tan  af dile. innAllâhe Ğafûrun Rahıym hiç şüphe yok ki Allah çok bağışlayan sonsuzca merhamet sahibi olandır.


13-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tetevellev kavmen ğadıbAllâhu 'aleyhim kad yesiû minel'ahıreti kema yeiselküffaru min ashabilkubur;

Ey iman edenler! Dost edinmeyin Allâh'ın gazap ettiği, sonsuz gelecek yaşama umudu olmayanları; tıpkı gerçeği reddedenlerin kabir halkından ümit kestikleri gibi! (A. Hulusi)

13 - Ey o bütün iman edenler! Öyle bir kavmi dost tanımayın ki Allah kendilerine gazap etmiş, Âhiretten ümidi kesmişler, ashabı kuburdan olan kâfirlerin me'yusiyyetleri gibi ye'se düşmüşlerdir. (Elmalı)


Ya eyyühelleziyne amenû siz ey iman edenler lâ tetevellev kavmen ğadıbAllâhu 'aleyhim sözü yine başa getirdi ve mü’minle kafir arasında ki dostluk ilişkisinin sınırlarını çiziyor ayet. Allah’ın gazabına uğrayan bir topluma gönülden dostluk beslemeyin, Allah’ın gazabına uğramış bir topluma candan yürekten dost olmayın. kad yesiû minel'ahıreti kema yeiselküffaru min ashabilkubur onlar ahiretten tıpkı kabir ehli arasına karışan kafirlerin ümit kestiği gibi ümit kesmişlerdir. Yani onlar, Bu iki manaya birden gelir veya ölülerin dirilmesinden kafirlerin ümit kestikleri gibi manasına da gelir. Zımnen onlar tek dünyalıdırlar. Tek dünyalıların iki yüzü olur. İki dünyalıların tek yüzü olur. Onlar yeniden dirilişten ümit kesmişlerdir. Tıpkı onun gibi sizden ümit kesmişlerdir, ahiretten ümit kesmişlerdir. Onlarla candan yürekten bir dostluk kurmayın.

[Ek bilgi; MÜMTEHİNE SURESİNİN GETİRDİĞİ PRENSİPLER.

1 - Mü’min, Allah’ın dinini engellemek için savaşan, Allah’a ve peygamberine düşman olanları sevmez. Öyleleri ile iyi geçinir ama onlarla gönülden dost olup onlara sır vermez. Akrabası dahi olsa onları, dinine zarar verecek biçimde sırdaş edinip Müslümanların sırlarını onlara iletmez. Çünkü bu durum Müslümanların durumunu zayıflatır.

Zaten gönül birliği olmayınca insan kardeşiyle dahi gönülden ülfet edemiyor. İnsanları birbirlerine bağlayan sadece kan bağı veya arkadaşlık değil, bundan daha önemlisi fikir birliğidir.

Ancak dost tutulmaması emredilen gayri Müslimler, İslam’ın düşmanı olanlardır. Tarafsız insanlara karşı iyi davranmakta, onlarla dostluk kurmakta bir sakınca yoktur. (Mümtehine/8-9) ayetler.

2 – Ahirette insana yarar sağlayacak olan akrabası değil, imanıdır.

3 – Mü’min, inanmayanlar için mağfiret dilemez. (4. Ayet gereği)

4 – Peygamber A.S. mü’minlerin örneğidir.

5 – Allah; şimdiki düşmanları, ileride dost yapabilir. Onun için düşmanlara karşı da ölçülü davranmalı, aşırı gitmemelidir.

Hz. Ali şöyle demiştir; Sevdiğini ölçülü sev belki bir gün düşman olabilir, sevmediğine de aşırı gitme belki bir gün dostun olabilir.

6 – Karı kocadan biri kafir olursa, aralarında ki nikah bozulur. Müslüman kadın müşrike helal değildir. Müslüman erkek te müşrik kadını nikahı altında tutamaz.

7 -  İnanarak küfür yurdundan hicret eden müşrik kadınları imtihan edilir. Gerçekten inandıklarından dolayı kâfir kocalarından kaçmış iseler, kocalarına geri verilmezler. Onlarla evlenmek isteyenler, onların müşrik kocalarına harcamış oldukları mehri geri verirler. Eğer Müslüman kadınlar kaçıp kâfirlerin tarafına geçerse bu defa kâfirlerden kaçmış kadının mehri, karısı kâfirler tarafına kaçmış olan Müslüman kocaya ödenir. (10 ve 11.) ayetler.

8 – Peygamber A.S. a kendisine bey’at etmek isteyen kadınlardan bey’at alması emredilmiştir ki bu bey’at; Allah’a ortak koşmama, çalmama, zina etmeme, uygun emirlerinde peygambere itaat etme şartlarını içerir. (12. ayet.)

9 – Peygamber’e itaatin dahi mutlak değilmeşrû’, uygun emirlere yapılacağı belirtilmiştir ki bu, İslam’da körü körüne taklidin yeri olmadığını gösterir.

10 – Kâfirlerin ahirette kurtuluş umudu yoktur, yahut kâfirler ahirete asla inanmazlar. (Süleyman Ateş - Yüce Kur’an ın çağdaş tefsiri Cilt9/401)]


Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil alemiyn

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.

Mümtehine suresinin sonu.
        Mümtehine suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder