BismillahirRahmanirRahıym]
Şimdi 114 burçlu Kur’an ülkemizin
yepyeni bir burcuna daha tırmanıyoruz. Cum’a suresi. Sure adını yaygın eğitim
modelinin insanlık tarihinde ki en başarılı örneği olan Cuma namazının dünyevi
meşgaleye öncelenmesini emreden 9. ayetinden alır. Surenin iniş zamanı yoğun
bir Yahudi, Müslüman ilişkisini gerektirdiği için mutlaka bu surenin indiği
zaman dilimi Medine’de ki son Yahudi kabilesi ayrılmadan inmiş olmalıdır bu
fakire göre. Bir çok otorite bu surenin 6. yılda veya daha sonra nazil olduğu
yönünde görüş beyan etmiş, fakat surenin içinde Yahudilerle ilgili ayetlerin
geçiyor olması yoğun bir Yahudi Müslüman ilişkisini gerektirdiği için bizce
sure 3 veya 4. yıllar arasında inmiş olmalıdır. Saff ve Haşr sureleri arasında
yer alır ki, bizce de isabetlidir.
Surenin konusu ana teması; Ey
Müslümanlar sakın Yahudileşmeyin uyarısıdır. Kitap yüklü eşekler örneğini verir
sure. Ve bu örnek Yahudiler üzerinden verdiği bu uyarıcı ibare ve ifade Kur’an
ı yüklenip de onu hayata taşımayan kimseler, yani hepimiz içinde geçerlidir.
Cuma namazı, Cumartesi hikayesini
hatırlatır bize. Hani Yahudiler cumartesi yasağını aşmak için Cuma akşamından
oltayı, ağları gerip Cumartesi akşamı topluyorlar ve hesapta hile-i şer’iyye
uyguluyorlardı ya. Bize Yahudileşmeyin mesajını işte Cuma namazı üzerinden
verir. Yani dünyalığı cumaya tercih etmeyin. Para kazanmayı cumaya tercih
etmeyin. Allah’ın davetini önceleyin uyarısıdır. Temel hastalık budur, Allah’a
güvensizlik. O rızık verenlerin en hayırlısıdır. Zaten bunun için gelir. Bu
kısa girişten sonra sureyi tefsire geçebiliriz.
1-) Yüsebbihu Lillâhi ma fiysSemavati ve ma
fiyl'Ardıl MelikilKuddûsil'AziyzilHakiym;
Semâlarda
ve arzda her ne varsa; Melik, Kuddûs, Aziyz ve Hakiym olan (dilediği mânâları açığa çıkarması için onları yaratan) Allâh'ı (işlevleriyle) tespih etmedeler! (A. Hulusi)
01 - Tesbîh
eder Allah için Göklerde ki ve Yerdeki o öyle lekesiz Kuddus melik ki hem azîz
hem hakîm. (Elmalı)
Yüsebbihu Lillâhi ma fiysSemavati ve ma fiyl'Ardıl
MelikilKuddûsil'AziyzilHakiym göklerde ve yerde her ne varsa, mutlak
otorite sahibi, el Melik. El Kuddûs; Mukaddes olan. El Aziyz; yüceler yücesi
olan ve El Hakiym; Her işinde hüküm ve hikmet sahibi olan Allah adına hareket
eder. Yüsebbihu; Sebbeha üzerinden
bir önceki surede ve daha öncekilerde izah ettiğim için ayrıca izah etmeye
gerek duymuyorum.
Kozmik ilahiye katılım çağrısıdır
bu ayet. Zımnen her şey Allah adına hareket ediyor ey insanoğlu. Ya sen kimin
adına hareket ediyorsun, kimin adına. Otur ve karar ver.
2-) "HU"velleziy be'ase
fiyl'ummiyyiyne Rasûlen minhüm yetlu 'aleyhim âyâtiHİ ve yüzekkiyhim ve
yu'allimuhümülKitabe velHikmete, ve in kânu min kablu lefiy dalâlin mubiyn;
O ki,
ümmîler içinde kendilerinden Rasûl bâ's etti ki; onlara O'nun işaretlerini
okuyan, onları saflaştıran ve onlara Kitabı (hakikat
ve Sünnetullâh BİLGİsi) ve Hikmeti (oluşum sistemi bilgisi)
öğretsin. Oysa onlar daha önce apaçık bir inanç sapıklığı içindeydiler. (A.
Hulusi)
02 – O’dur
ki: ümmîler içinde kendilerinden bir Resul gönderdi, üzerlerine onun âyetlerini
okuyor ve onları temize çıkarıp parlatıyor, kendilerine kitab ve hikmet
öğretiyor, halbuki bundan evvel açık bir dalâl içinde idiler. (Elmalı)
"HU"velleziy be'ase fiyl'ummiyyiyne
Rasûlen minhüm yetlu 'aleyhim âyâtiHİ ve yüzekkiyhim ve yu'allimuhümülKitabe
velHikme kitaptan mahrum olan, ümmiyyin; yani Kitapsız olan topluma
ayetlerini okumak, onları arındırmak kitabı ve hikmeti öğretmek için kendi
elçilerinden bir elçi gönderen O Allah’tır, yani O’dur.
Hikmetten murat nedir burada?
Kur’an da iyiyi kötüden ayırma yeteneğine hikmet adı verilir, Furkan yani. Bu
yetenekle ortak doğruya ulaşmaya ve dosdoğru yola yönelmeye delalet eder
hikmet. Kitap ve hikmet, ikisi bir araya gelince kitap adeta gökten inen hakikatler,
hikmette bu hakikatleri insanın anlayacağı, yaşayacağı, hayata geçireceği bir
muhakeme. Ben böyle anlıyorum bu ikisini yan yana. Yani inen hikmet, inen
hikmeti yaşamak için hikmetli bir anlayış muhakeme. Budur.
ve in kânu min kablu lefiy dalâlin mubiyn
ki onlar daha önceden derin bir sapıklık içindeydiler.
3-) Ve âhariyne minhüm lemma yelhaku Bihim* ve
"HU"vel'AziyzülHakiym;
Onların
dışında, henüz kendilerine katılmamış başkalarına da (O Rasûlü bâ's etti)! O
Aziyz'dir, Hakiym'dir. (A. Hulusi)
03 - Ve
daha onlardan başkalarına ki henüz onlara lâhık (Yetişen, ulaşan) olmadılar, o
öyle azîz öyle hakîm. (Elmalı)
Ve âhariyne minhüm lemma yelhaku Bihim
üstelik henüz onlara katılmamış, dahil olmamış, ama katılmayı bekleyen (Henüz
onlara katılmamış ama katılmayı bekleyen bir o kadar daha var, Ve âhariyne minhüm bir o kadar daha
var. yani arkadan katılacak.)
Aslında bu ayet, bu ibare ilahi
bir ihbardır, gelecekten haber vermedir aziz Kur’an dostları. Mucizevi bir
ihbardır üstelik. Mücahid; Ahariyn i tüm insanlıktır diye tefsir eder. Aslında
İslam davetinin, Kur’an vahyinin, Muhammedî davetin daha doğru ifadeyle, çünkü
İslam deyince tüm peygamberlerin davetini kastetmiş oluruz. Tüm peygamberler
içinde son peygambere gelen Muhammedî davetin İslam’ın son mütekamil vahyinin
çağrısına yer yüzü insanlığının doğudan batıdan, güneyden kuzeyden, fevç fevç
katılması bu mucizenin gerçekleşmesinden başka bir şey midir. Tarih bunun
şahididir.
ve "HU"vel'AziyzülHakiym
zira O’dur yüceler yücesi, O’dur üstün hikmet sahibi olan. Yine böyle
anlayabiliriz. Katılmasa ne olur ki? Allah’ın yüceliğinden bir şey mi eksilir,
veya O öyle yücedir ki O’nun yüceliği her türlü engeli aşar ve iman daveti en
umulmadık yerlerde yüreklere ulaşır. Bir kılıç kalkmadan, bir ok atılmadan
Endonezya’ya, 17.000 adadan oluşan bu geniş coğrafyaya, Malezya’ya,
Filipin’lere, Java’ya, Seylan’a, yani dünyanın daha sayamadığımız bir çok
yerine bir tek ok atmadan, bir tek kılıç kalkmadan yürek yürek taşınarak ulaşır
tarihin şahit olduğu gibi.
4-) Zâlike fadlullahi yü'tiyhi men yeşa'*
vAllâhu Zülfadlil 'Azıym;
İşte bu
Allâh'ın fazlıdır, onu dilediğine verir! Allâh aziym lütuf sahibidir. (A.
Hulusi)
04 - İşte
o, Allahın fazlıdır, onu dilediğine verir ve Allah çok büyük fazl sahibidir. (Elmalı)
Zâlike fadlullahi yü'tiyhi men yeşa'
işte bu Allah’ın dilediğine vermeyi, aslında isteyene vermeyi dilediği diye de
çevirebiliriz ama eğer bunu biz imana koşanlar adına anlarsak.ç Yok Hz.
Peygamber olarak anlarsak o zaman dilediğine verdiği bir ihsanı, bir fadlıdır
diye çevirebiliriz.
vAllâhu Zülfadlil 'Azıym Allah
sonsuz kerem sahibi, sonsuz cömertlik sahibidir.
Seçilmiş kavim sapkınlığını
reddediyor zımnen bu ayet. İman; Kulun Allah’a değil, Allah’ın kula lûtfudur
değil mi? Hani Hucurat/17. ayetinde. İman ettiler diye seni minnet altına
almaya çalışıyorlar. Oysa ki Allah onlara imanı lûtfettiği için Asılo kendileri
Allah’a minnet etsinler demiyor mu? Yani iman etmeleri bir lütuf mu, Allah’a
lûtfetmiş mi oldular, yoksa Allah onlara mı lûtfetti.
5-) Meselülleziyne hummilutTevrate sümme lem
yahmilûha kemeselilhımari yahmilu esfara* bi'se meselülkavmilleziyne kezzebu
Biâyâtillâh* vAllâhu lâ yehdilkavmezzâlimiyn;
Kendilerine
Tevrat yükletilip sonra onu taşıyamayanların misali, büyük kitaplar taşıyan
eşeğin misali gibidir! Allâh'ın işaretlerini yalanlayan toplumun durumu ne
kötüdür! Allâh zâlimler topluluğunu hakikate erdirmez. (A. Hulusi)
05 - Kendilerine
Tevrat yükletilen sonra onu hâmil olmayan kişilerin meselî, ciltlerle kitab
taşıyan eşeğin haline benzer, Allahın âyetlerini tekzip eden kavmin meselî ne
çirkin! Allah zalimler güruhunu doğru yola çıkarmaz. (Elmalı)
Meselülleziyne hummilutTevrate sümme lem
yahmilûha Tevrat’ı taşıma sorumluluğu kendilerine verilip de onu
taşımaktan, onu hayata taşımanın gereğini yapmayanlar kemeselilhımari yahmilu esfara
kitaplar yüklü eşekler gibidirler bi'se meselülkavmilleziyne kezzebu Biâyâtillâh
Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin, topluluğun misali ne kötü bir
örnekliktir.
Yahudileşme tehlikesi dediğim
işte bu değerli dostlar, Yahudileşmek dediğim bu. Hamal olmak, kitap yüklü eşek
olmak aslında. Ayeti kerimede hummilu
yani kitabın hamallığını yapmak diyor. Efendimizin aynı kelimeyle geçen Kur’an
hakkında bir hadisi var biliyor musunuz? Eşrafu ümmeti hamaletül Kur’an. Ümmetimin
en şereflileri Kur’an ı hamledenlerdir.
Ne demek o zaman hamletmek? Bu
ayetten yola çıkarak anlayacağız. Hayata taşımak. Sırtta taşımak değil.
Heybesinde Kur’an taşıyan merkepler neyi taşıdıklarını ne bilsinler. Merkep
için fark eder mi heybesinde karpuz taşımak la Kur’an taşımak. Ne farkı var ki.
Çünkü neyi taşıdığını bilmiyor. Taşıdığının içinden istifade etmiyor,
taşıdığını anlamıyor, taşıdığını yaşamıyor. Onun için kemeselilhımari yahmilu esfara diyor. Yani kitap taşıyan eşek
benzetmesi. Ağır gibi dursa da aslında tam yerine denk gelmiş bir benzetme.
Bundan güzel bundan edebi bir benzetme olabilir mi. Böyle bir mantık, böyle bir
akıl için.
İşte efendimizin bu hadisini de
doğru anlamak için buradaki; hamaletül Kur’an ı, Kur’an ı sadece hafızasına
alanlar, ezberleyenler şeklinde anlamamız gerçekten bu sözü hiç anlamadığımız,
hele bu ayeti hiç okumadığımız anlamına gelir. Kur’an ı yüklenmek, onu hayata
taşımaktır. Onun anlamını önce zihne, sonra yüreğe, sonra hayata, sonra da
etrafa taşımaktır. Bunun içinde anlamak lazımdır. Anlamadan insan hayata nasıl
taşır vahyi.
vAllâhu lâ yehdilkavmezzâlimiyn zira
Allah zalim bir toplumu asla doğru yola iletmez. Zalim bir toplum Allah’ın
rehberliğini hak etmez.
6-) Kul ya eyyühelleziyne hadu in ze'amtum enneküm
evliyau Lillâhi min dûninNasi fetemennevulmevte in küntüm sadikıyn;
De ki:
"Ey Yahudi olanlar! İnsanlardan yalnızca kendinizin Allâh'ın velîleri (himaye ettiği dostları)
olduğunu sanıyorsunuz! Sözünüzde sadıksanız, hadi ölümü temenni edin!" (A.
Hulusi)
06 - De
ki ey o Yahûdî olanlar! Siz sair insanlardan başka olarak Allahın dostları
bulunduğunuzu zu'm (Şüphe, yanlış zan) ediyorsanız haydin ölmeyi temenni edin,
eğer (davanızda) sadıklarsanız öyle yapın. (Elmalı)
Kul ya eyyühelleziyne hadu de ki ey
Yahudileşmiş olanlar, ey Yahudileşenler. Ben en doğru karşılığın ey
Yahudileşenler olduğu kanaatindeyim. Çünkü Yahudilik icat edilmiş bir
kimliktir. M.Ö.6. yy.da Babil sürgününden sonra icat edilmiştir. Onun içinde eyyühelleziyne hadu formunu bazı
lügatlar ey saratehevvedu, yani daha
sonradan Yahudileşmiş olanlar diye verir. Aslında bunlar önceden Müslüman
İsrail oğulları idiler. Hz. Musa’ya iman etmiş, Hz. Musa’ya gelen İslam’a iman
etmiş Müslüman İsrail oğulları daha sonradan sümmet tedarik bir kimlikle, icat
edilmiş bir kimlikle Babil sürgünü sonrasında Yahudi kimliği icat edildi. Onun
içinde Yahudi kimliği tarihte, hini hacette kullanılmak üzere icat edilmiş
sentetik bir kimliktir.
hadu in ze'amtum enneküm evliyau Lillâhi min
dûninNas eğer siz öteki bütün insanları dışlayarak sadece kendinizin
Allah’ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız fetemennevulmevte in küntüm sadikıyn
o zaman haydi, ölümü istesenize, ölümü temenni etsenize tabiî ki eğer sözünüze
sadıksanız.
Allah’a dost olan tanrının halkı.
Kendilerine öyle diyorlar tanrının halkı. Ona kavuşmaya can atar değil mi?
Madem kendinizi tanrının halkı addediyorsunuz haydi Ona kavuşmaya can
atsanıza?, Fakat hiç ölmeyi istemiyorsunuz. Ölmemek için binbir dereden su
getiriyorsunuz. Ölümden sizin kadar nefret eden yer yüzünde bir başka kavim
yok. Neden? Fakat siz ölümü öldürmeye can atıyorsunuz aslında.
7-) Ve lâ yetemennevnehu ebeden Bima kaddemet
eydiyhim* vAllâhu 'Aliymun Bizzâlimiyn;
Elleriyle
yaptıkları yüzünden onu (ölümü) ebediyen temenni etmezler! Allâh zâlimleri Aliym'dir! (A.
Hulusi)
07 - Halbuki
ellerinin takdim ettiği günahlar yüzünden onu ebeden temenni edemezler, Allah
zalimleri bilir. (Elmalı)
Ve lâ yetemennevnehu ebeden Bima kaddemet
eydiyhim onlar, elleriyle yaptıkları yüzünden asla ölümü temenni
etmezler. vAllâhu
'Aliymun Bizzâlimiyn Allah zalimleri çok iyi bilmektedir.
Devam ediyor (b) sayfasına
geçiniz.
Cuma
suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder